Derin Yoksulluk Ağı ile Mobil Gıda Bankası Projesi ile Yaptıkları Çalışmaları Konuştuk

Açık Alan Derneği’nin bir girişimi olan ve derin yoksulluk ile mücadele etmek amacıyla hayata geçirilen Derin Yoksulluk Ağı (DYA), derin yoksulluğun sürdürülemez koşullarını görünür kılmak ve yoksulluğu bir insan hakları ihlali olarak tartışmak için çalışmalar yürütüyor. Derin Yoksulluk Ağı, #EvdenDeğiştir kampanyası ile pandeminin başından beri bağışçılarla derin yoksulluk koşullarında kişileri temel ihtiyaç desteği sağlamak için bir araya getiriyor. Cemre Fonu kapsamında hibe desteği sağladığımız DYA, Temel İhtiyaç Derneği ile ortak yürüttükleri Mobil Gıda Projesi’ni tamamladı.  

Derin Yoksulluk Ağı ile yaptığımız röportajda; DYA’nın 2022-2023 planlarını, Medya Yoksulluk Gündemi raporunu ve proje kapsamında yürüttükleri faaliyetler hakkında konuştuk. 

Vakfımızı takip edenler Derin Yoksulluk Ağı’nı ve çalışmalarını önceki hibe desteklerimizden tanıyorlar. Derin Yoksulluk Ağı 2022-2023 döneminde hangi konulara öncelik verecek? Yoksulluk yaşayan kişilere temel ihtiyaç desteği sağlamak amacıyla yürüttüğünüz çalışmaların yanı sıra geliştirmeyi planladığınız savunuculuk faaliyetlerinden de bahseder misiniz?

Temel hak ve ihtiyaçlarına erişemeyen kişilerin uğradıkları hak ihlallerini tespit ederek kişilerin güçlenmesine yönelik çalışmalar içerisindeyiz. Kişilerin beslenme, barınma, eğitim, sağlık gibi temel haklarına erişimlerini desteklemek için işbirliği içinde olduğumuz sivil toplum kuruluşlarını (STK) ve ilgili paydaşları genişletmeyi hedefliyoruz.  Özellikle kadın ve çocukların kamusal alanda bulunmalarını ve iyi olma hallerini etkileyen hak ihlallerini görünür kılmaya ağırlık vermeye devam edeceğiz. Aynı zamanda, yazılı ve görsel medyada yoksulluk kavramının kullanım biçimlerine ve yoksulluk içinde yaşayan kişilere yönelik önyargıların ortadan kalkmasına katkı sağlamak için medya izleme çalışmalarına devam edeceğiz.

Medyada Yoksulluk Gündemi raporunu yakın zamanda yayımladınız. Raporun amacından ve öne çıkan bulgularından bahseder misiniz? Medyada yoksulluk nasıl resmediliyor? 

Derin Yoksulluk Ağı olarak faaliyetlerimize başladığımız günden beri araştırma raporlarıyla, günlük insan hakları hikayeleriyle ve Hikâyenin Yok Hali gibi kitap çalışmasıyla yoksulluğun kişilerin hayatlarındaki yansımalarını görünür kılmak için çaba gösterdik. Derin yoksulluğun kavramsallaştırılması, kişilerin temel haklarına erişimi bağlamında yoksulluğun gündem olması bizler önemliydi. Ancak bu gündemin medya kanalları aracılığı ile ‘nasıl’ oluşturulduğu ve neyin merkeze aldığı incelendiğinde; yoksulluğun ekonomik göstergelere odaklı, yoksul dışlayıcı ve/veya suçlayıcı gibi çeşitli perspektifle ele alındığını ve haberlere işlediğini gözlemledik. Hedef kitlesi değişse bile yazılı, basılı ve dijital medya kanalları okuyucularının algısını ve fikrini şekillendiriyor. Son yıllarda pandemi ve ekonomik krizin etkileri ile birlikte artan yoksulluk, yoksullukla mücadele yöntemlerine dair yapılan haberlerin sayısı gittikçe artmasına da neden oldu. Tam da bu dönemde, medyada yer bulan ve yoksullukla ilişkilendirilen haberlerde; yoksulluğa karşı ne tür önyargılar beslendiğini, nasıl bir ‘yoksul’ resmi çizildiğini, ne tür söylem stratejilerinin tercih edildiğini araştırmak ve iyi örnekleri göstermek üzere bir medya izlemesi çalışmasına başladık.

