Monthly Archives

Ağustos 2017

RUSİHAK Proje Programı Kapsamında Aldığı Desteği Anlattı

By | Röportaj | No Comments

Ruh Sağlığında İnsan Hakları Girişimi Derneğini Proje Destek Programı dahilinde destekledik. Onlarla hibe sürecini konuştuğumuz ve gelecekteki planlarına değindiğimiz röportajın devamını aşağıda okuyabilirsiniz. 

Sivil Toplum için Destek Vakfı (DV): Proje Destek Programı dahilinde aldığınız hibe desteği ile Depo: Akıl Hastanesinde Hayat belgeselinin farklı şehirlerde gösterimini gerçekleştirdiniz. Gösterimlerin ve ardından gerçekleştirdiğiniz konferansların etkisini nasıl değerlendirirsiniz? 

Ruh Sağlığında İnsan Hakları Girişimi Derneği (RUSİHAK): Proje kapsamında gerçekleştirdiğimiz belgesel gösterimi ve söyleşi etkinliklerimize kalıtım gösteren insanları temel olarak öğrenci ve profesyonel (ruh sağlığı çalışanı) olarak ayırmanın, yol açtığı (muhtemel) etkiler bakımından farklı olacağı için anlamlı olduğunu düşünüyoruz. Öğrenciler arasında ilk olarak anılması gereken Türkiye Psikoloji Öğrencileri Çalışma Grubu (TPÖÇG), üniversite etkinliklerinde –OHAL sürecinde üniversite yönetimlerinden alınacak izinlerden salonları dolduracak öğrenci katılımı için kampüs içinde duyurular yapılmasına kadar- organizasyonu sahiplenerek, bütün etkinliklerde oldukça etkili ön çalışmalar yaptı. RUSİHAK ile yine bir belgesel gösterimi ve söyleşi etkinliği sırasında tanışan bu inisiyatif, söz konusu etkinin bir sonucu olarak kendi öğrenci ağları içinden gelecekte Ruh Sağlığı Hastanelerinde staj yapacak üyelerini RUSİHAK’ın vereceği Ruh Sağlığında İnsan Hakları Eğitim Programına yönlendirme kararı aldı.

Manisa’da Ruh Sağlığı Hastanesinde söz konusu belgeseli kurum çalışanları ile birlikte izlemek hem bizim için hem de kurum çalışanları için oldukça enteresan ve önemli bir deneyim oldu. Özellikle söyleşi bölümünde başhekimden psikiyatristlere, psikologlardan hemşire ve hademelere kadar hemen her çalışan kendi perspektifinden izlediği belgesele ve çalışma hayatının rutininde yer alan zorluklara ilişkin görüşlerini paylaştı. Çalışma hayatlarının katı hiyerarşisi içinde ast ve üstleri ile daha önce bu tür paylaşımlar yapmadıklarını anladığımız hastane personeli, hastane şartlarının iyileşmesinin kendi menfaatlerine olduğunu gayet iyi biliyor ve demokratik bir ortamda kendi görüşlerine değer veriliyor olmasından ötürü memnun gözüküyordu. Son olarak, başhekim ve kurum çalışanlarının ileride birlikte yapabileceğimiz çalışmalar ve iş birliği olanakları için istekli görünmeleri bizi fazlasıyla memnun etti.

DV: Proje kapsamında İstanbul, Adana ve Manisa’da gösterimler ve buluşmalar organize ettiniz. Söz konusu şehirlerde bire bir bulunarak yerel örgütlenmelere/kişilere nasıl bir destek sağladığınızı düşünüyorsunuz? 

