All Posts By

Sivil Toplum için Destek Vakfı

Organizasyonel Güçlenme Fonu Başvuruları Sona Erdi

By | Organizasyonel Güçlenme Fonu

Dezavantajlı kesimlerin toplumsal katılımını geliştirmek ve/veya sosyal refahını artırmak için çalışan sivil toplum kuruluşlarının (STK) insan kaynakları süreçlerinin güçlenmesine destek olmak amacıyla Vakfımız koordinasyonunda, KRM Yönetim Danışmanlık iş birliğiyle hayata geçirdiğimiz Organizasyonel Güçlenme Fonu başvuruları sona erdi.

Fona, teknik kriterlere uyan 16 STK başvuruda bulundu. Başvuruların 11’i dernek, 1’i kooperatif, 2’si vakıf, 1’i sendika ve 1’i federasyon tüzel kişiliğine sahip kuruluşlar tarafından yapıldı. Fona Ankara, Gaziantep, İstanbul, İzmir, Mersin ve Van olmak üzere 6 ilden başvuru alındı. Organizasyonel Güçlenme Fonu’ndan talep edilen toplam hibe tutarı 1.472.749 TL oldu.

Kültürel Miras Fonu Başvuruları Açıldı

By | Kültürel Miras Fonu

Kültürel mirasın korunması, yaşatılması ve gelecek nesillere aktarılması için çalışan sivil toplum kuruluşlarının (STK) projelerini desteklemek amacıyla Nurol Eğitim Kültür ve Spor Vakfı iş birliği ve mali desteğiyle hayata geçirdiğimiz Kültürel Miras Fonu başvuruları açıldı.

Hibe programı kapsamında desteklenecek projelerin odağında aşağıda yer alan öncelik alanlarından en az bir tanesinin yer alması beklenir:

  • Toplumun farklı kesimlerinde kültürel mirasın korunması bilincini geliştirmek,
  • Yerel toplulukların kültürel mirasın korunması süreçlerine aktif katılımını teşvik edip bu alandaki kapasitelerini artırarak kültürel kimliklerini güçlendirmek,
  • Kültürel mirasın dijital ortamda belgelenmesi ve tanıtılması yoluyla daha geniş kitlelere ulaşmasını ve korunmasını sağlamak,
  • Kültürel mirasın iklim değişikliği ve afetler gibi risklere karşı korunmasını sağlamak ve bu konuda farkındalık oluşturmak.

Aşağıda yer alan başvuru kriterlerine uyan ve tüzel kişiliğe sahip kuruluşlar hibe programına başvurabilirler:

  • Türkiye’de kurulmuş dernekler, vakıflar, kâr amacı gütmeyen kooperatifler, sendikalar, vakıf üniversitesi uygulama ve araştırma merkezleri, federasyonlar/konfederasyonlar,
  • Kültürel miras alanında deneyim, kurumsal kapasite ve vizyona sahip olan,
  • 2024 yılı gelirleri 100.000 TL – 10.000.000 TL arasında olan kuruluşlar.

Hibe programı kapsamında STK’lara dağıtılacak hibenin toplam tutarı en az 1.000.000 TL’dir. Başvuru yapan STK’lar hibe programından en fazla 1.000.000 TL talep edebilirler.

Fona başvurmak isteyen kuruluşların başvuru formunu eksiksiz şekilde doldurarak 7 Nisan 2025 18:00’e kadar göndermeleri gerekir.

Kültürel Miras Fonu hakkında detaylı bilgilere (başvuru koşulları, değerlendirme kriterleri ve fon takvimi) ve başvuru formuna buradan ulaşabilirsiniz.

Kapasite Güçlendirme Fonu’nun 2024 Dönemine Yapılan Başvurularla İlgili Değerlendirme Metnimiz Yayımlandı

By | Kurumsal Destek Fonu

Dezavantajlı kesimlerin toplumsal katılımını geliştirmek ve/veya sosyal refahını artırmak için çalışan sivil toplum kuruluşlarının (STK) kapasite gelişimlerini desteklemek amacıyla Dalyan Foundation ve Turkey Mozaik Foundation iş birliği, bireysel ve kurumsal bağışçıların desteğiyle hayata geçirdiğimiz Kapasite Güçlendirme Fonu’nun 2024 dönemi başvuru ve seçim süreçleri tamamlandı.

STK’ların bu süreçte öne çıkan ihtiyaçlarının daha iyi anlaşılabilmesi amacıyla fonun bu dönemi için yapılan başvuruların yoğunlaştığı konulara, başvuru yapan kuruluşların genel durumu ve ihtiyaçlarına dair değerlendirmelerimizin yer aldığı açıklama metnine buradan ulaşabilirsiniz.

Organizasyonel Güçlenme Fonu için Başvurular Açıldı

By | Organizasyonel Güçlenme Fonu

Dezavantajlı kesimlerin toplumsal katılımını geliştirmek ve/veya sosyal refahını artırmak için çalışan sivil toplum kuruluşlarının (STK) insan kaynakları (İK) süreçlerinin güçlenmesine destek olmak amacıyla Vakfımız koordinasyonunda, KRM Yönetim Danışmanlık iş birliğiyle hayata geçirdiğimiz Organizasyonel Güçlenme Fonu için başvurular açıldı.

Hibe desteğinin yanı sıra fon kapsamında STK’lar, İK süreçleriyle ilgili kapasite gelişim fırsatları elde edecektir. STK’lar, farklı temalarda atölye serileri, deneyim paylaşımı buluşmaları ve uzman destekleri olmak üzere kapasite gelişimlerini desteklemeye yönelik farklı imkanlardan faydalanacaktır.

