Monthly Archives

Mayıs 2023

Koruyucu Aile Fonu Başvuruları Açıldı

By | Koruyucu Aile Fonu

Devlet koruması altında bulunan çocukların güvenli ve sevgi dolu bir aile ortamında hayata hazırlanması ve aile temelli bir bakım altında büyümesi için koruyucu aile ve evlat edinme sistemlerinin yaygınlaştırılması hedefiyle çalışmalar yürüten sivil toplum kuruluşlarının (STK) projelerini desteklemek amacıyla Merve Üretmen, KRM Yönetim Danışmanlık ve Turkey Mozaik Foundation işbirliği, bireysel ve kurumsal bağışçıların desteğiyle hayata geçirdiğimiz Koruyucu Aile Fonu’nun başvuruları açıldı.

Koruyucu Aile Fonu’na yapılan başvuruların odağında devlet koruması altında yaşayan çocukların ve /veya evlat edinme, koruyucu aile ya da evlat edinme süreci içerisinde yer alan bireylerin desteklenmesine yönelik aşağıda yer alan yaklaşımlardan en az bir tanesinin yer alması beklenir:

  • Aile temelli bakım, koruyucu aile ve evlat edinme sistemlerinin niceliğini ve niteliğini artırmayı, tanıtmayı ve yaygınlaştırmayı hedefleyen,
  • Koruyucu aile olmanın veya evlat edinmenin aile kurmanın bir yolu olduğu anlayışını destekleyecek görsel, yazılı ve işitsel içerikler üreten,
  • Koruyucu aile ve evlat edinme sürecinde / sisteminde olan bireyler için destek ve dayanışma mekanizmaları kuran,
  • Koruyucu aile ve evlat edinme yoluyla kurulan ailelerde ebeveynleri ve çocukları destekleyen,
  • Koruyucu aile ve evlat edinme sistemi içerisindeki aileler ve çocuklar için psiko-sosyal destek sağlayan,
  • Koruyucu aile ve evlat edinme sisteminde çocuğun katılımını ve temsiliyetini artırmayı hedefleyen,
  • Koruyucu aile ve evlat edinme sistemi içerisindeki bireylerin, ailelerin, konuyla ilgili çalışan STK’ların ya da çocukların Kahramanmaraş Depremi sonrasında ortaya çıkan ihtiyaçlarına yönelik projeler önceliklendirilecek.

Aşağıdaki başvuru kriterlerine uyan ve tüzel kişiliğe sahip kuruluşlar hibe programına başvurabilirler:

  • Türkiye’de kurulmuş dernekler, vakıflar, kooperatifler ve diğer kâr amacı gütmeyen kuruluşlar,
  • En az bir senedir sahada aktif olarak çalışan kuruluşlar,
  • 2022 gelirleri 40.000 TL ve 4.000.000 TL arasında olan kuruluşlar,
  • İlgili alanda deneyim, kurumsal kapasite ve vizyona sahip kuruluşlar.

Koruyucu Aile Fonu kapsamında STK’lara dağıtılacak hibenin toplam tutarı en az 400.000 TL’dir. Başvuru yapan STK hibe programından en fazla 200.000 TL talep edebilir.

Fona başvurmak isteyen kuruluşların başvuru formunu eksiksiz şekilde doldurarak 7 Temmuz Cuma günü saat 18:00’a kadar göndermeleri gerekir.

Koruyucu Aile Fonu hakkında detaylı bilgilere (başvuru koşulları, değerlendirme kriterleri ve fon takvimi) ve başvuru formuna  ulaşabilirsiniz.

Başka Bir Okul Mümkün Derneği Öğretmenler için Desteğim Cebimde Projesini Tamamladı

By | Eğitimde Yenilikçi Yaklaşımlar Fonu

Başka Bir Okul Mümkün Derneği (BBOM), Türkiye’de erken çocukluk ve ilkokul eğitiminin katılım ve barış yönünde gelişmesine katkıda bulunmak amacıyla çalışmalar yürütüyor. Dernek, demokratik yönetim ekseninde oluşturulan BBOM modeli ile öğrenme ortamındaki tüm öznelerin (çocuklar, öğretmenler, idari ve yardımcı personel ve gerektiğinde ebeveynler) odakta olduğu barışçıl, sosyal ve duygusal becerileri destekleyici yaklaşımların yer aldığı bir öğrenme topluluğu oluşturmayı hedefliyor. BBOM, Latro Kimya işbirliği ile hayata geçirdiğimiz Eğitimde Yenilikçi Yaklaşımlar Fonu’nun 2021 döneminde sağladığımız hibe desteği ile Öğretmenler İçin Desteğim Cebimde projesini hayata geçirdi. BBOM ile öğretmenlerin sosyal ve duygusal alanda mesleki ve kişisel gelişimleri için sürdürülebilir bir destek oluşturmak amacıyla sosyal duygusal öğrenme yaklaşımının temelinde yer alan beceri sınıflandırması çerçevesinde Android ve IOS destekli bir uygulama geliştirdi.

