Monthly Archives

Mayıs 2024

Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonu’nun 2024 Dönemi Başvuruları Açıldı

By | Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonu

Toplumsal cinsiyet eşitliği alanında çalışan sivil toplum kuruluşlarının (STK) projelerini ve kapasite güçlendirme faaliyetlerini desteklemek amacıyla Bir Adım Var Vakfı ve Turkey Mozaik Foundation işbirliği, bireysel ve kurumsal bağışçıların desteğiyle hayata geçirdiğimiz Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonu’nun 2024 dönemi başvuruları açıldı.

Fonun bu döneminde desteklenecek projelerin odağında Türkiye’de toplumsal cinsiyet eşitliğini güçlendirmeye yönelik aşağıda yer alan çalışmalardan en az bir tanesinin bulunması bekleniyor:

  • Toplumsal cinsiyet eşitliği kavramını toplumun geniş kesimlerine anlatarak farkındalık yaratmayı sağlayan çalışmalar (atölye, eğitim, kampanya, vb.),
  • Kadın danışma/destek merkezi, kadın yaşam evi gibi mevcut çalışmalarını/hizmetlerini devam ettirmek isteyen kuruluşların faaliyetleri/devam projeleri,
  • Kuruluşların temel faaliyetlerini ve projelerini hayata geçirme kapasitelerini artırmaya yönelik faaliyetler,
  • Toplumsal cinsiyet eşitliğine dair savunuculuk faaliyetleri.

Aşağıdaki başvuru kriterlerine uyan ve bir tüzel kişiliğe sahip kuruluşlar fona başvurabilir:

  • Türkiye’de kurulmuş dernekler, vakıflar, kooperatifler, sendikalar, vakıf üniversitesi uygulama ve araştırma merkezleri, federasyonlar/konfederasyonlar*,
  • Çalışmalarının odağında toplumsal cinsiyet eşitliği olan ve aktif olarak faaliyet gösteren,
  • 2022 yılı gelirleri 4.000 TL – 4.000.000 TL arasında olan kuruluşlar (2023 yılı ve sonrasında kurulan kuruluşlar için bir bütçe kısıtı bulunmamaktadır.).

Fonun 2024 dönemi kapsamında STK’lara dağıtılacak hibenin toplam tutarı en az 2.000.000 TL’dir. Başvuru yapan STK’lar hibe programından en fazla 675.000 TL talep edebilir.

Fona başvurmak isteyen kuruluşların başvuru formunu eksiksiz olarak doldurarak 1 Temmuz Pazartesi günü saat 18:00’e kadar göndermeleri gerekir.

Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonu 2024 dönemi hakkında detaylı bilgiye (başvuru koşulları, değerlendirme kriterleri ve fon takvimi) ve başvuru formuna buradan ulaşabilirsiniz.

Turquoise Coast Environment Fund’un 2023 Dönemine Yapılan Başvurularla İlgili Değerlendirme Metnimiz Yayımlandı

By | Uncategorized

Turquoise Coast Environment Fund- Turkey (TCEF) hibe programını, 6 Şubat 2023’te Kahramanmaraş’ta meydana gelen ve çevre illeri de şiddetli bir şekilde etkileyen depremlerin ardından; Adana, Hatay ve Mersin kıyı bölgelerindeki biyolojik çeşitliliği, ekosistem hizmetlerini, tarımsal verimliliği, su ve atık yönetimini, denizel alanlar ve kıyı arazilerini korumak için çalışmalar yürüten sivil toplum kuruluşlarının (STK) projelerini desteklemek amacıyla Conservation Collective / Turquoise Coast Environment Fund- Turkey (TCEF)Turkey Mozaik Foundation ve Turkish Philanthropy Funds iş birliğiyle hayata geçiriyoruz.

STK’ların bu süreçte öne çıkan ihtiyaçlarının daha iyi anlaşılabilmesi amacıyla fona yapılan başvuruların yoğunlaştığı konulara, başvuru yapan kuruluşların genel durumu ve ihtiyaçlarına dair değerlendirmelerimizin yer aldığı açıklama metnine buradan ulaşabilirsiniz.