Fon kapsamında sağlanacak uzman destekleri aşağıdaki başlıkları kapsamaktadır:

  • Bordro çözümleri,
  • SGK teşvikleri ile ilgili bilgilendirmeler,
  • İşe alım, mülakat süreçleri ve bu süreçlerin tasarımına dair bilgilendirme ve destek,
  • Sözleşme türleri, işe alım ve çıkış süreçleri, yıllık izin hakedişleri gibi iş kanununda yer alan konulara dair bilgilendirme ve destekler,
  • Değerlendirme ve gelişim merkezi danışmanlığı imkanları, (çevrimiçi ve/veya yüz yüze)

Fon kapsamında sağlanan hibe aşağıdaki amaçlar doğrultusunda kullanılabilir:

  • İnsan kaynakları ve idari işlerle ilgili giderler, (bu işlerle ilgilenen kişilerin kullanımına yönelik giderler)
  • Çalışan esenliğine yönelik toplantı ve uygulamalar,
  • İnsan kaynakları süreçlerini güçlendirecek altyapı ve hizmet alımları,
  • İnsan kaynakları süreçlerinde kullanılan bilgi ve belge yönetimine dair yapılacak geliştirmeler,

Aşağıda yer alan başvuru kriterlerine uyan ve tüzel kişiliğe sahip kuruluşlar hibe programına başvurabilirler:

  • Türkiye’de kurulmuş dernekler, vakıflar, kâr amacı gütmeyen kooperatifler, sendikalar, federasyonlar/konfederasyonlar,
  • Kapasite gelişimiyle ilgili bir vizyona ve ihtiyaca sahip olan kuruluşlar,
  • Katılımcı kurumun kapasite gelişimi ile ilgili en az 1 kişiyi sorumlu olarak belirleyebilecek kuruluşlar,
  • 2024-2025 yılları içerisinde en az 7 tam ve/veya yarı zamanlı çalışanı olan kuruluşlar,

Organizasyonel Güçlenme Fonu’na başvuru yapan STK’lar en fazla 100.000 TL talep edebilirler. Fona başvurmak isteyen STK’ların başvuru formunu 17 Mart 2025, saat 18.00’a kadar eksiksiz şekilde doldurmaları gerekir.

Fon ile ilgili detaylı bilgiye (hibe süreci, kurumsal gelişim bileşeni, başvuru koşulları, değerlendirme kriterleri ve takvim) ve başvuru formuna buradan ulaşabilirsiniz

6 Şubat Fonu: Her Çocuk için Eşit Başlangıç Hibe Programı için Başvurular Açıldı

By | 6 Şubat Fonu: Her Çocuk için Eşit Başlangıç

Kahramanmaraş’ta meydana gelen ve çevre illeri de şiddetli bir şekilde etkileyen depremlerin ardından, bölgede yaşamaya devam eden çocukların temel ihtiyaçlara erişimini desteklemek amacıyla Vakfımız koordinasyonunda Insider mali desteğiyle hayata geçen 6 Şubat Fonu: Her Çocuk için Eşit Başlangıç hibe programı başvuruları başladı.

Hibe programı kapsamında desteklenecek projelerin odağında aşağıda yer alan öncelik alanlarından en az bir tanesinin yer alması beklenir:

  • Projelerin, Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen illerde (Adana, Adıyaman, Diyarbakır, Elâzığ, Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş, Kilis, Malatya, Osmaniye ve Şanlıurfa) uygulanması,
  • Projelerin tüm aşamalarında hak temelli bir yaklaşımın benimsenmesi,
  • Faaliyetlerin doğrudan çocuklara yönelik olması ve çocukların temel ihtiyaçlarını karşılamayı veya çocuklarla doğrudan çalışmayı hedeflemesi,
  • Çocukların barınma, beslenme, eğitim, hijyen, sağlık gibi temel haklarına erişimini sağlamaya yönelik çalışmaların desteklenmesi,
  • Çocukların olumsuz çevre koşullarından korunmasını ve iyi olma hallerinin güçlendirilmesi.

Aşağıda yer alan başvuru kriterlerine uyan ve tüzel kişiliğe sahip kuruluşlar hibe programına başvurabilirler:

  • Türkiye’de kurulmuş dernekler, vakıflar, kâr amacı gütmeyen kooperatifler, sendikalar, federasyonlar/konfederasyonlar,
  • Hibe desteğini hayata geçirmeye hazır olan, çalışma için gerekli izinleri temin edecek kurumsal kapasiteye ve konuyla ilgili kanıtlanabilir kurumsal tecrübeye sahip kuruluşlar,
  • 2024 yılı gelirleri en az 100.000 TL olan kuruluşlar,
  • En geç 2023 yılı itibariyle kurulmuş olan ve en az bir senedir sahada aktif olarak çalışan kuruluşlar (Daha önce sivil bir inisiyatif biçiminde çalışıp tüzel kişiliğe yakın zamanda sahip olan kuruluşların önceki deneyimlerini başvuruya aktarmaları beklenir.).

Hibe programı kapsamında STK’lara dağıtılacak hibenin toplam tutarı en az 3.000.000 TL’dir. Başvuru yapan STK’lar hibe programından en fazla 1.000.000 TL talep edebilirler.

Fona başvurmak isteyen kuruluşların başvuru formunu eksiksiz şekilde doldurarak 21 Mart 2025 18:00’e kadar göndermeleri gerekir.

6 Şubat Fonu: Her Çocuk için Eşit Başlangıç hibe programı hakkında detaylı bilgilere (başvuru koşulları, değerlendirme kriterleri ve fon takvimi) ve başvuru formuna buradan ulaşabilirsiniz.

Çember Sivil İnisiyatif Derneği: Adıyamanlı Kadınlar Fortuna Kadın Ağı’nda Buluşuyor

By | Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonu

Çember Sivil İnisyatif Derneği (ÇemberDE) afet ve kadın çalışmaları başta olmak üzere tüm hak alanlarında sivil örgütlenmeleri desteklemek amacıyla çalışmalarını yürütüyor. Bir Adım Var Vakfı ve Turkey Mozaik Foundation iş birliğiyle hayata geçirdiğimiz Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonu’nun 2024 döneminde ÇemberDE’nin Fortuna Kadın Ağı projesini destekliyoruz.

