
Cinsiyet kimliği ve cinsel yönelim alanında faaliyet gösteren Pembe Hayat LGBTİ+ Dayanışma Derneği (Pembe Hayat), LGBTİ+’lara yönelik hak temelli çalışmalar gerçekleştiriyor. Kültür Sanat Fonu’nun 2020 döneminde Turkey Mozaik Foundation finansmanı ile hibe desteği sağladığımız Pembe Hayat, Kuir Sanatçılar Dayanışma Ağı projesini yakın zamanda tamamladı. Proje kapsamında dernek, pandeminin etkisiyle üretim alanları ve geçim kaynakları daha da daralan LGBTİ+ sanatçıların bir araya geldiği ve birbirlerine bilgi ve tecrübelerini aktardıkları bir dijital platform geliştirdi.
Pembe Hayat Festival Koordinatörü Arya B. Zencefil ve Sosyal Hizmet Uzmanı Doğukan Karahan ile gerçekleştirdiğimiz röportajda; derneğin sağladığı danışmanlık hizmetlerini, projenin kuir sanatçılara ve üretim alanlarına etkilerini ve derneğin gelecek dönem planlarını konuştuk.
Pembe Hayat Derneği LGBTİ+lara yönelik olarak; hukuk, eğitim, sağlık ve uyum süreçleri hakkında ücretsiz danışmanlık veriyor. Bu alanlarda karşılaştığınız taleplerden ve gerçekleştirdiğiniz çalışmalardan bahsedebilir misiniz?
LGBTİ+’lara yönelik danışmanlıklarımızın çoğu noktada kesiştiği söylenebilir. Özellikle trans bireylerin, cinsiyet uyum süreçlerinde geçecekleri hukuki ve sağlık alanındaki prosedürler konusunda danışmanlık veriyoruz. Ayrıca cinsel yolla bulaşan hastalıklar konusunda da temel bilgilendirmeleri yapıp, konuyla doğrudan ilgilenen diğer derneklere de yönlendirmelerde bulunuyoruz. Aynı zamanda, kişisel verilerin gizliliğine aykırı uygulamalarda,, uyum sürecinde yazılması gereken dilekçelerde, cinsiyeti kimlikte düzeltme davasında uygulanacak adımlarda, hapishanelerdeki LGBTİ+ bireylerin ihtiyaçlarının karşılanmasında ve benzeri konularda da destek veriyoruz. Eğitim konusunda da, istek doğrultusunda LGBTİ+ kapsayıcılığı üstüne programlar düzenliyor, psikoloji ve sosyal hizmetler öğrencilerine staj imkanı sağlıyor ve derneğimizin çalışma alanlarında akademik çalışma yapan kişilere tez danışmanlığı veriyoruz.
Hibe desteğimizle gerçekleştirdiğiniz Kuir Sanatçılar Dayanışma Ağ projesini yakın zamanda tamamladınız. Proje kapsamında yürüttüğünüz çalışmalardan bahseder misiniz?
Proje kapsamındaki en öncelikli hedefimiz, pandemi şartlarından dolayı fiziksel alanlarda bulunamayıp, birbirine aktarım yapamayan ve kenetlenemeyen LGBTİ+ sanatçıları bir araya getirmek oldu. LGBTİ+ topluluğu, bilgi ve kültür aktarımını sesli olarak yapmakta çünkü yazılı arşivcilik eskiden bir ayrıcalıktı. Kitap ya da makale basacak, yayınlayacak mecraların sayısı zamanla arttı. Bu sürede bu sesli aktarım devam etti fakat pandemi şartları tüm güvenli alanları tehlikeye attı. Kuir Sanatçılar Dayanışma Ağı ile bilgi ve tecrübe aktarımını devam ettirmek istedik.
Proje kapsamında sanatçılara ve içerik üreten LGBTİ+’lara bir platform, tecrübe ve bilgilerini aktarabilecekleri bir alan yaratmak istedik. Çevrimiçi bu platform güvenli bir alan olarak sansürden bağımsız olarak kuir sanatçıların işlerini konuşup, anlatabileceği bir platform oldu. 22 sanatçının katılımcı, yazar ve eğitimci olarak katıldığı etkinliklerimizde, sanatın her alanından bir ses bulmak mümkün.
