Monthly Archives

Nisan 2021

Güzel İşler’in Nisan Ayı Buluşmasını Türkiye’de Basın Özgürlüğü Başlığıyla Gerçekleştirdik

By | Güzel İşler

Bağışçılarımıza yönelik olarak düzenlediğimiz çevrimiçi etkinlik serimiz Güzel İşler’in Nisan ayı buluşmasını Türkiye’de Basın Özgürlüğü: Bağımsız ve Sivil Medya Mümkün Mü? başlığıyla gerçekleştirdik. Sivil Sayfalar Yayın Yönetmeni Emine Uçak Erdoğan ve Medyascope Yayın Yönetmeni Yardımcısı Kaya Heyse’nin konuk olduğu etkinlikten öne çıkan başlıkları aşağıda görebilirsiniz:

  • Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün 2021 yılı için paylaştığı verilere göre Türkiye basın özgürlüğü sıralamasında 180 ülke içerisinde 153. sırada yer alıyor. Uluslararası Gazeteciler Federasyonu’nun Mart 2021’de yayınladığı raporda ise Türkiye hapiste olan 67 gazeteci ile dünyada birinci sırada yer alıyor. Ana akım medyanın geçmiş dönemde de bağımsız ve tarafsız olduğunu söylemek mümkün olmasa da son dönemdeki gelişmeler ve yukarıda bahsi geçen veriler Türkiye’de basın özgürlüğünün geldiği durumu ortaya koyuyor.
  • Sosyal medya ve dijital platformlar ana akım medyada sıklıkla rastlanan yapısallaşmış problemlerden (patronaj yapısı vb. gibi) uzaklaşmak için bir alternatif sunuyor.  Sosyal medyanın önem kazanması ve iletişim teknolojilerinin gelişmesi ile ana akım medya kuruluşlarında kendine yer bulamayan gazeteciler de kendilerine alternatif bir alan yaratmaya başladı. Kullanılan araçlar ve yaratılan alan alternatif ve yeni olsa da yapılan işin özü gazetecilik prensiplerine bağlı olarak ilerliyor.
  • Sosyal medya farklı fikirlerin dile getirilmesi için bir alan açsa da kişilerin yalnızca kendi görüşlerini destekleyen düşünceleri ve inandığı fikirleri doğrulayan haberleri takip etmesinden kaynaklanan yankı odalarının oluşmasına da neden oluyor. Bu durum gazetecilik faaliyetlerini de etkiliyor. Bu mecralarda gazetecilik faaliyetlerine devam eden gazetecilerin ve basın mensuplarının bazen aktivist bir tavır içinde de bulunması söz konusu olabiliyor. Kamuoyu oluşturmada etkili olan ve mevcut dinamikler nedeniyle sosyal medya üzerinden gerçekleşen gazetecilik faaliyetleri ise yankı odaları ve aktivizm ile bir araya geldiğinde toplumsal kutuplaşmayı tetikliyor.
  • Dijital alanda faaliyet gösteren ve ana akımın dışında bulunan medya kuruluşları temelde ulusal ve uluslararası fonlardan aldıkları mali desteklerle faaliyetlerini sürdürüyor. Gelişen teknolojiler yayın ve prodüksiyon maliyetlerini düşürse de insan kaynağı medya kuruluşlarının en önemli giderleri arasında yer alıyor. Kurumsal fonlar ile kapasite gelişimini sağlayan medya kuruluşları, kitlesel fonlama ve veri analizi ile güçlendirilen sosyal medya reklamları gibi yöntemlerle kaynaklarını artırmaya ve çeşitlendirmeye çalışıyor.
  • Sivil toplum ve medya Türkiye’de daralan sivil alandan en fazla etkilenenler arasında yer alıyor. Buna rağmen, sivil toplum-medya ilişkilerinin istenilen düzeyde olduğunu söylemek zor. Sivil toplum kuruluşları, kendi çalışma alanlarında derinleşen bilgilerini ve saha tecrübelerini raporlar hazırlayarak kamuoyu ile paylaşmayı tercih ediyor. Ancak bu raporların teknik bir dille hazırlanması ve çoğu zaman okuyucu alışkanlıklarının dikkate alınmaması nedeniyle medya kuruluşlarının bu bilgileri haberleştirmesi ve gündeme taşımaları gerekiyor.
  • Sivil toplum kuruluşlarının kendi uzmanlığını kamuoyu için anlaşılabilir bir halde sunmasına duyulan ihtiyaç devam ederken eğitim, sağlık, çevre gibi alanlarda uzmanlaşan muhabirlerin azalması sebebiyle ana akım medya kuruluşları da sivil toplumun uzmanlığına eskisine kıyasla daha az ilgi gösteriyor. Dijital platformlarda faaliyet gösteren bazı medya kuruluşları ise sivil toplum kuruluşlarının uzmanlıklarını bir haber kaynağı olarak kabul ediyor; bilgilerini ve deneyimlerini paylaşmaları için daha fazla alan açıyor.
  • Sivil toplum ve hak haberciliği sivil toplum ile medyanın kesişim alanında yer alıyor.  Hak ihlallerinin medya tarafından izlenmesi, haber yapılması ve genel anlamda demokratikleşmeye katkıda bulunulmasını sağlayan hak haberciliğinin bir dalı olan sivil toplum haberciliği sivil toplum kuruluşlarında var olan uzmanlığı ve deneyimi kamuoyuna aktarmayı hedefliyor. Bu alanda çalışan Sivil Sayfalar, sivil toplumun uzmanlığı ve deneyimini hem STK’lar arasında hem de diğer paydaşlarla paylaşarak doğru bilginin yaygınlaşmasını sağlıyor.
  • Basın özgürlüğü ve bağımsız medyaya yönelik destekler Türkiye’nin demokratikleşmesi açısından da önem taşıyor. Bu alanın desteklenmesi için dikkat çekilen konuların başında hak gazeteciliğinin, yerel medya unsurlarının ve medya alanındaki insan kaynağının güçlendirilmesi geliyor. Fon başvurularının yerelde yaygınlaştırılması ve özellikle son dönemde işsiz kalarak serbest çalışan muhabirleri de kapsayacak şekilde esnek olmasının önemi vurgulanıyor.

İstanbul Koruyucu Aile Derneği İlk Temas Projesini Tamamladı

By | Destekle Değiştir

Ekim 2019’da düzenlediğimiz Destekle Değiştir etkinliğine katılan İstanbul Koruyucu Aile Derneği (İKAD), çocukların biyolojik ailesiyle yaşamasının mümkün olmadığı durumlarda uygun başka bir aileyle yaşama hakkından yola çıkan koruyucu ailelik modelinin yaygınlaştırılması ve mevcut koruyucu ailelerin desteklenerek güçlendirmesi amacıyla çalışmalar yapıyor. İKAD, İlk Temas projesi ile çocuklarla koruyucu ailelerinin bir araya geldikleri sürecin başından itibaren birbirleri ile ilişki kurma becerilerini güçlendirmek amacıyla  çalışmalar yaptı. Dernek, proje kapsamında, 42 çocuk için 266 bireysel terapi seansı gerçekleştirdi ve koruyucu aileler ile psikologların bir araya geldiği yapılandırılmış paylaşım grupları düzenledi. İKAD aynı zamanda çocuk ile aile arasında güvenli bir ilişkinin kurulmasını sağlayabilecek oyunların yer aldığı  Ebeveynler ve Çocukları İçin İlk Temas Oyun Kitapçığı’nı yayınladı ve koruyucu aile olmaya yeni başlayan aileler için uzman görüşlerinden oluşan bir  video serisi hazırladı. İKAD Yönetim Kurulu Üyesi Alev Topal ile yaptığımız röportajda İlk Temas projesi kapsamında yaptıkları çalışmaları, COVID-19 salgının koruyucu aileler ve çocuklar üzerindeki etkilerini ve Destekle Değiştir etkinliğinin derneğe katkılarını konuştuk.

İlk Temas projesini yakın zamanda tamamladınız. Proje kapsamında yaptığınız çalışmalardan ve projenin çıktılarından bahseder misiniz?

İlk Temas projesi ile koruyucu ailelere ve çocuklarına psikolojik destek sağlayarak ailelerin yaşayabilecekleri zorluklara hazır olmaları konusunda destek olmayı ve çocukların yeniden kurum bakımına dönüş ihtimalini en aza indirmeyi hedefledik.  Projeye başladığımızda hayatımızda henüz COVID-19 salgını nedeniyle oluşan şartlar yoktu. O nedenle planladığımız faaliyetlerde zorunlu olarak bazı değişiklikler yapmak zorunda kaldık. Bu değişiklikleri yaparken koruyucu ailelerin de fikirlerini aldık. Küçük yaş grubunda olan çocuklar ile yüz yüze yapılması planlanan oyun terapilerini iptal edip mevcut koşullarda ailelerin değişen ihtiyaçlarına destek verecek yeni bir yol haritası çizmemiz gerekti. Bu doğrultuda ergenlik dönemindeki çocuklara koruyucu ailelik yapan aileler için uzman psikolog Derya Gülterler ile “Pandemi Sürecinde Gençleri Anlamak Ve Onlara Destek Olmak” başlığında seminerler düzenleyip ailelerin psikoloğa bu yönde sorular sorabileceği oturumlar gerçekleştirdik. Seminerlerde ailelerin seminerin ötesinde daha farklı bir sürece ihtiyacı olduğu tespit edilince psikologlar eşliğinde aileler ile yapılandırılmış paylaşım grupları düzenlendik. Üç oturumdan oluşan bu paylaşım grupları aynı yaş aralığında çocukları olan aileler için farklı gruplar halinde düzenledi. Çocuğu için psikolojik desteğe ihtiyacı olan ailelere proje kapsamında uzman psikologlardan sekiz seanslık ücretsiz bireysel destek sağladık.