ÇemberDE ile yaptığımız röportajda, proje kapsamında Adıyaman’da kısa sürede hayata geçirdikleri faaliyetleri konuştuk.

ÇemberDE’yi 2024 yılında kurdunuz. Neden yeni bir dernek kurma ihtiyacı hissettiniz?  Kendinizi nasıl tanımlıyorsunuz?

İnisiyatif alıp depremin 3. haftasında Kahramanmaraş’a ulaşmış bir ekibiz. Bu gücümüzü yıllardır sivil alanda, kadın mücadelesinde edindiğimiz deneyimden aldık. Depremin 10. ayına geldiğimizdeyse çok daha başka ve güçlü bir deneyim edinmiştik. Ve daha da önemlisi sahadaydık ve etrafımızda işin ucundan tutmak isteyen, çemberin parçası olmak isteyen çok kadın vardı. Aslında örgütlenmek ve çemberleri genişletmek hem kendimize hem bunca kadına bir borç gibiydi. Zaten kadın örgütlenmesine, feminist örgütlenmeye her zaman ihtiyaç vardır.

“Ancak kadın örgütlenmesi ile bu krizlere karşı güçlenebiliriz; özellikle de yerelde”

Odağınızda ağırlıkla hangi konular ve sorunlar yer alıyor?  Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonu faaliyetlerinizin içinde nasıl ve hangi bağlamda yer buluyor? 

Bir kadın örgütüyüz. Aslında daha yoldayız, örgütleniyoruz. Bir krizden doğduk, deprem sonrası kurulduk. O yüzden de krizler odağımızda: afetler, yoksulluk, eşitsizlik… Diyoruz ki ancak kadın örgütlenmesi ile bu krizlere karşı güçlenebiliriz; özellikle de yerelde bu örgütlenmeyi mümkün kılmak daha hayati.

Bu örgütlenme çabamızın birkaç ayağı var. Bir yandan kadınları sivil alanda güçlendirmek, güvenli alanlar açmak, yerel kadın örgütlerini afetlere hazırlık ve müdahale konusunda güçlendirmek. Diğer yandan kurumlar nezdinde savunuculuk yapmak ve kurum kapasitelerini de desteklemek. Biz bunları aynı anda yapmayı hedefliyoruz. Bu sayede krizlere karşı dayanıklı bir toplum olacağımıza, eşit, dengeli, adil bir kalkınmanın mümkün olacağına inanıyoruz.

“Kahramanmaraş depremleri sivil alanda olmayı zorunluluğa dönüştürdü! “

6 Şubat 2023’te Kahramanmaraş merkezli meydana gelen depremler sonrası yürüttüğünüz çalışmalar, edindiğiniz deneyimler bireysel ve kurumsal olarak sivil toplumda faaliyetlerinizi ve sivil alana bakışınızı nasıl etkiledi?  Afet ve kadın çalışmaları ekseninde, size deprem bölgesi nasıl bir içgörü kattı?

Bir yandan kendi kapasitemizi sınayan bir deneyim oldu, neler yapabileceğimizi deneyimledik. Bir yandan da genel olarak kadınların böylesi bir afetten nasıl güçlenerek çıkabildiğini gördük. Deprem, bize kadının toplumdaki hayatı yeniden üreten ve hayatı sürdüren rolünün nasıl devasa boyutlara ulaştığını gösterdi. Bu deneyim bizim sivil alanda olma motivasyonumuzu güçlendirdi. Hatta sivil alanda var olmayı tercihten çok zorunluluğa da dönüştürdü. “Bu deneyimi daha çok anlatmak, büyütmek zorundayız” diye düşündük.

Kurulduğunuz kent Eskişehir, fakat projeyi Adıyaman’da yürütüyorsunuz: Eskişehir ve Adıyaman özelinde, yerel farklılıkların sivil toplumdaki sorunlara ve çözümlere nasıl bir etkisi var?

Genel olarak kadın katılımı ve örgütlülüğünün Batı’da yüksek, Doğu’da düşük olduğu gibi bir izlenim var. Aslında iki coğrafya arasındaki farklılık daha çok genel tutumla ilgili. Adıyaman’da kadın güçlenmesine dair belki çok az çalışma olmuş ancak kentte temas etmeye, katılmaya çok açık bir genel tutum var.

Eskişehir’de ise kurumlar nezdinde cinsiyet eşitliğine dair farkındalık ve yaklaşım yüksek ancak kentte organik olarak güçlü bir örgütlülük yok. Aktif çalışan bir kadın örgütü yok. Eskişehir gibi bir kent kadın örgütü çıkaramamış fakat buna orda da ihtiyaç var.  Dolayısıyla her iki tarafta da birbirini besleyecek deneyimler var ve bu bizi de çok besliyor.

“Fortuna Kadın Ağı normele dönememiş bir kentin aktörlerini buluşturdu!”

Fortuna Kadın Ağı projeniz ile temel olarak neyi amaçlıyorsunuz? Proje kapsamındaki çalışmalarınızdan bahseder misiniz? Neden Adıyaman’ı tercih ettiniz? Adıyaman’da toplumsal cinsiyet eşitliğine dair tespitleriniz neler?

Depremin üçüncü haftasından bu yana sahadayız. Bu süreçte yaptığımız en kritik iş sahada birbirini görmeyen oyuncuların birbirini görmesini sağlamaktı. Bununla birlikte sahadaki kadın çalışanlarla ve kadın örgütleriyle hep bir dayanışma içinde çalıştık. Bunun aksini hayal bile edemiyoruz çünkü çalışmaya devam edebilmenin de ön koşulu dayanışma haliydi.

