Monthly Archives

Haziran 2024

Derin Yoksulluk Ağı ile İstanbul’da Afet Yoksulluğunun Verileştirilmesi ve Verilerin Paylaşımı Projesi Hakkında Konuştuk

By | Çevresel Sürdürülebilirlik Alanında Dijital Dönüşüm Fonu

Açık Alan Derneği’nin bir girişimi olan ve derin yoksulluk ile mücadele etmek amacıyla hayata geçirilen Derin Yoksulluk Ağı (DYA), derin yoksulluğun sürdürülemez koşullarını görünür kılmak ve yoksulluğu bir insan hakları ihlali olarak tartışmak için çalışmalar yürütüyor. Derin Yoksulluk Ağı, #EvdenDeğiştir kampanyası ile pandeminin başından beri bağışçılarla derin yoksulluk koşullarında kişileri temel ihtiyaç desteği sağlamak için bir araya getiriyor. European Bank for Reconstruction and Development (EBRD) ve Turkey Mozaik Foundation işbirliğiyle hayata geçirdiğimiz Dijital Dönüşüm Fonu kapsamında desteklediğimiz DYA, proje kapsamında Kahramanmaraş depremleri sonrası İstanbul’a gelen ailelerin ve üniversite öğrencilerinin yaşadıkları yoksulluk durumunu takip etmek ve bu konuda farkındalık oluşturmak amacıyla çalışmalarını yürütecek. Bu amaç doğrultusunda İstanbul’un afet yoksulluğu haritasını çıkaracak olan DYA, yoksulluğun nasıl deneyimlendiği ve ihtiyaç duyulan destek türleri ile ilgili veri üretecek. Üretilen veriler alanda çalışan farklı paydaşlarla paylaşacak.

Derin Yoksulluk Ağı ile gerçekleştirdiğimiz röportajda; yoksulluk kavramı, afetlerin yoksul bireyler üzerindeki etkisi ve proje kapsamında yürütecekleri çalışmalar hakkında konuştuk. 

Derin Yoksulluk Ağı’nın yoksullukla mücadelede benimsediği yaklaşımdan bahseder misiniz?

Derin Yoksulluk Ağı’nın yoksullukla mücadelede benimsediği yaklaşım, yoksulluğu çok boyutlu bir sorun olarak ele almayı ve bu soruna insan hakları perspektifinden yaklaşmayı içerir. Bu yaklaşım, yoksulluğun sadece ekonomik bir eksiklik olmadığını aynı zamanda sosyal, kültürel ve ekonomik haklara erişim engelleriyle bağlantılı olduğunu vurgular. Derin Yoksulluk Ağı, yoksulluğun yalnızca gelir yetersizliği ile sınırlı olmadığını, bunun yanında eğitim, sağlık, konut gibi temel yaşam standartlarına erişim eksikliklerini de içerdiğini kabul eder ve bu eksikliklerin insan hakları ihlalleri olarak değerlendirilmesi gerektiğini savunur.

Derin Yoksulluk Ağı yoksullukla mücadele stratejilerini, saha çalışmaları ve toplumsal etkileşim üzerine kurar. Bu çalışmalar, yoksulluk koşullarında yaşayan bireylerin gerçek ihtiyaçlarını ve deneyimlerini doğrudan anlamayı amaçlar ve bu bilgilere dayanarak sürdürülebilir ve hak temelli çözümler geliştirmeyi hedefler. Özellikle kadın ve çocuklar gibi dezavantajlı grupların yaşadığı özel sorunlara odaklanarak, sosyal dışlanma, eğitim ve sağlık hizmetlerine erişim gibi konularda politikalar geliştirilir.

Toplumsal farkındalığı artırmak ve politika yapıcıları etkilemek için yapılan lobi çalışmaları ve savunuculuk kampanyaları, Derin Yoksulluk Ağı’nın stratejilerinin merkezi unsurlarıdır. Bu yaklaşım, yoksulluğun sadece maddi yetersizliklerle değil, aynı zamanda geniş yoksunluk ve insan hakları sorunları olarak ele alınmasını sağlamak için kesişimsel ve çok yönlü çözümler sunar. Bu çerçevede, coğrafi bölge, etnik köken, göçmenlik statüsü gibi toplumsal kilit özellikler dikkate alınarak özel politikalar geliştirilir, bu da yoksulluğun her birey ve grup üzerinde farklı etkiler yaratabileceği gerçeğini göz önünde bulundurur.