RUSİHAK: Bilindiği gibi, Depo belgeseli RUSİHAK’ın 2013 yılında altı ilde gerçekleştirdiği izleme çalışmalarının bir çıktısı olarak ortaya çıkmıştı. Bu açıdan daha önce Adana, Elazığ ve Manisa şehirlerinde birlikte çalışma imkanı bulduğumuz yerel sivil toplum kuruluşlarının aradan geçen bu kısa süreden sonra faaliyetlerine devam edemediğini görmek bizim için tatsız bir deneyim oldu. Derneklerin kapandığı yerlerde eski yöneticilerin bireysel çabaları ile görev almak için istekli olduklarına tanık olduk. Türkiye’nin genel olarak içinde bulunduğu konjonktür bize üniversitelerin de eskiye göre daha fazla içe kapandığını gösterdi. Karşılaştırmalı olarak söylemek gerekirse, daha önce yerel bir sivil toplum kuruluşu ile söz konusu illerden birinde yer alan bir üniversitede böyle bir etkinlik gerçekleştirmek sorun olmazken içinde bulunduğumuz dönemde üniversitede yapılacak bir belgesel gösterim etkinliğini ancak bir öğrenci etkinliği görünümüne yaklaşarak gerçekleştirmek mümkün olabildi. Yerel sivil örgütler adına olumsuz olan bu gelişmeler, bir başka açıdan örneğin öğrenci inisiyatiflerinin daha etkin çalışmaya mecbur bırakması açısından olumlu karşılanabilir.

DV: Proje sırasında en çok zorlandığınız konu nedir?  

RUSİHAK: Proje sırasında bizi zorlayan konular arasında –yukarıda da değinildiği gibi- proje takviminin Türkiye genelinde kamu kurumlarının içe kapanmaya başladığı bir döneme denk gelmesi, yerel sivil toplum kuruluşlarının yerinde yeller esmesi sayılabilir. Ancak her iki sorunun çözümünü ülke çapında dernekleşmeden örgütlenen öğrenci inisiyatifi ile işbirliği yapmakta bulduk.

DV: Farklı şehirlerde de projeyi gerçekleştirmeyi planlıyor musunuz? 

RUSİHAK: Bilindiği gibi orijinal tasarımında proje Türkiye’de Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanelerinin bulunduğu bütün illerde etkinlik düzenlemeyi hedefliyordu. Ancak biz proje kapsamında bu illerin sadece bir kısmına gidebilmiş olduk; bu anlamda halen gidemediğimiz hastane şehirleri bulunuyor. Ayrıca bu hastanelerin bölge çapında hizmet verdiği düşünülecek olursa, çevre illerde yapılacak gösterimleri de aynı ölçüde önemsiyoruz.

DV: Ruh Sağlığında İnsan Hakları Girişimi’nin yakın dönemdeki planlarından kısaca bahseder misiniz? 

RUSİHAK: Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi (BMEHS), halen oldukça yeni bir sözleşme ve Türkiye’de yeteri kadar tanınmıyor. Ruh sağlığı sorunu yaşayan bireyler ilk kez bu sözleşme ile engelli olarak tanımlanarak ülkemizde de geçerli olan haklara kavuştukları düşünülürse, bu sözleşmenin rafta kalmayıp tanınması ve hayata geçirilmesi RUSİHAK’ın çalışma konuları üzerinde belirleyiciliğini sürdürecek.

Uluslararası ilişkileri güçlendirmek başlığı altında, daha önce gerçekleştirdiğimiz bir çalışmanın çıktısı ve Türkiye’de tek örnek olan Bakırköy Hastanesi’nde yer alan Hasta Konseyi (öz savunucu topluluğu) üyelerini yurtdışı akranları ile bir araya getirmek hedefleniyor. Rusihak üyeleri ve çalışanları BMEHS dünyadaki gelişmeler ve iyi örnekleri takip ederek uluslararası bağlantıları güçlendirmek için çalışacaklar. Hali hazırda toplantılarına katıldığımız “Ruh Sağlığı Yasa Tasarısı”na destek verilmeye devam edilecek.

