
Çember Sivil İnisyatif Derneği (ÇemberDE) afet ve kadın çalışmaları başta olmak üzere tüm hak alanlarında sivil örgütlenmeleri desteklemek amacıyla çalışmalarını yürütüyor. Bir Adım Var Vakfı ve Turkey Mozaik Foundation iş birliğiyle hayata geçirdiğimiz Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonu’nun 2024 döneminde ÇemberDE’nin Fortuna Kadın Ağı projesini destekliyoruz.
ÇemberDE ile yaptığımız röportajda, proje kapsamında Adıyaman’da kısa sürede hayata geçirdikleri faaliyetleri konuştuk.
ÇemberDE’yi 2024 yılında kurdunuz. Neden yeni bir dernek kurma ihtiyacı hissettiniz? Kendinizi nasıl tanımlıyorsunuz?
İnisiyatif alıp depremin 3. haftasında Kahramanmaraş’a ulaşmış bir ekibiz. Bu gücümüzü yıllardır sivil alanda, kadın mücadelesinde edindiğimiz deneyimden aldık. Depremin 10. ayına geldiğimizdeyse çok daha başka ve güçlü bir deneyim edinmiştik. Ve daha da önemlisi sahadaydık ve etrafımızda işin ucundan tutmak isteyen, çemberin parçası olmak isteyen çok kadın vardı. Aslında örgütlenmek ve çemberleri genişletmek hem kendimize hem bunca kadına bir borç gibiydi. Zaten kadın örgütlenmesine, feminist örgütlenmeye her zaman ihtiyaç vardır.
“Ancak kadın örgütlenmesi ile bu krizlere karşı güçlenebiliriz; özellikle de yerelde”
Odağınızda ağırlıkla hangi konular ve sorunlar yer alıyor? Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonu faaliyetlerinizin içinde nasıl ve hangi bağlamda yer buluyor?
Bir kadın örgütüyüz. Aslında daha yoldayız, örgütleniyoruz. Bir krizden doğduk, deprem sonrası kurulduk. O yüzden de krizler odağımızda: afetler, yoksulluk, eşitsizlik… Diyoruz ki ancak kadın örgütlenmesi ile bu krizlere karşı güçlenebiliriz; özellikle de yerelde bu örgütlenmeyi mümkün kılmak daha hayati.
Bu örgütlenme çabamızın birkaç ayağı var. Bir yandan kadınları sivil alanda güçlendirmek, güvenli alanlar açmak, yerel kadın örgütlerini afetlere hazırlık ve müdahale konusunda güçlendirmek. Diğer yandan kurumlar nezdinde savunuculuk yapmak ve kurum kapasitelerini de desteklemek. Biz bunları aynı anda yapmayı hedefliyoruz. Bu sayede krizlere karşı dayanıklı bir toplum olacağımıza, eşit, dengeli, adil bir kalkınmanın mümkün olacağına inanıyoruz.
“Kahramanmaraş depremleri sivil alanda olmayı zorunluluğa dönüştürdü! “
6 Şubat 2023’te Kahramanmaraş merkezli meydana gelen depremler sonrası yürüttüğünüz çalışmalar, edindiğiniz deneyimler bireysel ve kurumsal olarak sivil toplumda faaliyetlerinizi ve sivil alana bakışınızı nasıl etkiledi? Afet ve kadın çalışmaları ekseninde, size deprem bölgesi nasıl bir içgörü kattı?
Bir yandan kendi kapasitemizi sınayan bir deneyim oldu, neler yapabileceğimizi deneyimledik. Bir yandan da genel olarak kadınların böylesi bir afetten nasıl güçlenerek çıkabildiğini gördük. Deprem, bize kadının toplumdaki hayatı yeniden üreten ve hayatı sürdüren rolünün nasıl devasa boyutlara ulaştığını gösterdi. Bu deneyim bizim sivil alanda olma motivasyonumuzu güçlendirdi. Hatta sivil alanda var olmayı tercihten çok zorunluluğa da dönüştürdü. “Bu deneyimi daha çok anlatmak, büyütmek zorundayız” diye düşündük.
Kurulduğunuz kent Eskişehir, fakat projeyi Adıyaman’da yürütüyorsunuz: Eskişehir ve Adıyaman özelinde, yerel farklılıkların sivil toplumdaki sorunlara ve çözümlere nasıl bir etkisi var?
Genel olarak kadın katılımı ve örgütlülüğünün Batı’da yüksek, Doğu’da düşük olduğu gibi bir izlenim var. Aslında iki coğrafya arasındaki farklılık daha çok genel tutumla ilgili. Adıyaman’da kadın güçlenmesine dair belki çok az çalışma olmuş ancak kentte temas etmeye, katılmaya çok açık bir genel tutum var.
