Monthly Archives

Aralık 2022

Her Yaşta Fonu’nun 2022 Dönemi Fon Başlangıç Raporu Yayımlandı

By | Her Yaşta Fonu, Her Yaşta Fonu

Yaşlılık ve yaşlanma alanlarıyla kadın, sağlık, eğitim gibi bu alanı çevreleyen konularda faaliyet yürüten sivil toplum kuruluşlarının (STK) çalışmalarını ve projelerini desteklemek amacıyla AgeSA Hayat ve Emeklilik işbirliği ve mali desteğiyle hayata geçirdiğimiz Her Yaşta Fonu’nun yapısı, desteklediğimiz STK’lar ve yapacakları çalışmalara dair bilgilerin yer aldığı raporumuz yayımlandı. Fon kapsamında Birey ve Toplum Ruh Sağlığında İZ Derneği (Bir İZ Derneği), Dem Derneği ve Hayat Boyu Hayat Dolu Derneği’ne toplam 348.200 TL hibe desteği sağlıyoruz.

Her Yaşta Fonu’nun yapısı, desteklediğimiz STK’lar ve yapacakları çalışmalara dair bilgilerin yer aldığı raporumuza buradan ulaşabilirsiniz.

Alt Yazı Sinema Derneği Altyazı Sinema Dergisi Dijital Arşiv Projesini Tamamladı

By | Kültür Sanat Fonu

2019 yılında kurulan Altyazı Sinema Derneği; sinema alanındaki yayıncılık faaliyetlerinin yanı sıra sansür ve ifade özgürlüğü başta olmak üzere cinsiyet eşitliği, işçi güvenliği ve sağlığı gibi meseleler ile ilgili olarak da faaliyet yürütüyor. Kültür Sanat Fonu’nun 2021 döneminde  Turkey Mozaik Foundation eş finansmanıyla sağladığımız hibe desteği ile Altyazı Sinema Derneği, sinemacıların, gazetecilerin, sinemaseverlerin, sanatçıların ve sinemaya ilgi duyan herkesin yararlanabileceği birincil kaynak olacak bir arşiv oluşturmak amacıyla Altyazı Sinema Dergisi Dijital Arşiv projesini hayata geçirdi. Proje kapsamında, derginin Eylül 2001’deki ilk sayısından itibaren yayınlanan 144 sayı dijital aktararak ilgilenenlerin erişimine açılacak.

Altyazı Sinema Derneği Saymanı ve İktisadi İşletmesi Müdürü Ali Deniz Şensöz ile yaptığımız röportajda; dijitalleşmenin sinema sektörüne etkileri, proje kapsamında yürütülen çalışmalar, Altyazı Sinema Derneği’nin gelecek dönem için öncelikleri ve hibe desteğinin kuruluşa sağladığı katkılar hakkında konuştuk.  

Ekim ayı ile birlikte Türkiye’nin farklı illerinde film festivalleri düzenlenmeye ve bu kapsamda düzenlenen etkinliklerle seyirciyle yeniden yüz yüze buluşmaya başlandı. Pandemi sonrası süreçte film festivallerinin nasıl bir dönüşüm yaşadığından ve festivallerin sinema sektörü için öneminden bahseder misiniz?

Herkesin oldukça yalnızlaştığı uzun bir dönemin ardından hem filmlerin yeniden dolu salonlarda seyircilerle buluşabildiği hem de sektördeki insanların bir araya gelip iletişim kurabildiği mekânlar olarak festivallerin kıymeti bu dönemde bir kez daha yüzeye çıktı. Bir yandan gündelik hayatın akışına bir parantez açarak kendi alanını açan ve sinema ile ilgilenen herkes için bir nefes olan festivaller bir yandan da gündeliği ve haliyle siyaseti sinema salonlarına taşıyarak da umut var etmeye devam ettiler. Bu dönemdeki en keskin örnek, Gezi Davası tutuklularından Çiğdem Mater’in hapse girmesinin ardından Türkiye’deki birçok festivalin ve kültür-sanat kurumunun sessizliğinin aksine festivaller esnasında film ekiplerinin iradesiyle bu sessizliğin kırılması oldu. İnatla ve ısrarla bu gündemin unutulmasına izin vermeyen tüm film ekipleri herkes için de umut kaynağı oldu. Dolayısıyla, festivaller ve onları düzenleyen kurumlar bir yana o biraradalık mekânlarını dönüştürebilen, ses çıkarabilen insanların sesi sanırım herkes için asıl umut kaynağı.

Dijital platformlara olan talep her geçen gün daha da artıyor. Gün geçtikçe daha da dijitalleşen bir dünyada sinema nasıl bir dönüşüm yaşıyor?

Sinema, keşfedildiği günden beri sürekli bir dönüşüm içindeydi. Uzun yıllar süren sessiz sinema döneminin ardından ses teknolojisinin filmlerde kullanılmaya başlanmasıyla kimileri sinemanın öleceğini düşünüyordu. Ardından televizyon, video kasetler, DVD’ler sırasıyla hayatımıza girdi. Yeni mecraların gündelik hayata dahil olması sinemaya hep bir tehdit olarak algılandı, fakat karanlık bir salonda tanımadığımız insanlarla hep birlikte deneyimlenen bir araç olarak sinema hala yaşamaya devam ediyor. Dijital platformları temel olarak evde film izleme deneyiminin geldiği son nokta olarak görebiliriz. Televizyondan video kasetlere oradan DVD’lere uzanan ev sineması teknolojisi şimdi dijital platformlarda devam ediyor. 

Hibe desteğimizle gerçekleştirdiğiniz Altyazı Sinema Dergisi Dijital Arşiv projesini yakın zamanda tamamladınız. Proje kapsamından gerçekleştirdiğiniz çalışmalardan ve  Dijital bir arşiv oluşturmanın alana sağladığı katkılardan bahsedebilir misiniz?

Projeye, arşivin taranması için gerekli olan altyapının hazırlanmasıyla başladık. Hazırlık döneminde e-dergi okuma altyapısına, dijital hale getirilecek dergilerin yüklenmesi ve dergilerin indekslerinin girilmesi için gerekli arayüzü kurduk. Dergilerin sayfalarının tek tek taranarak dijitale aktarılmasının ardından, ilgili sayıya ait sayfalar bir araya getirilip düzenlendi. Her bir içeriğin indekslenmesinin ardından arşiv önce internet sitesinde ardından da cep telefonu uygulamasında kullanıma açıldı.

Yirmi yıldır sinema üzerine özgün içerik üreten bir yayın olarak dijitale aktardığımız bu arşiv; sinema akademisyenleri, araştırmacıları, sektör çalışanları ve sinema ile ilgilenen herkes için sürekli başvurabilecekleri temel bir kaynak haline gelecektir. Arşivciliğin çok zayıf olduğu, sinema üzerine ulusal bir arşivin olmadığı bir ülkede, Ekim 2001’den bu yana üretilen içeriklerimizin tamamının arşivinin oluşturulmasının kültür ve sanat hayatımız için vazgeçilmez bir kaynak sağlayacağına inanıyoruz.

Kültür Sanat Fonu’ndan aldığınız hibe desteğinin derneğinize ve çalışmalarınıza ne tür katkıları oldu? Kültür-sanat alanında yapılan çalışmaların farklı bağışçılar tarafından desteklenmesi sizce neden önemli? 

