Görme engelli bireylerin eğitim olanaklarının iyileştirilmesini ve herkesle eşit şartlarda bilgiye erişimini sağlamak amacıyla çalışan Eğitimde Görme Engelliler Derneği (EGED), eğitimde fırsat eşitliğine yönelik her türlü tedbirin alınması için çalışmalar yapıyor ve engelli bireylerin eğitim hayatında karşılaştığı sorunlar için çözüm önerileri geliştiriyor. EGED, COVID-19 Acil Destek Fonu kapsamında sağladığımız kurumsal hibe desteğiyle derneğin hedef kitlesinin ihtiyaçları doğrultusunda etkileşimli, sesli ve görsel içerikler üretmelerini sağlayacak dijital araçları temin edecek ve dernek ofis giderlerini karşılayacak. EGED’den Emre Taşgın, salgın döneminde görme engelli bireylerin karşılaştığı erişilebilirlik problemlerini ve bu konudaki çalışmalarını, dijitalleşmenin görme engelli bireyler için sağladığı fırsatları ve hibe kapsamında yapacakları çalışmaları anlattı.
COVID-19 salgını hayatın diğer alanlarında olduğu gibi sivil toplum kuruluşlarının çalışmalarında da değişikliklere sebep oldu. Bu durum mevcut çalışmalarınızı nasıl etkiledi?
Bilindiği üzere Mart ayında ülkemizde görülmeye başlayan COVID-19 salgını nedeniyle birçok tedbir alındı. EGED, 16 Mart tarihinde İçişleri Bakanlığının yayınladığı genelge doğrultusunda yüz yüze bir araya gelmeyi gerektiren her türlü etkinliğini durdurdu; çalışma ofisini kapattı. Bu süreçte, COVID-19 salgınıyla ilgili görme engelli kitlesini bilgilendirmek, uzaktan eğitim sistemlerinin erişilebilirliğine yönelik çözüm önerileri üretmek, COVID-19’un körlerin yaşamına etkileri hakkında kamuoyu oluşturmak, üyelerimizin ve takipçilerimizin bir araya gelerek kişisel gelişimlerini güçlendirebileceği uzaktan etkinlikler düzenlemek ve kurumsal altyapımızı güçlendirmek şeklinde özetleyebileceğimiz, dinamik bir süreç yürüttük. Bu tedbirlerin uygulandığı dönemde derneğimizin yatay örgütlenme biçiminin yansıması olarak kurduğumuz Çalışma Komisyonları ve salgın sürecinde kurulan Uzaktan Etkinlik ekibi aktif rol üstlendi.
EGED çevrimiçi ortamda kitlelerin buluşması sonucu meydana gelmiş bir dernek olduğu için bu döneme adapte olmak bizim için zor olmadı. COVID-19 vakalarının ülkemizde görülmesi ve ilgili kurumların aldığı tedbirlere paralel olarak aşağıdaki konulara odaklandık:
- Tek başına ve ortak kurumlarla gerçekleştireceğimiz yerel faaliyetlerin tamamı süresiz olarak ertelendi.
- Çalışma ofisimiz 16 Mart 2020 tarihinden itibaren kapatıldı.
- COVID-19 hakkındaki bilgilerin erişilebilir olarak sunulması için girişimlerde bulunduk ve oluşturulan erişilebilir içerikleri sosyal medya hesaplarımızda paylaştık.
- İlk ve ortaöğretim kademelerinde Eğitim Bilişim Ağı (EBA) ile uzaktan eğitimlerin yapılmaya başlanması kararı üzerine, sistemin görme engelli kullanıcılar için ne kadar hazır olduğu inceledik ve Bakanlık yetkilileriyle bu konuda temas halinde olduk. Bazı erişilebilirlik düzenlemelerinin gerçekleştirilmesini sağladık.
- Engelli kamu çalışanları idari izinli sayıldı; üniversite öğrencileri ise uzaktan eğitim sistemiyle öğrenimini sürdürdü. Bundan hareketle çevrimiçi olarak kurum içi etkileşimi arttırıcı toplantı ve etkinlikler gerçekleştirdik; çalışma komisyonlarımız hedeflerini COVID-19’un etkilerine göre revize etti. Ayrıca bu dönemde pandemi sonrasında uygulanmak üzere İl Temsilcileri Yönergesi oluşturarak ve yürürlüğe koyduk. Umuyorum ki gelecek dönemde yerelde derneğimizi güçlendirebilmek için yönergemizi uygulayabileceğimiz bir zemin bulabiliriz.