Turkey Mozaik Foundation İstanbul Çalışma Ziyareti

By | Vakıf Haberi | No Comments

09 Ağustos 2017 tarihinde, Türkiye’deki STK’lara hibeler yoluyla destek sağlamak için 2017 sonbaharında kurulacak olan Turkey Mozaik Foundation ile İstanbul’da bir çalışma ziyareti gerçekleştirdik. Turkey Mozaik Foundation, Londra’da bulunan bir grup bağışçının Türkiye’de Sivil Toplum için Destek Vakfı ile iş birliği yaparak, hibe desteği vermeye yönelik bir araya geldiği bir girişimdir.

Güne, Turkey Mozaik Foundation ve yönetim kurulumuzdan bazı üyelerin katılımı ile İstanbul Bilgi Üniversitesi Sosyal Kuluçka Merkezinde hoşgeldiniz ikramı ve ardından Karakutu DerneğiTemiz Giysi Derneği ve İstanbul Koruyucu Aile Derneği oturumları ile başladık. Karakutu Derneği, Sivil Toplum için Destek Vakfı olarak hibe desteği verdiğimiz ilk kuruluşlardan biridir. İstanbul Koruyucu Aile Derneği ise güncel olarak kurumsal hibe desteği verdiğimiz bir kurumdur.

Öğle yemeği için verdiğimiz aradan sonra Edirnekapı’da faaliyetlerini devam ettiren Barış için Müzik Vakfına bir ziyaret gerçekleştirdik. Barış için Müzik Vakfı; ırk, dil, cinsiyet vb. bir ayırım olmaksızın insan temel haklarını gözeterek Türkiye’de tüm çocukların sanatsal yaşama katılım hakkı önündeki engelleri kaldırmak ve sanat eğitimini çocuklar için erişilebilir hale getirmek için çalışmaktadır. Vakıf kurucu ve çalışanlarından, kuruluş hikayelerini, bugüne kadar yaptıklarını ve hedeflerini dinledikten sonra çocuk ve genç orkestralarının ayrı ayrı ve birlikte çaldıkları açık provalarını izleme şansı yakaladık.

Akşam üzeri Arnavutköy’de Bekir Ağırdır’ın konuşması ile Türkiye’nin geçmiş yıllardaki durumu, güncel halinin ekonomik ve politik yönden değerlendirilmesi, güncel eğilimler üzerine öğretici ve keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.

Bekir Ağırdır, çeşitli sivil toplum kuruluşlarında aktif olarak çalışmaktadır. Türkiye Sosyal Ekonomik Siyasi Araştırmalar Vakfı (TÜSES) ve Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı (TESEV) yönetim kurulları üyesidir. Aynı zamanda T24 Internet Gazetesi yazarıdır. 2005 yılından bu yana KONDA Araştırma ve Danışmanlık’ta genel müdürlük yapmaktadır. Kendisini son dönemde NTV ekranlarında yaptığı yorumlarla da tanıyoruz.

Günün değerlendirmesi ve Turkey Mozaik Foundation ekibinden bu çalışma ziyaretine katılanlarla biraz daha sohbet etmek ve günün yorgunluğunu da atmak için gitmiş olduğumuz akşam yemeği ile programımızı sonlandırdık.

Müziğin Birleştirici Gücü

By | Röportaj | No Comments

Kurumsal Destek Programı dahilinde desteklediğiniz Barış için Müzik Vakfı ile çalışmalarını, hibe sürecini ve gelecek planlarını konuştuk. Röportajın tamamını aşağıda okuyabilirsiniz. 

Sivil Toplum için Destek Vakfı (DV): Barış için Müzik Vakfı, hangi sosyal problemden yola çıkarak kuruldu? Genel olarak çalışmalarınızdan bahseder misiniz?

Barış için Müzik Vakfı (BİMV): Barış için Müzik Vakfı, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nde yer alan “Her çocuğun kültürel ve sanatsal yaşama serbestçe katılım hakkı vardır.” maddesinden yola çıkarak çocukların sanatsal yaşama katılımı önündeki engelleri kaldırmak amacıyla kuruldu.

