Category

Eğitimde Yenilikçi Yaklaşımlar Fonu

Sanat Tarihçileri Derneği ile Eğitim için Sosyal Bilimler: Arete Projesini Konuştuk

By | Eğitimde Yenilikçi Yaklaşımlar Fonu

Sanat Tarihçileri Derneği (SATAD), Türkiye’de kültür ve sanat tarihi bilincini arttırmak amacıyla projeler geliştiren ve eğitimler düzenleyen SATAD, Türkiye’deki kültür varlıklarının bilinirliğini arttırılması ve bu varlıkların korunması amacıyla çalışmalarını yürütüyor.SATAD hibe desteğimizle, Sürdürülebilir Eğitim için Sosyal Bilimler: Arete projesini hayata geçiriyor. Dernek, proje ile eğitimden uzak kalmış veya hali hazırda eğitime devam edemeyen 15-24 arası çocukların ve gençlerin sürdürülebilir, bilimsel ve uygulamalı bir eğitim programına ücretsiz olarak erişmesini sağlamak amacıyla çalışmalarını yürütüyor.

Sanat Tarihçileri Derneği’nden Dr. Hüseyin Sami Öztürk ile yaptığımız röportajda; derneğin faaliyetleri, sanat tarihi kavramı, dijitalleşen dünyada sanatın dönüşümü, açık erişim kaynakların eğitim yoksulluğuyla mücadeledeki rolü ve proje kapsamında yürütecekleri çalışmalar hakkında konuştuk.

Sanat Tarihçileri Derneği Eğitimde Yenilikçi Yaklaşımlar Fonu kapsamında Vakfımızdan ilk kez hibe alıyor. Okuyucularımızın derneğinizi daha yakından tanıyabilmesi için kuruluş amacınızdan ve yaptığınız çalışmalardan bahseder misiniz?

Sanat Tarihçileri Derneği, 2016 yılında İstanbul merkezli olarak kurulan mesleki ve bilimsel faaliyet yürüten sivil toplum kuruluşudur. Kurulduğumuz günden bugüne Boğaziçi Üniversitesi, Bahçeşehir Üniversitesi gibi birçok üniversitede konuşma ve etkinlikler düzenledik. Aynı zamanda Kadıköy Belediyesi, Üsküdar Belediyesi gibi yerel yönetimlerle işbirlikleri geliştirerek sanatı, kültürel mirası, tarihi ve hafızayı destekleyen onlarca etkinlik düzenledik. Ayrıca sosyal ve bilimsel projelere sürekli bir katılım ve destek mekanizması olarak fayda sağlıyoruz.

Dernek olarak, bilimsel anlamda üniversitelerde bir disiplin olan sanat tarihi ve ilişkili bilimleri daha fazla toplumsal alana yayarak, bilgiyi anlaşılabilir hale getirmeyi ve toplumsal bir katkı sağlamayı amaçlıyoruz.  Bu sayede definecilik, kültürel soykırım, sanata olan ilgisizlik, kültürel politikalar gibi hususlarda bir farkındalık durumu oluşturmayı hedefliyoruz.

Sanat tarihi kavramından bahsedebilir misiniz? Sanat tarihi hem toplumlar için hem de bireyler için neden önemlidir?

Sosyolog Ali Akay’ın da sanat tarihini “sıra dışı bir disiplin” olarak tanımlar çünkü konu resim, heykel, grafik baskı, mural, video, fotoğraf, tipografi gibi insan üretimi olan her şey. Burada konu yazılı bir dil ile ifade edilmediği için görsel okuryazarlığın devreye girdiği bir alandır. Bu nedenle bir sanat tarihçisi; tarihsel metinlere, arkeolojik buluntulara, antropolojik teoremlere, sosyolojinin alan çalışmalarına ihtiyaç duyar ve bir psikanaliz uzmanı gibi işin/eserin ve sanatçının izini sürer. Sanat tarihçileri için metodoloji anlamında çok fazla kullanıma açık olan disiplinler var. Eski sanat tarihi yazımında formun üretimi ve biçimini ön plana alarak bunun üzerine form evrimini tartışmak bir modaydı. Fakat günümüzde sadece görülen formun evrimini incelemek sanat tarihi için arkaik bir metot olarak kalıyor. Tam da bu nedenle beşerî bilimlerden yavaşça çıkarak sosyal bilimlerin sahasına giren bir sanat tarihi yazımı başlıyor.

Eğer ki birey ya da toplum, estetik bir göze sahip olmak, iyi fotoğraflar çekmek, güzel giyinmek, balkondaki saksılarını güzel bir biçimde yerleştirmek istiyorsa sanatsal beğeni duygusuna sahip olmak durumundadır. Örneğin İstanbul’dan Anadolu’ya doğru giden bir otoyolda aracınız ile yola çıkarsanız, şehirlerin her birini tabelalara dahi bakmaksızın birbirleriyle karıştırabilirsiniz çünkü mimari anlamda bir beğeni kaygısı güdülmeden yapılmış olan binalar topluluğu karşınıza çıkacak. Toplum ya da birey fark etmeksizin herkesin sanat tarihi ve kültürel miras üzerine eğitimler alması, hatta bunun ilkokulda başlayan bir süreç olması gerekiyor. Anadolu’yu düşündüğünüzde belki de dünyanın hiçbir yerinde benzeri olmayacak kadar kültürel miras çeşitliliği görüyoruz. Göbeklitepe-Çatalhöyük, Medler, Assurlular, Hititler ve Geç Hititler, Antik Yunan ve Roma, Bizans, Haçlılar, Rumi Selçuklular, Memlükler, Artuklular, Beylikler, Osmanlılar ve ardından Türkiye… Bu kadar birbirinden farklı mimari ve sanatsal formun bir arada olduğu tek coğrafya modern Türkiye coğrafyası aslında. Üstüne sadece şu an majörlerini anmış durumdayız. Bu dünyanın hiçbir yerinde yok, işte bizim ödevimiz bunu Türkiye’ye ve dünyaya anlatarak, bir arada yaşamı, estetik beğeniyi, aslında çaresi bizde olan formülleri açığa çıkarmak.

