Sulukule Gönüllüleri Derneği (SGD), tüm çocukların eğitime adil ve eşit şekilde erişimini sağlamak amacıyla çalışmalar yapan SGD, risk altında, dezavantajlı ve ayrımcılığa maruz kalmış grupların okul terkini önlemek, kadınlara ve çocuklara hakları konusunda farkındalık kazandırmak amacıyla hak temelli çalışmalar yürütüyor. Kırmızı Uçurtma Destek Çemberi aracılığıyla sağladığımız hibe desteğiyle Beslenmeye Erişim Desteği projesini hayata geçiriyor.
SGD ile yaptığımız röportajda, proje kapsamında beslenme desteğine yönelik yürüttüğü çalışmalar, derinleşen yoksulluğun sivil alanda ve çocuklar üzerinde yarattığı etkiler ile bu alanda edindikleri deneyimle geliştirdikleri çözüm önerilerini konuştuk.
Okuyucularımızın sizi daha yakından tanıyabilmesi için kuruluş amacınızdan ve yaptığınız çalışmalardan bahseder misiniz?
SGD olarak, Sulukule Kentsel Dönüşüm Projesi adıyla gerçekleşen yıkımın psikososyal etkilerini hafifletmek ve bölgedeki okul terkini önlemek amacıyla, 2010 yılında İstanbul Karagümrük’te kurulduk. Her çocuk için adil ve eşit eğitim hedefiyle çıktığımız yolda, onların iyi olma halini destekleyerek okulla bağlarını güçlendirmeyi amaçlıyoruz. Bakım veren, öğretmen, STK’lar gibi çocukla temas halindeki her paydaşın, bütüncül bir bakışla hareket etmesini önemsiyoruz. Çocuklarla uzun dönemli çalışıyoruz.
“Çocuk yoksulluğu, birbiriyle bağlantılı pek çok soruna yol açıyor
ve çocukların yaşamlarını derinden etkiliyor.”
Çocuk yoksulluğu ve bununla bağlantılı sorunlar, çalışmalarınızda ne ölçüde yer alıyor?
Çocuk yoksulluğu, birbiriyle bağlantılı pek çok soruna yol açıyor ve çocukların yaşamlarını derinden etkiliyor. Yoksulluk, çocukların yeterli ve dengeli beslenememelerine, hatta öğün atlamalarına neden oluyor. Bu durum, çocukların bedensel ve zihinsel gelişimlerini yaşıtlarına göre geride bırakıyor. Sağlıksız beslenme, derslere odaklanma ve öğrenme süreçlerini olumsuz etkiliyor.
Tüm bu nedenlerle, çocuk yoksulluğuyla mücadelede bütüncül bir yaklaşıma ihtiyaç duyuluyor.
- SGD olarak, çocukları merkeze alarak çevrelerindeki yetişkinlerle iş birliği içinde uzun vadeli çalışmalar yürütüyoruz.
- Çocukların sosyal-duygusal becerilerini geliştiriyor, haklarına erişimlerini engelleyen faktörlerle mücadele etmelerine destek oluyoruz.
- Bu süreçte beslenme ve eğitim desteği sağlıyor, çocuklar, kadınlar ve öğretmenlerle birlikte okulda ve dernek mekânında hak temelli atölyeler düzenliyoruz.
- Bu çalışmalar, çocukların okulla bağlarını güçlendirmelerine yardımcı olarak, eğitim süreçlerine devam etmelerini sağlamayı hedefliyor.
“Türkiye’de Çocukların %43,6’sı Yoksulluk Koşullarında Yaşıyor!”
Beslenmeye erişim hakkıyla ilgili yürüttüğünüz çalışmalardan bahser misiniz?
SGD 15 yıldır okullarda beslenme desteği sunuyor. Okul, çocukların ortalama 7 saatini geçirdiği fakat beslenme hakkına erişemedikleri bir yer. Burada beslenmeye erişim hakkından kastımız; çocuğun gelişimi için gerekli sağlıklı, güvenli, doyurucu ve hassasiyetlerine uygun besinlere ücretsiz ulaşması. Bunun için yakında zamanda “çocuklar okulda hakkıyla yesin” sloganıyla kampanya başlattık.