Dijital Dönüşüm Fonu kapsamında sağladığımız hibe desteğiyle İstanbul’da Afet Yoksulluğunun Verileştirilmesi ve Verilerin Paylaşımı projesini hayata geçiriyorsunuz. Projenin amacından ve yürüttüğünüz faaliyetlerden bahseder misiniz?

 İstanbul’da Afet Yoksulluğunun Verileştirilmesi ve Verilerin Paylaşımı projemiz, 6 Şubat 2023’te Kahramanmaraş merkezli meydana gelen depremler sonrasında İstanbul’a tahliye edilen aileler ve afetten dolayı kayıpları olan üniversite öğrencilerinin yaşadığı yoksulluk sorunlarını izlemek ve bu konuda farkındalık yaratmak amacıyla tasarlandı. Proje kapsamında, depremden etkilenen bu grupların dağınık durumdaki verilerini toplamayı, bu verileri derinlemesine analiz etmeyi ve bir veri tabanına entegre etmeyi hedefliyoruz. Analiz sonuçlarının afet sonrası yoksulluğun coğrafi dağılımı, deneyimleme biçimleri, ulaşılan ve ihtiyaç duyulan destekler hakkında detaylı bilgiler sağlayacağını düşünüyoruz. Veri tabanı çalışmasında hane içini ve bireyi en iyi şekilde tanımlamaya dair soruların hazırlık aşaması tamamlandık ve yoksulluğun kesişimselliği üzerine birçok farklı kırılım başlıkları oluşturduk. Saha çalışmaları, hane ziyaretleri, bireysel mülakatlar aracılığı ile verileri bu sisteme yüklüyoruz. İhtiyaç Haritası geçmiş veri tabanı çalışmamızı güncelleyerek ve yeni eklemelerle bu konuda bizim yine en büyük destekçimiz oldu. 

Elde ettiğimiz bu verileri ve deneyimleri diğer sivil toplum kuruluşları (STK), yerel yönetimler ve ilgili aktörlerle paylaşacağız. Umuyoruz ki bu paylaşımlar, koordinasyonu artırarak daha etkili destek modellerinin geliştirilmesine olanak tanıyacak. Aynı zamanda, elde edilen verilerin görselleştirilmesi ve analizi için yapay zeka araçlarından yararlanılacak böylece verilerin anlamlandırılması kolaylaşacak ve daha geniş bir kullanıcı kitlesi tarafından erişilebilir olacak.

Projenin uygulanması, sahada yürütülen ayni destek programı ile gerçekleştirilecek. Bu, araştırmaların saha ile olan ilişkileri güçlendirerek sürdürülebilir bir etki yaratmasını sağlayacak. Ayrıca, dijital dönüşüm ile veri toplama ve paylaşım süreçlerinin daha etkin yönetilmesini hedefliyoruz. Dijital platformların kullanımı sayesinde, projenin diğer aktörlerle olan iletişimi ve koordinasyonu güçlendirilecek böylece afet sonrası yoksullukla mücadelede daha kapsamlı bir yaklaşım benimsenecek. Bu çalışma sonucunda, afet bağlamında dezavantajlı gruplar için yürütülen destek ve savunuculuk çalışmaları bilgiye dayalı ve koordine bir şekilde ilerleyecek.

İstanbul’un afet yoksulluğu haritasını çıkarmak için nasıl bir metodoloji izliyorsunuz? Bu harita hangi bilgileri içerecek ve hangi amaçlarla kullanılacak?

İstanbul’un afet yoksulluğu haritasını çıkarmak için izlediğimiz metodoloji, kapsamlı ve çok yönlü bir veri toplama ve analiz sürecine dayanıyor. Bu süreçte, depremden etkilenen ve İstanbul’a tahliye edilen aileler ile İstanbul’daki üniversitelerde okuyan öğrencileri kapsayarak mevcut veri tabanımızı genişletiyoruz. Veri tabanımızı düzenli olarak güncelleyerek ve sürekli yenileyerek, dahil olan kişilerin aldıkları diğer destekleri ve destek kanallarını da ekliyoruz.

