Category

Her Yaşta Fonu

Her Yaşta Fonu’nun 2024 Dönemine Yapılan Başvurularla İlgili Değerlendirme Metnimiz Yayımlandı

By | Her Yaşta Fonu

Yaşlılık ve yaşlanma alanlarıyla kadın, sağlık, eğitim gibi bu alanı çevreleyen konularda faaliyet yürüten sivil toplum kuruluşlarının (STK) projelerini desteklemek amacıyla Vakfımız koordinasyonunda,  AgeSA Hayat ve Emeklilik iş birliği ve mali desteğiyle hayata geçirdiğimiz Her Yaşta Fonu’nun 2024 dönemi başvuru ve seçim süreçleri tamamlandı.

STK’ların bu süreçte öne çıkan ihtiyaçlarının daha iyi anlaşılabilmesi amacıyla fonun bu dönemi için yapılan başvuruların yoğunlaştığı konulara, başvuru yapan kuruluşların genel durumu ve ihtiyaçlarına dair değerlendirmelerimizin yer aldığı açıklama metnine buradan ulaşabilirsiniz.

“Türkiye Nasıl Yaşlanıyor?” Araştırma Raporu Sunumuna Davetlisiniz!

By | Her Yaşta Fonu, Her Yaşta Fonu

AgeSA Hayat ve Emeklilik (AgeSA) ile Core Araştırma Enstitüsü iş birliğiyle hazırlanan “Türkiye Nasıl Yaşlanıyor?” başlıklı araştırma raporu sunumuna davetlisiniz!

Yaşlılık ve yaşlanma alanlarında faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarının projelerini desteklemek amacıyla 2021 yılından beri Vakfımız koordinasyonunda Her Yaşta Fonu‘nu hayata geçiren AgeSA, CORE iş birliğiyle hazırladığı araştırma raporunu yayımladı. 35-55 yaş arası bireylerin yaşlılık dönemlerine dair beklentilerinin ve hazırlıklarının incelendiği araştırma raporu, bugünün orta yaş kuşağını nasıl bir yaşlılık beklediğine dair önemli bulgular sunuyor.

Vakfımız ev sahipliğinde 21 Ocak 2025 Salı günü saat, 15:00 – 17.00 saatleri arasında Zoom üzerinden gerçekleşecek olan etkinlikte, “Türkiye Nasıl Yaşlanıyor?” başlıklı araştırmanın sonuçları ve öne çıkan bulguları hakkında detaylı bilgiler paylaşılacaktır.

Etkinlik ile ilgili detaylara buradan ulaşabilirsiniz. Katılmak isteyenlerin kayıt formunu 20 Ocak Pazartesi günü, saat 18:00’e kadar doldurmalarını rica ediyoruz. Zoom bağlantısı yalnızca kayıt yaptıran kişilerle gönderilecektir.

Her Yaşta Fonu’nun 2024 Dönemi Kapsamında Desteklenecek STK Belirlendi

By | Her Yaşta Fonu, Her Yaşta Fonu, Uncategorized

Yaşlılık ve yaşlanma alanlarıyla kadın, sağlık, eğitim gibi bu alanı çevreleyen konularda faaliyet yürüten sivil toplum kuruluşlarının (STK) projelerini desteklemek ve paydaşlarla işbirliklerinin güçlenmesine katkı sağlamak amacıyla, AgeSA Hayat ve Emeklilik işbirliği ve mali desteğiyle hayata geçirdiğimiz Her Yaşta Fonu’nun 2024 döneminde desteklenecek STK’lar belirlendi. Hibe kapsamında Türkiye Alzheimer Derneği ve İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Davranış Nörolojisi Anabilim Dalı ortaklığıyla gerçekleşecek projeye 1.250.000 TL hibe desteği sağlayacağız.

Desteklenen STK ve çalışmasıyla ile ilgili ayrıntılı bilgiyi aşağıda görebilirsiniz:

Türkiye Alzheimer Derneği (Alz-Tag Projesi, 1.250.000 TL), İstanbul

Türkiye Alzheimer Derneği (TAD), Alzheimer hastalığı ve tedavisi konusunda toplumu bilinçlendirmek hem profesyonel bakıcılara hem de hasta yakınlarına eğitim ve öğretim vermek, aynı zamanda hasta ve hasta yakınlarının yaşam kalitesini yükseltmek amacıyla çalışmalar yapıyor. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Davranış Nörolojisi Anabilim Dalı ortaklığında Alz-Tag projesini hayata geçirecek olan TAD, proje kapsamında Alzheimer hastaları ve ailelerinin karşılaşabileceği riskleri analiz edecek ve önleyici stratejiler geliştirecektir.

TAD’ın Adana, Bursa, Denizli, Kayseri ve İstanbul şubelerinde yürütülecek projeyle; Alzheimer hastalarının karşılaştığı düşme, yaralanma, boğulma, kaybolma gibi acil durumlar ile günlük hayatın diğer tehlikelerine karşı bakım verenleri önceden bilgilendirmek ve oluşabilecek tehlikeleri en aza indirmek amacıyla bakım verenlere yönelik iki günlük “Risk Analizi ve Eğitim” atölyesi düzenlenecektir.

Alanında uzman kişiler tarafından tasarlanacak ve uygulanacak olan atölyelerin ilk gününde doğru iletişim teknikleri, güvenli bir bakım ortamı oluşturma ve acil durum yönetimi konularında kapsamlı eğitimler verilecektir. Atölyelerin ikinci gününde ise  kaybolma riskinin azaltılmasına odaklanacak olan TAD, Akıllı Anahtarlık-Tag gibi teknolojik cihazlarla hastaların konumlarının nasıl takip edileceği ve acil durumlarda ne tür müdahalelerde bulunacağı konularına odaklanacaktır. Atölyeler aracılığıyla ulaşacağı 525 hasta ve yakınına Akıllı Anahtarlık-Tagler temin edecek.

Projenin ikinci aşamasında risk analizi ve güvenlik konularında desteğe ihtiyaç duyan ailelere altı ay boyunca mentorluk hizmeti sunacaktır. TAD bu hizmet, pratik rehberlik sağlayarak ailelerin güvenlik bilincini artıracak ve günlük yaşamlarını kolaylaştıracaktır.

Türkiye Alzheimer Derneği ile Depremzedeleri Unutmuyoruz! Projesini Konuştuk

By | Her Yaşta Fonu

Türkiye Alzheimer Derneği (TAD) kişilerin, Alzheimer hastalığı ve bakımı konusunda bilinçlendirilmesi, eğitilmesi ve bu hastalıktan muzdarip kişi ve ailelerin yaşam kalitesinin artırılması amacıyla çalışmalar yürütüyor. AgeSA  Hayat ve Emeklilik işbirliği ve mali desteğiyle hayata geçirdiğimiz Her Yaşta Fonu’nun 2023 döneminde TAD Depremzedeleri Unutmuyoruz! projesini hayata geçirdi. Dernek proje kapsamında deprem bölgesinde çalışan sağlık personellerinin ve sosyal hizmet uzmanlarının afet dönemlerinde Alzheimer ve demans hastalıklarının tanısı, hastalara yaklaşım konularında kapasitelerini güçlendirmek amacıyla çalışmalar yürüttü.

