Category

Çocuk Fonu

Kozalak Derneği ile Yerküre Dostları Validebağ ile Bağ Kuruyor! Projesini Konuştuk

By | Çocuk Fonu

Kozalak Derneği, sürdürülebilir kalkınmanın desteklenmesi, sürdürülebilir yaşam biçimlerinin yaygınlaşması ve küresel yurttaşlık bilincinin gelişmesi için gerekli bilgi ve becerileri çocuk, genç ve yetişkin tüm öğrenicilerin yaygın ve/veya örgün eğitim metotları ile elde etmesini sağlamak amacıyla çalışmalarını yürütüyor. Turkey Mozaik Foundation eş finansmanıyla Çocuk Fonu‘nun 2023 döneminde sağladığımız hibe desteğiyle Yerküre Dostları Validebağ ile Bağ Kuruyor! projesini hayata geçiriyor. Dernek proje kapsamında, 9-12 yaş arası çocukların açık alanda oyun oynama hakkına erişmesi amacıyla Validebağ Korusu’nda eğitim faaliyetleri gerçekleştiriyor. Bu amaç doğrultusunda, çocukların Validebağ Korusu’nun habitatını yakından tanınması, Koru ile bağ kurma deneyimlerini birbirleriyle ve başkalarıyla paylaşması ve sürdürülebilir yaşam pratikleri konusunda edindikleri bilgi ve becerileri sergilemesi amacıyla 6 haftalık eğitim çalışmaları yürütüyor.

Kozalak Derneği ekibiyle gerçekleştirdiğimiz röportajda; derneğin yürüttüğü faaliyetler, çocukların ve gençlerin Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’na yönelik farkındalıklarını geliştirmek amacıyla yapılabilecek çalışmalar, çocukların afet ve politika üretim süreçlerine katılımı ve hibe kapsamında yürüttükleri çalışmalar hakkında konuştuk.

Kozalak Derneği, Çocuk Fonu kapsamında Vakfımızdan ilk kez hibe alıyor. Okuyucularımızın derneğinizi daha yakından tanıyabilmesi için kuruluş amacınızdan ve yaptığınız çalışmalardan bahseder misiniz?

Sivil Toplum için Destek Vakfı ve Turkey Mozaik Foundation işbirliğiyle hayata geçen Çocuk Fonu kapsamında desteklendiğimiz için çok heyecanlı olduğumuzu ifade ederek başlamak isteriz. Kozalak Derneği’ni 2019 yılında sivil toplum deneyimi olan bir grup genç olarak kurduk. Üsküdar ilçesinde bir pasaj içinde dokuz metrekare bir ofisimiz var. İsmimiz bir araya geliş amacımızla ilgili bir ipucu veriyor aslında. Kozalaklar çam ağaçlarının meyveleri diyebiliriz. İçlerindeki tohumlar birçok canlının besin kaynağı olmanın yanı sıra onları bizim için büyüleyici kılan bir başka özellikleri var.  Herhangi bir orman yangını esnasında yanan kozalaklar patlayarak kendilerini uzak noktalara fırlatıyorlar. Ve toprağa düştükleri yerde yeni bir çam ağacının tohumdan yeşerebilmesini sağlıyorlar. Böyle baktığınızda ormanın toparlanma kapasitesine anlamlı bir katkı yaptıklarını ve sürdürülebilirliği sağladıklarını söylemek mümkün. Çoklu krizlerin yaşandığı gezegenimizde ekolojik ve toplumsal olarak temel ihtiyacımız dayanıklılığımızı arttıracak ya da krizin derinleştiği noktalarda toparlanmamızı sağlayacak yöntemler geliştirebilmemiz. Bu noktada deneyimsel öğrenmeyi temeline alacak şekilde çocuk ve yetişkinlere yönelik eğitim ve savunuculuk çalışmaları yapmak önem kazanıyor. Kozalak Derneği olarak sürdürülebilir kalkınmanın desteklenmesi, sürdürülebilir yaşam biçimlerinin yaygınlaşması ve küresel yurttaşlık bilincinin gelişmesi için gerekli bilgi ve becerileri çocuk, genç ve yetişkin tüm öğrenicilerin yaygın ve/veya örgün eğitim metotları ile elde etmesini sağlamak amacıyla çalışmalar yürütme hedefiyle yola çıktık. Sürdürülebilir kalkınma ve küresel yurttaşlık eğitimlerinin ulusal eğitim politikalarına, müfredata, öğretmen eğitimlerine, öğrenci ölçme ve değerlendirme sistemlerine dahil edilerek güvence altına alınması adına çalışmak önceliğimiz. Çalışmalarımıza katkı veren herkesin gönüllü olduğu derneğimizde yerelden başlayarak Fransa Büyükelçiliğinin mali  desteği ile her birimizin mücadelesini yakından takip ettiği, her fırsatta soluklanmak için kendisine koştuğu Validebağ Korusu’nun ekolojik ve sosyal hafızasına yönelik bir proje hayata geçirdik. 100’ün üzerinde yetişkinle Validebağ’ı, Validebağ’daki kuşları, böcekleri, ağaçları ve kelebekleri dört mevsim izledik. Koru koru kalsın diye verilen mücadelenin mimarı olan kişilerle ve sivil toplum kuruluşlarıyla (STK) ile Validebağ’ın sosyal ve kültürel hafızasını keşfettik ve bir rehber hazırladık. Bir sonraki soruda detayları ile anlattığımız Yerküre Dostları Validebağ ile Bağ Kuruyor projesi de buradaki deneyimimizden doğdu aslında. Bunların dışında yine gönüllülerimizin katkısı ile antroposen, çok kültürlülük gibi başlıklarda çocuklara ve gençlere yönelik yaygın eğitim programları geliştirmek üzere çalışmaya devam ediyoruz.

Hibe desteğimizle Yerküre Dostları Validebağ ile Bağ Kuruyor projesini hayata geçiriyorsunuz. Projenin amacından ve yürüttüğünüz faaliyetlerden bahseder misiniz?

Son yıllarda küresel iklim krizinin etkilerini çok daha net gördüğümüz ve yaşadığımız bir noktadayız. Özellikle çağımızda kentlerde yaşayan bizler ve çocuklar yeşil alanlardan ve doğayla kurulan ilişkiden uzak bir hayat yaşıyoruz, yaşamak zorunda kalıyoruz. Bir önceki projemizde yetişkinlerle paylaştığımız saha deneyimi, kentte gitgide zayıflayan doğayla olan bağımızı yeniden düşünmek, güçlendirmek adına bizim için çok öğretici oldu ve bu kez kentte yaşayan çocukların da bu bağı yeniden inşa etmeleri hedefiyle yola çıktık. Bu projeyle 9-12 yaş arasındaki çocuklarla Validebağ Korusu’nda buluşarak korunun habitatını tanımayı, edinilen bilgi ve deneyim çerçevesinde onlara sürdürülebilir yaşam pratikleri kazandırmayı hedefliyoruz. Bunu yaparken kullandığımız temel araç ise tabi ki de oyun olacak. Tüm projeyi çocuğun hem oyun hakkı hem de sağlıklı gelişim hakkı, daha iyi bir yaşam sürme hakkı gibi haklarını gözeterek planladık. Yapacağımız faaliyetleri üç başlıkta toplayabiliriz: Sahaya hazırlık süreci, sahada eğitimlerin gerçekleştirilmesi, eğitim çıktılarının hazırlanması ve yaygınlaştırılması. Sahaya hazırlık sürecimiz; eğitimlerin gerçekleştirileceği Validebağ Korusu’nun saha taramalarının yapılması, eğitim programının hazırlanması, eğitimin değerlendirilmesi için gerekli araçların geliştirilmesi süreçlerini kapsıyor. Bir de saha uygulamalarına başlamadan önce bir gönüllü eğitimi yapmayı istiyor ve sahada bize eşlik edecek gönüllülerle birlikte olmayı hedefliyoruz. Sahadaki eğitimler altı haftadan oluşuyor. Her hafta başka bir çocuk grubuyla bir araya geleceğiz ve her buluşmada 20 çocukla belirlediğimiz amaçlar çerçevesinde, deneyimsel öğrenme metotlarına dayanan atölyeleri  Validebağ’da gerçekleştireceğiz. Bu süreç sonrasında çocukların da aktif katılımıyla hazırlanan bir şenlik/forum olacak. Bu şenlik hem eğitimlere katılan hem de dışarıdan katılmak isteyen tüm çocuklara açık olarak planlanacak. Bu süreçte çocuklarla çalışan STK’ları da şenliğe davet etmeyi planlıyoruz. Tüm bu sürecin sonunda hem eğitimlerin hem de forumun çıktısı olan bir rehber hazırlayacağız.

Sürdürülebilir kalkınma amaçlarının desteklenmesinde toplumsal farkındalığın ve eğitimin büyük bir öneme sahip olduğu söylenebilir. Bu alanlarda eğitimler veren bir kuruluş olarak çocukların ve gençlerin sürdürülebilir kalkınma amaçlarına ne kadar hâkim olduğunu düşünüyorsunuz? Bu bilinci arttırmak için ne tür çalışmalar yapılması gerekiyor?

Eğitim ekolojik farkındalık kazandırmak için önemli bir araç ama bundan ibaret değil. Bir çevre eğitimi derneği olarak eğitim bizim için aynı zamanda bir topluluk inşa etmek ve o toplulukla çevreyi korumak için de bir araç. Aslında çevre alanında eğitimler sunan STK’ların ulaştığı çocuk ve genç kitleye baktığımızda zaten ekolojik olarak belli bir farkındalık düzeyine sahip kişiler olduğunu görüyoruz. Bu yüzden eğitime sadece farkındalık değil bir beceriler seti kazandırma işi olarak da bakmak lazım. Bu bir paket. Bir çevre eğitimi programının öğrenicilere bilişsel, sosyo-duygusal, davranışsal ve hatta politik düzeyde beceriler kazandırması gerekir. Kuru ve saf bir ekoloji bilgisi ve farkındalığı kendiliğinden arzulanan sosyal ve duygusal tepkileri yaratamayabiliyor. Sadece çevreci duygular da otomatik olarak davranışlarımızı daha ekolojik yapmıyor. Sadece bizim kendi davranışlarımızı değiştirmemiz başkalarının davranışlarını değiştireceği anlamına gelmiyor. Her düzeyde bireylerin ve toplulukların güçlenmesi gerekiyor ve bu hayat boyu öğrenmeyi gerektiren ucu açık bir süreç. O yüzden burada çocuk, genç ve yetişkin olarak herkesin kat edeceği çok mesafe var.

Peki,  eğitim sistemimiz bu becerileri kazandırma anlamında ne sunuyor? Örgün eğitim bu anlamda oldukça yetersiz. Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları 4.7 küresel düzlemde tam da bu konuya işaret ediyor. Sürdürülebilir kalkınma ve küresel yurttaşlık eğitimleri müfredata, öğretmen eğitimlerine ve öğrenci ölçme ve değerlendirmeye entegre edilmeli diyor. Bu noktada STK’lara önemli bir görev düşüyor. STK’ların yaygın eğitim yöntemleriyle örgün eğitimdeki boşlukları doldurması gerekiyor. Tek seferlik değil daha sistematik olan ve farklı düzeydeki  becerileri geliştirmeyi hedefleyen programlar sunulmalı. Bu anlamda eğitim alanında uzmanlaşan daha çok derneğe ihtiyaç var. Farklı yaş gruplarına özel olarak bu eğitimleri tasarlayıp yaygınlaştırsınlar ve gerektiğinde güncellesinler diye.

Çevre eğitimlerinin bireylerin aktif katılımına dayanan deneyimsel ögrenme metotlarını içermesi ve eleştirel beceriler kazandırması çok önemli. Eğitim doktriner olmamalı. Sürdürülebilir kalkınma eğitiminin öneminden bahsediyoruz ama bu demek değil ki sürdürülebilir kalkınma sorunsuz ve eleştirilemez bir kavram.  Kalkınmanın kendisi de sorunlu ve eleştirilebilir. Belki kalkınma dilinden kurtulup yerine başka bir dil koymalı. Örneğin ekolojik canlanma ve iyileşme hedefleri diyebiliriz. Bu iyileşme bazı yerlerde belki kalkınmayla mümkün. Temel günlük ihtiyaçların karşılanmadığı bir yerde 50-100 senelik iklim senaryosu konuşmak güç. Başka bir yerde de bu iyileşme belki kalkınmayla değil küçülmeyle mümkün. Tüm insanlık ve doğa için tek üniter bir çözüm yok. Bu sebeplerle eleştirelliği, bağlamsallığı, tartışmayı ve sorgulamayı eğitim programlarının merkezine koymak gerekiyor.