Bu çalışmayla beraber yirmi yılı aşkın bir süredir kolektif olarak ürettiğimiz her şeyin kolayca erişilebilir halde bir arada durabileceği bir platformun oluşması, hem kurumsal hafızamızın oluşmasına vesile oldu hem de sinema alanında çalışan herkes için kapsamlı ve kalıcı bir kaynak oluşturmuş olduk. Altyazı’nın ürettiği her şeyi bir arada görebilmek, yaptıklarımızın dökümüne ulaşmanın yanı sıra, gelecekteki yapılanmamızda içerik olarak nasıl ve ne şekilde ilerlememiz gerektiğine dair de kimi strateji geliştirmemiz için ilham verici oldu. 

Türkiye gibi bir coğrafyada çeşitli zorluklarla var olmaya çalışan, sansür, ifade özgürlüğü ve cinsiyet eşitliği gibi meseleleri odağına alan kültür-sanat faaliyetlerinin önemli bir kısmı bağışçı destekleri ile faaliyetlerini yürütmeye çalışıyor. Böylece bu kurumlara daha geniş kitlelere ulaşma, çoğalma ve devam edebilme imkânı sağlanmış oluyor. Kültür-sanat alanının gittikçe daraldığı ülkemizde bağışçıların bu gibi projelere yaptıkları destek çok kıymetli.

Altyazı Sinema Derneği’in gelecek dönem için önceliklerinden ve yapmayı planladığınız çalışmalardan bahseder misiniz?

2023-2024 yıllarında internet sitesi ve sosyal medya hesapları üzerinden sürdüreceğimiz, sinemada ifade özgürlüğüne öncelik tanıyan kültür-sanat haberciliğinin Türkiye’de daralan bağımsız medya platformları arasında kritik bir rol üstleneceğine inanıyoruz. İnternet sitemiz ve çeşitli sosyal medya kanallarımız aracılığı ile kültür sanat alanında demokratik, çoğulcu ve özgürlükçü bir söylemin gelişmesine katkıda bulunmaya; özgür sinema aktörlerinin görünürlüğünü arttırmaya; okuyucuların nitelikli, güvenilir bilgi ve eleştiriye ulaşmasını sağlamak için çalışmaya devam edeceğiz.

 

Çocuk Fonu’nun 2022 Döneminde Desteklenecek STK’lar Belirlendi

By | Çocuk Fonu

Çocukların ihtiyaçlarının giderilmesi ve haklarının tesis edilmesi için 0-15 yaş arası çocuklarla çalışan sivil toplum kuruluşlarının (STK) projelerini ve kurumsal gelişimlerini desteklemek amacıyla Turkey Mozaik Foundation işbirliği, bireysel ve kurumsal bağışçıların desteğiyle hayata geçirdiğimiz Çocuk Fonu’nun 2022 döneminde desteklenecek STK’lar belirlendi. Fon kapsamında 5 STK’ya toplam 544.000 TL hibe desteği sağlayacağız.

Desteklenen STK’lar ve çalışmaları ile ilgili ayrıntılı bilgileri aşağıda görebilirsiniz:

Bütün Çocuklar Bizim Derneği (BÇBD): Bütün Çocuklar Bizim Derneği, çocukların eğitimini, mutluluğunu ve sağlıklı gelişimlerini desteklemek ve bu konudaki ekonomik, sosyal, hukuki, psikolojik, kültürel ve fiili her türlü engele karşı mücadele vermek amacıyla çalışmalar yapıyor. Dernek, dezavantajlı çocuklar için kıyafet, kitap ve okul malzemeleri gibi ayni destekler sunmanın yanı sıra eğitimlerine destek olmak için burs desteği de sağlıyor. Bütün Çocuklar Bizim Derneği, Turkey Mozaik Foundation eş finansmanıyla sağladığımız 113.000 TL hibe desteğiyle Dersimiz Zorbalık projesini hayata geçirecek. Proje kapsamında BÇBD, İstanbul’un dezavantajlı bölgelerinde bulunan 4 farklı ilköğretim okulunda eğitim gören 3. sınıf öğrencilerinin, okulda karşılaşabilecekleri zorbalıklara karşı farkındalık kazanmaları amacıyla çeşitli etkinlikler ve grup çalışmaları yapacak. Aynı zamanda, bakım verenlerin ve öğretmenlerin akran zorbalığı hakkında bilgi ve farkındalık kazanması için seminerler düzenleyecek.

Kozalak Derneği: Kozalak Derneği, sürdürülebilir kalkınmanın desteklenmesi, sürdürülebilir yaşam biçimlerinin yaygınlaşması ve küresel yurttaşlık bilincinin gelişmesi için gerekli bilgi ve becerileri çocuk, genç ve yetişkin tüm öğrenicilerin yaygın ve/veya örgün eğitim metotları ile elde etmesini sağlamak amacıyla çalışmalarını yürütüyor. Turkey Mozaik Foundation eş finansmanıyla sağladığımız 82.000 TL hibe desteğiyle Yerküre Dostları Validebağ ile Bağ Kuruyor! projesini hayata geçirecek olan Kozalak Derneği; proje kapsamında, 9-12 yaş arası çocukların açık alanda oyun oynama hakkına erişmesi amacıyla Validebağ Korusu’nda eğitim faaliyetleri gerçekleştirecek. Bu amaç doğrultusunda dernek, çocukların Validebağ Korusu’nun habitatını yakından tanınması, Koru ile bağ kurma deneyimlerini birbirleriyle ve başkalarıyla paylaşması ve sürdürülebilir yaşam pratikleri konusunda edindikleri bilgi ve becerileri sergilemesi amacıyla 6 haftalık eğitim çalışmaları yürütecek. Eğitmen ekip tarafından doğa ve deneyim temalı oyunlardan oluşacak eğitim programıyla 120 çocuğa ulaşacak.

Uçan Süpürge Kadın İletişim ve Araştırma Derneği (Uçan Süpürge Derneği): Ankara’da faaliyet yürüten Uçan Süpürge Derneği, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması ve bu eşitsizliğin kadınların ve kız çocuklarının yaşamında hangi olumsuzluklara neden olduğunu görünür kılınması amacıyla eğitim hakkı, erken yaşta ve zorla evlilikler, hak temelli medya okuryazarlığı başta olmak üzere ulusal ve uluslararası düzeyde araştırma ve çalışmalar yürütüyor. Turkey Mozaik Foundation eş finansmanıyla sağladığımız 129.000 TL hibe desteğiyle, bilim ve teknoloji alanlarında var olan toplumsal cinsiyet eşitsizliğin ortadan kalkmasına katkı sunmak, kız çocuklarının pozitif bilimlere yönelmesine destek olmak, kız çocuklarını bilim ve teknoloji alanlarında üretim yapmaya teşvik etmek amacıyla Bilim ve Teknolojide Kız Çocuklar – Girls Can STEM projesini hayata geçirecek. Proje kapsamında dernek, Adana, Ankara, Diyarbakır ve Eskişehir illerinde STEM’i ve STEM uygulamalarını kız çocuklarına ve bakım verenlere anlatmak için 10 adet yüz yüze seminer düzenleyecek. Uçan Süpürge Derneği bu seminerler aracılığıyla 250 kız çocuğuna ve 250 bakım verene ulaşacak. Aynı zamanda Bilim ve Teknolojide Kız Çocukları başlığıyla buluşmalar düzenleyecek olan dernek, STEM alanında çalışan profesyonellerle çocukları bir araya getirmek için Ankara ve Mardin’de 3 adet yüz yüze buluşma düzenleyecek. Son olarak dernek, hibe kapsamında yarı zamanlı proje koordinatörü istihdam edecek.

