Monthly Archives

Aralık 2021

Toplumsal Haklar ve Araştırmalar Derneği ile Çocuğun Sesi Ortaklık Ağı Projesini Konuştuk

By | Çocuk Fonu

2008 yılından beri engelli bireylerin karşılaştığı hak ihlallerinin giderilmesi üzerine çalışmalar yapan Toplumsal Haklar ve Araştırmalar Derneği (TOHAD), bu çerçevede 2015 yılından beri engelli çocuklarının sorunlarını görünür kılmak ve engelli çocukların katılım hakkını desteklemek amacıyla faaliyetler yürütüyor. Turkey Mozaik Foundation işbirliğiyle bireysel ve kurumsal bağışçıların finansal desteği ile hayata geçirdiğimiz Çocuk Fonu’nun 2021 döneminde TOHAD, Çocuğun Sesi Ortaklık Ağı – Çocuk Bakışıyla İnsan Hakları projesini hayata geçirecek. TOHAD proje kapsamında en az %30’u engelli ve dezavantajlı gruplardan oluşacak 30 çocuk ile Boğaziçi Üniversitesi’nde 5 gün sürecek 2 ayrı kış okulu düzenleyecek. Kış okulu kapsamında düzenlenecek atölyelerde buluşacak olan çocuklar yaratıcı drama ve felsefe gibi eğitimlerin yanı sıra ev, sokak ve mahalle gibi çevrelerde yaşadıkları sorunları ve güncel insan hakları konularını tartışacak. Projenin ikinci ayağında ise atölyeye katılan çocuklar en az 6 farklı okulu ziyaret ederek, edindikleri bilgi ve deneyimleri akranlarına aktaracak.

TOHAD Yönetim Kurulu üyesi İdil Seda Ak ile yaptığımız röportajda, Türkiye’de engelli çocukların ve bakımverenlerinin karşılaştıkları zorlukları, Engelliler için Dilekçe internet sitesi üzerinden sağladıkları hizmetleri ve proje kapsamında yürütecekleri çalışmaları konuştuk.

Toplumsal Haklar ve Araştırmalar Derneği, Çocuk Fonu kapsamında vakfımızdan ilk kez hibe alıyor. Okuyucularımızın derneğinizi daha yakından tanıyabilmesi için kuruluş amacınızdan ve yaptığınız çalışmalardan bahseder misiniz?

TOHAD kurulduğu 2008 yılından bugüne engelli bireylerin hak ihlalleri üzerine çalışmalar yürütüyor. 2015 yılından bu yana ise çocuklar özelinde de çalışmalar yürütmekte. Bu bağlamda engelli çocuklarının sorunlarını görünür kılmak ve engelli çocukların katılım hakkını desteklemek için çalışmalar yapıyoruz.

TOHAD, alanda çalışan sivil toplum örgütlerine (engellik, çocuk, kadın, mültecilik vb.) engelli hakları üzerine eğitimler veriyor, gençlere yönelik ayrımcılık ve engelli hakları özelinde sivil toplum akademisi düzenliyor, engelli hakları (eğitim, sağlık, erişilebilirlik, istihdam, rehabilitasyon/habilitasyon ve şiddet) üzerine izleme ve raporlama çalışmaları yürütüyor, hak ihlallerine yönelik idari ve hukuki başvuru süreçlerini yürütüyor. 2016 yılında Engelli Çocuk Hakları Ağı’nı (EÇHA) kuran kurucu üyelerden biri olan TOHAD, aynı zamanda EÇHA kapsamında engelli çocuk öz savunucu grubunun kurulmasını sağlayarak çocukların hakları bakımından güçlenmesi için çalışmalar yapıyor. TOHAD ayrıca, 2016 yılından itibaren Çocuğa Karşı Şiddeti Önleme Ortaklık Ağı yönetim kurulu üyesi. Bu ağ içerisindeki STK’ların engelli hakları ve engelli çocuklara yönelik şiddet konularında bilgilenmelerine destek oluyor.

Yakın zamanda 2020 Engelli Hakları İzleme Raporunu yayınladınız. Raporun içeriğinden bahsedebilir misiniz? Türkiye’de engelli çocukların ve bakım verenlerinin en sık karşılaştığı zorluklar neler? Bu zorluklar ile mücadelede STK’ların ve kamu kurumlarının rolü nedir? 

Hrant Dink Vakfı’nın desteği ile yürüttüğümüz 2020 tarihli Engelli Hakları İzleme Çalışması kapsamında, engellilerin maruz kaldığı fiziksel-cinsel şiddet, kötü muamele ve istismar olaylarının yanı sıra, engellilerin bağımsız yaşam, toplum yaşamına dâhil olma ve sosyal korunma haklarından ne derece yararlandıkları ve kendilerine sağlanan hizmetlerin kalite ve yaygınlığı araştırıldı. Engelli bireyler her ne kadar yasalar önünde eşit olarak görülse de fiili duruma bakıldığında hayatın pek çok alanında ayrımcılığın ve kendilerini hayata katılımdan mahrum bırakan eksikliklerin var olduğunu görmekteyiz. Fiziksel-cinsel şiddetten mevzuatın eksik yönlerine ve uygulanmasındaki sıkıntılara, kişisel hareketlilik ve rehabilitasyon haklarına kadar yaşam standartlarının kötü etkilendiğini araştırmamızda gördük. Hem devlet hem de toplum nezdindeki sağlamcı bakış açısının da sorunların temelini oluşturduğu araştırmamızın önemli bulgularından birisi. Türkiye’deki kurum ve kuruluşların, Türkiye’nin taraf olduğu Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi ’nin ve 5378 Sayılı Engelliler Hakkında Kanun hükümlerinin bir gereği olarak engelli bireyleri bir hak öznesi olarak benimsemesi sağlanmalı. Bu amaca ulaşmak, konuyu ana akımlaştırmak, sorunları sahiplenmek ve farkındalığı artırmak için sivil toplum kuruluşlarının (STK) ve kamu kurumlarının çalışmaları mevcut olmakla birlikte, hak öznesi olma bilincini geliştirmek için daha fazla işbirliğine ihtiyaç duyuyoruz. 

Engelli Hakları Savunuculuk Bilgilendirme Modül projesi kapsamında Engelliler İçin Dilekçe internet sitesini hayata geçirdiniz. Bu internet sitesinin kapsamından ve engelli bireylere sağladığı desteklerden bahseder misiniz? 

Engelli Hakları Savunuculuk Bilgilendirme Modül projesi, engelliler konusunda faaliyet gösteren STK’lara ve hak mağduriyeti yaşayan engellilere haklara nasıl erişebilecekleri konusunda bilgilendirme olanağı sağlayan, internet ortamında yarı interaktif bir internet sayfası projesi. Bu proje, söz konusu özelliği ile alanında bir ilk niteliğinde. Engelli hakları, engellilere yönelik ayrımcılık kavramı gibi temel bilgiler ve engelli hakları mevzuatına erişim yöntemleri, engellilerin haklarının kazanımı için STK’ların kullanacağı savunuculuk yöntemleri, bu yöntemlerin kullanılmasındaki koşul, usül ve takip yöntemleri sitemizde yer alıyor. İnternet sayfasında savunuculuk, bilgi edinme ve idari başvuruları, kamu denetçiliği kurumuna başvuru, idare mahkemelerine başvuru ve (özellikle ayrımcılık başta gelmek üzere) kamu suçlarında savcılığa başvuru yöntemleri ele alınıyor.

Vakfımızın sağladığı  hibe desteği Çocuğun Sesi Ortaklık Ağı projesini hayata geçireceksiniz. Bu proje fikri nasıl ortaya çıktı? Proje kapsamında ne tür çalışmalar yapmayı planlıyorsunuz?

​Projemiz, TOHAD ve Boğaziçi Üniversitesi ekibi ile 5 aylık bir süre için planlandı. Ekip üyelerimiz Zeynep Erdiller Yatmaz, Seran Demiral, İdil Seda Ak, Ersoy Erdemir ve Serpil Açıkalın. Projemiz üç aşamadan oluşuyor, bunlar:

  1. Çocuk alanında çalışan STK’lar ve kamu kurumları ile görüşerek onlarla temasta olan çocuklarla iletişime geçmek ve bu çocuklarla hak odaklı görüşmeler yapmak. Bu çalışmanın amacı çocuk hakları denildiğinde çocukların aklına gelenleri öğrenmek, onların bu konudaki gündemini anlamak ve bir sonraki aşamada düzenleyeceğimiz kış okulunun içeriğini belirleyebilmek. 
  2. İkinci aşamada 7-16 yaş grubuna giren ortalama 30 çocuğun katılımcı bir perspektifle iki ayrı grup halinde belirleyeceğimiz mekanda kış okuluna katılması hedefleniyor. Proje kapsamında en az %30 oranında engelli veya mülteci çocukların da dahil edilmesi planlanıyor. Kış okulu dahilinde hem öğrenme hem de tartışma zemininde buluşan çocuklar, yaratıcı drama ve felsefe gibi eğitimlerin yanı sıra düzenlenecek atölye oturumlarında ev, sokak ve mahalle gibi çevrelerde yaşadıkları sorunları ve güncel insan hakları konularını tartışacaklar. 
  3. Projenin üçüncü aşamasında; kış okuluna katılan çocuklar, bu yoğun etkileşim süreci sonunda öğrendiklerini, bilgi ve deneyimlerini diğer okullarda yayma faaliyetleri yürütecekler. Böylece projenin daha geniş çocuk çevrelerine ulaşmasını sağlayacaklar. Bu öğrenilen ve paylaşılan deneyimler, farklı okullar ile kurulan bağlantılarla diğer öğrencilere bizzat çocuklar tarafından aktarılacak. Hazırlanan videoların sosyal medya platformlarından da paylaşılarak bu alanda toplumsal farkındalığın artırılması  planlanıyor. 

Bu proje, 2020 senesinde Boğaziçi Üniversitesi tarafından gerçekleştirilen ve çocuk katılımının ve hak temelli savunuculuğun somut anlamda hayata geçirilmesini hedefleyen projenin daha kapsamlı bir hale getirilmesi, sürdürülebilirliğinin ve yaygınlaştırılmasının sağlanması amacıyla  ortaya çıktı. Burada öncelikli hedefimiz, “çocuktan çocuğa” bir ortaklık ağının oluşturulması, farklı çocukluk deneyimleri ışığında çocuk haklarının güncel hayattaki karşılığının paylaşılması ve çocukların hayatlarıyla ilgili söz hakkı olan öznelere dönüşümünün desteklenmesi. Aslında projemizin ilhamı yine çocukların talebine dayanıyor. 2018 Aralık ayında Boğaziçi Üniversitesi’nde düzenlenen Çocuğun İnsan Hakları etkinliği esnasında katılımcı çocukların çocukluk meselesinde “neden hep yetişkinlerin konuştuğunu” sorgulaması ve “başka çocuklarla” iletişim kurmak, onların deneyiminden yararlanmak arzusunu dile getirmeleri neticesinde, çocuk hakları ve çocukların katılım hakkı konusunda sürekliliği olan ve yaygınlaştırılmasının kıymetli olduğu bir çalışma hazırlamamız gerektiğine karar verip, bu yola koyulduk. Şimdiyse hak temelli atölyeler, ilgili konularda eleştirel düşünmeyi destekleyici uygulamalar, çocukların yaratıcılığıyla şekillenecek ve onların yaratıcılığını ortaya çıkaran etkinlikler ile bu çalışmaları genişletmeyi amaçlıyoruz.