Gelişen teknoloji, sanat eserlerinin ortaya çıkış sürecinin değişmesine ve yeni kavramların ortaya çıkmasına neden oluyor. Bunlardan birisi de son dönemlerde sıklıkla duyduğumuz veri bilimi ile yapay zekâyı buluşturan yapay zekâ sanatı. Gün geçtikçe daha da dijitalleşen bir dünyada sanat nasıl bir dönüşüm yaşıyor?

Teknolojinin hızla ilerlemesine paralel önce yeni mecralar açılıyor ve ardından ‘insan bunun neresinde?’ bağlamına ait sorular yükseliyor. Bazı sanat tarihçi için 1980’lerden sonra Türkiye’de de hızlıca gelişen çağdaş sanat formlarından beri bir sanat deneyimi yok aslında. Biz bu gruba klasikçiler, insan emeğine âşık olanlar diyebiliriz. Diğer yandan yeniliğe açık ve bunun da günümüzün getirdiği yeni bir alan olduğunu iddia eden NFT, yapay zekâ işlerini destekleyen gruplar mevcut. Aslında biz Dada akımından beri neredeyse hiç bir sanatsal üretime “eser” demiyoruz. Bunun yerine “artwork/iş” anlamına gelen bir terim kullanmayı tercih ediyoruz. Bu noktada üretilen işlerle birlikte sanat tarihi bilimi de değişmeye başlıyor. Çok daha iletişim biliminin alanına giriyor ve görsel kültür dediğimiz yeni bir alan oluşmaya başlıyor. Bu alan tüm teknolojik koşulları ve ilerlemeyi kabul ederek ziyadesiyle felsefe ve sosyolojiden fayda eden, bu tür bilimlerin takım çantasını taşıyan bir alana dönüşüyor. Gelecekte, teknolojinin ilerlemelerini ve ona sanat tarihinin düşeceği şerhleri birlikte izleyeceğiz.

Avrupa Birliği 2018 yılını “Avrupa Kültürel Miras Yılı” ilan etmişti. Buradaki hedef; yeni jenerasyonun geçmiş kültür birikimini sahiplenmesi ve onu anlamasına yönelmesiydi. 2018 yılında Sanat Tarihçileri Derneği olarak bizler de çeşitli kültürel miras etkinliklerine katılarak Brüksel’den bir temsil aldık. Sanat tarihi, elindeki verileri korumak ve bu verileri yeni jenerasyonlara aktararak yeni yollar açmaktan sorumludur. Turizmin yıkıcı etkilerini onararak sürdürülebilir bir turizmin varlığı ortaya çıkarmalıdır. Sanat bir yandan dijitalleşirken hem onu anlamak, yapay zekayı tanımak hem de geçmiş birikimleri yeniden tanıtmak durumunda hissediyoruz. Her şey çok hızlı değil mi?

Hibe desteğimizle Sürdürülebilir Eğitim İçin Sosyal Bilimler Projesi: Arete projesini hayata geçireceksiniz. Bu proje fikri nasıl ortaya çıktı? Proje kapsamında ne tür çalışmalar yapmayı planlıyorsunuz?

 Arete, 2020 yılında hem Türkiye’de hem de Dünya’da giderek daha yaygın ve daha yıkıcı bir fenomen haline gelen ve özellikle COVID-19 ve onun geride bıraktığı ekonomik, kültürel ve toplumsal etkilerle hızlanan öğrenme yoksulluğu alanında yenilikçi, sürdürülebilir ve kapsamlı bir eğitim programı sunma amacı ile ortaya çıktı. Bu proje kapsamında özellikle 16-24 yaş arası eğitime erişemeyen gençler hedefleniyor; ancak bunun yanı sıra, arkeoloji, eskiçağ tarihi ve sanat tarihi gibi alanlara meraklı farklı yaş ve eğitim sınıflarının da yararlanması amaçlanıyor. Bu doğrultuda;

  1. Eğitim programlarının sürdürülebilir olması amacıyla ders kayıtları, röportajlar ve özel içeriklerin kamuya açık hale getirilmesi için bir Arete YouTube kanalının yayına alınması,
  2. Eğitim programının yalnızca işitsel olarak kamuya açık hale getirilebilmesi için Spotify üzerinden yayın yapacak bir podcast kanalının oluşturulması ve bu hizmetlerin sağlanabilmesi amacıyla nitelikli ses kayıt alt yapısının oluşturulması,
  3. Twitter, Instagram, Facebook, Linkedin ve Twitch için kurumsal kimlik çalışmasının gerçekleştirilmesi, bir tanıtım dilinin oluşturulması ve bir stok paylaşım havuzu yaratılması,
  4. Verilen derslerin, öğrenim kitapçıkları haline getirilmesi ve internet sitesi aracılığıyla e-kitap formatında kamuoyunun kullanımına sunulması.

Proje kapsamında üreteceğiniz dersler ve farklı içerikler açık erişim kaynağı olarak sunulacak. Özellikle sanat tarihi öğrencileri için çeşitli kaynak listeleri de hazırlayan bir kuruluş olarak sizce açık erişim kaynakların sayısının artması eğitim yoksulluğu ile mücadelede etkili bir yöntem olabilir mi?