Aileler ve çocuklarla yapılan bu bire bir temasların dışında sisteme eklenen yeni aileler için de ilk temasın önemi üzerine içeriklerin hazırlanmasına devam edildi. Koruyucu aileliğin ilk aşamasında çocuk ile aile arasında güvenli bağlanmanın sağlanması en önemli konulardan biridir. Bu amaçla özellikle koruyucu aile olmaya yeni başlayanlara destek olması amacı ile psikolog Görkem Demirdöğer eşliğinde ailelerin evde çocuklarıyla rahatlıkla oynayabilecekleri güven geliştirici oyunları içeren bir kitapçık hazırladık. Bunun dışında ailelerden psikologlara sormak istedikleri soruları topla, psikologlardan bu sorulara cevap verdikleri videolar hazırlamalarını istedik. Bu sayede, proje çıktısı olarak bundan sonra sisteme dahil olacak bütün koruyucu aileler için bir oyun kitapçığı ve bilgilendirici videolar hazırlamış olduk. Şimdiye kadar aslında neredeyse bütün koruyucu ailelerin kafasını meşgul eden ve en sık karşımıza çıkan soruların uzmanlar tarafından cevaplandığı videolar paylaşıldı. Bu videoları yine bu proje kapsamında yenilenen internet sitemize ve Youtube kanalımıza yükledik. Proje kapsamında oluşturduğumuz bu materyalleri diğer illerdeki koruyucu aile dernekleri ile de paylaştık. Bu materyallere isteyen tüm koruyucu aileler ya da koruyucu aile olmayı düşünen kişiler https://istanbulkoruyucuaile.org.tr/ adresinden ulaşabilirler.

COVID-19 salgını ve bu kapsamda alınan tedbirler nedeniyle İlk Temas projesinin faaliyetlerinde bazı değişiklikler yapmanız gerekti. Birlikte çalıştığınız grupların salgınla birlikte değişen ihtiyaçlarından ve projede yaptığınız değişikliklerin bu anlamdaki etkisinden bahseder misiniz?

COVID-19 salgını hiç beklenmedik bir durum olarak karşımıza çıktı ve bu süreç aslında koruyucu ailelerin ev içindeki dengelerini tamamen değiştirmiş oldu. Hem eğitim ortamlarının çevrimiçi eğitime geçmesi hem de birçok kurumun uzaktan çalışmaya geçmesi ile koruyucu aileler için de ev içindeki bütün dengeler değişmiş oldu. Aileler bu süreçte ne yapacağını bilemez hissetmeye başladı. Sürekli olarak evin içinde olmak aileler açısından kendilerini de zorlayan bir süreç oldu. Kendilerine ait bir alan kalmamıştı, değişen dengeleri yeniden yapılandırmaya çalışıyorlardı ve bazen kendilerini çok yetersiz hissettikleri anlar oluyordu. O nedenle proje kapsamındaki desteklerle çocuklar için bireysel psikolog seansları yapılabilmesi bu süreçte çocukların yeniden artan kaygılarını dengelemekte onlara çok iyi geldi. Bu süreçte oluşturduğumuz paylaşım gruplarının sonunda aileler yalnız olmadıklarını hissettiklerini ve bu desteğin onlara çok iyi geldiğini söylediler.

Proje kapsamında hazırladığınız Ebeveynler ve Çocukları İçin İlk Temas Oyun Kitapçığı koruyucu aileler ile çocukları arasındaki bağı güçlendirmek için oyun terapisini odağına alıyor. Hazırladığınız kitapçığın kapsamından ve oyun terapisinin katkılarından bahseder misiniz? 

Koruyucu aileliğin özellikle ilk aylarında ailelerin en sık karşılaştıkları sorun güvenli bağlanma sorunu ve ailenin bunu nasıl çözeceğini bilememesidir. Sonuçta evinize sizinle beraber yaşayacak bir çocuk geliyor. Siz heyecanla beklediğiniz bu çocuğa alışmaya çalışıyorsunuz ama çocuk açısından bakıldığında durum daha karmaşık olabiliyor. Öncelikle onun hayatına sadece bir aile girmiyor aslında bütün hayatı, çevresi, sosyal statüsü değişiyor ama daha da önemlisi bilinçaltında bu aileye güvenip güvenemeyeceğini sorguluyor. Daha önce bir kere biyolojik aile ile kopuş yaşadığı için tekrar kuruma dönüp dönmeyeceğinin kaygısını yaşayabiliyor. Bazen çocukta hasarlı bir bağlanma gelişmiş oluyor ve ilk aşamada koruyucu ailesi ile güvenli bağlanma kurması koruyucu aileliğin sağlıklı bir şekilde ilerleyebilmesi için her şeyden daha önemli oluyor. Güvenli bağlanmanın sağlanması için küçük yaş grubunda genelde oyun terapisi yöntemi kullanılıyor. Psikolog Görkem Demirdöğer eşliğinde hazırlanan kitapçıkta daha çok ailelerin evde çocuklarıyla beraber oynayabileceği, basit materyallerin kullanıldığı, aralarında güvenli bir ilişkinin kurulmasını sağlayabilecek oyunlar yer alıyor. Ailelerin rahatlıkla anlayabilmesi için bu kitapçıkta oyunlar aynı zamanda kare kare çizilerek görselleştirildi. O yüzden kitapçıkta bütün ailelerin çok rahatlıkla anlayıp uygulayabileceği oyunların olduğunu söyleyebiliriz.

Proje kapsamında koruyucu ailelerin bir araya gelip deneyimlerini paylaşabileceği paylaşım grupları oluşturdunuz. Bu gruplara neden ihtiyaç duyulduğundan ve bu kapsamda yapılan çalışmalardan bahseder misiniz? Gruplara katılan koruyucu ailelerden aldığınız geribildirimleri paylaşır mısınız?

COVID-19 salgını sürecinin başında psikologlarla yaptığımız görüşmelerde koruyucu aile dışındaki danışanlarının çocuklarında da bu süreçte kaygı dürtüsünün çok arttığını öğrendik. Bu bilgiye dayanarak koruyucu aileleri arayıp, çocuklarının durumlarını sorduğumuzda desteğe ihtiyaçları olduğunu tespit ettik. Süreci nasıl idare edeceklerine dair belirsizlikler ve bir uzmanla konuşma ihtiyaçları vardı. Bu doğrultuda psikologlar ile birlikte 3’er oturumluk paylaşım gruplarını düzenleme kararını aldık. Paylaşım grupları bittiğinde koruyucu ailelerden olumlu yönde birçok geri dönüş oldu. Geri bildirimlerin bir kısmı şöyleydi;

  • “Her şey için çok teşekkür ederim. Bu dönemde gerçekten çok iyi geldi, yalnız olmadığımı sorunların az çok benzer olduğunu gördüm.”
  • “Uzmanlarımız her birimize içtenlikle ve sabırla yaklaştılar. Çok keyifli ve güzeldi. Teşekkür ediyorum. Diğer ailelerle tanışmak çoğu ortak olan sorunları, merak edilenleri paylaşmak iyi oldu. Devamını dileriz.”
  • “Çok güzel bir çalışma oldu. Emeği geçen herkese teşekkür ederim.”
  • “Daha uzun olmasını tercih ederdim. Çünkü 1.seans tanışma, 2.seans sanat terapisi için resim çizme, son seans sunum ve biraz soru cevap oldu. Keşke 10 seans olsaydı.”
  • “Öncelikle çok ama çok teşekkür ederim gayet güzel ve başarılı bir toplantıydı.”

Destekle Değiştir etkinliğinde yer almanın ve bu kapsamda faydalandığınız hibenin derneğinize, birlikte çalıştığınız gruplara ve yaptığınız çalışmalara nasıl bir katkısı oldu? Etkinlikte sizleri destekleyen bağışçılara iletmek istediğiniz bir mesaj var mı?

Projemiz zamanlama olarak COVID-19 salgınına denk geldiği için koruyucu aileler ile görüşmeler yaparak yeni durumun getirdikleri şartlar doğrultusunda projede çeşitli değişiklikler yapmak zorunda kaldık. Bu durum dernek açısından zorlu bir süreç olsa da katılımcılar açısından aslında daha fazla fayda gördükleri bir şekilde sonuçlandı. Çünkü hiç beklenmeyen bir durum karşısında değişen ev içi dinamiklerini dengelemekte birçok aile gibi koruyucu ailelerimiz de zorlandı ve kendilerini sıkışmış hissettiler. Böyle bir dönemde psikologlarla yürütülen bir projenin faydalanıcısı olmak onların da hem ev içi dengeyi sağlamalarına katkı sağladı hem de sorularına katkı sağlayacak çözümleri çok hızlı bir şekilde uzmanlardan alabildiler.  Bireysel seanslardaki kazanım ise böyle bir proje ile psikolojik destek almaya başlayan ailelerden bir kısmının, aslında uzman desteğinin çocuk için ne kadar önemli olduğunu görmeleri, bu yöndeki ihtiyacı fark etmeleri ve terapilere devam etme kararı almaları oldu. Koruyucu aileler bu süreçte özellikle psikolojik destek almaktan dolayı çok memnun oldular. Bizi bu projeyi hayata geçirmek konusunda cesaretlendiren ve destekleyen tüm Destekle Değiştir ekibine ve destekçilerine çok teşekkür ederiz.

Ekip Arkadaşı Arıyoruz

By | Genel, Vakıf Haberi

Vakfımızın iletişim ve raporlama çalışmalarının yürütülmesinde görev alacak bir İletişim ve Raporlama Uzmanı arıyoruz.