İstanbul Kültür Sanat Vakfı ile Enstrüman Destek Fonu Projesini Konuştuk

By | Acil Deprem Fonu, Genel

İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV), İstanbul’un kültür-sanat yaşamını zenginleştiren çalışmalar yürütüyor. Düzenli olarak İstanbul Müzik, Film, Tiyatro ve Caz Festivalleri, İstanbul Bienali, İstanbul Tasarım Bienali, Leyla Gencer Şan Yarışması ve Filmekimi’ni düzenliyor. Turkey Mozaik Foundation iş birliğiyle hayata geçirdiğimiz Kahramanmaraş Depremi Doğrudan Destekler Fonu kapsamında Enstrüman Destek Fonu’na sağladığımız hibe desteğiyle, deprem bölgesinde veya yaşanan afet nedeniyle taşınarak başka şehirlerde ikamet eden, güzel sanatlar liseleri ve konservatuvarların müzik bölümlerinde eğitim gören ve depremde enstrümanı hasar gören öğrenciler ile ilgili bölümlerde görev yapan eğitmenlerin enstrüman ihtiyacını karşılamak amacıyla çalışmalar yürüttü. 

İKSV ile gerçekleştirdiğimiz röportajda; proje kapsamında yürüttükleri çalışmalar, projenin kültür-sanat alanına etkisi, gençlerin kültür-sanat alanına katılımını güçlendirmek geliştirilmesi gereken stratejiler ve vakfın gelecek dönem planları hakkında konuştuk. 

İstanbul Kültür Sanat Vakfı olarak, İstanbul’un kültür-sanat yaşamını zenginleştiren çalışmalar yürütüyorsunuz. Çalışma alanınızın var olan durumu hakkında neler söylersiniz?

İKSV olarak, İstanbul’da uzun süredir kültür-sanat faaliyetleri yürütüyor ve Türkiye genelinde kültür politikaları üzerine çalışmalar yapıyoruz. 6 Şubat depreminden sonra oluşturduğumuz Enstrüman Destek Fonu’nun amacı, felaketin etkilerini gidermeye müzik eğitiminde kaynaklara erişimi kolaylaştırarak katkıda bulunmak. Doremusic ve Zuhal Müzik‘in yanı sıra Pozitif Müzik, Sala Müzik, Cangöz Müzik, Keylan Müzik gibi işbirlikçiler de İKSV Deprem Bölgesi Enstrüman Destek Fonu’na destek veriyor. Bu işbirlikleriyle, sanat ve müzik alanlarındaki etkiyi artırmayı hedefliyoruz.

Kahramanmaraş Depremi Doğrudan Destekler Fonu kapsamında sağladığımız hibe desteğiyle Enstrüman Destek Fonu projesini hayata geçiriyorsunuz. Projenin amacından ve yürüttüğünüz faaliyetlerden bahseder misiniz?

İKSV Enstrüman Destek Fonu projesiyle, kültürel ve sanatsal yaşamın sürdürülebilirliğini sağlamayı amaçlıyoruz. Bu proje, depremden etkilenen müzik öğrencilerine ve eğitmenlere enstrüman temin etmek için oluşturulan bir fonu içeriyor. 2023 Mart, Nisan ve Mayıs aylarında 875 başvuru alındı ve bu, ihtiyacın büyüklüğünü gösteriyor. Başvuruları değerlendirerek, 5.600.000 TL’lik bir bütçe oluşturuldu ve bu kapsamda 29 farklı şehirde yaşayan 384 öğrenciye toplamda 34 farklı türde müzik enstrümanı sağlandı. 

Proje, geniş bir coğrafi alana yayılarak birçok öğrenciye ulaştı. En önemli etkisi, müzik eğitimi alanında yaşanan kayıpları telafi etmekte yardımcı olması. Bu fon aracılığıyla, müzik eğitimi alanındaki kayıpların bir miktar telafi edilmesi, öğrencilere ve eğitmenlere destek olunması hedefleniyor. Bu sayede, müziğin hayatlarında önemli bir yere sahip olduğu öğrencilerin eğitimlerine devam etmeleri ve müzik eğitiminin sürdürülebilirliği destekleniyor. Projenin etkilerini değerlendirmek için mevcut veriler kullanılarak başvuru sayıları, dağıtılan enstrüman sayıları ve öğrencilerden alınan geri bildirimler dikkate alınıyor.

Projenin Türkiye’nin kültür-sanat alanındaki gelişimine ve genç yeteneklerin  desteklenmesine nasıl bir katkısı olması bekleniyor?