Bu soruya cevabımız kesinlikle evet olacaktır. İnternet bilgiye hızla ulaşabileceğimiz birçok veri kaynağını önümüze sunuyor. Sosyal medya başta YouTube ve Spotify olmak üzere Instagram, Twitter ve buna benzer platformlar geliyor. Ayrıca, birçok kitabın veya makalenin, okuyuculara ücretsiz olarak sunulduğu siteler de mevcut. İşte, günümüzde eğitim düzeyi ya da ekonomik durumu ne olursa olsun herkes söz konusu bu platformlardan veya sitelerden birini, günde en az bir kez dahi olsa takip ediyor, kullanıyor ve istediği bilgiye ulaşıyor. Giderek artan bir takipçi grubuna sahip bu platform ve siteler, doğru kullanıldığında, insanların eğitim açlığını ya da eksikliğini giderecek niteliktedir. Hatta insanlar yolda, otobüste, işte, tatilde veya evde herhangi bir iş yaparken dahi bu platformları kullanarak eksikliğini hissettikleri ya da öğrenmek istedikleri konuları dinleyerek/okuyarak birçok bilgiye ulaşabiliyor. Böylece ister işte ister tatilde olsun, insanlar kendi gündelik rutinlerini aksatmadıkları gibi, istedikleri bilgilere sahip olabiliyor. Bu da eğitim ve kültürel hayatta herkese bir fırsat eşitliği sağlıyor.

Başka Bir Okul Mümkün Derneği Öğretmenler için Desteğim Cebimde Projesini Tamamladı

By | Eğitimde Yenilikçi Yaklaşımlar Fonu

Başka Bir Okul Mümkün Derneği (BBOM), Türkiye’de erken çocukluk ve ilkokul eğitiminin katılım ve barış yönünde gelişmesine katkıda bulunmak amacıyla çalışmalar yürütüyor. Dernek, demokratik yönetim ekseninde oluşturulan BBOM modeli ile öğrenme ortamındaki tüm öznelerin (çocuklar, öğretmenler, idari ve yardımcı personel ve gerektiğinde ebeveynler) odakta olduğu barışçıl, sosyal ve duygusal becerileri destekleyici yaklaşımların yer aldığı bir öğrenme topluluğu oluşturmayı hedefliyor. BBOM, Latro Kimya işbirliği ile hayata geçirdiğimiz Eğitimde Yenilikçi Yaklaşımlar Fonu’nun 2021 döneminde sağladığımız hibe desteği ile Öğretmenler İçin Desteğim Cebimde projesini hayata geçirdi. BBOM ile öğretmenlerin sosyal ve duygusal alanda mesleki ve kişisel gelişimleri için sürdürülebilir bir destek oluşturmak amacıyla sosyal duygusal öğrenme yaklaşımının temelinde yer alan beceri sınıflandırması çerçevesinde Android ve IOS destekli bir uygulama geliştirdi.

Başka Bir Okul Mümkün Derneği ile yaptığımız röportajda proje kapsamında yürüttükleri faaliyetler, mobil bir uygulama gerçekleştirirken yaşadıkları zorluklar, çevrimiçi eğitim sonrası okula dönüşte öğretmenlerin ortaya çıkan ihtiyaçları ve derneğin gelecek dönem planları hakkında konuştuk.

Hibe desteğimizle hayata geçirdiğiniz Öğretmenler için Desteğim Cebimde projesini tamamladınız. Proje kapsamında yürüttüğünüz çalışmalardan bahseder misiniz?

Öğretmenin sosyal ve duygusal becerileri dediğimizde hangi alanlara odaklandığımızla ilgili bir sınıflandırma yapmaya ihtiyacımız vardı. Sosyal ve duygusal beceri sınıflandırması yaparak uygulamanın çerçevesini belirlemiş olduk. Çalışmamızın duygu ve ihtiyaçlarla ilişkisini kurmak adına duygu ve beden ilişkisine dair bilimsel bir arka plan oluşturmak için literatür araştırmaları ve uzman görüşmeleri yaptık. Toplanan veriler ile duygu ve beden karşılıklarına dair bir haritanın tasarımını çalıştık. Böylece örnek olay-duygu- ihtiyaç haritasının tasarımının ilk adımı tamamlamış olduk.

Öğretmenlerin günlük yaşamlarında karşılaştıkları olayların duygu ve ihtiyaçlarla olan ilişkisini ortaya koymak amacıyla anket çalışması ve bir dizi atölyeden oluşan bir çalışma gerçekleştirdik. Topladığımız veriler sayesinde öğretmenlerin günlük yaşamlarında sıklıkla karşılaştıkları olaylar listelendi. Bu çalışmanın ardından olay-duygu- ihtiyaç haritası görsel olarak tamamlandı. Öğretmenin kendi gelişim alanlarını keşfetmesini sağlamak amacıyla sosyal ve duygusal becerilere ilişkin öz değerlendirme sorularının listelemesi hazırladık.

Kullanıcı deneyimi ve kullanıcı ara yüzü tasarımı tamamlanan uygulama ekranlarını ilk örneği yapılarak öğretmenlerden oluşan bir gruptan geri bildirimler aldık. Uygulamanın öğretmenin sosyal ve duygusal becerilerinin bütüncül bir şekilde desteklenmesine hizmet edecek süreç planlaması yaptık. Öğretmenlerin sürdürülebilir iletişim başlığı altında kendilerini değerlendirmelerini sağlayan bir ölçek ile öğretmenlerin ihtiyaç duyduğu beceriler yönelik bir alan araştırması yaptık ve çıktıları projenin devam yıllarının planlanmasında kullandık.