Çevre ve ekoloji alanındaki hak mücadelesi ve yapılan çalışmalar toplumun tamamını ilgilendiriyor ve önemli ölçüde destek buluyor. İklim değişikliğinin yarattığı tehdidin büyüklüğü ve aciliyeti düşünüldüğünde, sizce bu konular sivil toplum kuruluşlarının gündeminde yeterince yer alıyor mu? Bu konuda atılabilecek adımlar var mı?

İklim krizi ilk bakışta yalnızca ekolojik bir sorun gibi algılanabilir. Fakat meseleyi derinlemesine ele aldığınızda ekolojik, ekonomik ve toplumsal bir krizde ortak kesen olduğunu görüyorsunuz. Bunun yanı sıra iklim krizinin küresel bir sorun olması, çözümü de ancak küresel olursa işe yarar gibi bir bakış açısıyla ulusal ve yerel düzeyde atılması gereken adımlarla ilgili kafa karışıklığına neden olabiliyor. Düzenli olarak yayınlanan Hükümetlerarası iklim Değişikliği Paneli raporları krizin giderek derinleştiğine ve küresel sıcaklık artışının 1,5 derecede tutulmasına yönelik hedefe ulaşmanın giderek zorlaştığına dikkat çekiyor. Biz biliyoruz ki küresel bir sorunla karşı karşıyayız fakat çözüm için çalışırken yerel ve ulusal politikaların hayata geçirilmesi şart. Çünkü iklim krizinin her coğrafyada farklı etkileri ve farklı etkilenenleri var. Örneğin kadınlar ve kız çocukları başta olmak üzere engelliler, yaşlılar gibi farklı ihtiyaç sahipleri bu krizden farklı şekillerde etkileniyor ve farklı ihtiyaçlara sahipler. Bu perspektiften bakarak bir değerlendirme yaptığımızda Türkiye’de odağına doğa koruma, sürdürülebilirlik ve iklim krizini alan STK’ların eğitim, farkındalık ve savunuculuk gibi çalışmalar yaparak Türkiye’nin iklim politikalarına etki etmeye, yurttaşların bu konudaki farkındalık, bilgi ve becerilerini arttırmaya yönelik çalışmalar yaptıklarını söyleyebiliriz. Fakat iklim krizi toplumun farklı kesimlerinden farklı ihtiyaçları olan herkesi barınma, iş, eğitim, sağlık gibi birçok başlıkta etkiliyor.  Bu nedenle geniş bir hedef gruba yönelik olarak çalışma alanları farklılaşan birçok STK’nın iklim krizini odağına alması, bu doğrultuda ortak çalışmaların ve işbirliklerinin artması gerekiyor. Ancak bu şekilde yerel ve ulusal politikalara etkili şekilde katkı sunabiliriz. Bunu sağlayabilmek adına bütün STK’lara çok fazla iş düşüyor. Biz küresel yurttaşlık bilincini ve gezegenimizde sürdürülebilirliği odağına alan bir STK olarak bu anlamda sorumluluğumuzun bilincindeyiz. Çalışmalarımızı bu odakla hayata geçirmeye çalışıyoruz.

Greta Thunberg’in başlattığı iklim krizi eylemleri kısa sürede tüm dünyaya yayılarak Türkiye dahil olmak üzere 139 farklı ülkeden çocukların katıldığı büyük bir eyleme dönüştü. Bu eylemler ile çocuklar ilk kez iklim krizi hakkında bu denli güçlü ses çıkarabildi. Türkiye özelinde düşündüğümüzde çocuklar afet ya da benzeri alanlardaki politika üretim süreçlerine ne kadar dahil olabiliyor? Türkiye’de çocukların katılımını garanti altına alan mekanizmalar bulunuyor mu?

Çocuğun katılımı Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi‘nin temel ilkelerinden bir tanesi. Yani bu sözleşmedeki her bir maddeyi hayata geçirirken çocukların görüşlerine ve ihtiyaçlarına önem vermek sorumluluğumuz. Hem yetişkinler hem de karar alıcılar olarak “Yapsak güzel olur.” değil, “Bunu sağlamak bizim bir yükümlülüğümüz!” yaklaşımında olmalıyız. İklim krizinin olumsuz sonuçlarından en çok etkilenecek grupların başında çocuk ve gençler geliyor ve yaşadıkları gezegeni korumak istiyorlar. O nedenle bu durumun bir tarafı olduklarını kabul etmek, “Ne düşünüyorlar bir soralım”dan ziyade iklim politika süreçlerinde onların ihtiyaçlarını, politikaların oluşturulması sürecinde aktif rol almalarını ve politikaların etkilerine dair değerlendirmelerini denkleme dahil etmek gerekiyor. Bu katılımı sağlarken yaş grupları, içinde bulunulan sosyo-ekonomik durum, yaşanılan çevrenin özelliklerinin de hesaba katılması şart.

Küçük yaş gruplarının yaşadıkları çevre ve doğaya dair katılımları sağlanırken, yakın çevrelerinden yola çıkarak doğayla ilişkilenmeleri önceliklendirilmeli örneğin. Doğayla olan bağları kuvvetlenmeden dünyanın yok oluşunu konuşmak, çocukların değişim ve karar alma konusunda kendilerini çaresiz hissederek doğadan uzaklaşmalarına, onlarda bir ekofobiye yol açabilir. Bu nedenle eğitim programlarında bu konuya dikkat edilmemesi çocukların karar alma süreçlerine dahil olma isteklerinin önünde bir engele dönüşebilir. Diğer bir yanda ise etkin bir konumda olmak isteyen, yaşlarının artmasıyla birlikte etik anlayışı da gelişen ve dünyanın geleceğine dair endişelenen daha büyük çocukları ve gençleri görebiliriz. Greta tam da bu noktada yaptığı konuşmalar ve eylemlerle özellikle daha büyük yaştaki çocuk ve gençlerin aktivizmine ilham oldu diyebiliriz. Hatta bunun akademik çalışmalarda Greta etkisi olarak tanımlandığını da görebilirsiniz. Farklı ülkelerden pek çok çocuk ve genç dünyanın yok oluşu ve kendi gelecekleri için yaşadıkları endişeyi artık kendi içlerinde yaşamayı ve geleceklerinin kararını başkalarının eline bırakmayı değil, düşüncelerini, fikirlerini ifade etmeyi, yaşadıkları ülkelerdeki karar alıcıları harekete geçirmeyi ve kendi gelecekleriyle ilgili direksiyona geçmeyi istiyorlar. Yaşananlara çocuk katılımı açısından baktığımızda  bu haklı talep karşısında bu süreci desteklemenin önemini görüyoruz. Çünkü bu, çocukların, gençlerin zaten sahip oldukları bir hak. Ancak çocuk ve gençlere dair mitler ve toplumdaki algılar onları daha edilgen bir yerde konumlandırabiliyor. Bu nedenle çocukların en yakınlarındaki halkadan başlayarak toplumun tüm kesimlerinde fikir ve görüşlerine önem verdiğimiz bir anlayışa ihtiyacımız var. Fakat yapılan araştırmalarda çocukların ve gençlerin katılımının önünde bazı engeller olduğunu da görüyoruz. Çocuklar ve gençler kendilerini doğrudan ya da dolaylı olarak etkileyebilecek politika süreçlerine hiç dahil edilmediklerini bildiriyor, politika süreçlerine dahil olabilme haklarının olduğunu bilmiyor veya dahil olmak isteseler de bunu nasıl yapabileceklerine dair bilgiye erişmekte zorlanıyorlar.

Bunun karşısında ülkemizdeki az sayıdaki iyi örneklerden biri olan, çocuk katılımını önemseyen ve kendi insiyatifiyle buna dair yöntemler geliştiren Başka Bir Okul Mümkün okul modelini  var. Çocukların okul ortamlarında katılımını sağlamak için çemberler ve okul meclisi gibi uygulamalar yapıyorlar. Bu çocukların doğuştan sahip oldukları nitelikli eğitim hakkına dair, içinde bulundukları eğitim ortamlarında söz sahibi olabilmelerine dair denenmiş ve işleyen iyi bir örnek. İyi örneklerin artması ve bu anlayışın tüm ülkedeki yaygın ve örgün eğitim ortamlarında yaygınlaşması önemli olan nokta.

Sağlıklı bir çevrede yaşamak çocukların hakkı ve bunu sağlarken çocuk katılımını sağlamak ve toplumsal ve idari anlamda onları göz etmek devletlerin, yetişkinler olarak hepimizin yükümlülüğü. Son dönemlerde yaşadığımız aşırı hava olayları ve afetler gibi iklim krizinden bağımsız düşünemeyeceğimiz durumlardan yetişkinler kadar çocuklar ve gençler de etkileniyor ve oyun alanlarına ve eğitime erişim, akranlarıyla bir arada olma gibi yetişkinlerden farklılaşabilen ihtiyaçları var. İklim krizine dair önlem planlarında ve afet eylem planlamalarında bu ihtiyaçlara yönelik olarak çocukların kendi ihtiyaçlarını birinci ağızdan karar alıcılara iletebildikleri çalışmalara ve katılımlarının tarafı olduğumuz çocuk hakları sözleşmesinde önerildiği gibi garanti altına alındığı bir modele ihtiyacımız var. Bugün maalesef Türkiye’de bu ihtiyacı kapsamlı şekilde karşılamaktan çok uzağız. İyi örneklerin arttığı ve eğitim politikalarını güçlü şekilde dönüştürdüğü günlere yaklaşmak adına var gücümüzle çalışmaya devam etmeliyiz.

Zeytin Çekirdekleri Derneği Renkli Saatler Projesini Tamamladı

By | Çocuk Fonu

Zeytin Çekirdekleri Derneği, bütün çocukların eğitime ve sanata ulaşma haklarının olması gerçeğinden hareketle sosyo-ekonomik açıdan dezavantajlı, kaliteli eğitime ve sanata ulaşamayan, maddi imkanları olmayan 7-11 yaş arası çocuklara bu alanlarda destek sağlamak amacıyla çalışmalarını yürütüyor.  Turkey Mozaik Foundation işbirliğiyle bireysel ve kurumsal bağışçıların finansal desteği ile hayata geçirdiğimiz Çocuk Fonu’nu 2022 döneminde sağladığımız hibe desteğiyle Renkli Saatler projesine devam etti. Zeytin Çekirdekleri Derneği projeyle sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel açıdan dezavantajlı 106 çocuğa yönelik kitap okuma ve müzik atölyesi yaptı aynı zamanda çocukların kütüphaneyle tanışması için kütüphane ziyaretleri gerçekleştirdi. Dernek proje kapsamında 188 çocuğa ulaştı. 

Zeytin Çekirdekleri Derneği’nden Elvan Koralp ile gerçekleştirdiğimiz röportajda; derneğin faaliyetleri, El Sistema modeli, derinleşen ekonomik sorunların hedef kitleleri üzerindeki etkisi ve proje kapsamında yapılan çalışmalar hakkında konuştuk. 

Sivil Toplum için Destek Vakfı’nı takip edenler Zeytin Çekirdekleri Derneği’ni ve çalışmalarını yakından tanıyorlar. Derneğinizle ilk kez tanışacak olan okuyucularımız için Zeytin Çekirdekleri Derneği’nin kuruluş hikayesinden ve çalışmalarından kısaca bahseder misiniz?

Zeytin Çekirdekleri Sosyal Sorumluluk Programı insan ile zeytin ağacının asırlık dostluğuna dayanan saygı, sevgi ve birliktelik ruhu ile yaratılan bir sosyal seferberlik ve gönüllük hareketidir. Bu sosyal seferberlik ve gönüllülük hareketinin temeli asırlık bir zeytin ağacı gibi sağlam, güvenilir bir insan, bir toplum için çekirdekten yola çıkmak, zeytin ağacının sembolize ettiği barış ve eşitlik ile gönüllük seferberliğine katılmak, katılan herkesin imece yapısı ile çorbada tuz olabilmesi ve “bir çocuk gelişir dünya değişir” inancı ile hareket etmesidir.