TAD ile gerçekleştirdiğimiz röportajda; proje kapsamında yürüttükleri çalışmalar, afet dönemlerinde Alzheimer hastalarının karşılaştıkları zorluklar ve derneğin gelecek dönem çalışmaları hakkında konuştuk.

Türkiye Alzheimer Derneği olarak, bilinçlendirme, eğitim ve bakım verenlerin yaşam kalitesinin artması amacıyla çalışmalar yürütüyorsunuz. Bu alandaki mevcut durum hakkında neler söyleyebilirsiniz? Siz bu alanda nasıl bir boşluğu dolduruyorsunuz?

Türkiye Alzheimer Derneği olarak, alzheimer hastalığı ve diğer demans türleri hakkında toplumu bilgilendirmek amacıyla çalışmalar yürütüyoruz. Bu çalışmalar sayesinde Alzheimer hastalığının adı artık yaygın bir şekilde biliniyor ve genellikle unutkanlık belirtileri ile ilişkilendiriliyor. Ancak hala birçok yanlış inanış mevcut. Özellikle unutkanlığın yaşlılıkla beraber doğal bir sonuç olduğu düşüncesi yaygın olsa da, unutkanlık hastalığın belirtisi olabilir. Bu nedenle, unutkanlık yaşayan kişilerin mutlaka tıbbi bir incelemeden geçmeleri önemli.

Alzheimer hastalığının doğru tanınması ve yönetilmesi için toplumda bilinç oluşturma çalışmalarının yürütülüyor olması oldukça önemlidir. Hala hastalığın çaresiz olduğu düşüncesi yaygın olsa da, modern tıbbın sunduğu birçok tedavi ve terapi seçeneği bulunuyor. Bu çözümler sayesinde hastalığın ilerlemesi kontrol altına alınabilir ve hastaların yaşam kalitesi arttırılabilir. Biz de dernek olarak bu bilinci yaymaya çalışıyoruz.

Her Yaşta  Fonu kapsamında sağladığımız hibe desteğiyle Depremzedeleri Unutmuyoruz! projesini hayata geçiriyorsunuz. Projenin amacından ve yürüttüğünüz faaliyetlerden bahseder misiniz?

27 Şubat’ta İskenderun’da düzenlenen toplantılarda, sağlık çalışanları ve uzmanlar bir araya geldi. Prof. Dr. Başar Bilgiç, hekimler dışındaki personele Alzheimer ve demans hakkında bilgi verdi. Ardından, Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Şükrü Oğuz, doğal afetlerin demans hastaları üzerindeki etkilerini ele aldı. Beslenme uzmanı Bahar Eryaşar ve Prof. Dr. Ahmet Evlice, yetersiz beslenmeyi tanıma yöntemlerini paylaştı. Nöroloji Hemşiresi Büşra Zorlu Üçüncüoğlu, davranış sorunlarına karşı tedbirleri anlattı.

Eğitimlerin sonunda, sağlık personelleri hastalarını değerlendirebilecek donanıma sahip oldu. Ayrıca, Alzheimer hastalarıyla etkili iletişim ve davranışsal sorunlara karşı uygun yaklaşım konusunda bilgilendirildiler. Toplantıların ikinci bölümünde ise hekimler arasında bilgi alışverişi yapıldı. Antakya ve İskenderun’da demans hastalarının sayısında artış olduğu belirtildi. Depremlerin etkisiyle hastalığın seyrinin hızlandığına dair kaygılar dile getirildi. Sonuç olarak, sağlık personeli demans, depresyon ve beslenme sorunlarına müdahale etme yetkinliğine sahip oldu ve doktorlar arasında iş birliği ağı oluşturuldu.

Türkiye’de yaşlı nüfusun deprem ve doğal afetlere karşı direncini artırmak için sivil toplumun ve kamu kurumlarının birlikte nasıl hareket etmesi gerektiğini düşünüyorsunuz? TAD, bu konuda nasıl bir liderlik rolü üstleniyor?

Yaşlılardan çocuklara ve hastalara kadar tüm dezavantajlı grupların afet öncesi ve sırasında kendilerini korumaları sadece kamu kurumlarının sorumluluğunda değildir aynı zamanda sivil toplum kuruluşlarının da (STK) bu alandaki katkısı çok önemlidir.

Türkiye Alzheimer Derneği olarak, Eskişehir İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü başkanlığında “You are On Our Minds” projesine katılarak bu alanda önemli bir iş birliğine imza atıyoruz. Proje, arama kurtarma ve acil durum personelinin Alzheimer ve demans hastaları ile ilgili bilgi ve becerilerini geliştirmeyi hedefliyor. Proje ortakları arasında Almanya, Macaristan, İspanya, İrlanda ve Slovenya’dan kuruluşlar bulunuyor. Proje kapsamında, arama kurtarma personelinin mesleki yeterliliklerini artırmak için yenilikçi eğitim materyalleri geliştiriliyor. Bu materyaller, afet ve acil durumlar sonrası kayıp vakaları ile bireysel kayıp vakalarında görev alan personelin becerilerini güçlendirmeyi amaçlıyor. Ayrıca, e-öğrenme platformunda yer alacak dijital içerikler sayesinde eğitim materyallerine kolayca erişim sağlanacak ve kazanılan becerilerin ölçülmesi ve değerlendirilmesi mümkün olacak. Bu sayede, afet bölgelerinde çalışan ekiplerin güvenliğini sağlamak için gereken becerileri kazanmaları hedefleniyor. Projenin birinci yılı tamamlanmış olup, 2024 sonunda çevrimiçi eğitim paketinin tamamlanması için çalışmalar sürdürülüyor.

Depremlerden etkilenenlerin yanı sıra, Alzheimer ve demans hastalarına bakım verenlerin de psikososyal destek almasının öneminden bahseder misiniz? Projede bakım verenlere yönelik hangi tür destekler sunuyorsunuz?

Şartlar ne kadar uygun olursa olsun, bir Alzheimer hastasına bakım vermek son derece zor bir iştir. Hasta, zihinsel engelli olduğu için sürekli gözetim altında olmalıdır; aksi halde kendisine ya da çevresine zarar verebilir. Evden çıkıp kaybolabilir, balkona çıkarken pencereden düşebilir, yemek pişirirken evi yakabilir veya gece tuvalete kalkarken düşebilir.

Alzheimer hastalarına bakım vermek çok zorlayıcıdır çünkü hasta ruhsal, zihinsel ve fiziksel açıdan engellidir. Ayrıca, hastalığın ilerlemeyeceğini bilmek, hasta yakınları için iyimserlikten uzak bir gerçeklik sunar. Hasta yakınları genellikle hastalık hakkında bilgi sahibi değildir ve nasıl başa çıkacaklarını bilemezler. Üstelik, diğer aile sorunlarıyla da ilgilenmek zorundadırlar.