Öğretmenler için Desteğim Cebimde projesi kapsamında ilk kez bir mobil uygulama geliştiriyorsunuz.  Yerel ölçekte çalışmalar yapan dernekler mobil uygulamalar geliştirirken ne tür zorluklarla karşılaşıyor? Benzer çalışmalar yapacak olan sivil toplum kuruluşlarına (STK) neler önerirsiniz?

Mobil uygulama geliştirmek için yola çıkan bir STK farklı bir alanda yeni bir işbirliği kurma ve sürdürme yolunda oldukça fazla deneyim kazanıyor. Bu alanda çalışan profesyoneller ve STK’lar arasındaki iletişimin güçlü olması oldukça önemli. Öte yandan bir uygulama geliştirirken mutlaka hedef kitle olan kullanıcıların deneyimini göz önünde bulundurmak gerekli. Bunun için yapılacak ilk örnek çalışmalarına önemli bir odak koyulmalı. İlk örneğe odak koymak ortaya çıkacak uygulamanın hedef kitlenin ihtiyaçlarını tanımlamada öngörülemeyen noktaları keşfetmek açısından kıymetli.

COVID-19 salgını sonrası yeniden başlayan yüz yüze eğitimin ikinci yılı kısa bir süre önce başlandı. Beraber çalışma yürüttüğünüz grupları göz önüne aldığınızda öğrencilerin ve öğretmenlerin ortaya çıkan yeni ihtiyaçlarından ve bu ihtiyaçları karşılamak için yaptığınız çalışmalardan bahseder misiniz?

Hem ülkemizde hem de dünyamızda etkisini gösteren COVID-19 salgını ile eğitim ortamlarında hem öğretmenlerin hem de çocukların günlük yaşam pratikleri büyük ölçüde değişti. Bu dönemde özellikle öğretmenlerin yeni beceriler geliştirmesi ve çalışma ortamında mevcut duruma uyumlu yeni stratejiler belirlemeleri gerekti. Pandeminin etkisiyle günlük yaşamlarında değişen koşullara uyum sağlamaya çalışan öğretmenler yüz yüze eğitime dönüldüğünde ortaya çıkan öğrenme açığı ve sınıf iklimini yeniden inşa etme çabasıyla her geçen gün gittikçe daha fazla zorlanmaya başladı. Bu noktada öğretmenlerin zorlandıkları alanlara yönelik destek alabilecekleri mekanizmaların da azlığı onların farklı stratejiler geliştirmelerine destek olacak kaynağı sağlamadığını söylemek mümkün. Dolayısıyla öğretmenlerin günlük yaşamlarında sıklıkla içinde durmakta zorlandıkları olaylarla karşılaştıklarını söylenebilir.

Öğretmenler sınıf ve okul iklimini tüm öznelerle kurduğu ilişkilerde kimi zaman hissettiği duygular ve ihtiyaçlarıyla bağlantı kurmakta zorlanıyor ve bu durumda esenliklerini etkiliyor. BBOM olarak öğretmenlerin kendi esenliklerini merkeze alarak sosyal ve duygusal açıdan ihtiyaç duydukları becerilerle ilgili gelişim alanlarını desteklemek için çeşitli programlar geliştiriyoruz.

Eğitimde Yenilikçi Yaklaşımlar Fonu’ndan aldığınız hibe desteğinin derneğinize ve çalışmalarınıza ne tür katkıları oldu? Eğitim alanında yapılan çalışmaların farklı bağışçılar tarafından desteklenmesi sizce neden önemli?

Desteğim Cebimde projesi fikri doğduğunda öğretmenlerin günlük yaşamalarında sıklıkla karşılaştıkları zorluklar olduğunu ve bu zorlukları okul iklimini tüm paydaşları ile çeşitli alanlarda yaşadıklarını biliyorduk. Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde yaşayan ilkokul öğretmenleri ile yaptığımız örnek olay atölyeleri ile öğretmenlerin günlük yaşamlarında yaşadıkları zorlukların haritasını çıkarmış olduk. Öte yandan öğretmenler sınıf ve okul iklimini oluşturan çocuk, meslektaş, ebeveyn gibi her bir özne ile kurduğu ilişkilerde kimi zaman hissettiği duygular ve ihtiyaçlarıyla bağlantı kurmakta zorlanıyor ve bu durumda esenliklerini etkiliyor. Yaptığımız çalışmalarda öne çıkan dikkat çekici nokta öğretmenlerin okul ortamında karşılaştıkları olaylar, hissettikleri duygular ve ihtiyaçlar genellikle birbirine benzer ve ortak olduğu. Bu noktada öğretmenlerin sürdürülebilir bir şekilde desteklenmesi büyük önem taşıyor. Yapılan çalışmaların farklı bağışçılar tarafından desteklenmesi sürdürülebilirliğe de katkı sunuyor.

Başka Bir Okul Mümkün Derneği’nin gelecek dönemdeki öncelikleri ve yapmayı planladığı çalışmalardan bahseder misiniz?

Desteğim Cebimde Projesi ile BBOM olarak öğretmenlerin ihtiyaçlarına yönelik önemli bir içgörü elde ettik. Bu bağlamda uygulamanın içeriğinin zenginleştirilmesi ve öğretmenlerin ihtiyaçlarına bütüncül bir çerçeveden yanıt veren uygulamaların dahil edilmesi önceliğimiz. Projeyi BBOM’un geliştirdiği tüm programların kolaylıkla erişilebileceği etkileşimli bir platform haline getirme niyetimiz var. Bununla birlikte öğretmenin sosyal ve duygusal becerilerine yönelik gelişim alanlarında ihtiyaç duydukları desteğe yönelik programların geliştirilmesi ana odağımız diyebiliriz.