Ayvalık ilçesinde 2014 Mayıs ayında başlayan bu çalışmalar 2015 yılında dernekleşerek kurumsallaştı ve 9 yılda 3500 çocuğa ulaştı. 2020 yılında itibaren de Gaziantep’te çalışmalarına başlayan kardeş Nar Çiçekleri Platformu’na da gönüllü destek ve danışmanlık veriyoruz.

Zeytin Çekirdekleri Derneği olarak bütün çocukların eğitime ve sanata ulaşma haklarının olması gerçeğinden hareketle sosyo-ekonomik açıdan dezavantajlı kabul ettiğimiz; düzgün eğitime, sanata ulaşamayan, özellikle maddi imkanları kısıtlı çocuklara bu alanlarda destekler sağlamaya çalışıyoruz. Hedef kitlemiz 7 -17 yaş çocuklardır. Yaptığımız faaliyetlerde müzik ve diğer sanat çalışmaları bir anlamda araçtır. Ana amacımız çocukların sosyal gelişimlerini güçlendirmek, çocukta aidiyet duygusu yaratmak, kendilerini ifade edebilecekleri alanlar oluşturmak, özgür ortamda çalışma deneyimi kazandırmak, algı gelişimlerini ve özgüvenlerini arttırmak, üretici ve yaratıcı bireyler olmaları için destek sağlamaktır.  Diğer çok önemli bir amaç ve faaliyet ise bu grupların içerisinden sanatsal yetenekleri olan çocukları erkenden fark edip ilgi alanlarına göre doğru zamanda, doğru ortama yönlendirmektir. Derneğimizin bu yılki faaliyetlerine 350 civarı çocuk katılıyor.  

Bu çalışmaları aşağıdaki şekilde özetleyebiliriz:

  • Bireysel enstrüman dersleri (keman, çello, piyano, flüt, mandolin, viyola, klarnet, saksafon),
  • Zeytin Çekirdekleri Orkestrası çalışmaları,
  • Mandolin Orkestrası,
  • Zeytin Çekirdekleri Korosu,
  • Ayvalık ve yurtiçi konserleri (Cumhuriyet’in 100. Yıl Konserleri – 2 Nisan Ayvalık  – 9 Nisan İzmir),
  • Çekirdek Kumpanya Tiyatro Çalışmaları ve Oyun Sahneleme,
  • ‘Renkli Saatler’ Atölyeleri
  • Zeytin Çekirdekleri İşaret Dili Grubu,
  • Sanal resim sergileri,
  • Boğaziçi Üniversitesi Ayvalık Okulları,
  • Ayvalık ilçesine gelen depremden etkilenmiş çocuklar ile hafta sonları atölyeleri

Çalışmalarımız Ayvalık Kaymakamlığı, Ayvalık Belediyesi, Ayvalık İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, Boğaziçi Üniversitesi, İzmir Devlet Opera ve Balesi, gönüllü sanatçı ve akademisyenler aynı zamanda yerel ve farklı illerden gelen eğitmenlerle işbirliği içerisinde yürütülüyor.

Dernek faaliyetlerinizi El Sistema modeli üzerine kurduğunuzu biliyoruz. El Sistema modelinden ve uygulanışından bahsedebilir misiniz?

Projenin ilham kaynağı Venezuela’da müzik eğitimini sosyal değişim için bir araç olarak kullanan El Sistema’dır. El Sistema modelinin kurucusu Jose Abreu’nun kendi sözleri ile ifade ettiği gibi:

“Müziğin kendi içinde ürettiği ve aynı zamanda onun içinde yatan muazzam ruhsal dünya, maddi yoksulluğun üstesinden gelmekle sona erer. Bir çocuğun bir enstrümanı nasıl çalacağını düşündüğü dakikadan itibaren, o çocuk artık yoksul değildir. O çocuk, sonrasında tam bir yurttaş haline gelecek şekilde, profesyonel düzeye doğru ilerleyen bir çocuk olmuştur artık. Söylemeye bile gerek yok ki müzik, kavgaya, şiddete, kötü alışkanlıklara ve bir çocuğun hayatını mahveden her şeye karşı bir numaralı korumadır.”

Zeytin Çekirdekleri Sosyal Sorumluluk Programı da bu inanç ile müzik ağırlıklı çalışmalar hayata geçiriyoruz. Müzik çalışmalarını farklı sanatsal ve sosyal çalışmalarla çeşitlendirip, güçlendiriyoruz. 

El Sistema’da kullanılan müzik eğitim metodunun ve modelinin uygulanmasından ziyade felsefesi benimsiyor; destek veren konservatuvar, senfoni ve devlet opera ve balesi sanatçılarının önerdiği hafifletilmiş konservatuar metotlarını kullanıyoruz.

Başta müzik olmak üzere farklı sanatsal çalışmalarımızda sosyal ve çevresel konuları tema olarak belirleyerek çocukların farkındalıklarının güçlenmesine ve farklı pencerelerin açılmasına olanak sağlamayı amaçlıyoruz. Örneğin, 2 ve 9 Nisan’da gerçekleştireceğimiz konserlerin teması Türkiye’nin 100. Yılı’ydı aynı zamanda Mustafa Kemal Atatürk’ün sanata ve çocuğa verdiği önemi vurgulayan bir Cumhuriyet ortak projesiydi.  Ayvalık yaşayan 78 çocuk ve gencin, İzmir Operası’ndan 22 sanatçının birlikte sahnelediği evrensel ve yerel eserlerin yer aldığı bir programdı. Ayrıca açılışta deprem temalı bir parça besteleyen 13 yaşındaki öğrencimiz kendi bestesini seslendirerek, orkestra ile çaldı. 

Yaptığınız çalışmaların çocuklar üzerindeki etkilerinden bahseder misiniz? Geçmiş yıllarda birlikte çalıştığınız çocuklar özelinde düşündüğünüzde, müzik çocukların iyi olma hallerini nasıl etkiliyor?

Bir dünya hayal edin; çocukların desteklendiğinin, çocuklara inanılan ve saygı duyulan ve ihtiyaç duyduklarında yanlarında birinin olduğunu bildikleri bir dünya…Bir dünya hayal edin; çocukların güne başlamak için heyecanlandığı, günü sabırsızlıkla beklediği… Bir dünya hayal edin; tüm çocukların hayatta başarılı olacaklarına dair kendilerine güvenlerinin tam olduğu… Başarıyı kolay veya hızlı elde edemeyebilirler, zorluklarla karşılaşabilirler, zaman zaman başarısız olabilirler ama sonunda başaracaklarını bildikleri bir dünya… Bütün bunları gerçekleştirmek için müzik, sanat, dans, spor gibi aktiviteler birer anahtar. 

Neden anahtar?

Müzik, sanat, dans, spor faaliyetleri beynin yönetici fonksiyonların gelişmesini sağlar.

  • Odaklanmak,
  • Farklı düşünmek,
  • Başkasının bakış açısıyla olayları görmek,
  • Dürtüsel tepkileri kontrol etmek,
  • Kötü olmaya karşı koyabilmek,
  • Akıl yürütmek,
  • Değişen koşullara çabuk uyum sağlamak.

Sonuç olarak beynin yönetici fonksiyonlarının gelişmesi ile hayat boyu başarı, sağlık, refah ve yaşam kalitesi artar. Örneğin, Orkestrada çalmak neden önemli? Orkestrada çocuklar bir enstrüman çaldığında özel hayatlarında, evlerinde veya okullarında karşılaştıkları zorlukları sahnenin dışında bırakırlar. Orkestrada çalmak onlara disiplini, çok çalışmayı, birbirine saygıyı duymayı, iyi bir dinleyici olmayı, zoru başarmayı öğretmek için çok önemli bir araçtır. İyi çalamadıkları zaman tek çarenin yılmadan tekrar çalışmak olduğunu, odaklamalarını ve başarısız olmaktan korkmamalarını gerektiğini öğretir. Kendilerine güvenleri artar, kendilerini daha iyi hissederler. Bu da çocukları hayat mücadelesine hazırlar, güçlü kılar.

Bizler çocuklarımızın bu güzel gelişimlerini izlemekten deneyimlemekten hep gurur duyuyoruz. Değişimleri gerçekten inanılmaz.

Yaşanan ekonomik ve toplumsal krizler hali hazırda kırılgan olan grupları daha savunmasız bir hale getirdi. Bu durum faaliyet yürüttüğünüz bölgedeki çocukları ve ailelerini nasıl etkiledi? Bu çerçevede birlikte çalıştığınız grupların ihtiyaçlarında yaşanan değişimlerden bahseder misiniz?

Yaşanan ekonomik kriz, artan hayat pahalılığı, 6 Şubat’ta Kahramanmaraş merkezli meydana gelen iki büyük deprem, ayrıca adı COVID-19 olmasa da virüslerle ortaya çıkan grip salgınları gibi sağlık sorunları faaliyetlerimizi yürüttüğümüz, zaten sosyo-ekonomik açıdan dezavantajlı kabul ettiğimiz Ayvalık’daki çocuklarımızı da ailelerini de çok etkiledi, sınırları çok zorladı.

Grip salgınları nedeniyle zaman zaman öğrenci sayımızda azalma oldu, hatta öğretmenlerimizin de hastalanıp ve devam edemediği dönemler oldu. Bu nedenle gerçekleşemeyen faaliyetlerimizi başka tarihlerde telafi ettik. Şu an bu açıdan biraz daha normale döndük. 

Ekonomik kriz ise sadece çalıştığımız öğrencileri ve ailelerini değil, bizi de çok olumsuz etkiledi. Masraflarımız yaptığımız bütçeyi katbekat aştı, sürekli artan fiyatlar karşısında bütçemizi öngöremez olduk ve ne yazık ki bu gidişle ihtiyaçlarımızı kısıtlamak zorunda kalacağız. Fon bulmakta çok zorlanıyoruz.  350 çocuğa Eğitim ve beslenme desteği sağlıyoruz. Böylesi yüksek bir sayıyı düşününce ilerleyen dönemlerde dernek olarak bizler de zor durumda kalacağımızı öngörebiliyoruz. 

Kahramanmaraş merkezli yaşanan depremlerde -tıpkı Türkiye’nin her yerinde olduğu gibi-bizim de öğrencilerimizden ve öğretmenlerimizden aile yakınlarını kaybedenler oldu. Bu süreci Zeytin Çekirdekleri Derneği olarak hem kendi içimizde hem de Ayvalık’a deprem sonrası gelen aileler ile dayanışma, destek, birlik, beraberlik ile atlatmaya çalışıyoruz. Kahramanmaraş’ta yaşanan depremlerin sosyal dayanışmayı çok güçlendiğini gözlemliyoruz. Zeytin Çekirdekleri korosundan yer alan ve bu depremi hiç yaşamamış olan 13 yaşındaki bir öğrencimiz deprem için sözü de bestesi de kendisine ait bir şarkı yaptı. Kendi duygularını bu şekilde ifade etmeyi seçti. Bu da bu felaketin, depremi deprem bölgesinden gelen çocukların gözüyle görebilen Ege’deki çocukları dahi nasıl etkilediğine dair çarpıcı bir örnek olabilir.

Kısaca bir bilgi vermek gerekirse yaşanan iki büyük deprem sonrası depremden etkilenen yaklaşık 1500 kişi Ayvalık’a geldi. Bunların 300’ü çocuk. Gelen aileler Ayvalık’daki çeşitli otellere ve kamplara yerleştirildi. Çocuk odaklı bir dernek olarak Ayvalık’a gelen ve yaşadıkları ve halihazırdaki durumları nedeniyle fazlasıyla dezavantajlı kabul edebileceğimiz çocuklara destek olabilmek için çeşitli etkinlikler planladık. Bunları gerçekleştirebilmek amacıyla hızlıca Millî Eğitim Bakanlığı’na ve Kaymakamlığa izin başvurusunda bulunduk ve etkinlik izinlerimizi aldık. Gönüllülere çağrı yaptık. Şu anda emekli ve halihazırda çalışan öğretmenlerden oluşan dokuz gönüllümüz bulunuyor. Zeytin Çekirdekleri Derneği olarak depremden etkilenenlerin konakladığı üç farklı noktada gönüllü öğretmenlerimiz eşliğinde çocuklarla müzik, resim, el işi, oyun, kitap ağırlıklı destek etkinliklerimizi gerçekleştiriyoruz.