Yerelden Kalkınma Derneği (YERKAD): Yerel ve bölgesel potansiyelin harekete geçmesi amacıyla bütüncül kalkınmayı hedef edinen YERKAD, ekonomik ve sosyal gelişimin yanı sıra kültürel ve çevresel sürdürülebilirliği destekleyen, teşvik eden ve bu alanlarda politika üretimine katkı sağlayan çalışmalar yürütüyor.  Şanlıurfa’da faaliyet yürüten dernek, başta mevsimlik tarım işçileri olmak üzere Şanlıurfa yaşayan dezavantajlı çocuklara yönelik çeşitli projeler geliştiriyor. Turkey Mozaik Foundation bünyesindeki Meltem Göçer Fonu eş finansmanıyla 130.000 TL hibe desteği sağladığımız YERKAD, Mevsimlik Tarım İşçisi Öğrencilere Yönelik Yeni Bir Eğitim Modeli projesini hayata geçirecek. Proje kapsamında Şanlıurfa’nın Eyyubi’ye ilçesinde bulunan bir ilköğretimde eğitim gören 60 tarım işçisi öğrenciye yönelik hızlandırılmış bir eğitim müfredatı uygulanacak olan YERKAD, bu eğitim müfredatı ile eğitim öğretim yılına geç başlamak zorunda kalan tarım işçisi öğrencilerin müfredatın gerisinde kalması önlenecek. Hazırlanacak eğitim modeli kapsamında öğretmenlere yönelik mevsimlik tarım işçisi öğrencilere nasıl yaklaşılması gerektiği konusunda eğiticinin eğitimi atölyesi düzenlenecek.

Zeytin Çekirdekleri Derneği: Balıkesir’de faaliyet yürüten Zeytin Çekirdekleri Derneği, bütün çocukların eğitime ve sanata ulaşma haklarının olması gerçeğinden hareketle sosyo-ekonomik açıdan dezavantajlı, kaliteli eğitime ve sanata ulaşamayan, maddi imkanları olmayan 7-11 yaş arası çocuklara bu alanlarda destek sağlamak amacıyla çalışmalarını yürütüyor. Turkey Mozaik Foundation eş finansmanıyla 90.000 TL hibe desteği sağladığımız Zeytin Çekirdekleri Derneği, eğitime ve sanata ulaşmakta güçlük çeken ya da ulaşamayan çocuklara yönelik 2019 yılından beri hayata geçirdiği Renkli Saatler projesine devam edecek. Proje kapsamında, sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel açıdan dezavantajlı çocuklara yönelik kitap okuma ve müzik atölyesi yapacak olan dernek aynı zamanda çocukların kütüphaneyle tanışması için kütüphane ziyaretleri gerçekleştirecek.

Eğitimde Yenilikçi Yaklaşımlar Fonu’nun 2022 Döneminde Desteklenecek STK’lar Belirlendi

By | Eğitimde Yenilikçi Yaklaşımlar Fonu

Eğitim ve öğrenme yoksulluğu konularına odaklanan sivil toplum kuruluşlarının (STK) çalışmalarını ve projelerini desteklemek amacıyla Vakfımızın koordinasyonunda Latro Kimya A.Ş işbirliği ve mali desteğiyle hayata geçirdiğimiz Eğitimde Yenilikçi Yaklaşımlar Fonu’nun 2022 döneminde desteklenecek STK’lar belirlendi. Fon kapsamında 2 STK’ya toplam 252.000 TL hibe desteği sağlayacağız.

Desteklenen STK’lar ve çalışmaları ile ilgili ayrıntılı bilgileri aşağıda görebilirsiniz:

Sanat Tarihçileri Derneği (SATAD): Türkiye’de kültür ve sanat tarihi bilincini arttırmak amacıyla projeler geliştiren ve eğitimler düzenleyen SATAD, Türkiye’deki kültür varlıklarının bilinirliğini arttırılması ve bu varlıkların korunması amacıyla çalışmalarını yürütüyor. Fon kapsamında 126.800 TL hibe desteği sağladığımız SATAD, Sürdürülebilir Eğitim için Sosyal Bilimler: Arete projesini hayata geçirecek. Dernek, proje ile eğitimden uzak kalmış veya hali hazırda eğitime devam edemeyen 15-24 arası çocukların ve gençlerin sürdürülebilir, bilimsel ve uygulamalı bir eğitim programına ücretsiz olarak erişmesini sağlamak amacıyla çalışmalarını yürütecek. Bu amaç doğrultusunda sosyal bilimlerin 8 farklı alanından oluşacak ücretsiz çevrimiçi bir eğitim programı hazırlayacak olan SATAD, katılımcıların başvuru işlemlerini yapabilecekleri ve daha sonrasında eğitim programını takip edebilecekleri bir internet sitesi kuracak. 8 ay sürecek çevrimiçi teorik eğitim ve yerinde pratik öğrenim sürecinin sonucunda herkesin erişimine açık, 40 farklı eğitimcinin 80 dersinden ve 20 farklı yayından oluşacak görsel ve işitsel bir kütüphane oluşturulacak.

Sulukule Gönüllüleri Derneği (SGD): Tüm çocukların eğitime adil ve eşit şekilde erişimini sağlamak amacıyla çalışmalar yapan SGD, risk altında, dezavantajlı ve ayrımcılığa maruz kalmış grupların okul terkini önlemek, kadınlara ve çocuklara hakları konusunda farkındalık kazandırmak amacıyla hak temelli çalışmalar yürütüyor. Fon kapsamında 125.200 TL hibe desteği sağladığımız dernek Eğitim Hakkı İçin Beslenmeye Erişim projesini hayata geçirecek. Dernek proje ile İstanbul Fatih ilçesine bağlı Karagümrük bölgesinde bulunan okullarda eğitim gören risk altındaki, dezavantajlı, ayrımcılığa maruz kalan ve maddi güçlükler nedeniyle besine erişemeyen çocukların beslenme haklarına erişimini desteklemek amacıyla çalışmalarını yürütecek. Bu amaç doğrultusunda ortaokul ve ilkokul öğrencisi toplam 20 çocuğa beslenme desteği sağlayacak olan SGD aynı zamanda öğretmenleri ve bakım verenleri beslenme desteğinin çocukların bütünsel gelişim hakları bağlamında gerekliliği konusunda bilgilendirmek amacıyla atölye çalışmaları düzenleyecek.

Bilim Kahramanları Derneği Kızlar Bilimle Buluşuyor Projesinin 4. Fazını Tamamladı

By | Çocuk Fonu

Bilim Kahramanları Derneği (Bilim Kahramanları), bilimsel düşünce ve bilimsel farkındalığın toplumun her kesiminde yayılması ve teşvik edilmesi amacıyla çalışmalar yapıyor, çocukların ve gençlerin erken yaşta bilimle buluşmalarını sağlıyor. Çoçuk Fonu’nun 2021 döneminde Turkey Mozaik Foundation eş finansmanıyla hibe desteği sağladığımız Bilim Kahramanları, uluslararası bir program olan Minik Bilim Kahramanları Buluşuyor (FIRST LEGO League Jr) kapsamında Kızlar Bilimle Buluşuyor projesinin 4. Dönemini tamamladı. Proje kapsamında 16 farklı şehirde yer alan 20 devlet okulunda okuyan 115 kız çocuğunun bilim, teknoloji, matematik ve mühendislik becerileri (STEM) kazanması; kodlama, proje geliştirme, takım çalışması, sunum yapma gibi alanlarda deneyim elde etmesi ve toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda farkındalıklarının arttırılması için faaliyetlerini yürüttü. 