Sulukule Gönüllüleri Derneği ile Eğitim Hakkı için Beslenmeye Erişim Projesini Konuştuk

By | Eğitimde Yenilikçi Yaklaşımlar Fonu

Tüm çocukların eğitime adil ve eşit şekilde erişimini sağlamak amacıyla çalışmalar yapan Sulukule Gönüllüleri Derneği (SGD), risk altında, dezavantajlı ve ayrımcılığa maruz kalmış gruplarla, öncelikli olarak okulu terki önlemek, kadınlara ve çocuklara hakları konusunda farkındalık kazandırmak amacıyla hak temelli çalışmalar yapıyor. Latro Kimya işbirliğiyle hayata geçirdiğimi Eğitimde Yenilikçi Yaklaşımlar Fonu’nun 2022 döneminde hibe desteği sağladığımız SGD, hayata geçireceği Eğitim Hakkı için Besleneme Erişim Hakkı projesi ile İstanbul Karagümrük bölgesinde bulunan bir ortaokul ve bir ilkokuldaki 20 öğrenciye beslenme desteği sağlayacak. Aynı zamanda öğretmenleri ve bakım verenleri beslenme desteğinin çocukların bütünsel gelişim hakları bağlamında gerekliliği konusunda bilgilendirmek amacıyla atölye çalışmaları düzenleyecek.

Sulukule Gönüllüleri Derneği Proje/İletişim Sorumlusu ve Atölye Kolaylaştırıcısı Şefika Kübra Kalender ile gerçekleştirdiğimiz röportajda; derneğin gönüllülerle geliştirdiği işbirliği, derinleşen yoksulluk koşullarının okul terkine etkisi, beslenme desteğinin önemi ve proje kapsamında yürütecekleri çalışmalar hakkında konuştuk.

Vakfımızı takip edenler derneğinizin risk altında, dezavantajlı ve ayrımcılığa maruz kalmış gruplarla, öncelikli olarak okulu terki önlemek, kadınlara ve çocuklara hakları konusunda farkındalık kazandırmak amacıyla çalışmalar yürüttüğünü biliyor. Bu öncelikler doğrultusunda, 2023 yılında ne tür çalışmalar yapmayı planlıyorsunuz?

2023 yılı faaliyetlerimizi çocukların iyi olma hallerini destekleyecek ve çocukla temas halindeki yetişkinleri (öğretmen, okul yöneticileri, bakım verenler) güçlendirecek şekilde kurguladık. SGD’nin çalışma sistemini geliştirmek, etkisini artırmak ve yaygınlaştırmak istiyoruz. Bu kapsamda; çocuklara ve gençlere yönelik dernek mekânında ve okul alanında yıl boyunca devam edecek oyunla öğrenme metotlarının kullanıldığı atölyeler ile birlikte psiko-sosyal destek çalışmaları yürüteceğiz. Aynı zamanda vaka çalışmaları ile okul terki riski olan ya da okul sisteminin dışında kalmış çocuk ve gençleri faaliyetlerimize dahil edeceğiz. Eğitim bursu, beslenme desteği gibi sosyal desteklere de devam edeceğiz. Bakım verenler için okuma pratiğini ve kadınların iyi olma halini destekleyecek temalarda (özgüven, öz bakım, iletişim, sosyal haklar vb.) güçlendirici atölyelere devam edeceğiz. Öğretmenler ve bakım verenlere yönelik ise Latro Kimya ve Sivil Toplum için Destek Vakfı desteğiyle devam ettiğimiz projemiz kapsamında beslenme desteği konusunda farkındalık düzeylerinin arttıracak atölyeler yapacağız.

Derneğimizin hedef kitlesine uygun etkili bir ihtiyaç analizi yöntemi geliştirmeyi hedefliyoruz. İzleme&değerlendirme süreçlerinde çocuk odaklı tasarım yapmak istiyoruz. Bu doğrultuda, derneğimizin paydaşlarının modele katkı sunmasını sağlayacak çalıştaylar düzenlenmeyi ve modeli yazılı hale getirerek, yaygınlaştırmayı amaçlıyoruz.

Yakın zamanda düzenlediğiniz gönüllü oryantasyon eğitimiyle 2022-2023 gönüllülerinizle bir araya geldiniz. Gönüllülerin Sulukule Gönüllüleri Derneği’nde üstlendiği görevlerden ve gönüllülerle birlikte çalışırken dikkate aldığınız ilkelerden bahseder misiniz?

Risk altında ve dezavantajlı gruplarla uzun dönemli çalışmak gerekiyor. Bu sebeple atölyelerimiz bir okul dönemi boyunca devam ediyor. Gönüllülerimizi, çalışmalarımıza düzenli katılması şartı ile kabul ediyoruz.

Gönüllüler, saha çalışmalarına katılmadan önce iki gün süren oryantasyon eğitimine katılıyorlar. Bu eğitimde, derneğimizin çalışma prensipleri aktarılırken risk altındaki kadınlar ve çocuklarla çalışma yöntemleri, çocuk güvenliği ve koruma gibi başlıklar üzerinde duruyoruz.

Tüm çalışanlar ve gönüllüler, derneğimizin Çocuk Güvenliği Politikası ve Prosedürleri’ne uymakla yükümlüdür. Bu politika kapsamında davranış kuralları mevcuttur. Derneğimizin çalışmalarında yer alan tüm yetişkinler, çocuğun üstün yararını gözeterek, çocukların katılımı ile sürdürmeyi taahhüt eder.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun yayımladığı rapora göre Türkiye’de sürekli yoksulluk oranı 2021 yılında arttı. Türkiye’de her geçen gün daha da zorlaşan ekonomik koşulların okul terkine etkisiyle ilgili gözlemlerinizi paylaşabilir misiniz? Toplumsal cinsiyet temelli eşitsizlik nedeniyle çok boyutlu dezavantaj yaşayan kız çocuklarından, çocuklardan ve bakım verenlerden nasıl geri bildirimler alıyorsunuz?