Enstrüman Destek Fonu projesi, Türkiye’nin kültür-sanat alanındaki gelişimine ve genç sanatçıların/müzisyenlerin desteklenmesine katkı sağlıyor. Fon desteğiyle temin edilen enstrümanlar, müzik eğitimi alan öğrencilerin eğitim olanaklarını artırıyor. Bu sayede, gençlerin yeteneklerini geliştirmeleri ve profesyonel düzeyde müzik kariyeri yapmaları için gerekli araçlara erişimleri sağlanmış oluyor.

Türkiye’de gençlerin kültür-sanat alanına katılımının her geçen gün azaldığı, deprem bölgesi özelinde ise neredeyse imkânsız bir hale geldiği biliniyor. Bu doğrultuda gençlerin kültür-sanat alanına katılımını artırmak ve geniş kitlelere ulaşmak için ne tür stratejiler yürütülmesi gerekiyor?

Bu alanda birçok kurumun önemli çabaları mevcut. Yerel ve uluslararası kurumlar, depremlerden etkilenenlerin sanatsal ihtiyaçlarına cevap vermek için güçlü bir dayanışma ve işbirliği ağı oluşturuyor. İKSV olarak Mercedes-Benz Türk işbirliğiyle görsel sanatlar alanında çalışan genç sanatçılara yönelik Sanatçı Destek Fonu (SaDe) isimli bir destek programımız da var. Bu yıla özel olarak buradaki gücümüzü de deprem bölgesine aktarmayı amaçlayarak bu programın başvurularında da sadece depremden etkilenen bölgelerdeki sanatçıları davet ettik. Bu tür projeler ve iş birlikleri, gençler için kültür-sanat etkinliklerine katılımı artırabilecek yeni fırsatlar sunduğu için çok kıymetli. Uzun vadede genç müzisyenlere yönelik benzer profesyonel gelişim programlarının ve atölye çalışmalarının devam etmesi, yeteneklerinin geliştirilmesine ve sahne deneyimi kazanmalarına da yardımcı olabilir. Okullarda, gençlik merkezlerinde ve toplum merkezlerinde ücretsiz programların düzenlenmesi de aynı şekilde kültür-sanata ilgiyi artırabilir. Burada, düzenlenen programların uzun süreli olarak planlanması önem taşıyor. Uzun vadeli stratejilerin uygulanması ile gençlerin kültür-sanat alanına katılımı artırılabilir ve geniş kitlelere ulaşılabilir.

İKSV’nin gelecek dönemde yapmayı planladığı çalışmalardan ve önceliklerinden bahseder misiniz? Sağladığımız hibe desteği gelecekteki hedef ve projelerinizi nasıl etkiledi?

Bu projeyle bağlantılı olarak Institut Français ile hayata geçirilen “Umut Notaları” projesi, yerel sivil toplumun kalbindeki sanatsal bağları yeniden kurmaya yardımcı oluyor ve bu gerekli döngüyü yeniden inşa etmeyi hedefliyor. Profesyonel orkestralara yeniden doğuş desteğiyle, “Umut Notaları” projesi kapsamında, aralarında birçok üyesini kaybetmiş Hatay Akademi Senfoni Orkestrası‘nın da bulunduğu depremden etkilenen 11 ilde orkestraların kayıplarına ve ihtiyaçlarına cevap vermek amacıyla bir sponsorluk sistemi kurmak üzere çalışıyoruz. Bölgedeki sanatsal yaşamı tekrar hayata geçirmek amacıyla Fransız kurumları tarafından Türkiye’deki müzik topluluklarına destek sağlanıyor. Enstrüman Destek Fonu ile Institut Français’nin başlattığı ‘Umut Notaları’ projesinde, Institut Français ile yakın işbirliği yapıp güçlerimizi birleştirerek daha fazla sayıda öğrenci ve eğitmene erişebildiğimizi ve daha kapsamlı bir program oluşturduğumuzu söyleyebiliriz.

Bu çalışmanın, kültür-sanatın yaygınlaştırılması ve toplumsal dayanışmanın pekiştirilmesi için önemli bir adım olmasını hedefliyoruz. Bağış kültürünün, özellikle kültür-sanat alanında güçlenmesi büyük önem taşıyor. Bu alandaki bağışlar, genç yeteneklerin desteklenmesi, kültürel çeşitliliğin korunması ve geleceğin daha kapsayıcı bir şekilde inşa edilmesi için kritik bir rol oynuyor. Bu nedenle, fon destekleriyle genç yeteneklerin keşfedilmesi ve desteklenmesi, kültürel zenginliğin korunması ve kültür-sanatın toplumun her kesimine ulaştırılması hedefleniyor.