En temelde hepimiz için beslenme bir hak olmalıyken çocuklar için okulda geçirdikleri zaman zarfının uzunluğu da göz önüne alınınca, ücretsiz 1 öğün beslenmenin çok şeyi değiştirebileceğini biliyor ve savunuyoruz. Yine bu kapsamda geçtiğimiz günlerde Ücretsiz Beslenme, Eşit Eğitim raporumuzu yayınladık.
Özetle, SGD olarak bağışçılarımızın desteğiyle bulunduğumuz bölgedeki 3 okulda çocukların beslenme hakkına erişimini sağlıyor; bunun yanında bu hakkın bir kamu politikası olarak tüm çocukların erişebilmesi için kanıt temelli savunuculuk çalışmaları yürütüyoruz.
“Okul, çocukların ortalama 7 saatini geçirdiği, fakat beslenme hakkına erişemedikleri bir yer. Beslenmeye erişim hakkından kastımız; çocuğun gelişimi için gerekli sağlıklı, güvenli, doyurucu ve hassasiyetlerine uygun besinlere ücretsiz ulaşması.”
Çocuk yoksulluğunun bulunduğunuz bölgedeki etkileri nelerdir ve bu konuda gözlemlediğiniz temel ihtiyaçlardan ve sorunlardan bahser misiniz?
Ücretsiz Beslenme, Eşit Eğitim raporumuzun araştırma sürecinde beslenme desteği verdiğimiz okullarda çalışan bir rehberlik öğretmenin şu yorumu çalıştığımız bölgenin fotoğrafını çok güzel çekiyor. “Elimi sallayıp rastgele bir çocuk seçsem onun da ihtiyacı var.”
Görüşme yaptığımız çocuklardan biri beslenme desteğinin olumlu yanını şu sözlerle açıklıyor: “Mesela evden para almayı unutursun ya da evde bir şey olmaz, para olmaz. Mesela buradan almak iyi geliyor.”
Avrupa Birliği İstatistik Ofisi’nin 2022 verilerine göre Türkiye’de yaşayan toplam çocukların yüzde 43,6’sı yoksulluk koşullarında yaşıyor. Çalıştığımız bölge de yoksulluğun yoğun olarak görüldüğü bölgelerden.

Kırmızı Uçurtma Destek Çemberi aracılığıyla sağladığımız hibe desteği kapsamında Beslenmeye Erişim Desteği projesini hayata geçiriyorsunuz. Proje kapsamında yürüttüğünüz faaliyetlerden bahseder misiniz?
Sağladığınız hibe desteğiyle Eylül 2024 – Haziran 2025 eğitim-öğretim döneminde derneğin faaliyetlerine katılan 25 çocuğun beslenme ve kırtasiye desteği sağlamayı amaçladık. Bu kapsamda, 10 ilkokul, 10 ortaokul ve 5 lise öğrencisine kırtasiye paketi hazırladık. Hazırladığımız kırtasiye paketlerini, derneğimizin mekânında çocuklara birebir teslim ettik. SGD’nin halihazırda iş birliği içerisinde olduğu iki ortaokul ve ilkokulda 25 çocuk için beslenme desteği başlattık. Desteğinizle, beslenme desteği, 2024-2025 eğitim-öğretim dönemi boyunca devam edecek.
“Ekonomik Koşullar Beslenme Desteğine Talebi Artırıyor!”
Bu çalışmaları yürütürken zorlandığınız durumlar nelerdir?
Bu çalışmalar kapsamında kısıtlı sayıda çocuğa destek sağlayabiliyoruz. Faaliyetlerimizi yürüttüğümüz Fatih/Karagümrük bölgesi yoksulluğun yoğun olduğu bölgelerden biri. Temas halinde olduğumuz neredeyse her çocuğun kırtasiye ve beslenme desteğine ihtiyacı var. Türkiye’deki ekonomik koşulların bir sonucu olarak da her geçen dönem bu desteklere talep artıyor. Talebi tam anlamıyla karşılayamıyoruz.
Diğer yandan bu ihtiyacı bizim karşılamamız da mümkün değil ve bunun ideal olmadığının farkındayız. Bu sebeple çocuk yoksulluğunun önüne geçmek için bütüncül bir çocuk politikasına ihtiyacın olduğunu savunuyoruz. Çalışmalarımızla bir yandan var olan acil ve zorunlu ihtiyaçları karşılıyor; diğer yandan bunun etkisini takip ediyor ve savunduğumuz bütüncül politika için öneriler geliştiriyoruz.
Sağladığınız beslenme desteğinin etkilerinden bahser misiniz?
