Temel İhtiyaç Derneği ile Gıda Bankalarının İhtiyaçlarının Giderilmesi Projesi Hakkında Konuştuk

Temel İhtiyaç Derneği (TİDER) desteklediği gıda bankaları ağı ile Türkiye’de hem gıda israfının önlenmesine yönelik çalışmalar yapıyor hem de dezavantajlı kesimlerin bu bankalardan yararlanmasına destek olarak farklı bir dayanışma modelinin yaygınlaşmasına katkı sağlıyor. Turkey Mozaik Foundation işbirliğiyle hayata geçirdiğimiz Kahramanmaraş Depremi Doğrudan Destekler Fonu kapsamında hibe desteği sağladığımız TİDER, Gıda Bankalarının İhtiyaçlarının Giderilmesi projesini hayata geçiriyor. Dernek proje kapsamında Adana, Adıyaman, Gaziantep, Hatay, Osmaniye ve Şanlıurfa illerinde bulunan gıda bankalarının ihtiyaçlarını ve kapasitelerini tespit etmek aynı zamanda bu ihtiyaçları temin etmek amacıyla çalışmalar yürütüyor.

TİDER ile gerçekleştirdiğimiz röportajda; derneğin hikayesi, proje kapsamında yürüttükleri faaliyetler, gıda bankacılığı ve acil durum yönetimi arasındaki ilişki ve derneğin gelecek dönem planları hakkında konuştuk.

Sivil Toplum için Destek Vakfı’nı takip edenler Temel İhtiyaç Derneği’ni ve çalışmalarını yakından tanıyorlar. Derneğinizle ilk kez tanışacak olan okuyucularımız için Temel İhtiyaç Derneği’nin kuruluş hikayesinden ve çalışmalarından kısaca bahseder misiniz?

Türkiye’de gıda israfı, yaklaşık 18 milyon ton ile endişe verici boyutlarda. Dünya genelindeki 1.3 milyar tonluk gıda israfının önemli bir kısmını oluşturuyor olması oldukça dikkat çekici.

Gıda bankacılığı sistemi, israf edilebilecek ürünleri toplama ve ihtiyaç sahiplerine dağıtma amacını taşıyan bir çözüm olarak ortaya çıkıyor. Bu sistemin işleyişi şu şekildedir: Topladığımız ürünleri, marketlerden, aşevlerinden veya depolardan oluşan gıda bankaları aracılığıyla ihtiyaç sahiplerine ücretsiz olarak dağıtıyoruz. Bu süreç, bir tedarik zinciri yönetimi gibi düşünülebilir. Büyük markalarla iletişim kurarak ürünleri temin ediyor ve bu ürünleri gıda bankalarına yönlendiriyoruz. Gıda bankaları genellikle belediyeler, yerel yönetimler veya yerel sivil toplum kuruluşları (STK) tarafından işletiliyor ve Türkiye genelinde sayıları artıyor.

İhtiyaç sahibi olmak isteyen belediyeler veya STK’lar, bizimle iletişime geçerek gıda bankacılığı yapmak istediklerini belirtiyor. Aramızda düzenlenen protokollerle, bu kuruluşlar belirli bir düzen içinde ürünleri dağıtacaklarına dair taahhütte bulunuyor. Biz de uygun altyapı şartları sağlandığında, bu kuruluşlara gıda desteği sağlıyoruz. Bu işleyiş, basit bir protokol üzerine kurulu olup, yönetim şekillerine müdahale etmeden sadece eğitim odaklı bir yaklaşımı hareket ediyoruz.

Kahramanmaraş Depremi Doğrudan Destekler Fonu kapsamında sağladığımız hibe desteğiyle Deprem Destek projesini hayata geçiriyorsunuz. Projeniz tamamlanma aşamasına yaklaşırken proje kapsamında yürüttüğünüz çalışmalar ve çıktılarından bahseder misiniz?

Depremin hemen ardından harekete geçerek hibe desteğinizle deprem bölgesindeki ihtiyaçları karşılamak üzere gıda satın aldık. Bu gıdaları gıda bankaları aracılığıyla depremlerden etkilenenlere ulaştırdık. Gıda desteklerinin yanı sıra, depremden etkilenen insanların altyapı ve bakım gibi diğer ihtiyaçlarını da desteklemeye odaklandık.