Bilim Kahramanları Derneği Genel Sekreteri Aslı Yıkıcı Yurtsever ile gerçekleştirdiğimiz röportajda; 11.yaşını kutlayan Bilim Kahramanlarının yaşadığı dönüşümü, Bilim Gençlerle Kazanacak projesini, hibe kapsamında yürüttükleri faaliyetler ve derneğin gelecek dönem planları hakkında konuştuk. 

Bilim Kahramanları yakın zamanda 11. yaşını kutladı. Aradan geçen zamanı değerlendirdiğinizde, çalışma alanınız ve buna paralel olarak Bilim Kahramanları’nın yaşadığı değişime dair öne çıkan noktalardan bahseder misiniz?

Bilim Kahramanları Derneği, Amerika Birleşik Devletleri’nden FIRST (For Inspiration and Recognition of Science and Technology) ve Danimarka’dan LEGO Group’un ortaklığında geliştirilen FIRST LEGO League programını, Türkiye’de 2004 yılında uygulamaya başlayan bir grup bilim dostu tarafından kurulmuştur. Şu anda 100’ü aşkın ülkede uygulanan ve Türkiye’de Bilim Kahramanları Buluşuyor adıyla uyguladığımız FIRST LEGO League programıyla çocuklara ulaşan kurucularımız; Türkiye’de bilim, bilimsel düşünce ve bilim farkındalığı adına yapılacak birçok çalışmayı hayal ederek bu yolculuğa başlamıştır. Aradan geçen 11 yıl içerisinde bu programa ek olarak bilimle, teknolojiyle, mühendislikle ve farklı becerilerin gelişimine odaklanan birçok program ve proje çocuklar için hayata geçirilmiş, bilim insanları desteklenmiş, Türkiye’nin farklı şehirlerinde yürütülen etkinlikler aracılığıyla toplum genelinde farkındalık sağlanmış ve 60.000’i aşkın çocuğa ulaşılmıştır. 

Değişimle ilgili öne çıkan iki başlıktan bahsedebiliriz. İlk olarak, 11 yıl içerisinde çalışmalar hem derinleşmiş hem de yaygınlaşmıştır. 19 yıl önce 9-16 yaş arasındaki çocukların FIRST LEGO League programına katılımlarının desteklenmesi ile hikayesi başlayan Bilim Kahramanları Derneği, 2022 yılında havacılıktan yazılıma, kız çocuklarının teknolojiye ilgisini arttırmaya yönelik çalışmalardan, bilim insanları ile gençleri bir araya getiren öğrenme ortamları geliştirmeye kadar STEM dünyasının farklı başlıklarında faaliyetler yürütüyor. 

İkinci olarak da Bilim Kahramanları topluluğundan güç alarak dönüşüm desteklendiğinden bahsedebiliriz. Dönüşümün bu boyutu Bilim Kahramanları Derneği’nin programlarından mezun olan gençlerin, üniversite yıllarında ve iş hayatlarında derneğin çalışmalarına farklı alanlarda destek (gönüllü, bağışçı, uzman, üye vb.) sunmaya başlamasıyla yaşanmıştır.  Mezun gençlerin dernek çalışmalarına katılması çalışmaların niteliklerinin artmasına ve yeniliklerin daha hızlı bir şekilde hayata geçirilmesine fırsat veriyor. Bu noktada dernekle 13 yaşında tanışan Alper Dokay’ın desteğiyle 2021 yılında hayata geçirdiğimiz Gönüllü Platformu’ndan bahsedebiliriz. Koç Holding ile United Nations Development Programme (UNDP) ortaklığında yürütülen BOOST Sivil Toplum Teknoloji Hızlandırma Programı desteği ve Ülkem İçin Fonu katkılarıyla Bilim Kahramanları Gönüllü Portalı’nı hazırladık. Proje döneminde Bilgisayar Mühendisliği son sınıf öğrencisi olan Alper’in öncülüğünde derneğin gönüllü ve mezunlarından oluşan bir platform geliştirdik. Ayrıca mezunlarımızdan Dimitra Pribiloviç dernek yönetim kurulumuzda yer alıyor, aktif olarak çalışmalara ve karar alma süreçlerine katılıyor. 

Bilim Gençlerle Kazanacak projesiyle 14-18 yaş aralığındaki lise öğrencilerinin bilim insanları ile bir araya gelmesine imkân tanıyorsunuz. Proje kapsamında yürüttüğünüz çalışmalardan bahseder misiniz? Birlikle faaliyet yürüttüğünüz grup özelinde düşündüğünüzde lise öğrencilerinin bilime ilgisinden bahseder misiniz?

Bilim Kahramanları Derneği olarak Pfizer Türkiye işbirliğinde Bilim Gençlerle Kazanacak projesini bilim insanları ile gençleri bir araya getirmek ve gençlere kariyer seçim süreçlerinde ilham olmak amacıyla 2021 yılında başladık. Hedef kitlemiz 14-18 yaş aralığındaki lise öğrencileri. Proje kapsamında nanoteknolojiden genetiğe, yapay zekadan psikoloji bilimine kadar farklı disiplinlerden bilim insanları ile çevrimiçi ortamda buluşan gençler, ilgilerini çeken bilim alanlarında bilgiler edinirken aynı zamanda deneyim de kazanıyor.  Çevrimiçi atölyelerde bilim insanlarıyla birebir diyalog geliştiren gençler, sorular sorarak merak ettikleri konular hakkında yeni bilgiler ediniyor. Ayrıca, özellikle de kariyer seçimleri ile ilgili karar alma süreçlerinde destek alabiliyor.

Programın başladığı dönemde pandeminin etkileri çok daha fazla hissediliyordu; bu nedenle, çevrimiçi atölyelere katılım konusunda bir sorunla karşılaşmayacağımızı biliyorduk; ancak Eylül ayı ile birlikte katılım konusunda tedirginlerimiz oluştu. Bu tedirginliklerin aksine katılım sayımız hiçbir zaman azalmadı hatta artarak devam ediyor. Lise öğrencileri, üniversite eğitimine başlamadan önce farklı alanlardan bilim insanlarıyla bir araya gelerek, üniversite ve meslek tercihleri konusunda yönlendirme almaya ihtiyaç duyuyorlar. Çevrimiçi atölyelerimiz de bu ihtiyacın giderilmesine katkı sunuyor. Uygulamalar sonrasında yaptığımız değerlendirme çalışmasına göre gençler atölye duyurularına çoğunlukla sosyal medya hesaplarımız üzerinden ulaşıyor. İçeriğin uygulamalı olması, bazı uygulamaların deney içermesi, bilim alanındaki başlıkların güncel uygulamalar ile desteklenmesi katılımcıların hoşuna gidiyor ve katılım motivasyonlarını destekliyor. Bu güzel ilgi karşısında projenin farklı etkinlikleri de dahil ederek yaygınlaşmasını umuyoruz. 

Hibe desteğimizle hayata geçirdiğiniz Kızlar Bilimle Buluşuyor projesini 4. fazını yakın zamanda tamamladınız. Proje kapsamında yürüttüğünüz çalışmalardan bahseder misiniz?