Bulunduğumuz bölgedeki üç okulun okul psikolojik danışmanları, öğretmenler, okul yöneticileri ve kantin görevlileriyle düzenli temas halindeyiz. İletişimde olduğumuz bakım verenlerden beslenme ve kırtasiye için destek talebini çok sık duymaya başladık.

Okul döneminde atölyelerimize katılan çocuklar -özellikle 10-14 yaş arası çocuklar- işe girmek zorunda kaldıkları için atölyelerimize devam edemedi. Ne yazık ki ekonomik zorluklar çocuklarla çalışmayı her geçen gün zorlaştırıyor. Özellikle lise çağındaki çocukların açık okula kaydolma eğilimlerindeki artış dikkat çekiyor. Okul sisteminden dışlanan, ayrımcılığa uğrayan çocuklar çalışmayı tercih edebiliyor. Açık okul sistemi çocuğu koruyan ve eğitime devam edebilmesine olanak tanıyan bir yapıya sahip değil.

Kız çocukları özelinde baktığımızda ise bu durum çocuk yaşta erken ve zorla evliliklerin artması ihtimalini bize gösteriyor. Açık okula geçen kız çocuklarının bakım emeği yükü de artıyor.

Sulukule Gönüllüleri Derneği olarak 13 yıldır İstanbul Karagümrük Mahallesi’ndeki farklı okullarda öğrencilere yönelik beslenme desteği uyguluyorsunuz. Beslenme desteğinin öneminden bahseder misiniz? Faaliyet yürüttüğünüz bölge özelinde düşündüğünüzde beslenme desteğinin çocukların eğitim hayatına sağladığı etkilerden de bahsedebilir misiniz?

Okullarda öğrencilere yönelik beslenme desteğinin birçok olumlu etkisi bulunuyor. Bunlardan birisi de çocuğu okul sistemi içerisinde desteklemek için önemli bir araç olması. Beslenme desteğinin sınıf tekrarının azalmasına ve akademik performansın iyileşmesine olumlu bir etkisi bulunuyor. Aynı zamanda çocuk işçiliğinin ve toplumsal cinsiyet temelli ayrımcılığın önlenmesine de katkı sunuyor.

Öğrencilere yönelik beslenme desteği sunmak için okul yönetimi, okul psikolojik danışmanları, öğretmenler, okul aile birliği, bakım verenler ve katin görevlileriyle işbirliği halinde çalışıyoruz. Okul psikolojik danışmanları çocukları takip ediyor, çocuğun başka bir sorunu olduğunda erken fark ederek müdahale edebiliyor. Kantin aracılığıyla çocuğun okula gidip gitmediğini öğrenme fırsatını yakalıyoruz.

Beslenme desteği alan çocuklar derneğin diğer faaliyetlerinden de yararlanabiliyor. Çalıştığımız okulda öğretmenler ve bakım verenler de beslenmeye katkı sunuyor. Beslenme desteği bu şekilde okullar tarafından sahipleniliyor.

Hibe desteğimizle Eğitim Hakkı İçin Beslenmeye Erişim projesini hayata geçireceksiniz. Projenin amacından ve proje kapsamında yapmayı planladığınız çalışmalardan bahseder misiniz?

Proje kapsamında, Karagümrük bölgesinde okuyan ve maddi güçlükler nedeniyle yeterli beslenemeyen çocukların beslenme haklarına erişimini desteklemeyi amaçlıyoruz. Aynı zamanda öğretmenlerin ve bakım verenlerin, okul beslenmesi konusunda hak temelli bir bakış geliştirmelerini hedefliyoruz. Bu yöntemle, okul ikliminde olumlu bir değişiklik yaratmayı amaçlıyoruz. Okuldaki paydaşlarımızın eğitimde yoksullukla mücadele edebilmeleri için desteklenmeleri gerektiğini düşünüyoruz. Bu amaç doğrultusunda proje kapsamında bir ortaokul ve bir ilkokulda 20 çocuğa beslenme desteği sağlayacağız. Bununla birlikte öğretmenler ve bakım verenlere atölyeler düzenleyeceğiz. Atölyeleri, beslenme desteğinin çocukların eğitime erişim ve bütünsel gelişim hakkını merkeze alacak şekilde kurgulayacağız.

Eğitimde Yenilikçi Yaklaşımlar Fonu’nun 2022 Dönemi Fon Başlangıç Raporu Yayımlandı

By | Eğitimde Yenilikçi Yaklaşımlar Fonu

Eğitim ve öğrenme yoksulluğu konularına odaklanan sivil toplum kuruluşlarının (STK) çalışmalarını desteklemek amacıyla Vakfımızın koordinasyonunda Latro Kimya işbirliği ve mali desteğiyle hayata geçirdiğimiz Eğitimde Yenilikçi Yaklaşımlar Fonu’nun yapısı, desteklediğimiz STK’lar ve yapacakları çalışmalara dair bilgilerin yer aldığı raporumuz yayımlandı. Fon kapsamında Sanat Tarihçileri Derneği’ne ve Sulukule Gönüllüleri Derneği’ne toplam 252.000 TL hibe desteği sağlıyoruz.

Eğitimde Yenilikçi Yaklaşımlar Fonu’nun yapısı, desteklediğimiz STK’lar ve yapacakları çalışmalara dair bilgilerin yer aldığı raporumuza buradan ulaşabilirsiniz.