Kadınlar afet sahasında çok daha fazla zorlukla karşılaştıkları ve kimsenin odağında olmayan sorunlara odaklandıkları için daha fazla dayanışmaya ihtiyaç duyuyordu. Adıyaman’da çalışmaya devam ettikçe bu dayanışmaya daha da çok ihtiyaç olduğunu gördük. Hala normale dönememiş bir kentte bir de kadın meselesi gibi zaten derinlikli olan bir sorunu ele almak istiyorsak bunu ancak hep birlikte dayanışarak yapabilirdik. Proje fikri böyle ortaya çıktı.

Fortuna Kadın Ağı’nın kadın çalışması yapan bütün STK’ların, kadın örgütlerinin ve sivil alanda çalışan kadınların olacağı bir ağ olmasını hayal ediyoruz. Adıyaman’da kadın hakları alanında çalışmak isteyen herkesin katılabileceği bir yapı olmasını umuyoruz. Gönüllülerin, üniversite öğrencilerinin, akademisyenlerin, inisiyatif alıp harekete geçmek isteyen herkesin. Çünkü esas amacımız sivil alanı güçlendirmek. Bununla birlikte, kurumlarla da temasın güçlü olması gerek ki Ağ’ın etki alanı genişlesin. Bu nedenle Adıyaman Belediyesi ve Adıyaman Barosu Ağın iki önemli paydaşı.

Adıyaman zaten kadınların sosyal, ekonomik ve siyasi hayatta aktif olarak var olmasının önünde çokca engelin olduğu bir şehirdi. Deprem bu engelleri daha da artırdı. Konteynerlerde yaşam koşulları zorlaştı, hane içi bakım emeği, şiddet vakaları arttı, kadın sağlığı hizmetlerine erişimleri daha da zorlaştı, yoksulluk arttı, kadın yoksulluğu daha da arttı. Sorunları burada saymakla bitiremeyiz. Adıyaman’da bu sorunları ele alacak, kurumları ve ilgili mekanizmaları harekete geçirecek aktif bir sivil alan olması gerektiğine inanıyoruz. Fortuna Kadın Ağı tam da bu işlevi görecek.

“Ağ ile kadınlar kendi sorunlarına çözüm üretebilecek”

Proje kapsamında şu ana dek hayata geçirdiniz faaliyetlerden bahseder misiniz?

Biz bir yıllık bir çalışmanın sonunda Fortuna Kadın Ağı’nın oluşmasını hedefliyorduk. Ama buna öyle çok ihtiyaç vardı ki Ağ özellikle sivil toplumdan kadınlar ve Adıyaman Barosu nezdinde çok hızlı sahiplenildi. Şimdiden kendine Fortuna Kadın Ağı diyen ve birlikte hareket eden bir inisiyatif çıktı ortaya. İlk örneğini de proje faaliyetlerini de aşan bir şekilde BM Kadın Birimi’nin hayata geçirdiği 16 Günlük Aktivizm günlerinde yaşadık. Ortak etkinlikler düzenledik ve birbirimizin etkinliklerini destekledik. Bu aynı zamanda hepimizin kendi alanlarımızda çalışma motivasyonumuzu da güçlendirdi.

“Fortuna Kadın Ağı’nın Adıyaman’daki en büyük katkısı, kadınların kendi sorunlarına çözüm üretebilecekleri güvenli bir alan yaratmak olacaktır.”

Fortuna Kadın Ağı’nın Adıyaman özelinde nasıl bir fark yaratmasını umuyorsunuz?

Fortuna Kadın Ağı’nın Adıyaman’daki en büyük katkısı, kadınların kendi sorunlarına çözüm üretebilecekleri güvenli bir alan yaratmak olacak. Bu ağ, kadınların dayanışma içinde birbirini destekleyebileceği güçlü bir altyapı kurmayı hedefliyor. Adıyaman’da böyle bir dayanışma ağının kalıcı hale gelmesi, kadınların toplumsal yaşamda daha görünür olmalarını ve sorunlarına çözüm bulmalarını sağlayacak. Deprem sonrası dayanışmanın hayati önemini gördük; bu Ağ, aynı dayanışmanın sürdürülebilir bir platforma dönüşmesini sağlayarak kadınların şehrin karar süreçlerine aktif katılımını destekleyecek.

Fortuna, Nemrut’taki tek kadın figür, tanrıça; Proje, ismini buradan alıyor. Kadın kültür tarihi açısından ve yerelde kadın etkisini hatırlamak açısından önemli bir figür.

Fortuna Kadın Ağı projesini yürütürken Adıyaman’da işbirliği ve dayanışma içinde olduğunuz kurumlardan bahseder misiniz?

Kentte sahadaki tüm oyuncularla temas etmeye ve Ağa dahil etmeye çalışıyoruz. Tabi bu yaklaşım deprem sonrası oluşan ve hala devam eden Adıyaman Sivil Toplum Dayanışma Grubu ile oluşan kültürle beslendi. Neredeyse ilgili tüm STK’lar ve yerel oluşumlar ağa dahil, Gökyüzü Şutlayıcıları, Hayata Destek –  İnsani Yardım Derneği, Dayanışma İnsanları Derneği, Lider Kadın Derneği ile işbirliği içindeyiz. Kamer Vakfı, Sıfır Ayrımcılık Derneği, Anne Çocuk Eğitim Vakfı ile dayanışma içindeyiz. Adıyaman Belediyesi ve Adıyaman Barosu ile de protokol yaparak projeye katkılarını somutlaştırdık.

Toplumsal cinsiyet eşitliği alanındaki çalışmalarınızı sürdürmek ve yeni projeleri hayata geçirmek için ihtiyaç duyduğunuz hususlara dair kısaca neler söylersiniz?

Bu ay birinci yaşımızı kutlamaya hazırlanıyoruz ve bir yıllık faaliyet raporumuzu yayınlayacağız. Raporu hazırlarken bir yıla neler sığdırdığımıza kendimiz de şaşırdık. Önümüzü görmek, yolumuzu kaybetmemek için üç yıllık stratejik planımızı da oluşturduk.  Bu yolu çok az destek ve kaynakla aldık. Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonu bizim için can suyu oldu.  Henüz bir yıllık bir derneğe güvendikleri için teşekkür ederiz. Tabii biz de bu güveni vermek için çok çalıştık.