Araştırmalar, Alzheimer hastalarına bakım verenlerin çoğunun kadın olduğunu ve hiçbirinin bu konuda eğitim almadığını gösteriyor. Bu kişiler, genellikle günde 12-13 saat hastayla ilgilenmek zorundadırlar ve bazılarının evlerinde asansör bile yoktur. Bu nedenle, hastanın doktora veya terapiye götürülmesi büyük bir zorluk oluşturur.

Hasta bakımı, fiziksel ve duygusal olarak yıpratıcıdır ve çoğu bakıcı ağır depresyon yaşar. Çünkü zamanla, ziyaretçilerin gelmemesi nedeniyle sosyal izolasyon artar ve bakıcılar yalnız kalmaya başlar. Bu durum, aile içi çatışmalara ve stresli ilişkilere yol açabilir.

Bu zorluklarla başa çıkabilme ve kendi sağlıklarını koruyabilme konusunda bakıcıların eğitilmesi önemlidir. Ayrıca, afet bölgelerindeki ailelerin yaşadığı ek zorluklar göz önüne alındığında, Alzheimer hastalarına bakım verenlerin durumu daha da zorlaşır. Bu nedenle, bu kişilere psikolojik destek sağlanması ve yaşadıkları zorluklara nasıl başa çıkacakları konusunda bilgilendirilmesi önemlidir.

Türkiye alzheimer Derneği’nin gelecek dönemde yapmayı planladığı çalışmalardan ve önceliklerinden bahseder misiniz? Sağladığımız hibe desteği gelecekteki hedef ve projelerinizi nasıl etkiledi?

TAD olarak, eğitim programlarını çeşitlendirerek, Alzheimer ve demans hastalıklarıyla ilgili farkındalığı artırmayı amaçlıyoruz. Özellikle çocuklar ve gençler için düzenlenen bilgilendirme etkinlikleriyle bu konuda toplumun genç kesimlerinin bilinçlenmesi hedefleniyoruz.

Projede devam eden bir sonraki aşamada ise, daha gelişmiş bir alt yapı oluşturup eğitim alanların ihtiyaçlarına daha etkin bir şekilde yanıt vermeyi hedefliyoruz. Bu altyapı, bireylerin hareketlerini, davranışlarını ve ihtiyaçlarını daha iyi analiz edip raporlayan bir sistem üzerine odaklanıyor. Bu sayede, eğitim programlarını daha kişiselleştirilmiş ve etkili hale getirilerek, Alzheimer ve demans hastalıklarıyla ilgili bilinçlenme ve bakım konusundaki yetkinlikler artırılabilir.

Hastayı iyileştirmek mümkün olmasa da, hastaya bakım veren en az iki veya üç kişinin hayatı kalıcı olarak etkilenir. Bu hastalık sadece yaşlıların değil, tüm toplumun bir sorunudur. Bu nedenle, toplumun bu hastalıktan korunmak için alması gereken önlemleri, hastalığı yaşayanların yapması gerekenleri ve bakım verenlerin daha az yorulacağı eğitimlere destek olmak için bağışçılardan destek beklenir.

Ayrıca, özellikle deprem bölgesinde yaşlıların çoğunun sağlık kayıtlarının kayıp olduğu veya henüz teşhis almadıkları gözlemleniyor. Bu nedenle, ailelerin bilgilendirilmesi, yaşlıların tarama testlerine tabi tutulması ve risk altındaysa ilgili sağlık kuruluşlarına yönlendirilmesi gerekiyor.. Tüm bunlar gerçekleştirilen projeler ve bağışçılar sayesinde yapılıyor.

 

Her Yaşta Fonu’nun 2024 Dönemi Başvuruları Sona Erdi

By | Her Yaşta Fonu, Her Yaşta Fonu

Her Yaşta Fonu’nun 2024 dönemini yaşlılık ve yaşlanma alanlarıyla kadın, sağlık, eğitim gibi bu alanı çevreleyen konularda faaliyet yürüten sivil toplum kuruluşlarının (STK) projelerini desteklemek ve paydaşlarla işbirliklerinin güçlenmesine katkı sağlamak amacıyla AgeSA Hayat ve Emeklilik işbirliği ve mali desteğiyle hayata geçirdiğimiz Her Yaşta Fonu’nun 2024 dönemi başvuruları sona erdi.

Bu yıl fona teknik kriterlere uyan 35 STK başvuruda bulundu. Başvuruların türleri şu şekilde dağıldı:

  • 26 Dernek
  • 3 Kooperatif
  • 6Vakıf

Fona Adana, Aksaray, Ankara, Antalya, Hatay, Isparta, İstanbul, İzmir, Mersin, Nevşehir, Samsun, Şanlıurfa ve Van olmak üzere 13 ilden başvuru alındı.

2024 döneminde talep edilen toplam hibe tutarı 29.778.281 TL oldu.

Her Yaşta Fonu’nun 2024 Dönemi Tanıtım Toplantısına Davetlisiniz

By | Her Yaşta Fonu

Yaşlılık ve yaşlanma alanlarıyla kadın, sağlık, eğitim gibi bu alanı çevreleyen konularda faaliyet yürüten sivil toplum kuruluşlarının (STK) projelerini desteklemek ve paydaşlarla işbirliklerinin güçlenmesine katkı sağlamak amacıyla AgeSA Hayat ve Emeklilik işbirliği ve mali desteğiyle hayata geçirdiğimiz Her Yaşta Fonu’nun 2024 döneminin 14 Ağustos Çarşamba günü saat 14:00 – 16:00 saatleri arasında gerçekleşecek olan çevrimiçi tanıtım toplantısına davetlisiniz.

Tanıtım toplantısında fonun öncelikleri, başvuru koşulları ve değerlendirme kriterleri gibi konularda bilgi paylaşımının yanı sıra katılımcıların fon ve başvuru süreci hakkındaki sorularına yanıt verilecek bir soru-cevap oturumu da düzenlenecektir.

Toplantıya katılmak isteyenlerin kayıt formunu doldurmasını rica ederiz. Toplantının katılım bağlantısı yalnızca kayıt yaptıran kişilere e-posta yoluyla iletilecektir.

Her Yaşta Fonu’nun 2024 Dönemi Başvuruları Açıldı

By | Her Yaşta Fonu

Yaşlılık ve yaşlanma alanlarıyla kadın, sağlık, eğitim gibi bu alanı çevreleyen konularda faaliyet yürüten sivil toplum kuruluşlarının (STK) projelerini desteklemek ve paydaşlarla işbirliklerinin güçlenmesine katkı sağlamak amacıyla AgeSA Hayat ve Emeklilik işbirliği ve mali desteğiyle hayata geçirdiğimiz Her Yaşta Fonu’nun 2024 dönemini başvuruları açıldı. 