 

Öğretmen Ağı ile Yaşamın İnşasında Öğretmen Var Projesi Hakkında Konuştuk

By | Yerel Güçlenmeye Destek Fonu

Sabancı Üniversitesi bünyesinde faaliyet gösteren Eğitim Reformu Girişimi’nin yürütücülüğünü üstlendiği Öğretmen Ağı; öğretmenlerin, meslektaşları ve farklı disiplinlerden kişi ve kurumlarla bir araya gelerek güçlendiği bir paylaşım ve işbirliği ağıdır. Turkey Mozaik Foundation iş birliğiyle hayata geçirdiğimiz Yerel Güçlenme Destek Fonu kapsamında sağladığımız hibe desteğiyle Yaşamın İnşasında Öğretmenler Var projesini hayata geçiriyor. Ağ proje kapsamında öğretmenlerin deprem bölgesine ilişkin belirledikleri ihtiyaçlara çözüm üretebilecekleri içerikler üretmesine, deprem sonrası okula uyum sağlamak üzere insan kaynağını düzenli ve sürdürülebilir kılınmasına ve yerelde öğretmenlerin oluşturdukları dayanışma topluluklarını desteklemesine yönelik çalışmalar yürütüyor.

Öğretmen Ağı ile gerçekleştirdiğimiz röportajda; Ağ’ın yürüttüğü faaliyetler, proje kapsamında yapılan çalışmalar, projenin uzun vadeli etkileri ve Ağ’ın gelecek dönem faaliyetleri hakkında konuştuk.

Öğretmen Ağı olarak, öğretmenlerin, meslektaşları ve farklı disiplinlerden kişi ve kurumlarla bir araya gelerek güçlendiği bir paylaşım ve iş birliği ağı içinde çalışmalar yürütüyorsunuz. Çalışma alanınızın var olan durumu hakkında neler söylersiniz?

Öğretmen Ağı’nın ilk günden itibaren kılavuzu “Öğretmenler adına değil, öğretmenlerle birlikte.” ifadesi oldu. Bu ifade şu yüzden önemli: Bunca yıl öğretmenler için çalışmalar üreten çok fazla kurum oldu. Eğitim alanında öğretmeni özne olarak görerek üretilen çalışmalar ise bir elin parmaklarını geçmiyor. Çalışma alanımızın -yani eğitimin- daha nitelikli olması için eğitimin en önemli paydaşlarından olan öğretmeni özne olarak görmenin önemini anlatmaya çalışıyoruz. Mevcut durum ise bunun tam aksi. Öğretmenlerin çalışma alanında kendini özgür hissetmediğini, yenilikçi çalışmaları paylaşacak alanlarının oldukça sınırlı olduğunu gözlemliyoruz.

Hibe desteğiyle Yaşamın İnşasında Öğretmen Var projesini hayata geçiriyorsunuz. Proje kapsamında yürüttüğünüz çalışmalar, çalışmanın çıktıları ve alana etkisi hakkında bilgi verir misiniz? (Elinizde varsa verilerle destekleyebilir misiniz?)

Deprem bölgesinde öğretmenlerin paylaştığı ihtiyaçlar doğrultusunda hazırladığımız Yaşamın İnşasında Öğretmen Var projesi temelde üç aşamadan oluşuyordu. İçerik üretimi, deneyim paylaşımı ve saha yaygınlaştırması temelinde faaliyetlerimizi planladık. İçerik üretimi için Öğretmen Ağı’nda sıkça kullandığımız Yaratıcı Problem Çözme Programı’nı evirerek, Adana’da iki günlük bir program gerçekleştirdik. Deprem bölgesinden öğretmenlerin katılımı ve Değişim Elçisi öğretmenlerin kolaylaştırıcılığında 19-20 Haziran 2023 tarihlerinde iki tam günlük “Yaratıcı Problem Çözme Programı: Açık Alan” etkinliğini gerçekleştirdik. Etkinliğe deprem bölgesindeki illerden 39 öğretmen katıldı. Etkinlik sonunda dört gruptan öğrencilere, öğretmenlere ve velilere yönelik dört yaratıcı çözüm önerisi geliştirildi. Buna ek olarak Değişim Elçileri tarafında geliştirilen Mobil Psikososyal Destek Programı’na daha fazla içerik eklemek için bir çalıştay gerçekleştirdik. Bu çalıştay sonucunda Değişim Elçileri,  Afet Sonrası Destek Çalışmaları Programı El Kitabı’nı ortaya çıkardılar.