Yapılan görüşmelerde aşağıdaki bilgileri topluyoruz:

  • Genel Hane Bilgisi,
  • Beslenmeye dair bilgiler,
  • “Geçmişe göre daha mı iyi, daha mı kötü besleniyorsun?” gibi sorular,
  • Hanede engelli var mı?
  • Hanede varsa çocuk, yaş grupları?
  • Ayni ve nakdi destek durumu,
  • Borç/Kredi durumu,
  • Oturduğunuz evin depreme dayanıklı olup olmadığı,
  • Psikolojik desteğe ihtiyaç duyan ve yardım alan var mı?
  • Afette doğrudan sizi etkileyen bir kayıp oldu mu?
  • Acil ihtiyacınız nedir?

Öğrencilere yönelik sorular:

  • Bakmak zorunda olduğu hane halkı var mı?
  • İstediği okulda mı okuyor?
  • Okulda ne sıklıkla öğün atlıyor?
  • Okula devam edemezse bunun nedeni nedir?
  • Eğitiminde hangi malzemenin eksikliğini yaşıyor?
  • Spor yapabiliyor mu?
  • Kendi odası var mı?
  • Neler yaparak eğleniyor?
  • En son hangi eğlence için harcama yaptı?

Bu ve bunlara benzer sorularla hanenin ve bireyin yaşadığı yoksunlukları en doğru şekilde tanımlamaya çalışıyoruz. Aldığımız adres bilgileri ile oyun ve park alanlarına, kreş ve bakım merkezlerine, sağlık hizmetlerine, yeşil alana, toplu taşımalara erişebilme olanaklarını da yapay zeka çalışması ile raporlamayı hedefliyoruz. 

Afetlerin genellikle yoksul bireyleri daha fazla etkilediği gözlemleniyor. Bu durumun arkasındaki sebepleri ve bu kesimlerin afet sonrası nasıl desteklenmesi gerektiğini değerlendirir misiniz?

Afet sonrasında toparlanmak için destek mekanizmalarına sahip olmak oldukça önemli. İstanbul ve farklı illere tahliye olan ailelerin, akraba, arkadaş desteği ile hızlıca bölgeden ayrılabildiklerini gözlemledik. Yeni bir şehre yerleşmek, iş ve eğitim olanaklarından faydalanmak için güçlü bir sosyal ağınızın olması gerekli. Her hanenin böyle bir imkânı olmuyor. Yaşadığımız çoklu krizler çağında çalıştığımız hanelerin temel gıdaya, sağlık hizmetlerine, güvenli konuta, nitelikli eğitime erişimde yaşadıkları zorluklar afetlerde daha da derinleşiyor. 

Derin Yoksulluk Ağı’nın gelecek dönemde yapmayı planladığı çalışmalardan ve önceliklerinden bahseder misiniz? Sağladığımız hibe desteği gelecekteki hedef ve projelerinizi nasıl etkiledi?

Verilerin görselleştirilmesi projesi gelecekte çalışmak istediğimiz, ihtiyaç ve destek sistemlerinin bir harita üzerinde görselleştirilmesi çalışmasıyla oldukça paralel ilerliyor. Kentin imkanlarına ve diğer sosyal destek alanlarına erişebilirlik üzerinden doğrudan ve dolaylı şekilde gerçekleşen, özellikle kadın ve çocukların yaşadıkları ayrımcılık ve hak ihlallerini haritalamak istiyoruz. Yaşanılan semtteki gece aydınlatması, toplu taşıma pratikleri, yeşil alana uzaklık, kreş hakkı, istihdam olanakları gibi bölgenin sosyoekonomik yapısını anlamak ve görselleştirmek sonucunda da yerel ve kamu hizmetlerini bu alanlara yönlendirmek için savunu çalışmalarını hedefliyoruz. 

Bağış kültürünün yeniden yapılanmaya başladığı bu dönemde bağışçılara nasıl bir mesaj vermek istersiniz?

