NOT: TÜM OKUYUCULARA HATIRLATALIM, KÜRESEL HEDEFLERİN İÇERİĞİ VE ADI BU GÖRSELDE YAZANDAN DETAYLI. HEDEFLERE DAİR DAHA FAZLA BİLGİ TÜRKÇE OLARAK HTTP://WWW.KURESELHEDEFLER.ORGSİTESİNDEN, İNGİLİZCE OLARAK HTTPS://SUSTAİNABLEDEVELOPMENT.UN.ORG/SDGSSİTESİNDEN ALINABİLİR.
Buraya dek tümü iyi haber çünkü kapsayıcı kalkınmayı öğrendiğimiz, uygulamak için destek bulabileceğimiz zamanlarda yaşadığımızı görüyoruz. Bu noktada dikkatinizi çekmek isterim, kapsayıcı kalkınmanın hedeflediği ‘herkes’ tanımının içinde engelli birey de var.
Bugün bize bireyin özgürlüğünün önemini, özgürlük alanının genişlemesi gerektiğini, insanın kapasitesini geliştirme hakkına sahip olduğunu hatırlatan yalnızca SKH değil. İnsan hakları üstüne yazılmış uluslararası yeni bir sözleşme, hukuki bağlayıcılığı olan bir metin, BM Engelli Bireylerin Haklarına Dair Sözleşme (EHS) de aynı noktalara vurgu yapıyor. Engelliliği insanın hallerinden biri olarak tanıyan EHS herkesin eşit olduğunu, öyleyse hepimizin kalkınmanın içinde yer alması gerektiğini hatırlatıyor.
İyi haberler önümüzü açacak uluslararası araçlara sahip olduğumuz gerçeğiyle sınırlı değil. Engelli bireylerin ve onların örgütlenmelerinin katılımıyla BM’nin çatısı altında hazırlanan EHS, Türkiye tarafından 2007 yılında imzalandı, 2009 yılında onaylandı. Sözleşmenin Türkiye tarafından onaylandığını söylediğimizde aslında Türkiye’nin EHS’de yer alan tüm hakları tanıyıp uygulayacağına ve hakların uygulanmasını teşvik edeceğine söz vermiş olduğunu vurguluyoruz. Türkiye’nin 2015 yılında EHS’nin ek protokolünü, yani bireysel veya birey adına öbür gerçek kişilerin veya grupların sözleşmenin uygulanmasını izleyen BM Engellilerin Hakları Komitesi’ne başvuru hakkını tanıyan protokolü onayladığını belirtelim. Demek bugün Türkiye’de yaşayan bireyler olarak kapsayıcı kalkınma, dolayısıyla engelliliği de içeren bir kalkınma için hukuki ve ilkesel zeminimiz bulunuyor. Sıra böyle bir kalkınmayı gerçek anlamda istemekte ve gerçekleştirmede.
Engelliliği kapsayıcı kalkınma (**) için aklımızda tutmamız gereken ilk şey, hepimizin eşit olduğu gerçeği. Teoride, duysal, ruhsal, öğrenme farklılıklarımızın, türlü fiziksel kapasitelerimizin aramızda var olan eşitliği bozmadığını kabul ediyoruz.
Peki ya pratikte?
Bu soruyu kendimize sormamız günlük iş yapış biçimlerimizi gözden geçirmemizi sağlayacağından güzel bir başlangıç olur, ancak yetmez. Soruyu bir de içinde yer aldığımız örgüt, kurum, projeler için soralım. Üretimlerimiz hepimizin eşit olduğu gerçeğinden hareketle mi şekilleniyor? Cevabımız olumsuzsa, pratiklerimizi etkileyen politika, sistem ve algıların değişmesi adına ne yapıyoruz, diye düşünmeliyiz. Düşünmek, engelliliği kapsayıcı kalkınmayı anlamak amacıyla örgütümüzde, kurumumuzda, proje ekibimizde yer alanlara yönelik eğitim, bilinç artırma faaliyetleri yapmak bir ilk adım olarak anlamlı olacaktır.