Beslenme desteği, çocukların okula düzenli devam etmeleri için teşvik edici bir unsur oluyor. Aynı zamanda çocuklar için yalnızca bir gıda desteği olmaktan öte, onlara değer verildiğini hissettiren bir araç oldu. Destek alan çocukların bakım verenleriyle yaptığımız görüşmeler, bu desteğin bakım veren üzerindeki ekonomik baskıyı kısmen de olsa azalttığını gösteriyor.
Deneyimimiz, raporlarımız ve diğer kurumların raporları gösteriyor ki; çocuklar okulda 1 öğün ücretsiz yemeğe ulaşırsa; odaklanma/ anlama becerisi ve okulla olan bağı güçleniyor, çocuk işçiliği azalıyor, uzun vadede oluşabilecek hastalıklar engelleniyor, toplumsal cinsiyet temelli ayrımcılık azalıyor ve sosyal eşitsizliklerin etkisi azalıyor.
Bu gözlemler, beslenme desteğinin uzun vadede eğitimde fırsat eşitsizliklerini azaltma ve çocukların yaşamlarına çok boyutlu katkılar sağlama potansiyelini ortaya koyuyor. Kısaca beslenme desteği çocukların fiziksel, zihinsel ve psikolojik iyi olma hallerine katkı sağlıyor. Beslenme desteğiyle bakım verenler üzerindeki ekonomik yük bir derece azalıyor.
Desteği aldığınız süreçte edindiğiniz deneyimden ve içgörüden bahser misiniz?
Sağladığınız hibe desteği kapsamında yürüttüğümüz projede hem çocuklarla doğrudan çalışmanın hem de onların eğitim ve beslenme ihtiyaçlarına yönelik destek sunmanın önemini bir kez daha deneyimledik. Kırtasiye paketlerini dernek mekanımızda bire bir teslim etmek, çocuklarla daha yakın bir ilişki kurmamıza olanak sağladı.
Proje sürecinde, bu tür desteklerin sürekliliğinin ne kadar kritik olduğunu fark ettik. Özellikle beslenme desteğinin uzun vadede devam etmesi, çocukların okulla bağlarını güçlendirmek için önemli. Bu durum, sürdürülebilir kaynaklara olan ihtiyacı açık bir şekilde ortaya koydu.
SGD’nin çocuk yoksulluğu ve beslenme desteği konusunda edindiği deneyimi ve çözüm önerilerinden bahser misiniz?
Verdiğimiz 15 yıllık beslenme desteğinin çocuklar, bakım verenler ve okul iklimini nasıl etkilediğine dair Ücretsiz Beslenme, Eşit Eğitim raporumuzda dikkatimizi çeken noktalar:
- Beslenme, çocuğun okula daha düzenli devam etmesini sağlıyor.
- Okul, beslenme desteği alan çocuğu düzenli olarak takip ediyor.
- Beslenme desteği hane bütçesine katkı sağlıyor.
- Artan fiyatlar gıdaların malzeme içeriğini etkiliyor.
- Kantinde her zaman sağlıklı gıdaya ulaşılamıyor.
- Beslenme desteği tüm çocuklara sağlanmadığı için çocuklar paketleri alırken utanıyor.
- Paketler bazı çocuklar için doyurucu olmuyor.
- Çocuklar paketlerini arkadaşlarıyla paylaşıyor.
- Yaşa göre gıda içeriği hazırlanmıyor.
- İstanbul’daki okulların fiziki koşulları tüm çocukların beraber yemek yemesine elverişli değil.
Bu destek tüm okullarda sağlanmadığı sürece etiketlenme gibi sorunları da beraberinde getiriyor. Kısa vadede beslenme desteğinin yaygınlaşması gerekiyor. Uzun vadede ise okullarda ücretsiz bir öğün beslenmenin bir politika haline gelmesi ve tüm okullarda uygulanması gerekiyor.
“Ücretsiz Bir Öğün Beslenme Hak Olarak Tanınmalı”
Türkiye’de sivil toplumda “çocuk hakları” alanındaki sorunlara dair tespit ve acil çözüm önerilerinizden bahseder misiniz?
Türkiye’de sivil toplumun “çocuk hakları” alanında karşılaştığı sorunlar, birden fazla yapısal ve işlevsel engelle şekilleniyor. Çocuklar hâlâ çoğu alanda hak öznesi olarak değil, yardım edilmesi gereken bireyler olarak algılanıyor. Bu yaklaşım, çocukların kendi haklarını savunma ve hayata geçirme süreçlerinde aktif bir rol üstlenmelerini engelliyor.