Raporun bulgularına göre, yoksulluğa dair haberler yapılırken konuyu veya olayı gerçeklikten uzaklaştıran, kişileri çaresiz ve zayıf gösteren, okuyucuda öncelikle duyguları harekete geçirmeye çalışan veya yaşananları magazinleştiren, çarpıtan söylemler öne çıkıyor. Bu söylem stratejileri bir yandan okuyucunun yoksulluğa neden olan faktörleri, yoksulluğun kişilerin hayatlarına etkisini ve kişilerin yoksullukla mücadelesine dair objektif ve kapsamlı bir şekilde bilgi edinmesini etkilerken öte yandan yoksulluk koşullarında yaşayan kişilere dair algısını da şekillendirebiliyor. Hak ihlallerinin boyutlarını görünmez kılabiliyor, kişileri ve yaşamlarını nesneleştirebiliyor. Bu durum da yoksulluğu kişilerin sorununa indirgeyip politik ve toplumsal bağlamdan koparabiliyor.

Sosyal desteklere dair yapılan haberler analiz edildiğinde ise haberlerin oldukça çarpıtma ve yanlış bilgi içerdiğini, hatta bazı durumlarda bir propaganda aracı gibi kullanıldığı ortaya çıkıyor. Bu haberlerde desteklere dair nicel ve toplamı yansıtan verilerin öne çıkarıldığını, rutin desteklerin yeni uygulamalar gibi gündemleştirildiği görülüyor.

Cemre Fonu ile sağladığımız hibe desteğiyle Temel İhtiyaç Derneği (TİDER) ile birlikte geliştirdiğiniz Mobil Gıda Bankası projesini hayata geçirdiniz. Derin Yoksulluk Ağı olarak proje kapsamında yürüttüğünüz çalışmalardan bahseder misiniz? TİDER ile geliştirdiğiniz işbirliğinin çalışmalarınıza katkılarından bahdeser misiniz?

TİDER ile birlikte tamamladığımız projede bir sene boyunca doğrudan odak bölgelerde çalışma imkânı bulduk. Çalışmalarımız temel haklara erişim odağında ilerledi. Çalıştığımız mahallelerde hanelerdeki yetişkin ve çocukların özel ihtiyaç ve durumlarına yönelik hangi temel hak ve kamusal hizmetlere erişemediklerini tespit ettik. Ayrıca, çalıştığımız bölgelerde yaşayan bireylerin bütünsel ihtiyaçlarını da tespit edip, çözüme dair çevredeki etkin kurumlarla irtibata geçtik. Bölgeye çok yakın olan Özyeğin Üniversitesi’nin Hukuk Fakültesi ile yapılandırılmış bir işbirliğine başlandık. Bu işbirliği kapsamında Hukuk Fakültesi son sınıf öğrencileri, mentor avukatlar eşliğinde sahadan doğan ihtiyaca göre bilgi notları hazırladı, atölyeler düzenledi ve kişilerin hukuksal ihtiyaçları için danışmanlık hizmeti sağladı. Bu çalışmalara hali hazırda devam ediyoruz.  

Hanelerin temel gıda, fatura, kira, bebek bezi, mama, kıyafet, ayakkabı, kitap, kırtasiye, ilaç, mobilya taleplerini TİDER ve başka işbirlikleri aracılığı ile karşılamaya çalıştık.

Projeyle TİDER’ den gelen 1360 adet gıda kolisini, toplamda 8 ay boyunca düzenli dağıtım ile hanelere ulaştırdık. Gelen koli desteğinin yanı sıra destek içeriğinin hanelere uygun olarak çeşitlendirilmesi için farklı bağışçı ve STK’lar ile işbirliği yaparak giysi, hijyenik ped, kırtasiye, sıcak yemek, okul beslenmesi, genel hijyen, deterjan malzemeleri dağıtımı gerçekleştirdik. 

Projenin bir ayağı da sosyal hizmet çalışanı tarafından hanelerin sosyal hizmet mekanizmaları hakkında bilgilendirilmesi, yönlendirilmesi ve başvuru sürecinin takibinin sağlanmasıydı. Toplam 380 haneden bir yetişkin ile bireysel görüşme gerçekleştirdik. Belirlenen risklerin azaltılması ve ihtiyaçların giderilmesi için yapılan tüm planlamalara ve alınan kararlara danışanlar dahil edilip, birlikte planlı müdahale süreçleri yürütüldü. Sosyal hizmet çalışmaları, projenin ilk altı ayında tanışma, ön görüşme ve bilgilendirme ile ilerlerken ikinci altı ayda hassas durumda olduğu belirlenen hanelere ziyaret edilerek, hanelerin içinde bulunduğu risk durumu ile ilgili çalışmalar yürütüldü.