 

Eğitimde Yenilikçi Yaklaşımlar Fonu’nun 2022 Döneminde Yapılan Başvurularla İlgili Değerlendirme Metnimiz Yayımlandı

By | Eğitimde Yenilikçi Yaklaşımlar Fonu

Eğitim ve öğrenme yoksulluğu konularına odaklanan sivil toplum kuruluşlarının (STK) çalışmalarını ve projelerini desteklemek amacıyla Vakfımızın koordinasyonunda Latro Kimya işbirliği ve mali desteğiyle hayata geçirdiğimiz Eğitimde Yenilikçi Yaklaşımlar Fonu’nun 2022 dönemi başvuru ve seçim süreçleri tamamlandı.

STK’ların bu süreçte öne çıkan ihtiyaçlarının daha iyi anlaşılabilmesi amacıyla Fonun bu dönemi için yapılan başvuruların yoğunlaştığı konulara, başvuru yapan kuruluşların genel durumu ve ihtiyaçlarına dair değerlendirmelerimizin yer aldığı açıklama metnine buradan ulaşabilirsiniz.

Eğitimde Yenilikçi Yaklaşımlar Fonu’nun 2022 Döneminde Desteklenecek STK’lar Belirlendi

By | Eğitimde Yenilikçi Yaklaşımlar Fonu

Eğitim ve öğrenme yoksulluğu konularına odaklanan sivil toplum kuruluşlarının (STK) çalışmalarını ve projelerini desteklemek amacıyla Vakfımızın koordinasyonunda Latro Kimya A.Ş işbirliği ve mali desteğiyle hayata geçirdiğimiz Eğitimde Yenilikçi Yaklaşımlar Fonu’nun 2022 döneminde desteklenecek STK’lar belirlendi. Fon kapsamında 2 STK’ya toplam 252.000 TL hibe desteği sağlayacağız.

Desteklenen STK’lar ve çalışmaları ile ilgili ayrıntılı bilgileri aşağıda görebilirsiniz:

Sanat Tarihçileri Derneği (SATAD): Türkiye’de kültür ve sanat tarihi bilincini arttırmak amacıyla projeler geliştiren ve eğitimler düzenleyen SATAD, Türkiye’deki kültür varlıklarının bilinirliğini arttırılması ve bu varlıkların korunması amacıyla çalışmalarını yürütüyor. Fon kapsamında 126.800 TL hibe desteği sağladığımız SATAD, Sürdürülebilir Eğitim için Sosyal Bilimler: Arete projesini hayata geçirecek. Dernek, proje ile eğitimden uzak kalmış veya hali hazırda eğitime devam edemeyen 15-24 arası çocukların ve gençlerin sürdürülebilir, bilimsel ve uygulamalı bir eğitim programına ücretsiz olarak erişmesini sağlamak amacıyla çalışmalarını yürütecek. Bu amaç doğrultusunda sosyal bilimlerin 8 farklı alanından oluşacak ücretsiz çevrimiçi bir eğitim programı hazırlayacak olan SATAD, katılımcıların başvuru işlemlerini yapabilecekleri ve daha sonrasında eğitim programını takip edebilecekleri bir internet sitesi kuracak. 8 ay sürecek çevrimiçi teorik eğitim ve yerinde pratik öğrenim sürecinin sonucunda herkesin erişimine açık, 40 farklı eğitimcinin 80 dersinden ve 20 farklı yayından oluşacak görsel ve işitsel bir kütüphane oluşturulacak.

Sulukule Gönüllüleri Derneği (SGD): Tüm çocukların eğitime adil ve eşit şekilde erişimini sağlamak amacıyla çalışmalar yapan SGD, risk altında, dezavantajlı ve ayrımcılığa maruz kalmış grupların okul terkini önlemek, kadınlara ve çocuklara hakları konusunda farkındalık kazandırmak amacıyla hak temelli çalışmalar yürütüyor. Fon kapsamında 125.200 TL hibe desteği sağladığımız dernek Eğitim Hakkı İçin Beslenmeye Erişim projesini hayata geçirecek. Dernek proje ile İstanbul Fatih ilçesine bağlı Karagümrük bölgesinde bulunan okullarda eğitim gören risk altındaki, dezavantajlı, ayrımcılığa maruz kalan ve maddi güçlükler nedeniyle besine erişemeyen çocukların beslenme haklarına erişimini desteklemek amacıyla çalışmalarını yürütecek. Bu amaç doğrultusunda ortaokul ve ilkokul öğrencisi toplam 20 çocuğa beslenme desteği sağlayacak olan SGD aynı zamanda öğretmenleri ve bakım verenleri beslenme desteğinin çocukların bütünsel gelişim hakları bağlamında gerekliliği konusunda bilgilendirmek amacıyla atölye çalışmaları düzenleyecek.

Eğitimde Yenilikçi Yaklaşımlar Fonu’nun 2022 Dönemi Başvuruları Sona Erdi

By | Eğitimde Yenilikçi Yaklaşımlar Fonu

Eğitim ve öğrenme yoksulluğu konularına odaklanan sivil toplum kuruluşlarının (STK) çalışmalarını ve projelerini desteklemek amacıyla Vakfımızın koordinasyonunda Latro Kimya A.Ş işbirliği ve mali desteğiyle hayata geçirdiğimiz Eğitimde Yenilikçi Yaklaşımlar Fonu’nun 2022 dönemi başvuruları sona erdi.