Barış için Müzik Vakfı, 7-15 yaş arası çocuklara hiçbir ayrım gözetmeden ücretsiz enstrüman ve müzik eğitimi olanağı sağlıyor. Barış için Müzik Vakfına katılan her çocuk istediği enstrümanı seçip derslere katılabiliyor ve Barış için Müzik Orkestraları’nın bir parçası oluyor. Parçası olduğu orkestralar ile yurt içi ve yurt dışında birçok konserde sahne alıyorlar.

DV: Sanatın birleştirici ve iyileştirici gücü çalışmalarınızda nasıl bir rol oynuyor? Çocuklar üzerindeki etkisini nasıl yorumlarsınız?

BİMV: Barış için Müzik Vakfının uyguladığı eğitim modeli, orkestralar temelinde ilerliyor. Vakıfta müzik eğitimi almaya başlayan her çocuk kendi seviyesindeki orkestraya dahil oluyor ve vakfın uyguladığı bireysel ve toplu derslerden yararlanıyor. Vakıf, orkestrayı temel alan eğitim modelini toplum minyatürü olarak yorumluyor. Farklı sosyal statülere ve kültürlere sahip çocuklar orkestra içerisinde ortak amaç uğruna çalışmalarını sürdürüyor. Çocuklar orkestra içerisinde farklı seslere saygı duymayı, kendini ifade edebilmeyi, kolektif çalışmayı öğreniyorlar. Orkestralar aracılığıyla sanatın iyileştirici ve birleştirici etkisinin arttığı düşünülüyor. Çocukların vakıfta eğitim almaya başladığı andan itibaren hem okul derslerinde hem de insan ilişkilerinde gerçekleştirdiği değişim bu etkiyi gözler önüne seriyor.

DV: Çalışmalarınızı Edirnekapı’da sürdürüyorsunuz. Mahalle bazlı çalışmanın sizce avantajları nelerdir?

BİMV: Barış için Müzik Vakfı çalışmalarını, çocukların sanatsal yaşama katılım konusunda zorluk yaşadığı, sosyo-ekonomik olarak düşük bölgelerde sürdürüyor. Yapılan çalışmalara çevre bölgelerden de çocuklar katılabiliyor. Çalışmaların mahalli bazda yapılması çocukların aidiyet duygularını güçlendiriyor, veli katılımını ve çevre desteğini kolaylaştırıyor. Aynı zamanda mahalle içerisinde oluşturduğu istihdam olanakları ile mahallelinin de kalkınmasını sağlıyor.

DV: Çocukların yanı sıra aileleri de vakıf bünyesine dahil etmeye çalışıyorsunuz. Bu konuda yapmak istedikleriniz ayrıca nelerdir?

BİMV: Vakıf, sanatın olumlu etkilerini çocuktan başlayarak aile bireylerine de ulaştırmayı hedefliyor. Bu konuda aileleri sürece dahil etmek için kısa vadeli çeşitli aktiviteler düzenliyor. Bu etkiyi uzun vadeye yaymak amacıyla veli korosu oluşturmak vakfın hedefleri arasında yer alıyor.

DV: Sivil Toplum için Destek Vakfı’ndan aldığınız hibe desteğini nasıl kullanmayı planlıyorsunuz? Hibe süreci, finansal sürdürülebilirlik açısından nasıl bir etki yaratıyor?

BİMV: Barış için Müzik Vakfı, Sivil Toplum İçin Destek Vakfı’ndan aldığı hibe ile 1 yıl boyunca kaynak geliştirme danışmanlığı hizmeti alacak. Vakıf, 1 yıl boyunca alacağı kaynak geliştirme danışmanlığı ile vakıf bünyesinde kaynak geliştirme departmanının temellerini atarak bu yıl içerisinde gerçekleşecek etkiyi uzun vadeye yayıp finansal sürdürülebilirliği sağlamayı hedefliyor.