Kızlar Bilimle Buluşuyor projemizin 4. fazını Ağustos ayında tamamladık. 48 öğretmenin desteğiyle 16 şehirden 115 kız çocuğuna ulaştık. Proje kapsamında kız çocukları Minik Bilim Kahramanları Buluşuyor programına katıldı. Programın bu seneki genel teması CARGO CONNECT: Bir Kargonun Yolculuğu olarak belirlendi. Bu sezonda, her takım kargoların nasıl taşındığı, nasıl ayrıştırıldığı ve teslimat noktalarına nasıl aktarıldığı konularına odaklandı ve bu alanlardaki sorunlar ile yenilikleri keşfettiler. Sonrasında ise takım olarak kargoların taşıma sürecini iyileştirecek fikirlerini LEGO parçalarını kullanarak tasarladılar. Tasarladıkları proje modellerine kodlama becerilerini kullanarak hareketli bir parça eklediler. Tüm bu süreç boyunca takım olarak çalışma, problem çözme, iletişim ve araştırma gibi birçok farklı beceri kazandılar. Farklı takımlarla birlikte katıldıkları Minik Bilim Kahramanları Buluşuyor festivalinde tüm çalışmalarını gönüllü gözlemcilere aktardılar, sunum yaptılar ve akranları ile eğlenceli etkinliklere katıldılar. Festival sonunda her çocuğa süreçte öğrendiklerinin takdir edildiğini gösteren bir madalya hediye edildi. Aynı zamanda da her takım, çalışmalarının en güçlü olduğu alanda bir ödüle layık görüldü. Böylelikle program devlet okullarında okuyan kız çocuklarının STEM çalışmalarına katılması konusunda büyük bir motivasyon sağladı.

Minik Bilim Kahramanları Buluşuyor programına katılım sürecine ek olarak, kızların özgüvenlerini desteklemek ve kendilerini ifade etme becerilerine katkı sunmak için çocuk edebiyat yazarı Nilay Yılmaz’ın rehberliğinde gerçekleştirdiğimiz yaratıcı yazma atölyeleri ile kız çocuklarının STEM alanlarındaki katılımını destekleyecek hikayeler yazdık. Ayrıca kız takımlarının görünürlüklerini artırmak için dönem içerisinde hazırladıkları çalışmaları sergilediğimiz dijital bir gazete hazırladık. Proje sonunda da Bahçeşehir Üniversitesi BAUSTEM işbirliğinde etki araştırmamızı yineledik. Yaptığımız etki araştırmasının sonucuna göre kız çocuklarının STEM alanlarına ve bu alandaki kariyer fırsatlarına olan ilgilerinin ve STEM alanlarında başarılı olabileceklerine dair özgüvenlerinin arttığını göstermiştir. Öğrenme sürecinden keyif alan kız çocukları STEM alanındaki kariyerlerini gelecekleri için düşünmeye başlamıştır.

Çocuk Fonu’ndan aldığınız hibe desteğinin derneğinize ve çalışmalarınıza ne tür katkıları oldu? Çocuk alanında yapılan çalışmaların farklı bağışçılar tarafından desteklenmesi sizce neden önemli?

Çocuk Fonu’ndan aldığımız hibe desteği devlet okullarında okuyan dezavantajlı çocuklara ulaşma hedefimize önemli bir katkı sağladı. 16 farklı şehirden 20 takıma ulaşmamızı sağlayan Çocuk Fonu aynı zamanda STEM alanındaki toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlama hedefimizi de destekledi. Çocuklarla çalışmaları yürüten öğretmenler arasında da deneyim paylaşma ve öğrenme ortamı oluşturmamızı sağladı. STEM alanında çalışmaların biraz daha maliyetli olması sebebiyle 20 takıma eş zamanlı ulaşabileceğimiz fonlara erişmek her zaman kolay olmuyor. Bu kapsamda önceliği çocuklar olan Çocuk Fonu bizim için oldukça değerli ve destekleyici oldu.

Çocuk alanında hedef grubun büyüklüğü ve ihtiyaçlar ile çalışmaların çeşitliliği farklı bağışçıların desteklerini önemli kılıyor. Bilim Kahramanları Derneği olarak 4 – 19 yaş aralığı için yürüttüğümüz farklı STEM projeleri için farklı kurumsal ya da bireysel bağışçıların desteğine her zaman ihtiyaç duyuyoruz. Farklı bir açıdan bakınca da araştırmalar yeni dünyada, donanımlı iş gücü ile verimlilik ve yenilikçilik odaklı çalışmalara ağırlık vererek, ülkelerin hem ekonomik büyümeyi sağlayabileceği hem de gezegenin sürdürülebilirliğine katkı sunan bir gelişimi destekleyebileceğini gösteriyor. Bunu yapabilmenin temelinde ise başta STEM olmak üzere farklı becerileri destekleyen eğitimler ile erken yaşlardan itibaren çocukları desteklemek yatıyor. Bu sebeple çocuk alanında çalışmaları destekleyen tüm bağışçıların gelecek için çok değerli bir katkı sunduğunu söyleyebiliriz. 

Bilim Kahramanları Derneği’nin gelecek dönemde yapmayı planladığı çalışmalardan ve önceliklerinden bahseder misiniz? 

Bilim Kahramanları Derneği olarak gelecek dönemde FIRST LEGO League ve Dünya Robot Olimpiyatı Türkiye programlarımızı uygulamak ve daha fazla sayıda çocuğa, özellikle de dezavantajlı gruplara, ulaşmak için çalışmaya devam edeceğiz.  Hali hazırda uyguladığımız projelerimizin etkisini daha da arttırarak devam edebilmek için bağışçılarımızla iletişim kurmaya devam edeceğiz. Buna ek olarak, daha fazla sayıda dezavantajlı çocuğa ulaşmak için hem devlet okullarında kalıcı bilim atölyeleri kurmak hem de öğretmenlerin STEM alanındaki becerilerini destekleyecek eğitim programları ve uygulamalar geliştirmek öncelikli hedeflerimiz arasında yer alıyor. Ayrıca çocuklara ve gençlere ulaşacağımız projelerde, başvurularımızı hem iletişim ve görünürlük boyutlarını destekleyecek hem de genç gönüllülere ulaşacak, beceri kazanımlarını destekleyecek şekilde hazırlamak istiyoruz. 

 

Her Yaşta Fonu’nun 2022 Döneminde Yapılan Başvurularla İlgili Değerlendirme Metnimiz Yayımlandı

By | Her Yaşta Fonu, Her Yaşta Fonu

Yaşlılık ve yaşlanma alanlarıyla kadın, sağlık, eğitim gibi bu alanı çevreleyen konularda faaliyet yürüten sivil toplum kuruluşlarının (STK) çalışmalarını ve projelerini desteklemek amacıyla AgeSA Hayat ve Emeklilik işbirliği ve mali desteğiyle hayata geçirdiğimiz Her Yaşta Fonu’nun 2022 dönemi başvuru ve seçim süreçleri tamamlandı.

STK’ların bu süreçte öne çıkan ihtiyaçlarının daha iyi anlaşılabilmesi amacıyla Fonun bu dönemi için yapılan başvuruların yoğunlaştığı konulara, başvuru yapan kuruluşların genel durumu ve ihtiyaçlarına dair değerlendirmelerimizin yer aldığı açıklama metnine buradan ulaşabilirsiniz.

