
Açık Alan Derneği’nin bir girişimi olan ve derin yoksulluk ile mücadele etmek amacıyla hayata geçirilen Derin Yoksulluk Ağı (DYA), derin yoksulluğun sürdürülemez koşullarını görünür kılmak ve yoksulluğu bir insan hakları ihlali olarak tartışmak için çalışmalar yürütüyor. Derin Yoksulluk Ağı, #EvdenDeğiştir kampanyası ile pandeminin başından beri bağışçılarla derin yoksulluk koşullarında kişileri temel ihtiyaç desteği sağlamak için bir araya getiriyor. Kurumsal Destek Fonu’nun 2020 döneminde Turkey Mozaik Foundation eş finansmanıyla hibe ve kapasite gelişim desteği sağladığımız Derin Yoksulluk Ağı, organizasyon yapısını güçlendirmek ve kaynak çeşitliliğini artırarak finansal sürdürülebilirliğini sağlamak amacıyla çalışmalar yaptı.
Derin Yoksulluk Ağı Proje Koordinatörü Selen Yüksel ile yaptığımız röportajda; yakın zamanda yayınladıkları Hikâyenin Yok Hali kitabını, derinleşen ekonomik krizin yoksulluğa etkisi, yerel yönetimler ile geliştirdikleri işbirlikleri ve hibe kapsamında yürüttükleri çalışmalar hakkında konuştuk.
Hikayenin Yok Hali kitabını yakın zamanda yayınladınız. Kitaba bu ismi verme nedeniniz neydi? Kitabın içeriğinden ve öne çıkan bulgularından bahseder misiniz?
Kitaba ismini verirken Çiğdem Mater’in Açık Radyo’da yaptığı “Hikayenin Kadın Hali” podcastinden esinlendik. “Hikayenin Yok Hali” ismini verirken hem kent yoksulluğunun görünmez kılınan, “yok” kılınan haline hem de hikayelerin ortak teması olan “yok”luğa gönderme yapmak istedik. Bu alanda çalışırken karşılaştığımız hikâyeleri en iyi anlatacak kişilerin, o hikâyelerin sahipleri olduğu inancıyla; yoksulluğu doğrudan deneyimleyenlerin sesinin kitap aracılığıyla duyulabilmesini amaçladık. Hikâyenin ilk bölümü Derin Yoksulluk Ağı tarafından desteklenen on dört kişinin hikayesinden oluşuyor. Bu hikayeler sahipleri tarafından anlatıldı, Derin Yoksulluk Ağı tarafından hikâyeleştirildi. Hikayelerle birlikte; hikayelerin her birinin içerdiği insan hakkı ihlalini görünür kılan uluslararası insan hakları hukukundan ilgili maddeler, hikâyede geçen tema ile ilgili haber ve araştırma verileri de bireysel anlatılan durumun toplumsal boyutunu göz önüne çıkarmak amacıyla eklendi. Kitabın ikinci bölümü ise 20 yıldır yoksulluk alanında çalışan gazeteci ve aktivist Hacer Foggo’nun iki tanıklığında ve Derin Yoksulluk Ağı’nın aileler ile görüşmeleri esnasında şahit olduğu günlük insan hakları hikayelerinden oluşuyor.
Salgın koşullarının yanı sıra ekonomik kriz de birlikte çalıştığınız aileleri olumsuz şekilde etkiledi. Derin Yoksulluk Ağı’nın çalışmalarına başladığı dönemden bugüne geldiğimizde Türkiye’de derin yoksulluk nasıl değişti? Bu çerçevede, birlikte çalıştığınız ailelerin ihtiyaçlarında yaşanan değişimlerden ve bu ihtiyaçları karşılamak için yaptığınız çalışmalardan bahseder misiniz?
Biz Derin Yoksulluk Ağı’nı ilk kurduğumuzda pandemi döneminin yarattığı acil durumun derinleştirdiği yoksulluk koşullarına yönelik çalışıyorduk. Pandemi sürecinde günlük ve güvencesiz çalışan kişiler işlerini kaybetmiş, herhangi bir birikimleri olmadığı için en temel ihtiyaçlarına dahi ulaşamadıkları bir konumda hem pandemiyle hem de yoksullukla mücadele ediyorlardı. Bu koşullara eklenen ekonomik kriz ve 2021 yılı için %36 olarak açıklanan enflasyon koşulları sebebiyle yoksulluk koşullarında yaşayan kişiler için temel ihtiyaçlarına ulaşmanın giderek zorlaştığı bir döneme girdik. Her geçen gün pirince, kadın pedine, mercimeğe gelen zam haberlerinin yanında elektriğe gelen %125 zam, doğalgaza gelen %25 zamla birlikte bir insan hakkı olan sağlıklı, güvenli ve insan onuruna yaraşır hayat koşullarına ulaşmak sadece günlük ve güvencesiz çalışan kişiler için değil maaşlı işçiler için de zorlaşıyor. Bu ekonomik koşullarda, derin yoksulluk yaşayan kişiler her geçen gün hak ve ihtiyaçlarına ulaşmakta daha fazla zorlanıp, açlık ve evsizlik riskiyle karşı karşıya kalırken; bir yandan da çalışan yoksulların sayısı artıyor.
