Kökler ve Filizler Derneği ile Kurumsal Destek Fonu Kapsamında Yürütecekleri Çalışmaları Konuştuk

Kökler ve Filizler Derneği (Roots & Shoots Turkey – R&S TR), çocukların ve gençlerin ihtiyaç duydukları alanlarda bilgi ve becerilerinin güçlenmesine katkı sağlamak amacıyla buluşmalar, çevrimiçi ve çevrimdışı atölyeler, etkinlikler ve eğitimler düzenliyor. Dernek, çocukların ve gençlerin maruz kaldığı zorbalık, özel hayatın korunmasının ihlali, ticari istismar ve tokenizm gibi risklerin önüne geçmek için çocuk haklarının bilinirliği konusunda da çalışmalar yürütüyor.  R&S TR Kurumsal Destek Fonu’nun 2022 döneminde Turkey Mozaik Foundation eş finansmanıyla sağladığımız hibe kapsamında, kaynak çeşitliliğini artırmak ve derneğin finansal sürdürülebilirliğini sağlamak amacıyla çalışmalar yürütecek. Bu kapsamda kaynak geliştirme çalışmalarından sorumlu yarı zamanlı bir kişi istihdam edecek.

Kökler ve Filizler Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Aslıhan Niksarlı ve Yönetim Kurulu Üyesi Banu Binbaşaran Tüysüzoğlu ile gerçekleştirdiğimiz röportajda; Türkiye’de gençlerin ve çocukların karar alma mekanizmasına katılımı, iklim krizinin sivil toplum gündemindeki yeri, derneğin faaliyetleri ve hibe kapsamında yürütecekleri çalışmalar hakkında konuştuk. 

Roots & Shoots Türkiye Kurumsal Destek Fonu kapsamında Vakfımızdan ilk kez hibe alıyor. Okuyucularımızın derneğinizi daha yakından tanıyabilmesi için kuruluş̧ amacınızdan ve yaptığınız çalışmalardan bahseder misiniz? 

Roots & Shoots 1991 yılında Dr. Jane Goodall tarafından çocuk ve gençlerin çevre, hayvanlar ve insanlar için çalışarak, içinde bulundukları topluluğa ilham vermeleri ve değişime öncülük etmeleri amacıyla başlatılan küresel bir hareket. Biz de Roots & Shoots Türkiye olarak “yaşama, tüm çeşitliliğiyle ev sahipliği yapan bir gezegen” düşüyle 2021 yılında kurulduk. Kurulduğumuz günden beri de yaşadığımız krizler çağında sorunları fark eden ve bu konularda pozitif değişim yaratmak isteyen çocuk ve gençlere destek olmak; çocuk ve gençlere farklı disiplinlerden insanlarla buluşabileceği, gerekli becerileri edinebileceği ve projeler geliştirebileceği alanlar yaratmak için çalışıyor ve projeler üretiyor.

Bu projeleri çocuk ve gençlerin güçlenmesine yönelik ihtiyaç duydukları alanların ve metotların tespit edilmesi için katılım gözetilmesi ilkesiyle gerçekleştiriyoruz. Çalışmalarımızın bazılarına örnek verecek olursak yaşadığımız krizler çağında çocuklara ve gençlere ulaşmak, bu sorunları konuşmak ve yaşadıkları çevreyi öğrenmelerine yardımcı olmak için “Radix: Ekosistem Serüveni” kutu oyununu, öğretmenlere yönelik Biyoçeşitlilik Köyü Etkinlik Rehberi gibi farklı öğrenme materyalleri geliştiriyoruz. Özellikle iklim ve doğa alanında harekete geçen çocukların iyi olma hallerini desteklemek ve çocuklarla çalışan yetişkinlerin çocuk hakları temelli yaklaşıma dair güçlendirilmesi için çalışıyor; bunun için Bilgi Üniversitesi Çocuk Çalışmaları Birimi ortaklığında ve Sabancı Vakfı Hibe Programları desteğiyle Katılımcı ve Güvenli Gençlik Aktivizmi projemizi yürütüyoruz. 