Başka Bir Okul Mümkün Derneği ile yaptığımız röportajda proje kapsamında yürüttükleri faaliyetler, mobil bir uygulama gerçekleştirirken yaşadıkları zorluklar, çevrimiçi eğitim sonrası okula dönüşte öğretmenlerin ortaya çıkan ihtiyaçları ve derneğin gelecek dönem planları hakkında konuştuk.

Hibe desteğimizle hayata geçirdiğiniz Öğretmenler için Desteğim Cebimde projesini tamamladınız. Proje kapsamında yürüttüğünüz çalışmalardan bahseder misiniz?

Öğretmenin sosyal ve duygusal becerileri dediğimizde hangi alanlara odaklandığımızla ilgili bir sınıflandırma yapmaya ihtiyacımız vardı. Sosyal ve duygusal beceri sınıflandırması yaparak uygulamanın çerçevesini belirlemiş olduk. Çalışmamızın duygu ve ihtiyaçlarla ilişkisini kurmak adına duygu ve beden ilişkisine dair bilimsel bir arka plan oluşturmak için literatür araştırmaları ve uzman görüşmeleri yaptık. Toplanan veriler ile duygu ve beden karşılıklarına dair bir haritanın tasarımını çalıştık. Böylece örnek olay-duygu- ihtiyaç haritasının tasarımının ilk adımı tamamlamış olduk.

Öğretmenlerin günlük yaşamlarında karşılaştıkları olayların duygu ve ihtiyaçlarla olan ilişkisini ortaya koymak amacıyla anket çalışması ve bir dizi atölyeden oluşan bir çalışma gerçekleştirdik. Topladığımız veriler sayesinde öğretmenlerin günlük yaşamlarında sıklıkla karşılaştıkları olaylar listelendi. Bu çalışmanın ardından olay-duygu- ihtiyaç haritası görsel olarak tamamlandı. Öğretmenin kendi gelişim alanlarını keşfetmesini sağlamak amacıyla sosyal ve duygusal becerilere ilişkin öz değerlendirme sorularının listelemesi hazırladık.

Kullanıcı deneyimi ve kullanıcı ara yüzü tasarımı tamamlanan uygulama ekranlarını ilk örneği yapılarak öğretmenlerden oluşan bir gruptan geri bildirimler aldık. Uygulamanın öğretmenin sosyal ve duygusal becerilerinin bütüncül bir şekilde desteklenmesine hizmet edecek süreç planlaması yaptık. Öğretmenlerin sürdürülebilir iletişim başlığı altında kendilerini değerlendirmelerini sağlayan bir ölçek ile öğretmenlerin ihtiyaç duyduğu beceriler yönelik bir alan araştırması yaptık ve çıktıları projenin devam yıllarının planlanmasında kullandık.

Öğretmenler için Desteğim Cebimde projesi kapsamında ilk kez bir mobil uygulama geliştiriyorsunuz.  Yerel ölçekte çalışmalar yapan dernekler mobil uygulamalar geliştirirken ne tür zorluklarla karşılaşıyor? Benzer çalışmalar yapacak olan sivil toplum kuruluşlarına (STK) neler önerirsiniz?

Mobil uygulama geliştirmek için yola çıkan bir STK farklı bir alanda yeni bir işbirliği kurma ve sürdürme yolunda oldukça fazla deneyim kazanıyor. Bu alanda çalışan profesyoneller ve STK’lar arasındaki iletişimin güçlü olması oldukça önemli. Öte yandan bir uygulama geliştirirken mutlaka hedef kitle olan kullanıcıların deneyimini göz önünde bulundurmak gerekli. Bunun için yapılacak ilk örnek çalışmalarına önemli bir odak koyulmalı. İlk örneğe odak koymak ortaya çıkacak uygulamanın hedef kitlenin ihtiyaçlarını tanımlamada öngörülemeyen noktaları keşfetmek açısından kıymetli.