Sosyal hizmet çalışmaları kapsamında kişilerin kamusal kaynaklara erişmelerini sağlamak amacıyla İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) yanı sıra Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı ilçe Sosyal Hizmet Merkezlerine, kaymakamlıklara bağlı Sosyal Yardımlaşma Vakıflarına (SYDV) yönlendirmeler yapıldı. İBB’nin gıda kartı, yeni doğan kiti, istihdam ofisi, engelliler müdürlüğünün destekleri gibi hizmetlerine yönelik bilgi verildi ve 144 kişinin bu hizmetlere erişmesi sağlandı. 

Sancaktepe ve Çekmeköy Sosyal Hizmet Müdürlükleri tarafından sağlanan engelli bakımı, engelli maaşı, yaşlılık maaşı, sosyal ekonomik destek hizmetlerinden yararlanması için yönlendirilen 53 kişinin 22’si destek almaya başladı. İlçe Kaymakamlıklarına ve SYDV’ye bağlı kurumlardan alınabilecek soba, kömür, elektrik faturası ve nakdi destekler üzerine hanelere bilgi verildi ve 54 kişi bu desteklere yönlendirildi. 

Cemre Fonu’ndan aldığınız hibe desteğinin derneğinize ve çalışmalarınıza ne tür katkıları oldu? Yoksulluk alanında yapılan çalışmaların farklı bağışçılar tarafından desteklenmesi sizce neden önemli?

Mobil Gıda Bankası projesi çalıştığımız mahallelerde sistemli ve detaylı sosyal çalışma yürütmemize imkân sağladı. Proje kapsamında, çalıştığımız kişi ve hanelerden alınan verilerin dijitalleşmesi konusunda İhtiyaç Haritası bize destek verdi. İhtiyaç Haritası’yla ortak yürüttüğümüz bir yıllık sürecin sonunda hane kayıt, takip ve destek sistemini içeren bir veri tabanı oluşturduk.  Bu veri tabanında, kişilerin temel bilgilerinin yanı sıra haklarına ne derece erişebildiğini gösteren izleme verilerinin de tutulması savunu ayağını güçlendirdi. Öte yandan. İhtiyaç Haritası’yla gerçekleştirdiğimiz bu ortaklık hem ayni destek çalışmalarındaki operasyonel süreçleri çok kolaylaştırdı hem de bilgilere hızlıca ulaşma, gerekli bilgiyi kolayca ayıklama ve görselleştirme konusunda kolaylık sağladı. Dernek içerisinde manuel yürüyen pek çok süreç böylece dijitalleştirildi.

Mahalle çalışmalarımız sonucunda okula devam eden öğrencilerin ortaya çıkan ihtiyaçlarını karşılamak için TOKTUT işbirliği ile bu öğrencilere toplam 11000 adet beslenme desteğini sağladık. Hala devam eden Askıda Beslenme Kutusu kampanyasının pilot çalışmasını uyguladık. Mahalle çalışmamıza paralel olarak okul beslenmesi ve çocukların güvenli gıdaya erişimi konusunda savunu çalışmaları yürüttük. Saha çalışması deneyimimiz savunu çalışmalarımızı besledi. Okul çalışmaları kapsamında; çocuk hakları alanında çalışan farklı STK’ların da katılımıyla mahallenin imkanlarının güçlendirilmesi odağında sürdürülebilir bir çalışma planını ortaya koyduk ve ilgili partnerlerle iletişim sürecine başladık.

Çalışma süresi boyunca hem farklı bireysel bağışçılarla hem de STK’larla yapılan işbirlikleri yoksulluk meselesinin gündelik hayatın çok farklı yönlerini etkileyen, çok boyutlu bir yapısı olduğunu bir kez daha gözler önüne sermesi nedeniyle önemliydi. Bu durumda DYA olarak yoksulluk kavramını tek boyutlu bir şekilde dezavantajlı bir grubun maddi yoksunluğu olarak tanımlamak yerine hem ekonomik anlamda dezavantajlı durumda kalmanın yarattığı sosyal, psikolojik ve kültürel problemleri incelemek hem de ilgili STK’larla aktif işbirlikleri geliştirerek saha çalışmalarıyla tespit edilen bu sorunlara hızlı çözüm önerileri getirmeyi amaçladık. Bu anlamda farklı bağışçılar tarafından desteklenmek DYA’nın daha kapsamlı sonuçlar etmesine ve çözüm odaklı proje geliştirebilmesine katkı sağladı.