Engelliliği kapsayıcı kalkınma, ortaya konan tüm hizmet ve ürünlerin engelli bireyin varlığını hesaba katarak şekillendiği, tüm projelerin, plan ve adımların bu anlayışla gerçekleştirildiği bir gelişmişlik çabasına işaret ediyor. Öyleyse öncelikle katılımı sağlamalıyız.
Kulislerde anlatılan, gerçekliği şüpheli bir öykü var. Belçika ordusuna kadınların asker olarak alınmasına karar verildiğinde, askerlerin kıyafetlerini temin eden adamların sütyen alması gerekir. Uzun tartışmalardan sonra yetkililer tüm kadın askerlere seksen beden sütyen alınmasına karar verir ve alım yapılır. Komik. Ayrıca müthiş bir zaman, emek, para kaybı. Oysa tek bir kadına danışılsaydı, karar mekanizmalarında bir kadın dahi olsaydı şimdi bunu okuyup gülümsemiyor olacaktık. Hedeflediğimiz her noktada, aklımızdan geçen hedef kitle ne olursa olsun içinde engelli bireylerin olduğunu unutmamak gerekiyor. Verdiğimiz ürün veya hizmetin erişilebilir kılınması için yapabileceğimiz en etkili ve en kolay şey ise engelli bireyin her aşamada ekibimizin içinde olmasını sağlamak. Atacağımız adımların her aşamasında onun varlığını mümkün kılmak.
Engelli bireyi planlamaya ve çalışmaya dahil etmek bütçemizi gözden geçirmeyi gerektirecektir. Engelli bireyin süreçlerin her aşamasında olması, tüm aktivite ve planların içinde yer alması için öncelikle düşünce biçimimizi gözden geçirmemiz gerektiğini belirtmiştik. Böylesi kritik bir yaklaşım, ürünümüzün herkes tarafından tüketilebilir olmasını beraberinde getirecektir. Bu nedenle, ‘engelliliği nasıl görüyoruz’, ‘yeti kaybı bizim için ne ifade ediyor’, ‘yeti kaybı olan bireye nasıl bakıyoruz’ gibi temel soruları ve fazlasını tartışmalı, tartışmaların gerçekleşmesini sağlayacak zemini sağlamalıyız. Bu tür çalışmalar için bütçemizde kaynak ayırmak anlamlı olacaktır.
Kapsayıcı olabilmek çalıştığımız ortamı erişilebilir kılmayı da gerektirir. Erişilebilir ortama sahip olmak amacıyla neler yapabileceğimizi engelli bireylerle tarışmak anlamlı olacaktır. Ayrımcı olmayan yaklaşım her şeyden önce farklılıkların katılımına izin vermemizi gerektiriyor. Öyleyse katılım için gerekli harcamaları yapmak, bütçenin kapsayıcı olmasına izin vermek şart.
Engelliliğe dair her ne biliyorsak unutalım ve engelli bireylerin tam ve etkili biçimde toplumun parçası olmasına odaklanalım. O zaman kapsayıcı bir kalkınma için çalışıyor olacağız. Erişilebilir toplumlarda yaşıyor olacağız. Herkesin değerli olduğu, herkesin kendisini var etmesine olanak tanıyan bir sisteme doğru değişimin parçası haline geleceğiz.
Hepimizin bir kapasitesi var ve bu kapasite geliştirilebilir. Ben, dilediği zaman kendisini farklı biçimde tanımlayabilen, kendisini yine ve yeniden gerçekleştirebilen, bunun için olanağa sahip bireyin özgür birey olduğunu düşünüyorum. Ve böyle bir özgürlüğe erişmek için her zaman desteğe ihtiyacımız var gibi geliyor bana. Bir başkasına ihtiyacımız var. Octavia Paz, sevginin özgürlük üstüne oynanan vahşi bir kumar olduğunu söyler. Kendimizin değil, ötekinin özgürlüğü için oynanan bir kumar. İster ötekinin özgürlüğü için sevgiyle diyelim, ister erişilebilir, eşitlikçi toplum için, çabaya şimdi, burada başlayalım.
***
Yazıda:
(*) Kapsayıcı Kalkınma, ‘Inclusive Development’ kavramının karşılığı olarak,
(**) Engelliliği Kapsayıcı Kalkınma, ‘Disability Inclusive Development’ kavramının karşılığı olarak kullanılmıştır.
Son Yorumlar