Bilimsel bilginin yaygınlaştırılması, çocuk ve gençlerin bilimi yakından deneyimlemelerini sağlamak adına çocuk ve gençlerin farklı disiplinlerden insanlarla bir araya getiren kuş gözlemi, doğa gözlemi gibi çeşitli çevrimiçi ve çevrimdışı aktiviteler ve atölyeler düzenliyoruz. İsveç Konsolosluğu işbirliğinde lise öğrencilerinin medya okuryazarlığı, kaynak eleştirisi ve sosyal medya kampanyacılığı alanlarında kapasitelerini geliştirmek amacıyla projelere odaklanıyoruz. R&S TR Liseli ve Üniversiteli Grupları’ndan gençlerle birlikte, tartışmak ve yaygınlaştırmak istedikleri konularda çeşitli içerikler geliştiriyor ve yaygınlaştırıyor; R&S TR Üniversite grubunu projelerini gerçekleştirmeleri için aktif olarak destekliyoruz. Bunların yanı sıra Türkiyeli çocuk/gençlerin, gezegenin diğer ülkelerindeki akranlarıyla etkileşim içinde olmalarını kolaylaştırmak için R&S TR’nin küresel ağıyla buluşmalar düzenliyoruz. 

Türkiye’de gençlerin, çocukların ve bu alanda faaliyet yürüten sivil toplum kuruluşlarının karar alma mekanizmalarına katılımı ne ölçüde sağlanıyor. Gençlerin ve çocukların karar alma süreçlerine katılımının garanti altına almak ve güçlendirmek için neler yapılması gerekiyor? 

Türkiye’de karar alma mekanizmalarında büyük ölçüde çocukları, gençleri ve STK’ları maalesef görmüyoruz. Halbuki STK’lar toplumu temsil eder, toplumdan güç alır ve bu gücü karar mekanizmalarının güçlü işlemesine katkı olarak aktarabilir. Çocukların ve gençlerin, onları doğrudan ilgilendiren konularda karar mekanizmasına dahil olması, ihtiyaçların tespit edilmesini kolaylaştırır; yenilikçi çözümler üretilmesini sağlar.. Hem STK’lar hem de çocuklar ve gençlerin süreçlere ve karar mekanizmalarına dahil edilmeleri bir köprü işlevi görür. Bunların yanı sıra herkesin harekete geçtiği ve geçmek istediği konuyu sahiplenmesine alan açar ve motivasyonlarını yükseltir. 

Çocukların ve gençlerin karar alma süreçlerine dahil olmalarını sağlamak için halihazırda çocuk hakları, çocuk katılımı alanında çalışan kuruluşlardan destek almanın; çocukların seslerini yetişkinlere ve akranlarına duyabilecekleri mekanizmalar geliştirilmesinin karar alma süreçlerinde çocukların kendilerini ifade edebilmeleri için güvenli alanlar oluşturulması oldukça kritik. 

Burada hem STK’lara hem akademisyenlere ve uzmanlara hem de karar vericilere bir pay düşüyor. Çocuk ve gençlerin katılımını garantiye almak için tüm paydaşlar arasında işbirliğinin çok önemli olduğunu düşünüyoruz. 

Çevre ve ekoloji alanındaki hak mücadelesi ve yapılan çalışmalar toplumun tamamını ilgilendiriyor ve önemli ölçüde destek buluyor. İklim değişikliğinin yarattığı tehdidin büyüklüğü ve aciliyeti düşünüldüğünde, sizce bu konular sivil toplum kuruluşlarının gündeminde yeterince yer alıyor mu? Bu konuda atılabilecek adımlar var mı?

İklim değişikliği yaşadığımız krizler çağında acil eylem alınması gereken bir kriz. Bu nedenle son yıllarda birçok STK çalışmalarının yönünü iklim değişikliğiyle mücadeleye çevirdi; bunun yanı sıra sadece bu alanda çalışan STK’lar kuruldu. 

