Temel İhtiyaç Derneği (TİDER) desteklediği gıda bankaları ağı ile Türkiye’de hem gıda israfının önlenmesine yönelik çalışmalar yapıyor hem de dezavantajlı kesimlerin bu bankalardan yararlanmasına destek olarak farklı bir dayanışma modelinin yaygınlaşmasına katkı sağlıyor.
Kent yoksulluğu alanında yoksul mahallerde hak temelli çalışmalar yürüten Derin Yoksulluk Ağı (DYA), acil durum müdahalesi olarak #EvdenDeğiştir modeli ile derin yoksulluk yaşayan kişilere temel ihtiyaç desteği sağlıyor. Cemre Fonu kapsamında hibe verdiğimiz TİDER ve DYA bir araya gelerek Mobil Gıda Bankası projesi ile ilk kez ortak bir projeyi hayata geçirecekler. Proje kapsamında İstanbul’un Ataşehir, Çekmeköy, Ümraniye, Sancaktepe, Pendik, Şişli, Beyoğlu, Fatih ve Esenyurt mahallelerinde açlık sınırı altında yaşayan, pandemi koşullarından dolayı gelir elde edemeyen, sosyal güvencesi bulunmayan ve devlet yardımlarından faydalanamayan derin yoksulluk koşullarında yaşayan 300 aileye bir yıl boyunca her ay gıda ve temizlik kolileri dağıtılacak. Bu ihtiyaçlar hibe desteğiyle satın alınacak olan mobil gıda aracı üzerinden ihtiyaç sahiplerine bizzat ulaştırılacak. Proje kapsamında istihdam edilecek sosyal hizmet uzmanı ise ailelerin eğitim, istihdam, sağlık bilgilerini tespit ederek mevcut sosyal hizmet mekanizmaları ile eşleşmelerini sağlayacak.
DYA Proje Koordinatörü Selen Yüksel ve TİDER Genel Koordinatörü Duygu Bekiroğlu ile yaptığımız röportajda; Cemre Fonu kapsamında geliştirdikleri işbirliğini, Mobil Gıda Bankası projesini, yoksulluk ve derin yoksulluk kavramlarını ve pandeminin kırılgan gruplar üzerindeki etkisini konuştuk.
Yoksulluğu nasıl tanımlıyorsunuz? Çalışma yürüttüğünüz gruplar özelinde yoksulluğun boyutları ve bu grupların öncelikli ihtiyaçları hakkında bilgi verebilir misiniz?
Yoksulluğu; kişilerin temel hak ve ihtiyaçlarına erişimlerinin kısıtlanmasının yanında ekonomik, sosyal, politik ve kültürel haklarına ulaşımlarının da engellendiği çok boyutlu bir olgu olarak ele alıyoruz. Derin yoksulluğu ise yoksulluk koşullarına sosyal dışlanmanın da eklendiği bir durum olarak görüyoruz. Çalışma yürüttüğümüz gruplar; günlük, güvencesiz işlerde çalışan; gıdaya erişim ve gıda güvenliği de dahil olmak üzere temel hak ve ihtiyaçlarına erişimde zorluklarla karşılaşan kişilerden oluşuyor. Derin Yoksulluk Ağı’nın verilerine göre; çalışılan hanelerin %41’inin herhangi bir sağlık güvencesi yok, %85’i yeterli besine ulaşamıyor, %74’ü bebek maması ve bezi almakta zorlanıyor, %38,7’sinde neredeyse her gün öğün atlanıyor, %10’u baraka veya çadırda yaşıyor ve %38,8’i en az bir kez evini kaybetme riskiyle karşı karşıya kaldığını söylüyor. Gıdaya, bebek bezi ve mamasına, güvenli barınma koşullarına erişim kişilerin öncelikli akut ihtiyaçları olarak ortaya çıkıyor.
COVID-19 salgınının neden olduğu olumsuz ekonomik gelişmeler yoksulluk ile mücadeleyi daha da zorlu hale getirdi. Bu durum toplumun en kırılgan gruplarını ve sosyal hizmet sistemini nasıl etkiledi?
Pandemi öncesinde de günlük ve güvencesiz işlerde çalışan kişiler pandemi ile birlikte işlerini ilk ve tamamen kaybeden grup oldular. Sokağa çıkma yasakları günlük çalışan kişilerin günlük kazançlarını da kaybetmelerine sebep oldu. Bu koşullar temel ihtiyaçlara erişim konusunda bir kriz durumu yarattı. Derin yoksulluk koşullarında yaşayan kişiler; açlık, hastalık ve evlerini kaybetme riskleriyle karşı karşıya kaldılar. Yerel yönetimlerin ve kamu kurumlarının sosyal hizmet sistemleri COVID-19 pandemisinin yarattığı kriz durumuna hazırlıksız yakalandı. Pandemi İle birlikte artan ihtiyaca karşılık verecek yeterli kaynak ve insan gücü olmadığından desteklerin ulaştırılması uzun zaman aldı. Kamunun sosyal hizmet sisteminden destek alabilmesi için ev ziyaretinin yapılmış olması gerekliliği sebebiyle, önlemler alınarak ev ziyaretleri yapılmaya başlanana kadar uzun bir süre destek başvurusu yapan kişiler hiçbir destek alamadı. Salgın sebebiyle işlerini kaybeden kişileri desteklemek üzere verilen işsizlik maaşı gibi hizmetlerden güvencesiz çalışan kişiler faydalanamadı.