COVID-19 salgını sonrası yeniden başlayan yüz yüze eğitimin ikinci yılı kısa bir süre önce başlandı. Beraber çalışma yürüttüğünüz grupları göz önüne aldığınızda öğrencilerin ve öğretmenlerin ortaya çıkan yeni ihtiyaçlarından ve bu ihtiyaçları karşılamak için yaptığınız çalışmalardan bahseder misiniz?

Hem ülkemizde hem de dünyamızda etkisini gösteren COVID-19 salgını ile eğitim ortamlarında hem öğretmenlerin hem de çocukların günlük yaşam pratikleri büyük ölçüde değişti. Bu dönemde özellikle öğretmenlerin yeni beceriler geliştirmesi ve çalışma ortamında mevcut duruma uyumlu yeni stratejiler belirlemeleri gerekti. Pandeminin etkisiyle günlük yaşamlarında değişen koşullara uyum sağlamaya çalışan öğretmenler yüz yüze eğitime dönüldüğünde ortaya çıkan öğrenme açığı ve sınıf iklimini yeniden inşa etme çabasıyla her geçen gün gittikçe daha fazla zorlanmaya başladı. Bu noktada öğretmenlerin zorlandıkları alanlara yönelik destek alabilecekleri mekanizmaların da azlığı onların farklı stratejiler geliştirmelerine destek olacak kaynağı sağlamadığını söylemek mümkün. Dolayısıyla öğretmenlerin günlük yaşamlarında sıklıkla içinde durmakta zorlandıkları olaylarla karşılaştıklarını söylenebilir.

Öğretmenler sınıf ve okul iklimini tüm öznelerle kurduğu ilişkilerde kimi zaman hissettiği duygular ve ihtiyaçlarıyla bağlantı kurmakta zorlanıyor ve bu durumda esenliklerini etkiliyor. BBOM olarak öğretmenlerin kendi esenliklerini merkeze alarak sosyal ve duygusal açıdan ihtiyaç duydukları becerilerle ilgili gelişim alanlarını desteklemek için çeşitli programlar geliştiriyoruz.

Eğitimde Yenilikçi Yaklaşımlar Fonu’ndan aldığınız hibe desteğinin derneğinize ve çalışmalarınıza ne tür katkıları oldu? Eğitim alanında yapılan çalışmaların farklı bağışçılar tarafından desteklenmesi sizce neden önemli?

Desteğim Cebimde projesi fikri doğduğunda öğretmenlerin günlük yaşamalarında sıklıkla karşılaştıkları zorluklar olduğunu ve bu zorlukları okul iklimini tüm paydaşları ile çeşitli alanlarda yaşadıklarını biliyorduk. Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde yaşayan ilkokul öğretmenleri ile yaptığımız örnek olay atölyeleri ile öğretmenlerin günlük yaşamlarında yaşadıkları zorlukların haritasını çıkarmış olduk. Öte yandan öğretmenler sınıf ve okul iklimini oluşturan çocuk, meslektaş, ebeveyn gibi her bir özne ile kurduğu ilişkilerde kimi zaman hissettiği duygular ve ihtiyaçlarıyla bağlantı kurmakta zorlanıyor ve bu durumda esenliklerini etkiliyor. Yaptığımız çalışmalarda öne çıkan dikkat çekici nokta öğretmenlerin okul ortamında karşılaştıkları olaylar, hissettikleri duygular ve ihtiyaçlar genellikle birbirine benzer ve ortak olduğu. Bu noktada öğretmenlerin sürdürülebilir bir şekilde desteklenmesi büyük önem taşıyor. Yapılan çalışmaların farklı bağışçılar tarafından desteklenmesi sürdürülebilirliğe de katkı sunuyor.

Başka Bir Okul Mümkün Derneği’nin gelecek dönemdeki öncelikleri ve yapmayı planladığı çalışmalardan bahseder misiniz?

Desteğim Cebimde Projesi ile BBOM olarak öğretmenlerin ihtiyaçlarına yönelik önemli bir içgörü elde ettik. Bu bağlamda uygulamanın içeriğinin zenginleştirilmesi ve öğretmenlerin ihtiyaçlarına bütüncül bir çerçeveden yanıt veren uygulamaların dahil edilmesi önceliğimiz. Projeyi BBOM’un geliştirdiği tüm programların kolaylıkla erişilebileceği etkileşimli bir platform haline getirme niyetimiz var. Bununla birlikte öğretmenin sosyal ve duygusal becerilerine yönelik gelişim alanlarında ihtiyaç duydukları desteğe yönelik programların geliştirilmesi ana odağımız diyebiliriz.