Proje kapsamında öncelikle STK’lar aracılığıyla farklı semtlerden, engelli ve mülteci grupları kapsayacak şekilde bir planlamayla çeşitli çocuklara ulaşarak; onların arzularını, meselelerini ve ilgi duydukları konular bağlamındaki düşüncelerini öğrenmek niyetindeyiz. Ardından çocukların taleplerine ve yaratıcılıklarına bağlı olarak, onlarla birlikte düzenleyeceğimiz Kış Okulu faaliyeti için etkinlik içerikleri hazırlayacağız. Bu aşamada yaratıcı drama, çocuklarla felsefe gibi branşlarda uzmanlığı olan yetişkin ekibimiz çocuklarla birlikte içerik geliştirecek ve nihayetinde iki farklı yaş grubuyla Kış Okulu düzenleyecek. Sonraki aşamada ise çocukların liderliğinde çocuk katılımının yaygınlaşması için çocukların okul ve diğer çeşitli kurumlarda atölyeler gerçekleştirmesi, kendi seçtikleri araçlar ve uygun buldukları yöntemlerle başka çocuklarla iletişime geçerek Kış Okulu’nda çocuk haklarının güncel hayatta karşılık bulması ve hak temelli savunuculuk konularında edindikleri deneyimleri paylaşmalarını desteklemek hedefleniyor.

Projenin daha geniş çocuk çevrelerine ulaşması amacıyla eğitimlere katılan çocuklar, bu süreçte edindikleri bilgileri farklı okullardan ve kurumlardan çocuklarla paylaşacak. Projenin yaygınlaştırılması için bu yöntemi tercih etme nedeniniz nedir? Bu yöntemin nasıl bir etki yaratmasını bekliyorsunuz? 

Çocuk katılımının öznesinin bizzat çocuk olması çok önemli. Bizim bu ortaklık ağının kurulmasındaki rolümüz kolaylaştırıcılık, sorumluluğumuz ise çocuğun üstün yararının sağlanması için elimizdeki araçların kullanımı. Biz projenin başlangıcından sonuna kadar çocuklarla birlikte yürütücülük faaliyetimize devam edeceğiz fakat çocukların kendi haklarını birbirleriyle konuşmalarını sağlamak  esas amacımız. Dolayısıyla projenin yaygınlaştırma aşamasını tamamen çocuk liderliğine, onların inisiyatifine bırakmak istedik. Kış Okuluna katılacak 30 çocuğun çocuk hakları konusundaki bilgi ve deneyimlerine dair farkındalık kazanmalarının yanı sıra, kendine güven ve inisiyatif alma gibi alanlarda belirgin değişimler göstermesini bekliyoruz. Çocukların aktif uygulayıcılar olmasının ve çocuk katılımı konusunda etkin bireylere dönüşümlerinin ancak bu şekilde mümkün olacağı düşüncesindeyiz. Projenin dolaylı faydalanıcısı olacak çocuklarda, yani Kış Okulu’na katılan 30 çocuğun deneyimlerini paylaşmak amacıyla ulaşacağı, yaygınlaştıracağı diğer çocuklarda ise çocuk hakları konusunda bilgi ve farkındalık alanlarında değişim bekliyoruz. Çocuk haklarının insan hakları kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini ve çocuk haklarının kendi hayatlarındaki somut yansımalarını görmeleri ve ayrıca bu konuda talepkâr olmaları konusunda cesaretlendirilmeleri projenin bu grup için amaçladığı değişimler arasında yer alıyor. Böylece ilerleyen senelerde çocuklar arası bir iletişim ve güçlendirme ağı üretme olanağından  söz etmek mümkün olacak. Çocuklar yaşları büyüdükçe bu ağda sorumluluk alabilir, kendilerinden daha küçük çocuklara deneyimlerini aktarabilir ve çocuktan çocuğa bir ağın inşası bu sayede gerçekleştirilebilir.

 

Yuva Derneği İklim ve Doğa Okuryazarlığı Eğitimi Projesine Başlıyor

By | Orman Yangınları Acil Destek Fonu

Yuva Derneği, yetişkinlerin ve gençlerin okul dışı eğitimlerini ve yaşam boyu öğrenme yoluyla gelişimlerini desteklemek, çevreyle ilgili farkındalıklarını artırmak ve yoksulluğun ortadan kaldırılmasına katkıda bulunmak amacıyla çalışmalar yürütüyor. Turkey Mozaik Foundation, Actecon ve 212 işbirliğiyle bireysel ve kurumsal bağışçıların finansal desteği ile hayata geçirdiğimiz Orman Yangınları Acil Destek Fonu kapsamında Yuva Derneği, iklim değişikliğinden kaynaklanan doğal afetler ve bu afetlere yönelik tedbir ve müdahale yöntemleri hakkında toplumun farkındalığını artıracak ve çevre dostu alışkanlıkların yer etmesini sağlayacak çalışmalar yapacak. Dernek bu kapsamda, farklı sosyo-ekonomik ve demografik özelliklere sahip 18 yaş üstü 960 kişiye yönelik olarak İklim ve Doğa Okuryazarlığı eğitimleri düzenleyecek.

Yuva Derneği Proje Koordinatörü Özge Sönmez ile yaptığımız röportajda; proje kapsamında yürütecekleri çalışmalar, derneğin çevre farkındalığı alanında yürüttüğü faaliyetler, iklim krizi ile mücadelede toplumsal farkındalığı artırmanın önemi ve Paris iİklim Antlaşması hakkında konuştuk. 

Vakfımızı takip edenler Yuva Derneği’nin  yetişkinlerin ve gençlerin okul dışı eğitimlerini ve yaşam boyu öğrenme yoluyla gelişimlerini desteklemek ve yoksulluğun ortadan kaldırılmasına katkıda bulunmak amacıyla çalışmalar yürüttüğünü biliyor. Bu çalışmalarla beraber çevre farkındalığı alanında da çeşitli faaliyetler yürütüyorsunuz. Çevre farkındalığı nedir? Yuva Derneği bu alanda ne tür çalışmalar yapıyor?

Bugün gezegenimizin karşı karşıya olduğu iklim değişikliği, hava ve su kirliliği, doğal kaynakların aşırı tüketimi, biyolojik çeşitliliğin azalaması gibi tehditler gezegenimizin sürdürülebilirliğini ve gelecek nesillerin yaşamını tehlikeye atıyor. Gezegenimizin geleceği, doğa ve insan ilişkilerine eleştirel bakabilen, bu sorunların çözümüne yönelik fikirler geliştirebilen, araştıran, bu çerçevede sorumlu davranış ve anlayış sergileyebilen çevre farkındalığına sahip, küresel okuryazar bireylerin artmasına bağlı. 

YUVA, 2010 yılından bu yana bu hedefle yetişkin eğitimleri düzenliyor ve kampanyalar yürütüyor. Şu anda Türkiye ve Avrupa’da çevre eğitimi alanında çalışan veya çalışmak isteyen 54 kurumdan oluşan bir ağın koordinasyonunu yürütüyor. Bu kurumlara kapasite desteği veriyoruz ve ülke genelinde sivil yurttaşlara, öğretmenlere, öğrencilere yönelik Ekoloji ve İklim eğitimleri gerçekleştiriyoruz. Yine iklim değişikliğiyle mücadele kapsamında Termiksiz Gelecek isimli kömürlü termik santrallere karşı tüm canlılar için yaşam hakkını savunmayı amaçlayan çalışmalar yürütüyoruz. Yerel mücadelelerin deneyim ve bilgi paylaşımı yoluyla desteklenmesini sağlayarak çalışmalarımıza devam ediyoruz. İklim değişikliği üzerine Türkiye ve Avrupa arasında değişim programı yürütüyor ve iyi örnek oluşturabilecek uygulamaların Türkiye’ye gelmesi için çalışmalar yürütüyoruz. 

Hibe desteğimizle İklim ve Doğa Okuryazarlığı Eğitimi projesini hayata geçireceksiniz. Bu projenin amacından ve bu kapsamda yapmayı planladığınız çalışmalardan bahseder misiniz?

Tüm Dünya’da olduğu gibi, Türkiye’de de iklim değişikliğinin etkilerini gözlemliyoruz ve gelecek dönemlerde bu artarak devam edecek. Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli  (Intergovernmental Panel on Climate Change – IPCC)Türkiye’nin yakın gelecekte git gide daha sıcak, daha kurak ve yağışlar açısından daha belirsiz bir iklim yapısına sahip olacağını ortaya koyuyor. IPCC’nin verileri, sanayi devrimi öncesi seviyelere göre gerçekleşecek yıllık ortalama 2°C’lik bir sıcaklık artışının, beklenmeyen hava olayları, sıcak hava dalgaları, su kaynaklarının azalması, kuraklık ve çölleşme, biyolojik çeşitlilik kaybı, tarımsal verim kaybı, ve orman yangınlarının sayısında ve etkisinde artışa sebep olacağına işaret ediyor. Temmuz 2021’de Türkiye’nin farklı illerinde ortaya çıkan ve 178 bin hektar orman alanının yok olmasına sebep olan 100’den fazla orman yangınında da iklim değişikliği önemli bir etken olmuştur. Biz de projemizle iklim değişikliği, iklim değişikliğinden kaynaklanan doğal afetler ve bu afetlere yönelik tedbir ve mücadele yöntemleri hakkında İklim ve Doğa Okuryazarlığı eğitimleri geliştireceğiz. Bu eğitimler aracılığıyla toplumun farkındalığını artırarak ve çevre dostu alışkanlıkların yer etmesini sağlayarak hem Türkiye’nin sera gazı emisyonlarının azaltılmasına hem de iklim değişikliğinin etkilerine uyum sağlanmasına katkı sunmayı hedefliyoruz. 

Projenin çarpan etkisini arttırmak amacıyla proje faydacılarının yerel toplum liderleri olarak kabul edilen muhtarlar, imamlar, öğretmenler vs. olmasına öncelik vereceksiniz. Bu yaklaşımın nasıl bir etki yaratmasını bekliyorsunuz ?

