
2019 yılında Proje Hibe Desteği Programı kapsamında desteklediğimiz Galata Rum Okulu Vakfı’nın bu destek ile gerçekleştirdiği ‘’206 Odalı Sessizlik: Büyükada Rum Yetimhanesi Üzerine Etüdler’’sergi projesini, proje kapsamında düzenlenen atölye çalışmalarını ve vakfın gelecek planlarını konuştuk.
Vakfımızın sağladığı proje hibe desteği hayata geçirdiğiniz “206 Odalı Sessizlik: Büyükada Rum Yetimhanesi Üzerine Etüdler’’sergi projesi hakkında bilgi verir misiniz?
Sivil Toplum için Destek Vakfı’nın üretim desteği verdiği hibe ile 10 Ekim -10 Kasım 2018 tarihlerinde ‘’206 Odalı Sessizlik: Büyükada Rum Yetimhanesi Üzerine Etüdler’’ sergisi Galata Rum Okulu’nda açıldı. Kültürel mirasın korunmasına yönelik çalışmalarıyla bilinen bir sivil toplum kuruluşu olan Europa-Nostra tarafından 2018 Kültürel Miras Yılı kapsamında “Tehlike Altındaki 7 Dünya Mirası” arasında gösterilen Büyükada Rum Yetimhanesi’ne odaklanan sergi,izleyiciyi kent tarihinin görünmez katmanlarını içinde barındıran bir hayat okulu olan yetimhaneninkoridorlarında gezinmeye ve geçmişe bugünün gözünden bakmaya davet eden çalışmalarla, bilinmeyen bir tarihe ışık tutmayı amaçlamıştır.
Sivil Toplum için Destek Vakfı’nın sağladığı hibe desteğini projedeki hangi çalışmalar için kullandınız?
Vakfın sağladığı hibe, proje ekibinin (editör, çevirmen, asistan) giderleri ve özellikle baskı gibi prodüksiyon kalemlerine destek oldu.
‘’206 Odalı Sessizlik:Büyükada Rum Yetimhanesi Üzerine Etüdler’’ sergisinin nasıl bir etkisi olduğunu düşünüyorsunuz?
Sergi sürecinde, sergi ve paralelindeki etkinlikler vesilesiyle bilinmeyen ve hakkında çok fazla araştırma yapılmamış olan bir tarihe ışık tutarak konu ile ilgilenebilecek araştırmacılara, öğrencilere bir başlangıç noktası olabilecek bir alan açıldı. Özellikle toplumsal tarih, mimarlık, mimari tarih ve kültürel miras alanında çalışanlar açısından bir referans noktası oluşturuldu. Paralel etkinlikler ile farklı alanlardan kişiler bir araya gelerek sadece Büyükada Rum Yetimhanesi özelinde değil aynı zamanda kent tarihinde önemi olan benzer örnekler üzerinden kültürel miras kavramının alt katmanlarına indiler. Bu konuşmalardan özellikle yetimhaneyi odağına alanları vesilesiyle Patrikhane ve Europa Nostra’dan ekipler daha sık bir araya gelmeye başladılar. Bu anlamda sergi, yapının geçirdiği süreç içerisinde ufak da olsa itici bir destek görevi görmüş oldu. Sergi sonrasında da, yeni yayınlanan sergi kitabımız da bu çalışmanın kalıcı bir belgesi ve aynı zamanda hakkında daha derinleşmek isteyenler için iyi bir kaynak niteliği taşıyor.
Galata Rum Okulu bu sergiden ne gibi deneyimler kazandı? Kurum olarak bu süreçten neler öğrendiniz?
Sergi süreci daha önceden Galata Rum Okulu’nda alışık olduğumuz üniversite öğrencileri, sanat ve entellektüel çevreler gibi sürekli katılımcıların dışındaki, toplumun farklı kesim ve alanlarından gelen toplulukları ağırlamamıza ve ilişki kurmamıza vesile oldu. Bu anlamda bir kültür ve sanat mekanı olarak bu kent ve kent sakinleri için rolümüzü yeniden sorgulamamızı sağladı. Özellikle toplumsal tarih ve kent araştırmalarını konu alan çalışmaların görsel dili sayesinde genel izleyici ile kurduğumuz bağ bizim için son derece önemli. Bu anlamda serginin insanlarla kurduğu bağ bizim için çok değerliydi.
Galata Rum Okulu , 2019’un ikinci yarısından itibaren çalışmalarına nasıl devam ediyor?
2019’un ikinci yarısında Galata Rum Okulu’nda birkaç farklı grubun çalıştay ve konuşma serileri (Türk ve Yunanlı mimarlık öğrencileri ile yapılan kent analizi atölyeleri, Amazon gibi kimi özel kuruluşların konferans ve çalıştayları gibi) ve son olarak 206 Odalı Sessizlik kitabının tanıtımı gerçekleştirildi. Galata Rum Okulu 2020’nin ilk ayından itibaren onarıma gireceğinden dolayı şu an mimarların mekanda çalışabilmeleri adına binada herhangi bir etkinlik bulunmuyor.