Dem Derneği ile Duyduğun Gibi Değil Projesi Kapsamında Yapacakları Çalışmaları Konuştuk

By | Her Yaşta Fonu, Her Yaşta Fonu

Toplumsal zıtlıklar arasında diyalog alanları yaratmayı ve bu alanlarda sürdürülebilir çözümler üretmeyi hedefleyen Dem Derneği (Dem), işiten toplum ile sağır toplum ve işitme engelliler arasında acıma duygusundan uzak ve istihdamı destekleyen diyalog alanları yaratmak amacıyla çalışmalar yapıyor.  AgeSA Hayat ve Emeklilik işbirliği ve mali desteğiyle hayata geçirdiğimiz Her Yaşta Fonu’nun 2022 döneminde hibe desteği sağladığımız Dem, hibe kapsamında Duyduğun Gibi Değil projesini hayata geçiriyor. Proje kapsamında yaş sebebiyle işitme kaybı yaşayan 65 yaş üstü bireylerin yaşadıkları sorunları diyalog ile anlamak, kamuoyunda görünür kılmak ve çözüm için işbirliğini teşvik etmek amacıyla çalışmalar yapıyor.

Dem Derneği İletişim ve Kapasite Geliştirme Koordinatörü Ayşe Damla İşeri Sunman ile gerçekleştirdiğimiz röportajda; 9. yaşını kutlayan Dem’in yaşadığı değişim, yaşa bağlı işitme kaybının tanımı, diyalog alanlarını geliştirmek için düzenledikleri atölyeler ve proje kapsamında yürütecekleri çalışmalar hakkında konuştuk.

Dem Derneği yakın zamanda 9. yaşını kutladı. Aradan geçen zamanı değerlendirdiğinizde, çalışma alanınız ve buna paralel olarak Dem Derneği’nin yaşadığı değişime dair öne çıkan noktalardan bahseder misiniz?

Dem 17 Şubat 2023’te 9. yaşını kutladı. Kuruluşundan bu yana tabii ki Dem hem kurumsal hem de çalışmaları açısından değişti.

Dem kurulduğunda tam veya proje zamanlı çalışan gönüllülerden oluşan bir kuruluştu. Bugün proje zamanlı gönüllüleri ile denge içerisinde çalışan tam veya proje zamanlı profesyonelleri olan bir kuruluş. Kurumsal kapasitesini geliştirmeyi iniş çıkışları da olsa başardı. Bu değişimi kaynaklara bakış açısında geleneksel ile yenilikçiyi harmanladığında sağladı.

Çalışmaları açısından ise değişimi odaklandığında yaşadı. Toplumsal zıtlıklar arası iletişim alanları oluşturmak amacı ile kurulan Dem, bu geniş çerçeveyi küçülttüğünde ve sağır/işitme engelli bireyler ile işiten bireylerin arasındaki iletişim çalışmalarına yoğunlaştığında kimliğini buldu.

Şimdi ise yavaş ama planlı bir şekilde iletişim çalışmaları alanını genişletmeye hazır hale geliyor.

Diyalog alanlarını güçlendirmek için çeşitli iş yerlerinde işiten topluma yönelik etkinlikler düzenliyorsunuz. Düzenlediğiniz etkinliklerden bahsedebilir misiniz? Etkinliklere katılan kişilerden aldığınız geri bildirimleri de düşündüğünüzde, bu uygulama işiten toplumda ne tür farkındalıkların oluşmasına katkı sağlıyor?

Dem olarak özel sektör işbirlikleri ile iş yerlerinde işiten toplum ile işitme engelli ve sağır bireyleri bir araya getiren yapılandırılmış buluşmalar düzenliyoruz. Bu buluşmaları talebe göre farklı birçok şekilde tasarlayabiliyoruz.

Çoğunlukla işitme engelli/sağır bir kolaylaştırıcı liderliğinde interaktif bir işaret dili ile tanışma atölyesi düzenliyor; öğrenimleri işaret dili ile kahve siparişi etkinliği demgoodcoffee veya işaret dili ile video mesaj hazırlama etkinliği aşkını başka dilde anlat ile pekiştiriyoruz. Kimi zaman ise daha uzun soluklu, işaret dilini aktif kullanılabilmesine yönelik buluşma serileri düzenliyoruz.