İklim değişikliğinin herkesin, hepimizin meselesi olduğuna inanıyoruz. Bu nedenle projemizde Muğla ve Antalya illerinde ikamet eden 18 yaş üstü farklı etnik, sosyal ve politik gruplardan, her iş kolundan, her sosyo-ekonomik kategoriden ve her eğitim seviyesinden genç ve yetişkin yurttaşları İklim ve Doğa Okuryazarlığı eğitimlerimizle bir araya getirmemiz gerekiyor. Bunun bir yolunun da yerel toplum liderleriyle çalışmak olduğunu düşünüyoruz. Muhtarlar, imamlar, öğretmenler mesleki yaşamlarında ve mesleki yaşamlarının getirisi olarak özel yaşamlarında toplum içerisinde sözünü söyleyebilen ve dinlenen kişiler. Öncelikli hedefimiz yerel toplum liderlerine ve onlar aracılığıyla toplumun her kesiminden genç ve yetişkine ulaşabilmek. Böylece iklim değişikliği ve iklim değişikliğiyle mücadele konusunu toplumun yalnızca bir kesiminin değil, her kesiminin gündemine almasını sağlamayı hedefliyoruz. 

İklim değişikliğiyle mücadelede toplumsal farkındalık ve eğitimin büyük bir öneme sahip olduğu söylenebilir. İklim okuryazarlığı eğitimleri veren bir kurum olarak toplumun iklim krizinin nedenlerine ve bu krizle mücadele yöntemlerine ne kadar hakim olduğunu düşünüyorsunuz? Bu bilinci arttırmak için ne tür çalışmalar yapılması gerekiyor?

Türkiye’de yapılan araştırmalar toplumun artık İklim değişikliğinin insan sonucu olduğunu kabul ettiğini ve aşırı hava olaylarının arttığını ve bunları iklim değişikliğiyle ilişkilendirdiğini gösteriyor. Ne yapılabileceği ve bunları bireyler olarak günlük yaşamlarımıza nasıl katacağımız ise öğrenmemiz gereken şey, geliştirmemiz gereken beceri. Bu nedenle şu anda ihtiyacımız olan şeyler yalnızca bilgiyi yayan değil, aynı zamanda çözüm önerilerini de gösteren ve çevre dostu yaşamlar sürmeye teşvik eden çalışmalar. Elimizi taşın altına nasıl koyabileceğimizi anlatan, örnek oluşturan, teşvik ve dahil eden çalışmalara ihtiyacımız var. Gezegenimizi iyileştirmek adına davranışlarımızın sorumluluğunu almamızı sağlayacak, bizi aktif bireyler haline getirecek ve bir bütünün parçası olduğumuzu hatırlatacak çalışmaları yaygınlaştırmalıyız. 

Türkiye Büyük Millet Meclisi yakın zamanda Paris İklim Anlaşması’nı onayladı. Paris Anlaşması’nın iklim değişikliğine karşı verilen mücadelenin küreselleşmesi sağladığı söylenebilir. Bu anlaşma ile beraber Türkiye’de bizi ne tür değişiklikler bekliyor?

Paris İklim Anlaşması’nın onaylanması ile beraber Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2053 yılında karbon nötr bir ülke olacağımıza ilişkin koyduğu hedefin Türkiye’nin fosil yakıtlardan temiz enerjiye ve enerjinin etkin kullanılmasına geçişini ana akımlaştırdığı söylenebilir. Artık kömürlü termik santrallerin kapatılıp kapatılmayacağını değil ne zaman kapatılacağını veya içten yanmalı motorlarla çalışan araçların ne zaman trafikten kaldırılacağını konuşuyoruz. Bu değişimin nasıl adil ve yeşil bir dönüşüm olabileceğini, etkilenecek grupların nasıl desteklenebileceğini tartışıyoruz, araştırıyoruz, yakında planlama aşamasına geçmemiz gerekecek. Yirmi yıl içinde evlerimizdeki ısınma sistemlerinin ve sokaklardaki araçların tümünün elektrikli hale geldiği, şehirlerimizde hava kirliliği ve gürültünün olmadığı günleri göreceğiz.

 

Orman Yangınları Acil Destek Fonu Başlangıç Raporu Yayımlandı

By | Orman Yangınları Acil Destek Fonu

28 Temmuz 2021 tarihinde başlayan ve Türkiye’nin farklı illerinde sayısı 100’den fazla olan yangınlar sonrasında sahada faaliyet gösteren STK’ları ve çalışmalarını desteklemek amacıyla Turkey Mozaik Foundation, ACTECON ve 212 işbirliğiyle bireysel ve kurumsal bağışçıların finansal desteği ile hayata geçirdiğimiz Orman Yangınları Acil Destek Fonu Başlangıç Raporu yayımlandı. Fon kapsamında, Doğa Koruma Merkezi Vakfı, EMEK BENİM Kadın Derneği, Hayata Destek Derneği, Natura Doğa ve Kültür Koruma Derneği ve Yuva Derneği’ne toplam 711.100 TL hibe desteği sağlıyoruz. 

Orman Yangınları Acil Destek Fonu’nun yapısı, desteklediğimiz STK’lar ve yapacakları çalışmalara dair bilgilerin yer aldığı raporumuza buradan ulaşabilirsiniz.

Kültür Sanat Fonu’nun 2021 Döneminde Desteklenecek STK’lar Belirlendi

By | Kültür Sanat Fonu

Kültür-sanat kurumlarının ve/veya kültür-sanat alanında faaliyet yürüten sivil toplum kuruluşlarının (STK) kurumsal kapasitelerini güçlendirmelerini ve projelerini hayata geçirmelerini desteklemek amacıyla Turkey Mozaik Foundationişbirliği ve İstanbul Kültür Sanat Vakfı Kültür Politikaları Çalışmaları bölümünün içerik ortaklığında, bireysel ve kurumsal bağışçıların desteğiyle hayata geçirdiğimiz Kültür Sanat Fonu’nun 2021 döneminde desteklenecek STK’lar belirlendi. Fon kapsamında 4 STK’ya toplam 361.595 TL TL hibe desteği sağlayacağız.

Desteklenen STK’lar ve çalışmaları ile ilgili ayrıntılı bilgileri aşağıda görebilirsiniz:

A4 Atölye Çağdaş Sanat Derneği (A4 Atölye): Diyarbakır’da faaliyet yürüten A4 Atölye, sanatçıya nefes verecek, katkı sağlayacak, alternatif sanat pratiklerine yer açan; aynı zamanda disiplinler arası hareket alanının teşvik edildiği, çok fonksiyonlu bir sanat mekanı. Dernek, son iki yıldır toplumsal cinsiyet, eşitlik, adalet, çeşitlilik ilkesi çerçevesinde projeler yürütüyor. Turkey Mozaik Foundation eş finansmanıyla sağladığımız 100.000 TL hibe desteği ile dernek, Birlikte Hareket Etme ve Hafızayı Kaydetmek projesini hayata geçirecek. Proje kapsamında Diyarbakır’da yaşayan kadın sanatçılara yönelik yapılacak açık çağrı sonucunda; sanatsal üretimde birlikte hareket etmeyi, konuşma ve yeni yöntemler geliştirmeyi amaçlayan 6 kadın sanatçı, 4 atölye ve bir sergi için bir araya gelecek. Aynı zamanda, projeye katılan kadın sanatçıların çalışmalarını sunabilmeye hazır hale getirebilmesini desteklemek amacıyla çeşitli eğitimler verilecek. A4 Atölye, bu kapsamda proje süresince sergilerin daha fazla kişiye ulaşması amacıyla herkesin katılımına açık olacak 5 açık atölye düzenleyecek.

Altyazı Sinema Derneği (Altyazı): Güncel filmler kadar, ana akım medyada fazla yer bulamayan kısa film, belgesel ve deneysel sinema gibi alanlara da görünürlük kazandıran Altyazı, film eleştirisi ve analizine önem veren bir yayın anlayışı ile sinema seminerleri gerçekleştiriyor, festivallerle işbirliği içerisinde etkinlikler düzenliyor. Turkey Mozaik Foundation eş finansmanıyla sağladığımız 72.500 TL hibe desteği ile dernek, Altyazı Sinema Dergisi Dijital Arşiv projesini hayata geçirecek. Proje kapsamında Eylül 2001 yılında yayın hayatına başlayan Altyazı Sinema Dergisi’nin henüz dijital ortama aktarılmamış 144 sayısının dijital versiyonu oluşturulacak ve derginin 213 sayılık arşivinin indekslenmesi yapılarak, herkesin erişimine açılması sağlanacak. 

cel Kültür Vakfı:52 yıldır gençlerin kişisel gelişimlerine destek olmak için kültür ve sanat alanında faaliyetler yürüten Vakıf, gençlerin kendilerini bu alan vasıtasıyla ifade etmesine olanak sağlıyor. Yücel Kültür Vakfı, Türkiye’deki farklı sanat topluluklarına ayni ve maddi destek sağlıyor; sosyal sorumluluk projeleri ile gönüllüleriyle birlikte toplumsal sorunlara çözüm bulmak amacıyla çalışmalar yapıyor. Turkey Mozaik Foundation eş finansmanıyla sağladığımız 89.095 TL hibe desteği ile bağımsız sanatçı insiyatifi @İmprodancefest,Yücel Kültür Vakfı ev sahipliğinde Uluslararası Doğaçlama Dans Festivali projesini hayata geçirecek. Proje kapsamında 10-19 Haziran 2022 tarihleri arasında çevrimiçi ve İstanbul’un farklı bölgelerinde yüz yüze gerçekleştirilecek atölyeler, performanslar, açık doğaçlama dans seansları, dans film gösterimleri, konferans ve performatif sunumlar ve engellilere yönelik atölyelerden oluşan 2. Uluslararası Doğaçlama Dans Festivali düzenlenecek.Okullarla geliştirilen işbirlikleri kapsamında ortaokul ve lise öğrencilerine yönelik atölyeler düzenlenecek.

500. Yıl Vakfı: 500. Yıl Vakfı Türk Museviler Müzesi ile Türkiye’de 2600 yıldır varlıklarını sürdüren Yahudi toplumunun tarihi, kültürü, gelenekleri, ülkeye ve topluma katkıları ve etkileşimleri ile ilgili yerli ve yabancı ziyaretçilere bilgi verirken, ön yargıları kırmak ve nefret söylemini azaltmak amacıyla da çalışmalar yapıyor.Turkey Mozaik Foundation eş finansmanıyla sağladığımız 100.000 TL hibe desteği ile Vakıf, Online Müze projesini hayata geçirecek. 500. Yıl Vakfı proje kapsamında Türk Musevileri Müzesi’nin sanal ve gezilebilir üç boyutlu bir versiyonunu oluşturacak.