Programın deneyim paylaşımı kısmında afet çalışmaları yürüten uzmanları ağırladığımız etkinlikler hayata geçirdik. Ek olarak Öğretmen Ağı Yaz Buluşması’nda farklı illerden öğretmenlerin deneyimlerini paylaştıkları oturumlar gerçekleştirdik.

Saha uygulaması kısmı için de bir gönüllü havuzu oluşturduk. Değişim Elçisi öğretmenlerden oluşan bu gönüllü havuzuna 45 tane öğretmenimiz dahil oldu. Bu 45 öğretmene sahaya çıkmadan önce gerekli aktarımlar yapıldı. Sahada dikkat etmeleri gerekenlere ve psikolojik olarak hazır bulunuşluklarını artırmaya yönelik uzman görüşmesi sağladık. Gönüllü havuzundaki 39 öğretmen şimdiye kadar Adıyaman, Kahramanmaraş ve Hatay’da toplam yedi merkezde akademik ve psikososyal destek çalışmaları odaklı faaliyetler yürüttü. Bu faaliyetlerde toplam 735 çocuğa ve 71 veliye ulaşıldı.

Bu çalışmaların alana etkisini en güzel özetleyen şey öğretmenlerin uygulamaları yaptıkları merkezlerde öğrencilerin “Bir daha ne zaman geleceksiniz?” sorusu oldu. Özellikle Yaşamın İnşasında Öğretmen Var projesi kapsamında uyguladığımız Afet Sonrası Destek Çalışmaları Programı çocukların ihtiyaçlarına doğrudan katkı sunduğu için etkisi yüksek oldu. Bunun ötesinde bölgede çalışma yürütmek isteyen öğretmenlere sunulan alan, bölgenin ihtiyacına doğrudan karşılık verdi.

Projenizin öğretmenlerin deprem bölgesindeki ihtiyaçlara çözüm üretme kapasitesini nasıl artıracağını düşünüyorsunuz?

Yaşamın İnşasında Öğretmen Var projesini tasarlarken öğretmenlerin ihtiyaçlarını toplayarak bir ihtiyaç analizi gerçekleştirdik. Proje uygulama adımları da öğretmenlerle birlikte gerçekleştirildi. Dolayısıyla yaptığımız diğer çalışmalarda olduğu gibi öğretmenlerin özne olduğu, her aşamaya dahil oldukları bir süreç yürüttük. Öğretmenlerden projeyi geliştirirken duyduğumuz temel ihtiyaç, sahada gönüllü insan sayısının az olmasıydı. Proje temelde bu soruna yanıt oldu. Bölgedeki öğretmenlerimizle bölge dışından desteğe giden öğretmenler bir araya gelerek çalışmalar üretti. Bölgeye dayanışma desteği sağlanmış oldu. Buna ek olarak öğretmenler bölgenin ihtiyaçlarına yönelik içerik ürettiler. Gördükleri sorunlar üzerine düşünerek çözümler ürettiler. Bu da üretim kapasitelerini artırdığı gibi doğrudan sorunun muhatapları tarafından çözüm üretilmesine alan sağladı.

Deprem sonrası okula uyum sağlamak için insan kaynağını düzenli ve sürdürülebilir kılma konusunda ne gibi stratejiler izlenebilir?

Projenin temelini oluşturan strateji buydu. Hayata geçirdiğimiz çalışmalarda da özellikle sürdürülebilirlik adına öğretmenlerin esenliğini gözeten bir program yaptık. Gönüllü öğretmenler ayda maksimum iki kere sahaya gitti. Saha sürecinde ya da sonrasında ihtiyaçları olması hâlinde psikolojik destek sağlayabileceğimiz alanlar yarattık. Çalışmalara başladıktan sonra bölgeye yeni öğretmen atamaları yapıldı. Bu atamalardan sonra da yeni atanan öğretmenlere yönelik etkinlikler planladık. Bu etkinliklerle öğretmenlerin bölgedeki ihtiyaçlarını karşılamayı planladık.