Derneğimiz bu sene valilik onaylı yardım toplama iznini aldı. Bireysel kampanyalar, kermesler ve tiyatro-konser gelirleri gibi çeşitli alanlarda, özellikle koşu, yüzme ve bisiklet maratonları gibi etkinliklerle, bağışçılarımızla buluşma imkânımız arttı. Bu sene Adım Adım Platformu’nda da kampanyalarımızı başlattık. Gönüllü destekçilerimizin emeği ile oluşturulan dayanışma çemberleri modeli sayesinde bağışçılık kültürünün yaygınlaşacağına inanıyoruz. Sosyal medyanın gücünü kullanarak, özel günler ve savunu çalışmaları için fenomenlerden destek alıyoruz. Bağışçı haklarını koruyan Açık Açık Platformu’nun bir üyesiyiz. Bireysel ve kurumsal bağış alma oranlarımız oldukça iyi; çalışma ilkelerimiz olan hesap verebilirlik ve şeffaflığı her çalışmamızda önceliklendiriyoruz. Tüm bunlarla eş zamanlı olarak Dijital Dönüşüm Projesi kapsamında Kerem Çiftçioğlu’ndan mentor desteği almaya başladık. Bağışçılarla olan ilişkilerimizi, ayni bağışların kabul süreçlerini ve bağış kampanyalarını kurumsal bir çerçeve içinde ele alacağız.

Eşitlik için Dayanışma Derneği ile Deprem Göçü Alan İllerdeki STK’lar için Çocuk Odaklı Kapasite Geliştirme Programı Projesi Hakkında Konuştuk

By | Acil Deprem Fonu, Yerel Güçlenmeye Destek Fonu

Eşitlik için Dayanışma Derneği, İstanbul’un kırılgan bölgelerinde yaşayan insanların haklarına erişimini güçlendirmek, haklarına erişim araçlarına yönelik bilgilerin yaygınlaşmasını desteklemek, bu bölgelerde yaşayan özellikle kadın ve çocuklar için güvenli alanlar yaratmak, yoksulluk ve ayrımcılıkla mücadele etmek için çeşitli izleme çalışmaları ve araştırmalar yapıyor. Turkey Mozaik Foundation işbirliğiyle hayata geçirdiğimiz Yerel Güçlenmeye Destek Fonu kapsamında sağladığımız hibe desteğiyle Deprem Göçü Alan İllerdeki STK’lar için Çocuk Odaklı Kapasite Geliştirme Programı projesini hayata geçiriyor. Dernek proje kapsamında deprem bölgesinden yoğun göç alan üç ilde bulunan ve depremden etkilenen çocuklarla beraber çalışan sivil toplum kuruluşlarının (STK) hak temelli çocuk çalışmaları kapasitesini güçlendirmek amacıyla çalışmalar yürütüyor. 

Eşitlik için Dayanışma Derneği ile yaptığımız röportajda; derneğin faaliyetleri, proje kapsamında yürütülen çalışmalar ve derneğin gelecek dönem faaliyetleri hakkında konuştuk. 

Eşitlik için Dayanışma Derneği, Yerel Güçlenmeye Destek Fonu kapsamında Vakfımızdan ilk kez hibe alıyor. Okuyucularımızın derneğinizi daha yakından tanıyabilmesi için kuruluş amacınızdan ve yaptığınız çalışmalardan bahseder misiniz?

Kadınlar ve çocuklar krizlerden en fazla etkilenen grupta yer alıyor ve eşitsizliği daha derinden yaşıyorlar. Kadın ve çocukların haklara ve hizmetlere erişimini kolaylaştırmak için kurulmuş bir derneğiz. Bu alanda çalışan örgütlerin işlerinin niteliklerini arttırmak için çalışmalar yapıyoruz.

Hibe desteğimizle Deprem Göçü Alan İllerdeki STK’lar için Çocuk Odaklı Kapasite Geliştirme Programı projesini hayata geçiriyorsunuz. Projenin amacından ve yürüttüğünüz faaliyetlerden bahseder misiniz?