Bilim Kahramanları Derneği Kızlar Bilimle Buluşuyor Projesinin 4. Fazına Başladı

By | Çocuk Fonu

Bilim Kahramanları Derneği (Bilim Kahramanları), bilimsel düşünce ve bilimsel farkındalığın toplumun her kesiminde yayılması ve teşvik edilmesi amacıyla çalışmalar yapıyor, çocukların ve gençlerin erken yaşta bilimle buluşmalarını sağlıyor. Çoçuk Fonu’nun 2021 döneminde Turkey Mozaik Foundation eş finansmanıyla hibe desteği sağladığımız Bilim Kahramanları, uluslararası bir program olan Minik Bilim Kahramanları Buluşuyor (FIRST LEGO League Jr) kapsamında Kızlar Bilimle Buluşuyor projesinin 4. dönemini hayata geçirecek. Projenin bu fazında dernek, kız çocuklarının bilim, teknoloji, matematik ve mühendislik becerileri (STEM) kazanması; kodlama, proje geliştirme, takım çalışması, sunum yapma gibi alanlarda deneyim elde etmesi ve toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda farkındalıklarının arttırılması için faaliyetler yürütecek. 

Bilim Kahramanları Derneği Proje Koordinatörü Özlem Özel ile yaptığımız röportajda; Kızlar Bilimle Buluşuyor projesinin 4. fazında gerçekleştirecekleri faaliyetleri, projenin sürdürülebilirliğinin  önemini ve beraber çalıştıkları kız çocuklarının yaşadığı dönüşümü konuştuk. 

Yapılan çalışmaların devamlılığını sağlayabilmenin ve etkisini arttırmanın STK’lar açısından oldukça önemli bir ihtiyaç olduğunu biliyoruz. Bilim Kahramanları olarak Vakfımızın desteğiyle 2018 yılından beri devam ettirdiğiniz Kızlar Bilimle Buluşuyor projesi bu anlamda sürdürülebilirlik açısından önemli bir örnek. Bu süreçteki deneyimlerinizden de yola çıkarak projeye uzun dönem devam edebilmenin katkılarını ve bu devamlılığı sağlamak için faydalanıcılar ve destekçilerle kurduğunuz ilişkinin öne çıkan noktalarını paylaşır mısınız?

Bilim Kahramanları Derneği olarak Sivil Toplum için Destek Vakfı’nın Çocuk Fonu ile desteklenen Kızlar Bilimle Buluşuyor projemizle 3 yıldır Türkiye’nin farklı şehirlerinde yaşayan ve devlet okullarında eğitim gören kız çocuklarını STEM uygulamaları ile buluşturuyoruz. Fon desteği ile 3 yılda toplam 20 şehirden 52 takıma, 309 çocuğa ve 100 öğretmene ulaştık.

Kızlar Bilimle Buluşuyor projemizi ilk kez 2018 yılında hayata geçirdik. Proje ile kız çocuklarının Minik Bilim Kahramanları Buluşuyor adıyla yürüttüğümüz FIRST LEGO League Explore programına katılmasını destekliyoruz. Projenin ilk fazında 12 kız takımını destekledik. Projenin 2. fazında, 20 takım desteğinin yanı sıra, Bahçeşehir Üniversitesi BAUSTEM Merkezi işbirliğinde öğretmen ve öğrenci görüşmeleri ve ölçek uygulaması  ile etki raporu hazırladık. Etki raporunun sonuçlarına göre, öğrenciler STEM alanlarına ilgileri başta olmak üzere STEM kimliği, STEM anlayışları ve STEM kariyerlerine olan ilgilerini geliştirme imkanı buldular. Öğretmenler ise aldıkları eğitimlerden sonra sınıf yönetimine daha az zaman harcadıklarını ve özellikle programla ilişkilendirilebilecek uygulamaları daha çok gerçekleştirdiklerini belirttiler.

2. fazda takım çıkartan devlet okullarının %50’sinin projenin 3. fazında da devamlılık gösterdiği ve verilerin toplandığı koç ve danışmanların %55’nin aynı kişilerden oluştuğunu gördük. Böylece, projemizin 3. fazının desteklenmesi ile katılımcı devlet okullarının sürdürülebilirliği güçlendirilmiş oldu. İlk başvurularında temel malzemeleri fonlanan devlet okullarının, gelecek yıllarda yaptıkları başvurularda giderlerinin azalması, desteklenme oranlarını yani katılım devamlılığını arttırdı.

Projenin 3. fazında daha önceki fazlarda yer alan öğretmenlerden de aldığımız geri bildirimler sonrasında, projeye öğretmen eğitimi ekledik. Takım koçlarına (öğretmenlere) yönelik proje detaylarına, programın uygulama süreçlerine, programın kazanımlarına ve  genel süreçlere ilişkin bilgilendirme toplantısı, takım koç ve danışmanlarının alandaki yetkinliklerini ve farkındalıklarını arttırmaya yönelik robotik, kodlama, proje yönetimi, STEM uygulamaları ve toplumsal cinsiyet eşitliği konulu katılımcı metotlar içeren çevrimiçi eğitimler düzenledik.

STEM uygulamalarının yaygınlaştırılması, eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanabilmesi ve eğitimle değişimin gerçekleşebilmesi için sürdürülebilirliğin çok önemli olduğunun farkındayız. Bu sebeple her yeni başvurumuzda kapasitemizi genişletmeye ve kazandığımız tecrübeler ile uygulamalarımızı geliştirmeye çalışıyoruz. Amacımız daha fazla kız çocuğuna, daha etkili şekilde erişebilmek. Bu amaç doğrultusunda, yıllar içerisinde projemizin içeriklerini geliştirdik, öğretmen eğitimleri ekledik, nitel ve nicel yöntemler kullanarak projemizin etkisini ölçüp, raporladık. Her yıl benzer devlet okullarının ya da koçlarının başvurusu ile bilimsel farkındalık konusunda tecrübe kazanan ve tecrübe kazandıkça daha etkili eğitimler veren öğretmenlerimizi desteklemeye ve projemizin etkisini artırmaya çalışıyoruz. 

Projenin 4. fazına başvurmamızın en önemli sebebi; önceki yıllarda  ortaya çıkan etkinin sürdürülebilirliğini sağlamak oldu. Devamlılığı sağlarken uyguladığımız adımların esas amaçları, daha fazla kız takımını bilim ve mühendislik alanları ile ilgilenmeleri konusunda teşvik etmek, fırsat eşitliği ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin savunuculuğunu devam ettirmek. Aynı zamanda, sahada edindiğimiz tecrübeler ile projemize kız takımı eğitimleri, STEM seti hazırlığı ve dağıtımı ile görünürlüğün, bilinirliğin arttırılması adına dijital gazete hazırlanması gibi adımlar ekleyerek projenin çocuklar üzerindeki etkisini ve  niteliğini artırmayı hedefliyoruz..

Bilim Kahramanları Derneği olarak yürüttüğümüz uluslararası ve ulusal proje ve programlarda devlet okullarını destekliyoruz. %30’luk bir payı desteklediğimiz devlet okullarına ayırıyoruz. Bu sayede fırsat eşitsizliğini ortadan kaldırmaya çalışıyoruz. Tahmin edebileceğiniz üzere kız takımlarının STEM kariyerlerine ilgi duymaları, dijital becerilerini geliştirmeleri ve geleceğin liderleri arasında yer alabilmeleri sürdürülebilir projelerle mümkün kılınabiliyor. Bu sebeple Kızlar Bilimle Buluşuyor projesinin yeri bizim için çok ayrı.

Her yılın sonunda proje kapsamında bir araya geldiğimiz kız çocuklarının ve takım koçlarının geri bildirimleri ve hikayelerini siz değerli bağışçılarımız ve dernek iletişim ağımız ile paylaşarak projenin görünürlüğünü arttırmaya ve sürdürülebilirliğine katkı sağlamayı hedefliyoruz. Yarattığımız etkiyi çoğaltmaya dair gayretimizi görüp, bu yolculukta yıllardır bizimle birlikte yürümeniz gerçekten çok kıymetli. 4. yılımızda, daha fazla kız çocuğuna ulaşma, eğitimde fırsat eşitliğini destekleme ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin yaygınlaştırılmasına katkı sağlama fırsatını bize sağladığınız için   Sivil Toplum için Destek Vakfı’na, Turkey Mozaik Foundation’a ve tüm  bağışçılarına çok teşekkür ediyoruz.

Kızlar Bilimle Buluşuyor projesinin önceki dönemlerini de göz önüne aldığınızda; desteklediğiniz takımlardaki kız çocukları, STEM kavramı ve bu alana dahil olan meslek grupları hakkında ne kadar bilgiye sahipti? Geçmiş dönem çalışmalarınıza baktığınızda beraber çalışma yürüttüğünüz kız çocuklarının bu anlamda nasıl bir dönüşüm yaşadığını gözlemliyorsunuz?

Her sezon tamamlandıktan sonra programa katılan kız takımlarından aldığımız geri bildirimlerde, yapılan desteğin sağladığı değişim etkisini ve bu etkinin kızlar üzerindeki değerini görme fırsatını yakaladık. Aynı zamanda projenin 2. fazı sonrasında Bahçeşehir Üniversitesi BAUSTEM Merkezi’nin desteği ile hazırlanan etki raporunda, yapılan ön ve son testler kıyaslandığında kız çocuklarının bilim, teknoloji ve mühendislik alanlarındaki kariyer olanaklarına olan ilgilerinin %6-%34 oranlarında artış gösterdiğini gördük. 

2. faz sonunda takım koçları ile iletişime geçerek, proje süresince edindikleri kazanımları, projeden memnuniyetleri ve deneyimlerini öğrenmek amacıyla takım üyelerinden ve kendilerinden geri bildirimler talep ettik. Geri bildirimler yazılı (teşekkür mektubu ve geri bildirim mektubu), görsel (video ve fotoğraf) ve farklı iletişim araçlarıyla (blog yazısı ve yerel haber sitelerinde çıkan demeçler) bizlere ulaştı. Bu bildirimler baz alınarak, kız çocuklarının kendilerine güvenlerinin arttığı, pes etmediklerinde başarıya ulaştıklarını gördükleri, ekip çalışmasından keyif aldıkları ve gelecek hayallerinin mühendislik ve pozitif bilim alanlarına yönelmek olduğunu açıkça gördük. Sezon teması kapsamında çevrelerine karşı daha duyarlı oldukları ve yaşamlarının ilerleyen kısımlarında engellilik alanında (sezon teması kapsamında) çalışmak istediklerini belirten takım üyeleri vardı. Geri bildirimler doğrultusunda, takım koç ve danışmanları ile idari kadro yetkilileri, çocukların gelişim gösterdiklerini, dahil oldukları süreçten birçok şey öğrendiklerini ve hayallerinin değiştiğini belirttiler.

Kız çocuklarının gelişimlerine olan inançlarının ve öz güvenlerinin arttığı ve STEM alanında, doğuştan gelen özelliklerin başarıları konusundaki belirleyiciliğine olan inançlarının azaldığı sonucuna hem kız çocuklarının geri bildirimlerden, hem etki raporu sonuçlarından hem de kendi deneyimlerimiz üzerinden ulaştık.