Londra Çalışma Ziyaretinden Notlar

By | Vakıf Haberi | No Comments

Sivil Toplum için Destek Vakfı, 7-12 Haziran tarihleri arasında Sivil Düşün Programının da desteğiyle Londra’ya bir çalışma ziyareti gerçekleştirdi. Ziyaretin amacı, vakfın mütevelli heyeti ve yönetim kurulu üyelerinin ve çalışanlarının farklı bir ülkede benzer faaliyetler yürüten kurumları ziyaret ederek fikir alışverişinde bulunması ve kurumsal işbirliği olanaklarının gözden geçirilmesiydi. Ali Karabey, Aysun Sayın, Esra Habbab, Gizem Girgin, Kerim Paker, Merve Üretmen, Tuğçe Sarıoğlu ve Yörük Kurtaran’ın katıldığı ziyaret kapsamında 7 kurum ziyaret edildi.

Ziyarete, vakfımızı kurumsal olarak destekleyen Charles Stewart Mott Foundation ile başladık. Sivil toplumdaki küresel trendleri değerlendirdiğimiz toplantı, dünyada daralan sivil toplum alanı çerçevesinde hem Mott Vakfının değişen dünya çerçevesinde stratejilerini adapta etme süreci hem de Destek Vakfının gelecek yıllardaki hedefleri ve stratejisi üzerine bir fikir alışverişinde bulunma fırsatını verdi.

Aynı gün, ziyaretimize The Philanthropy Club adındaki üyelik temelli bir platform ile devam ettik. Klüp çerçevesinde ilk olarak bir buluşmaya gelen potansiyel üyeler, bir sonraki aşama olarak ‘Secret Circle’ olarak adlandırılan bir grup bağışçının davet edildiği, davet sırasında bağışçıların yalnızca adlarının telaffuz edildiği, ne iş yaptıkları/ünvanlar gibi hiyerarşi ve eşitliği bozabilecek unsurların elimine edildiği bir organizasyona katılıyorlar. Bu buluşmaya bir de bir sivil toplum kuruluşu davet ediliyor ve o kurumun sorunu ortaya koyuluyor. Organizasyona katılan ekip, uzmanlıkları çerçevesinde o soruna çözüm üretmek için çalışıyorlar. Secret Circle’da yaratılan çözüm yolundan sonra ise potansiyel üyelerden fon yaratma aşamasına geçiliyor. Klüp ayrıca bir sosyal girişim modeli olarak belirledikleri ‘Bağışçılık Turizmi’ni de uyguluyor. Maraton, gezi, tırmanış vb. aktivitelerle organize ettikleri bağışçılık turizmi ile insanları iyi bir amaç için fon yaratırken hem eğlenmeye hem de bağlantıları ile bağış toplamaya yönlendiriyorlar.

Ziyaretimizin 2. gününde bir araya geldiğimiz Network for Social Change ekibi ile üzerinde çalıştıkları barış, sanat, eğitim, sağlık, eşitsizlik, insan hakları ve iklim değişikliği konuları ve nasıl bir işleyiş izledikleri üzerine bir sohbet gerçekleştirdik. Kurum üyelik sistemiyle yaklaşık 100 kişinin desteği ile yaklaşık 1 milyon sterlini bağış olarak mobilize edebiliyor. Sistemlerine göre konular temelinde üyelerden oluşan çalışma grupları sene içinde kendi içlerinde desteklemek istedikleri kurumları seçiyorlar. Tüm üyelerin katıldığı 3 günlük bir konferansta bu STK’ları diğer üyelerin beğenisine sunarak o konuyla ilgili tüm STK’lara üyelerden bağış istiyorlar. Destekledikleri STK’lar arasında İHA’ların sivil ölümlerini durdurmaları ile ilgili faaliyetlerden birçok hak savunuculuğuna yönelik çalışma bulunuyor.