Eskişehir’de ise kurumlar nezdinde cinsiyet eşitliğine dair farkındalık ve yaklaşım yüksek ancak kentte organik olarak güçlü bir örgütlülük yok. Aktif çalışan bir kadın örgütü yok. Eskişehir gibi bir kent kadın örgütü çıkaramamış fakat buna orda da ihtiyaç var. Dolayısıyla her iki tarafta da birbirini besleyecek deneyimler var ve bu bizi de çok besliyor.
“Fortuna Kadın Ağı normele dönememiş bir kentin aktörlerini buluşturdu!”
Fortuna Kadın Ağı projeniz ile temel olarak neyi amaçlıyorsunuz? Proje kapsamındaki çalışmalarınızdan bahseder misiniz? Neden Adıyaman’ı tercih ettiniz? Adıyaman’da toplumsal cinsiyet eşitliğine dair tespitleriniz neler?
Depremin üçüncü haftasından bu yana sahadayız. Bu süreçte yaptığımız en kritik iş sahada birbirini görmeyen oyuncuların birbirini görmesini sağlamaktı. Bununla birlikte sahadaki kadın çalışanlarla ve kadın örgütleriyle hep bir dayanışma içinde çalıştık. Bunun aksini hayal bile edemiyoruz çünkü çalışmaya devam edebilmenin de ön koşulu dayanışma haliydi.
Kadınlar afet sahasında çok daha fazla zorlukla karşılaştıkları ve kimsenin odağında olmayan sorunlara odaklandıkları için daha fazla dayanışmaya ihtiyaç duyuyordu. Adıyaman’da çalışmaya devam ettikçe bu dayanışmaya daha da çok ihtiyaç olduğunu gördük. Hala normale dönememiş bir kentte bir de kadın meselesi gibi zaten derinlikli olan bir sorunu ele almak istiyorsak bunu ancak hep birlikte dayanışarak yapabilirdik. Proje fikri böyle ortaya çıktı.
Fortuna Kadın Ağı’nın kadın çalışması yapan bütün STK’ların, kadın örgütlerinin ve sivil alanda çalışan kadınların olacağı bir ağ olmasını hayal ediyoruz. Adıyaman’da kadın hakları alanında çalışmak isteyen herkesin katılabileceği bir yapı olmasını umuyoruz. Gönüllülerin, üniversite öğrencilerinin, akademisyenlerin, inisiyatif alıp harekete geçmek isteyen herkesin. Çünkü esas amacımız sivil alanı güçlendirmek. Bununla birlikte, kurumlarla da temasın güçlü olması gerek ki Ağ’ın etki alanı genişlesin. Bu nedenle Adıyaman Belediyesi ve Adıyaman Barosu Ağın iki önemli paydaşı.
Adıyaman zaten kadınların sosyal, ekonomik ve siyasi hayatta aktif olarak var olmasının önünde çokca engelin olduğu bir şehirdi. Deprem bu engelleri daha da artırdı. Konteynerlerde yaşam koşulları zorlaştı, hane içi bakım emeği, şiddet vakaları arttı, kadın sağlığı hizmetlerine erişimleri daha da zorlaştı, yoksulluk arttı, kadın yoksulluğu daha da arttı. Sorunları burada saymakla bitiremeyiz. Adıyaman’da bu sorunları ele alacak, kurumları ve ilgili mekanizmaları harekete geçirecek aktif bir sivil alan olması gerektiğine inanıyoruz. Fortuna Kadın Ağı tam da bu işlevi görecek.
“Ağ ile kadınlar kendi sorunlarına çözüm üretebilecek”
Proje kapsamında şu ana dek hayata geçirdiniz faaliyetlerden bahseder misiniz?
Biz bir yıllık bir çalışmanın sonunda Fortuna Kadın Ağı’nın oluşmasını hedefliyorduk. Ama buna öyle çok ihtiyaç vardı ki Ağ özellikle sivil toplumdan kadınlar ve Adıyaman Barosu nezdinde çok hızlı sahiplenildi. Şimdiden kendine Fortuna Kadın Ağı diyen ve birlikte hareket eden bir inisiyatif çıktı ortaya. İlk örneğini de proje faaliyetlerini de aşan bir şekilde BM Kadın Birimi’nin hayata geçirdiği 16 Günlük Aktivizm günlerinde yaşadık. Ortak etkinlikler düzenledik ve birbirimizin etkinliklerini destekledik. Bu aynı zamanda hepimizin kendi alanlarımızda çalışma motivasyonumuzu da güçlendirdi.
“Fortuna Kadın Ağı’nın Adıyaman’daki en büyük katkısı, kadınların kendi sorunlarına çözüm üretebilecekleri güvenli bir alan yaratmak olacaktır.”
Fortuna Kadın Ağı’nın Adıyaman özelinde nasıl bir fark yaratmasını umuyorsunuz?