2022 yılında dokuz işyerinde 313 diyalog yaratık. Bu neredeyse yılın her günü işiten bir bireyin, işitme engelli ve sağır bireyle Dem aracılığı ile yapılandırılmış bir alanda iletişime geçiyor olması demek.

Herhangi bir engel grubu için tek tipleştirme kanıksanmış söylemlerden dolayı çok fazla. Fakat Dem olarak, yarattığımız farkındalıkla işitme engelli ve sağır toplumun iletişim yolları açısından heterojen bir topluluk olduğunu ortaya koyuyoruz. Öncelikle bu tek tipleştirme algısını yıkıyoruz atölyelerimizde.

Yaşa bağlı işitme kaybı nedir? Yaşa bağlı işitme kaybı yaşayan 65 yaş üstü bireyleri desteklemek amacıyla geliştirilmiş bir politika bulunuyor mu? Bu tür bir çalışmanın hayata geçirilmesi için hangi paydaşlar tarafından neler yapılması gerekiyor?

Yaşa bağlı işitme kaybı, diğer adı ile Presbiakuzi, yaş ilerledikçe ortaya çıkan ve çoğunlukla her iki kulakta da görülen sinirsel tipte işitme kaybı. Çoğu durumda kişinin kendisinden önce çevresindekiler tarafından bu durum anlaşılır. Yaş ile işitme kaybı başlayan kişi televizyonu daha yüksek ses ile izlemeye veya gürültü ortamlarda konuşmaları ayırt edememeye başlar. Dünya’da ve Türkiye’de yaşlı nüfus arttıkça yaşa bağlı işitme kaybı yaşayan birey sayısı da artıyor.

Yaşa bağlı işitme kaybı yaşayan 65 yaş üstü bireyleri destekleyen bir politika bulunmuyor. Ancak kişiler işitme kaybı şüphesi ile Kulak Burun Boğaz (KBB) polikliniklerine başvurduklarında ve odyologlar tarafından gerekli testler yapıldığında işitme kaybı tanısını konuluyor ve çoğunlukla tedavisi için işitme cihazı veriliyor. İşitme cihazları en basit haliyle anlatmak gerekirse hoparlör görevi gören cihazlardır, satın alınması gerekir. Bu cihazlar için Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) desteği olsa da bu destek verim alınabilecek bir cihaz için oldukça yetersizdir. Kişi bir kulağı için neredeyse bir asgari ücret öder.

Burada ilk aşamada yapılması gereken yaşlılar ile çalışan sivil toplum kuruluşları, Sağlık Bakanlığı, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve SGK işbirliğinde iki temel şey var:

  • Yaşa bağlı işitme kaybına erken teşhis ile erken müdahale edilmesi için ilgili kontrollerin teşvik edilmesi ve toplumun konuyla ilgili bilinçlendirilmesi,
  • İşitme cihazlarına erişimi kolaylaştırmak için SGK ödeneğinin artırılması.

Hibe desteğimizle Duyduğun Gibi Değil! projesini hayata geçireceksiniz. Bu projeye neden ihtiyaç duydunuz ve proje kapsamında ne tür çalışmalar yapmayı planlıyorsunuz?

Duyduğun Gibi Değil projesiyle, Türkiye’de sayısının en az 1 milyon 153 bin 132 olduğu tahmin edilen yaş ile işitme kaybı başlayan bireyin deneyimini, bireye ve çevresindekilere etkilerini diyalog ile anlamayı ve görünür kılmayı amaçlıyoruz. Ayrıca bu proje; Dem’in hedef kitlesini genişletmesini ve tüm işitme kayıplı bireyleri kapsayarak işbirliği içinde olası ortak çözümler geliştirilmesini sağlayacak. Bu çalışmaya ihtiyaç duymamızın en temel sebebi benzer bir çalışmaya rastlamamış olmamız.