Ayrıca, deprem bölgesinden gelen, evini ve işini kaybetmiş bir müzik öğretmeni haftada iki gün öğrencilerimize solfej ve keman dersi vermesi için istihdam ediyoruz. Dernek olarak her ne kadar bütçe de zorlansak da bu genç öğretmene destek vermeye karar verdik. 

Hibe desteğimizle Renkli Saatler projesinin yeni dönemini hayata geçirdiniz. Projenin amacından ve yapacağınız faaliyetlerden bahseder misiniz?

Renkli Saatler projesi, eğitime ve sanata ulaşmakta güçlük çeken ya da ulaşamayan sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel açıdan dezavantajlı kabul ettiğimiz bölgelerde yaşayan ailelerinin çocukları ile yaptığımız atölye çalışmalarıdır.  Bu çocukların erken yaşta kitap okuma sevgisi ve kütüphaneyle tanışması, müzik, resim gibi sanatsal faaliyetler ve çocuk yogası gibi sportif faaliyetler aracılığı ile sosyal kimlik ve kişiliklerinin pozitif anlamda gelişmesi ve bunların topluma yansıması amaçlanıyor. Amacımız çağdaş bir Türkiye için katkıda bulunmaktır. Ülkemizde ekonomik şartlar giderek zorlaşıyor. Yoksulluk her geçen gün daha da derinleşiyor ve bu durum en çok beraber çalıştığımız aileleri etkiliyor. Bu durum da çocukların sağlıklı, düzgün bir eğitime ulaşma şansını elde edebilecekleri ortamları neredeyse kalmamasına neden olmuştur.

Renkli Saatler projemiz Kasım 2022’de başladı ve toplam dört grubumuz bulunuyordu. 1.grup etkinliğimizi 05 Kasım, 12 Kasım, 19 Kasım, 26 Kasım ve 03 Aralık 2022- cumartesi günleri, saat 12.00 ile 14.00 arasında gerçekleştirdik. 

Etkinlik programımızı ise şöyleydi:

12.00-12.30: Okuma yazma bilmeyen veya bu konuda daha fazla desteğe ihtiyaç duyan çocukların belirlenmesi, kitap okuma, masal yaratma, okuduğunu anlama ve anlatma, sorulan soruları yanıtlama ve kendini ifade etme üzerine yoğunlaşıldı. 

12.30 – 13.15: Gönüllü müzik öğretmenimiz ile yeni şarkılar öğrenme, müzik aletleri tanıma, ritim tutma, müzikli oyun etkinliği yapıldı.

13.15 – 13.30: Beslenme saati

13.30 – 14.00: Cumartesi günleri gönüllü gelebilen öğretmenlerimizin programına göre resim, elişi, kütüphane tanıtımı ve programımızın son Cumartesi final etkinliği gerçekleştirdik.

Final etkinliğinde çocuklarımız “Renkli Saatlerden Aklınızda Kalanlar” konulu bez çantaları boyadılar. Bu etkinlik bizim için her şeyin özeti gibiydi. Beş hafta boyunca yaptıkları ve favori faaliyetleri o bez çantaların üzerindeydi. Ayrıca çocuklara Zeytin Çekirdekleri Derneği Etkinliğe Katılım Sertifikası verildi ve bir kitap hediye edildi. 

2.grup etkinliğimiz 10 Aralık 2022, 17 Aralık 2022, 07 Ocak 2023, 14 Ocak 2023 ve 21 Ocak 2023 tarihinde, cumartesi günleri, saat 12.00 ile 14.00 arasında gerçekleştirildi. 1. grup etkinliğiyle aynı program uygulandı. 2.grup etkinliğine 17 Aralık tarihinde müzisyen, eğitmen ve çocuk şarkıları bestecisi olan aynı zamanda çocuk şarkıları albümleri olan destekçimiz, gönüllümüz Banu Kanıbelli gitarıyla İstanbul’dan gelerek konuk oldu. Kanıbelli çocuklar ile paylaştığı (Kara’nın Öyküsü) hikayesi temelinde çocuklara çevre ve doğayı korumak konulu şarkı sözü yazdırdı ve etkinlik saatinde şarkının ufak bir kısmını besteleyip, çocuklarla seslendirdi. Böylece çocuklarımızın kendi yaratıkları bir şarkıları ya da daha doğrusu bir nakaratları oldu. Ayrıca bu dönem de hibe desteğiyle aldığımız yoga matları sayesinde 13.30-14.00 arası gönüllü bir çocuk yogası öğretmeni aramıza katıldı, oyunlarla çocuk yogası etkinliği gerçekleştirdi.

1.ve 2. grup etkinliğimiz sonunda toplam altı çocuğun düzgün okuyup yazamadığını tespit ettik. Bu çocuklar ile yeni bir okuma -yazma destek grubu oluşturduk. Bu etkinliği 3.grup etkinlikleriyle eş zamanlı olarak gerçekleştirdik. 3. Grup etkinliğimiz 25 Şubat, 04 Mart, 11 Mart, 18 Mart tarihlerinde yine aynı şekilde gerçekleşti. Yalnız etkinlik saati 3. grupta uzatıldı. 3. grubumuzun final etkinliğini ise 25 Mart Cumartesi günü yaptık. 4. grup etkinliğimiz ise 1 Nisan’da başladı. Bu etkinlikler Ayvalık’a gelen depremden etkilenmiş çocuklarla gerçekleşti. Her ne kadar hibe başvurumuzda bu grubu Ayvalık çevre köylerinden gelen çocuklarla gerçekleştireceğimizi belirttiysek de hiç beklenmedik deprem felaketi sonucu deprem bölgesinden Ayvalık’a 300’e yakın çocuğun gelmesi nedeniyle 4. grup katılımcı ve faaliyetlerini revize ettik. Daha önce bahsettiğimiz gibi gerekli izinleri aldık, etkinlik yerini ve çocuk sayısını belirledik. Bu grupla da danıştığımız çocuk psikologlarının önerdiği şekilde müzik, kitap, çocuk oyunları, el işi, resim gibi 1., 2. ve 3. grup etkinliklerine paralel etkinlikler gerçekleştirdik. 

 

Uçan Süpürge ve İletişim Araştırma Derneği ile Bilim ve Teknolojide Kız Çocuklar Projesi Kapsamında Yapacakları Çalışmaları Konuştuk

By | Çocuk Fonu

Uçan Süpürge Kadın İletişim ve Araştırma Derneği (Uçan Süpürge Derneği), toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması ve bu eşitsizliğin kadınların ve kız çocuklarının yaşamında hangi olumsuzluklara neden olduğunu görünür kılınması amacıyla eğitim hakkı, erken yaşta ve zorla evlilikler, hak temelli medya okuryazarlığı başta olmak üzere ulusal ve uluslararası düzeyde araştırma ve çalışmalar yürütüyor. Turkey Mozaik Foundation işbirliğiyle bireysel ve kurumsal bağışçıların finansal desteği ile hayata geçirdiğimiz Çocuk Fonu’nu 2022 döneminde sağladığımız hibe desteğiyle Bilim ve Teknolojide Kız Çocukları projesini hayata geçiriyor. Uçan Süpürge Derneği, proje ile bilim ve teknoloji alanlarında var olan toplumsal cinsiyet eşitsizliğin ortadan kalkmasına katkı sunmayı, kız çocuklarının pozitif bilimlere yönelmesine destek olmayı ve kız çocuklarını bilim ve teknoloji alanlarında üretim yapmaya teşvik etmeyi amaçlıyor.

Uçan Süpürge Derneği ile yaptığımız röportajda; derneğin faaliyetleri, proje kapsamında yürütülecek çalışmalar, STEM alanında kariyer yapmak isteyen kız çocuklarının karşılaştığı zorluklar, Kahramanmaraş depreminin kız çocukları üzerindeki etkisi ve çocuk evlilikleriyle mücadele etmek için geliştirilebilecek politikalar hakkında konuştuk. 

Sivil Toplum için Destek Vakfı’nı takip edenler Uçan Süpürge Kadın ve İletişim Araştırma Derneği’ni ve çalışmalarını yakından tanıyorlar. Derneğinizle ilk kez tanışacak olan okuyucularımız için Uçan Süpürge Derneği’nin kuruluş hikayesinden ve çalışmalarından kısaca bahseder misiniz?

Uçan Süpürge Derneği; toplumsal cinsiyet eşitliğinin her alanda sağlanması, kadınların ve kız çocukların insan haklarının korunması ve geliştirilmesi hedefiyle 2008 yılının sonunda kuruldu. Feminist bilinç, şiddetsizlik, cinsiyet demokrasisi, kadının insan hakları ve sürdürülebilirlik değerleriyle çalışmalarımızı yürütüyoruz. Kurulduğumuz günden bu güne ağırlıklı olarak kız çocukların güçlenmesine yönelik projeler geliştiriyor, farklı kentlerde sivil diyaloğu geliştirmeye öncelik veriyoruz. Uzmanlıklarımız üç temel alanda yoğunlaşıyor: Çocuk yaşta evliliklerin önlenmesi, kız çocuklarının eğitimde ve meslek seçiminde bilim ve teknolojiye yönlendirilmesi ve toplumsal cinsiyet odaklı eleştirel medya okuryazarlığının geliştirilmesi. 2021 yılı itibarıyla engelli kadınlar ile/için çalışmayı da yol haritamıza dahil ettik. Hak temelli savunuculuk ve iletişim ana başlıklarındaki deneyimlerimizi, üye olduğumuz ağlar ve platformlarda aktif rol alarak yeni işbirliklerine dönüştürme gayretimiz var. İnsan hakları odağından ayrılmadan yenilikçi ve yaratıcı fikirler geliştirerek alandaki deneyimlerimizi çoğaltıyoruz. Çocuğa Karşı Şiddetin Önlenmesi Ortaklık Ağı, Engelli Çocuk Hakları Ağı ve Eşitlik İzleme Merkezi’nin aktif üyesiyiz. Ayrıca, çocuk evliliklerinin önlenmesi için 100 ülkede 1600 örgütün bulunduğu küresel bir ağ olan Girls not Brides’ın Türkiye’deki ilk üyesiyiz. 

Çocuk yaşta evliliklerin önlenmesi ve kız çocuklarının eğitim içerisinde kalması için ülke genelinde Sabancı Vakfı, Global Fund for Women, UN Women gibi kurumların desteğiyle çeşitli projeleri içeren Çocuk Evlilikleriyle Mücadele Programını yürüttük. Okullarda STEM (bilim-teknoloji-mühendislik-matematik) seminerleri ve deney uygulamalarının yapıldığı, Millî Eğitim Bakanlığı, Avrupa Birliği, Ford Otosan gibi kurumların çeşitli zamanlarda desteklediği Bal Arıları Mühendis Oluyor, Bilim ve Teknolojide Kız Çocuklar projelerini 81 ilde uyguladık. Devamında STEM atölyelerimize mülteci kız çocuklarını ve engelli kız çocuklarını da dahil etti. Kadınların medyada temsilini güçlendirmek için toplumsal cinsiyet bakış açısıyla haber üretimi, hak temelli medya izleme ve kadın haber ağları için Demokrasi Yayında, Kadınların Postası, Kırmızı Kalem ve Medyada Engelli Kadınların Temsilinin İzlenmesi gibi birçok proje ürettik ve uyguladık. Diyarbakır’dan RadioJin’le birlikte kadınlar için/ile podcast üretmek amacıyla stüdyo kurduk, eğitimler düzenledik. Şu sıralar Vakfınız desteğiyle yürütmekte olduğumuz projenin yanı sıra, Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (United Nations Population Fund-UNFPA) ve Sivil Toplum Geliştirme Merkezi’nin desteğiyle çocuk evlilikleriyle mücadele temalı yeni bir çalışma başlatıyoruz. 

Hibe desteğimizle Bilim ve Teknolojide Kız Çocuklar (Girls Can STEM) projesini hayata geçireceksiniz. Projenin amacından ve yapacağınız faaliyetlerden bahseder misiniz?

Proje lise çağındaki kız çocuklarına STEM meslekleri hakkında bilgi sağlamak, katılımcıları rol modellerle buluşturmak ve meslek seçiminde toplumsal cinsiyete dayalı kalıp yargıları sorgulatmak amacıyla bir dizi eğitim ve atölye çalışmalarını içerecek şekilde planlandı. Hedef kitlemiz 14-17 yaş arası kız çocukları. Uygulama yeri olarak seçtiğimiz kentlerin ikisi 6 Şubat depreminden etkilenen bölgede kaldığı için projemizin uygulama planını güncelleyeceğiniz. 