Yaşlanma Alanında Ortaklıklar ve Ağlar temasıyla kurguladığımız fonun bu döneminde, STK’ların yaşlılık alanındaki çalışmalarının güçlenmesine ve STK’lar, kamu kurumları, yerel yönetimler gibi farklı paydaşlarla işbirliği modelleri geliştirmelerine katkı sağlamayı hedefliyoruz. Bu doğrultuda fona başvuracak kuruluşların en az bir eş başvuran ile ortak başvuru yapması bekleniyor. Eş başvuru sahibinin projenin tasarlanması, uygulanması ve raporlanması süreçlerinde ortak sorumluluk alması bekleniyor.

Öncelikli Proje Konuları:

Fonun bu döneminde aşağıdaki unsurlara sahip projeler önceliklendirilecektir: 

  • Eş Başvuran Katkısı: Ayni destek seviyesine sahip bir ortaklıktan ziyade eş başvuranın proje tasarımı, uygulaması ve raporlanması gibi tüm süreçlerde ortak sorumluluk alması beklenir.  
  • Kesişimsellik: Yaşlanma alanı ile farklı alanlardaki uzmanlık ve deneyimleri birleştiren proje fikirlerine öncelik verilecektir.

Yapılan başvuruların odağında, yaşlılık ve yaşlanma alanlarını desteklemeye yönelik aşağıda yer alan yaklaşımlardan en az bir tanesinin yer alması beklenir:

  • Hizmetlere erişim çerçevesinde teknoloji, finans, vb. alanlarda üretilen ürün ve hizmetlerden eşit yurttaşlık temelinde yararlanılmasını sağlamaya yönelik savunuculuk, işbirliği ve uygulama projeleri,
  • Yaşlıların günlük hayatta karşılaştığı izolasyon, ayrımcılık ve istihdam gibi temel konularda yaşanılan problemlerin çözümlerini teşvik eden, uygulayan ve model haline getirme potansiyeli bulunan çalışmalar,
  • Yaşlılara ve yaşlılığa dair ayrımcı yaklaşımları değiştirmeyi hedefleyen çalışmalar ve kampanyalar,
  • Yaşlılara yönelik oluşturulan dil temelli ayrımcılıkla mücadele eden projeler,
  • Sivil toplum, özel sektör, kamu kurumları ve yerel yönetimlerin işbirliği kapsamında kurumların yaşlıların lehine ortak ve kalıcı çözümler üretmelerini destekleyen faaliyetler,
  • Kamusal hayata katılımı geliştirme temelinde yaşlıları güçlendiren projeler,
  • Yaşlılık alanıyla sivil toplumun toplumsal cinsiyet eşitliği, insan hakları, engellilik, gençlik gibi diğer alanlarının diyaloğunu ve iş birliğini sağlayarak sivil alan paydaşlarının arasındaki sinerjiyi geliştirme ve yaşlılık alanını genişletme perspektifiyle uygulanan diyalog ve işbirliği projeleri,
  • Yaş dostu şehirler başta olmak üzere yaşlılarla yaşam alanlarının bağını güçlendirme odaklı çalışmalar,
  • Daha iyi yaşlanma konusunu gündem haline getirecek, başta üst orta yaş grubu (ve onların kadınlar, engelliler gibi alt kırılımında yer alan gruplar) olmak üzere toplumun diğer kesimlerinin yaşlılığa hazırlanmasını ve yaşlanma perspektifini desteklemeye yönelik çalışmalar,
  • Yaşlı yoksulluğu konusuna odaklanan çalışmalar,
  • Türkiye’deki yaşlı haklarını geliştirici politikaların ve yasal altyapının oluşması ve gelişmesine yönelik yapılacak savunuculuk faaliyetleri.

Başvuru Kriterleri:

Aşağıdaki başvuru kriterlerine uyan ve tüzel kişiliğe sahip kuruluşlar hibe programına başvurabilirler:

  • Türkiye’de kurulmuş dernekler, vakıflar, kooperatifler ve diğer kâr amacı gütmeyen kuruluşlar,
  • En az bir senedir sahada aktif olarak çalışan kuruluşlar,
  • Yaşlılık alanında çalışmalar yapan ya da toplumsal cinsiyet, sağlık, engellilik, eğitim gibi alanlarda biriktirmiş olduğu tecrübeyi çalıştığı hedef kitle nezdinde yaşlılarla genişletmeyi hedefleyen kuruluşlar,
  • 2022 yılı gelirleri 4.000 TL – 4.000.000 TL arasında olan kuruluşlar (2023 yılı ve sonrasında kurulan kuruluşlar için bir bütçe kısıtı bulunmamaktadır.)
  • İlgili alanda deneyim, kurumsal kapasite ve vizyona sahip kuruluşlar,
  • Başvuran kuruluşların en az bir eş başvuran ile ortak başvuru yapması gerekmektedir.

Her Yaşta Fonu’nun 2024 dönemi kapsamında STK’lara dağıtılacak hibenin toplam tutarı 1.250.000 TL’dir. Başvuru yapan STK hibe programından en fazla 1.250.000 TL talep edebilir.

Fona başvurmak isteyen kuruluşların başvuru formunu eksiksiz şekilde doldurarak 13 Eylül 2024 Cuma günü saat 18:00’a kadar göndermeleri gerekir.

Her Yaşta Fonu hakkında detaylı bilgilere (başvuru koşulları, değerlendirme kriterleri ve fon takvimi) ve başvuru formuna buradan ulaşabilirsiniz. 

Yüksek Öğrenimde Rehberliği Tanıtma ve Rehber Yetiştirme Vakfı ile Afet Sonrası Yaşlılık Çalışmaları Projesini Hakkında Konuştuk

By | Her Yaşta Fonu

Yüksek Öğrenimde Rehberliği Tanıtma ve Rehber Yetiştirme Vakfı (Yöret Vakfı) toplumun her kesimine yönelik eğitim ve hizmet projeleri hayata geçiren Yöret, toplumun yaşam kalitesini artırmak amacıyla çalışmalarını yürütüyor.  AgeSA Hayat ve Emeklilik işbirliği ve mali desteğiyle hayata geçirdiğimiz Her Yaşta Fonu’nun 2023 döneminde hibe desteği sağladığımız Yöret Vakfı, Yarenlik Yolu Platformu ortaklığında Afet Sonrası Yaşlılık Çalışmaları projesini hayata geçirdi. Proje kapsamında afetlerden etkilenen yaşlıların iyi olma halini desteklemek ve yaşanacak afetlerde yaşlılara yönelik hizmetlerde kullanılabilecek Afet ve Sonrası Yaşlılık kılavuzunu hazırlandı. 

Yöret Vakfı ve Yarenlik Yolu Platformu ile gerçekleştirdiğimiz röportajda; proje kapsamında yürütülen çalışmalar, afetler sonrası yaşlılara yönelik psikososyal desteklerin önemi, hazırladıkları kılavuzun alana sağladığı katkılar ve gelecek dönem planları hakkında konuştuk. 

Yöret Vakfı olarak, toplumun her kesimine yönelik eğitim ve hizmet projeleri yürütüyorsunuz. Çalışma alanınızın mevcut durumu hakkında neler söylersiniz ve burada nasıl bir boşluğu dolduruyorsunuz? 