Fona toplam 23 STK başvuruda bulundu. Başvuruların 20’si dernek, 2’si vakıf, 2’si kooperatif ve 1’i federasyon tüzel kişiliğine sahip kuruluşlar tarafından yapıldı. Fona Ankara, Antalya, Diyarbakır, İstanbul, İzmir, Kütahya, Mersin, Muğla, Osmaniye ve Şanlıurfa olmak üzere 10 ilden başvuru alındı. Eğitimde Yenilikçi Yaklaşımlar Fonu’ndan talep edilen toplam hibe tutarı 3.089.194 TL oldu.

Eğitimde Yenilikçi Yaklaşımlar Fonu 2022 Dönemi Tanıtım Toplantısına Davetlisiniz

By | Eğitimde Yenilikçi Yaklaşımlar Fonu

Eğitim ve öğrenme yoksulluğu konularına odaklanan sivil toplum kuruluşlarının (STK) çalışmalarını ve projelerini desteklemek amacıyla Vakfımızın koordinasyonunda Latro Kimya A.Ş işbirliği ve mali desteğiyle hayata geçirdiğimiz Eğitimde Yenilikçi Yaklaşımlar Fonu 2022 döneminin 1 Eylül Perşembe günü 14:00 – 15:00 saatleri arasında gerçekleşecek olan çevrimiçi tanıtım toplantısına davetlisiniz.

Tanıtım toplantısında fonun öncelikleri, başvuru koşulları ve değerlendirme kriterleri gibi konularda bilgi paylaşımının yanı sıra katılımcıların fon ve başvuru süreci hakkındaki sorularına yanıt verilecek bir soru-cevap oturumu da düzenlenecektir.

Toplantıya katılmak isteyenlerin kayıt formunu doldurmasını rica ederiz. Toplantının katılım bağlantısı yalnızca kayıt yaptıran kişilere e-posta yoluyla iletilecektir.

 

Eğitimde Yenilikçi Yaklaşımlar Fonu’nun 2022 Dönemi Başvuruları Açıldı

By | Eğitimde Yenilikçi Yaklaşımlar Fonu

Eğitim ve öğrenme yoksulluğu konularına odaklanan sivil toplum kuruluşlarının (STK) çalışmalarını ve projelerini desteklemek amacıyla Vakfımızın koordinasyonunda Latro Kimya A.Ş işbirliği ve mali desteğiyle hayata geçirdiğimiz Eğitimde Yenilikçi Yaklaşımlar Fonu 2022 dönemi başvuruları açıldı.

Fona yapılan başvurularda eğitim alanında yoksulluk temelli eşitsizlikleri sorun olarak tanımlayan proje önerilerinin aşağıdaki konulardan en az birine odaklanması beklenir:

  • Okulların yüz yüze eğitime başlaması ile birlikte yoksulluk koşullarında yaşayan çocukların eğitime erişimlerinin önündeki engellerin ortadan kaldırılmasına yönelik çözümler üretilmesi,
  • Yoksulluk ve eğitimsizlik kısır döngüsünün kırılmasına yönelik çözüm önerilerinin geliştirilmesi,
  • Eğitimin yoksullukla mücadelede etkili olması için geliştirilebilecek eşitlikçi politikaların hayata geçirilmesi,
  • Pandemi ile derinleşen ekonomik krizin eğitimdeki olumsuz etkilerinin azaltılmasına yönelik modeller geliştirilmesi,
  • Öğrenme yoksulluğunun azaltılmasına yönelik destekler sağlanması,
  • Yoksulluk koşullarındaki çocukların eğitim sisteminden kopmaması için destekler sağlanması,
  • Pandemi sonrası ortaya çıkan ve öğrenme yoksulluğunu derinleştiren sosyal – duygusal öğrenme ihtiyaçlarının giderilmesi,
  • Konu özelinde araştırma ve veri geliştirme faaliyetleri gerçekleştirilmesi.

Yukarıdaki içeriği tamamlayacak biçimde tüm başvurularda:

  1. Diğer paydaşların da kullanabileceği açık uygulama ve içeriklerin üretildiği,
  2. Eğitim alanındaki kurumlar ve kişiler arası işbirliği, eşgüdüm ve/veya  bilgi/beceri paylaşım olanaklarına imkan veren,
  3. Eğitim modellerini günün şartlarına uyarlayan,
  4. Bir pilot projeyi model haline getirmeyi odağına alan yaklaşımlar teşvik edilir.

Aşağıdaki başvuru kriterlerine uyan ve tüzel kişiliğe sahip kuruluşlar hibe programına başvurabilirler:

  • Türkiye’de kurulmuş dernekler, vakıflar, kooperatifler, vakıf üniversitelerinin araştırma ve uygulama merkezleri ve diğer kâr amacı gütmeyen,
  • En az bir senedir sahada aktif olarak çalışan,
  • 2021 yılı gelirleri 30.000 TL ile 3.000.000 TL arasında olan kuruluşlar,
  • Geçmişinde fonun kapsamına girecek biçimde odağında eğitim temalı çalışmalar yapmış olması.

Eğitimde Yenilikçi Yaklaşımlar Fonu 2022 dönemi kapsamında STK’lara dağıtılacak hibenin toplam tutarı en fazla 390.000 TL’dir. Başvuru yapan STK hibe programından en fazla 130.000 TL talep edebilir.

Fona başvurmak isteyen kuruluşların başvuru formunu eksiksiz şekilde doldurarak 19 Eylül 2022 Pazartesi günü saat 18:00’a kadar göndermeleri gerekir.

Eğitimde Yenilikçi Yaklaşımlar Fonu hakkında detaylı bilgilere (başvuru koşulları, değerlendirme kriterleri ve fon takvimi) ve başvuru formuna buradan ulaşabilirsiniz.