Bir diğer önemli stratejimiz ise özellikle yeni atanan öğretmenlere ulaşabilmek için Hatay İl Millî Eğitim Müdürlüğü ile protokol yapmak oldu. Protokol kapsamında yine sahayı güçlendirmek için Sabancı Vakfı ana desteği ve Bank ABC katkılarıyla açtığımız Öğretmen Dayanışma Alanı’nda gerçekleştirdiğimiz etkinlikleri, il genelindeki öğretmenlere ulaştırıyoruz. Ayrıca İl Millî Eğitim Müdürlüğünün gördüğü ihtiyaçlara yönelik de istişare ederek güncel ihtiyaçları görebiliyor; çalışmalarımızı buna yönelik planlayabiliyoruz.

Projenizin deprem bölgesindeki eğitim sistemine uzun vadeli etkileri hakkında neler söyleyebilirsiniz?

Öğretmen Ağı’nın çalışmalarının temeli; eğitim sistemini iyileştirmenin yolunun, eğitimin öznesi öğretmenden geçtiği üzerine kuruluyor. Bu projeyle de bölgedeki öğretmenlerin iyi olma hâline katkı sağlamak için bir gönüllü havuzu oluşturduk. Gönüllüler hem oradaki öğretmenlere destek oldu hem de kendileri bölgeye giderek katkı sağladı. Öğretmenler, kendi ihtiyaçları doğrultusunda programlar gerçekleştirdi, gerçekleştirmeye de devam ediyorlar.

Bölgede yaptığımız paydaş görüşmelerinde duyduğumuz en önemli ihtiyaç, öğretmenin sosyalleşme ihtiyacıydı. Özellikle yeni atanan öğretmenlere yönelik etkinliklerle bu ihtiyacı Öğretmen Dayanışma Alanı’nda gidermeyi hedefledik. Bu alanın, öğretmenlerin iyi olma hâlini destekleyen, dayanışma ve iş birliği ruhunu yaşatacak bir yer olmasını umuyor, öğretmenlere ait alanların çoğalmaya devam etmesini diliyoruz.

Öğretmen Ağı’nın gelecek dönemde yapmayı planladığı çalışmalardan ve önceliklerinden bahseder misiniz? Sağladığımız hibe desteği gelecekteki hedef ve projelerinizi nasıl etkiledi?

6 Şubat ile birlikte bölgedeki öğretmenleri desteklemek için kurum olarak iki önemli proje hayata geçirdik. Yaşamın İnşasında Öğretmen Var projesi, deprem bölgesinde uyguladığımız iki büyük projeden biri. Diğer projemiz de Öğretmen Dayanışma Alanı. Bu iki proje kısa vadeli hedeflerimizin sac ayakları oldu. Önümüzdeki süreçte deprem bölgesinde Öğretmen Dayanışma Alanı projesiyle öğretmenlerin sosyalleşme ihtiyaçlarını, kendilerini yalnız hissetmemelerini sağlamaya yönelik; yine öğretmenlerle birlikte faaliyetler gerçekleştireceğiz. Yaşamın İnşasında Öğretmen Var Projesi bu hedeflere ulaşabilmek için önemli bir kaldıraç noktası oldu. Proje kapsamında hayata geçirmeyi planladığımız İl Millî Eğitim protokolünü geliştirerek diğer projelerdeki çalışmalarımızın da uygulanabileceği alanlar oluşturduk.

Bağış kültürünün yeniden yapılanmaya başladığı bu dönemde bağışçılara nasıl bir mesaj vermek istersiniz?