Proje kapsamında aşağıdaki faaliyetlerin gerçekleştirmeyi hedefliyoruz:

  1. KBB Uzmanları, odyologlar ve psikologlar ile paylaşım toplantısı yapılması,
  2. Yaşlılık alanında çalışan en az üç STK’ya saha ziyareti gerçekleştirilmesi,
  3. Yaş ile işitme kaybı başlayan 25 birey ve yakını ile birebir görüşme gerçekleştirilmesi,
  4. Paylaşım toplantısı, saha ziyaretleri ve birebir görüşmeler ışığında rapor hazırlanması,
  5. Bir kişinin işitme kaybı ile olan deneyiminin belgeselleştirilmesi ve yayınlanması,
  6. Tüm işitme kayıplı bireylerin ortak sorunu olan ‘‘işitme cihazı ödemelerinin tamamının SGK tarafından yapılmaması’’ konusu için sosyal girişimcilik anlayışı ile orta ve savunuculuk anlayışı ile uzun vadeli uygulanabilir çözüm geliştirilmesi ve olası işbirlikleri için paylaşılması.

Çocuk Fonu 2022 Dönemi Fon Başlangıç Raporu Yayımlandı

By | Çocuk Fonu

Çocukların ihtiyaçlarının giderilmesi ve haklarının tesis edilmesi için 0-15 yaş arası çocuklarla çalışan sivil toplum kuruluşlarının (STK) projelerini ve kurumsal gelişimlerini desteklemek amacıyla Turkey Mozaik Foundation işbirliği, bireysel ve kurumsal bağışçıların desteğiyle hayata geçirdiğimiz Çocuk Fonu’nun 2022 dönemi fon başlangıç raporu yayımlandı. Fon kapsamında; Bütün Çocuklar Bizim Derneği, Kozalak Derneği, Uçan Süpürge Kadın İletişim ve Araştırma Derneği, Yerelden Kalkınma Derneği ve Zeytin Çekirdekleri Derneği’ne toplam 544.000 TL hibe desteği sağlıyoruz.

Çocuk Fonu 2022 döneminin yapısı, desteklediğimiz STK’lar ve yapacakları çalışmalara dair bilgilerin yer aldığı raporumuza buradan ulaşabilirsiniz.

NATURA Doğa ve Kültür Koruma Derneği Akdeniz Habitatlarının Son Yaban Kedileri Projesini Tamamladı

By | Acil Deprem Fonu, Orman Yangınları Acil Destek Fonu

NATURA Doğa ve Kültür Koruma Derneği (NATURA), dünyada sadece Güneybatı Anadolu’da yaşayan ve günümüzde parçalanmadan dolayı yok oluşun eşiğinde olan Sığla (Günlük) orman toplulukları arasında koridor oluşturarak, parçaların birleştirilmesi ve bu orman topluluklarının yok oluş sürecinin tersine çevrilmesi için çalışmalar yürütüyor. Turkey Mozaik Foundation, Actecon ve 212 işbirliğiyle bireysel ve kurumsal bağışçıların finansal desteği ile hayata geçirdiğimiz Orman Yangınları Acil Destek Fonu kapsamında NATURA, Akdeniz Habitatlarının Son Yaban Kedileri  projesini hayata geçirdi. Dernek, proje kapsamında yanan alanlarda karakulakların ve yaban kedilerinin  popülasyonunun mevcut durumunu ortaya çıkarmak amacıyla çalışmalar yürüttü. 

NATURA kurucu üyesi Özlem Parlar Ürker ile yaptığımız röportajda; mega yangın kavramını, Karakulak Eylem Planı çalıştayı, proje faaliyetleri, derneğin gelecek dönem planları ve fonun çalışmalarına katkıları hakkında konuştuk. 

2020 yılında Avustralya’da meydana gelen yangınlarla beraber sıklıkla duymaya başladığımız mega yangın kavramını tanımlayabilir misiniz? Türkiye’de olası mega yangınları önlemek amacıyla geliştirilmiş ulusal düzeyde bir stratejik plan veya politika bulunuyor mu?

Literatürde Akdeniz Havzası’ndaki yangın kuşağında yer alan Türkiye gibi ülkeler için tek başına en az beş bin hektarlık bir alanı etkileyen orman yangını mega/katastrofik/büyük gibi sıfatlar veya terimlerle ifade ediliyor. Bir Akdeniz ülkesi olan Son 20 yılın istatistiklerine göre Türkiye’de her yıl ortalama üç bin orman yangını çıkmakta ve sekiz bin hektar alan yanıyor. Söz konusu bu yangınların her yıl ortalama iki tanesi büyük veya mega yangındır. 