3. faz sonunda, kız çocuklarının ve  bir takım koçunun geri bildirimlerini sizlerle paylaşmayı çok isterim:

Sakarya’dan projeye katılım sağlayan bir kız çocuğu ‘’Festivale hazırlık sürecinde arkadaşlarımla beraber yeni bir şeyler yapmak, LEGO parçalarıyla hayal ettiğimiz parkı düzenlemek çok güzeldi. Bazen yaptıklarımız olmadı ve biz üzüldük. Ama yeniden yaptık. Bazen yaptığımız parçalar dağıldı. Her şeyi bozup yeniden yaptık. Ve sonunda başardık. Sunumlarımıza günlerce çalıştık. Annem ve babam da çok heyecanlıydı. İkisi de sunumumu ezberledi.‘’ diyerek yaşadığı süreci anlattı.

Kastamonu’dan programa katılan bir diğer kız çocuğu ‘’Bilim Harikaları takımının bir üyesiyim. Engelliler için yaptığımız bu proje bana çok iyi geldi. Büyüyünce mucit ya da bilim insanı olmayı düşünüyorum. Engelliler için bir yerler yapmayı düşünüyorum.’’ diyerek hayallerindeki değişimi paylaştı. 

Sakarya’dan bir kız çocuğu ise ‘’Köy okulu öğrencileri olarak bu çok gurur verici bir başarıydı.‘’ diyerek duygularını paylaştı.

İzmir’den takım koçu çocukların ve kendi deneyimini bizlerle şu şekilde paylaştı:Tamamı kızlardan oluşan bir takımla çalışmak gerçekten güzel bir deneyim. Haftalar ilerledikçe öğrencilerdeki değişimi gözlemledim. İlk başlarda yapmam diyen öğrenciler zamanla çok güzel ürünler çıkardı. Kendilerine güvenleri geldi. Her gün ne zaman çalışma yapacağız, Robotik-Kodlama yapacağız diye sorular artarak devam etti. Öğrenciler çalışmalara hevesle geliyor, LEGO’larla bir şeyler tasarlayınca mutlu oluyorlardı. Özellikle mühendislik defterine çizim yapmayı çok seviyorlar ve daha sonra LEGO’larla hayallerindeki tasarımı gerçekleştirmeye çalışıyorlar. Bu öğrencilerin hayal gücünün gelişmesine katkı sağlıyor. Ayrıca takım çalışması birbirlerinin ufuklarını açıyor. Herkes tasarımı bir tık daha üst noktaya taşıyor. Özellikle festival günü çok farklı oluyor. Birilerinin  karşında konuşmak, yaptıklarını anlatmak onları çok mutlu ediyor. Başkalarından takdir görmek sonraki çalışmalar için onlara en büyük destek. Aslında bu süreç iletişim, takım çalışması, özgüven, yaratıcılık ve kodlama becerilerinin gelişmesine çok büyük katkı sağlıyor. Öğrencilerin meslek tercihlerinde büyük değişimler oldu. 2. sınıf olan öğrencilerimden biri büyünce mucit olmak istiyorum diyerek süreçlerini aktardı.”

Son olarak, 2. fazın sonunda hazırlamış olduğumuz Etki Raporu’nu incelemek için internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz.

Vakfımızın sağladığı hibe desteği ile Kızlar Bilimle Buluşuyor projesinin 4. dönemini hayata geçireceksiniz. Projenin bu döneminde ne tür çalışmalar yapmayı planlıyorsunuz?

Kızlar Bilimle Buluşuyor Projesinin 4. fazı ile şimdiye kadar oluşturduğumuz tüm etkinin sürdürülebilirliğini sağlamanın yanı sıra toplumsal cinsiyet eşitliği temalı kız takımı eğitimleri, kız çocuklarına aynı temada (toplumsal cinsiyet eşitliği ve STEM temalı) malzeme seti hazırlığı ve dağıtımı, görünürlüğün ve bilinirliğin arttırılması için dijital gazete hazırlanması ve ölçme – değerlendirme çalışmaları için etki raporu hazırlanması gibi hedeflerimizi gerçekleştirmeyi planlıyoruz.

Öncelikle 20 kız takımının programa katılımı destekleyeceğiz. Takım koç ve danışmanlarını programın uygulama süreçleri, çocukların tarafındaki kazanımlar ve süreçlere dair   bilgilendireceğiz. Sezon temasına uygun keşif setlerinin gönderimini sağlayacağız. Daha önceki fazlarda takımlar için alınan tabletler ve robot setlerini de düzenleyerek, eksikleri tamamlayıp takımlara iletileceğiz. 

Bu senenin teması “CARGO CONNECT” olacak. Türkçe’de “Bir Kargonun Yolculuğu” olarak çocuklarla buluşturduğumuz Minik Bilim Kahramanları Buluşuyor programında kız takımları lojistik ve taşımacılık üzerine araştırmalar yapacak; kargoların nasıl taşındığını, nasıl ayrıştırıldığı ve teslimat noktalarına güvenli nasıl aktarıldığını keşfederek bu alanlardaki farklı sorunlara çözüm üreten proje fikirleri geliştirecekler. Takımlar, proje kapsamında göndereceğimiz Keşif Seti’ndeki LEGO parçalarından bir proje model oluşturacak, aynı zamanda hazırladıkları modellerine “LEGO Education” robot setlerini kullanarak hareketli bir parça da ekleyerek, kodlama becerilerini de geliştirecek. Bu süreçte farklı disiplinlerden uzmanlarla görüşme yapmaları için kızları teşvik etmeyi ve çevrelerinden proje geliştirme sürecinde destek almaları konusunda onları yönlendirmeyi planlıyoruz. Bu sayede, sorunlara çözüm ararken daha bütüncül ve disiplinler arası düşünmenin önemini kavramalarını bekliyoruz. Yapılacak çevrimiçi sezon toplantıları ile takımların sorularını yanıtlayacak ve tüm program boyunca e-posta ve telefon yoluyla uygulama süreçlerini takip ederek takımları, koç ve  danışmanları  her adımda destekleyeceğiz.

Projenin geçen yıllardaki uygulamalarına ek olarak, kız çocuklarının mühendislik ve temel bilim alanlarına ilgilerinin ve toplumsal cinsiyet eşitliği konusundaki farkındalıklarının artırılması için STEM alanında aktif çalışan bir uzman yardımı ile Kızlar Bilimle Buluşuyor Seti hazırlamayı ve bu setleri kız çocuklarına göndermeyi planlıyoruz. Bu setin içerisine, ilham verici iletişim malzemelerini (ilham verici hikâye kartları vb.) dahil etmeyi planladık. STEM seti tanıtımı ve kız çocuklarına cinsiyet eşitliği, ayrımcılık ve çocuklara toplumsal cinsiyet eşitliği alanlarında farkındalık kazandırabilmek için tek seferlik atölyeler gerçekleştirmeyi hedefliyoruz. Kız çocuklarının desteklenmesi sürecinde hem sezon teması ile ilişkili hem de STEM alanında kariyer yapan kadınların ilham verici hikayelerini kız çocuklarıyla buluşturabileceğimiz etkinliklerin de projeye dahil edilmesini planlıyoruz. 

Projenin son aşamasında ise takımlar, kendi yaşadıkları şehirde ya da yakın kentlerde gerçekleşecek festivallere katılım sağlayabilecek, çalışmalarını akranları,  bağımsız gözlemciler ve gönüllülerle paylaşabilecekler. Yarım gün süren festivallerde keyifli etkinliklere katılım sağlayacak çocuklar festival sonunda bireysel olarak madalya; takım olarak ise en güçlü oldukları alanlardan birinde (hareketli model, proje ya da takım çalışması) ödül alacaklar. 

Yapılan çalışmaların görünürlüğünün ve bilinirliğinin arttırılması için proje sonunda kız çocuklarının ve öğretmenlerinin de katılımıyla bir dijital gazete hazırlamayı hedefliyoruz. Belirlenecek format doğrultusunda STEM çalışmalarına katılan kız çocuklarını tanıyacağımız ve takım olarak yürüttükleri çalışmaları (projeler, kodlama ve öz değerler) takip edebileceğimiz bir yayın olmasını planlıyoruz. Bu kataloğu alanda çalışan STK’lar, destekçilerimiz ve gönüllülerimizle de paylaşarak hem farkındalık yaratmayı hem de proje sonunda ortaya çıkacak bilgi ve deneyimlerin yaygınlaşmasını amaçlıyoruz. 

 Son olarak, 2. faz sonunda hazırladığımız, kız çocuklarının, takım koç ve danışmanlarının proje tamamlandıktan sonra STEM alanındaki tecrübelerinin değişimine dair etki raporuna benzer bir rapor hazırlayacağız. Ayrıca, kız çocuklarından ve takımlara rehberlik eden öğretmenlerden etkinlik sonundan yazılı ya da görsel geri bildirim alarak faz sonu raporumuzu hazırlayıp  Sivil Toplum için Destek Vakfı ve Turkey Mozaik Foundation’a ileteceğiz. 

 Projenin bu döneminde toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda kız çocuklarının farkındalığını arttırmak için  atölye ve etkinlikler düzenlemeyi planlıyorsunuz. Bu çalışmayı projeye dahil etmenizin nedeninden ve bu kapsamda yapacaklarınızdan bahseder misiniz?

UNICEF’in 2020 yılında gelişmekte olan ülkelerdeki kız çocuklarını, STEM alanında destekleme çalışmalarının sonuçlarından yararlanarak hazırladığı raporda (Towards an Equal Future: Reimagining Girls’ Education Through STEM) kız çocuklarının STEM uygulamalarına erişimlerinin gelecekte toplumsal cinsiyet eşitliği, eğitimde fırsat eşitliği, ekonomi ve teknoloji alanlarında büyük gelişmeler sağlayacağı belirtiliyor. Ancak mevcut durumda da kızların her ne kadar STEM konularında daha iyi performans gösterseler de erkeklere göre STEM işgücü alanında yetersiz temsil edildiğinin altı çizilerek, önemli bir yetenek ve insan potansiyeli kaybı yaşandığı vurgulanıyor. Ayrıca COVID-19 kaynaklı okul kapanışları ve karantinaların kız çocuklarını daha çok etkilediği de paylaşılıyor.

 Kız çocuklarının STEM uygulamalarında geride kalmalarının nedenlerine baktığımızda da iki sebep öne çıkıyor. Birincisi yoksulluk, yani eğitim araçlarına erişimde yaşadıkları kısıtlılık. Diğeri ise, toplumsal cinsiyet rollerinin kız çocukları üzerinde bıraktığı etki. Bu iki sebebin etkilerini en aza indirgemek için çalışmalar yürütüyoruz. 