Cemre Fonu kapsamındaki hibe desteğimizle Mobil Gıda Bankası projesini hayata geçireceksiniz. Bu projenin amacından veyapmayı planladığınız çalışmalardan bahseder misiniz?
Yaptığımız çalışmalarda, yoksulluk koşulları altında yaşayan ailelerin temel ihtiyaçlarına erişimlerinin ve güvenli gıdaya ulaşımlarının pandemi süreciyle birlikte daha fazla risk altında olduğunu gözlemliyoruz. Derin Yoksulluk Ağı’nın takip ettiği ailelerin ihtiyaçlarına erişmek için market çöplerinden gıda toplamak, öğün atlamak, bebeklerini şeker ve suyla beslemek, tek tip beslenmek gibi stratejilere başvurduğu gözleminden hareketle düzenli gıda desteğinin önemi ortaya çıktı. Temel İhtiyaç Derneği ve Derin Yoksulluk Ağı’nın ortak amacı olan kişilerin ihtiyaçlarına adil ve eşit bir şekilde ulaşabilmesi hedefi projenin temelini oluşturdu. Derin yoksulluk koşullarında yaşayan kişilerin; ayrımcılık, kimliksizlik, ikametlerinin yokluğu, ulaşım bütçelerinin olmaması gibi sebeplerle sosyal marketlere erişimlerinin kısıtlı olması sebebiyle temel ihtiyaçlarını hanelerin doğrudan evlerine ulaştırmanın gerekliliği görünür hale geldi. Bu deneyimden hareketle; proje kapsamında Çekmeköy ve Sancaktepe bölgesinde bulunan, Derin Yoksulluk Ağı’nın takip ettiği en az 300 haneye mobil gıda bankası aracıyla düzenli temel ihtiyaç desteği iletirken hanelerin eğitim, istihdam, sosyal refah destekleri ve psikolojik destek alanlarında takiplerini yaparak gerekli yönlendirmeleri yapacağız.
Mobil Gıda Bankası projesi ile Derin Yoksulluk Ağı ve Temel İhtiyaç Derneği ilk kez birlikte geliştirdikleri bir projeyi hayata geçirecek. Bu işbirliğinin kapsamından ve çalışmalarınıza katkılarından bahseder misiniz?
İşbirliğimiz kapsamında; Derin Yoksulluk Ağı yoksulluk koşullarında yaşayan aileleri tespit edip ihtiyaç tespiti ve ailelerin takibi sürecini yürütürken, Temel İhtiyaç Derneği ihtiyaçların teminini yaparak, desteklerin ailelere ulaştırılmasına ilişkin operasyonu yürütecek. Temel İhtiyaç Derneği’nin israfı azaltarak temel ihtiyaç ürünlerini temin etme konusundaki deneyimi, Derin Yoksulluk Ağı’nın saha deneyimi ile birleşerek iki sivil toplum kuruluşunun da çalışmalarını besleyecek. İki STK’nın da ortak amacı olan yoksulluğa karşı sürdürülebilir çözümler bulmak hedefi üzerinde de işbirliği içinde çalışmalar yürütmek iki kurumun da bu alandaki deneyimine katkı sağlayacak.
Proje kapsamında istihdam edeceğiniz sosyal hizmet uzmanının yapacağı çalışmalarla destek vereceğiniz ailelerin gıda dışında kalan ihtiyaçlarını da tespit etmeyi hedefliyorsunuz. Bu çalışma sonucunda ne tür ihtiyaçlarla karşılamayı bekliyorsunuz? Bu ihtiyaçların giderilmesi için yapmayı planladığınız ek çalışmalar var mı?
Yoksulluk veya derin yoksulluk koşullarında yaşayan kişilerin gıda erişimi dışında barınma, sağlık hizmetlerine erişim, kamu hizmetlerine erişim, korunma, adalete erişim, psikolojik destek, eğitime erişim ve eğitime devamlılığını da içeren birçok konuda hizmetlere erişimde engellerle karşılaştıklarını; desteğe ihtiyaç duyduklarını gözlemliyoruz. Bu alanlardaki ihtiyaçların tespiti için ailelerle birebir görüşmeler yaparak çalışacak sosyal hizmet uzmanımızın kişileri alabilecekleri kamu, yerel yönetim ve sivil toplum düzeyindeki hizmetlere yönlendirerek, ihtiyaç duydukları noktada bu hizmetlere erişimde destek vermesi planlanıyor. İhtiyaçların tespiti ve ailelerin ihtiyaçları konusunda hizmetlere erişimlerinin takibi sonucunda, sürece dair bir değerlendirme yapılarak kişilerin ihtiyaçlarına yönelik ek çalışmalar yapmayı hedefliyoruz.
Son Yorumlar