1972 yılında kurulan Yöret Vakfı, o tarihten bu yana gençlere, çocuklara ve topluma katkı sağlamak amacıyla çeşitli projeler düzenliyor. Yarenlik Yolu Platformu ile birlikte, toplumun her kesimine yönelik eğitim ve hizmet projelerini harekete geçirerek çalışmalarını sürdürüyor. Üniversite gençlerine, çocuklarla çalışan eğitimciler ve uzmanlara, topluma katkı sağlamak amacını güdüyor, farkındalık kazandırmayı ve fark yaratarak sonuç elde etmeyi hedefliyor. Çocuk hakları, gençlik kapasitesini güçlendirme, kuşaklar arası iletişim gibi konularda farkındalık artırıcı çalışmalar yapılıyor. Bunun yanı sıra, barışçıl iletişim atölyeleri ve çocuklarla oynanan Vurma! Konuş. kutu oyunu gibi etkinliklerle toplumda sağlıklı iletişimi teşvik eden çalışmalar yürütüyoruz. Kendi Projeni Kendin Yap programı ile gençlerin kendi projelerini hayata geçirmeleri ve afet sonrası güçlendirme projeleri de vakfın öncelikleri arasında bulunuyor. Yarenlik Yolu Platformu ise yaşlıların iyi yaşlanmasını sağlamak ve yaş ayrımcılığına karşı mücadele etmek için çeşitli projeler yürütüyoruz. Bu projeler arasında gündüzlü yaşlı evlerinin açılması, afet sonrası yaşlı çalışmaları ve dijital okuryazarlık gibi konular yer alıyor.

Her Yaşta  Fonu kapsamında sağladığımız hibe desteğiyle Afet Sonrası Yaşlılık Çalışmaları (AFYAŞ) projesini hayata geçiriyorsunuz. Projenin amacından ve yürüttüğünüz faaliyetlerden bahseder misiniz?

Projemiz, Şubat 2023 Kahramanmaraş depremlerinden etkilenen 65 yaş üstü bireylerin ihtiyaçlarını tespit ederek, sağlık, sosyal ve psikolojik destek meslek elemanlarını bilgilendirerek ve “destek verene destek” anlayışı ile geliştirilmiş yönergelerle depremden etkilenen yaşlı yetişkinlere ve bundan sonraki afetlerde zarar görecek yaşlılara yönelik hizmetlerde rehberlik sağlamak amacıyla hayata geçirildi. AFYAŞ projesi, bölgede yaşlı yetişkinlere hizmet veren profesyonellerinin gereksinimlerine kulak vererek, afet bölgesinde destek sağlamak ve birlikte güçlenmek amacıyla uygulandı. Proje kapsamında yapılan saha çalışmaları ve odak grup çalışmaları, yaşlı yetişkinlerin yaşadıkları zorlukları ve ihtiyaçlarını belirlemeyi hedefledik. AFYAŞ projesinin yürütücüsü Uzman Psikoterapist Refika Yazgaç liderliğindeki eğitim programı, afet bölgesinde yaşayan ve depremlerden etkilenen yaşlıların ihtiyaçlarını belirlemek için yapılan saha çalışmasıyla başladı. Alan profesyonellerine yönelik eğitim programı ve süpervizyon süreciyle devam etti. Eğitim programı ve süpervizyon toplantıları, katılımcıların deprem döneminde yaşlılarla çalışmaya dair yaklaşım ve yöntemlerini geliştirmeyi amaçladı. Ayrıca, Hatay depremi birinci yıl anma etkinlikleri kapsamında uzman söyleşiler ve canlı yayınlar düzenlendi. 

Afet sonrası yaşlıların psikolojik destek ihtiyaçlarına yönelik ne tür bir strateji önerilebilir?

Bu proje ile deprem bölgesinde yaşayan yaşlı bireylerin biyopsikososyal ihtiyaçlarının belirlenmesi ve bu ihtiyaçların giderilmesine yönelik hazırlanacak eğitimlerle alanda çalışanların afetlerde yaşlılara yönelik hizmetleri planlamaları ve yürütmeleri böylece iyilik hallerinin artırılması hedefleniyor.

Son 30 yılda Türkiye nüfusu hızla yaşlanmakta olduğu ve afetlerin arttığı göz önüne alındığında tüm sağlık çalışanlarının;

  • Yaşlılık ve yaşlı bireylerle iletişim becerilerinin güçlenmesi gerektiği, 
  • Yaşlılarla çalışırken karşılaşılabilecekleri sorunlara çözüm bulma konusundaki becerilerinin gelişmesi,
  • Kendine yardım becerilerinin gelişmesi ve tükenmişlikle ilgili sorunlarının azalmasına yönelik kendine yardım konusunda bilgilenmeleri,
  • Yaşlılık konusunda bilgilerinin ve yaşlılık konusunda farkındalıklarının artırılması,
  • Yaşlılarla çalışmaya dair motivasyonlarının gelişmesi, aralarında dayanışma ve iş birliğinin desteklenmesi stratejileri öneriliyor.

Hazırlanan Afet ve Sonrası Yaşlılık kılavuzunun sivil toplum kuruluşlarına ve diğer paydaşlara yönelik kullanımı nasıl planlanıyor ve bu kılavuzun topluma sağlayacağı katkılar neler olabilir?

Yaşlılara hizmet götüren tüm profesyonel ve gönüllülerin yaşlılık dönemi ile ilgili algılarının pozitif yönde değişmesini sağlamak, bu olumlu sürecin bir sonucu olarak da yaş almış bireylerin de kendileri ile algılarının pozitif anlamda değişmesi öngörülüyor. Proje sürecinde yaşlıların depremler sırasında ve sonrasında süreçten nasıl etkilendiklerini ortaya koymak için yaşlıların iyilik halinin artması ve süpervizyon çalışmalarıyla çalışanların farkındalıklarının artması bekleniyor. Edinilen bilgi ve deneyimi araştırmalarla destekleyerek, afetler sırasında ve sonrasında yaşlılık dijital kılavuzu hazırlanıp alanda çalışan uzman ve gönüllülerin erişimi sağlanacak. Toplumda yaşlı yetişkinlere yönelik negatif algı ve tutumları (ageism) hak temelli yaklaşımla yaşlı savunuculuğu konusunda duyarlılığın artırılacağını bekliyoruz.

Projede edinilen bilgi ve tecrübeler e-rehber olarak hem internet sitelerimizde hem sosyal medya vb. tüm iletişim kanallarıyla STK’lara, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na, Sağlık Bakanlığı’na ve AFAD gibi kamu kurumlarına iletilecek.

Yöret Vakfı ve Yarenlik Yolu Platformu olarak,  gelecek dönemde yapmayı planladığı çalışmalardan ve önceliklerinden bahseder misiniz? Sağladığımız hibe desteği gelecekteki hedef ve projelerinizi nasıl etkiledi?