Troya Kültür Derneği ile Çanakkale Kültür Aktörleri Ağı Projesini Konuştuk

By | Kültür Sanat Fonu

Troya Kültür Derneği (Çanakkale Bienali İnisiyatifi – CABININ), Çanakkale’deki farklı toplum kesimlerini çağdaş sanatla buluşturmak, sanat odaklı etkinlikler ve eğitimler yoluyla dezavantajlı grupların toplumsal yaşama katılımlarını, üretkenlik ve becerilerini artırmak, Çanakkale’nin özgün, tarihi, doğal ve kültürel değerlerini uluslararası boyutta tanıtmak, Çanakkale’yi bir çağdaş kültür kenti olarak konumlandırma vizyonuna yönelik olarak uluslararası iletişim ve işbirliği ağları oluşturmak amacıyla çalışmalarını yürütüyor. Kültür Sanat Fonu’nun 2022 döneminde Turkey Mozaik Foundation eş finansmanıyla hibe desteği sağladığımız CABININ Çanakkale Kültür Aktörleri Ağı projesini hayata geçirecek. Proje kapsamında Çanakkaleʼde yaşayan ve çalışan kültür aktörlerini, uzmanları ve kültür-sanat girişimlerini bir araya getirerek bu gruplar arasındaki iletişimin ve işbirliğinin artmasını sağlayacak bir ağ oluşturacak. Proje süresince bu grupların yaklaşımları, çalışma alanları, ihtiyaçları ve üretimleri arasındaki ortaklık ve farklılıkların belirleneceği toplantı, buluşma ve röportajlar yaparak Çanakkale kültür ekosisteminin işlevsel bir iletişim ve işbirliği haritası oluşturulacak.

CABININ eş-direktörü Deniz Erbaş ile gerçekleştirdiğimiz röportajda; derneğin faaliyetleri, Çanakkale Bienali’nin yıllar içerisinde yaşadığı değişim, 8. Çanakkale Bienali ve proje kapsamında yürütecekleri çalışmalar hakkında konuştuk. 

Troya Kültür Derneği (CABININ – Çanakkale Bienali İnisiyatifi), Kültür Sanat Fonu’nun 2022 döneminde vakfımızdan ilk kez hibe alıyor. Okuyucularımızın derneğinizi daha yakından tanıyabilmesi için kuruluş amacınızdan ve yaptığınız çalışmalardan bahseder misiniz?

CABININ, Çanakkale’de başta Çanakkale Bienali olmak üzere çağdaş sanat ve kültür odaklı olarak bir araya gelen, farklı meslek gruplarından insanların gönüllülük esasıyla ve yatay olarak örgütlendiği bir sivil inisiyatif olarak 2006 yılından beri faaliyetlerini sürdürüyor. Çanakkale Bienali için oluşturulan kavramsal çerçeveler, Çanakkale kentine özgü değerlerin küresel ölçekteki güncel meselelerle kesişim alanlarında düğümleniyor. Dünyanın farklı yerlerinden sanatçıları, sanat uzmanlarını Çanakkale’ye davet ederek özgün ve yeni üretimler için koşullar oluşturuyoruz. Çanakkale’ye ait farklı ve özgün kültürel miras olarak kabul edilebilecek yapıları ve kamusal alanları farklı etkinlikler kapsamında değerlendirerek sergilerle kentin gündemine taşıdık. Er Hamamı (şimdiki Çanakkale Seramik Müzesi), Eski Ermeni Kilisesi, Eski Tütün Deposu (şimdiki Korfmann Kütüphanesi), Fevzipaşa Mahallesi’ndeki metruk binalar (şimdiki Mahal, Fevzipaşa Mahalle Evi ve diğerleri), Çanakkale kordonu, marinası, özel mülkiyetteki çeşitli yapılar, eski otogar, Halk Bahçesi, kent içindeki tescilli yapılar kullandığımız sergi alanlarına örnek olarak gösterilebilir.

Çanakkale Bienali 2014 yılından bu yana, dünya genelinden 200’ün üzerinde sanat bienalini bir araya getiren Uluslararası Bienaller Birliği (International Biennial Association – IBA) üyesidir ve Bienaller Vakfı (Biennial Foundation) küresel listesinde yer alıyor. Ayrıca CABININ 2015 yılında, İstanbul TÜYAP Artist Uluslararası Sanat Fuarı’nda Kurumsal Onur Ödülü’ne, 2020 yılında ise Baskı Kültür Sanat Vakfı tarafından düzenlenen Anadolu Ödülleri kapsamında, Süreli Etkinlikler Ödülü’ne layık görüldü. Son olarak sivil toplum çalışmalarının odağına çağdaş sanatı oturtan özgün modeliyle, Çanakkale kentinin UCLG – MEXICO CITY – CULTURE 21 Uluslararası Ödülü “En iyi Uygulamalar 2022” listesine seçilmesini sağladı.

Çanakkale’yi uluslararası düzeyde ve yüksek sanat alanında temsil eden, bu anlamda kentin çağdaş kimliğine katkı veren ve kültürel ekosistemini besleyen Uluslararası Çanakkale Bienali gelinen noktada, farklı kültür-sanat kurum ve kuruluşlarının destek ve işbirlikleriyle faaliyetlerine daha da güçlü bir biçimde devam ediyor. CABININ, ana etkinliği olan Çanakkale Bienali dışında 2012 yılında kurduğu Troya Kültür Derneği ve 2013 sonbaharında açtığı MAHAL Sanat ile kurumsal ve mekânsal altyapısını geliştirdi. Bu sayede faaliyetlerini tüm yıla yaygınlaştırabildi. Ayrıca süreçte projelerini günümüz kültür ve sanatıyla kesişen tasarım, arkeoloji, turizm, kent tarihi, gastronomi, eğitim, ekoloji gibi farklı konular üzerine çeşitlendirerek yaygınlaştırdı.

İlk kez 2008 yılında hayata geçirdiğiniz Çanakkale Bienali fikri nasıl ortaya çıktı? Bienalin yıllar içinde yaşadığı değişimden ve Çanakkale’deki kültür-sanat yaşamına katkılarından bahseder misiniz?

Bienalin ilk denemesi aslında ilk bienalden bir yıl önce 2007’de CABININ tarafından gerçekleştirilen geniş katılımlı ve tüm kente yayılan Sınır Çizgisi başlıklı kapsamlı sergiyle oldu. Bu ölçekte bir etkinliği Çanakkale’de gerçekleştirmek için imkânların araştırıldığı bu ilk denemede hem basın hem de yerel dinamikler bienal fikrine oldukça sıcak yaklaştılar. Ardından hemen bir yıl sonra Çanakkale Bienali başlamış oldu. Kültüre meraklı insanların ve üniversite gençlerinin yaşadığı Çanakkale aynı zamanda çok kültürlü yapıya sahip kamusal alanlarıyla ve tarihi, kültürel ve doğal değerleriyle bienal için oldukça elverişli bir kent. Balkan, Anadolu ve Ege kültürlerinin kesişim noktasında konumlanan Çanakkale, bu kültürlerden sürekli beslenen bir yapıya sahip. CABININ’in en başından beri temel amacı, Çanakkale’yi Akdeniz kültür ekosisteminde önemli bir kültür kenti olarak konumlandırmaktı. Gelinen aşamada bienalin ve Troya Kültür Derneği tarafından hayata geçirilen kültürel projelerin bu vizyon doğrultusunda üzerine düşeni yaptığını düşünüyoruz. Diğer taraftan Troya Müzesi’nin açılması gibi önemli altyapı girişimleri de bu çabalara önemli katkılar sunuyor denebilir.

