
Ruh Sağlığında İnsan Hakları Girişimi Derneğini Proje Destek Programı dahilinde destekledik. Onlarla hibe sürecini konuştuğumuz ve gelecekteki planlarına değindiğimiz röportajın devamını aşağıda okuyabilirsiniz.
Sivil Toplum için Destek Vakfı (DV): Proje Destek Programı dahilinde aldığınız hibe desteği ile Depo: Akıl Hastanesinde Hayat belgeselinin farklı şehirlerde gösterimini gerçekleştirdiniz. Gösterimlerin ve ardından gerçekleştirdiğiniz konferansların etkisini nasıl değerlendirirsiniz?
Ruh Sağlığında İnsan Hakları Girişimi Derneği (RUSİHAK): Proje kapsamında gerçekleştirdiğimiz belgesel gösterimi ve söyleşi etkinliklerimize kalıtım gösteren insanları temel olarak öğrenci ve profesyonel (ruh sağlığı çalışanı) olarak ayırmanın, yol açtığı (muhtemel) etkiler bakımından farklı olacağı için anlamlı olduğunu düşünüyoruz. Öğrenciler arasında ilk olarak anılması gereken Türkiye Psikoloji Öğrencileri Çalışma Grubu (TPÖÇG), üniversite etkinliklerinde –OHAL sürecinde üniversite yönetimlerinden alınacak izinlerden salonları dolduracak öğrenci katılımı için kampüs içinde duyurular yapılmasına kadar- organizasyonu sahiplenerek, bütün etkinliklerde oldukça etkili ön çalışmalar yaptı. RUSİHAK ile yine bir belgesel gösterimi ve söyleşi etkinliği sırasında tanışan bu inisiyatif, söz konusu etkinin bir sonucu olarak kendi öğrenci ağları içinden gelecekte Ruh Sağlığı Hastanelerinde staj yapacak üyelerini RUSİHAK’ın vereceği Ruh Sağlığında İnsan Hakları Eğitim Programına yönlendirme kararı aldı.
Manisa’da Ruh Sağlığı Hastanesinde söz konusu belgeseli kurum çalışanları ile birlikte izlemek hem bizim için hem de kurum çalışanları için oldukça enteresan ve önemli bir deneyim oldu. Özellikle söyleşi bölümünde başhekimden psikiyatristlere, psikologlardan hemşire ve hademelere kadar hemen her çalışan kendi perspektifinden izlediği belgesele ve çalışma hayatının rutininde yer alan zorluklara ilişkin görüşlerini paylaştı. Çalışma hayatlarının katı hiyerarşisi içinde ast ve üstleri ile daha önce bu tür paylaşımlar yapmadıklarını anladığımız hastane personeli, hastane şartlarının iyileşmesinin kendi menfaatlerine olduğunu gayet iyi biliyor ve demokratik bir ortamda kendi görüşlerine değer veriliyor olmasından ötürü memnun gözüküyordu. Son olarak, başhekim ve kurum çalışanlarının ileride birlikte yapabileceğimiz çalışmalar ve iş birliği olanakları için istekli görünmeleri bizi fazlasıyla memnun etti.
DV: Proje kapsamında İstanbul, Adana ve Manisa’da gösterimler ve buluşmalar organize ettiniz. Söz konusu şehirlerde bire bir bulunarak yerel örgütlenmelere/kişilere nasıl bir destek sağladığınızı düşünüyorsunuz?
RUSİHAK: Bilindiği gibi, Depo belgeseli RUSİHAK’ın 2013 yılında altı ilde gerçekleştirdiği izleme çalışmalarının bir çıktısı olarak ortaya çıkmıştı. Bu açıdan daha önce Adana, Elazığ ve Manisa şehirlerinde birlikte çalışma imkanı bulduğumuz yerel sivil toplum kuruluşlarının aradan geçen bu kısa süreden sonra faaliyetlerine devam edemediğini görmek bizim için tatsız bir deneyim oldu. Derneklerin kapandığı yerlerde eski yöneticilerin bireysel çabaları ile görev almak için istekli olduklarına tanık olduk. Türkiye’nin genel olarak içinde bulunduğu konjonktür bize üniversitelerin de eskiye göre daha fazla içe kapandığını gösterdi. Karşılaştırmalı olarak söylemek gerekirse, daha önce yerel bir sivil toplum kuruluşu ile söz konusu illerden birinde yer alan bir üniversitede böyle bir etkinlik gerçekleştirmek sorun olmazken içinde bulunduğumuz dönemde üniversitede yapılacak bir belgesel gösterim etkinliğini ancak bir öğrenci etkinliği görünümüne yaklaşarak gerçekleştirmek mümkün olabildi. Yerel sivil örgütler adına olumsuz olan bu gelişmeler, bir başka açıdan örneğin öğrenci inisiyatiflerinin daha etkin çalışmaya mecbur bırakması açısından olumlu karşılanabilir.
DV: Proje sırasında en çok zorlandığınız konu nedir?
RUSİHAK: Proje sırasında bizi zorlayan konular arasında –yukarıda da değinildiği gibi- proje takviminin Türkiye genelinde kamu kurumlarının içe kapanmaya başladığı bir döneme denk gelmesi, yerel sivil toplum kuruluşlarının yerinde yeller esmesi sayılabilir. Ancak her iki sorunun çözümünü ülke çapında dernekleşmeden örgütlenen öğrenci inisiyatifi ile işbirliği yapmakta bulduk.
DV: Farklı şehirlerde de projeyi gerçekleştirmeyi planlıyor musunuz?
RUSİHAK: Bilindiği gibi orijinal tasarımında proje Türkiye’de Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanelerinin bulunduğu bütün illerde etkinlik düzenlemeyi hedefliyordu. Ancak biz proje kapsamında bu illerin sadece bir kısmına gidebilmiş olduk; bu anlamda halen gidemediğimiz hastane şehirleri bulunuyor. Ayrıca bu hastanelerin bölge çapında hizmet verdiği düşünülecek olursa, çevre illerde yapılacak gösterimleri de aynı ölçüde önemsiyoruz.
DV: Ruh Sağlığında İnsan Hakları Girişimi’nin yakın dönemdeki planlarından kısaca bahseder misiniz?
RUSİHAK: Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi (BMEHS), halen oldukça yeni bir sözleşme ve Türkiye’de yeteri kadar tanınmıyor. Ruh sağlığı sorunu yaşayan bireyler ilk kez bu sözleşme ile engelli olarak tanımlanarak ülkemizde de geçerli olan haklara kavuştukları düşünülürse, bu sözleşmenin rafta kalmayıp tanınması ve hayata geçirilmesi RUSİHAK’ın çalışma konuları üzerinde belirleyiciliğini sürdürecek.
Uluslararası ilişkileri güçlendirmek başlığı altında, daha önce gerçekleştirdiğimiz bir çalışmanın çıktısı ve Türkiye’de tek örnek olan Bakırköy Hastanesi’nde yer alan Hasta Konseyi (öz savunucu topluluğu) üyelerini yurtdışı akranları ile bir araya getirmek hedefleniyor. Rusihak üyeleri ve çalışanları BMEHS dünyadaki gelişmeler ve iyi örnekleri takip ederek uluslararası bağlantıları güçlendirmek için çalışacaklar. Hali hazırda toplantılarına katıldığımız “Ruh Sağlığı Yasa Tasarısı”na destek verilmeye devam edilecek.
Son Yorumlar