Gelecekteki projelerimiz, yaşlı haklarını ve yaş dostu, hak temelli iletişimi toplumda yaygınlaştırmak ve yaş ayrımcılığını ortadan kaldırmak. Her Yaşta Fonu kapsamında sağladığınız destekle hayata geçirdiğimiz AFYAŞ projesi, hızla yaşlanan toplumumuzda doğal afetlerin yanında demografik bir deprem gibi hazırlıksız olduğumuz toplumumuzun yaşlandığı gerçeği konusunda da farkındalık geliştireceğini umuyoruz. Deprem bölgesinde çalışan gönüllü ve profesyonellerle proje bitiminden sonra da geliştirdiğimiz iş birlikleri sayesinde yeni projeler ve çalışmalar yapmayı hedefliyoruz. Bu projede yer alan tüm katılımcıları desteklemeye devam etmek istiyoruz ve yaşlılıkla ilgili, resmi ve STK’larla işbirliği geliştirmeyi amaçlıyoruz.

 

Dem Derneği ile Sesimi Duyan Var Mı? Projesi Hakkında Konuştuk

By | Her Yaşta Fonu, Her Yaşta Fonu

Toplumsal zıtlıklar arasında diyalog alanları yaratmayı ve bu alanlarda sürdürülebilir çözümler üretmeyi hedefleyen Dem Derneği (Dem), işiten toplum ile sağır toplum ve işitme engelliler arasında acıma duygusundan uzak ve istihdamı destekleyen diyalog alanları yaratmak amacıyla çalışmalar yapıyor.  AgeSA Hayat ve Emeklilik işbirliği ve mali desteğiyle hayata geçirdiğimiz Her Yaşta Fonu’nun 2023 döneminde hibe desteği sağladığımız Dem, Sesimi Duyan Var Mı? projesini hayata geçirdi. Dem proje kapsamında Adıyaman, Gaziantep ve Kahramanmaraş’ta bulunan toplam 30 çadır kenti ziyaret ederek başta yaşlılar olmak üzere işitme kaybı yaşayan bireylerin ihtiyaçlarını tespit ederek, işitme cihazına erişimlerini destekledik. 

Dem Derneği ile gerçekleştirdiğimiz röportajda; derneği faaliyetleri, hibe kapsamında yürüttükleri faaliyetler, afet dönemlerinde sağır ve işitme engelli bireylerin karşılaştıkları zorluklar hakkında konuştuk. 

Dem Derneği olarak, işiten toplum ile sağır toplum ve işitme engelliler arasında acıma duygusundan uzak diyalog alanları yaratmak için çalışmalar yapıyoruz. Bu alandaki mevcut durum hakkında neler söyleyebilirsiniz? Siz bu alanda nasıl bir boşluğu dolduruyorsunuz?

Evet, Dem Derneği olarak 2014 yılından bu yana işitme engelli ve sağır toplum ile işiten toplumun her alanda bir arada yaşamasını sağlamak için çalışıyoruz. Çalışmalarımıza başladığımız günden bu yana 10 yıl geçti ve bu süre zarfında alanda çok şey değişti ve gelişti. Bunlardan en belirgini, Türk İşaret Dili (TİD) farkındalığındaki artış ve TİD ile bilgiye ve hizmete erişimin yaygınlaşmasıdır. Biz de Dem Derneği olarak, bir arada yaşamı savunan ve gündem belirleyici bir rol oynayan bir sivil toplum aktörü olarak bu alanda önemli bir yer tutuyoruz.

Her Yaşta  Fonu kapsamında sağladığımız hibe desteğiyle Sesimi Duyan Var mı? projesini hayata geçiriyorsunuz. Projenin amacından ve yürüttüğünüz faaliyetlerden bahseder misiniz?

Sesimi Duyan Var Mı? projesinde, depremlerden etkilenen Adıyaman, Gaziantep ve Kahramanmaraş illerinde, işitme kaybı yaşayan yaşlılar başta olmak üzere işitme kaybından etkilenen ve işitme cihazı ihtiyacı olan kişileri tespit etmeyi hedefledik. Bu doğrultuda, Adıyaman, Gaziantep ve Kahramanmaraş’ta 23 geçici yaşam alanını ziyaret ettik ve toplam 134 işitme kaybından etkilenen kişiyi tespit ettik.

Detaylara bakacak olursak:

  • Adıyaman’da 10 geçici yaşam alanını ziyaret ederek, toplam 44 işitme kaybından etkilenen kişiyle tanıştık ve bunların 39’unun işitme cihazı yoktu.
  • Gaziantep’te beş geçici yaşam alanını ziyaret ederek, toplam 32 işitme kaybından etkilenen kişiyle tanıştık ve bunların 29’unun işitme cihazı yoktu.
  • Kahramanmaraş’ta sekiz geçici yaşam alanını ziyaret ederek, toplam 58 işitme kaybından etkilenen kişiyle tanıştık ve bunların 56’sının işitme cihazı yoktu.

Tespit ettiğimiz 134 kişiden ikisine işitme cihazlarını ulaştırarak cihazlandırma sürecine başladık. Diğer cihazlar için yaklaşık 6.5 milyon TL fona ihtiyacımız var.

Deprem sonrası engelli bireylerin günlük yaşamlarında karşılaştıkları engelleri azaltmak ve erişilebilirliklerini artırmak için neler yapılabilir? Bunun sürdürülebilirliğini sağlamak için ne tür önerileriniz olur?

İşitme engelli bireyler ve sağır toplum ile çalışan bir sivil toplum kuruluşu (STK) olarak, olası bir deprem anı ve sonrasında gerekli olabilecek arama ve kurtarma çalışmalarına işitme engelli ve sağır bireyleri de kapsayacak şekilde hazırlık yapılmasını öneriyoruz. Projemizin adı olan ve arama kurtarma çalışmalarını hatırlatan “Sesimi Duyan Var Mı?” sorusu, işitme engelli ve sağır bireyler için bir anlam ifade etmiyor.

Diğer engel grupları için de kentlerin yeniden yapılandırılması sürecinde erişilebilir tasarımlar yapmak, sürdürülebilir ve kapsayıcı şehirler yaratmak açısından büyük önem taşıyor. Yeniden yapılandırılacak kentlerde eşit erişimi en baştan düşünmek, bu süreci bir fırsata dönüştürebilir.

Sesimi Duyan Var Mı? projesinin temel hedefleri nelerdir ve hangi ihtiyaçlara odaklanmayı planlıyorsunuz? Projeyi başlatmaya ne ilham verdi?

Daha önce de belirttiğimiz gibi, bu projede deprem bölgesindeki işitme kaybı yaşayan yaşlılar başta olmak üzere, işitme kaybından etkilenen ve işitme cihazı ihtiyacı olan kişileri tespit etmeyi hedefledik. İşitme cihazı ihtiyacını karşılamaya odaklandık çünkü deprem sırasında kaybolan veya zaten daha önce de hiç alınamamış işitme cihazları pahalı olduğundan, devlet desteği yetersiz veya hiç olmadığından bu ihtiyaç önceliklendirilemiyor. Çift kulak işitme cihazı ihtiyacı olan bir kişi, yaklaşık 3 aylık emekli maaşını vererek bir çift cihaz satın alabilir. Kısaca, biz bu projeyle “böyle bir ihtiyaç da var” demek istedik.