Projenin temel hedefi 6 Şubat 2023’te Kahramanmaraş merkezli meydana gelen depremler sonrası göç alan illerde çocuklarla çalışma yürüten STK’ların çalışmalarını sürekli hale getirebilmektir. Çocuk güvenliği, çocuk katılımı, şiddetsiz örgütlenmeyi ise alt başlıklar olarak sıralayabiliriz. Bu başlıklarda kapasite güçlendirme çalışmaları yürütüyoruz. Bursa, İzmir ve Mardin olmak üzere üç ilde beş STK ile çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Bu üç ilde beş günlük hak temellilik ve şiddetsiz örgütlenme yaklaşımlarıyla çocuk güvenliği bireysel güçlenme programı gerçekleştirdik. Programın amacı ise o ildeki çocuk çalışmalarını canlandırılmasına katkı sağlamaktı. 

Uzun süre çalıştığımız STK’larla faaliyetlerimize mentor atayarak devam ediyoruz. Başta çocuk güvenliği politikası olmak üzere ihtiyaç duydukları alanlarda çalışma yürütüp sürecin sonunda da işleyen bir çocuk güvenliği politikası ve mekanizmaları kurmalarına destek oluyoruz.

Projenin sürdürülebilirliğini sağlamak adına neler yapılabilir? Bu konuda ne düşünüyorsunuz? 

Buradaki temel hedeflerden bir tanesi ‘Bu çalışma bir model olabilir mi? Uygulanabilir mi?’ sorusuna cevap aramaktır. Bu sebeple programda bağımsız bir etki değerlendirme uzmanı ile birlikte çalışıyoruz. Ekiple birlikte saha ziyaretleri yapıp katılımcı gözlem raporları hazırlıyor. Başlangıç noktasında ne durumda olduğu ve sürecin sonunda nereye vardığını ölçmeye çalışıyoruz. Böylelikle uzun vadedeki etkisini görmüş olacağız. 

Eşitlik için Dayanışma Derneği’nin gelecek dönemde yapmayı planladığı çalışmalardan ve önceliklerinden bahseder misiniz? Sağladığımız hibe desteği gelecekteki hedef ve projelerinizi nasıl etkiledi?

Kurulduğumuz günden bu güne, hem kendi kapasitemizi güçlendirmek hem de başka kuruluşlara bu konuda destek vermek üzerine çalışmalar yapıyoruz. Desteğinizle yürüttüğümüz proje bu anlamda büyük ve yol gösterici bir katkı sağladı. Ayrıca, derneğin kuruluş hedeflerinden bir diğeri olan alandaki boşlukları tespit edip o boşlukları dolduracak içerik, model ve mekanizmalar oluşturmasını sağladı. Kişisel olarak da katkıları olduğunu söylemek mümkündür. Birbirimizin eksiklerini kapatma ve yeni deneyimlerimizi aktarma fırsatı bulduk. 

Hak temelli çalışma alanı ve hak temelli çalışabilen STK sayısı giderek azalıyor. Bu STK’lar da aslında daha kapalı, daha ‘sahadan uzak’ çalışıyorlar. Gelecek hedeflerimizin arasında bunu araştırmak ve ‘kafa yormak’ bulunuyor. 

Yeni bir STK olduğunuzda birikim var, niyet var, istek var ancak maalesef kaynak olmadan bunların hiçbiri hayata geçmiyor. Bu noktada, desteğiniz güçleri birleştirmenin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gösterdi.

 

Meryem Kadın Kooperatifi ile Biz de Varız! Projesini Konuştuk

By | Her Yaşta Fonu, Her Yaşta Fonu

Adana’da faaliyet yürüten Sınırlı Sorumlu Meryem Kadın Girişimi Üretim ve İşletme Kooperatifi (Meryem Kadın Kooperatif),  farklı üretim alanlarıyla kadınlara istihdam olanakları yaratmak aynı zamanda kadınların sosyal ve ekonomik yönden güçlenmesini sağlamak amacıyla çalışmalar yapıyor. AgeSA Hayat ve Emeklilik işbirliği ve mali desteğiyle hayata geçirdiğimiz Her Yaşta Fonu’nun 2023 döneminde hibe desteği sağladığımız Meryem Kadın Kooperatifi Biz de Varız! projesini hayata geçirdi. Kooperatifi proje kapsamında Kahramanmaraş depremlerinden etkilenmiş ve Adana’da ikamet eden 65 yaş üstü kadınların sosyo-ekonomik, sosyo-kültürel ve hukuki kapasitelerini güçlendirmek aynı zamanda teknolojik araçlara erişebilirliklerini arttırmak amacıyla etkinlikler, eğitimler düzenledi.