Yola devam edebilmek için düzenli desteklere ihtiyacımız var. Sadece proje bazlı olmayan, vizyonumuzu destekleyen işbirlikleri kurmak istiyoruz. Bu sayede daha gerçekçi ve etki gücü büyük destekler alabilmeyi umuyoruz.

İlk yılımızda iktisadi işletmemizi de kurduk. Çember Dükkân ile kendi kaynağımızı yaratabilmeyi hedefliyoruz. Çember Dükkândan alışveriş yaparak yereli destekleyen ürünlerimiz ve toplumsal cinsiyet eşitliğini yaygınlaştıracak eğitim içeriklerimizle bizi destekleyebilirsiniz.

“Hak talep etme fitilini yaktıysak, değişim başlamıştır!”

Size destek olmak isteyen kişi ve kuruluşlar için, birkaç cümle ile kendinizi nasıl anlatırsınız?   

Adıyaman’da destek verdiğimiz ve geçici yaşam alanlarında ikamet eden gruplardan biri süreç boyunca ihtiyaçlarını belirledi, kendi projesini yazdı ve bunlar için kaynak buldu. Bu, önemli bir güçlenme süreciydi. Ancak bizi daha da heyecanlandıran, grup üyelerinin haklarını savunmaya başlamaları oldu. Geçici yaşam alanlarının yöneticilerini ikna ederek ortak sosyal alanlarını genişlettiler ve ardından şu soruyu sormaya başladılar: “Burası kapanıp kalıcı yerleşim yerlerine geçtiğimizde böyle sosyal alanlarımız olacak mı?” Eğer bu hak talep etme fitilini yaktıysak, artık değişim başlamış demektir.

Çalıştığımız topluluklarda edindiğimiz bu bilgi ve deneyimi Adıyaman’da şehre yaymak istiyoruz. Amacımız sahada birbirini duymayan, görmeyen aktörleri bir araya getirmek ve kadınlar için güvenli alanlar yaratmak. Bunun şehir için ne kadar öncelikli bir ihtiyaç olduğunu, 16 Günlük Aktivizm etkinliklerini planlayıp hayata geçirirken daha da net bir şekilde gördük. Sivil toplum çalışanlarının projeyi ne kadar sahiplendiğini ve STK, belediye, baro bağlantısının kurulmaya başladığını gözlemledik. Şimdi bize düşen, bu destek sürecini değişen ihtiyaçlara göre devam ettirerek dayanışmayı kalıcı hale getirmek. Çünkü dayanışma, birbirini görme ve duyma, toplumsal iyileşmenin tek yolu.

Gelecek için Dayanışma Fonu 2024 Dönemi Başlangıç Raporu Yayımlandı

By | Gelecek için Dayanışma Fonu

6 Şubat’ta Kahramanmaraş’ta meydana gelen ve çevre illeri de şiddetli bir şekilde etkileyen depremlerin ardından, depremlerden etkilenen ergenlerin ve gençlerin iyi olma haline katkıda bulunan sivil toplum kuruluşlarının (STK) projelerini desteklemek amacıyla Paribu iş birliğiyle hayata geçirdiğimiz Gelecek için Dayanışma Fonu 2024 dönemi Başlangıç Raporu yayımlandı. Fon kapsamında Bulgurcu Vakfı‘na, Dayanışma İnsanları Derneği‘ne, Hasat Derneği‘ne ve Kırmızı Çocuklar Derneği‘ne toplam 2.440.150 TL hibe desteği sağlıyoruz.

Gelecek için Dayanışma Fonu’nun yapısı, desteklediğimiz STK’lar ve yapacakları çalışmalara dair bilgilerin yer aldığı raporumuza buradan ulaşabilirsiniz.

Sulukule Gönüllüleri Derneği: “Çocuklar Okulda Hakkıyla Yesin!”

By | Kırmızı Uçurtma Destek Çemberi

Sulukule Gönüllüleri Derneği (SGD), tüm çocukların eğitime adil ve eşit şekilde erişimini sağlamak amacıyla çalışmalar yapan SGD, risk altında, dezavantajlı ve ayrımcılığa maruz kalmış grupların okul terkini önlemek, kadınlara ve çocuklara hakları konusunda farkındalık kazandırmak amacıyla hak temelli çalışmalar yürütüyor. Kırmızı Uçurtma Destek Çemberi aracılığıyla sağladığımız hibe desteğiyle Beslenmeye Erişim Desteği projesini hayata geçiriyor.

SGD ile yaptığımız röportajda, proje kapsamında beslenme desteğine yönelik yürüttüğü çalışmalar, derinleşen yoksulluğun sivil alanda ve çocuklar üzerinde yarattığı etkiler ile bu alanda edindikleri deneyimle geliştirdikleri çözüm önerilerini konuştuk.

Okuyucularımızın sizi daha yakından tanıyabilmesi için kuruluş amacınızdan ve yaptığınız çalışmalardan bahseder misiniz? 

SGD olarak, Sulukule Kentsel Dönüşüm Projesi adıyla gerçekleşen yıkımın psikososyal etkilerini hafifletmek ve bölgedeki okul terkini önlemek amacıyla, 2010 yılında İstanbul Karagümrük’te kurulduk. Her çocuk için adil ve eşit eğitim hedefiyle çıktığımız yolda, onların iyi olma halini destekleyerek okulla bağlarını güçlendirmeyi amaçlıyoruz. Bakım veren, öğretmen, STK’lar gibi çocukla temas halindeki her paydaşın, bütüncül bir bakışla hareket etmesini önemsiyoruz. Çocuklarla uzun dönemli çalışıyoruz.

“Çocuk yoksulluğu, birbiriyle bağlantılı pek çok soruna yol açıyor
ve çocukların yaşamlarını derinden etkiliyor.”