İlgilenen adayların özgeçmişleri ile bu pozisyona neden başvurduklarını anlatan İngilizce hazırlanmış motivasyon mektuplarını (bir sayfayı geçmeyecek şekilde) e-postanın konusunda “İletişim ve Raporlama Uzmanı” başlığını kullanarak 26 Nisan Pazartesi günü saat 18:00’e kadar kurumsal@siviltoplumdestek.org  adresine göndermeleri gerekir.

Başvurular geldikçe değerlendirileceği için ilgilenen adayların başvurularını son başvuru tarihinden önce yapmaları önemle rica olunur. Yalnızca eksiksiz olarak gönderilen başvurular değerlendirmeye alınacak ve ön elemeyi geçen başvuru sahipleri ile iletişime geçilecektir.

İletişim ve Raporlama Uzmanı pozisyonunun görev tanımı, adaylarda aranan özellikler ve başvuru koşullarına dair bilginin yer aldığı ilana buradan ulaşabilirsiniz.

Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonu 2021 Dönemi Başvuruları Açıldı

By | Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonu

Toplumsal cinsiyet eşitliği alanında çalışan sivil toplum kuruluşlarının (STK) yenilikçi projelerini, kurumsal gelişimlerini, kampanya ve savunuculuk çalışmalarını desteklemek amacıyla Turkey Mozaik Foundation iş birliği ile bireysel ve kurumsal bağışçıların desteğiyle hayata geçirdiğimiz Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonu’nun 2021 dönemi başvuruları açıldı.

Fonun 2021 dönemi kapsamında desteklenecek projelerin odağında Türkiye’de toplumsal cinsiyet eşitliğini geliştirmeye yönelik aşağıda yer alan çalışmalardan en az bir tanesinin yer alması bekleniyor:

  • Toplumsal cinsiyet eşitliği alanında çalışan STK’lar ve aktivistler için nesiller arası ve alanlar arası aktivist birlikteliğin, diyaloğun ve iş birliğinin güçlenmesini amaçlayan projeler,
  • Toplumsal cinsiyet eşitliği alanında çalışanların örgütlenme modelleri ve birlikte iş yapma pratiklerini güçlendiren çalışmalar,
  • Kamu kurumları, yerel yönetimler, özel sektör ve diğer paydaş kurumlarla yeni iş birlikleri geliştirmeye yönelik çalışmalar,
  • Eşitlik ve ayrımcılık karşıtı savunuculuk, nefret söylemiyle mücadele, kazanılmış hakların korunmasına yönelik saha faaliyetleri,
  • Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasına yönelik bilgi, çalışma ve mesajların daha geniş kitlelerle paylaşılabilmesi amacıyla yeni medya araçları, medya/basın/iletişim alanları ve mecraları yaratmak için yapılacak çalışmalar,
  • Toplumsal cinsiyet eşitliğini geliştirecek şekilde örgütlenme ve toplanma özgürlüklerine dair hukuki destekler,
  • Sistematik bir değişim için tasarlanmış, uygulandığında bir model oluşturma vizyonuna sahip yenilikçi pilot proje uygulamaları,
  • Toplumsal cinsiyet eşitliği alanında çalışan STK’ların kurumsal gelişimini desteklemeye yönelik çalışmalar,
  • Teknolojik araçlara erişim ve kullanım kapasitesinin güçlendirilmesine yönelik kurumsal uygulamalar,
  • Toplumsal cinsiyet eşitliği alanında kampanya ve savunuculuk odaklı faaliyetler,
  • Yukarıdaki maddeler dışında kalan ancak benzer alanları içeren ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin geliştirilmesine yönelik olarak yapılacak çalışmalar.

Aşağıdaki başvuru kriterlerine uyan ve bir tüzel kişiliğe sahip kuruluşlar fona başvurabilir:

  • Türkiye’de kurulmuş dernekler, vakıflar, kooperatifler ve diğer kar amacı gütmeyen (Bu alanda faaliyet gösteren inisiyatif, platform, vb. benzeri tüzel kişiliğe sahip olmayan birliktelikler de programa başvurabilir ancak Sivil Toplum için Destek Vakfı ile yasal açıdan hibe ilişkisi kuracak tüzel kişiliğe sahip bir ev sahibi kuruluşun başvuru formunda belirtilmesi gerekir. Ayrıca ev sahibi kuruluşun da yukarıda bahsi geçen başvuru sahibi kuruluşta aranan özelliklere sahip olması beklenir),
  • En az bir senedir sahada aktif olarak çalışan,
  • 2020 yılı gelirleri 30.000 TL ile 2.000.000 TL arasında olan,
  • Çalışmalarının odağında toplumsal cinsiyet eşitliği olan kuruluşlar.

Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonu kapsamında STK’lara dağıtılacak hibenin toplam tutarı en az 300.000 TL’dir. Başvuru yapan STK’lar hibe programından en fazla 100.000 TL talep edebilir.

Fona başvurmak isteyen kuruluşların başvuru formunu eksiksiz olarak doldurarak 4 Mayıs 2021 tarihinde saat 18:00’e kadar göndermeleri gerekir.

Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonu 2021 dönemi hakkında detaylı bilgiye (başvuru koşulları, değerlendirme kriterleri ve fon takvimi) ve başvuru formuna buradan ulaşabilirsiniz.

Sağlıkta Genç Yaklaşımlar Derneği Kendine İyi Bak Kutu Oyunu Projesini Tamamladı

By | Destekle Değiştir

Sağlıkta Genç Yaklaşımlar Derneği (Sağlıkta Genç Yaklaşımlar), sağlık ve eğitim başta olmak üzere çeşitli alanlarda gençlerin doğru bilgiye erişimlerini sağlayarak tutum ve davranış değişikliği yaratmayı ve buna paralel olarak genç insanların başta karar alıcılar nezdinde olmak üzere tüm alanlarda özne olarak kabul edilmesini sağlamak üzere çalışmalar yapıyor. Ekim 2019’da gerçekleştirdiğimiz Destekle Değiştir etkinliğinde Kendine İyi Bak Kutu Oyunu projesini sununan Sağlıkta Genç Yaklaşımlar, proje kapsamında HIV ve AIDS konularında temel bilgileri gençlere eğlenceli bir araç olan kutu oyunu aracılığıyla aktararak  doğru tutum ve yaklaşımla güçlenmeleri amacıyla çalışmalar gerçekleştirdi. Hibe kapsamında kutu oyunundaki HIV ve AIDS’e dair bilgileri Türkiye’de ve dünyadaki yeni veriler ışığında güncelleyen ve tasarımını yenileyerek genç dostu hale getiren Sağlıkta Genç Yaklaşımlar, hazırladığı kutu oyunu tanıtım videosu ile de sosyal medya ve çevrimiçi platformlar aracılığıyla çok sayıda gence ulaştı. Sağlıkta Genç Yaklaşımlar Derneği Proje Danışmanı Canan Demir ile yaptığımız röportajda Kendine İyi Bak Kutu Oyunu kapsamında yürüttükleri içerik ve tasarım geliştirme çalışmalarını, salgın nedeniyle projede yapılan değişiklikleri ve Kendine İyi Bak kutu oyununun daha fazla gence ulaşması için  önümüzdeki dönemde yapmayı planladıkları çalışmaları konuştuk.

Kendine İyi Bak Kutu Oyunu projesini geçtiğimiz dönemde tamamladınız. Proje kapsamında yaptığınız çalışmalardan ve projenin çıktılarından bahseder misiniz?

Kendine İyi Bak (KİB) Kutu Oyunu, HIV ve AIDS ile ilgili hap bilgileri içeren ve hedef kitlesi gençler olan bir oyun.  Gençlerin oyunu oynarken hem eğlenmesini hem de HIV ve AIDS’e dair doğru tutum ve yaklaşımla güçlenmesi amaçlanıyor.

Bilindiği üzere HIV ve AIDS’e dair veriler, bu alandaki son durum ve gelişmeler düzenli ve belirli aralıklarda hem ulusal hem de uluslararası birçok resmi kurum aracılığıyla yenileniyor ve yayınlanıyor. Bu kapsamda hem gençler olarak hem de kurum olarak savunucusu olduğumuz gençlik ve HIV ve AIDS alanı kesişiminde güncel mevcut durumu takip etmek, gençlere güncel durumu takip edebilecekleri ortam ve fırsatlar yaratmak ve yeni veri ve gelişmeleri daha fazla gence aktarmak oldukça önem arz ediyor.

Destekle Değiştir kapsamında almış olduğumuz hibe KİB hakkında bir süredir yapmayı planladığımız tüm yenilikler ve çalışmaları hayata geçirebilmemiz için bizlere büyük bir katkı ve fırsat sağladı.