STEM uygulamalarının yaygınlaştırılması, eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanabilmesi ve

eğitimle değişimin gerçekleşebilmesi için sürdürülebilirliğin yeri çok ayrı. Bu sebeple her yeni başvurumuzda kapasitemizi genişletmeye ve kazandığımız tecrübeler ile uygulamalarımızı geliştirmeye çalışıyoruz. Daha fazla çocuğa, daha etkili şekilde erişebilmek için yıllar içerisinde projemizin içeriklerini geliştirdik, öğretmen eğitimleri ekledik, nitel ve nicel yöntemler kullanarak projemizin etkisini ölçüp, raporladık. Her yıl benzer devlet okulları ya da koçların başvurusu ile bilimsel farkındalık konusunda tecrübe kazanan ve tecrübe kazandıkça daha etkili eğitimler veren öğretmenlerimizi desteklemeye ve projemizin etkisini geliştirmeye çalışıyoruz. Bu yıl toplumsal cinsiyet eşitliği temalı atölyeler ve set gönderimlerini projemize dahil etmemizin sebebi, kız çocuklarında yarattığımız farkındalığı güçlendirmek ve toplumsal cinsiyetten bağımsız olarak STEM uygulamalarında başarılı olabileceklerine dair inançlarını arttırmak.

Görüldüğü üzere kız çocuklarının cinsiyete duyarlı STEM eğitimi almaları hem cinsiyete dayalı toplumsal kalıp yargıları ve cinsiyet normlarını ortadan kaldırmayı destekleyecek hem de kaliteli ve çağına uygun eğitime erişen kız çocukları gelecekte dijital dünya üzerine kurulu iş yaşamından ayrı tutulmayacak. Bildiğiniz üzere ülkemizdeki STEM uygulamaları sınırlı erişime ve düşük bir sürdürülebilirliğe sahip. Tüm bu sebepler ışığında, devlet okullarında okuyan ve kızlardan oluşan takımların desteklenmesini, kız çocuklarının STEM uygulamaları ile buluşturulmasını ve bu çalışmaların sürdürülebilirliğini önemsiyor ve destekliyoruz. 

Sonuç olarak projenin bu döneminde daha fazla kız takımını bilim ve mühendislik alanları ile ilgilenmeleri konusunda teşvik etmeyi ve aynı zamanda fırsat eşitliği ve toplumsal cinsiyet eşitliği savunuculuğunu devam ettirmeyi amaçlıyoruz. Son olarak proje kapsamında, geçmiş dönemlerde sahada edindiğimiz tecrüber ile kız takımlarının eğitimi, STEM seti hazırlığı ve dağıtımı ile projenin çocuklar üzerindeki etkisini ve projenin niteliğini arttırmayı amaçlıyoruz.

 

Emek Benim Kadın Derneği ile Afet ve Ekokırıma Karşı Kadın Dayanışmasını Güçlendirme Projesini Konuştuk

By | Orman Yangınları Acil Destek Fonu

Muğla’da faaliyet gösteren Emek Benim Kadın Derneği (Emek Benim), şiddet mağduru kadınlara hukuki ve psikolojik destek sağlıyor; kadınların istihdamı ve ev eksenli çalışan kadınların sorunlarını gündeme taşıyarak çözüm önerileri geliştiriyor. Turkey Mozaik Foundation, Actecon ve 212 işbirliğiyle bireysel ve kurumsal bağışçıların finansal desteği ile hayata geçirdiğimiz Orman Yangınları Acil Destek Fonu kapsamında Emek Benim, Afet ve Ekokırıma Karşı Kadın Dayanışmasını Güçlendirme projesini hayata geçirecek. Dernek, proje kapsamında Muğla il merkezi ve ilçelerinde yangın sonrası tahliye edilen iki kırsal yerleşim yerinde  yaşayan kadınların, köylerine yeniden yerleşirken kamu ve sivil toplum kuruluşlarının (STK) sağladığı her türlü desteğe erişebilmeleri için çalışmalar yapacak. Aynı zamanda, mevcut destek mekanizmalarının dışında kalan kadınların kıyafet, ev eşyası ve çocukların eğitim gibi alanlardaki acil ihtiyaçlarını temin edecek. Dernek, hibe kapsamında afetten etkilenmemiş ve etkilenen kadınlar arasındaki kadın dayanışmasını artırmak amacıyla bölgedeki kadınları bir araya getirecek. Emek Benim proje kapsamında 2 köyde yaşayan en az 30 kadın ve ailelerinin mevcut desteklere erişimlerini sağlayacak.

Emek Benim Kadın Derneği Başkanı Nahide Uçar ile yaptığımız röportajda, faaliyet yürüttükleri bölgede ev eksenli çalışan kadınların sorunlarını, yaşanan orman yangınlarının kadınları nasıl etkilediğini ve hibe desteğimizle hayata geçirecekleri çalışmaları konuştuk. 

Emek Benim Kadın Derneği, Orman Yangınları Acil Destek Fonu kapsamında Vakfımızdan ilk kez hibe alıyor. Okuyucularımızın derneğinizi daha yakından tanıyabilmesi için kuruluş amacınızdan ve yaptığınız çalışmalardan bahseder misiniz?

Derneğimiz ev eksenli çalışan kadınların görünür kılınması amacıyla alan çalışması yürütürken bir yandan da kadınların hem  evin bakım sorumluluğunu yerine getirirken hem de geçimlerini sağlamak için emek sarf ettiklerini tespit etti. 35 kadın emeklerini birleştirerek 2013 yılında Emek Benim Kadın Derneği’ni kurdu. Derneğimiz hak temelli ve emek üzerine çalışıyor; kadın hakları, cinsiyet eşitliği farkındalığı, kadına yönelik şiddet, çocuk istismarı öncelikli çalışma alanlarımız arasında yer alıyor. Yürüttüğümüz son çalışmalardan bahsedecek olursam; Kadın Yoksulluğu ile Mücadelede Feminist Dayanışma başlığı ile 17 kadın örgütünün katıldığı ve 2 gün süren bir çalıştay düzenledik. Bu çalıştayda farklı kadın dernekleri ve kadın kooperatifleri ile ne tür dayanışma pratikleri geliştireceğimizi tartıştık. Aynı zamanda derneğimiz, kadına yüklenen rollerin ağırlaştığı COVID-19 döneminde, Etkiniz AB Programı desteğiyle 127 kişi ile anket çalışması yaptı. Emek Benim olarak etkin bir şekilde sahada çalışmalarımızı yürütmeye devam ediyoruz. 

Dernek olarak ev eksenli çalışan kadınların sorunlarının görünür olması amacıyla çalışmalar yürütüyorsunuz. Faaliyet yürüttüğünüz bölgede ev eksenli çalışan kadınlar ne tür sorunlarla karşılaşıyor? Bu sorunların çözümü için kamu kurumları ve sivil toplum kuruluşları neler yapabilir?

Ev eksenli çalışan kadınların görünürlüğü bulunmuyor ve bu kadınlar evde birçok işi aynı anda yapıyor. Ev eksenli çalışan kadınlar, çoğu zaman sosyal güvenceleri olmadan sağlıksız ortamlarda çalışmak zorunda kalıyorlar. Kendi imkanlarıyla ürettikleri ürünleri pazarlayabilecekleri olanaklara erişmekte zorlanıyorlar.  Bu nedenle başta Sosyal Güvenlik Kurumu olmak üzere, kamu kurum ve kuruluşları ev eksenli çalışan kadınların emekli olabilmeleri ve sosyal haklardan faydalanabilmeleri için kanunları kadınların yararına göre düzenlemeli. Örneğin, ev içerisinde kendi imkanları ile üretim yapan kadınların vergiden muaf olması gerektiğini düşünüyoruz. Yerel yönetimler ise ev eksenli üretim yapan kadınların ürünlerini satabilecekleri pazar alanları sağlama konusunda destek olmalı. Ayrıca ev eksenli çalışan kadınların da çocuk bakım yükü kolaylaştırılmalıdır. 

2021 yazında Türkiye’nin farklı bölgelerinde meydana gelen yangılar sırasında kadınların mücadelelerine dair haberlerle sıklıkla karşılaştık. Öte yandan birçok kadın bu dönemde yaşadığı yerden göç etmek zorunda kalarak daha bireysel bir mücadele içine girdi. Yangınlar çalışma yürüttüğünüz bölgeyi ve özellikle kadınları nasıl etkiledi?

Bölgemizdeki yangınların bizzat içinde bulunduk. Kadınların yıllarca yaşadıkları evlerinden, bağlarından, anılarından, çocuklarını büyüttükleri yerlerden yeni bir yere göç etmeleri psikolojik olarak çöküntü içine girmelerine sebep oldu. Gitmek zorunda kalsalar da  akılları hep geride bıraktıklarında kaldı. 2021 yazında meydana gelen yangınlar sırasında derneğimiz hızlı bir şekilde yangın bölgelerinde yaşayan kadınlara kıyafet desteğinde bulundu. Aynı zamanda,  kendi ürettiğimiz her türlü malzemeyi anında bu bölgelere ulaştırdık. Göçmek ve gidilen yeni yerde hayatı yeniden kurmak her kadın için yüktür. Özellikle de yeterli şekilde desteklenmemişlerse bu yükleri daha da ağırlaşır. 

Emek Benim Kadın Derneği’nin çalışmalarının temelinde kadınlar arası dayanışmayı güçlendirmek yer alıyor. Yerelde kadınlarla bu dayanışmayı örgütlemek için kullandığınız yöntemlerden bahseder misiniz?

Öncelikle çalıştığımız alanda kadınlarla güvene dayalı, eşit bir ilişki inşa etmeye çalışıyoruz. Yardım odaklı değil hak temelli bir yaklaşımla çalışmanın amacının net olarak kavranmasına önem veriyoruz. Önemle verdiğimiz bir diğer konu ise çalışmayı kendilerine sunulan bir destek paketi gibi değil birlikte kotarılan bir dayanışma pratiği olarak hissetmelerini sağlamak. Bu nedenle, katılımcı yöntemler kullanmaya, bunları çalışmanın içinde geliştirmeye gayret ediyoruz. Son olarak şunu ekleyeyim; temas ettiğimiz grubun içinden öne çıkan kişilerle daha derinlemesine ve yakın ilişki geliştirerek iletişimin sürekliliğini sağlamaya gayret ediyoruz. 

Hibe desteğimizle Afet ve Ekokırıma Karşı Kadın Dayanışmasını Güçlendirme projesini hayata geçireceksiniz. Bu projeye neden ihtiyaç duydunuz ve proje kapsamında ne tür çalışmalar yapmayı planlıyorsunuz?

2021 Temmuz ve Ağustos aylarında başlayan yangınlar sırasında; Muğla ili ve ilçelerinde yanan köylerden ve kasabalardan tahliye edilen kadınları ziyaret ederek, ihtiyaç duydukları kıyafetleri üretim atölyesinde dikerek ve ayrıca satın alarak temin ettik. Ayrıca ihtiyaç tespiti yaparak Ege Kadın Buluşması, Afet Platformu gibi sivil ağlara bilgi akışını sağladık. Bir kez daha gözledik ki bunlardan çok daha fazlasının yapılması gerekiyor. Yangın, deprem, kuraklık sel gibi iklim krizi ve insan eylemleri sonucu meydana gelen afetlerin öncesinde önleme ve koruma bilincinin yaygınlaşması ve sonrasında iyileşme sürecinin cinsiyete duyarlı şekilde planlı kamusal destek ve sosyal dayanışma temelinde yapılandırılması gerekiyor.