Diğer yandan Çanakkale Bienali başladığı günden bu güne, toplumun farklı kesimlerini çağdaş sanat üretimiyle aktif şekilde iletişim ve etkileşime geçirecek sosyal programlarını geliştirerek devam ettirdi. Çanakkale Bienali kitleselleşmenin değil toplumsallaşmanın model ve stratejilerini benimseyen bir yapıya sahip. Yirmi yıla yaklaşan serüveni boyunca, çağdaş sanatın toplumun farklı kesimleriyle nasıl etkileşime sokulabileceğine dair fikir ve deneyimler de biriktirdi. Çocukları, gençleri, kadınları ve engellileri odağına alan sosyal programlar, bu grupların çağdaş sanat ve kültür üretimleriyle aktif etkileşimini ve bu bağlamdaki talep, üretim ve beklentilerinin daha geniş kitlelerle paylaşılabilmesini sağlamayı amaçlıyor. Bununla birlikte sanatın düşünsel, simgesel ve biçimsel süreçlerinden ilham alarak üretici enerjilerinin kamusal alanda ifade bulması için gereken koşulları oluşturmaya çalışıyor.

Son olarak kentin mimari mirasına yaptığımız katkılardan da söz etmek gerekiyor. Bugüne kadar bienal sergileriyle gündeme gelen birçok yapı restore edildi ve yeni kültürel işlevler kazandı. Böylece hem kentin kültürel mirası canlanmış oldu hem de kültür altyapıları gelişti. Şimdi Seramik Müzesi olan eski Er Hamamı, Korfmann Kütüphanesi olan eski tütün deposu, MAHAL’in de bulunduğu bölgedeki metruk Palamut Depoları’nın canlanması bu örneklerden sadece bazıları.

8.Çanakkale Bienali’ni “Birlikte nasıl çalışırız?” başlığıyla 1 Ekim’de hayata geçireceksiniz. Bu yıl gerçekleşecek olan Bienal’in amacından ve katılımcıları bekleyen etkinliklerden bahsedebilir misiniz? 

8.Çanakkale Bienali, 40’a yakın sanatçı ve davet ettiği 6 sanatçı inisiyatifiyle birlikte, “Birlikte nasıl üretiriz?”, “Birlikte nasıl yaşarız?”, “Birlikte nasıl çalışırız?” gibi çok temel ve kapsayıcı sorular üzerinden insan-insan, insan-doğa, insan-hayvan, hayvan-hayvan ve tüm canlı-canlı olmayan yapılar arasındaki karmaşık ilişkilerin bağlantılarını ve düğüm noktalarını araştırmayı amaçlıyor. Bir yandan konukseverlik, dostluk, işbirliği, emek, sorumluluk, adalet, bağışlama, hafıza, yas, neşe gibi farklı kavramları ele alırken öte yandan insanın “birlikte yaşama” zorunluluğunun peşini bırakmayan paradokslar, imkansızlıklar ve tekil şansları da odağına alıyor. 1 Ekim’de kapılarını açan Bienal, 11 mekânda gerçekleştirdiği sergilerin yanı sıra panel, atölye, film gösterimi ve paralel etkinliklerden oluşan programıyla 5 Kasım’a kadar devam etti.

Bu bienalin üç ana bilişine var. İlk olarak birlikte çalışma meselesine odaklandığımız için özgün bir aradalık modelleri sunan İstanbul’dan AVTO, Monitor İzmir, Antalya’dan ARE Projects, Ankara’dan Ka Atölye ve Çanakkale’den Garp Sessions inisiyatifleri ve İtalya’nın Lucca şehrinden bağımsız Giungla Festivali’ni davet ettik. Her biri Çanakkale’nin özgün kent mirasını yansıtan mekanlarda kendi üretme ve çalışma pratikleri kadar sanata bakış açılarını da yansıtan sergi ve projelerle bienalin sanatsal içeriğine dahil oldu. 

Bienalin ikinci bileşeni ise farklı mekanlara yayılan ana sergiler. Adrian Melis, Berfin Erdoğan & Yağmur Uyanık, Can Altay, Forensic Architecture, Goshka Macuga, Guido van der Werve, Jasmina Cibic, Johanna Billing, İhsan Oturmak, Maider López, Mariana Vassileva, Merve Şendil, Mircea Cantor, Özlem Günyol & Mustafa Kunt, Pilvi Takala, Pravdoliub Ivanov, Robert Montgomery, Serge Najjar ve Zeren Göktan bienalin sorduğu sorulara farklı açılardan yaklaşan üretimleriyle bienale katıldı. Halkın kolektif katılımıyla oluşan yeni kamusal projesi Hareketli Bahçe’yi Çanakkale’ye taşıyan Maider Lopez, insanların kent parklarında açtığı kendine has patikaların izlerini süren Mircea Cantor, kamusal heykel kaidelerinden oluşturduğu tırmanma duvarıyla Özlem Günyol ve Mustafa Kunt, Avrupa kimliğinin yolculuğunu hediye alegorisi üzerinden irdeleyen Jasmina Cibic ve tarihsel hafızaya kolaj mantığıyla yaklaşan erken dönem çalışmasıyla Goshka Macuga MAHAL’de izleyiciyle buluştu. theFeHAN2’de ise çocukların ve gençlerin birlikte çalışma ve üretme pratiklerine farklı bakış açıları yansıtıldı: Mariana Vassileva’nın okul sandalyeleriyle oluşturduğu kulesi, Zeren Göktan’ın sandalye yığınları arasında kalmış çocuğu yakaladığı fotoğrafı, Johanna Billing’in bir şeyler olmasını bekleyen gençleri, Pilvi Takala’nın ödül parasını harcamak için ortak aklı bulmaya çalışan okul öğrencileri. Son olarak, İhsan Oturmak’ın boğulan insanları izleyen sessiz yığınları ile Forensic Architecture tarafından arşivlenen Kuzey Ege’deki göçmen püskürtme vaka haritası ise görmezden gelmekte ortaklaştığımız durumları hatırlattı. 

Çanakkale Ticaret ve Sanayi Odası (ÇTSO) Çanakkale Evi’ndeki seçki ise birliktelik kadar tek başınalığın da gücüne vurgu yapıyor: Guido ven der Werde’nin bir saatlik epik yolculuğu, Serge Najjar’ın mimari içinde bir başına görüntülediği işçileri, Adrian Melis’in özgeçmiş formlarını öğüten ofis çalışanı, Pravdoliub İvanov’un yukarı ya da aşağı gitmeyi denkleyen tek kişilik merdiveni hem bir başınalığa hem de o tekilliklerin bir aradalığının işler hale getirdiği mekanizmalara gönderme yapıyordu. Robert Montgomery’nin Dardanel Spor Tesisleri cephesinde işi ise Çanakkale Bienali’ni kamusal alana taşıyan, duvara işlenen iki dizelik bir aşk şiiri.

Troya Müzesi 2018’den beri olduğu gibi bu yıl da özel bir bienal sergisine ev sahipliği yaptı. CABININ’in sanatın hafıza ve tarihsel süreçlerine yönelik duyarlılığının bir devamı olan Alparslan Baloğlu sergisinin küratörlüğünü Azra Tüzünoğlu üstlendi. Troya Müzesi’nin ve arkeolojik alanın katmanları arasında yolculuğa çıkan günümüz seyyahı Baloğlu, M.S. 2022 TROYA XI “Atlar, Tanrılar ve diğerleri” sergisi ile sadece hayal gücümüzle yarattığımız bir yer değil; gerçek bir şehir olan Troya’ya taze bir yorum getirdi. Uğruna yapılan savaşın, aşk için mi yoksa denizlere hâkim olmak için mi yapıldığı bilinmezken- bugünden sorular ve yeni olasılıklarla mit ve gerçeklik arasındaki ince çizgide seyreden sergi, Troya Müzesi’ne özgü üretilen ilk yerleştirme olma özelliği taşıyor. Bu sergi vesilesiyle Tüzünoğlu’nun hem sanatçının kendi arşivi hem Serhat Kiraz, Ahmet Öktem gibi yakın arkadaşlarıyla SALT Araştırma gibi kurumsal dijital arşivler hem de yüksek lisans ve doktora tezleri üzerinden neredeyse bir arkeolog titizliğiyle yaptığı araştırma sonucu ortaya çıkan eserlerin ve belgelerin derlendiği Alparslan Baloğlu’nun ilk retrospektifi de Troya Müzesi’nde sergilendi.