Çalışmaya başlarken ilk olarak KİB’in yenilenmesi hakkındaki hedeflerimizi belirledik. KİB içeriğinin en güncel verilerle revize edilmesi, tasarım dili ve oyun mekaniğinin gençlere daha fazla hitap eden zengin görseller ve oyun kurgusu ile yeni baştan tasarlanması ve KİB’in savunuculuk tarafının daha fazla güçlendirilmesi bu çalışmanın hedefleri arasında yer aldı. Bizler de hedeflerimiz doğrultusundaki bu sürece birçok ulusal ve uluslararası kaynağı tarayarak ve en güncel HIV ve AIDS verilerini ve gelişmeleri derleyerek başladık. Daha sonra KİB içeriğinin çerçevesi, tasarım dili ve oyun mekaniği hakkında akran eğitmenleri ve tasarımcılarla yoğun içerik ve tasarım toplantıları düzenleyerek içerisinde birçok yeniliği barındıran içerik, kurgu ve tasarım planları oluşturduk. Tüm planlarımızı tamamladıktan sonra belirlediğimiz hedefleri bütünüyle karşılayan güncel KİB’i fiziksel ortamda oynanabilecek şekilde basım aşamalarını tamamladık. Basım aşamasının tamamlanmasının ardından yeni KİB’in tanıtılması, içeriğindeki hap bilgilerin gençlere ulaşmasını sağlayacak stratejilerle tanıtım çalışmalarına ağırlık verdik. Bu noktada ilk olarak gençlere hitap eden bir KİB tanıtım videosu hazırladık. Hem tanıtım videosu hem de KİB içeriğindeki yeni veri ve bilgilerle kurumumuz sosyal medya hesapları üzerinden gençlere yeni KİB’i tanıtmak üzere yola koyulduk. Birçok tanıtım ve reklam çalışması, kısa bilgi yarışmaları ve tanıtım toplantıları düzenledik. Bu çalışmalar kapsamında tanıtım videosu aracılığı ile 194.942 kişiye, KİB sosyal medya reklamları ile 398.582 kişiye ve kısa bilgi yarışmaları ile birçok yeni kişiye ulaştık. Hali hazırda sosyal medya üzerinden ve tanıtım çalışmalarından ulaştığımız kişi sayısı gün geçtikçe artmaya devam ediyor.

COVID-19 salgını ve bu kapsamda alınan tedbirler nedeniyle Kendine İyi Bak Kutu Oyunu projesi faaliyetlerinde bazı değişiklikler yapmanız gerekti. Bize bu değişikliklerden ve projeye etkilerinden bahseder misiniz?

COVID-19 salgını ile birlikte Sağlıkta Genç Yaklaşımlar Derneği olarak kurumumuz bünyesinde aktif olan tüm çalışmalar ve çalışma içerikleri çevrimiçi platforma uygun olacak şekilde yeniden tasarlandı. Kurumumuzdaki diğer çalışma ve faaliyetlerde olduğu gibi bu süreçte KİB faaliyetleri arasında yer alan yüz yüze atölye çalışmalarımız da çevrimiçi araçlar kullanılarak sürdürmek üzere revize edildi.

Atölye çalışmalarında ulaşmak istediğimiz hedefler, yeni KİB’in gençlere tanıtılması ve HIV ve AIDS hakkındaki hap bilgilerin doğru yaklaşım ile gençlere aktarılması idi. Bu doğrultuda atölye çalışmalarındaki hedefleri mümkün olan en üst seviyede karşılayacak, yeni KİB’i tanıtacak ve HIV ve AIDS’e dair bilgilerin doğru yaklaşım ile gençlere ulaşmasını sağlayacak yeni faaliyet ve etkinlikler çevrimiçi olarak planlandı.

Sosyal medya tanıtım ve reklam çalışmalarına ağırlık verilmesi, akran eğitmenleri, çeşitli kurum ve kuruluşlar ile çevrimiçi KİB tanıtım toplantılarının düzenlenmesi, interaktif ve katılımcı odaklı faaliyetlerin çalışma planına eklenmesi bu hedeflerimize ulaşmamızı sağlayacak yeni faaliyetler olarak süreç içerisinde yer aldı.

Tanıtım faaliyetleri kapsamındaki çeşitli çalışmalara ağırlık vermek, KİB’in revize edilmesi ve revize edilen halinin gençlere tanıtılması noktasında geçirdiğimiz zamanı pek de olumsuz etkilemedi. Ulaştığımız sayılar göz önünde bulundurulduğunda ciddi bir etkileşim yakalamış olduk.

Aynı şekilde tanıtım ve reklam süreçleri devam ederken birçok kişinin KİB’in güncel versiyonunu oldukça merak etmesi, nasıl oynandığına, salgın sürecinde oynanıp oynanamayacağına, çevrimiçi versiyonunun olup olmadığına dair birçok soru ve taleplerini dile getirmesi bizim için olumlu bir gelişmeydi. Akran eğitmenlerimizin yeni KİB’in oldukça dikkat çekici olduğunun, oyun içerisinde verilen bilgilerin önceki versiyona göre daha hızlı öğrenildiğinin, yeni KİB içerisindeki HIV ve AIDS’e dair verilen bilgilerin, doğru bilgiyi doğru yaklaşımla oyuncuya veren sorular sayesinde daha fazla önem ve anlam kazandırdığının altını çizmeleri sürecin salgın koşullarında da olsa istikrarlı ve etkili olarak devam ettiğini bizlere göstermiş oldu.

Proje kapsamında Kendine İyi Bak Kutu Oyunu’nun tasarımını ve içeriğini güncellemek için çeşitli çalışmalar yaptınız. Neden böyle bir güncellemeye ihtiyaç duydunuz? Yenilenen Kendine İyi Bak Kutu Oyunu’nun özelliklerini ve gençlerin cinsel üreme sağlığı konusunda bilgi edinmesinde nasıl bir rol oynamasını beklediğinizi paylaşır mısınız?

Dünyada ve Türkiye’de yapılan araştırmalar ve HIV ve AIDS hakkında çalışan önemli ulusal ve uluslararası kurumların verilerine göre HIV ve AIDS’ten en çok genç yaş grubu etkileniyor. Bununla birlikte veriler bizlere HIV ve AIDS’in genç yaş grubundaki durumunun artış yönünde olduğunu da söylüyor. Bu durumda gençler olarak HIV ve AIDS’in ne olduğunu, buna karşı doğru yaklaşımın nasıl olması gerektiğini ve HIV ve AIDS’ten korunma yollarının neler olduğunu bilmek, düzenli test yaptırmanın önemini vurgulamak, Gönüllü Danışmanlık ve Test Merkezlerinin çoğalması için talepler yaratmak ve bu alanda savunucu rolümüzü güçlendirmek oldukça önemli.

Kurum olarak düzenli aralıklarla yenilenen HIV ve AIDS’e dair verileri ve gelişmeleri takip etmek, bunları gençlerle paylaşarak onları bu alanda güncel tutacak ortamı hazırlamak, HIV ve AIDS’e dair doğru bilgiyi gençler arasında yaygınlaştırmak benimsediğimiz politikalarımızın alt hedeflerinden yalnızca biri.

Faaliyetlerimiz arasında yer alan KİB, gençlere HIV ve AIDS alanındaki doğru bilgiyi doğru yaklaşımla verebileceğimiz ve gençlerin bu alanda güçlenmelerini sağlayacak önemli faaliyetlerimizden de bir tanesi.

Yenilenen KİB, içerik olarak en güncel HIV ve AIDS verilerini içeriyor. Oyun içerisinde yer alan bu bilgiler, bu alandaki savunuculuğu ön planda tutuyor ve gençlerin daha fazla güçlenmesini sağlayacak bir dil ile aktarılıyor. Aynı zamanda zengin görselleri, renkleri ve tasarım dili ile gençlere daha fazla hitap eden ve ilgi çeken  bir yerde. Bununla birlikte oyun kurgusu içerisindeki doğru bilgi ve yaklaşımın yanı sıra savunuculuğun, dayanışmanın, düzenli test yaptırmanın, Gönüllü Danışmanlık ve Test Merkezleri’nin öneminin ve haklarımızın altını çizen önemli bir oyun.

Bu özellikleriyle yeni KİB, cinsel sağlık ve üreme sağlığı çatısı altına yer alan HIV ve AIDS konusundaki bilgilere, doğru yaklaşıma, savunuculuğa, korunma yollarına, düzenli test yaptırmanın önemine, en çok gençler tarafından hizmet alınan Gönüllü Danışmanlık ve Test Merkezleri’nin görünürlüğüne dikkat çekerek gençlerin güçlenmesine olanak ve ortam yaratan öncü bir role sahip.

Kendine İyi Bak Kutu Oyunu’na dair çalışmalarınızın gelecek dönemde de devam edeceğini biliyoruz. Oyunu yaygınlaştırmak ve gençlere ulaştırmak için önümüzdeki dönemde ne tür çalışmalar yapmayı planlıyorsunuz?

Gelecek dönem için çeşitli tanıtım toplantılarına ve sosyal medya çalışmalarına devam edilecek. Ayrıca salgın sürecinin 2021 yılı içerisindeki seyrine göre kurumsal olarak yüz yüze eğitim faaliyetleri düzenlendiği takdirde KİB’in bir araya gelinerek oynatılmasını sağlayacak atölye faaliyetleri için de talep yaratmaya devam edeceğiz.

Aynı zamanda süreç içerisinde kişilerden KİB’in nasıl oynandığına ve çevrimiçi versiyonunun olup olmadığına dair çok fazla soru ve talep aldık. Bizler de önümüzdeki günlerde KİB’in çevrimiçi olarak oynatılması konusunda neler yapabileceğimizi düşünceceğiz. Çevrimiçi versiyonunun nasıl kurgulanabileceği hakkında ön araştırmalar ve derinlemesine çalışmalar yaparak bu konu hakkında bir ön çalışma yapmayı planlıyoruz.

Destekle Değiştir etkinliğinde yer almanın ve bu kapsamda faydalandığınız hibenin kurumunuza, birlikte çalıştığınız gençlere ve yaptığınız çalışmalara nasıl bir katkısı oldu? Etkinlikte sizleri destekleyen bağışçılara iletmek istediğiniz bir mesaj var mı?