Projemizi geliştirirken göçmen, mülteci, engelli kız çocuklarını dışarıda bırakmadan, kesişim alanlarındaki ayrımcılıklara ve hak ihlallerine dikkat çekmek ve aynı zamanda ihmal edilmiş tüm kesimlerden kız çocukların güçlenmesi için alan açmak istedik. Mesleklerin cinsiyetlendirilmiş olması ve bazı mesleklerden kadınların dışlanması kız çocuklarının eğitim ve meslek seçiminde kararlarını etkiliyor ve potansiyellerini kullanamamalarına sebep oluyor. STEM projemizle buna dair farkındalık oluşturmaya çalışıyoruz ve toplumsal cinsiyet klişelerine göre değil kız çocuklarının hayallerine ve yeteneklerine göre mesleğe yönlendirilmesini istiyoruz. Proje kapsamında 500 kız çocuğa ve yetişkine ulaşmayı hedefliyoruz.

Farklı yaş gruplarıyla yaptığınız çalışmalardan edindiğiniz deneyimleri düşündüğünüzde, STEM alanında eğitim veya kariyer yapmak isteyen, özellikle düşük gelirli topluluklardan gelen kızların karşılaştığı en büyük zorluklar neler?

Kız çocuklar sadece biyolojik cinsiyetleri değil, etnik kökenleri, vatandaşlık durumları, inançları, konuştukları dil, cinsel yönelimleri, fiziki görünüşleri, giyimleri gibi birçok nedenle birden fazla ayrımcılığa maruz kalıyor. Gelir durumunun yarattığı koşullar ise bu ayrımcılığın derinleşmesine sebep oluyor. Gelir durumu düşük ailelerin kız çocukların eğitimiyle ilgili öncelikleri; meslek edinmesi kolay olduğu düşünülen, mezun olur olmaz iş bulabilme imkânı görece rahat olan ve çalışma saatlerinin ev içinde bakım işlerini yapmayı engellemeyecek şekilde yürütülen alanlar. Kadınların istihdamının belirli sektörlerle sınırlı olması bu durumu destekleyen bir faktör olarak da karşımıza çıkıyor.  

Bilim, teknoloji, mühendislik, matematik alanlarına dair mesleklerin oğlan çocuklar için uygun olduğu düşüncesinin yerleşik olduğu kültürel kalıplar, ekonomik durumun yetersizliğiyle birleşince kız çocukların karşılarında duran duvarı daha da kalınlaştırıyoruz. Toplumsal cinsiyetle ilgili kalıp yargılara dair farkındalık kazanma, sağlanan imkanlar, kamu politikalarının uygulanması ve STEM alanında bilinçlendirme çalışmalarına erişimle mümkün. 

6 Şubat’ta meydana gelen Kahramanmaraş depremi kırılgan grupların daha da dezavantajlı olmasına neden oldu. Kız çocuklar özelinde çalışmalar yapan sivil toplum kuruluşlarından biri olarak depremden etkilenen kız çocuklar için gözetilmesi gereken önceliklerden bahseder misiniz? 

Kadınlar ve kız çocuklar afet durumlarında en hassas gruplar arasında. Doğa olaylarının afete/felakete dönüştüğü durumlarda bunların sonuçlarından kadınlar ve erkekler farklı biçimlerde etkileniyor. Kadınların yaşamı genellikle ev içi ile sınırlandırıldığından depreme evde yakalanıyorlar ve hayatta kalma şansı azalıyor. Ayrıca, örneğin deprem anında kendilerinden çok çocuklarının korunmasına odaklanıyorlar. Depremde hayatını kaybeden kadınların önemli bir bölümü, gündelik bakım işlerinin gerektirdiği araçlar, giysi veya gıda almak için hasarlı binalara giren kadınlardı. Toplumsal cinsiyet rolleri kadınların afet durumunda da en korunaksız, risklere en açık hale gelmesine neden oluyor. Afet sonrası süreçte kadınların ve kız çocukların özgün ihtiyaçlarının yanı sıra bir de güvenlik sorunu var. Barınma alanlarının onların güvenliğini sağlayacak şekilde oluşturulması, cinsel istismar ve şiddetten korunmaları, hijyen ihtiyaçlarının karşılanması da gerekiyor. Gelişim süreçlerinin desteklenmesi ve kesintiye uğrayan eğitimlerine devam edebilmeleri için gerekli şartların oluşturulması da lazım. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin afet durumlarında daha da belirginleştiğini Kahramanmaraş depremiyle bir kez daha gördük. Afet yönetimi bilgisinin herkes için erişilebilir olması, afet sonrasında verilen desteklerin kadınların ihtiyaçları ve öncelikleri gözetilerek planlanması çok önemli. Medyanın sorumluluğuna da dikkat çekmek istiyoruz; çocukların fotoğraf ve görüntüleri paylaşılmamalı, özellikle insan kaçakçılarının olası girişimlerini önlemek adına, kurtulan kız çocukların görüntüleri medyada rastgele kullanılmamalı. 

Birleşmiş Milletler’in 2021 yılında yayımladığı rapora göre 10 yıl içerisinde çocuk yaşta evli kız çocuklarının sayısının 10 milyonu bulması bekleniyor. Çocuk evlilikleriyle mücadele etmek amacıyla ulusal düzeyde geliştirilmiş bir strateji ya da politikası bulunuyor mu? Bu tür bir çalışmanın hayata geçirilmesi için hangi paydaşlar tarafından neler yapılması gerekiyor? 

Çocuk evliliklerinin iklim kriziyle ilişkisine de kafa yoran bir kadın örgütü olarak, doğa olaylarının yol açtığı yıkımlardan sonra görece güvenli bölgelere göçle birlikte çocuk evliliklerinin de ‘taşındığını’ öngörebiliriz. Bu, ülkenin batısında çocukların evlendirildiği vakalar olmadığı ve bu toplumsal sorunun doğu illerinden göç ettiği anlamına gelmesin çünkü bu doğru bir bilgi olmaz. Çocuk yaşta evlendirmeler depremlerden önce de Suriyeli insanlar buraya gelmeden önce de vardı, halen var. Dinamikleri değişiyor sadece. Deprem bölgesinden ayrılıp başka kentlere yerleşen kişiler bu yeni yaşama uyum sağlamaya çalışırken birçok sosyo-ekonomik ve kültürel sorunla karşılaşacak. Yoksulluk, yabancılık ve uyum sürecinin zorlukları kız çocukların evlendirilmesini hızlandırabiliyor. Yaşadığımız ülkede kapsamlı, sürdürülebilir ve insan hakları temelinde bir çocuk politikası yok. Toplumsal cinsiyet eşitliği sosyal politikaların bir izleği değil. Dolayısıyla, kız çocukları ihmal ve istismardan, cinsel saldırı ve ev içi şiddetten, çocuk satışı ve evliliğinden koruyacak bir mekanizma da yok. Hak temelli anlayış yerine himayecilik bir politika olarak benimseniyor, oysaki hak ihlallerinin olmadan önlenmesi için stratejiler geliştirilmeli. Çocukların evlendirilmesi yasal olmadığı halde toplumda geniş bir kesim tarafından kabul edilebilir görülüyor. Var olan yasaların yetmediği yerde Türkiye’nin de taraf olduğu uluslararası insan hakları sözleşmeleri esas alınmalı, bu anayasanın bir gereği. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi ülkemizde de yürürlükte olmasına rağmen çocuklar korunamıyor çünkü sözleşmenin hükümleri uygulanmıyor. Cezasızlığın kültüre dönüştüğü yerde hak öznelerini korumak ve ihlalleri olmadan önlemek zaten çok zor. Çocuk evliliklerini önleyebilmek için hukukun etkin biçimde uygulanmasının yanı sıra normların da değişmesi gerekiyor. Kız çocukları için güvenli alanlar yaratmak, eğitimin içinde kalmalarını sağlamak ve evliliğin sadece yetişkinler için bir hak olduğu, çocuk yaşta evlendirmenin suç olduğu bilgisini yaygınlaştırmak gerekiyor. 

 

Fikir ve Sanat Atölyesi Derneği Çocuk Hakları Krizi Değil! Yerel Yönetimler İçin Çocuk Hakları Temelli Kriz Yönetimi Projesini Tamamladı

By | Çocuk Fonu

Fikir ve Sanat Atölyesi Derneği (FİSA) bir yandan maddi yetersizlikler nedeniyle öğrenimini tamamlayamamış, şehir ya da öğrenim kurumu değiştirmiş veya kayıt yaptırmaktan imtina etmiş öğrencilere burs kaynağı sağlarken, öte yandan çocuk haklarının korunması ve hayata geçirilmesi amacıyla, çocuk ihmali ve istismarı, çocuk işçiliği, ayrımcılık, çocuk katılımı, çocuk ve göç, engellilik ve eğitim alanlarında proje ve programlar yürütüyor. Turkey Mozaik Foundation işbirliğiyle bireysel ve kurumsal bağışçıların finansal desteği ile hayata geçirdiğimiz Çocuk Fonu’nun 2021 döneminde sağladığımız hibe desteği ile Çocuk Hakları Krizi Değil! Yerel Yönetimler İçin Çocuk Hakları Temelli Kriz Yönetimi projesini hayata geçirdi. Proje kapsamında dernek, yerel yönetimlerin olağan koşulların yanı sıra yangın, salgın, sel gibi çeşitli kriz durumlarında da çocukların yaşam, sağlık, eğitim, barınma, beslenme, katılım hakkı gibi temel hak ve özgürlüklerinin yerine getirilmesini sağlayacak ve ihlalleri önleyecek yerel politikalar ve uygulamalar geliştirilmesine destek olacak bir stratejik plan hazırlayarak, Çiğli Belediyesi, Sultanbeyli Belediyesi ve Fındıklı Belediyesi’sine bu stratejiler üzerinden eğitimler düzenledi. 

FİSA Çocuk Hakları Merkezi Kurucusu ve Proje Koordinatörü Esin Koman ile yaptığımız röportajda; 6 Şubat’ta Kahramanmaraş’ta meydana gelen depremler sonrası yürüttükleri çalışmalar, Türkiye’de Çocuğun Yaşam Hakkı Raporu, hibe kapsamında hayata geçirdikleri proje ve gelecek dönem planları hakkında konuştuk. 

6 Şubat’ta meydana gelen Kahramanmaraş depremi sonrasında sahada faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarından (STK) biri olarak yaptığınız çalışmalardan bahseder misiniz? Sahadaki deneyimlerinizden yola çıkarak, deprem sonrasında yapılan müdahale çalışmalarının koordinasyonu ve çocuklara yönelik çalışmaların etkisi konusundaki görüşleriniz nedir?

Öncelikle depremin beşinci gününden itibaren insan hakları örgütleriyle birlikte bir koordinasyon oluşturularak deprem bölgesine izleme ve raporlama yapmak üzere saha çalışması yaptık. Farklı örgütlerden oluşan ekiplerle beraber farklı bölgelere üçer günlük ziyaretler yaptık. Durum değerlendirmesi ve ihtiyaç analizi yaparak bundan sonra yapılacak çalışmalar planlandı.  Depremin insan hakları bağlamında etkilerinin görünür kılındığı, oluşabilecek hak ihlallerine dikkat çeken ve önerilerin de yer aldığı ortak bir rapor hazırlandı. Kamuoyu, kamu idaresi ve ilgili STK’lar, medya  ve uluslar arası kurumlarla paylaşıldı. 

Buna paralel olarak depremin ikinci günü FİSA Çocuk hakları merkezi olarak çocuk hakları örgütlerine bir çağrı yaptık. Çağrı karşılık buldu ve Afet Sivil Çocuk Koordinasyonu kuruldu. İçinde çocuk hakları örgütlerinin ve çocuk hakları aktivistlerinin de bulunduğu yaklaşık 200 kişilik bir yapı oluştu. İlk bir ay her gün ve sonrasında düzenli periyotlarda çevrimiçi toplantılarla bir araya geldik. Temalara ve acil yapılması gerekenlere göre çalışma grupları oluşturuldu. Depremde çocukların korunmasına ilişkin çok hızlı ve acil nelerin yapılması gerektiğiyle ilgili bilgi ve belge üretildi. Hem sosyal medya da hem de kamu kurumlarıyla paylaşıldı. Sahaya çıkan çocuk hakları örgütleri ya da aktivistleriyle sahadan gelen bilgiler değerlendirildi, ihtiyaçlar tespit edildi. Gerekli işbirlikleri sağlandı. Bu konularla ilgi kaynaklar oluşturuldu; ebeveynler, kamu idaresi, gönüllüler, uzmanlarla paylaşıldı ve yaygınlaştırıldı. Depremin yarattığı hak ihlallerine ilişkin hızlı ve acil savunuculuk çalışmaları yapıldı. Hem yurt içinde hem de yurt dışında olmak üzere hak ihlalleri görünür kılınmaya çalışıldı. Koordinasyon hale devam ediyor. Sürecin getirdikleri göz önünde bulundurarak yapısı ve içeriği ile ilgili yeni düzenlemelerin yapılması üzerine çalışılıyor. 