Çocuk hakları alanındaki sorunlar çerçevesinde çözüm odaklı önerilerimiz şunlar:
- Çocukların hak öznesi olarak kabul edilmesini sağlamak için eğitim ve farkındalık çalışmaları artırılmalı. Bu doğrultuda çocukların da karar alma süreçlerine aktif katılımını teşvik edecek mekanizmalar kurulmalı.
- Kamu kurumları ile sivil toplum arasında daha etkin iş birliği modelleri geliştirilmeli. Bu süreçte yerel yönetimlerin ve okulların daha aktif bir şekilde dahil edilmesi önemli.
- Çocuk hakları odaklı çalışmalar için sürdürülebilir fon kaynakları ve ortaklık modelleri geliştirilmeli. Uzun vadeli planlamalar, projelerin etkisini artıracaktır.
- Sivil toplumun daralan alanını genişletmek ve özgür bir şekilde çalışmalarını sürdürmelerini sağlamak için ulusal ve uluslararası düzeyde dayanışma ve savunuculuk faaliyetleri artırılmalı.
Eğitim Hakkı İçin Beslenmeye Erişim Raporu’nuzu geçen yıl yayınladınız; geçen yıldan bu yana neler değişti? Neler aynı kaldı?
Önceki yıllara göre Türkiye’de okulda ücretsiz beslenme çok daha sık anılır, gündeme gelir oldu. Bu durum konuyla ilgili çalışan kişi ve kurumların çalışmalarının da artmasıyla ilişkili.
Eğitim Hakkı İçin Beslenmeye Erişim Raporu’nun yayınlanmasından sonra, beslenme hakkıyla ilgili çok daha sistematik şekilde çalışmaya başladık. Türkiye Okul Yemeği Koalisyonunun bir parçası olduk. “Ücretsiz Beslenme Eşit Eğitim” adıyla beslenme hakkına erişimle ilgili bir de saha teşhis raporu hazırladık.
Bu yılın Kasım ayında okulda ücretsiz yemek temasında bir sosyal medya kampanyası gerçekleştirdi. Kampanyayla yaklaşık 40 bin kişiye ulaştık. Bu çalışmalarla beslenmeye erişimin bir hak olduğu konusunda farkındalığın artmasına destek olduk. Ancak sorun, tüm okullarda ücretsiz ve kapsayıcı bir beslenme sistemi olmadıkça sürmeye devam ediyor, edecek.
SGD’nin çocuk yoksulluğu alanında çalışmalarını sürdürmek ve yeni projeleri hayata geçirmek için ihtiyaç duyduğu desteklere dair neler söylersiniz?
Projelerimizin sürekliliğini sağlamak için sürdürülebilir finansman kaynaklarına ihtiyaç duyuyoruz. Derneğimizin insan kaynağı kapasitesini artırmak ve gönüllülerimizin profesyonel gelişimini desteklemek için eğitim ve teknik desteğe ihtiyaç var. Yeni projeler için etkili bir şekilde planlama ve değerlendirme yapabilmek adına, veri altyapısına ihtiyaç duyuyoruz. Çocuk yoksulluğunun toplumsal bir sorun olarak daha geniş kitlelerce anlaşılması ve kabul edilmesi için hak temelli iletişim stratejilerimizi güçlendirmek ve daha geniş kitlelere ulaşacak araçlar geliştirmek istiyoruz.
Size destek olmak isteyen kişi ve kuruluşlar için, birkaç cümle ile kendinizi nasıl anlatırsınız?
Derneğin faaliyetlerine katılan bir çocukken, bugün 18 yaşını geçmiş bir gönüllüsü olan bir genç, SGD’yi derneği şu şekilde tarif ediyor: “SGD benim için fırsatları temsil ediyor. Birçok şey yapabilirim, birçok şey öğrenebilirim, birçok şey öğretebilirim. Ve hani hep bir parçam olacağını hissediyorum. Ben burada kalsam da kalmasam da.”
Bu sözler, SGD’nin yalnızca destek veren bir yer değil, aynı zamanda bir aidiyet, güçlenme ve dayanışma mekânı olduğunu anlatıyor. Bu devamlılık, derneğimizin en büyük başarısı ve umudumuzun en güçlü kaynağıdır.
Son Yorumlar