Kurum olarak Kendine İyi Bak Kutu Oyunu’nu yenilemek, gençlere HIV ve AIDS alanındaki güncel verileri ve araştırmaları sunabileceğimiz bir ortam yaratmak uzun bir süredir çalışma planlarımız arasındaydı. Destekle Değiştir kapsamında almış olduğumuz hibe, gençler için yaptığımız, gençlerin güçlenmesine olanak ve ortam yaratan bu çalışmaya önemli bir katkı sağladı.

Bilim Kahramanları Derneği Kızlar Bilimle Buluşuyor Projesi Kapsamındaki Çalışmalarını Tamamladı

By | Destekle Değiştir

Bilim Kahramanları Derneği (Bilim Kahramanları) bilimsel düşünce ve bilimsel farkındalığın toplumun her kesiminde yayılması ve teşvik edilmesi amacıyla çalışmalar yapıyor, çocukların ve gençlerin erken yaşta bilimle buluşmalarını sağlıyor. Ekim 2019’da düzenlediğimiz Destekle Değiştir etkinliğine Kızlar Bilimle Buluşuyor projesiyle katılan Bilim Kahramanları, bu kapsamda 6-10 yaş arasındaki kız çocuklarının bilim, teknoloji, matematik ve mühendislik becerileri (STEM) geliştirmeleri ve kodlama, proje geliştirme, takım çalışması, sunum yapma gibi alanlarda deneyim kazanmaları amacıyla faaliyetler yürüttü. COVID-19 salgını sebebiyle projeyi çevrimiçi yöntemlerle hayat geçiren dernek; çalışmalarını Adana, Antalya, Balıkesir, Batman, Denizli, Diyarbakır, Edirne, Hatay, İstanbul, İzmir, Kars, Kocaeli, Kütahya, Manisa, Mersin ve Samsun illerindeki 20 devlet okulunda okuyan 120 kız öğrenci ve 52 öğretmenle gerçekleştirdi. Bilim Kahramanları Derneği Örgütlenme Koordinatörü Merve Özayıtgu ile Kızlar Bilimle Buluşuyor projesi kapsamında gerçekleştirdikleri faaliyetleri, Destekle Değiştir etkinliğine katılmanın çalışmalarına katkılarını ve  Kızlar Bilimle Buluşuyor projesinin etkilerini konuştuk.

Kızlar Bilimle Buluşuyor projesinin ikinci fazını yakın zamanda tamamladınız. Proje kapsamında yaptığınız çalışmalardan ve projenin çıktılarından bahseder misiniz?

2018 – 2019 yılında ilk kez başvurduğumuz Çocuk Fonu’nda, birçok başvuru arasından destek almaya hak kazanmanın mutluluğunu yaşadık. Projeye katılan kız çocuklarının ilk senedeki başarısı, Sivil Toplum için Destek Vakfı’nın ev sahipliğinde gerçekleşen Destekle Değiştir etkinliğinde de önemli destekler almamızı sağladı. Bu etkinlikte kazandığımız destekçiler sayesinde takım sayımızı 12’den 20’ye çıkartma şansı bulduk. 2019 – 2020 sezonunda 16 şehirdeki 20 takımdan 120 kız çocuğu yaptığımız çalışmalarda aktif olarak yer aldı. Kızlara, 52 öğretmen rehberlik etti. Bu destek kapsamında yine takımlarımızın ihtiyaç duyduğu eğitim materyallerini ve robot setlerini temin ettik. Projenin bu döneminde çok önem verdiğimiz bir iş birliğini de gerçekleştirdik. Bahçeşehir Üniversitesi BAUSTEM ile projemize katılan kız çocuklarının kazanımlarını ölçen bir etki çalışması sürdürdük. Takım üyeleri olan kız çocukları ile odak grup çalışmaları gerçekleştirdik. Çocuklar, takım koçları ve danışmanlarına yönelik hazırlanan anketler sayesinde geri bildirimler aldık. Raporumuzu tamamladık ve yakın bir zamanda herkesin erişimine açık hale getirmeyi planlıyoruz.

COVID-19 salgını ve bu kapsamda alınan tedbirler nedeniyle Kızlar Bilimle Buluşuyor projesinin 2. fazını uygularken bazı değişiklikler yapmanız gerekti. Bize bu değişikliklerden ve projeye etkilerinden bahseder misiniz?

11 Mart 2020 tarihinde Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada Türkiye’de COVID-19 vakasının görülmesi sebebiyle bizler de farklı yaş gruplarından çocuklar ve öğretmenlerle bir araya geldiğimiz kutlama etkinliklerimizi erteleme kararı aldık. Erteleme kararı aldığımız etkinliklerden biri de Kızlar Bilimle Buluşuyor projesi kapsamında desteklediğimiz kız takımlarının da katılım sağlayacağı Minik Bilim Kahramanları Buluşuyor fuarlarıydı. Bu kararımızdan kısa bir süre sonra Milli Eğitim Bakanlığı’nın yüz yüze eğitime ara vermesi sebebiyle takımlar da çalışmalarına devam edemedi.

Programın uygulama sürecinin yanı sıra etki raporu hazırlıklarımız için planladığımız çalışmaları da değiştirmek durumunda kaldık. Ön test – son test metodunu uygulamayı planladığımız geniş katılımlı etki raporu kapsamında Türkiye genelinde programa katılan 752 takım ile ön test sürecimizi tamamlamıştık. Ancak takımların çalışmalarına ara vermesi ve fuarların gerçekleştirilememesi sebebiyle son testini uygulayamadığımız araştırmayı da bir süreliğine askıya almak ve yöntemimizi gözden geçirmek durumunda kaldık.

Fuarlarımızı Kasım-Aralık ayında çevrimiçi platformlara taşırken, bu süreçte uzaktan takım çalışmalarını yürütecek öğretmenlerimize yönelik destekleyici dokümanlar hazırladık. Ayrıca etki raporumuzu, katılan takımlarla odak grup görüşmeleri yaparak ve kız çocukları ile öğretmenlerine yönelik anketler uygulayarak hazırladık.

Yaşanan salgın sebebiyle hepimiz için oldukça zorlu bir dönem oldu ancak hem uluslararası ortaklarımızın hem de öğretmenlerimizin destekleri ile tüm süreci en uygun şekilde uzaktan ya da hibrit yöntemlerle tamamlayabildiğimiz için mutluluk duyuyoruz. Süreçteki tüm takvim ve uygulama planı değişiklikleri konusundaki anlayışından dolayı Sivil Toplum için Destek Vakfı’na da çok teşekkür ederiz.

Bahçeşehir Üniversitesi BAUSTEM iş birliğiyle projenin kız çocukları ve takımlara rehberlik eden öğretmenler üzerindeki etkisini ölçen bir araştırma gerçekleştirdiğinizden bahsettiniz. Bu araştırmadan öne çıkan bulguları bizimle paylaşır mısınız?

Proje kapsamında bizi en çok heyecanlandıran faaliyetlerden biri etki raporuydu. Bahçeşehir Üniversitesi BAUSTEM iş birliğinde kız çocuklarının STEM alanlarında çalışmalarını ve projeler üretmelerini teşvik etmeyi amaçlayan projemizin etki analizinde programın amaçlarıyla bağlantılı olarak 3 araştırma sorusuna odaklanıldı:

  • Projenin kız çocuklarının STEM alanlarına ve STEM kariyerlerine ilgisi, STEM kimlikleri ve STEM arayışlarında istatistiksel olarak anlamlı bir etkisi oldu mu?
  • Projenin katılımcı öğretmenler arası iş birliği, öğretmen öz yeterliliği ve öğretim uygulamaları üzerinde anlamlı bir etkisi oldu mu?
  • Kız çocukları proje deneyimlerini nasıl aktarıyor?

Bu araştırma soruları bağlamında çıktılara bakacak olursak; kız çocuklarının proje süresince STEM alanlarına ilgisi başta olmak üzere STEM kimliği, STEM anlayışları ve STEM kariyerlerine olan ilgilerini geliştirme olanağı bulduğunu söyleyebiliriz. Proje etkinliklerinin, kız çocuklarının STEM alanlarını daha fazla tanımalarına ve deneyimlemelerine fırsat verdiği, bu şekilde kız çocuklarının STEM alanlarına yönelik ilgi ve algılarını yeniden gözden geçirme olanağı bulduğuna dair bir görüş oluştu. STEM alanlarına ilişkin olumlu etkilerin kızlardan oluşan takımlarda gerçekleşmesi, olanak verildiğinde kızların bu alanlarda kendilerini geliştirebileceklerini işaret etmesi bakımından umut verici oldu.

Araştırma sonuçlarından takımlara rehberlik eden öğretmenlerin de program uygulamalarından belli bir ölçüde yararlandığı görüldü. Öğretmenler özellikle öğretmenler arası iş birliği eylemlerinde artış olduğunu ifade ettiler. Salgın koşullarına rağmen iş birliğinin artmasının ise program faaliyetleri ile ilişkili olduğu düşünülüyor. Öğretmenlerin hem farklı sınıf düzeylerinden öğrencilerle çalışmaları sebebiyle diğer öğretmenlerle etkileşim içine girdikleri hem de farklı alanlardaki branş öğretmenlerinden destek aldıkları gözlemlendi. Program kapsamında öğretmenlerin takımlara rehberlik etme becerilerini geliştirmek için daha fazla destek sağlanmasının programdan kaynaklı daha güçlü etki gözlenebilmesi bakımından yararlı oldu. Etki raporu öncesi öğretmenlerin desteklenmesinin önemli bir ihtiyaç olduğunu gözlemlemiştik, hatta bu sebeple 3. faza farklı alanlardan öğretmen eğitimlerini dahil etmek adına çalışmalarımızı sürdürdük.

