Barış İçin Müzik Vakfı, COVID-19 Acil Destek Fonu Kapsamındaki Çalışmalarına Başlıyor

Dezavantajlı durumdaki çocuk ve gençlerin müzik eğitimine erişimindeki engelleri ortadan kaldırmak ve sanatsal bir yaşamda yer alma hakkını herkes için erişilebilir hale getirmek amacıyla çalışan Barış için Müzik Vakfı’na COVID-19 Acil Destek Fonu kapsamında Turkey Mozaik Foundation finansmanı ile kurumsal hibe desteği sağlıyoruz. Hibe desteğini vakfın kurumsal iletişim kapasitesini geliştirmek ve finansal sürdürülebilirliğine katkı sağlamak amacıyla kullanacak olan Barış için Müzik Vakfı Genel Koordinatörü Nilgün Öztunalı, Kurumsal İletişim Koordinatörü Papatya Yılmaz ve Program Koordinatörü Hazal Kol ile yaptığımız röportajda salgın dönemindeki çevrimiçi etkinliklerini, hibe kapsamında yapacakları çalışmaları ve Vakfın bağışçılardan beklentilerini konuştuk.

Barış İçin Müzik Vakfı, COVID-19 sürecinde çalışmalarını çevrimiçi ortamlara hızlı bir şekilde adapte eden sivil toplum kuruluşları arasında yer aldı. Bu süreçte vakfın eğitimlerini devam ettirmenin yanı sıra farklı kuruluşlar tarafından düzenlenen çevrimiçi etkinliklerde de yer aldınız. Dijital platformlar üzerinden yaptığınız faaliyetlerin ve katıldığınız etkinliklerin Barış İçin Müzik Vakfı’nın çalışmalarına ne tür katkıları oldu?

Barış İçin Müzik Vakfı ekibi olarak, salgın başlangıcında çevrimiçi çalışmalara hızlıca geçiş yaptık ve bunu mümkün kılan en önemli etken ekibin bu sürece adapte olmaya açıklığıydı. Salgın sürecinin başında vakıf, çevrimiçi içerik konusunda fazla üretken değildi. Bu süreç ekibe farklı bir bakış açısı sağladı. Derslere video görüşmeler üzerinden uzaktan eğitimle devam etmenin yanı sıra “Herkes İçin Temel Müzik” başlığıyla vakıf faydalanıcıları dışındaki bireylerle de ulaşmayı hedefleyen içerikler, “Barış İçin Müzik Ev Konserleri” ile öğrenci ve eğitmen performansları ve “Barış İçin Müzik Lütiye” ile enstrüman tanıma ve bakımı içeriklerini YouTube platformu üzerinden erişime açtık. Vakfın daha fazla çocuğa ulaşma ilkesini destekleyen bu üretim biçimi, tüm ekibe genel programda çevrimiçi çalışmaları etkin konumlandırmak için itici güç oldu. Aynı zamanda salgın sürecinde Microsoft Türkiye, British Council ve Women of the World Foundation gibi kuruluşlarla gerçekleştirilen iş birlikleri vakfa görünürlük kazandırdı ve etkilerinin paylaşılması açısından yeni ve sürdürülebilir ilişkiler kurma ve platformlarda bulunma fırsatı sundu.

Derslerin çevrimiçi yürütülmesi birlikte çalıştığınız gençleri nasıl etkiledi? Hedef kitlenizin bu süreçte değişen ihtiyaçları oldu mu?

Çevrimiçi derslere Mayıs’ın 3. haftasında başladık ve 3,5 aylık bir çalışmanın sonucunda öğrenci ve velilerle bir anket gerçekleştirdik. Anket sonuçlarında öğrencilerin %88’i çevrimiçi çalışmaların faydalı olduğunu belirtti. Gündelik hayatın hızla değişmesi, uzun süreli sokağa çıkma yasakları çocukları oldukça negatif etkileyen bir durum oldu. Salgın psikolojisine ek olarak, lise ve üniversite sınav stresini yoğun olarak hisseden gençler de vardı. Vakfın devam ettirdiği çevrimiçi müzikal çalışmaların düzenli olması, faydalanıcıların bir nebze normalize olmasına yardımcı oldu. Gerçekleştirdiğimiz çalışmalara bağlı değişen ihtiyaçların en önemlisi teknolojik yeterliliklerle ilgiliydi. Süreçte, hiç iletişime geçemediğimiz öğrenciler olmadı fakat düzenli katılım gösteremeyen küçük bir kesim öğrencimiz bulunuyordu.