İşitme engelli bireylerin topluma katılımı konusunda nasıl bir etki bekliyorsunuz?

İşitme kaybına erken tespit ve erken müdahale, yani cihazlandırma, toplumdaki bir aradalık halini destekler ve bir arada olabileceğimiz diyalog alanlarının sayısını artırır. Özellikle yaşa bağlı işitme kaybının erken teşhisi ve sürekli cihaz kullanımı, sadece duymayı değil, aynı zamanda aktif iletişimi ve sosyal bir yaşamı beraberinde getirir.

Örneğin; ilk cihazlandırdığımız 2 kişiden biri olan Cemile Teyze, hepsi şehir dışında olan çocukları ile ancak cihazı varken telefonda konuşabiliyor. Cemile Teyze sadece çocuklarının sesini duymuyor, aynı zamanda bu sayede ilişkilerini, iletişimini ve sosyal yaşamını de koruyor.

Bu şekilde, işitme engelli bireylerin erken müdahale ve cihaz kullanımıyla topluma daha aktif katılım sağlayabileceği ve sosyal yaşamda daha etkin olabileceği bir ortamın oluşacağını öngörüyoruz.

Dem Derneği’nin gelecek dönemde yapmayı planladığı çalışmalardan ve önceliklerinden bahseder misiniz? Sağladığımız hibe desteği gelecekteki hedef ve projelerinizi nasıl etkiledi?

Dernek olarak ilk hedeflerimizden biri kısa vadede bu proje kapsamında tespit ettiğimiz tüm işitme kaybı olan bireylere ihtiyaç duydukları cihazları ulaştırmak olacak. Ancak cihazlandırma özellikle yaşa bağlı işitme kayıplı bireylerde sadece deprem bölgesinde bir ihtiyaç değil. Türkiye genelinde pahalı olmasından ötürü önceliklendirilemiyor. Kurum olarak bunu gündemimize alacağız. 

Bağış kültürünün yeniden yapılanmaya başladığı bu dönemde bağışçılara nasıl bir mesaj vermek istersiniz?

Bağışçıları hedef kitlesi ile birebirde iletişimde olan bizim gibi küçük ölçekli sivil toplum aktörleri ile de birlikte hareket etmeye davet ediyoruz.  

 

Meryem Kadın Kooperatifi ile Biz de Varız! Projesini Konuştuk

By | Her Yaşta Fonu, Her Yaşta Fonu

Adana’da faaliyet yürüten Sınırlı Sorumlu Meryem Kadın Girişimi Üretim ve İşletme Kooperatifi (Meryem Kadın Kooperatif),  farklı üretim alanlarıyla kadınlara istihdam olanakları yaratmak aynı zamanda kadınların sosyal ve ekonomik yönden güçlenmesini sağlamak amacıyla çalışmalar yapıyor. AgeSA Hayat ve Emeklilik işbirliği ve mali desteğiyle hayata geçirdiğimiz Her Yaşta Fonu’nun 2023 döneminde hibe desteği sağladığımız Meryem Kadın Kooperatifi Biz de Varız! projesini hayata geçirdi. Kooperatifi proje kapsamında Kahramanmaraş depremlerinden etkilenmiş ve Adana’da ikamet eden 65 yaş üstü kadınların sosyo-ekonomik, sosyo-kültürel ve hukuki kapasitelerini güçlendirmek aynı zamanda teknolojik araçlara erişebilirliklerini arttırmak amacıyla etkinlikler, eğitimler düzenledi.

Meryem Kadın Kooperatifi ile gerçekleştirdiğimiz röportajda; kooperatifin faaliyetler, hibe kapsamında yürütülen çalışmalar, Kahramanmaraş depremleri sonrası yürüttükleri projeler ve depremler sonrası kadınların karşılaştıkları zorluklar hakkında konuştuk. 

Meryem Kadın Kooperatifi olarak, kadınlara istihdam olanakları yaratmak aynı zamanda kadınların sosyal ve ekonomik yönden güçlenmesini sağlamak amacıyla çalışmalar yapıyorsunuz. Çalışma alanınızın var olan durumu hakkında neler söylersiniz, siz burada nasıl bir boşluğu dolduruyorsunuz?

Meryem Kadın Kooperatifi olarak, 20 Temmuz 2020’de, Uluslararası Çalışma Örgütü Türkiye ofisinin finansmanı ve Adana Büyükşehir Belediyesi‘nin desteğiyle 37 kadın ortaklığıyla kurulduk. Yönetim Kurulu üyelerinin tamamı kadınlardan oluşuyor ve ortakların %40’ı 18-29 yaş arasındadır. Kooperatif, Yeşil Sosyal ve Dayanışma Ekonomisi (GSSE) ilkelerine dayanıyor. İlk kurulduğumuz günden itibaren çok çeşitlilik ilkesine önem veriyoruz; adımızdaki “Meryem” de bu çeşitliliği temsil ediyor. Kadınların istihdam olanaklarının yetersiz olduğu ve eşit haklara ulaşamadığı gerçeğinden hareketle, kooperatif olarak istihdam fırsatları sunmayı ve kadınların ekonomik ve sosyal açıdan güçlenmesine destek olmayı hedefliyoruz. Özellikle tarım, seracılık ve tekstil alanlarında projeler yürütülüyor ve Adana’daki çiftçilere üretim ve satış süreçlerinde destek sağlıyoruz.

Her Yaşta  Fonu kapsamında sağladığımız hibe desteğiyle Biz de Varız! projesini hayata geçiriyorsunuz. Projenin amacından ve yürüttüğünüz faaliyetlerden bahseder misiniz?

Biz de Varız! Projesi, uzun süredir aklımızda olan ve uygun bir proje çağrısı arayışında olduğumuz bir girişimdi. Sivil Toplum için Destek Vakfı’nın (STDV) çağrısını görmemizle birlikte projemizi hayata geçirmek için çok heyecanlandık. Projemizin merkezi, Adana Yüreğir ilçesindeki 19 Mayıs Mahallesi’nde bulunan ve STDV’nin desteğiyle kurulan Adana Kadın Yaşam Merkezi oldu. Bu merkez, yedi mahallede yaklaşık 50.000 kadının yaşadığı bir bölgede yer alıyor ve erişilebilir konumdadır. Projede, depremden etkilenmiş ve 65 yaş üstü 20 kadınla birlikte altı aylık bir program gerçekleştirdik. Ancak, tüm katılımcıların 65 yaş üstü olmadığını belirtmek önemlidir çünkü hazırlık sürecinde, ihtiyaçları ve talepleri 65 yaş üstü kadınlarla benzerlik gösteren 40’lı ve 50’li yaşlardaki kadınlar da olduğunu fark ettik. Proje kapsamında, katılımcılarımızla birlikte 15 oturum ve 5 sosyo-kültürel etkinlik düzenledik. Oturumlar, başvuran katılımcılarla gerçekleştirdiğimiz görüşmelerde gelen talepler üzerinden şekillendirildi ve konular arasında hukuk, temel bilgi teknolojileri, özbakım, sağlık ve genel kültür yer aldı. Sosyo-kültürel etkinliklerde ise katılımcılarımızla sinemaya gittik, işlerine yarayacak kamu kurumlarını ziyaret ettik, yılbaşı etkinliği düzenledik, Adana’daki ören yerlerini ziyaret ettik ve 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutladık.