Adana, Adıyaman, Gaziantep, Hatay, Şanlıurfa ve Osmaniye’deki 11 gıda bankasının ihtiyaçlarını belirleyip, bu ihtiyaçları karşılamak adına bir proje hazırladık. Şu anda ihtiyaçları karşılama aşamasındayız. Projedeki bir diğer hedefimiz deprem bölgesinde ikamet etmeye devam edenlerin ekonomik gelişimine katkı sağlamak amacıyla istihdam alanları yaratıyoruz.

Adıyaman’da yeni bir gıda bankası kurduk. Burada da yerel insanların istihdama katılımı desteklemeyi ve bireylerin ekonomik olarak güçlenmesine katkı sunmayı hedefliyoruz.

Dünya çapında kritik boyutlara ulaşan gıda israfı, acil durumlar için hazırlıklı olmayı da bir zorunluluk haline getiriyor. Bu bağlamda, gıda bankalarıyla işbirliği halinde acil durum yönetim planı oluşturmak büyük önem taşıyor. ​​Gıda bankalarıyla işbirliği halinde acil durum yönetim planı oluşturmanın önemi nedir? Proje kapsamında yürüttüğünüz faaliyetlerle birlikte düşündüğünüzde gelecek dönemlerde meydana gelebilecek acil durumlarda bizleri neler bekliyor?

Afet Platformu‘nun dokuzuncu üyesi olarak, afet dönemlerinde gıda bankalarının ve TİDER depolarının kullanılmasına yönelik bir maddeyi protokolümüze ekledik. Bu sayede, Ankara’da bulunan bir depo, birçok belediye ve gıda bankası tarafından afet yardımlarının depolanması ve dağıtılması için güvenli bir mekân olarak kullanılabilir.

Afet durumlarında ilk 72 saat kritik önem taşır. Bu süreçte, ilk adım genellikle yardım deposu kurmaktır. Bu nedenle, belediyelerin depolarını afetlere uygun şekilde organize etmelerini öneriyoruz. Depolarda afet müdahalesinde kullanılacak malzemelerin güvenli bir şekilde bulundurulması hayati önem taşıyor.

Afet Platformu olarak, Avrupa Birliği projesine başvurarak hayalimizdeki depoyu kurmayı planlıyoruz. Ayrıca, protokollerimizi güncelleyerek afet durumlarında gıda bankalarını daha etkin bir şekilde dahil etmeye çalışıyoruz.

Temel İhtiyaç Derneği’nin gelecek dönemde yapmayı planladığı çalışmalardan ve önceliklerinden bahseder misiniz? Sağladığımız hibe desteği gelecekteki hedef ve projelerinizi nasıl etkiledi?

Bu proje temelinde, STK’ların, destekçilerin ve bağışçıların ortak bir vizyona sahip olması, insanları kalkındırmayı hedefleyen bir yaklaşımı beraberinde getiriyor. İstihdam odaklı çalışmalarımızın yanı sıra eğitim ve kooperatif kurma gibi farklı alanlarda da faaliyet göstererek bireylerin sadece hayatlarını değil, aynı zamanda toplumsal dinamikleri de olumlu yönde etkilemeyi hedefliyoruz. Bu çerçevede, bireylerin kendi ayakları üzerinde durabilmesine katkı sağlayacak projeler geliştiriyoruz ve kalkınma çabalarımızın sürekliliği için çalışıyoruz.

İsraf konusundaki çabalarımızda, yeni çıkan kanunların bağışçıları ve bağış yapan kurumları korumak adına önemli bir rol oynayacağına inanıyoruz. Gelişmekte olan bir ülke olarak, tarım, lojistik ve depolama süreçlerindeki israfı önlemek için sürdürülebilir ve yenilikçi tarım projelerine odaklanıyoruz. Türkiye genelinde her ilçede bir gıda bankası kurma hedefimiz ise israfın her yerde var olduğunu gösteriyor.

Kalkınmanın ilk adımının gıda ve barınma olduğunun bilincindeyiz. Gıda Bankası olarak, sürdürülebilir kalkınmanın temelini oluşturan bu ihtiyaçlara odaklanıyoruz ve bağışçılarımızın ve destekleyen kurumların katkılarıyla bu hedefe ulaşmaya çalışıyoruz. Bu kaynaklar olmadan israf edilecek ürünleri bağışlamak mümkün olmaz. Gıda Bankası’nın bu inançla sürdürdüğü projeler, toplumda fark yaratmaya devam ediyor.