28 Temmuz 2021’de başlayan ve büyük çoğunluğu Antalya ve Muğla olmak üzere 54 ilde meydana gelen 250’den fazla yangının 16 tanesi büyük yangındı. Bu yangınlarda en az 150 bin hektar orman alanı etkilendi. Neredeyse son 20 yılda yanan alanların toplamı kadar olan bu büyük yangın dalgasından en çok etkilenen iller Antalya (82 bin ha) ve Muğla (62 bin ha) oldu. Bu mega yangın dalgasının sonuncusu ise 2022 Haziran ayında Marmaris Bördübet Yaban Hayatı Geliştirme Sahası ve yakın çevresindeki yaklaşık beş bin hektarlık bir alanı etkileyen bir başka yangın oldu.

Ülkemizde bu yeni gelişen mega yangın sürecini anlamaya ve adapte olmaya ilişkin, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın altında Orman Genel Müdürlüğü koordinasyonunda olmak üzere, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü işbirliğinde ulusal düzeyde hızlı bir şekilde reaksiyon alabilmek adına çeşitli strateji ve politika güncellemelerine başlandığı ifade edilebilir. Buna en güzel örnek, 13-15 Ekim 2021 tarihlerinde Ankara’nın Kızılcahamam ilçesinde; yangın öncesi, yangın süresince, yangın sonrası, iletişim ve kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi, teknoloji ve inovasyon ile Akdeniz Ülkeleri Yangın Birliğinin Kurulması gündem maddelerini görüşmek üzere 268 katılımcının iştirakiyle toplanan, 135 karar ve 217 eylem önerisi geliştirilen İklim Değişikliği Sürecinde Orman Yangınları Çalıştayı verilebilir.

Bunu takiben, Mega Yangınların Yönetilmesi başlığı altında önem arz eden konulardan bir diğeri olarak, bu yangınlar sonrasında doğayla uyumlu müdahale tekniklerinin uygulanabilmesine yönelik ekolojik restorasyon ilkelerinin kamuoyunca benimsenebilmesi amacıyla NATURA olarak Marmaris Bördübet Yaban Hayatı Geliştirme Sahası yangını sırasında ve sonrasında sergilemiş olduğumuz tutumun Tarım ve Orman Bakanı başta olmak üzere doğrudan karşılık bulmuş olması ve bu korunan alanda Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü koordinasyonunda ekolojik restorasyon ilkelerinin uygulanacağının taahhüt edilmiş olması da yeni gelişen süreçte karar vericiler nezdinde reaktif bir karşılık verildiğine iyi bir işaret olarak yorumlanabilir.

Karakulak Eylem Planı Çalıştayı’na katıldınız. Yaban hayatın korunması bağlamında karakulakların öneminden bahsedebilir misiniz? Bu çalıştayın sonucunda ne tür öneriler ortaya çıktı? Bu önerilerin hayata geçirilmesi için önümüzdeki dönemde ne tür çalışmalar yapmayı planlıyorsunuz?

Avrupa Birliği Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı (IPA) ikinci dönemi çerçevesinde; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile Tarım ve Orman Bakanlığı, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen, araştırmacısı olduğumuz Yeni Bir Metodoloji Kapsamında Türkiye’deki Nesli Tehlike Altındaki Türler İçin Tür Eylem Planlarının Hazırlanması, Uygulanması ve İzlenmesi projesi kapsamında, 24 ve 25 Kasım 2022 tarihlerinde, çalıştaya katıldık. Bu çalıştay kapsamında karakulak türünün yayılış gösterdiği Antalya, Aydın, Burdur, Denizli ve Muğla, illerinden kamu ve özel kurum/kuruluşlardan temsilciler ve STK temsilcileri bir araya geldi. Çalıştay sonunda karakulakların ve habitatlarını korunması için ilgili kurumların yapacakları koruma eylemleri planlandı. Karakulak Tür Eylem Planı projesinin sonuç raporu ile de bu eylemler final haline getirilecek. Ayrıca önümüzdeki 10 yıl boyunca ilgili taraflar türün korunması adına çalışmalar yürütecek. NATURA olarak bizler de bu çalışmaların takibini ve koordinasyonunu yapmayı planlıyoruz.

Hibe desteğimizle hayata geçirdiğiniz Akdeniz Habitatlarının Son Yaban Kedileri projesi kapsamında yürüttüğünüz çalışmalardan bahsedebilir misiniz?