Meryem Kadın Kooperatifi ile gerçekleştirdiğimiz röportajda; kooperatifin faaliyetler, hibe kapsamında yürütülen çalışmalar, Kahramanmaraş depremleri sonrası yürüttükleri projeler ve depremler sonrası kadınların karşılaştıkları zorluklar hakkında konuştuk. 

Meryem Kadın Kooperatifi olarak, kadınlara istihdam olanakları yaratmak aynı zamanda kadınların sosyal ve ekonomik yönden güçlenmesini sağlamak amacıyla çalışmalar yapıyorsunuz. Çalışma alanınızın var olan durumu hakkında neler söylersiniz, siz burada nasıl bir boşluğu dolduruyorsunuz?

Meryem Kadın Kooperatifi olarak, 20 Temmuz 2020’de, Uluslararası Çalışma Örgütü Türkiye ofisinin finansmanı ve Adana Büyükşehir Belediyesi‘nin desteğiyle 37 kadın ortaklığıyla kurulduk. Yönetim Kurulu üyelerinin tamamı kadınlardan oluşuyor ve ortakların %40’ı 18-29 yaş arasındadır. Kooperatif, Yeşil Sosyal ve Dayanışma Ekonomisi (GSSE) ilkelerine dayanıyor. İlk kurulduğumuz günden itibaren çok çeşitlilik ilkesine önem veriyoruz; adımızdaki “Meryem” de bu çeşitliliği temsil ediyor. Kadınların istihdam olanaklarının yetersiz olduğu ve eşit haklara ulaşamadığı gerçeğinden hareketle, kooperatif olarak istihdam fırsatları sunmayı ve kadınların ekonomik ve sosyal açıdan güçlenmesine destek olmayı hedefliyoruz. Özellikle tarım, seracılık ve tekstil alanlarında projeler yürütülüyor ve Adana’daki çiftçilere üretim ve satış süreçlerinde destek sağlıyoruz.

Her Yaşta  Fonu kapsamında sağladığımız hibe desteğiyle Biz de Varız! projesini hayata geçiriyorsunuz. Projenin amacından ve yürüttüğünüz faaliyetlerden bahseder misiniz?

Biz de Varız! Projesi, uzun süredir aklımızda olan ve uygun bir proje çağrısı arayışında olduğumuz bir girişimdi. Sivil Toplum için Destek Vakfı’nın (STDV) çağrısını görmemizle birlikte projemizi hayata geçirmek için çok heyecanlandık. Projemizin merkezi, Adana Yüreğir ilçesindeki 19 Mayıs Mahallesi’nde bulunan ve STDV’nin desteğiyle kurulan Adana Kadın Yaşam Merkezi oldu. Bu merkez, yedi mahallede yaklaşık 50.000 kadının yaşadığı bir bölgede yer alıyor ve erişilebilir konumdadır. Projede, depremden etkilenmiş ve 65 yaş üstü 20 kadınla birlikte altı aylık bir program gerçekleştirdik. Ancak, tüm katılımcıların 65 yaş üstü olmadığını belirtmek önemlidir çünkü hazırlık sürecinde, ihtiyaçları ve talepleri 65 yaş üstü kadınlarla benzerlik gösteren 40’lı ve 50’li yaşlardaki kadınlar da olduğunu fark ettik. Proje kapsamında, katılımcılarımızla birlikte 15 oturum ve 5 sosyo-kültürel etkinlik düzenledik. Oturumlar, başvuran katılımcılarla gerçekleştirdiğimiz görüşmelerde gelen talepler üzerinden şekillendirildi ve konular arasında hukuk, temel bilgi teknolojileri, özbakım, sağlık ve genel kültür yer aldı. Sosyo-kültürel etkinliklerde ise katılımcılarımızla sinemaya gittik, işlerine yarayacak kamu kurumlarını ziyaret ettik, yılbaşı etkinliği düzenledik, Adana’daki ören yerlerini ziyaret ettik ve 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutladık.