Çevrimiçi etkinlik düzenleme tecrübemizden yola çıkarak, bu sürecin etkin biçimde değerlendirilebilmesi için “Uzaktan Etkinlik” başlığı altında farklı konularda etkinlikler gerçekleştirilmesine karar verdik. Komisyon ve yürütme kurulu bir araya gelerek bu süreci idare etmek maksadıyla “Uzaktan Etkinlik Ekibi” oluşturdu. Bu ekip 3 ay boyunca toplam 65 etkinliğin gerçekleşmesini sağladı. Ayrıca EGED de 5 farklı etkinliğe davet edildi. Dolayısıyla 18 Mart – 19 Haziran dönemini kapsayan zaman diliminde toplamda 70 etkinlikte aktif rol oynamış olduk. Etkinlik konuları arasında eğitim, erişilebilirlik, engelli hakları, kültür- sanat, edebiyat, spor ve sosyal yaşam gibi başlıklar yer aldı. Derneğimizin Mart-Haziran döneminde yaptığı çalışmaları özetleyen 3 aylık faaliyet raporumuza https://www.eged.org/node/784 internet adresinden erişilebilirsiniz.
Salgın sürecinde eğitimin devamı Milli Eğitim Bakanlığı tarafından kurulan Eğitim Bilişim Ağı (EBA) ile sağlandı. Yayınladığınız Görme Engelli Öğrenci ve Öğretmenler İçin Erişilebilir EBA Raporu’nda hedef kitleniz açısından EBA’nın erişilebilirliğine dair çeşitli sorunları ve önerilerinizi ortaya koydunuz. Görme engelli öğrencilerin bu süreçte yaşadığı temel zorlukları ve çözüm önerilerinizi bizimle paylaşır mısınız?
Derneğimiz salgın öncesinde de Milli Eğitim Bakanlığı ile EBA’nın görme engelli öğrenci ve öğretmenler için erişilebilir olması için işbirliği yürütüyordu. Bu sayede salgın döneminde EBA kısmen erişilebilir hale geldi. Ancak, özellikle mobil uygulamalarının erişilebilirlikten oldukça uzak olduğunu tespit ettik. Mesela salgın döneminde EBA’nın ücretsiz olarak kullanılabilmesi için internet paketleri verildi. Fakat bu uygulamalar erişilebilir olmadığından görme engelliler yararlanamadı. Bizim önerimiz, EBA’nın hem sistemlerinin ekran okuyucularla uyumlu çalışması hem de EBA’da yer alan içeriklerin erişilebilir olması. Yani videoların sesli betimleme içermesi, kitapların erişilebilir dijital formatlarının bulunması gibi. Ne var ki önümüzdeki eğitim-öğretim yılı başlamak üzere olmasına ve bu sorunlar bilinmesine rağmen çözüm için atılmış sistemli bir adımdan söz edemiyoruz. Üstelik uzaktan eğitim sisteminin her geçen gün hayatımızın içinde daha fazla yer alacağını düşündüğümüzde erişilebilirlik konusu en önemli gündemlerden biri olmalı.
Salgın sürecinde görme engelliler eğitimin yanı sıra farklı alanlarda da çeşitli ayrımcılıklara ve erişilebilirlik açısından sorunlara maruz kaldığını belirtiyorsunuz. Bu sorunlardan ve derneğin bu kapsamda yaptığı çalışmalardan bahseder misiniz?