Anketlere ek olarak odak grup görüşmelerinde, kız çocuklarının sezon teması ile ilişkili olarak geliştirdikleri şehir tasarımı projelerinde doğal afetlere dayanıklılık ve sürdürülebilirlik kavramlarına odaklandıkları gözlemlendi. Proje süresince ortaya koydukları ürünlerinde birçok beceri kazandıklarını paylaştılar. Özellikle farklı fikirlerin bir araya getirilerek çözüm üretilmesi ve takım çalışmasından keyif aldıkları öne çıktı. Proje üretimi dışında kız çocukları proje özelindeki materyalleri kullanarak yaptıkları kodlama çalışmalarından detaylı bir şekilde söz ettiler ve kodlama deneyimlerinden keyif aldıklarını ifade ettiler. Takımlar fuar deneyimlerini aktarırken heyecan, mutluluk ve gurur duygularını sıklıkla yansıttı. Kutlama etkinliği olarak önemsediğimiz fuarlardan kız çocuklarının mutlu ayrılmaları, yaptıkları çalışmaları paylaşmaktan heyecan ve gurur duymaları, onlara özgüven inşası anlamında önemli bir katkı sunduğunu ortaya çıkarttı.

Destekle Değiştir etkinliğinde yer almanın ve bu kapsamda faydalandığınız hibenin kurumunuza ve yaptığınız çalışmalara nasıl bir katkısı oldu? Etkinlikte sizleri destekleyen bağışçılara iletmek istediğiniz bir mesaj var mı?

Destekle Değiştir etkinliği kapsamında aldığımız destek ile projenin birinci yılından sonra çalışmalarda devam etmek isteyen ancak yerellerinde destek bulamayan kız takımlarımızla projeye devam etme şansı bulduk. Bunun yanı sıra 8 yeni kız takımı daha projeye katılma imkanı elde etti. Bu devamlılığın, programın kazanımları açısından oldukça kıymetli olduğunu düşünüyoruz. Kızlarımızın, STEM yolculuklarına kesintisiz devam edebilmeleri bizim için çok önemliydi.

Bu etkinlik sayesinde aldığımız destek ile ilk kez bir üniversitenin iş birliğiyle etki raporu hazırlama şansı elde ettik. Etki raporu ile projeye katılan kızların STEM alanlarına ilgilerindeki değişikliklerin nasıl olacağını gözlemlemek istedik. Akademisyenlerin katkılarıyla hazırlanan rapor, kız çocuklarının STEM alanlarına ilgilerinin ve meraklarının artışı ile 21. yüzyıl becerileri kazanımını da desteklediğini gösterdi. Bu rapor, çalışmalarımızın görünürlüğünün desteklenmesi için de oldukça önemli oldu.

Tüm Destekle Değiştir bağışçılarına, yolculuğumuzda ve kızların STEM yolculuklarında yanımızda oldukları için çok teşekkür ederiz. Türkiye’de bilim alanında toplumsal cinsiyet eşitliğine vurgu yapmamıza olanak sağladıkları için minnettarız.

Vakfımız, Kızlar Bilimle Buluşuyor projesinin 2021 döneminde gerçekleşecek 3.fazının destekçileri arasında yer alıyor. Projenin yeni döneminde ne tür çalışmalar yapacaksınız? Bu uzun soluklu yaklaşımın birlikte çalıştığınız kız çocuklarının hayatında nasıl bir etkisi olacağını düşünüyorsunuz? 

İçinde bulunduğumuz 3. fazda 16 şehirden 20 kız takımını desteklemeye devam edeceğiz. Programda yine 40 öğretmen yeni mesleki beceri kazanımları deneyimleyebilecek. Bu fazda en önemli faaliyetlerimizden biri 40 öğretmene sağlayacağımız 12 saatlik eğitimler olacak. Bu eğitimlerde amacımız öğretmenlerin hem takımların kullandıkları robot setlerinin yüz yüze ve çevrimiçi kullanımına dair daha derinlemesine bilgi sahibi olması hem proje geliştirme süreçlerinde desteklenmeleri hem de programın en önemli amaçlarından biri olan toplumsal cinsiyet konusunda farkındalık kazanmalarını sağlamaktı. Eğitimlerimizi Şubat ayında uzmanların kolaylaştırıcılığında gerçekleştirdik. 20 kız takımımız bu sene herkesi harekete geçirecek ve spora teşvik edecek projeler geliştirecekler. Çalışmalarını sundukları çevrimiçi festivallere ise Mayıs ve Haziran aylarında katılım sağlayacaklar.

Yine kız çocukları için önemli ve geliştirici bir deneyim olacağına dair şüphemiz yok. Programın; kızların salgın koşullarında, kendilerini ifade etmek, yeni ilgi alanlarını belirlemek ve bu ilgili alanlarına dahil olmak için önemli bir fırsat olacağını düşünüyoruz. Dijital araçları kullanımda da becerilerinin artacağı öngörülerimiz arasında yer alıyor.

Rengarenk Umutlar Derneği Çocuk Fonu Kapsamındaki Çalışmalarını Tamamladı

By | Çocuk Fonu

Diyarbakır’daki dezavantajlı mahallelerde yaşayan, risk altında ve ayrımcılığa maruz kalmış kadın ve çocukların fırsat eşitliğini sağlamak amacıyla faaliyet gösteren Rengarenk Umutlar Derneği’ne (RUMUD) Çocuk Fonu’nun 2019-2020 döneminde Turkey Mozaik Foundation finansmanı ile kurumsal hibe desteği sağladık. Hibe kapsamında finansal sürdürülebilirliğini geliştirmeyi amaçlayan RUMUD, konuyla ilgili çalışmak üzere bir kişiyi istihdam etti ve kaynak geliştirme stratejilerini, yöntemlerini ve araçlarını ortaya koyduğu Finansal Yönetişim Prensipleri ve Strateji Belgesi’ni hazırladı. Rengarenk Umutlar Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Ciwan Aytaş ile yaptığımız röportajda  finansal sürdürülebilirlik alanında yaptıkları çalışmaları, Finansal Yönetişim Prensipleri ve Strateji Belgesi’nin kapsamını ve yakın zamanda yayınladıkları Çocukların Barış Algısı Raporu’nu konuştuk.

Çocuk Fonu’nun 2019-2020 döneminde sağladığımız kurumsal hibe ile hangi kapasite gelişim başlığında çalışmalar yaptınız? Bu başlığı seçmenizin nedenlerini anlatır mısınız?

Aldığımız hibe ile finansal sürdürülebilirlik başlığı altında kapasite geliştirme faaliyetleri için çalışmalar yaptık. Bu başlığı seçmemizdeki temel neden gelişmekte olan kurumumuzun farklı kaynak arayışında olmasıydı. Ayrıca kurumun kendine özgü bir kaynak geliştirme modeli tasarlamasına ihtiyaç olduğunu gördük ve oluşturduğumuz modelin hem bizlerin hem de diğer örgütlerin faydalanabileceği bir kaynak olması hedefi ve ihtiyacı ile Finansal Yönetişim Prensipleri ve Strateji Belgesi’ni oluşturduk.

Hibe sürecinde derneğinizin finansal sürdürülebilirlik kapasitesini güçlendirmek için ne tür çalışmalar yaptınız? Bu çalışmaların derneğinize katkısını ve bu süreçteki öğrenimlerinizi

Öncelikli olarak finansal gerçekliğimiz, mevcut kaynaklarımız ve ihtiyaçlarımızı belirlemek ile çalışmaya başladık. Paydaş listelerimiz, kampanyalarımız, hibe süreçlerindeki finans yönetimimiz ve kaynak yaratma/geliştirme yöntemlerimizi daha fazla nasıl geliştirebileceğimize dair çalışmalarımızdan sonra Finansal Yönetişim Prensipleri ve Strateji belgemizin temellerini atmış ve kapsamlı bir belge hazırlamış olduk.

 Finansal sürdürülebilirlik ve kaynak geliştirme birçok sivil toplum kuruluşunun en önemli ihtiyaçları arasında yer alıyor. Hibe sürecinde RUMUD’un finansal sürdürülebilirliğini sağlamak amacıyla bir yol haritası olan Finansal Yönetişim Prensipleri ve Strateji Belgesi’ni hazırladığınızdan bahsettiniz. Bu belgenin kapsamından ve gelecek dönemde bu konuya ilişkin yapmayı planladığınız çalışmalardan bahseder misiniz?

Belirttiğiniz gibi finansal sürdürülebilirlik STK’ların en önemli ihtiyaçları arasında yer alıyor. Bu doğrultuda hazırladığımız belge bizlere özgü yöntemler ve bilgiler içermekle birlikte diğer örgütlerinde faydalanabileceği kendilerine özgü yöntemler geliştirebileceği özellikte bir çalışma oldu. Hazırladığımız bu belge bizler açısından yaşayan bir kaynak haline geldi. Mevcut hedeflerimizi içeren bu belge gelişen hedeflerimiz ve stratejilerimiz doğrultusunda   tekrardan düzenlenecek bir kaynak niteliği taşıyor. Örnekleyecek olursak paydaş listemizin güçlendirilmesi, bağış kampanyalarımızın yeni modeller ile artırılması, ofis ve teknik giderlerin kurumsal ilişkilerle bağış yöntemleri ile azaltılması, daha büyük fon kuruluşları ile ilişkilerin kurulması gibi hedeflerimize göre ilerleyen dönemde belgeyi güncelleyebileceğiz.

COVID-19 salgınının getirdiği koşullar nedeniyle hem ulusal hem uluslararası alanda çocuk işçiliğinin artacağına dair görüşler ve raporlar paylaşılıyor. Çalışmalarınızı gerçekleştirdiğiniz Diyarbakır’ın Sur bölgesinde de benzer bir durum yaşanıyor mu?  Bu kapsamda, çocuk işçiliğiyle mücadele amacıyla gerçekleştirdiğiniz çalışmalardan bahseder misiniz?