Kuir Sanatçılar Dayanışma Ağ projesi ile pandemi ile beraber sanatsal üretim alanı iyice daralan kuir sanatçıların hem yeni projeler ortaya çıkarmasını hem de birbirleri ile dayanışmasını sağladınız. Ağda yer alan sanatçılardan gelen geri bildirimleri de göz önüne aldığınızda, projenin kuir sanatçılara ve üretim alanlarına etkisinden bahsedebilir misiniz?
Gelen geri dönüşler ve çıkan ürünler sonucunda çoklu-disiplinlerde ürün vermek adına cesaretlendirici bir proje olduğunu söyleyebiliriz. Projede yer alan isimlerin, diğer sanatçıların repertuarlarını genişlettiğini görmüş olduk.
Üretim için alan ve imkan sağlanınca, sesi kısılan ve dışlanan bu sanatçıların aslında pandemi şartlarında dahi üretmeye ne kadar açık olduğunu gördük. Bize gelen işlerin çoğu, dışarı çıkma kısıtlamaları sırasında üretildi. Bu noktada, zor geçen bir dönem içerisinde de üretimin devam etmesi sağlandı.
Sanat yapabilmek ve sanatçının kendini geliştirmesi için zaman, kaynak ve sabır gerekir. Kuir Sanatçılar Dayanışma Ağı bu gereklilikleri ve gereksinimlerin giderilmesi noktasında tam doğru zamanda, doğru yerde ortaya çıkan bir proje oldu.
Kültür Sanat Fonu’ndan aldığınız hibe desteğinin derneğinize ve çalışmalarınıza ne tür katkıları oldu? Kültür Sanat Fonu’nu destekleyen bağışçılarımızla paylaşmak istediğiniz bir mesaj var mı?
Pandemi dönemi ve öncesi yaşanan kopukluklar, baskılar ve yasaklar LGBTİ+ komünitesi için çok zor bir dönemdi ve kuir sanat zaten yaşadığı sansürlerle mücadele etmekteydi. Kültür Sanat Fonu, Pembe Hayat KuirFest’in, ihtiyacı olan kuir sanatçılara ulaşmasında güçlü bir destek oldu.
Kültür Sanat Fonu sayesinde oluşturduğumuz Kuir Sanatçılar Dayanışma Ağı, gelir kaynakları kısıtlanan, sanatı sansürlenen, sesi engellenen bir azınlığın zor şartlarda üretime devam etmesi açısından çok önemli bir adım oldu. Proje ilerleyen zamanlarda, sanatçılara bir dayanışma alanı açmaya devam edecektir.
Pembe Hayat Derneği’nin gelecek dönemde yapmayı planladığı çalışmalardan bahseder misiniz?
Gelecek dönem için öncelikli hedefimiz, değişen politik gündemler ve yaşanan olaylar ışığında, LGBTİ+ haklarının, özellikle trans haklarının daha büyük kitlelerce benimsenmesi, önemsenmesi ve bilinmesidir. Amacımız doğrultusunda, sanal dünyanın ve sosyal medyanın etkisine inanıyor, önyargıları yıkmak konusunda bir araç olarak kullanılması gerektiğini düşünüyoruz. YouTube kanalımız, bilgi ve söylem üretimi, bir de KuirFest ile yaptığımız sanat festivalinin devamını öngörüyor ve çalışmalarımızı bu şekilde yönlendiriyoruz. Ayrıca yeni projelerimiz arasında, hukuk alanında daha kapsamlı çalışmalar, podcastler ve eğitimler var.
Kuir Sanatçılar Dayanışma Ağı projemizi de geliştirip, ihtiyaca göre evrimleşmesi noktasında iyi bir başlangıç görüyoruz. Bununla beraber çevrimiçi film platformu ile de sosyal kabul için önemli gördüğümüz LGBTİ+ sanat çalışmalarını desteklemeye devam edeceğiz.