Emek Benim Kadın Derneği olarak hibe desteğinizle Afet ve Ekokırıma Karşı Kadın Dayanışmasını Güçlendirme projesini hayata geçireceğiz. Bu proje ile Muğla Merkez ve Milas  bölgesinde bulunan iki kırsal yerleşim yerinde yaşayan kadınların, köylerine yeniden yerleşirken kamu kurumları ve STK’ların sağladığı desteklere erişebilmeleri için çalışmalar yapacağız. Bu hedef doğrultusunda, 2 köyde yaşayan 30 kadın ve ailelerinin mevcut desteklere erişiminlerini sağlayacağız. Muğla merkezde yaşayan afet yaşamamış kadınlarla köyü ve evi yanan kadınlar arasında kadın dayanışması odaklı iletişim gelişmesini sağlayacak ve afet sonrası hayatı yeniden kurma süreçlerini kolaylaştıracağız. Kadınların dayanıklılıklarını arttırarak, yaşamı koruma ve toplumsal cinsiyet eşitliği bilincinin gelişmesine katkıda bulunacağız. Son olarak, yangınla birlikte hane bazlı tarım alanları ve tohumlarını da kaybeden kadınların yangın yaşamayan bölgelerdeki diğer köylerdeki kadınlarla buluşmalarını sağlayarak hem tohum ihtiyacını karşılamalarını hem de ekolojik döngüye saygılı kadın dayanışmasını pratik etmelerini sağlayacağız.

 

Pembe Hayat LGBTİ+ Dayanışma Derneği Kuir Sanatçılar Dayanışma Ağ Projesini Tamamladı

By | Kültür Sanat Fonu

Cinsiyet kimliği ve cinsel yönelim alanında faaliyet gösteren Pembe Hayat LGBTİ+ Dayanışma Derneği (Pembe Hayat), LGBTİ+’lara yönelik hak temelli çalışmalar gerçekleştiriyor.  Kültür Sanat Fonu’nun 2020 döneminde Turkey Mozaik Foundation finansmanı ile hibe desteği sağladığımız Pembe Hayat, Kuir Sanatçılar Dayanışma Ağı projesini yakın zamanda tamamladı. Proje kapsamında dernek, pandeminin etkisiyle üretim alanları ve geçim kaynakları daha da daralan LGBTİ+ sanatçıların bir araya geldiği ve birbirlerine bilgi ve tecrübelerini aktardıkları bir dijital platform geliştirdi. 

Pembe Hayat Festival Koordinatörü Arya B. Zencefil ve Sosyal Hizmet Uzmanı Doğukan Karahan ile gerçekleştirdiğimiz röportajda; derneğin sağladığı danışmanlık hizmetlerini, projenin kuir sanatçılara ve üretim alanlarına etkilerini ve derneğin gelecek dönem planlarını konuştuk.

Pembe Hayat Derneği LGBTİ+lara yönelik olarak; hukuk, eğitim, sağlık ve uyum süreçleri hakkında ücretsiz danışmanlık veriyor. Bu alanlarda karşılaştığınız taleplerden ve gerçekleştirdiğiniz çalışmalardan bahsedebilir misiniz? 

LGBTİ+’lara yönelik danışmanlıklarımızın çoğu noktada kesiştiği söylenebilir. Özellikle trans bireylerin, cinsiyet uyum süreçlerinde geçecekleri hukuki ve sağlık alanındaki prosedürler konusunda danışmanlık veriyoruz. Ayrıca cinsel yolla bulaşan hastalıklar konusunda da temel bilgilendirmeleri yapıp, konuyla doğrudan ilgilenen diğer derneklere de yönlendirmelerde bulunuyoruz. Aynı zamanda, kişisel verilerin gizliliğine aykırı uygulamalarda,, uyum sürecinde yazılması gereken dilekçelerde, cinsiyeti kimlikte düzeltme davasında uygulanacak adımlarda, hapishanelerdeki LGBTİ+ bireylerin ihtiyaçlarının karşılanmasında ve benzeri konularda da destek veriyoruz. Eğitim konusunda da, istek doğrultusunda LGBTİ+ kapsayıcılığı üstüne programlar düzenliyor, psikoloji ve sosyal hizmetler öğrencilerine staj imkanı sağlıyor ve derneğimizin çalışma alanlarında akademik çalışma yapan kişilere tez danışmanlığı veriyoruz.

Hibe desteğimizle gerçekleştirdiğiniz Kuir Sanatçılar Dayanışma Ağ projesini yakın zamanda tamamladınız. Proje kapsamında yürüttüğünüz çalışmalardan bahseder misiniz?

Proje kapsamındaki en öncelikli hedefimiz, pandemi şartlarından dolayı fiziksel alanlarda bulunamayıp, birbirine aktarım yapamayan ve kenetlenemeyen LGBTİ+ sanatçıları bir araya getirmek oldu. LGBTİ+ topluluğu, bilgi ve kültür aktarımını sesli olarak yapmakta çünkü yazılı arşivcilik eskiden bir ayrıcalıktı. Kitap ya da makale basacak, yayınlayacak mecraların sayısı zamanla arttı. Bu sürede bu sesli aktarım devam etti fakat pandemi şartları tüm güvenli alanları tehlikeye attı. Kuir Sanatçılar Dayanışma Ağı ile bilgi ve tecrübe aktarımını devam ettirmek istedik.

Proje kapsamında sanatçılara ve içerik üreten LGBTİ+’lara bir platform, tecrübe ve bilgilerini aktarabilecekleri bir alan yaratmak istedik. Çevrimiçi bu platform güvenli bir alan olarak sansürden bağımsız olarak kuir sanatçıların işlerini konuşup, anlatabileceği bir platform oldu. 22 sanatçının katılımcı, yazar ve eğitimci olarak katıldığı etkinliklerimizde, sanatın her alanından bir ses bulmak mümkün. 

Kuir Sanatçılar Dayanışma Ağ projesi ile pandemi ile beraber sanatsal üretim alanı iyice daralan kuir sanatçıların hem yeni projeler ortaya çıkarmasını hem de birbirleri ile dayanışmasını sağladınız. Ağda yer alan sanatçılardan gelen geri bildirimleri de göz önüne aldığınızda, projenin kuir sanatçılara ve  üretim alanlarına etkisinden bahsedebilir misiniz? 

Gelen geri dönüşler ve çıkan ürünler sonucunda çoklu-disiplinlerde ürün vermek adına cesaretlendirici bir proje olduğunu söyleyebiliriz. Projede yer alan isimlerin, diğer sanatçıların repertuarlarını genişlettiğini görmüş olduk. 

Üretim için alan ve imkan sağlanınca, sesi kısılan ve dışlanan bu sanatçıların aslında pandemi şartlarında dahi üretmeye ne kadar açık olduğunu gördük. Bize gelen işlerin çoğu, dışarı çıkma kısıtlamaları sırasında üretildi. Bu noktada, zor geçen bir dönem içerisinde de üretimin devam etmesi sağlandı.

Sanat yapabilmek ve sanatçının kendini geliştirmesi için zaman, kaynak ve sabır gerekir. Kuir Sanatçılar Dayanışma Ağı bu gereklilikleri ve gereksinimlerin giderilmesi noktasında tam doğru zamanda, doğru yerde ortaya çıkan bir proje oldu.

Kültür Sanat Fonu’ndan aldığınız hibe desteğinin derneğinize ve çalışmalarınıza ne tür katkıları oldu? Kültür Sanat Fonu’nu destekleyen bağışçılarımızla paylaşmak istediğiniz bir mesaj var mı?

Pandemi dönemi ve öncesi yaşanan kopukluklar, baskılar ve yasaklar LGBTİ+ komünitesi için çok zor bir dönemdi ve kuir sanat zaten yaşadığı sansürlerle mücadele etmekteydi. Kültür Sanat Fonu, Pembe Hayat KuirFest’in, ihtiyacı olan kuir sanatçılara ulaşmasında güçlü bir destek oldu.

Kültür Sanat Fonu sayesinde oluşturduğumuz Kuir Sanatçılar Dayanışma Ağı, gelir kaynakları kısıtlanan, sanatı sansürlenen, sesi engellenen bir azınlığın zor şartlarda üretime devam etmesi açısından çok önemli bir adım oldu. Proje ilerleyen zamanlarda, sanatçılara bir dayanışma alanı açmaya devam edecektir.

Pembe Hayat Derneği’nin gelecek dönemde yapmayı planladığı çalışmalardan bahseder misiniz? 

Gelecek dönem için öncelikli hedefimiz, değişen politik gündemler ve yaşanan olaylar ışığında, LGBTİ+ haklarının, özellikle trans haklarının daha büyük kitlelerce benimsenmesi, önemsenmesi ve bilinmesidir. Amacımız doğrultusunda, sanal dünyanın ve sosyal medyanın etkisine inanıyor, önyargıları yıkmak konusunda bir araç olarak kullanılması gerektiğini düşünüyoruz. YouTube kanalımız, bilgi ve söylem üretimi, bir de KuirFest ile yaptığımız sanat festivalinin devamını öngörüyor ve çalışmalarımızı bu şekilde yönlendiriyoruz. Ayrıca yeni projelerimiz arasında, hukuk alanında daha kapsamlı çalışmalar, podcastler ve eğitimler var.

Kuir Sanatçılar Dayanışma Ağı projemizi de geliştirip, ihtiyaca göre evrimleşmesi noktasında iyi bir başlangıç görüyoruz. Bununla beraber çevrimiçi film platformu ile de sosyal kabul için önemli gördüğümüz LGBTİ+ sanat çalışmalarını desteklemeye devam edeceğiz.

 

İletişim Uzmanı Arıyoruz

By | Genel

Vakfımızın uluslararası bir kuruluş ile yaptığı işbirliği kapsamında iletişim çalışmalarının yürütülmesinde görev alacak bir İletişim Uzmanı arıyoruz.

İlgilenen adayların özgeçmişleri ile bu pozisyona neden başvurduklarını anlatan İngilizce hazırlanmış motivasyon mektuplarını (bir sayfayı geçmeyecek şekilde) e-postanın konusunda “İletişim Uzmanı” başlığını kullanarak 24 Aralık Cuma günü saat 18:00’e kadar kurumsal@siviltoplumdestek.org adresine göndermeleri gerekir.

Başvurular geldikçe değerlendirileceği için ilgilenen adayların başvurularını son başvuru tarihinden önce yapmaları önemle rica olunur. Yalnızca eksiksiz olarak gönderilen başvurular değerlendirmeye alınacak ve ön elemeyi geçen başvuru sahipleri ile iletişime geçilecektir.

İletişim Uzmanı pozisyonunun görev tanımı, adaylarda aranan özellikler ve başvuru koşullarına dair bilginin yer aldığı ilana buradan ulaşabilirsiniz.