Bu değerli hibe ile 2021 yazında Marmaris’te meydana gelen ve karakulak ile yaban kedilerinin habitatlarında büyük ekosistem yıkımına neden olan yangından sonra özellikle iki türün de sığınmış olabileceği düşünülen Bördübet Yaban Hayatı Geliştirme Sahası içinde foto-kapanlar ile izlemeler gerçekleştirdik. Bu izlemelere göre karakulakların ve yaban kedilerinin bu bölgeye sığındığını ortaya çıkardık. Bu iki türün yangınlar sonrası alan kullanımını, yangından nasıl etkilendiklerini ve ekolojik özelliklerini ortaya çıkarmak için uydu vericisi ile takip etmek amacıyla sahada yakalama maksatlı tuzaklarımızı aktif hale getirdik. Maalesef 2022 Haziran ayında çalışma sahamızın tamamına yakınını yine yangınlar sonucunda kaybettik. Bu esnada başta foto-kapan ve yakalama tuzakları olmak üzere birçok ekipmanımız da yangınlarda zayi oldu. Akamete uğrayan bu mevcut projemizin devamı niteliğinde olan ve The Turquoise Coast Environment Fund tarafından desteklenmeye değer görülen Akdeniz Kıyılarında Mega Yangınların Ardından Yaban Hayatına Ekolojik Restorasyon Desteği başlıklı projemiz ile bu çalışmaların devamını yürütmeyi planlıyoruz.

Orman Yangınları Acil Destek Fonu’ndan aldığınız hibe desteğinin çalışmalarınıza ne tür katkıları oldu? Yaban hayat üzerine yapılan çalışmaların farklı bağışçılar tarafından desteklenmesi sizce neden önemli?

Yaban hayatı çalışmalarının temeli doğal sürecin korunması, insan faaliyetlerinin etkilerinin araştırılması ve bu etkilerin azaltılmasının önemini ortaya koymasıdır. Bu nedenle, bütün türler göz önüne alınarak ekosistem ve genetik çeşitliliğe yönelik bütüncül çalışmalar yürütülüyor. Bu çalışmalar yürütülürken insan emeğine, farklı türlerde malzemelere veya materyallere ve bolca zamana ve sabra ihtiyaç duyuluyor. Farklı fonlar ve bağışçı desteği bu anlamda kritik bir öneme sahiptir.

Özellikle büyük yangınların ardından kapsamlı ve hızlı çalışmalar önem teşkil ediyor. 2021 mega yangınlarının ardından verilen Orman Yangınları Acil Destek Fonu hibe desteği ile yaban hayatının mevcut durumunu ortaya çıkarma ve strateji oluşturma imkânı bulabildik. Hızlıca saha çalışmalarına başlama şansını elde etmiş olduk. 

NATURA Doğa ve Kültür Koruma Derneği’nin gelecek dönemde yapmayı planladığı çalışmalardan ve önceliklerinden bahseder misiniz? 

NATURA olarak gelecek dönem için en acil önceliğimiz son iki yıl boyunca yaşanan mega yangınlar sırasında kadük kalan yaban hayatı araştırmalarımız çalışmamızı tamamlamak ve bölgede gelişen bu yeni süreç karşısında yaban hayatının güncel durumunu ortaya çıkarmaktır. 

Orta vadeli hedefimiz ise çalışma alanımız özelinde Ekolojik Restorasyon ilkelerini hayata geçirmek ve Türkiye orman varlığının ekolojik toleransını bu yeni sürece uyum sağlayabilir hale gelmesinde öncü roller oynamak. Aynı zamanda bu süreçte hem karar vericilere hem de topluma doğru bir kanaat önderliği yapmaktır.  

Uzun vadeli hedefimiz ise mega yangınlar sürecinde yangının ekolojik bir etmen olduğu gerçeğinden yola çıkarak, yangınla uyumlu yaşam pratiklerini tüm kamuoyuna aktarmak ve Türkiye’deki ekolojik okuryazarlık kapasitesinin artırılmasına katkıda bulunmaktadır.   

Tüm bunları hayata geçirebilmek içinse Vakfınız liderliğinde kurulan Orman Yangınları Acil Destek Fonu gibi ulusal ve uluslararası kurumların oluşturduğu fonlardan ve hibelerden yararlanmaya devam etmeyi aynı zaman yerel yönetimler, kamu kurumları ve diğer STK’larla da işbirliklerimizi geliştirerek bu etkiyi kısa vadede uzun erimli bir hale getirmeyi hedefliyoruz.