COVID-19 salgının Türkiye’deki sivil toplum kuruluşlarının finansal sürdürülebilirlik ve kaynak geliştirme çalışmaları açısından olumsuz şekilde etkilediğini görüyoruz. Barış İçin Müzik Vakfı olarak bu süreçte karşılaştığınız zorlukları ve bu zorluklarla başa çıkmak için geliştirdiğiniz yöntemleri bizimle paylaşır mısınız?

Barış İçin Müzik Vakfı son 2yıldır ülkenin ekonomik koşullarına da bağlı olarak finansal sürdürülebilirliğini sağlamada zorluk yaşıyordu. Yeni bağışçılar bulma, mevcut bağışçıların devamlılığını sağlama, gelir kaynaklarını çeşitlendirme, kurumsal ilişkiler geliştirme üzerine tartışmalar yürütüyordu.
COVID-19 salgını nedeniyle iptal edilen konserler ve etkinlikler, bağışçılarının değişen yaşam koşulları, belirsizlikler karşısında bağışların iptal edilmesi ya da dondurulması, Vakfı bu süreçte finansal olarak zorladı. Bununla birlikte, bu süreçte birebir yürüttüğümüz ilişkiler sayesinde yeni bağışçılar edindik, çevrimiçi ortak işler gerçekleştirdik ve yeni işbirlikleri sayesinde gelir kaynakları oluşturduk.

Dolayısıyla bu süreç iki yönlü etki yarattı diyebiliriz. Bu süreçte edindiğimiz deneyim, bize farklı bir yöntem ve yaklaşım ile kişi ve kurumlarla diyaloğumuzu genişletebileceğimizi gösterdi. Talep et, takip et, teşekkür et sıralaması ile ilişkilerimizi yeniden düzenlemeye başladık. Önce ekibin zorluklar karşısında birbirini destekleyen tavrını kuvvetlendirdik, öğrencilerin birbirleri ve programla ilişkisinde karşılaştığı zorlukları tanımlayarak çözüm yolları aradık. Geliştirmemiz gereken iş süreçlerimizi tespit ederek danışmanlık aldık. Bilmediğimiz her konuda kendimizi geliştirmeye ve özeleştiri yapmaya açık olduk. Ulusal ve uluslararası benzerlerimizin işlerini takip ettik ve onlarla bağlantı kurarak deneyimlerini dinledik. Sonbahar döneminde programımızın nasıl devam etmesinin sağlıklı ve yararlı olacağını bulmak için kurum içi görüş ve önerileri topladık. İyileştirme sürecine devam ediyoruz.

COVID-19 Acil Destek Fonu kapsamında sağladığımız hibeyi kurumsal iletişim ekibinizi genişletmek amacıyla kullanacaksınız. Bu kapsamda ne tür çalışmalar yapmayı planlıyorsunuz? Bu çalışmaların derneğin sürdürülebilirliğine nasıl bir katkı sağlayacağını öngörüyorsunuz?

Kurumsallaşmanın en önemli gerekliliklerinden biri iş bölümünün net olması ile tüm çalışanların yetki ve sorumluluklarının açık olmasıdır. Bu sebeple iş birliği ile ve yardımlaşarak yapılan bazı önemli iş kollarının daha profesyonelce sürdürülmesini sağlamak üzere bu hibe desteğiyle Kurumsal İletişim Koordinatörü, Grafiker ve Sahne ve Görüntü Yönetimi Sorumlusu rollerinde yeni ekip üyeleri aramıza katılacak. Ekibin genişlemesi ve kurumsal iletişimin stratejik planla yürütülmeye başlaması ile farklı bakış açıları ortaya çıkacak ve sorunlar daha hızlı çözülecek.