Gelecek Daha Net Platformu ile Gençliğin Kimyası Projesi’ni Konuştuk

By | Şartlı Hibe

18-25 yaş arası gençlerin hayatları ile ilgili bilinçli kararlar alabilmelerine ve kendi hayatlarının hakimi olmalarına destek olmak amacıyla  Sürdürülebilir Kalkınma için Yenilikçi Çözümler Derneği bünyesinde çalışmalarını yürüten Gelecek Daha Net Gençlik Platformu (GDN), profesyonel hayatta yer alan kişiler ile gençleri çevrimiçi ve çevrimdışı rehberlik, mentorluk, eğitimler, buluşmalar, videolar, kariyer koçluğu gibi fırsatlarla buluşturarak, gençlerin meslek seçimlerine destek sağlıyor. Organik Kimya işbirliği ve mali desteği ile Vakfımızın koordinasyonunda hayata geçirilen Gençliğin Kimyası Projesi ile GDN, kimya ve ilişkili bölümlerde okuyan lise ve üniversite öğrencilerinin kimya sektörü ile ilgili birinci elden bilgi edinebilmesi ve kariyer yolculuklarında okudukları bölümler üzerinden meslek seçimi yapmalarını teşvik etmek amacıyla çalışmalar yürütecek. Proje kapsamında, katılımcı gençlerin kimya sektöründeki farklı meslekleri tanımaları amacıyla video içerikleri, webinarlar ve e-mentorluk buluşmaları gerçekleştirilecek. Aynı zamanda, projeye katılan 10 genç Organik Kimya’nın 5 farklı departmanında birer günlük staj programına katılacak. 

GDN Proje Koordinatörü Genar Ersoy ile yaptığımız röportajda Gençliğin Kimyası projesini, Türkiye’de gençlerin meslek seçimini etkileyen faktörleri, gençlerin ve profesyonellerin iş yaşamında birbirlerinden beklentilerini konuştuk. 

Gelecek Daha Net Platformu (GDN) vakfımızdan ilk kez hibe alıyor. Okuyucularımızın GDN’yi daha yakından tanıyabilmesi için kuruluş amacınızdan ve yaptığınız çalışmalardan bahseder misiniz?

GDN, gençlerin kendilerine uygun meslek alanlarını erken yaşta bulmalarına yardımcı olan ve Türkiye’de yetersiz kalan rehberlik sistemine alternatif çözüm getiren bir sosyal girişim. GDN, gençlerin toplumun proaktif üyeleri olmasını teşvik ediyor; eğitim, kariyer ve hayatta bilgiye dayalı kararlar alabilme kabiliyetiyle gençleri güçlendiriyor ve kendi kaderlerini tayin edebilmelerini teşvik ediyor. Onları 21. yüzyılın hayat becerileriyle donatıyor. GDN çalışmalarında yüzlerce gönüllü profesyonelin rol aldığı çevrimiçi ve çevrimdışı mentorluk, koçluk ve yetenek geliştirme yaklaşımlarını birleştiriyor. Bu doğrultuda insanların tatminkâr hayatlar yaşamasını; liseyi, üniversiteyi ve işini bırakan genç sayısının azalmasını, iş bulma şanslarının artmasını, kariyerde başarı oranlarının artmasını, ekonominin güçlenmesini ve genel anlamda daha proaktif ve üretken bir toplumun ortaya çıkmasını hedefliyor.

Bu doğrultuda çevrimiçi mentorluk, Türkiye Uluslararası Koçluk Federasyonu (ICF Türkiye) işbirliği ile kariyer koçluğu, EMBARK Programı ile tersine mentorluk, webinarlar, meslek tanıtım ve ilham veren videolar, yüz yüze kişisel gelişim eğitimleri ve gençlik kampları gerçekleştiriyoruz.

GDN olarak gençlerin doğru meslek seçebilmeleri için birçok farklı proje geliştirdiğinizi biliyoruz. Türkiye’de gençlerin meslek seçimini etkileyen faktörler nelerdir?

Türkiye’de maalesef meslekten önce üniversite ve bölüm seçimi yapılıyor. Bu seçim için de en önemli kriter üniversiteye giriş sınavlarında alınan puan. Fakat birçok bölümde mezun olduğunuzda yapabileceğiniz farklı meslekler, işler var. Gençlerin üniversite yıllarında buna karar vererek ilerlemesi çok önemli. Gençler okuduğu bölümün, aldığı eğitimin çok dışında mesleklere yöneldiğinde yetenek uyumsuzluğu söz konusu oluyor. Bu da gençlerin mutsuz olmasına, işsizliğin artmasına ve ekonomik verimsizliğe sebep oluyor. Bu sebeple gençlerin yapmak istedikleri mesleklerin içeriğini, o mesleği yapan kişilerin iş günlerinin nasıl geçtiğini, o mesleği yapmak için hangi yeterlilikleri sağladıklarını bilmeleri çok önemli. Gençlerin doğrudan meslekleri yapan profesyonellerle görüşerek, kendi değerleri ve güçlü yönleri doğrultusunda mesleklerini seçmeleri ve iş hayatına girmeden önce o alanlarda kendilerini geliştirmeleri çok değerli.

Projelerinizde özel sektörden kurumlar ve profesyonellerle gençleri bir araya getiriyorsunuz. Genel hatlarıyla incelediğinizde, farklı sektörlerde faaliyet gösteren bu şirketlerin gençlerden ne tür beklentileri var? Kullandığınız yöntemler bu iki grubun ihtiyaçları ve beklentilerini karşılamakta ne kadar etkili oluyor?

GDN olarak, gençlerin sektörlerden ve şirketlerden beklentilerinin neler olduğunu göz önünde bulunduran çalışmalar yürütüyoruz. 2017 yılında bu bağlamda Genç Dostu Şirketler Araştırması’nı gerçekleştirdik. Farklı sektörlerde şirketler, gençlerin ne yapmak istediklerinin bilincinde ve kişisel gelişim açısından kendilerini geliştirmiş bireyler olmalarını bekliyor. Gençler ise şirketlerin yeni kuşaklara uyum sağlamalarını, dinamik, dijital çalışmalara uyumlu, sosyal sorumluluk bilinçlerinin yüksek ve sürekli yeniliklere, teknolojiye ayak uydurmalarını istiyor. Bu anlamda mentorluk, tersine mentorluk, webinarlar, meslek videoları ile karşılıklı iletişimi gençler iş hayatına girmeden başlatmış oluyoruz. Çeşitli eğitimler ve kamplar ile gençlerin kendilerini geliştirmelerini, 21. Yüzyıl becerilerini edinmelerini sağlamaya çalışıyoruz. Birçok farklı faaliyetle bu iki grubun ihtiyaç ve beklentilerini karşılamaya çalışıyoruz.

Vakfımızın koordinasyonunu yürüttüğü, Organik Kimya’nın işbirliği ve mali desteğiyle gerçekleştirdiğiniz Gençliğin Kimyası projesi amacından ve bu kapsamda yapmayı planladığınız çalışmalardan bahseder misiniz?

Bu proje ile kimya sektöründe kariyer hedefleyen gençlerin; Organik Kimya Gönüllüler Topluluğu ile etkileşim kurmaları, kariyer hedeflerini planlamalarına destek olunması, güçlü yönlerinin ve kişisel gelişim alanlarının desteklenmesi, toplumsal farkındalık ve duyarlılıklarının artırılması, kimya sektöründe çalışmaya motive edilmesi ve yönlendirilmesi amaçlanıyor.

Gençliğin Kimyası Projesi kapsamında; 

  • Organik Kimya gönüllülerinin, gençlere kariyer planlamalarında yol haritası belirlemeye yardımcı olmaları ve hem sektörel hem kişisel gelişim alanlarında onları desteklemeleri amacıyla bir Mentorluk Programı gerçekleştirilecek. Yapılandırılmış mentorluk görüşmeleri birebir ve çevrimiçi olarak düzenlenecek. Mentorluk görüşmelerine 25 mentor ve 25 genç katılacak.Hem Organik Kimya, hem sektör, hem de iş-özel hayat dengesine yönelik bilgilendirici ve interaktif 10 webinar gerçekleştirilecek. Bu webinarlarda Organik Kimya’nın farklı departmanlarında rol alan profesyoneller, gençlerle bir araya gelerek bilgi ve deneyim paylaşımında bulunacaklar ve gençlerin sorularını yanıtlayacaklar. 
  • Organik Kimya’nın farklı departmanlarından meslek profesyonelleri ile Meslek Tanıtım Videoları hazırlanacak. Gençlerin sektördeki farklı birimler hakkında merak ettikleri ve sektör profesyonellerinin kariyer yolculukları bu videolarda yer alacak. Organik Kimya bünyesinde İstanbul’da çalışan profesyonellerle 5, Rotterdam’da çalışan profesyonellerle de 2 meslek tanıtım videosu hazırlanacak.
  • Gelecekten Bir Gün Staj Programı ise, gençlerin Organik Kimya’nın farklı birimlerinden profesyonellerle birebir zaman geçirerek, sektörün ve mesleklerin çalışmalarına dair bilgi edinmelerini sağlayacak kısa süreli bir staj programı. Program kapsamında gençler 1 ile 5 iş günü arasında süreyi Organik Kimya’da farklı pozisyonlarda çalışan profesyonellerle birlikte geçirecek.
  • İnteraktif oturumları ve sürdürülebilir yaşam tarzlarına katkıda bulunması amacıyla tasarlanan materyalleri ile Goals for Good Programı, çevrimiçi olarak gerçekleştirilen 4 modülden oluşuyor. Goals for Good Programı, kimya sektöründe çalışmak isteyen gençleri, kendi refahlarının yanı sıra diğer insanların ve dünyanın refahı için de iyi olan hedefler belirlemeleri ve bu hedeflere ulaşmaları konusunda desteklemeyi amaçlıyor.

Proje kapsamında da uygulayacağınız Goals for Good programı ile gençlerin başarı ve sürdürülebilirlik gibi kavramlara bakışında bir farklılık yaratmayı hedefliyorsunuz. Bu programın kapsamından ve daha önce katılan gençler üzerindeki etkisinden bahseder misiniz?

Goals for Good programı uluslararası bir program. GDN olarak programın Türkiye ayağını yürütüyoruz. Program, gençlerle yapılandırılmış 4 seans olarak gerçekleşiyor. Program modülleri, Küresel Amaçlar doğrultusunda geliştirilmiş. Pandemi koşullarında çevrimiçi olarak gerçekleşen programı şimdiye dek 95 gençle beraber uyguladık. Katılımcı gençlere program öncesi ön-test, sonrası son-test ve değerlendirme anketi uyguluyoruz. Programa katılan gençlerin geri bildirimleri doğrultusunda; bilgilerinin ve farkındalıklarının arttığını, kendileri için kısa, orta ve uzun vadede hedefleri ve başarı tanımlarını belirlediklerini ve iyi olma hallerini arttırmak için günlük hayatlarında değişiklikler yaptıklarını gördük. Program sırasında uygulanan metotları ve araçları gençler gündelik hayatlarına da adapte ediyorlar.