STK’lar da birlikte çalışmalar yürütmeye, faaliyetlerini paylaşmaya başladı.  Bu konuyla ilgili STK’lar tarafından yüksek bir farkındalık var ve farkındalık halk arasında da yaygınlaştırılıyor. Tabii ki böylesi büyük bir tehdit karşısında bu mücadelede STK’ların bu konuları gündemlerine alması ve harekete geçmesi yetersiz kalabiliyor. Karar vericilerle yeterince işbirlikleri yapılmadığı zaman harekete geçmek zor olabiliyor, azaltım ve uyum süreçleri yavaşlayabiliyor ve hatta tıkanabiliyor. Bu nedenle hem STK’lar arasındaki etkileşimlerin hem de karar vericilerle olan etkileşimlerin artması ve işbirlikleri ile güçlerin birleştirilmesi gerekiyor. STK’ların karar mekanizmalarında yer almalarını destekleyecek her türlü alanın açılması gerekiyor. 

İklim değişikliği kaynaklı tehditlerin giderek daha görünür hale gelmesiyle bu alandaki eylemler ve farkındalık çalışmaları da hız kazanıyor. Özellikle gençlerin liderliğini yaptığı bu tür eylemler şirketlerin ve devletlerin dikkatini çekmekte başarılı oluyor. Sizce Türkiye’de bu konuda gerekli adımları atılıyor mu? 

İklim değişikliği sorununun ülkelerin, karar vericilerin gündemine girmesinde gençlerinin rolü göz ardı edilemez. Jasilyn Charge, Gretha Thunberg gibi isimlerin harekete geçmesiyle tüm dünyada küresel bir hareket başladı. Bu hareket çok kısa sürede Türkiye’de de yerini buldu. Türkiye’nin farklı illerinde gençler topluluklar oluşturdular. 2018 yılından beri krizin ne olduğunu, onları nasıl etkilediğini ve taleplerini anlatıyorlar, kampanya yapıyorlar, eğitim veriyorlar. Bunun yanı sıra katılım mekanizmalarını zorluyorlar. Çocuk ve gençlere söz ve katılım haklarının sağlanmasını, karar alma mekanizmalarına dahil olmayı, çocuk ve gençlerle bu alanda ihtiyaca yönelik çalışmalar yapılması taleplerini her fırsatta dile getiriyorlar. 

Çocuklar ve gençlerin bu hareketi hiç şüphesiz ki şirketlerin, devletlerin, karar alıcıların, STK’ların, bireylerin dikkatini çekiyor; ancak gençlerin burada desteklenmesi gerekiyor. İklim değişikliğinin olumsuz sonuçlarına şimdiden maruz kalıyorlar ve bundan sonrasında da giderek daha fazla mücadele etmek zorunda kalacaklar. Uzun soluklu ve yıpratıcı bir mücadele bu. Hem bilgi beceri bakımından donanımlı olmaları hem de eko kaygı gibi yıkıcı süreçlerden korunmalarını desteklemek, onların yanında olmak gerekiyor. Bundan sonrasında iklim değişikliğinin yıkıcı sonuçlarını görmezden gelmek zaten mümkün olmayacak, mecburi azaltım çalışmaları ve uyum süreçlerinin harekete geçmesi kaçınılmaz. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de bu yönde adımlar atılıyor. Bizler de gençlerin ve STK’ların işbirliğinde ve takipçiliğinde sürecin hızlanacağına inanıyoruz. 

Kurumsal Destek Fonu’nun 2022 döneminde sağladığımız hibe ile odaklanacağınız kurumsal gelişim başlığı ne olacak? Bu kapsamda ne tür çalışmalar yapmayı planlıyorsunuz? 

Derneğimizin ikinci yılını doldurmaya yaklaştığı bugünlerde finansal sürdürülebilirlik konusunu önceliğimiz olarak belirledik. Aldığımız hibeyle birlikte finansal gücümüzü gittikçe artan oranda destekçilerimizden almayı, böylelikle derneğimizin vizyon ve misyonuna uygun projeleri kendi kaynaklarımızla ve bağımsız olarak yapabilmeyi hedefliyoruz. Düzenli destekçi programı sayesinde finansal planlamamızın daha tutarlı ve sürdürülebilir olacağına, dolayısı ile derneğimizin organizasyon yapısının güçleneceğine inanıyoruz. Bu kapsamda finansal sürdürülebilirliğimizi sağlayabilmek için kaynak geliştirme uzmanlarının danışmanlığı eşliğinde bireysel ve düzenli bağış desteğinden oluşan bir finansal model yaratmayı planlıyoruz.