Kurumsal iletişim ekibi ile birlikte pro-bono hizmet aldığımız sosyal medya ve iletişim ajansları ile daha verimli bir ortaklık gerçekleştirebileceğiz. Böylece Vakfın daha düzenli ve sistemli çalışıp hata yapma oranını azaltmaya yönelerek hedeflerine daha kolay ulaşmasını planlıyoruz. Ayrıca kurumsal iletişim ve sosyal medya yönetimine dair strateji ve uygulama planının çıkarılması ile Vakfın sosyal medya iletişim platformlarının bir plan ve hedef ile yönetilmesini, kurumsal iletişim ekibi ile birlikte tüm ekibin bilgilenmesini ve ortak olmasını sağlayacağız.

Kurumsal yapı oturmaya başladığında ise bağışçılar ve proje bazlı sponsorlar için Vakfın iletişim kanallarını daha verimli kullanmış olacağız. Anketler düzenleyerek bağışçılardan veriler toplayacak ve düzenli bilgi paylaşımı ile Vakfın kamuya yönelik kanıt temelli bilgi aktarımına geçmesi ve kalıcı olmasını iş akışına dahil edeceğiz. Böylece bağışçılarımızın profillerine dair daha çok bilgi edinerek sayılarını artırmayı ve Vakıf için yeni gelir kaynakları elde etmeyi planlıyoruz.

COVID-19 salgını hibe veren kuruluşların stratejilerinde ve bağışçıların tercihlerinde değişikliklere neden oluyor. Barış İçin Müzik Vakfı bu değişikliklerden etkilendi mi? Vakfınızın önümüzdeki dönemde bağışçılardan ve hibe veren kuruluşlardan beklentileri neler?

Elbette etkilendi. Sivil toplum kuruluşlarının bu süreçte değişen ihtiyaçlarını önceliklendiren hibelerin açılması bizi cesaretlendiriyor. Bizi dinleyen, ihtiyaçlarımızı araştıran ve buna göre destekler oluşturan Sivil Toplum İçin Destek Vakfı’na ve bağışçılarına çok teşekkür ederiz.

Salgın ile birlikte belirsizlikler büyük ölçüde devam ediyor. Açık ve kapalı alanlarda buluşmaya başlamak bizim için de yeni ihtiyaçlar ortaya çıkardı. Vakıf binasının iş yeri güvenliği ve sağlığı koşullarına göre yeniden düzenlenmesi, temizlik ve hijyen kurallarına uyulması, dezenfekte edilmesi, çalışanlar ile öğrencilerin ortak alanda sağlık kurallarına uyması için gerekli bilgilendirme afişlerinin asılması gerekiyor. Bu düzenlemeler ise bilgi ve finansal kaynak gerektiriyor.

Yine bu dönemde, teknolojiyi daha fazla kullanma ve uzaktan eğitim ve üretim modelleri geliştirme gerekliliği teknolojik donanım ihtiyaçlarını da ortaya çıkardı. Bilgisayar, kamera, sabit disk sürücüsü, ışık ve ses kayıt cihazlarının karşılanmasına yönelik destekler yararlı olur. Diğer yandan çevrimiçi ortamlarda çoklu platformları kullanarak yayın yapabilmenin ve bunun için gerekli bilgi ve araçları edinmenin Vakfımızın hazırladığı program içeriklerinin alıcısına en iyi şekilde ulaşmasına hizmet edeceğine inanıyoruz. Son olarak Vakıf programlarının, vakıf dışı alanlarda üretilmesi için ulaşım, nakliye, yeme içme, sahne giysisi gibi ayni destek gereksinimleri için çözüm yolları araştırıyoruz.

Bu yıl Kasım ayında vakfımızın on beşinci yılını kutlamak üzere hazırlanıyoruz. Bugüne kadar ortaya çıkardığı sonuçları, birikimini ve Vakıf arşivini düzenleyerek Barış İçin Müzik modelini kamuoyu ve paydaşlarımızla paylaşmayı istiyoruz.