
Toplumsal zıtlıklar arasında diyalog alanları yaratmayı ve bu alanlarda sürdürülebilir çözümler üretmeyi hedefleyen Dem Derneği (Dem), işiten toplum ile sağır toplum ve işitme engelliler arasında acıma duygusundan uzak ve istihdamı destekleyen diyalog alanları yaratmak amacıyla çalışmalar yapıyor. AgeSA Hayat ve Emeklilik işbirliği ve mali desteğiyle hayata geçirdiğimiz Her Yaşta Fonu’nun 2023 döneminde hibe desteği sağladığımız Dem, Sesimi Duyan Var Mı? projesini hayata geçirdi. Dem proje kapsamında Adıyaman, Gaziantep ve Kahramanmaraş’ta bulunan toplam 30 çadır kenti ziyaret ederek başta yaşlılar olmak üzere işitme kaybı yaşayan bireylerin ihtiyaçlarını tespit ederek, işitme cihazına erişimlerini destekledik.
Dem Derneği ile gerçekleştirdiğimiz röportajda; derneği faaliyetleri, hibe kapsamında yürüttükleri faaliyetler, afet dönemlerinde sağır ve işitme engelli bireylerin karşılaştıkları zorluklar hakkında konuştuk.
Dem Derneği olarak, işiten toplum ile sağır toplum ve işitme engelliler arasında acıma duygusundan uzak diyalog alanları yaratmak için çalışmalar yapıyoruz. Bu alandaki mevcut durum hakkında neler söyleyebilirsiniz? Siz bu alanda nasıl bir boşluğu dolduruyorsunuz?
Evet, Dem Derneği olarak 2014 yılından bu yana işitme engelli ve sağır toplum ile işiten toplumun her alanda bir arada yaşamasını sağlamak için çalışıyoruz. Çalışmalarımıza başladığımız günden bu yana 10 yıl geçti ve bu süre zarfında alanda çok şey değişti ve gelişti. Bunlardan en belirgini, Türk İşaret Dili (TİD) farkındalığındaki artış ve TİD ile bilgiye ve hizmete erişimin yaygınlaşmasıdır. Biz de Dem Derneği olarak, bir arada yaşamı savunan ve gündem belirleyici bir rol oynayan bir sivil toplum aktörü olarak bu alanda önemli bir yer tutuyoruz.
Her Yaşta Fonu kapsamında sağladığımız hibe desteğiyle Sesimi Duyan Var mı? projesini hayata geçiriyorsunuz. Projenin amacından ve yürüttüğünüz faaliyetlerden bahseder misiniz?
Sesimi Duyan Var Mı? projesinde, depremlerden etkilenen Adıyaman, Gaziantep ve Kahramanmaraş illerinde, işitme kaybı yaşayan yaşlılar başta olmak üzere işitme kaybından etkilenen ve işitme cihazı ihtiyacı olan kişileri tespit etmeyi hedefledik. Bu doğrultuda, Adıyaman, Gaziantep ve Kahramanmaraş’ta 23 geçici yaşam alanını ziyaret ettik ve toplam 134 işitme kaybından etkilenen kişiyi tespit ettik.
Detaylara bakacak olursak:
- Adıyaman’da 10 geçici yaşam alanını ziyaret ederek, toplam 44 işitme kaybından etkilenen kişiyle tanıştık ve bunların 39’unun işitme cihazı yoktu.
- Gaziantep’te beş geçici yaşam alanını ziyaret ederek, toplam 32 işitme kaybından etkilenen kişiyle tanıştık ve bunların 29’unun işitme cihazı yoktu.
- Kahramanmaraş’ta sekiz geçici yaşam alanını ziyaret ederek, toplam 58 işitme kaybından etkilenen kişiyle tanıştık ve bunların 56’sının işitme cihazı yoktu.
Tespit ettiğimiz 134 kişiden ikisine işitme cihazlarını ulaştırarak cihazlandırma sürecine başladık. Diğer cihazlar için yaklaşık 6.5 milyon TL fona ihtiyacımız var.
Deprem sonrası engelli bireylerin günlük yaşamlarında karşılaştıkları engelleri azaltmak ve erişilebilirliklerini artırmak için neler yapılabilir? Bunun sürdürülebilirliğini sağlamak için ne tür önerileriniz olur?