Çocuk yoksulluğu ve bununla bağlantılı sorunlar, çalışmalarınızda ne ölçüde yer alıyor?

Çocuk yoksulluğu, birbiriyle bağlantılı pek çok soruna yol açıyor ve çocukların yaşamlarını derinden etkiliyor. Yoksulluk, çocukların yeterli ve dengeli beslenememelerine, hatta öğün atlamalarına neden oluyor. Bu durum, çocukların bedensel ve zihinsel gelişimlerini yaşıtlarına göre geride bırakıyor. Sağlıksız beslenme, derslere odaklanma ve öğrenme süreçlerini olumsuz etkiliyor.

Tüm bu nedenlerle, çocuk yoksulluğuyla mücadelede bütüncül bir yaklaşıma ihtiyaç duyuluyor.

  • SGD olarak, çocukları merkeze alarak çevrelerindeki yetişkinlerle iş birliği içinde uzun vadeli çalışmalar yürütüyoruz.
  • Çocukların sosyal-duygusal becerilerini geliştiriyor, haklarına erişimlerini engelleyen faktörlerle mücadele etmelerine destek oluyoruz.
  • Bu süreçte beslenme ve eğitim desteği sağlıyor, çocuklar, kadınlar ve öğretmenlerle birlikte okulda ve dernek mekânında hak temelli atölyeler düzenliyoruz.
  • Bu çalışmalar, çocukların okulla bağlarını güçlendirmelerine yardımcı olarak, eğitim süreçlerine devam etmelerini sağlamayı hedefliyor.

“Türkiye’de Çocukların %43,6’sı Yoksulluk Koşullarında Yaşıyor!”

Beslenmeye erişim hakkıyla ilgili yürüttüğünüz çalışmalardan bahser misiniz?

SGD 15 yıldır okullarda beslenme desteği sunuyor. Okul, çocukların ortalama 7 saatini geçirdiği fakat beslenme hakkına erişemedikleri bir yer. Burada beslenmeye erişim hakkından kastımız; çocuğun gelişimi için gerekli sağlıklı, güvenli, doyurucu ve hassasiyetlerine uygun besinlere ücretsiz ulaşması. Bunun için yakında zamanda “çocuklar okulda hakkıyla yesin” sloganıyla kampanya başlattık.

En temelde hepimiz için beslenme bir hak olmalıyken çocuklar için okulda geçirdikleri zaman zarfının uzunluğu da göz önüne alınınca, ücretsiz 1 öğün beslenmenin çok şeyi değiştirebileceğini biliyor ve savunuyoruz. Yine bu kapsamda geçtiğimiz günlerde Ücretsiz Beslenme, Eşit Eğitim raporumuzu yayınladık.

Özetle, SGD olarak bağışçılarımızın desteğiyle bulunduğumuz bölgedeki 3 okulda çocukların beslenme hakkına erişimini sağlıyor; bunun yanında bu hakkın bir kamu politikası olarak tüm çocukların erişebilmesi için kanıt temelli savunuculuk çalışmaları yürütüyoruz.

“Okul, çocukların ortalama 7 saatini geçirdiği, fakat beslenme hakkına erişemedikleri bir yer. Beslenmeye erişim hakkından kastımız; çocuğun gelişimi için gerekli sağlıklı, güvenli, doyurucu ve hassasiyetlerine uygun besinlere ücretsiz ulaşması.”

Çocuk yoksulluğunun bulunduğunuz bölgedeki etkileri nelerdir ve bu konuda gözlemlediğiniz temel ihtiyaçlardan ve sorunlardan bahser misiniz?

Ücretsiz Beslenme, Eşit Eğitim raporumuzun araştırma sürecinde beslenme desteği verdiğimiz okullarda çalışan bir rehberlik öğretmenin şu yorumu çalıştığımız bölgenin fotoğrafını çok güzel çekiyor. “Elimi sallayıp rastgele bir çocuk seçsem onun da ihtiyacı var.

Görüşme yaptığımız çocuklardan biri beslenme desteğinin olumlu yanını şu sözlerle açıklıyor: “Mesela evden para almayı unutursun ya da evde bir şey olmaz, para olmaz. Mesela buradan almak iyi geliyor.”

Avrupa Birliği İstatistik Ofisi’nin 2022 verilerine göre Türkiye’de yaşayan toplam çocukların yüzde 43,6’sı yoksulluk koşullarında yaşıyor. Çalıştığımız bölge de yoksulluğun yoğun olarak görüldüğü bölgelerden.

Kırmızı Uçurtma Destek Çemberi aracılığıyla sağladığımız hibe desteği kapsamında Beslenmeye Erişim Desteği projesini hayata geçiriyorsunuz. Proje kapsamında yürüttüğünüz faaliyetlerden bahseder misiniz?

Sağladığınız hibe desteğiyle Eylül 2024 – Haziran 2025 eğitim-öğretim döneminde derneğin faaliyetlerine katılan 25 çocuğun beslenme ve kırtasiye desteği sağlamayı amaçladık.  Bu kapsamda, 10 ilkokul, 10 ortaokul ve 5 lise öğrencisine kırtasiye paketi hazırladık. Hazırladığımız kırtasiye paketlerini, derneğimizin mekânında çocuklara birebir teslim ettik. SGD’nin halihazırda iş birliği içerisinde olduğu iki ortaokul ve ilkokulda 25 çocuk için beslenme desteği başlattık. Desteğinizle, beslenme desteği, 2024-2025 eğitim-öğretim dönemi boyunca devam edecek.

“Ekonomik Koşullar Beslenme Desteğine Talebi Artırıyor!”

Bu çalışmaları yürütürken zorlandığınız durumlar nelerdir?

Bu çalışmalar kapsamında kısıtlı sayıda çocuğa destek sağlayabiliyoruz. Faaliyetlerimizi yürüttüğümüz Fatih/Karagümrük bölgesi yoksulluğun yoğun olduğu bölgelerden biri. Temas halinde olduğumuz neredeyse her çocuğun kırtasiye ve beslenme desteğine ihtiyacı var. Türkiye’deki ekonomik koşulların bir sonucu olarak da her geçen dönem bu desteklere talep artıyor. Talebi tam anlamıyla karşılayamıyoruz.