Kadınların yaşadığı toplumsal roller ve sorumluluklar düşünüldüğünde, depremler sonrası hayata adapte olma hali, 65 yaş ve teknoloji’ başlıklarıyla zor bir proje yürütüyorsunuz. Projenin sivil alana katkısı hakkında neler söylersiniz?

Toplumda cinsiyet eşitliği ve adaleti için farkındalık oluşturma çabalarımızla kadınların güçlenmesine ve seslerini duyurmalarına destek olduğunu düşünüyoruz. Özellikle deprem sonrası ortaya çıkan ihtiyaçları anlayıp çözüm üreterek dayanıklılıklarını artırmayı hedefledik. Bu amaçla, benzer çalışmalar yapan sivil toplum kuruluşlarıyla (STK) iş birliği yaparak sosyal destek ağlarını güçlendirmeye ve kadınlara uygun kaynakları sunmaya odaklandık. Teknolojinin yaşlı kadınlar için erişilebilir ve teşvik edici hale getirilmesinin, kadınların sosyal bağlantılarını ve bilgiye erişimlerini artırarak toplumsal hayata daha etkin katılımlarını sağlayacağına inanıyoruz. Bu doğrultuda, siber güvenlik konusunda bilgilendirme ve eğitim çalışmaları yaparak kadınların günlük hayatlarında ticaret yaparken mağdur olmamalarını sağlamaya çalıştık. Aldığımız geri bildirimler oldukça olumlu yönde oldu.

Proje kapsamında öngörülen sosyo-ekonomik ve hukuki kapasite güçlendirme etkinlikleri, özellikle kadınların Kahramanmaraş depremleri sonrası yaşamda bağımsızlıklarını ve güçlerini artırmaya nasıl katkı sağlayacak?

Projenin yazım aşamasında hukuk bilgisine özel bir önem verdik, özellikle depremler sonrası bu oturumlar oldukça kritikti. Hukuk oturumlarında, miras, nafaka, tapu ve noter işlemleri gibi konularda nasıl adımlar atılacağına dair örnekler sunduk. Ayrıca, adliye binası, avukatlar ve kolluk kuvvetlerinden nasıl yardım alınabileceği konularında da bilgilendirmeler yapıldı. Adli Yardım Bürosu ve Adana Barosu Kadın Hakları Merkezleri‘nin işleyişi ve sağladığı avantajlar hakkında da bilgilendirme oturumları düzenledik. Projenin sonuna doğru gerçekleştirdiğimiz geri dönüş ve etki ölçümü toplantılarında ise olumlu geri bildirimler aldık.

Teknolojik araçlara erişimde yaşanan engeller, özellikle 65 yaş üstü kadınlar için nasıl bir önem taşıyor? Projede bu engelleri aşmak için hangi çözümler öngörülüyor?

Teknoloji oturumlarının en önemli gündem maddesi, siber saldırılara ve akıllı telefonlar aracılığıyla yapılan dolandırıcılıklara karşı korunma yöntemleri oldu. Bu alanda önemli ilerlemeler kaydettiğimizi düşünüyorum. Ayrıca, temel kullanımlara odaklanarak, telefon üzerinden konum gönderme gibi pratik becerilerin kazandırılmasına özen gösterdik. Bununla birlikte, e-devlet hizmetlerinden nasıl yararlanılacağı ve Cimer’in ne olduğu ve nasıl kullanıldığı gibi konularda da çalışmalar yaptık. Ancak, bazı katılımcıların telefonlarının olmaması veya okuma yazma bilmemeleri gibi detaylarla karşılaştık. Bu sorunu çözmek için aile oturumları düzenleyerek, aile bireylerini projeye dahil ettik.

Meryem Kadın Kooperatifi’nin gelecek dönemde yapmayı planladığı çalışmalardan ve önceliklerinden bahseder misiniz? Sağladığımız hibe desteği gelecekteki hedef ve projelerinizi nasıl etkiledi?