İşitme engelli bireyler ve sağır toplum ile çalışan bir sivil toplum kuruluşu (STK) olarak, olası bir deprem anı ve sonrasında gerekli olabilecek arama ve kurtarma çalışmalarına işitme engelli ve sağır bireyleri de kapsayacak şekilde hazırlık yapılmasını öneriyoruz. Projemizin adı olan ve arama kurtarma çalışmalarını hatırlatan “Sesimi Duyan Var Mı?” sorusu, işitme engelli ve sağır bireyler için bir anlam ifade etmiyor.
Diğer engel grupları için de kentlerin yeniden yapılandırılması sürecinde erişilebilir tasarımlar yapmak, sürdürülebilir ve kapsayıcı şehirler yaratmak açısından büyük önem taşıyor. Yeniden yapılandırılacak kentlerde eşit erişimi en baştan düşünmek, bu süreci bir fırsata dönüştürebilir.
Sesimi Duyan Var Mı? projesinin temel hedefleri nelerdir ve hangi ihtiyaçlara odaklanmayı planlıyorsunuz? Projeyi başlatmaya ne ilham verdi?
Daha önce de belirttiğimiz gibi, bu projede deprem bölgesindeki işitme kaybı yaşayan yaşlılar başta olmak üzere, işitme kaybından etkilenen ve işitme cihazı ihtiyacı olan kişileri tespit etmeyi hedefledik. İşitme cihazı ihtiyacını karşılamaya odaklandık çünkü deprem sırasında kaybolan veya zaten daha önce de hiç alınamamış işitme cihazları pahalı olduğundan, devlet desteği yetersiz veya hiç olmadığından bu ihtiyaç önceliklendirilemiyor. Çift kulak işitme cihazı ihtiyacı olan bir kişi, yaklaşık 3 aylık emekli maaşını vererek bir çift cihaz satın alabilir. Kısaca, biz bu projeyle “böyle bir ihtiyaç da var” demek istedik.
İşitme engelli bireylerin topluma katılımı konusunda nasıl bir etki bekliyorsunuz?
İşitme kaybına erken tespit ve erken müdahale, yani cihazlandırma, toplumdaki bir aradalık halini destekler ve bir arada olabileceğimiz diyalog alanlarının sayısını artırır. Özellikle yaşa bağlı işitme kaybının erken teşhisi ve sürekli cihaz kullanımı, sadece duymayı değil, aynı zamanda aktif iletişimi ve sosyal bir yaşamı beraberinde getirir.
Örneğin; ilk cihazlandırdığımız 2 kişiden biri olan Cemile Teyze, hepsi şehir dışında olan çocukları ile ancak cihazı varken telefonda konuşabiliyor. Cemile Teyze sadece çocuklarının sesini duymuyor, aynı zamanda bu sayede ilişkilerini, iletişimini ve sosyal yaşamını de koruyor.
Bu şekilde, işitme engelli bireylerin erken müdahale ve cihaz kullanımıyla topluma daha aktif katılım sağlayabileceği ve sosyal yaşamda daha etkin olabileceği bir ortamın oluşacağını öngörüyoruz.
Dem Derneği’nin gelecek dönemde yapmayı planladığı çalışmalardan ve önceliklerinden bahseder misiniz? Sağladığımız hibe desteği gelecekteki hedef ve projelerinizi nasıl etkiledi?
Dernek olarak ilk hedeflerimizden biri kısa vadede bu proje kapsamında tespit ettiğimiz tüm işitme kaybı olan bireylere ihtiyaç duydukları cihazları ulaştırmak olacak. Ancak cihazlandırma özellikle yaşa bağlı işitme kayıplı bireylerde sadece deprem bölgesinde bir ihtiyaç değil. Türkiye genelinde pahalı olmasından ötürü önceliklendirilemiyor. Kurum olarak bunu gündemimize alacağız.
Bağış kültürünün yeniden yapılanmaya başladığı bu dönemde bağışçılara nasıl bir mesaj vermek istersiniz?
Bağışçıları hedef kitlesi ile birebirde iletişimde olan bizim gibi küçük ölçekli sivil toplum aktörleri ile de birlikte hareket etmeye davet ediyoruz.