FİSA Çocuk Hakları Merkezi olarak izleme yapmak, model oluşturmak ve çocukların seslerini duyurmak üzere hak temelli psiko-sosyal destek çalışmaları başlattık. Kahramanmaraş- Elbistan ve Adıyaman Merkez’de saha ziyaretleri yaparak ihtiyaçları belirleyip, çalışma programları hazırladık. Gönüllü ve profesyonel ekipler oluşturmaya çalışıyoruz. Özellikle çocuklarla çalışacak gönüllülere çocuk hakları temelli eğitim programları hazırlayıp atölyeler düzenliyoruz. 

Yakın zamanda Türkiye’de Çocuğun Yaşam Hakkı Raporu’nu yayımladınız. Raporun öne çıkan bulgularından ve sunduğunuz çözüm önerilerinden bahseder misiniz?

En önemli bulgu yaşamını kaybeden çocukların hepsinin önlenebilir sebeplerden dolayı yaşamını kaybettiğidir. Gerek aile gerek devlet yapılarının – okul hastane oyun alanları- içinde yaşanan bu hak ihlallerinin nedeninin toplumun ve devletin çocuk algısının çarpıklığı, çocuğu yok sayan bir bakış açısının benimsenmiş olması ve hizmetlerin hak temelli bir bakış açısıyla çocuk odaklı olmamasından kaynaklandığını söyleyebiliriz. 

Çözüm önerisi olarak yıllardır söylediğimiz gibi, bütüncül, çocuğu merkeze alan hak temelli bir çocuk politikasının benimsenmesi, uygulanması ve sistemli bir şekilde izlenmesi gerekiyor. 

Hibe desteğimizle gerçekleştirdiğiniz Çocuk Hakları Krizi Değil! Yerel Yönetimler İçin Çocuk Hakları Temelli Kriz Yönetimi projesini tamamladınız. Proje kapsamında yürüttüğünüz çalışmalardan bahseder misiniz?

İlk önce yerel yönetimlerin kriz dönemlerinde hak temelli stratejiler geliştirilmesine destek olanak sağlayacak çocuk hakları temelli standartlar geliştirdik. Belirlediğimiz üç belediyenin ilgili personelleri ile çocuk hakları eğitimleri düzenledik. Bu belediyelerinin çocuk hakları stratejilerin ilişkin hazırladıkları belgeleri, kurmuş oldukları birimlerin çalışmalarını inceledik. Ve özellikle kriz dönemlerinde çocuk hakları temelli yapılması gerekenlere yönelik öneriler geliştirdik ya da var olan çalışmalarını güçlendirecek şekilde değerlendirmeler yaptık. 

Bu tarama çalışması doğrultusunda taslak strateji belgeleri hazırladık. Bu belgeleri belediyelerin ilgili birim personelleriyle çevrimiçi toplantı yaparak sunduk. Onların görüşlerini ve geri bildirimlerini aldık. Ve bir süre belirleyerek kriz dönemlerine ilişkin çocuk hakları temelli strateji belgelerini hazırlamalarını istedik.

Son olarak hem proje sürecini hem de çıktıklarımızı paylaştığımız geniş katılımlı çevrimiçi bir toplantı yaptık. Bu toplantıya birçok belediyenin ilgili birimlerinde çalışan kişileri çağırdık. Hem hazırlanan strateji belgeleri sunuldu (Proje kapsamında çalıştığımız belediyeler, İzmir- Çiğli ve İstanbul- Kartal belediyesi) hem de projeye dahil olamayan ama bu konuda çalışmaları olan belediyeler yaptıkları çalışmaları anlatı. Sonunda ufak bir form düzenlenerek ihtiyaçlar ve öneriler konuşuldu.

Çocuk Fonu’ndan aldığınız hibe desteğinin derneğinize ve çalışmalarınıza ne tür katkıları oldu? Çocuklara yönelik yapılan çalışmaların farklı bağışçılar tarafından desteklenmesi sizce neden önemli?

Çocuk Fonu’ndan almış olduğumuz hibe desteğiyle beraber derneğimizin görünürlüğü arttı. Çalışmalarımızı anlatma ve geliştirme olanağı yarattı. Yeni işbirlikleri geliştirme fırsatı oluştu. Aynı zamanda çocuk hakları meselesine ilişkin farkındalığın artmasında ve görünür olmasına katkı sağladı. Fonun diğer önemli katkısı, alana ilişkin özellikle yerel yönetimlerin ihtiyaçları ortaya çıktı ve buna bağlı olarak yeni çalışma alanlarını tanımlama fırsatı yakaladık ve uzmanlık alanlarımız güçlendi. Ayrıca, yerel yönetimlerin çocuk hakları meselesine bütüncül bakış açısıyla yaklaşmasına neden oldu bu da bizim çalışmalarımızı güçlendirecektir. Çocuk hak ihlallerini görünür kıldı. Çözüm önerilerinin tartışılmasını sağladı. Çocuk hakları meselesini farklı kurumların gündemine alması, çocuk hakları meselesinin ana akımlaştırılması, bağış yapan kurumların sadece kendi belirledikleri alanlarla sınırlı kalmayıp meseleye bütüncül bakması, bu konuda da güçlenmesi, çocuk hakları alanının genişlemesi ve daha fazla görünür olması açısından önemlidir. Bu durum, meseleye bütüncül bakmaya neden oluyor

Fikir ve Sanat Atölyesi Derneği’nin gelecek dönemde yapmayı planladığı çalışmalardan ve önceliklerinden bahseder misiniz? 

Depremin yarattığı etkileri ortadan kaldırmak üzere çocuk katılımına ilişkin ve bu etkilerin görünür kılmak üzere izleme ve raporlama çalışmalarımız öncelikli olmak üzere, çocuk isçiliğinin önlenmesi, çocuk haklarının izlenmesi ve raporlanması, çocuk hakları temelli atölyelerin geliştirilmesi ve yaygınlaşması, çocuk hakları ihlallerine ilişkin davaların izlenmesi, çocuk hakları merkezinin kapasitesinin güçlendirilmesi öncelikli çalışmalarımız arasında yer alacaktır. 

 

Çocuk Fonu 2022 Dönemi Fon Başlangıç Raporu Yayımlandı

By | Çocuk Fonu

Çocukların ihtiyaçlarının giderilmesi ve haklarının tesis edilmesi için 0-15 yaş arası çocuklarla çalışan sivil toplum kuruluşlarının (STK) projelerini ve kurumsal gelişimlerini desteklemek amacıyla Turkey Mozaik Foundation işbirliği, bireysel ve kurumsal bağışçıların desteğiyle hayata geçirdiğimiz Çocuk Fonu’nun 2022 dönemi fon başlangıç raporu yayımlandı. Fon kapsamında; Bütün Çocuklar Bizim Derneği, Kozalak Derneği, Uçan Süpürge Kadın İletişim ve Araştırma Derneği, Yerelden Kalkınma Derneği ve Zeytin Çekirdekleri Derneği’ne toplam 544.000 TL hibe desteği sağlıyoruz.

Çocuk Fonu 2022 döneminin yapısı, desteklediğimiz STK’lar ve yapacakları çalışmalara dair bilgilerin yer aldığı raporumuza buradan ulaşabilirsiniz.

Çocuk Fonu’nun 2022 Döneminde Yapılan Başvurularla İlgili Değerlendirme Metnimiz Yayımlandı

By | Çocuk Fonu

Çocukların ihtiyaçlarının giderilmesi ve haklarının tesis edilmesi için 0-15 yaş arası çocuklarla çalışan sivil toplum kuruluşlarının (STK) projelerini ve kurumsal gelişimlerini desteklemek amacıyla Turkey Mozaik Foundation işbirliği, bireysel ve kurumsal bağışçıların desteğiyle hayata geçirdiğimiz Çocuk Fonu’nun 2022 dönemi başvuru ve seçim süreçleri tamamlandı.

STK’ların bu süreçte öne çıkan ihtiyaçlarının daha iyi anlaşılabilmesi amacıyla Fonun bu dönemi için yapılan başvuruların yoğunlaştığı konulara, başvuru yapan kuruluşların genel durumu ve ihtiyaçlarına dair değerlendirmelerimizin yer aldığı açıklama metnine buradan ulaşabilirsiniz

 

Çocuk Fonu’nun 2022 Döneminde Desteklenecek STK’lar Belirlendi

By | Çocuk Fonu

Çocukların ihtiyaçlarının giderilmesi ve haklarının tesis edilmesi için 0-15 yaş arası çocuklarla çalışan sivil toplum kuruluşlarının (STK) projelerini ve kurumsal gelişimlerini desteklemek amacıyla Turkey Mozaik Foundation işbirliği, bireysel ve kurumsal bağışçıların desteğiyle hayata geçirdiğimiz Çocuk Fonu’nun 2022 döneminde desteklenecek STK’lar belirlendi. Fon kapsamında 5 STK’ya toplam 544.000 TL hibe desteği sağlayacağız.

Desteklenen STK’lar ve çalışmaları ile ilgili ayrıntılı bilgileri aşağıda görebilirsiniz:

Bütün Çocuklar Bizim Derneği (BÇBD): Bütün Çocuklar Bizim Derneği, çocukların eğitimini, mutluluğunu ve sağlıklı gelişimlerini desteklemek ve bu konudaki ekonomik, sosyal, hukuki, psikolojik, kültürel ve fiili her türlü engele karşı mücadele vermek amacıyla çalışmalar yapıyor. Dernek, dezavantajlı çocuklar için kıyafet, kitap ve okul malzemeleri gibi ayni destekler sunmanın yanı sıra eğitimlerine destek olmak için burs desteği de sağlıyor. Bütün Çocuklar Bizim Derneği, Turkey Mozaik Foundation eş finansmanıyla sağladığımız 113.000 TL hibe desteğiyle Dersimiz Zorbalık projesini hayata geçirecek. Proje kapsamında BÇBD, İstanbul’un dezavantajlı bölgelerinde bulunan 4 farklı ilköğretim okulunda eğitim gören 3. sınıf öğrencilerinin, okulda karşılaşabilecekleri zorbalıklara karşı farkındalık kazanmaları amacıyla çeşitli etkinlikler ve grup çalışmaları yapacak. Aynı zamanda, bakım verenlerin ve öğretmenlerin akran zorbalığı hakkında bilgi ve farkındalık kazanması için seminerler düzenleyecek.

Kozalak Derneği: Kozalak Derneği, sürdürülebilir kalkınmanın desteklenmesi, sürdürülebilir yaşam biçimlerinin yaygınlaşması ve küresel yurttaşlık bilincinin gelişmesi için gerekli bilgi ve becerileri çocuk, genç ve yetişkin tüm öğrenicilerin yaygın ve/veya örgün eğitim metotları ile elde etmesini sağlamak amacıyla çalışmalarını yürütüyor. Turkey Mozaik Foundation eş finansmanıyla sağladığımız 82.000 TL hibe desteğiyle Yerküre Dostları Validebağ ile Bağ Kuruyor! projesini hayata geçirecek olan Kozalak Derneği; proje kapsamında, 9-12 yaş arası çocukların açık alanda oyun oynama hakkına erişmesi amacıyla Validebağ Korusu’nda eğitim faaliyetleri gerçekleştirecek. Bu amaç doğrultusunda dernek, çocukların Validebağ Korusu’nun habitatını yakından tanınması, Koru ile bağ kurma deneyimlerini birbirleriyle ve başkalarıyla paylaşması ve sürdürülebilir yaşam pratikleri konusunda edindikleri bilgi ve becerileri sergilemesi amacıyla 6 haftalık eğitim çalışmaları yürütecek. Eğitmen ekip tarafından doğa ve deneyim temalı oyunlardan oluşacak eğitim programıyla 120 çocuğa ulaşacak.