Diğer yandan bu ihtiyacı bizim karşılamamız da mümkün değil ve bunun ideal olmadığının farkındayız. Bu sebeple çocuk yoksulluğunun önüne geçmek için bütüncül bir çocuk politikasına ihtiyacın olduğunu savunuyoruz. Çalışmalarımızla bir yandan var olan acil ve zorunlu ihtiyaçları karşılıyor; diğer yandan bunun etkisini takip ediyor ve savunduğumuz bütüncül politika için öneriler geliştiriyoruz.

Sağladığınız beslenme desteğinin etkilerinden bahser misiniz?

Beslenme desteği, çocukların okula düzenli devam etmeleri için teşvik edici bir unsur oluyor. Aynı zamanda çocuklar için yalnızca bir gıda desteği olmaktan öte, onlara değer verildiğini hissettiren bir araç oldu. Destek alan çocukların bakım verenleriyle yaptığımız görüşmeler, bu desteğin bakım veren üzerindeki ekonomik baskıyı kısmen de olsa azalttığını gösteriyor.

Deneyimimiz, raporlarımız ve diğer kurumların raporları gösteriyor ki; çocuklar okulda 1 öğün ücretsiz yemeğe ulaşırsa; odaklanma/ anlama becerisi ve okulla olan bağı güçleniyor, çocuk işçiliği azalıyor, uzun vadede oluşabilecek hastalıklar engelleniyor, toplumsal cinsiyet temelli ayrımcılık azalıyor ve sosyal eşitsizliklerin etkisi azalıyor.

Bu gözlemler, beslenme desteğinin uzun vadede eğitimde fırsat eşitsizliklerini azaltma ve çocukların yaşamlarına çok boyutlu katkılar sağlama potansiyelini ortaya koyuyor. Kısaca beslenme desteği çocukların fiziksel, zihinsel ve psikolojik iyi olma hallerine katkı sağlıyor. Beslenme desteğiyle bakım verenler üzerindeki ekonomik yük bir derece azalıyor.

Desteği aldığınız süreçte edindiğiniz deneyimden ve içgörüden bahser misiniz?

Sağladığınız hibe desteği kapsamında yürüttüğümüz projede hem çocuklarla doğrudan çalışmanın hem de onların eğitim ve beslenme ihtiyaçlarına yönelik destek sunmanın önemini bir kez daha deneyimledik. Kırtasiye paketlerini dernek mekanımızda bire bir teslim etmek, çocuklarla daha yakın bir ilişki kurmamıza olanak sağladı.

Proje sürecinde, bu tür desteklerin sürekliliğinin ne kadar kritik olduğunu fark ettik. Özellikle beslenme desteğinin uzun vadede devam etmesi, çocukların okulla bağlarını güçlendirmek için önemli. Bu durum, sürdürülebilir kaynaklara olan ihtiyacı açık bir şekilde ortaya koydu.

SGD’nin çocuk yoksulluğu ve beslenme desteği konusunda edindiği deneyimi ve çözüm önerilerinden bahser misiniz?

Verdiğimiz 15 yıllık beslenme desteğinin çocuklar, bakım verenler ve okul iklimini nasıl etkilediğine dair Ücretsiz Beslenme, Eşit Eğitim raporumuzda dikkatimizi çeken noktalar:

  • Beslenme, çocuğun okula daha düzenli devam etmesini sağlıyor.
  • Okul, beslenme desteği alan çocuğu düzenli olarak takip ediyor.
  • Beslenme desteği hane bütçesine katkı sağlıyor.
  • Artan fiyatlar gıdaların malzeme içeriğini etkiliyor.
  • Kantinde her zaman sağlıklı gıdaya ulaşılamıyor.
  • Beslenme desteği tüm çocuklara sağlanmadığı için çocuklar paketleri alırken utanıyor.
  • Paketler bazı çocuklar için doyurucu olmuyor.
  • Çocuklar paketlerini arkadaşlarıyla paylaşıyor.
  • Yaşa göre gıda içeriği hazırlanmıyor.
  • İstanbul’daki okulların fiziki koşulları tüm çocukların beraber yemek yemesine elverişli değil.

Bu destek tüm okullarda sağlanmadığı sürece etiketlenme gibi sorunları da beraberinde getiriyor. Kısa vadede beslenme desteğinin yaygınlaşması gerekiyor. Uzun vadede ise okullarda ücretsiz bir öğün beslenmenin bir politika haline gelmesi ve tüm okullarda uygulanması gerekiyor.

“Ücretsiz Bir Öğün Beslenme Hak Olarak Tanınmalı”

Türkiye’de sivil toplumda “çocuk hakları” alanındaki sorunlara dair tespit ve acil çözüm önerilerinizden bahseder misiniz?

Türkiye’de sivil toplumun “çocuk hakları” alanında karşılaştığı sorunlar, birden fazla yapısal ve işlevsel engelle şekilleniyor. Çocuklar hâlâ çoğu alanda hak öznesi olarak değil, yardım edilmesi gereken bireyler olarak algılanıyor. Bu yaklaşım, çocukların kendi haklarını savunma ve hayata geçirme süreçlerinde aktif bir rol üstlenmelerini engelliyor.