COVID-19 salgını nedeniyle birçok hak ihlalinin yaşanmasının yanı sıra Sur’da çocuk işçiliğinde çok ciddi bir artışın olduğunu bizler de gerek gözlemlerimizle gerekse çalışmalarımızda şahit oluyoruz. Bulunduğumuz bölgede çocukların eğitimden uzak kalması, Eğitim Bilişim Ağı’na (EBA) katılım sağlayamamaları ve ekonomik durumun kötüye gitmesi gibi birçok nedenden dolayı çocuk işçiliğinde çok ciddi seviyelerde artış oldu. Yaptığımız Telekonferans Çalışmasının Atölyeleri sonunda yaptığımız değerlendirmede gözlemlediğimiz çocuk işçiliği artışını daha detaylı inceleyebilmek ve görünür kılabilmek için izleme çalışması yapmayı planladık. Bu çalışmamız ile ilgili hazırlıklar tamamlandı ve önümüzdeki aylarda raporunu paylaşacağız.

Çocukların Barış Algısı Raporu’nu yakın zamanda yayınladınız. Raporun öne çıkan bulgularını paylaşır mısınız? RUMUD olarak barış kültürünün inşası için ne tür çalışmalar yapıyorsunuz?

Barış Algısı Raporu 5-15 yaş aralığında bulunan 131 çocukla gerçekleştirilen atölye çalışmalarıyla şekillendirildi. Raporumuzda öne çıkan bulgular; barış algısının 2015-2016 yıllarında yaşanan çatışmalı ortamdan ve sonrasında artan yoksullukla doğrudan bağlantılı olduğu yönünde. Bir olgu olarak barış, yaş gruplarında farklı cümlelerle dile getiriliyor. Çalışmaya katılan 5-8 yaş arası çocuklar barış kavramını “Sokakta arkadaşlarıyla oyun oynayabilmek” olarak açıklarken, 9-12 yaş grubunda ise “Barış, arkadaşlarımla özgürce sokağa çıkmaktır” gibi ifadelerle öne çıkıyor. 13-15 yaş arasındaki çocuklar ise yaşanan çatışma durumlarını etnik, dil ve din ayrımcılığıyla temellendirerek şiddetin ve barışın yokluğunu ayrımcı politikalarla açıklıyorlar. Genel olarak barış kavramı, çatışma ortamının yokluğu üzerinden ele alınsa da daha küçük yaş grupları barışı rengarenk şekerler, çikolatalar, sokak hayvanları, güneş, gökkuşağı gibi en sevdikleri şeylerle özdeşleştirerek ifade ediyorlar.

Çalışmamızın raporu yayınlandı ama barış çalışmamız devam ediyor. Barış çalışmasını rapordan elde ettiğimiz bulguların sonucunda yeniden ele almamız gerektiğini düşünüyoruz. Barış modülleri oluşturularak çocuk katılımının da sağlanmasıyla birlikte çalışma grubu ile yolumuza devam ediyoruz.

Çevresel Sürdürülebilirlik Alanında Dijital Dönüşüm Fonu Kapsamında Desteklenecek STK’lar Belirlendi

By | Çevresel Sürdürülebilirlik Fonu

Çevresel sürdürülebilirlik alanında çalışan sivil toplum kuruluşlarının (STK) dijital dönüşümünü desteklemek amacıyla European Bank for Reconstruction and Development (EBRD) ve Turkey Mozaik Foundation iş birliğiyle, bireysel ve kurumsal bağışçıların desteğiyle hayata geçirdiğimiz Çevresel Sürdürülebilirlik Alanında Dijital Dönüşüm Fonu kapsamında desteklenecek STK’lar belirlendi. Fon kapsamında desteklenen tüm STK’lara EBRD ve Turkey Mozaik Foundation’ın ortak finansmanı ile 75.000’er TL hibe ve mentorlarla çalışma, uzman destekleri vb. gibi imkanlardan oluşan dijital dönüşüm alanında kapasite gelişim destekleri sağlayacağız. Fon kapsamında dağıtılan toplam hibe miktarı ise 375.000 TL olacak.

Desteklenen STK’lar ve yapacakları dijital dönüşüm çalışmaları ile ilgili ayrıntılı bilgileri aşağıda görebilirsiniz:

Ekosfer Derneği: İnsan kaynaklı iklim değişikliğini durdurmak için gerekli politikaların uygulanması, biyoçeşitliliğin bozulmaması ve ekolojik dengenin korunması amacıyla iletişim ve savunuculuk çalışmaları yürüten Ekosfer Derneği, hibe kapsamında 10 ay süreyle paydaşlarla iletişim alanında çalışmalar yapacak.  Çevresel sürdürülebilirlik alanında savunuculuk çalışmalarını yürütmek amacıyla bir internet platformu oluşturacak olan dernek; dijital kampanyalar, bağış toplama çalışmaları ve iletişim faaliyetlerini bu platform üzerinden yürütecek.

Kadın Balıkçılar Derneği: Kadın Balıkçılar Derneği, denizlerin ekolojik dengesinin sürdürülmesini sağlamak, denizlerden ve deniz ürünlerinden sağlıklı ve etkin biçimde faydalanmak ve deniz ekosistemin kullanıcılarından biri olan kadınları toplumsal, ekonomik ve mesleki olarak güçlendirmek amacıyla çalışmalar yapıyor. İzmir’in Seferihisar ilçesinde ıskartaya çıkan balıkları konserveleme yöntemiyle ekonomiye geri kazandırmak üzerine bir proje üzerine çalışan dernek, hibe desteğini bu kapsamda bilgisayar destekli gıda güvenlik uygulamaları geliştirilmesi, e-ticaret platformu kurulması ve kadın balıkçılar dijital topluluğu oluşturulması için yapılacak dijital dönüşüm çalışmaları için kullanacak.

Sürdürülebilirlik Adımları Derneği (SADE): Sürdürülebilirlik Adımları Derneği,  Türkiye’de sürdürülebilirlik çalışmalarının yaygınlaştırılması, etkinleştirilmesi ve geliştirilmesini sağlamak amacıyla faaliyet gösteriyor. Dernek, hibe desteğimizi 2013 yılında kurulan Çevreci Etkinlikler platformunda Türkiye’de gerçekleşen iklim odaklı etkinliklerin paylaşılması ve platformun çevrimiçi/kayıt temelli bir eğitim platformuna dönüştürülmesi  amacıyla yapacağı çalışmalar için kullanacak. SADE,  bu amaç doğrultusunda internet sitesinin altyapı ve içerik açısından yenilenmesi, 5 adet çevrimiçi eğitim içeriğinin oluşturulması, iletişim ve görünürlük faaliyetlerinin gerçekleştirilmesi gibi faaliyetler gerçekleştirecek.

Troya Çevre Derneği: Çanakkale’de faaliyet gösteren Troya Çevre Derneği yerel ve ulusal alanda iklim değişikliği ve etkileri ile yeşil enerji konularına odaklanıyor. Bu kapsamda, 2017 yılında tamamı kadın kuruculardan oluşan Troya Enerji Kooperatifini kuran dernek, diğer enerji kooperatiflerine yol göstermek amacıyla çalışmalar da yapıyor. Dernek, hibe kapsamında yenilenebilir enerji kooperatiflerini bir araya getirecek bir sosyal platform oluşturarak  birbirlerinden öğrenmelerini ve bu kapsamdaki bilgi paylaşımlarını birbirlerine ve yereldeki tüketicilere aktarmalarını hedefliyor. Troya Çevre Derneği, kuracağı dijital platformda Türkiye’nin 5 farklı ilinden seçilecek birer enerji kooperatifi ile iş birliği ve bilgi paylaşımı yapılmasını sağlamak için veri görselleştirme ve podcast gibi dijital içeriklerle iyi örnekleri yaygınlaştırmak için 10 ay süreyle çalışmalar geçekleştirecek.

Yaşam için Toprak Derneği: Yaşam için Toprak Derneği, şehirde atık sorununa odaklanarak atıkların kompost yapılmasını ve kent bahçelerinde değerlendirilmesini teşvik etmek üzere faaliyetler yürütüyor. Özellikle kadın, genç ve çocuklarla çalışmalar gerçekleştiren dernek, kompost konusunda bilgi paylaşımı ve uygulama projeleri geliştiriyor. Yaşam için Toprak Derneği hibe kapsamında bir internet sitesi kurup faaliyetlerini dijital ortama taşıyarak özellikle kompost ve toprak iyileştirme konularında bilgi almak amacıyla başvurulan ana kaynak haline gelmeyi amaçlıyor. Eğitsel içeriklerin ve hayata geçirilen projelerin internet sitesine taşınması ve bağışçı arayüzü ile bağış alma entegrasyonun sağlanması ile hem daha fazla kişiye ulaşılması hem de proje başvurularında dernek faaliyetlerini daha iyi tanıtarak hibe ve bağışların alınması ve böylelikle dernek gelirlerinin artırılması hedefleniyor.