Uçan Süpürge Kadın İletişim ve Araştırma Derneği (Uçan Süpürge Derneği): Ankara’da faaliyet yürüten Uçan Süpürge Derneği, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması ve bu eşitsizliğin kadınların ve kız çocuklarının yaşamında hangi olumsuzluklara neden olduğunu görünür kılınması amacıyla eğitim hakkı, erken yaşta ve zorla evlilikler, hak temelli medya okuryazarlığı başta olmak üzere ulusal ve uluslararası düzeyde araştırma ve çalışmalar yürütüyor. Turkey Mozaik Foundation eş finansmanıyla sağladığımız 129.000 TL hibe desteğiyle, bilim ve teknoloji alanlarında var olan toplumsal cinsiyet eşitsizliğin ortadan kalkmasına katkı sunmak, kız çocuklarının pozitif bilimlere yönelmesine destek olmak, kız çocuklarını bilim ve teknoloji alanlarında üretim yapmaya teşvik etmek amacıyla Bilim ve Teknolojide Kız Çocuklar – Girls Can STEM projesini hayata geçirecek. Proje kapsamında dernek, Adana, Ankara, Diyarbakır ve Eskişehir illerinde STEM’i ve STEM uygulamalarını kız çocuklarına ve bakım verenlere anlatmak için 10 adet yüz yüze seminer düzenleyecek. Uçan Süpürge Derneği bu seminerler aracılığıyla 250 kız çocuğuna ve 250 bakım verene ulaşacak. Aynı zamanda Bilim ve Teknolojide Kız Çocukları başlığıyla buluşmalar düzenleyecek olan dernek, STEM alanında çalışan profesyonellerle çocukları bir araya getirmek için Ankara ve Mardin’de 3 adet yüz yüze buluşma düzenleyecek. Son olarak dernek, hibe kapsamında yarı zamanlı proje koordinatörü istihdam edecek.

Yerelden Kalkınma Derneği (YERKAD): Yerel ve bölgesel potansiyelin harekete geçmesi amacıyla bütüncül kalkınmayı hedef edinen YERKAD, ekonomik ve sosyal gelişimin yanı sıra kültürel ve çevresel sürdürülebilirliği destekleyen, teşvik eden ve bu alanlarda politika üretimine katkı sağlayan çalışmalar yürütüyor.  Şanlıurfa’da faaliyet yürüten dernek, başta mevsimlik tarım işçileri olmak üzere Şanlıurfa yaşayan dezavantajlı çocuklara yönelik çeşitli projeler geliştiriyor. Turkey Mozaik Foundation bünyesindeki Meltem Göçer Fonu eş finansmanıyla 130.000 TL hibe desteği sağladığımız YERKAD, Mevsimlik Tarım İşçisi Öğrencilere Yönelik Yeni Bir Eğitim Modeli projesini hayata geçirecek. Proje kapsamında Şanlıurfa’nın Eyyubi’ye ilçesinde bulunan bir ilköğretimde eğitim gören 60 tarım işçisi öğrenciye yönelik hızlandırılmış bir eğitim müfredatı uygulanacak olan YERKAD, bu eğitim müfredatı ile eğitim öğretim yılına geç başlamak zorunda kalan tarım işçisi öğrencilerin müfredatın gerisinde kalması önlenecek. Hazırlanacak eğitim modeli kapsamında öğretmenlere yönelik mevsimlik tarım işçisi öğrencilere nasıl yaklaşılması gerektiği konusunda eğiticinin eğitimi atölyesi düzenlenecek.

Zeytin Çekirdekleri Derneği: Balıkesir’de faaliyet yürüten Zeytin Çekirdekleri Derneği, bütün çocukların eğitime ve sanata ulaşma haklarının olması gerçeğinden hareketle sosyo-ekonomik açıdan dezavantajlı, kaliteli eğitime ve sanata ulaşamayan, maddi imkanları olmayan 7-11 yaş arası çocuklara bu alanlarda destek sağlamak amacıyla çalışmalarını yürütüyor. Turkey Mozaik Foundation eş finansmanıyla 90.000 TL hibe desteği sağladığımız Zeytin Çekirdekleri Derneği, eğitime ve sanata ulaşmakta güçlük çeken ya da ulaşamayan çocuklara yönelik 2019 yılından beri hayata geçirdiği Renkli Saatler projesine devam edecek. Proje kapsamında, sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel açıdan dezavantajlı çocuklara yönelik kitap okuma ve müzik atölyesi yapacak olan dernek aynı zamanda çocukların kütüphaneyle tanışması için kütüphane ziyaretleri gerçekleştirecek.

Bilim Kahramanları Derneği Kızlar Bilimle Buluşuyor Projesinin 4. Fazını Tamamladı

By | Çocuk Fonu

Bilim Kahramanları Derneği (Bilim Kahramanları), bilimsel düşünce ve bilimsel farkındalığın toplumun her kesiminde yayılması ve teşvik edilmesi amacıyla çalışmalar yapıyor, çocukların ve gençlerin erken yaşta bilimle buluşmalarını sağlıyor. Çoçuk Fonu’nun 2021 döneminde Turkey Mozaik Foundation eş finansmanıyla hibe desteği sağladığımız Bilim Kahramanları, uluslararası bir program olan Minik Bilim Kahramanları Buluşuyor (FIRST LEGO League Jr) kapsamında Kızlar Bilimle Buluşuyor projesinin 4. Dönemini tamamladı. Proje kapsamında 16 farklı şehirde yer alan 20 devlet okulunda okuyan 115 kız çocuğunun bilim, teknoloji, matematik ve mühendislik becerileri (STEM) kazanması; kodlama, proje geliştirme, takım çalışması, sunum yapma gibi alanlarda deneyim elde etmesi ve toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda farkındalıklarının arttırılması için faaliyetlerini yürüttü. 

Bilim Kahramanları Derneği Genel Sekreteri Aslı Yıkıcı Yurtsever ile gerçekleştirdiğimiz röportajda; 11.yaşını kutlayan Bilim Kahramanlarının yaşadığı dönüşümü, Bilim Gençlerle Kazanacak projesini, hibe kapsamında yürüttükleri faaliyetler ve derneğin gelecek dönem planları hakkında konuştuk. 

Bilim Kahramanları yakın zamanda 11. yaşını kutladı. Aradan geçen zamanı değerlendirdiğinizde, çalışma alanınız ve buna paralel olarak Bilim Kahramanları’nın yaşadığı değişime dair öne çıkan noktalardan bahseder misiniz?

Bilim Kahramanları Derneği, Amerika Birleşik Devletleri’nden FIRST (For Inspiration and Recognition of Science and Technology) ve Danimarka’dan LEGO Group’un ortaklığında geliştirilen FIRST LEGO League programını, Türkiye’de 2004 yılında uygulamaya başlayan bir grup bilim dostu tarafından kurulmuştur. Şu anda 100’ü aşkın ülkede uygulanan ve Türkiye’de Bilim Kahramanları Buluşuyor adıyla uyguladığımız FIRST LEGO League programıyla çocuklara ulaşan kurucularımız; Türkiye’de bilim, bilimsel düşünce ve bilim farkındalığı adına yapılacak birçok çalışmayı hayal ederek bu yolculuğa başlamıştır. Aradan geçen 11 yıl içerisinde bu programa ek olarak bilimle, teknolojiyle, mühendislikle ve farklı becerilerin gelişimine odaklanan birçok program ve proje çocuklar için hayata geçirilmiş, bilim insanları desteklenmiş, Türkiye’nin farklı şehirlerinde yürütülen etkinlikler aracılığıyla toplum genelinde farkındalık sağlanmış ve 60.000’i aşkın çocuğa ulaşılmıştır. 

Değişimle ilgili öne çıkan iki başlıktan bahsedebiliriz. İlk olarak, 11 yıl içerisinde çalışmalar hem derinleşmiş hem de yaygınlaşmıştır. 19 yıl önce 9-16 yaş arasındaki çocukların FIRST LEGO League programına katılımlarının desteklenmesi ile hikayesi başlayan Bilim Kahramanları Derneği, 2022 yılında havacılıktan yazılıma, kız çocuklarının teknolojiye ilgisini arttırmaya yönelik çalışmalardan, bilim insanları ile gençleri bir araya getiren öğrenme ortamları geliştirmeye kadar STEM dünyasının farklı başlıklarında faaliyetler yürütüyor. 

İkinci olarak da Bilim Kahramanları topluluğundan güç alarak dönüşüm desteklendiğinden bahsedebiliriz. Dönüşümün bu boyutu Bilim Kahramanları Derneği’nin programlarından mezun olan gençlerin, üniversite yıllarında ve iş hayatlarında derneğin çalışmalarına farklı alanlarda destek (gönüllü, bağışçı, uzman, üye vb.) sunmaya başlamasıyla yaşanmıştır.  Mezun gençlerin dernek çalışmalarına katılması çalışmaların niteliklerinin artmasına ve yeniliklerin daha hızlı bir şekilde hayata geçirilmesine fırsat veriyor. Bu noktada dernekle 13 yaşında tanışan Alper Dokay’ın desteğiyle 2021 yılında hayata geçirdiğimiz Gönüllü Platformu’ndan bahsedebiliriz. Koç Holding ile United Nations Development Programme (UNDP) ortaklığında yürütülen BOOST Sivil Toplum Teknoloji Hızlandırma Programı desteği ve Ülkem İçin Fonu katkılarıyla Bilim Kahramanları Gönüllü Portalı’nı hazırladık. Proje döneminde Bilgisayar Mühendisliği son sınıf öğrencisi olan Alper’in öncülüğünde derneğin gönüllü ve mezunlarından oluşan bir platform geliştirdik. Ayrıca mezunlarımızdan Dimitra Pribiloviç dernek yönetim kurulumuzda yer alıyor, aktif olarak çalışmalara ve karar alma süreçlerine katılıyor. 

Bilim Gençlerle Kazanacak projesiyle 14-18 yaş aralığındaki lise öğrencilerinin bilim insanları ile bir araya gelmesine imkân tanıyorsunuz. Proje kapsamında yürüttüğünüz çalışmalardan bahseder misiniz? Birlikle faaliyet yürüttüğünüz grup özelinde düşündüğünüzde lise öğrencilerinin bilime ilgisinden bahseder misiniz?

Bilim Kahramanları Derneği olarak Pfizer Türkiye işbirliğinde Bilim Gençlerle Kazanacak projesini bilim insanları ile gençleri bir araya getirmek ve gençlere kariyer seçim süreçlerinde ilham olmak amacıyla 2021 yılında başladık. Hedef kitlemiz 14-18 yaş aralığındaki lise öğrencileri. Proje kapsamında nanoteknolojiden genetiğe, yapay zekadan psikoloji bilimine kadar farklı disiplinlerden bilim insanları ile çevrimiçi ortamda buluşan gençler, ilgilerini çeken bilim alanlarında bilgiler edinirken aynı zamanda deneyim de kazanıyor.  Çevrimiçi atölyelerde bilim insanlarıyla birebir diyalog geliştiren gençler, sorular sorarak merak ettikleri konular hakkında yeni bilgiler ediniyor. Ayrıca, özellikle de kariyer seçimleri ile ilgili karar alma süreçlerinde destek alabiliyor.

Programın başladığı dönemde pandeminin etkileri çok daha fazla hissediliyordu; bu nedenle, çevrimiçi atölyelere katılım konusunda bir sorunla karşılaşmayacağımızı biliyorduk; ancak Eylül ayı ile birlikte katılım konusunda tedirginlerimiz oluştu. Bu tedirginliklerin aksine katılım sayımız hiçbir zaman azalmadı hatta artarak devam ediyor. Lise öğrencileri, üniversite eğitimine başlamadan önce farklı alanlardan bilim insanlarıyla bir araya gelerek, üniversite ve meslek tercihleri konusunda yönlendirme almaya ihtiyaç duyuyorlar. Çevrimiçi atölyelerimiz de bu ihtiyacın giderilmesine katkı sunuyor. Uygulamalar sonrasında yaptığımız değerlendirme çalışmasına göre gençler atölye duyurularına çoğunlukla sosyal medya hesaplarımız üzerinden ulaşıyor. İçeriğin uygulamalı olması, bazı uygulamaların deney içermesi, bilim alanındaki başlıkların güncel uygulamalar ile desteklenmesi katılımcıların hoşuna gidiyor ve katılım motivasyonlarını destekliyor. Bu güzel ilgi karşısında projenin farklı etkinlikleri de dahil ederek yaygınlaşmasını umuyoruz. 