Çocuk hakları alanındaki sorunlar çerçevesinde çözüm odaklı önerilerimiz şunlar:

  • Çocukların hak öznesi olarak kabul edilmesini sağlamak için eğitim ve farkındalık çalışmaları artırılmalı. Bu doğrultuda çocukların da karar alma süreçlerine aktif katılımını teşvik edecek mekanizmalar kurulmalı.
  • Kamu kurumları ile sivil toplum arasında daha etkin iş birliği modelleri geliştirilmeli. Bu süreçte yerel yönetimlerin ve okulların daha aktif bir şekilde dahil edilmesi önemli.
  • Çocuk hakları odaklı çalışmalar için sürdürülebilir fon kaynakları ve ortaklık modelleri geliştirilmeli. Uzun vadeli planlamalar, projelerin etkisini artıracaktır.
  • Sivil toplumun daralan alanını genişletmek ve özgür bir şekilde çalışmalarını sürdürmelerini sağlamak için ulusal ve uluslararası düzeyde dayanışma ve savunuculuk faaliyetleri artırılmalı.

Eğitim Hakkı İçin Beslenmeye Erişim Raporu’nuzu geçen yıl yayınladınız; geçen yıldan bu yana neler değişti? Neler aynı kaldı?

Önceki yıllara göre Türkiye’de okulda ücretsiz beslenme çok daha sık anılır, gündeme gelir oldu. Bu durum konuyla ilgili çalışan kişi ve kurumların çalışmalarının da artmasıyla ilişkili.

Eğitim Hakkı İçin Beslenmeye Erişim Raporu’nun yayınlanmasından sonra, beslenme hakkıyla ilgili çok daha sistematik şekilde çalışmaya başladık. Türkiye Okul Yemeği Koalisyonunun bir parçası olduk. “Ücretsiz Beslenme Eşit Eğitim” adıyla beslenme hakkına erişimle ilgili bir de saha teşhis raporu hazırladık.

Bu yılın Kasım ayında okulda ücretsiz yemek temasında bir sosyal medya kampanyası gerçekleştirdi. Kampanyayla yaklaşık 40 bin kişiye ulaştık. Bu çalışmalarla beslenmeye erişimin bir hak olduğu konusunda farkındalığın artmasına destek olduk. Ancak sorun, tüm okullarda ücretsiz ve kapsayıcı bir beslenme sistemi olmadıkça sürmeye devam ediyor, edecek.

SGD’nin çocuk yoksulluğu alanında çalışmalarını sürdürmek ve yeni projeleri hayata geçirmek için ihtiyaç duyduğu desteklere dair neler söylersiniz?

Projelerimizin sürekliliğini sağlamak için sürdürülebilir finansman kaynaklarına ihtiyaç duyuyoruz. Derneğimizin insan kaynağı kapasitesini artırmak ve gönüllülerimizin profesyonel gelişimini desteklemek için eğitim ve teknik desteğe ihtiyaç var. Yeni projeler için etkili bir şekilde planlama ve değerlendirme yapabilmek adına, veri altyapısına ihtiyaç duyuyoruz. Çocuk yoksulluğunun toplumsal bir sorun olarak daha geniş kitlelerce anlaşılması ve kabul edilmesi için hak temelli iletişim stratejilerimizi güçlendirmek ve daha geniş kitlelere ulaşacak araçlar geliştirmek istiyoruz.

Size destek olmak isteyen kişi ve kuruluşlar için, birkaç cümle ile kendinizi nasıl anlatırsınız?   

Derneğin faaliyetlerine katılan bir çocukken, bugün 18 yaşını geçmiş bir gönüllüsü olan bir genç, SGD’yi derneği şu şekilde tarif ediyor: “SGD benim için fırsatları temsil ediyor. Birçok şey yapabilirim, birçok şey öğrenebilirim, birçok şey öğretebilirim. Ve hani hep bir parçam olacağını hissediyorum. Ben burada kalsam da kalmasam da.”

Bu sözler, SGD’nin yalnızca destek veren bir yer değil, aynı zamanda bir aidiyet, güçlenme ve dayanışma mekânı olduğunu anlatıyor. Bu devamlılık, derneğimizin en büyük başarısı ve umudumuzun en güçlü kaynağıdır.

Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonu 2024 Dönemi Fon Başlangıç Raporu Yayımlandı

By | Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonu

Toplumsal cinsiyet eşitliği alanında çalışan sivil toplum kuruluşlarının (STK) projelerini ve kapasite güçlendirme faaliyetlerini desteklemek amacıyla Bir Adım Var Vakfı ve Turkey Mozaik Foundation işbirliği, bireysel ve kurumsal bağışçıların desteğiyle hayata geçirdiğimiz Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonu’nun 2024 dönemi fon başlangıç raporu yayımlandı. Fon kapsamında; Çember Sivil İnisiyatif Derneği, Kadına Özgürlük ve Eşitlik Derneği ve Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Derneği’ne toplam 2.100.000 hibe desteği sağlıyoruz.

Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonu 2024 döneminin yapısı, desteklediğimiz STK’lar ve yapacakları çalışmalara dair bilgilerin yer aldığı raporumuza buradan ulaşabilirsiniz.

Turquoise Coast Environment Fund- Turkey Beşinci Dönem Başvuruları Sona Erdi

By | Turquoise Coast Environment Fund

The Turquoise Coast Environment Fund – Turkey (TCEF), kara ve denizle bağlantılı adalar, kıyısal bölgeler ve sulak alanlar da dahil olmak üzere, Türkiye’nin güney ve batı kıyı bölgelerinde; doğa, biyoçeşitlilik, deniz ve kıyı koruma konularında aktif olarak faaliyet yürüten sivil toplum kuruluşlarının (STK) çalışmalarını finansal olarak desteklemek amacıyla Vakfımız iş birliğinde hayata geçirilen TCEF hibe programının beşinci dönem başvuruları sona erdi.

Bu yıl fona teknik kriterlere uyan 48 STK başvuruda bulundu. Başvuruların türleri şu şekilde dağıldı:

  • 41 Dernek
  • 4 Kooperatif
  • 3 Vakıf

Fona Adana, Adıyaman, Ankara, Antalya, Aydın, Balıkesir, Çanakkale, Hatay, İstanbul, İzmir, Kırklareli, Mersin ve Muğla olmak üzere 13 farklı ilden başvuru alındı.

2024 döneminde talep edilen toplam hibe tutarı 31.471.319 TL oldu.