Ana sergiler 5 Kasım’da sona erdi, fakat daha önceki edisyonlarımızda olduğu gibi bienal temasını farklı açılardan devam ettiren farklı proje ve etkinlikler 2023 ilkbaharına kadar devam edecek.

COVID-19 salgının, ekonomik krizin ve toplumsal sorunların kültür-sanat alanını ciddi anlamda etkilendiğini biliyoruz. Çanakkale özelinde, salgının ve yaşanan bu krizlerin kültür-sanat alanı ve sanatçılar üzerindeki etkilerine dair gözlemlerinizden bahsedebilir misiniz? 

Çanakkale kent merkezi hizmet sektörünün baskın olduğu, boğaz geçişlerinden yani transit hareketlilikten, özellikle de bölgedeki kültür turizminden beslenen bir ekonomik yapıya sahip. COVID-19 salgını tabii ki kentin ekonomisi büyük oranda etkilendi. Kültür-sanat etkinlikler ve turizm faaliyetleri de pandemi dönemindeki yasaklar kapsamına girdiği için Türkiye genelinde yaşanan durum Çanakkale’de de etkili oldu. Çanakkale’de yaşayan insanların kamusal alanları kullanma alışkanlığına sahip olan; hava elverdiği ölçüde parkları, sahilleri, çay bahçelerini dolduran ve kamusal alanda var olan kişiler olduğunu söyleyebiliriz. Böyle olunca COVID-19 salgınına bağlı kısıtlamaların kentin genel ruh halini de oldukça olumsuz etkilediğini söyleyebiliriz. 

Bu süreçten sanatçılar da tabii ki temel ihtiyaçları bağlamında etkilendi, fakat COVID-19 salgınının şöyle bir etkisi de oldu. Örneğin Çanakkale’nin en önemli kültür endüstrisi diyebileceğimiz seramik tasarım ve üretimi yapan sanatçılar, aynı şekilde farklı sanatsal üretimler ve tasarımlar yapan genç kuşak sanatçı ve tasarımcılar, çevrimiçi platformları üretimlerini insanlarla paylaşmak için kullanmaya başladı. Bu özellikle ekonomik olarak tasarımcı ve sanatçıları besleyen bir etmen oldu. Benzer şekilde sanatçılar ve tasarımcılar dijital sergiler ile tanıştılar, kendi etkinliklerini düzenlediler. Yerel yönetim ise canlı konser yayınları gibi uygulamalarla COVID-19 sürecinde kültürel alanda bir varlık göstermeye, yerel sanatçıları desteklemeye çalıştı. Bir şekilde herkes hayatta kalma ve üretimlerine devam etme noktasında alternatifler geliştirdi diyebiliriz. Son tahlilde sürekli bir kriz, bilinmezlik, öngörülmezlik ve prekarya içerisinde var olmaya alışmış ya da bir şekilde şartlanmış kültür ve sanat insanlarının uyum sağlama, kendine yeni yollar açma, alternatifler bulma gibi becerilerinin gelişkin olması, COVID-19’a bağlı yaşadığımız sosyal ve ekonomik krizi bir şekilde atlatmakta da etkili oldu denebilir.

Hibe desteğimizle Çanakkale Kültür Aktörleri Ağı projesini hayata geçireceksiniz. Projenin amacından ve yapacağınız faaliyetlerden bahseder misiniz?

Çanakkale Kültür Aktörleri Ağı, 8. Çanakkale Bienali’nin sorduğu sorulardan hareket eden, Çanakkale’de sanat ve sivil toplum alanında bir altyapı geliştirme projesidir. Proje kapsamında Çanakkaleʼde yaşayan ve çalışan kültür aktörleri, uzmanlar, kültür-sanat girişimleri arasında iletişim ve işbirliği odaklı bir ağ oluşturmayı hedefliyoruz. Çanakkale kentinin merkez ilçesinde ve Bayramiç, Bozcaada, Gökçeada, Gelibolu, Ayvacık gibi farklı ilçelerinde yaşayan ve çalışan kültür aktörlerini bir araya getirecek olan proje ile bu aktörlerin yaklaşımları, çalışma alanları, ihtiyaçları ve üretimleri arasındaki ortaklık ve farklılıkların belirleneceği toplantılar, buluşmalar, röportajlar gibi formatların uygulanacağı fizibilite sürecinin yürütülecek. Daha sonrasında düzenlenecek geniş katılımlı toplantılar ile Çanakkale’nin kültür ekosisteminin işlevsel bir iletişim ve işbirliği haritasının işlemeye başlaması planlanıyor.

Hepimizin bildiği gibi son 5-6 yıldır ve özellikle pandemi ile artan bir yoğunlukta, büyük şehirlerden Çanakkale gibi kentlere ciddi bir iç göç yaşanıyor. Kentin daha önceki nüfus hareketliliğinin temel dinamiği “emekli”ler ve/veya belli sürelerle değişen üniversite öğrencileriyken son yıllarda özellikle kültür endüstrisi ya da yaratıcı endüstrilerden aktif genç ve orta kuşak profesyoneller Çanakkale’nin merkezine ya da kırsal kesimlerine yerleşti. Buralarda tüm yıl yaşamaya ve çalışmaya başladılar. Biz de Çanakkale merkezde bulunan sanat merkezimiz ve kültür-sanat projelerimiz bağlamında bu insanlarla çok sık tanışıyor ve karşılaşıyoruz. Bu yaratıcı bireylerin Çanakkale’nin bir kültür şehri olarak potansiyellerini geliştirmesi noktasında çok önemli katkıları olacağını seziyoruz. Uzun yıllara dayanan deneyim ve birikimimiz bize bunu gösteriyor. Öncelikle kültür aktörlerini Çanakkale kentiyle, bu kentin sivil toplum geleneğiyle, tarihiyle, Anadolu, Ege ve Balkan kültürlerinin ilginç bir buluşma alanı olmasının getirdiği potansiyellerle tanıştırmak gerektiğine aynı zamanda bir iletişim ve işbirliği köprüsüne ihtiyaç olduğuna inanıyoruz. Projemiz işte bu ihtiyaca yönelik olarak kültür aktörlerini görünür kılmak, iletişime geçirmek ve yerelle ilişkilerini sağlamak için Çanakkale kent merkezi ile kırsal kesimlerinde bir dizi araştırma ve fizibilite çalışmalarıyla işe başlıyor. Ardından gelecek toplantılarla Çanakkale ölçeğinde “Birlikte nasıl çalışırız?” “Birlikte nasıl üretiriz?” “Birlikte nasıl yaşarız?” gibi temel sorulara hep birlikte cevap bulmaya, 8. Çanakkale Bienali’nin bir araya getirdiği sanatsal yaklaşımlardan da ilham alarak bir yol haritası çıkarmaya çalışacağız.