Erişilebilirlik, temel hak ve özgürlüklerin kullanılabilmesini sağlayan evrensel bir ilkedir. Biz dernek olarak kurulduğumuz günden bu yana dijital dönüşüm gerçekleşirken erişilebilirliğin de paralel şekilde gelişmesini savunduk. Ne var ki ülkemizde bilgiye erişim konusunda arzu ettiğimiz noktanın uzağındayız. Fakat salgın gösterdi ki gerek bilgiye erişim gerekse fiziki erişim olanakları gelişmiş bir ülkede sadece engelliler için değil, birçok kesim için önemli. Salgın dönemi sosyal mesafe dediğimiz bir kavramı da beraberinde getirdi. Eğer tüm ışıklarda sesli sinyalizasyon sistemi olsa ve görme engelliler ne zaman karşıya geçeceğini bu şekilde belirlese, toplu taşıma araçlarının hepsinde durağa gelen otobüsün güzergahını söyleyen ve otobüs içinde hangi durağa gelindiğini bildiren sesli sistemler olsa, alışveriş merkezi ve hastane gibi kompleks yapılarda bina içi navigasyon sistemleri bulunsa, görme engelli bireyler daha bağımsız olarak hayatlarını sürdürebilirler. Salgın ve normalleşme sürecini, engelli bireylere yönelik kısıtlayıcı tedbirlerin her an karşımıza çıkabileceği bir dönem olarak yorumluyoruz. Bu nedenle dinamik biçimde gelişmeleri izleyerek müdahil olmaya çalışıyoruz. Örneğin 1 Haziran tarihinden sonra engelli personelin istihdama nasıl aktif biçimde katılabileceği üzerine, Birleşmiş Milletler tarafından yayımlanan COVID-19 ve Engelli Toplum başlıklı belgesi paralelinde bir politika belgesi hazırladık ve ilgili kurumlara gönderilmesini sağladık. Devlet Demir Yolları tarafından engellilerin şehirlerarası tren yolculuklarını kısıtlayan düzenlemelere karşı tepkiler geliştirdik. Ülkemizde bilgiye erişimin bir zorunluluk haline gelmesini sağlayacak yasal düzenlemelerin oluşturulabilmesi için girişimlerimiz sürüyor. Diğer yandan Sağlık Bakanlığı tarafından yayımlanan Hayat Eve Sığar uygulamasının erişilebilirliği hakkında ilgili Bakanlıklar nezdinde girişimlerde bulunmaya başladık. Özetle diyebiliriz ki erişilebilirlik, engelli bireylere kendi başına karar vererek uygulayabileceği özgür bir alan oluşturuyor. Biz bunun için, salgın sürecinde de engelli bireylerin temel hak ve özgürlüklerini erişilebilir biçimde kullanabilmesi maksadıyla mücadele veriyoruz.
COVID-19 salgını kapsamında evde kaldığımız süreçte çevrimiçi yöntemler hayatımızda daha çok yer kaplamaya başladı. Bu durumun ilerleyen dönemde de kalıcı olacağı düşünülüyor. Çevrimiçi yöntemlerin yaygın şekilde kullanımının görme engelli bireyler açısından olumlu ve olumsuz yanlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Teknolojinin hayatımızda daha fazla yer alacak olması, destek yazılım ve donanımlarla bilgiye daha kolay erişebilen görme engelli kitlesi için önemli bir avantaj. Elbette ki bunun için yazılımların ve internet sayfalarının erişilebilirlik kriterlerine göre tasarlanması gerekiyor. Ayrıca ülkemizde erişilebilirlik bilincinin artması da büyük önem taşıyor. Bu sağlandığında, yani bilgiye erişim bakımından mesafe kat ettiğimizde, görme engelli bireylerin eğitim ve istihdam alanında daha etkin olabileceklerini düşünüyoruz. Bununla birlikte biz sokakta, konserde, sinemada, tiyatroda, kısacası hayatın içinde daha fazla olabilmeyi önceleyen ve kitlemizi bunun için motive etmeye çalışan bir derneğiz. Sokağa çıkmanın bir endişe kaynağı olduğu dönemde biz salgın tedbirlerine paralel olarak nasıl kitlemizin güvenle sosyal yaşamda var olabileceği konusunda yeni yöntemler geliştirmeliyiz. Böylelikle sadece eve kapalı bir hayatın önüne de geçmiş olacağız.
EGED, Vakfımızın COVID-19 Acil Destek Fonu kapsamında hibe almaya hak kazanan kuruluşlar arasında yer alıyor. Bu hibeyle gerçekleştirmeyi planladığınız çalışmalardan bahseder misiniz?
Alacağımız bu destekle, derneğimizin 4 aylık ofis giderlerini karşılayacağız. Erişilebilir olarak farklı konularda çevrimiçi etkinlikler düzenleyerek hedef kitlemizin kişisel gelişimlerine katkıda bulunmayı hedefliyoruz. COVID-19 döneminde görme engellilerin yaşadığı sorunları görünür kılmak maksadıyla videolar çekerek yayınlamayı planlıyoruz. Bunun için görsel materyal üretmemizi sağlayacak donanımlar temin edeceğiz. Engellilik, hak temelli yaklaşım, engelliliğe dair fikirsel tartışmalar, COVID-19 sürecinde yaşananlar, görme engellilerin normalleşme dönemi deneyimleri, toplumsal farkındalık gibi konularda podcast içerikleri üreteceğiz.