Gelecekteki en önemli hedeflerimiz arasında sürdürülebilirliğimizin olduğu açık. Bununla birlikte, ortaklar ve çalışanlar arasındaki bilinçlenmeyi artırmak, toplumsal fayda sağlamak ve daha fazla kadın istihdamı yaratmak da önemli hedeflerimiz arasında. Kooperatifin bilinirliğinin artması, kadınların sorunlarıyla kooperatife daha kolay ulaşabilmelerini sağlamak açısından kritik. “Biz de Varız!” projesi, bu hedeflere büyük katkı sağlıyor. Projeden elde edilen başarılar, kadınların yaşamlarında pozitif değişimler yarattığını ve toplumsal konulara daha aktif katılımlarını teşvik ettiğini gösteriyor. Ayrıca, projenin yürütüldüğü Adana Kadın Yaşam Merkezi’nin bilinirliğinin artması, merkeze ilk kez gelen kadınların utanma veya ötekileştirme korkularını yıkmış ve merkezi daha sık ziyaret etmelerini sağlıyor. Gelecekteki projeler arasında daha geniş kapsamlı istihdam projeleri, eğitim programları, iş birlikleri ve sosyal sorumluluk projeleri yer alıyor. Bu projeler, dezavantajlı gruplara destek olmayı ve toplumsal sorunlara çözüm sunmayı hedefliyor. Biz de Varız! projesi, önemli bir deneyim kazandırıyor, eksiklikleri belirliyor ve gelecekteki projelerde daha etkili ve sürdürülebilir çözümler üretme kapasitesini artırıyor.

Bu noktada bağışçıların desteğinden bahsetmek gerek. Projeleri hayata geçirebiliyoruz ve topluma pozitif bir etki yapabiliyorsak, bu bağışlar ve projeler sayesindedir. Destekleri olmadan başaramayacağımızı unutmamalarını rica ediyoruz. Bu desteğin etkisiyle her geçen gün büyüyor ve daha fazla insanın hayatına dokunuyoruz.

Meryem Kadın Kooperatifi olarak hayata geçirdiğimiz tüm projeleri büyük bir başarıyla tamamlayarak hiçbir kurum ve kuruluşa mahcup olmadık. Bu nedenle gururlu ve mutluyuz. Biz de Varız! projemize destek veren AgeSA Hayat ve Emeklilik ve Sivil Toplum için Destek Vakfı’na, yararlanıcılara, projenin başarılı bir şekilde tamamlanmasında emeği geçen tüm eğitmenlere ve AKYM çalışanlarına teşekkür ediyoruz.

 

Kurumsal Destek Fonu 2023 Dönemi Fon Başlangıç Raporu Yayımlandı

By | Kurumsal Destek Fonu

6 Şubat’ta Kahramanmaraş’ta meydana gelen ve çevre illeri de şiddetli bir şekilde etkileyen depremlerin ardından, bölgede yaşanan tahribatın giderilmesi ve depremden etkilenenlerin iyi olma halinin desteklenmesi için sahada aktif olarak faaliyet gösteren, bölgeye destek olan ve/veya deprem bölgesinde yer alan sivil toplum kuruluşlarının (STK) kapasitelerini güçlendirmek amacıyla Bcause FoundationDalyan FoundationFondation de FranceKarl Kahane FoundationKreuzberger Initiative gegen Antisemitismus (KIgA)Turkey Mozaik FoundationWNS (Holdings) Limited işbirliğiyle ve mali desteğiyle hayata geçirdiğimiz Kurumsal Destek Fonu’nun 2023 dönemi Fon Başlangıç Raporu yayımlandı. Fon kapsamında Ali İsmail Korkmaz Vakfı, Dayanışma İnsanları Derneği, Hatay Senfoni Orkestrası Kültür ve Sanat Derneği, Kolektif Koordinasyon Derneği, Konuşmamız Gerek Derneği, Medikal Arama Kurtarma Derneği, Yeniden Antakya Platformu Derneği’ne toplam 6.271.631 TL hibe desteği sağlıyoruz.

Kurumsal Destek Fonu 2023 döneminin yapısı, desteklediğimiz STK’lar ve yapacakları çalışmalara dair bilgilerin yer aldığı raporumuza buradan ulaşabilirsiniz.