İhtiyaç Haritası Elazığ Sosyal Pazaryeri Pilot Uygulaması Projesini Tamamladı

By | Acil Deprem Fonu, Acil Destek Fonu

Ocak 2020’de Elazığ, Malatya ve çevre illeri etkileyen depremin ardından Turkey Mozaik Foundation’ın finansal desteğiyle hayata geçirdiğimiz Elazığ Depremi Acil Destek Fonu kapsamında hibe desteği sağladığımız İhtiyaç Haritası, Elazığ Sosyal Pazaryeri Pilot Uygulaması projesini tamamladı. İhtiyaç Haritası, hibe desteğimizle Elazığ’da depremden etkilenen kişilerin ihtiyaçlarının yerel işletmelerden karşılanarak depremden etkilenen yerel ekonomiye katkı sağlanması amacıyla  geliştirdiğiSosyal Pazaryeri’nin pilot uygulamasını hayata geçirdi.İhtiyaç Haritası, bu süreçte edindiği deneyim ve öğrenimler sayesinde Mastercard Impact Fund’dan aldığı ek destekle Sosyal Pazaryeri sisteminin tüm Türkiye’de kullanılabilecek şekilde geliştirilmesini sağladı. İhtiyaç Haritası Proje Koordinatörü Sevdanur Gökrenk ile Elazığ Depremi Acil Destek Fonu kapsamında yaptıkları çalışmaları, Sosyal Pazaryeri  ile ilgili gelişmeleri ve İhtiyaç Haritası’nın salgın dönemindeki faaliyetlerini konuştuk.

 Elazığ Depremi Acil Destek Fonu kapsamında desteklediğimiz Elazığ Sosyal Pazaryeri Pilot Uygulaması projesini tamamladınız. Projenin amacı ve bu kapsamda yaptığınız çalışmaları  anlatır mısınız?

24 Ocak 2020’de gerçekleşen Elazığ Depremi sonrası İhtiyaç Haritası, Elazığ Ticaret ve Sanayi Odası ve Elazığ Valiliği ile doğrudan iletişime geçmiş, ilk 72 saatte ortaya çıkacak en acil ihtiyaçların karşılanmasına yönelik ‘‘Elazığ’a Acil Destek’’ başlığı ile bir kampanya oluşturmuştu. Ulusal düzeyde faaliyet gösteren diğer sivil toplum kuruluşlarını (STK) ve özel sektörü de kampanya hakkında bilgilendirmişti. 26 Ocak 2020 tarihinde Elazığ’a ulaşan İhtiyaç Haritası ekibi, diğer STK’lar ile birlikte  Afet Koordinasyon Platformu’nu (Afet Platformu) oluşturdu. Acil ihtiyaçların tespiti ve afetzedelere ihtiyaçların ulaştırılmasında teknolojik altyapı ve koordinasyon desteği sağlandı. İhtiyaç Haritası ekibi Elazığ’da 4 kişilik bir ekip ile yardımların koordinasyonu görevine devam etti ve daha sonra Afet Platformu’nun bir ortağı olarak afet durumlarında çalışmalarını sürdürdü.

Projenin çıkış noktasını, afet yardımlarının doğru ihtiyaç sahipleri ile buluşturulmasında yaşanan aksaklıklar ve bireysel, kurumsal ya da kamu tarafından gerçekleştirilen ayni yardımların yerel ekonomi üzerindeki olumsuz (dışlayıcı) etkisi oluşturuyor. Afetin kamuoyunun ana gündemi haline gelmesinden itibaren ulusal ve uluslararası düzeyde çok sayıda acil yardım malzemesi bölgeye ulaştırıldı. Afetin akut döneminin atlatılmasının ardından söz konusu yardımlar yerel esnaf ve işyerlerinde iş kayıplarına neden oldu ve yerel ekonomide geri döndürülemez biçimde olumsuz etkiler yarattı. Ayrıca afetzedelerin gerçek ihtiyaçlarının belirlenmesinde de ciddi aksaklıklar yaşandı.

Bu proje, Elazığ’da deprem sonucunda yaşam koşulları olumsuz etkilenen bireylerin ihtiyaçlarının tespit edilmesi haritalandırılması ve İhtiyaç Haritası Sosyal Pazaryeri aracılığıyla söz konusu ihtiyaçların yerel işletmelerden karşılanmasını sağlamak amacıyla Turkey Mozaik Foundation’ın desteğiyle gerçekleştirildi. Bu kapsamda, afetzedelerin yaşamsal ihtiyaçları İhtiyaç Haritası gönüllüleri aracılığı haritaya aktarıldı. Tespit edilen ihtiyaçların yerel işletmelerden karşılanması için işletmelerin İhtiyaç Haritası Sosyal Pazaryeri’ne entegrasyon süreçleri tamamlandı. Son olarak ise yardım kampanyası aracılığı ile ihtiyaç sahiplerinin temel ihtiyaçlarının yerel işletmeler tarafından karşılanması sağlandı.

Elazığ Sosyal Pazaryeri Pilot Uygulaması projesi kapsamında yaptığınız çalışmaların Mastercard’la bir iş birliği ve yatırım sürecine başlamanıza da vesile olduğunu biliyoruz. Bu iş birliğinin kapsamını, Sosyal Pazaryeri açısından etkisini ve gelecek dönem için planlarınızı paylaşır mısınız?  

İhtiyaç Haritası bu pilot proje sayesinde hayal ettiği sistemin örnek modelini kurgulamış oldu. Projeyi uygularken pek çok konuda iyileştirmelerin ve geliştirmelerin yapılması gerektiğini gördü. Sadece esnaftan satın almayı değil, esnafın tüm siparişlerini yönetebileceği, fatura ve stok bilgisini tutabileceği ve Sosyal Pazaryeri ile entegre çalışan geliştirmeleri gerçekleştirdi. Bu gibi geliştirmelerin tamamı Mastercard Impact Fund programı altında desteklenen El Ele Destek Hareketi Projesi ile gerçekleştirildi. Bu denli büyük bir kaynağı almamızda, pilot olarak uyguladığımız projedeki ihtiyaçları görmemiz ve eksikleri gidermek için yeniden projelendirebilmemiz önemli bir etken oldu. Projeye inandığınız ve başlangıç adımlarımızı desteklediğiniz için bir kez daha teşekkür ederiz.

COVID-19 salgınıyla başlayan süreçte sağlık çalışanları, öğrenciler, sanat emekçileri gibi farklı grupların ihtiyaçlarını gidermek amacıyla çeşitli iş birliklerine ve kampanyalara imza attınız. Bu dönemde öne çıkan ihtiyaçlar ve bu ihtiyaçların giderilmesine katkı sağlayan bağışçıların genel eğilimlerine dair neler söyleyebilirsiniz?

İhtiyaç Haritası kuruluşundan bugüne ihtiyaç sahiplerini destekler ile buluşturmak için çok sayıda proje hayata geçirdi ve kamu, özel sektör ya da sivil toplum ile çeşitli iş birlikleri geliştirdi. Bu birliktelikler genel ihtiyaçlar üzerine yoğunlaşmış olsa da dönemin getirdiği ihtiyaçlarla da hızlıca adapte olabiliyor.

Salgın döneminde çevrimiçi çalışma sistemine geçilmesi ile birçok şirket iyilik odaklı proje üretmeye ve desteklerini ihtiyaç sahiplerine iletmek için doğru bir kaynak arayışına girdi. Bu arayışta İhtiyaç Haritası olarak üzerimize düşen görevi yerine getirdik ve birçok farklı kurum ile çeşitli ihtiyaçların giderilmesi için çalışmalar yürüttük. Bu süreçte bireysel destekçilerin sayısında da bir artış söz konusu oldu. Herkesin bir ihtiyacı gidermek için destek olmaya çalıştığını söyleyebiliriz. Ayrıca bu dönemde yapılan kurumsal desteklerin sorunları tespit etmeye ve onları gidermeye odaklanması da bizlerin olumlu bulduğu bir başka konu oldu.

Mayıs 2020’de ve Ocak-Şubat 2021’de çevrimiçi festival FestTogether’ı düzenleyerek salgınla birlikte ortaya çıkan çeşitli ihtiyaçların karşılanmasına destek oldunuz. FestTogether kapsamında yapılan çevrimiçi etkinlikler ve festivalin etkisine dair bilgileri bizimle paylaşır mısınız?

Festtogether, ilki 9 Mayıs 2020’de düzenlenlenen, YouTube Türkiye ve netD Müzik YouTube kanalları üzerinden yayınlanan, COVID-19 salgını sebebi ile ortaya çıkan ihtiyaçların izleyicilerin destekleri ile İhtiyaç Haritası üzerinden karşılandığı Türkiye’nin ilk dijital festivali oldu.

Sosyal fayda odağı ve müziğin birleştirici gücü ile dijitalin dönüştürücü etkisini ortaya koyan festivalde ünlü konuklar, müzik yayınları ve paneller yer aldı. İkincisi 2-3 Ocak’ta ve 5 Şubat’ta sanat emekçilerine ve performans sahnelerine destek sağlamak amacıyla benzer bir şekilde organize edildi.

Festivallerin takip edilmesi ve desteklerin iletilmesi noktasında ciddi bir talep yaşandı. Çok çeşitli bir yelpazede bireysel ve kurumsal destekçilerimiz oldu. Bu süreçte toplanan desteklerin ihtiyaç sahiplerine iletilmesi ve yaratılan faydanın bizzat bizim tarafımızdan gözlenebilmesi de çok mutluluk verici oldu.

İhtiyaç Haritası’nın 2021 yılı için öncelikleri neler olacak? Önümüzdeki dönemde ne tür çalışmalar yapmayı planlıyorsunuz?

İhtiyaç sahiplerinin ihtiyaçlarını giderecek sürdürülebilir sistemler yaratmaya devam edeceğiz. Önümüzdeki günlerde oluşabilecek COVID dönemi ihtiyaçları ya da deprem gibi acil akut ihtiyaçlar gibi ihtiyaçlarının giderilmesi için tüm gücümüzle çalışmaya, geliştirmeye ve üretmeye devam edeceğiz.