Hibe desteğimizle hayata geçirdiğiniz Kızlar Bilimle Buluşuyor projesini 4. fazını yakın zamanda tamamladınız. Proje kapsamında yürüttüğünüz çalışmalardan bahseder misiniz?

Kızlar Bilimle Buluşuyor projemizin 4. fazını Ağustos ayında tamamladık. 48 öğretmenin desteğiyle 16 şehirden 115 kız çocuğuna ulaştık. Proje kapsamında kız çocukları Minik Bilim Kahramanları Buluşuyor programına katıldı. Programın bu seneki genel teması CARGO CONNECT: Bir Kargonun Yolculuğu olarak belirlendi. Bu sezonda, her takım kargoların nasıl taşındığı, nasıl ayrıştırıldığı ve teslimat noktalarına nasıl aktarıldığı konularına odaklandı ve bu alanlardaki sorunlar ile yenilikleri keşfettiler. Sonrasında ise takım olarak kargoların taşıma sürecini iyileştirecek fikirlerini LEGO parçalarını kullanarak tasarladılar. Tasarladıkları proje modellerine kodlama becerilerini kullanarak hareketli bir parça eklediler. Tüm bu süreç boyunca takım olarak çalışma, problem çözme, iletişim ve araştırma gibi birçok farklı beceri kazandılar. Farklı takımlarla birlikte katıldıkları Minik Bilim Kahramanları Buluşuyor festivalinde tüm çalışmalarını gönüllü gözlemcilere aktardılar, sunum yaptılar ve akranları ile eğlenceli etkinliklere katıldılar. Festival sonunda her çocuğa süreçte öğrendiklerinin takdir edildiğini gösteren bir madalya hediye edildi. Aynı zamanda da her takım, çalışmalarının en güçlü olduğu alanda bir ödüle layık görüldü. Böylelikle program devlet okullarında okuyan kız çocuklarının STEM çalışmalarına katılması konusunda büyük bir motivasyon sağladı.

Minik Bilim Kahramanları Buluşuyor programına katılım sürecine ek olarak, kızların özgüvenlerini desteklemek ve kendilerini ifade etme becerilerine katkı sunmak için çocuk edebiyat yazarı Nilay Yılmaz’ın rehberliğinde gerçekleştirdiğimiz yaratıcı yazma atölyeleri ile kız çocuklarının STEM alanlarındaki katılımını destekleyecek hikayeler yazdık. Ayrıca kız takımlarının görünürlüklerini artırmak için dönem içerisinde hazırladıkları çalışmaları sergilediğimiz dijital bir gazete hazırladık. Proje sonunda da Bahçeşehir Üniversitesi BAUSTEM işbirliğinde etki araştırmamızı yineledik. Yaptığımız etki araştırmasının sonucuna göre kız çocuklarının STEM alanlarına ve bu alandaki kariyer fırsatlarına olan ilgilerinin ve STEM alanlarında başarılı olabileceklerine dair özgüvenlerinin arttığını göstermiştir. Öğrenme sürecinden keyif alan kız çocukları STEM alanındaki kariyerlerini gelecekleri için düşünmeye başlamıştır.

Çocuk Fonu’ndan aldığınız hibe desteğinin derneğinize ve çalışmalarınıza ne tür katkıları oldu? Çocuk alanında yapılan çalışmaların farklı bağışçılar tarafından desteklenmesi sizce neden önemli?

Çocuk Fonu’ndan aldığımız hibe desteği devlet okullarında okuyan dezavantajlı çocuklara ulaşma hedefimize önemli bir katkı sağladı. 16 farklı şehirden 20 takıma ulaşmamızı sağlayan Çocuk Fonu aynı zamanda STEM alanındaki toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlama hedefimizi de destekledi. Çocuklarla çalışmaları yürüten öğretmenler arasında da deneyim paylaşma ve öğrenme ortamı oluşturmamızı sağladı. STEM alanında çalışmaların biraz daha maliyetli olması sebebiyle 20 takıma eş zamanlı ulaşabileceğimiz fonlara erişmek her zaman kolay olmuyor. Bu kapsamda önceliği çocuklar olan Çocuk Fonu bizim için oldukça değerli ve destekleyici oldu.

Çocuk alanında hedef grubun büyüklüğü ve ihtiyaçlar ile çalışmaların çeşitliliği farklı bağışçıların desteklerini önemli kılıyor. Bilim Kahramanları Derneği olarak 4 – 19 yaş aralığı için yürüttüğümüz farklı STEM projeleri için farklı kurumsal ya da bireysel bağışçıların desteğine her zaman ihtiyaç duyuyoruz. Farklı bir açıdan bakınca da araştırmalar yeni dünyada, donanımlı iş gücü ile verimlilik ve yenilikçilik odaklı çalışmalara ağırlık vererek, ülkelerin hem ekonomik büyümeyi sağlayabileceği hem de gezegenin sürdürülebilirliğine katkı sunan bir gelişimi destekleyebileceğini gösteriyor. Bunu yapabilmenin temelinde ise başta STEM olmak üzere farklı becerileri destekleyen eğitimler ile erken yaşlardan itibaren çocukları desteklemek yatıyor. Bu sebeple çocuk alanında çalışmaları destekleyen tüm bağışçıların gelecek için çok değerli bir katkı sunduğunu söyleyebiliriz. 

Bilim Kahramanları Derneği’nin gelecek dönemde yapmayı planladığı çalışmalardan ve önceliklerinden bahseder misiniz? 

Bilim Kahramanları Derneği olarak gelecek dönemde FIRST LEGO League ve Dünya Robot Olimpiyatı Türkiye programlarımızı uygulamak ve daha fazla sayıda çocuğa, özellikle de dezavantajlı gruplara, ulaşmak için çalışmaya devam edeceğiz.  Hali hazırda uyguladığımız projelerimizin etkisini daha da arttırarak devam edebilmek için bağışçılarımızla iletişim kurmaya devam edeceğiz. Buna ek olarak, daha fazla sayıda dezavantajlı çocuğa ulaşmak için hem devlet okullarında kalıcı bilim atölyeleri kurmak hem de öğretmenlerin STEM alanındaki becerilerini destekleyecek eğitim programları ve uygulamalar geliştirmek öncelikli hedeflerimiz arasında yer alıyor. Ayrıca çocuklara ve gençlere ulaşacağımız projelerde, başvurularımızı hem iletişim ve görünürlük boyutlarını destekleyecek hem de genç gönüllülere ulaşacak, beceri kazanımlarını destekleyecek şekilde hazırlamak istiyoruz. 

 

Çocuk Fonu’nun 2022 Dönemi Başvuruları Sona Erdi

By | Çocuk Fonu

Çocukların ihtiyaçlarının giderilmesi ve haklarının tesis edilmesi için 0-15 yaş arası çocuklarla çalışan sivil toplum kuruluşlarının (STK) projelerini ve kurumsal gelişimlerini desteklemek amacıyla Turkey Mozaik Foundation işbirliğiyle, bireysel ve kurumsal bağışçıların desteğiyle hayata geçirdiğimiz Çoçuk Fonu’nun 2022 dönemi başvuruları sona erdi.

Fona teknik kriterlere uyan toplam 47 STK başvuruda bulundu. Başvuruların 41’i dernek, 3’ü  vakıf, 1’i kooperatif, 1’i sendika ve 1’i vakıf üniversitesi uygulama ve araştırma merkezi tüzel kişiliğine sahip kuruluşlar tarafından yapıldı. Fona Ankara, Antalya, Balıkesir, Bursa, Düzce, Gaziantep, Giresun, Isparta, İstanbul, İzmir, Karabük, Karaman, Malatya, Sakarya ve Şanlıurfa olmak üzere 15 ilden başvuru alındı. Çocuk Fonu’ndan talep edilen toplam hibe tutarı 5.493.750 TL oldu.

Çocuk Fonu’nun 2022 Dönemi Başvuruları Açıldı

By | Çocuk Fonu

Çocukların ihtiyaçlarının giderilmesi ve haklarının tesis edilmesi için 0-15 yaş arası çocuklarla çalışan sivil toplum kuruluşlarının (STK) projelerini ve kurumsal gelişimlerini desteklemek amacıyla Turkey Mozaik Foundation işbirliğiyle, bireysel ve kurumsal bağışçıların desteğiyle hayata geçirdiğimiz Çoçuk Fonu’nun 2022 dönemi başvuruları açıldı.

Fonun 2022 döneminde iki temel öncelik alanı ve bu iki alanın altında belirtilen alt başlıklara yönelik yapılıyor. Bu bağlamda, başvurularda çocuk haklarını ve çocuk çalışmaları alanını desteklemeye yönelik aşağıda yer alan başlıklardan en az bir tanesinin yer alması beklenir:

A) Çocuk haklarının ve çocuğun iyi olma halinin desteklenmesi;

  • Çocuk yoksulluğu ile mücadele, eğitim dışında kalan çocuklar ve çocuk işçiliğine yönelik çalışmalar,
  • Özellikle yetişkinlerle ve çocuklarla çocuk hakları (ayrımcılık, şiddetsizlik, vb.) üzerine yapılan faaliyetler,
  • Çocuğa yönelik ihmal ve istismarın önüne geçebilecek, çocuğun beden ve ruh sağlığını korumaya yönelik çalışmalar,
  • Başta iklim ve ekoloji olmak üzere sivil toplumun farklı alanlarının çocuk hakları ve çocuk çalışmaları ile kesişiminde yapılan çalışmalar,
  • Dijital araçlar, dijital dünyada çocuklar ve dijital araçların güvenliği üzerine çocuklarla yapılan faaliyetler,
  • Çocuk hakları ve çocuk katılımının yaklaşan genel seçimle ilgili paydaşların gündemine dahil edilmesi ve bu çerçevede demokrasi kültürünün geliştirilmesine yönelik çalışmalar,
  • Acil durumlarda (doğal veya insan eliyle gerçekleşen afetler/olaylar) çocuklara yönelik destekler.

B) Çocuk çalışmaları alanının ve bu alanda çalışan STK’ların güçlenmesi;

  • Alanda çalışan hak temelli kuruluşların varoluşlarını destekleyen (kira, fatura, maaş, vb.), kurumsal kapasitelerini güçlendiren çalışmalar,
  • Alandaki diğer paydaşlarla (STK’lar, aktivistler, uzmanlar vb.) çocuk hakları zemininde dayanışma, işbirliği ve ağ kurma temelli faaliyetler,
  • Çocuk hakları alanını destekleyen, alanın ihtiyaçlarını ortaya koyan veya ihtiyaçlara yönelik çözümler sunan araştırma, veri çıkarma, raporlama, çeviri gibi çalışmalar,
  • Alanın ve alandaki STK’ların sorunlarının ve çözüm önerilerinin konuşulduğu/tartışıldığı çalışma toplantıları,
  • Alanda çalışan kuruluşların itibarını ve çocuk hakları alanında çalışan kişilerin/uzmanların esenliklerini gözeten, onları güçlendiren çalışmalar.

Aşağıda yer alan başvuru kriterlerine uyan ve tüzel kişiliğe sahip kuruluşlar hibe programına başvurabilirler:

  • Dernek, vakıf, kooperatif ya da kâr amacı gütmeyen ve tüzel kişiliğe sahip kuruluşlar,
  • Çocuk alanında deneyim, kurumsal kapasite ve vizyona sahip olan,
  • 2021 yılından beri sahada aktif olarak çalışan,
  • 2021 yılı gelirleri 30.000 TL ile 3.000.000 TL arasında olan kurumlar (başvuran kuruluş bir vakıf üniversitesi merkezi ise bu birimin gelirleri geçerlidir).

Çoçuk Fonu 2022 dönemi kapsamında STK’lara dağıtılacak hibenin toplam tutarı en az 390.000 TL’dir. Başvuru yapan STK’lar hibe programından en fazla 130.000 TL talep edebilirler.

Fona başvurmak isteyen kuruluşların başvuru formunu eksiksiz şekilde doldurarak 21 Kasım 2022 Pazartesi günü saat 18:00’e kadar göndermeleri gerekir.

Çoçuk Fonu 2022 dönemi hakkında detaylı bilgilere (başvuru koşulları, değerlendirme kriterleri ve fon takvimi) ve başvuru formuna buradan ulaşabilirsiniz.