Kadınların yaşadığı toplumsal roller ve sorumluluklar düşünüldüğünde, depremler sonrası hayata adapte olma hali, 65 yaş ve teknoloji’ başlıklarıyla zor bir proje yürütüyorsunuz. Projenin sivil alana katkısı hakkında neler söylersiniz?

Toplumda cinsiyet eşitliği ve adaleti için farkındalık oluşturma çabalarımızla kadınların güçlenmesine ve seslerini duyurmalarına destek olduğunu düşünüyoruz. Özellikle deprem sonrası ortaya çıkan ihtiyaçları anlayıp çözüm üreterek dayanıklılıklarını artırmayı hedefledik. Bu amaçla, benzer çalışmalar yapan sivil toplum kuruluşlarıyla (STK) iş birliği yaparak sosyal destek ağlarını güçlendirmeye ve kadınlara uygun kaynakları sunmaya odaklandık. Teknolojinin yaşlı kadınlar için erişilebilir ve teşvik edici hale getirilmesinin, kadınların sosyal bağlantılarını ve bilgiye erişimlerini artırarak toplumsal hayata daha etkin katılımlarını sağlayacağına inanıyoruz. Bu doğrultuda, siber güvenlik konusunda bilgilendirme ve eğitim çalışmaları yaparak kadınların günlük hayatlarında ticaret yaparken mağdur olmamalarını sağlamaya çalıştık. Aldığımız geri bildirimler oldukça olumlu yönde oldu.

Proje kapsamında öngörülen sosyo-ekonomik ve hukuki kapasite güçlendirme etkinlikleri, özellikle kadınların Kahramanmaraş depremleri sonrası yaşamda bağımsızlıklarını ve güçlerini artırmaya nasıl katkı sağlayacak?

Projenin yazım aşamasında hukuk bilgisine özel bir önem verdik, özellikle depremler sonrası bu oturumlar oldukça kritikti. Hukuk oturumlarında, miras, nafaka, tapu ve noter işlemleri gibi konularda nasıl adımlar atılacağına dair örnekler sunduk. Ayrıca, adliye binası, avukatlar ve kolluk kuvvetlerinden nasıl yardım alınabileceği konularında da bilgilendirmeler yapıldı. Adli Yardım Bürosu ve Adana Barosu Kadın Hakları Merkezleri‘nin işleyişi ve sağladığı avantajlar hakkında da bilgilendirme oturumları düzenledik. Projenin sonuna doğru gerçekleştirdiğimiz geri dönüş ve etki ölçümü toplantılarında ise olumlu geri bildirimler aldık.

Teknolojik araçlara erişimde yaşanan engeller, özellikle 65 yaş üstü kadınlar için nasıl bir önem taşıyor? Projede bu engelleri aşmak için hangi çözümler öngörülüyor?

Teknoloji oturumlarının en önemli gündem maddesi, siber saldırılara ve akıllı telefonlar aracılığıyla yapılan dolandırıcılıklara karşı korunma yöntemleri oldu. Bu alanda önemli ilerlemeler kaydettiğimizi düşünüyorum. Ayrıca, temel kullanımlara odaklanarak, telefon üzerinden konum gönderme gibi pratik becerilerin kazandırılmasına özen gösterdik. Bununla birlikte, e-devlet hizmetlerinden nasıl yararlanılacağı ve Cimer’in ne olduğu ve nasıl kullanıldığı gibi konularda da çalışmalar yaptık. Ancak, bazı katılımcıların telefonlarının olmaması veya okuma yazma bilmemeleri gibi detaylarla karşılaştık. Bu sorunu çözmek için aile oturumları düzenleyerek, aile bireylerini projeye dahil ettik.

Meryem Kadın Kooperatifi’nin gelecek dönemde yapmayı planladığı çalışmalardan ve önceliklerinden bahseder misiniz? Sağladığımız hibe desteği gelecekteki hedef ve projelerinizi nasıl etkiledi?

Gelecekteki en önemli hedeflerimiz arasında sürdürülebilirliğimizin olduğu açık. Bununla birlikte, ortaklar ve çalışanlar arasındaki bilinçlenmeyi artırmak, toplumsal fayda sağlamak ve daha fazla kadın istihdamı yaratmak da önemli hedeflerimiz arasında. Kooperatifin bilinirliğinin artması, kadınların sorunlarıyla kooperatife daha kolay ulaşabilmelerini sağlamak açısından kritik. “Biz de Varız!” projesi, bu hedeflere büyük katkı sağlıyor. Projeden elde edilen başarılar, kadınların yaşamlarında pozitif değişimler yarattığını ve toplumsal konulara daha aktif katılımlarını teşvik ettiğini gösteriyor. Ayrıca, projenin yürütüldüğü Adana Kadın Yaşam Merkezi’nin bilinirliğinin artması, merkeze ilk kez gelen kadınların utanma veya ötekileştirme korkularını yıkmış ve merkezi daha sık ziyaret etmelerini sağlıyor. Gelecekteki projeler arasında daha geniş kapsamlı istihdam projeleri, eğitim programları, iş birlikleri ve sosyal sorumluluk projeleri yer alıyor. Bu projeler, dezavantajlı gruplara destek olmayı ve toplumsal sorunlara çözüm sunmayı hedefliyor. Biz de Varız! projesi, önemli bir deneyim kazandırıyor, eksiklikleri belirliyor ve gelecekteki projelerde daha etkili ve sürdürülebilir çözümler üretme kapasitesini artırıyor.

Bu noktada bağışçıların desteğinden bahsetmek gerek. Projeleri hayata geçirebiliyoruz ve topluma pozitif bir etki yapabiliyorsak, bu bağışlar ve projeler sayesindedir. Destekleri olmadan başaramayacağımızı unutmamalarını rica ediyoruz. Bu desteğin etkisiyle her geçen gün büyüyor ve daha fazla insanın hayatına dokunuyoruz.

Meryem Kadın Kooperatifi olarak hayata geçirdiğimiz tüm projeleri büyük bir başarıyla tamamlayarak hiçbir kurum ve kuruluşa mahcup olmadık. Bu nedenle gururlu ve mutluyuz. Biz de Varız! projemize destek veren AgeSA Hayat ve Emeklilik ve Sivil Toplum için Destek Vakfı’na, yararlanıcılara, projenin başarılı bir şekilde tamamlanmasında emeği geçen tüm eğitmenlere ve AKYM çalışanlarına teşekkür ediyoruz.