Bu süreçte Derin Yoksulluk Ağı’ndan destek almak için başvuran kişilerin sayısı her gün artıyor, yeni başvurulara dernek imkanlarının kısıtlılığı sebebiyle cevap vermekte zorlanıyoruz. Son zamanlarda ısınma ihtiyacının ve okula giden çocukların olduğu evlerde beslenme ve okul malzemeleri ihtiyacının kritik olduğunu gözlemliyoruz. Beslenme ve okul malzemeleri konusunda destek çalışmaları yürütmeye çalışırken bir yandan derin yoksulluğun sürdürülemez koşullarını görünür kılmaya, yoksulluğun bir insan hakkı ihlali olduğunu ve ancak sürdürülebilir ve bütünsel politikalarla önlenebileceğini savunmaya devam ediyoruz.
Geçtiğimiz dönemde 11 yerel yönetim ile derinleşen yoksulluğa yönelik acil müdahale stratejilerinin oluşturulması amacıyla çeşitli işbirlikleri ve çalışmalar gerçekleştirdiniz. Yerel yönetimlerle geliştirdiğiniz bu işbirliklerinin kapsamından ve yoksullukla mücadelede yerel yönetimlerin rolünden bahseder misiniz?
Yerel Yönetimlerle Yoksulluk Konuşuyoruz isimli buluşma serisini, 2020-2021 dönemi katılımcısı olduğumuz, yerel yönetimlerle sivil toplum aktörlerinin işbirliklerini pekiştirmeyi amaçlayan National Democratic Institute Programı desteği ile düzenledik. Katılımcı yerel yönetim temsilcileri Temmuz ve Ağustos aylarında toplamda dört buluşmaya katılarak diğer yerel yönetim temsilcileri ile birlikte yoksullukla mücadele stratejileri üzerine düşünme alanına dahil oldular. Buluşmalarda farklı yerel yönetimlerin yoksulluğu ele alış biçimleri, değerlendirme kriterleri ve yoksulluğun önlenmesine yönelik çalışmaları konuşuldu. Buluşmaların çıktıları raporlaştırıldı. Aynı zamanda, yerel yönetimler ve Derin Yoksulluk Ağı’nın yoksulluk konusundaki stratejilerde fikir ve bilgi alışverişinde bulunabilecekleri bir iletişim kanalı oluşturuldu.
Yoksulluğun azaltılmasının yerel yönetimler, kamu kurumları, özel sektör ve sivil toplum örgütlerinin ortaklaşa sorumluluk üstlenmesi gereken ortak bir sorumluluk olduğuna inanıyoruz. Ancak bu sorumluluk paylaşıldığında gerçekçi ve hak temelli bir çözüm üretmek söz konusu olabilir. Yerel yönetimler yoksullukla mücadelede yerelde harekete geçebilecek, yoksulluk yaşayan bölgeleye özel ihtiyaçları tespit ederek stratejiler geliştirebilecek önemli aktörlerdir.
Kurumsal Destek Fonu’nun 2020 döneminde Vakfımızdan aldığınız hibe ve kapasite gelişim desteği ile Derin Yoksulluk Ağı’nın kurumsal gelişimi için hangi alanlara odaklandınız? Bu kapsamda yaptığınız çalışmalardan bahseder misiniz?
Kurumsal Destek Fonu’nun 2020 döneminde sürdürülebilir finansal modelin oluşturulması ve organizasyon yapısının kurgulanması hedeflerine odaklandık. Bu doğrultuda bütçe kalemlerinin oluşturulması ve takibi, bütçe stratejisinin oluşturması, bağış kampanyalarının düzenlenmesi, bağışçı ilişkilerinin güçlendirilmesi, kurumsal işbirliklerinin kurulması, proje ve fon çağrılarının takip edilmesi ve proje yazılması, ekosistemdeki diğer paydaşlarla etkileşimin güçlenmesi kaynak geliştirme alanında yürüttüğümüz faaliyetler oldu. Aynı zamanda organizasyonel yapının güçlenmesi amacıyla dernek tüzüğünün yenilenmesi, çalışanların görev tanımlarının belirlenmesi, çalışma takviminin oluşturulması ve dernek içi iletişimin güçlenmesi alanında çalışmalar yaptık.
Kurumsal Destek Fonu kapsamında aldığınız desteğin derneğinize ve çalışmalarınıza nasıl bir katkısı oldu? Fonu destekleyen bağışçılarımızla paylaşmak istediğiniz bir mesajınız var mı?
Sağlanan bu hibe desteği sayesinde organizasyon yapımızı kurgulayarak sürdürülebilir bir finansal sistem kurma imkanı elde ettik. Bu durum kurumumuzun sahadaki faaliyetlerinin düzenli ve verimli hale gelmesini ve yoksulluk koşullarında yaşayan daha fazla aileye destek olmasını sağlarken; kamu, özel sektör ve paydaşlarımız arasında güvenilirliğimizi artırdı ve medyada daha görünür olmamızı sağladı. Kurduğumuz işbirliklerinin yanında bireysel bağışçılarımızın sayısı da artarken daha geniş bir kitleye yayılmayı başardık. Aynı zamanda kurumumuzun bağış kapasitesinin artmasıyla birlikte yeni proje fikirleri üretebilme alanı bulmuş olduk. Bu fona bağış yaparak bizi destekleyen bağışçılar, Açık Alan Derneği’nin bir girişimi olan Derin Yoksulluk Ağı’nın uzun vadede sürdürülebilir olmasına, önümüzdeki yıllarda faaliyetlerini sürdürebileceği zeminin hazırlanmasına katkı sağladılar.