Ekip olarak katıldığımız ve benzerlerinin Türkiye’de Destekle Değiştir adıyla TÜSEV kolaylaştırıcılığında yapıldığı bir diğer organizasyon ise Funding Network kapsamında gerçekleştirilen fon geliştirme etkinliği oldu. Belli bir giriş ücreti olan ve en düşük bağışın da bir limiti olan (bizim katıldığımızda 25 sterlindi) bu etkinlikte daha önceden seçilen kurumlar 5 dakikada katılımcılara kendilerini anlatma, akabinde kendilerini destekleyen bir destekçi sahneye çıkararak neden bu kuruma bağış yaptığını aktarmakta ve ardından bağış toplama bölümü başlamakta. En sonunda hedef miktara ulaşan kurumlar, teşekkür konuşması yapmakta ve etkinlik sonlanmakta. Katıldığımız etkinlikte kurum başına 4.000 sterlinlik bağış toplanarak toplam 20.000 sterlinlik bir bağış harekete geçirildi. Etkinlikten, Sivil Toplum için Destek Vakfı olarak çıkarımımız, bağış toplamak için seçilen kurumların her ne kadar etkileyici hikayeleri olsa da, konuşmacı kişinin enerjik ve konuya hakim olmasının anahtar olması oldu. Ayrıca organizasyonun önceden duyurusunun yapılması ve zamanlaması da etkinliğin verimliliği açısından büyük önem taşımaktadır. Funding Network ekibiyle daha sonra yaptığımız bir başka toplantıda olası iş birliklerini derinlemesine konuşma fırsatı bulduk. Başka bir toplantıda da Funding Network kurucusu Frederick Mulder ile filantropi üstüne sohbet etme imkanı sağladık.

Ertesi gün, Global Dialogue’dan farklı ülkelerde gerçekleştirdiği insan hakları ve sosyal değişim aktivitelerini hibelerle desteklemeleri hakkında bilgi aldık. Daha önce Türkiye’de de gerçekleştirdikleri faaliyetler ve projeler hakkında fikir alışverişi yaptık.

Aynı gün bir sonraki ziyaretimiz olan London Community Foundation’dan, 25 yıldır faaliyet gösteren, kendi kaynağını kendi yaratan bir kurum olarak, Londra’da fon toplamak ve yine Londra’da var olan nispeten küçük toplum merkezli kurumlara hibe desteği vermenin detaylarını dinledik. Aynı zamanda kendilerinden farklı fon yaratma yöntemleri ve hibe programları içerikleri hakkında bilgi alma şansı alma yakaladık.

Türkiye’deki STK’lara hibeler yoluyla destek sağlamak için 2017 sonbaharında kurulma aşamasına gelen Turkey Mozaik Foundation girişimiyle yaptığımız görüşmelerde stratejik açıdan nasıl bir iş birliği yapılabilineceğiyle ilgili fikir alışverişinde bulunuldu. Turkey Mozaik Foundation, Londra’da bulunan bir grup bağışçının Türkiye’deki sivil toplumu desteklemesine yönelik bir araya gelerek oluşturduğu bir girişim. Önümüzdeki aylarda bu girişimle ilgili daha fazla bilgiyi sizlerle paylaşmayı umuyoruz.

Sivil Toplum için Destek Vakfı olarak, üyelerimizle birlikte gerçekleştirdiğimiz bu çalışma ziyaretinde farklı kurumları ve farklı yolları görme şansı elde ettik. Tecrübelerimizi paylaştık ve Londra’daki kurumların tecrübelerinden yeni şeyler öğrendik.

Manchester Saldırısından Etkilenenler için Arı Dövmesi

By | Uzman Görüşü | No Comments

10.000 get bee tattoo to raise money for victims of Manchester Bombing / The Guardian

Makale, Manchester saldırısından etkilenen kişilere ve ailelerine destek olmak için yaptırılan arı dövmesinin nasıl bir kaynak geliştirme aracına dönüştüğünü anlatıyor. Dövme, hem bir sembol haline geliyor hem de bir dayanışma yolu yaratıyor.

Yazının tamamı için tıklayınız.