Bu soruyu öğretmen bağlamında yanıtlamak isterim. Öğretmen Ağı’nda şimdiye kadar zorlandığımız da bir konu. Çünkü yaptığımız çalışmaların bağışçılarda doğrudan bir karşılığı olamayabiliyor. Bağışçının görmek istediği somut çıktılar var. Bu çıktılar da genellikle nicel çıktılar. Elbette nicel çıktı önemli bir ölçme değerlendirme verisi. Yapılan çalışmaların etkisinin göstergesi adına da önemli bir gösterge. Ancak tek gösterge değil. Çünkü hiçbir nicel veri, depremden etkilenen bir çocuğun “Bir daha bekliyoruz” hissi kadar etkiyi göstermeye yetecek düzeyde olamıyor. Doğrudan çocuklarla yapılan çalışmalarda, nicel veri, ulaşılan çocuk sayısı elbette önemli. Biz bunun yanında öğrenciye, çocuğa etki eden en önemli faktör olan öğretmenin iyilik hâlinin de eş değerde önemli olduğuna inanıyoruz. Öğretmenin iyilik hâlini artırdığımız zaman çocuğun da iyi olmasını sağlayacağımızı düşünüyoruz. Burada da göstergemiz nicelden çok nitel göstergeler. Bir öğretmenin uzun süre burada gönüllülük yaparak pek çok alanda beceri geliştirmesi, inisiyatif alması, yaratıcı düşünmesi, eleştirel bakması bizim için çok daha önemli oluyor.

STDV aracılığıyla bağış yapan herkese teşekkür etmek isteriz. Onlar sayesinde deprem bölgesinde pek çok öğretmen kendisine bir sığınak buldu. Pek çok çocuk ve veli öğretmenleriyle farklı bir iletişimin mümkün olabileceğini fark etti. Bunun da ötesinde bir trajediden birlikte çıkan bireyler olarak dayanışmanın önemini hissettiler. Bunu hissettirmeye devam etmek için biz çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Sizlerden de desteğinizi sürdürmenizi dileriz.

Yerel Güçlenmeye Destek Fonu II’ye Yapılan Başvurularla İlgili Değerlendirme Metnimiz Yayımlandı

By | Acil Deprem Fonu, Yerel Güçlenmeye Destek Fonu

6 Şubat’ta Kahramanmaraş’ta meydana gelen ve çevre illeri de şiddetli şekilde etkileyen depremlerin ardından bölgede yaşanan tahribatın giderilmesi ve depremden etkilenen bireylerin iyi olma halinin desteklenmesi amacıyla Turkey Mozaik Foundation işbirliğiyle, bireysel ve kurumsal bağışçıların desteğiyle hayata geçirdiğimiz Yerel Güçlenmeye Destek Fonu II’nin başvuru ve seçim süreci tamamladı. Fon kapsamında, sahada faaliyet yürüten ve/veya bölgeye destek sağlamak üzere çalışmalarına başlayan sivil toplum kuruluşlarının (STK) uzun vadeli projelerini destekliyoruz.

Fonun bu döneminde çocuk haklarının ve refahının geliştirilmesi, toplumsal cinsiyet eşitliğinin güçlendirilmesi ve depremden etkilenenlerin kültür-sanat faaliyetlerine erişiminin artırılması amacıyla yürütülecek çalışmaları önceliklendirdik.

STK’ların bu süreçte öne çıkan ihtiyaçlarının daha iyi anlaşılabilmesi amacıyla fona yapılan başvuruların yoğunlaştığı konulara, başvuru yapan kuruluşların genel durumu ve ihtiyaçlarına dair değerlendirmelerimizin yer aldığı açıklama metnine buradan ulaşabilirsiniz.

 

Turquoise Coast Environment Fund- Turkey Başvuruları Sona Erdi

By | Turquoise Coast Environment Fund

The Turquoise Coast Environment Fund – Turkey (TCEF), kara ve denizle bağlantılı adalar, kıyısal bölgeler ve sulak alanlar da dahil olmak üzere, Türkiye’nin güney ve batı kıyı bölgelerinde; doğa, biyoçeşitlilik, deniz ve kıyı koruma konularında aktif olarak faaliyet yürüten sivil toplum kuruluşlarının (STK) çalışmalarını finansal olarak desteklemek amacıyla Vakfımız iş birliğinde hayata geçirilen TCEF hibe programının 2024 dönemi başvuruları sona erdi.

Fona teknik kriterlere uyan toplam 30 STK başvuruda bulundu. Başvuruların 23’ü dernek, 6’sı vakıf ve 1’i kooperatif tüzel kişiliğine sahip kuruluşlar tarafından yapıldı. Fona Ankara, Antalya, Balıkesir, Çanakkale, Edirne, İstanbul, İzmir, Muğla ve Kahramanmaraş olmak üzere 9 ilden başvuru alındı. TCEF’den talep edilen toplam hibe tutarı 12.988.941 TL oldu.