Fortuna Kadın Ağı’nın Adıyaman’daki en büyük katkısı, kadınların kendi sorunlarına çözüm üretebilecekleri güvenli bir alan yaratmak olacak. Bu ağ, kadınların dayanışma içinde birbirini destekleyebileceği güçlü bir altyapı kurmayı hedefliyor. Adıyaman’da böyle bir dayanışma ağının kalıcı hale gelmesi, kadınların toplumsal yaşamda daha görünür olmalarını ve sorunlarına çözüm bulmalarını sağlayacak. Deprem sonrası dayanışmanın hayati önemini gördük; bu Ağ, aynı dayanışmanın sürdürülebilir bir platforma dönüşmesini sağlayarak kadınların şehrin karar süreçlerine aktif katılımını destekleyecek.
Fortuna, Nemrut’taki tek kadın figür, tanrıça; Proje, ismini buradan alıyor. Kadın kültür tarihi açısından ve yerelde kadın etkisini hatırlamak açısından önemli bir figür.
Fortuna Kadın Ağı projesini yürütürken Adıyaman’da işbirliği ve dayanışma içinde olduğunuz kurumlardan bahseder misiniz?
Kentte sahadaki tüm oyuncularla temas etmeye ve Ağa dahil etmeye çalışıyoruz. Tabi bu yaklaşım deprem sonrası oluşan ve hala devam eden Adıyaman Sivil Toplum Dayanışma Grubu ile oluşan kültürle beslendi. Neredeyse ilgili tüm STK’lar ve yerel oluşumlar ağa dahil, Gökyüzü Şutlayıcıları, Hayata Destek – İnsani Yardım Derneği, Dayanışma İnsanları Derneği, Lider Kadın Derneği ile işbirliği içindeyiz. Kamer Vakfı, Sıfır Ayrımcılık Derneği, Anne Çocuk Eğitim Vakfı ile dayanışma içindeyiz. Adıyaman Belediyesi ve Adıyaman Barosu ile de protokol yaparak projeye katkılarını somutlaştırdık.
Toplumsal cinsiyet eşitliği alanındaki çalışmalarınızı sürdürmek ve yeni projeleri hayata geçirmek için ihtiyaç duyduğunuz hususlara dair kısaca neler söylersiniz?
Bu ay birinci yaşımızı kutlamaya hazırlanıyoruz ve bir yıllık faaliyet raporumuzu yayınlayacağız. Raporu hazırlarken bir yıla neler sığdırdığımıza kendimiz de şaşırdık. Önümüzü görmek, yolumuzu kaybetmemek için üç yıllık stratejik planımızı da oluşturduk. Bu yolu çok az destek ve kaynakla aldık. Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonu bizim için can suyu oldu. Henüz bir yıllık bir derneğe güvendikleri için teşekkür ederiz. Tabii biz de bu güveni vermek için çok çalıştık.
Yola devam edebilmek için düzenli desteklere ihtiyacımız var. Sadece proje bazlı olmayan, vizyonumuzu destekleyen işbirlikleri kurmak istiyoruz. Bu sayede daha gerçekçi ve etki gücü büyük destekler alabilmeyi umuyoruz.
İlk yılımızda iktisadi işletmemizi de kurduk. Çember Dükkân ile kendi kaynağımızı yaratabilmeyi hedefliyoruz. Çember Dükkândan alışveriş yaparak yereli destekleyen ürünlerimiz ve toplumsal cinsiyet eşitliğini yaygınlaştıracak eğitim içeriklerimizle bizi destekleyebilirsiniz.
“Hak talep etme fitilini yaktıysak, değişim başlamıştır!”
Size destek olmak isteyen kişi ve kuruluşlar için, birkaç cümle ile kendinizi nasıl anlatırsınız?
Adıyaman’da destek verdiğimiz ve geçici yaşam alanlarında ikamet eden gruplardan biri süreç boyunca ihtiyaçlarını belirledi, kendi projesini yazdı ve bunlar için kaynak buldu. Bu, önemli bir güçlenme süreciydi. Ancak bizi daha da heyecanlandıran, grup üyelerinin haklarını savunmaya başlamaları oldu. Geçici yaşam alanlarının yöneticilerini ikna ederek ortak sosyal alanlarını genişlettiler ve ardından şu soruyu sormaya başladılar: “Burası kapanıp kalıcı yerleşim yerlerine geçtiğimizde böyle sosyal alanlarımız olacak mı?” Eğer bu hak talep etme fitilini yaktıysak, artık değişim başlamış demektir.
Çalıştığımız topluluklarda edindiğimiz bu bilgi ve deneyimi Adıyaman’da şehre yaymak istiyoruz. Amacımız sahada birbirini duymayan, görmeyen aktörleri bir araya getirmek ve kadınlar için güvenli alanlar yaratmak. Bunun şehir için ne kadar öncelikli bir ihtiyaç olduğunu, 16 Günlük Aktivizm etkinliklerini planlayıp hayata geçirirken daha da net bir şekilde gördük. Sivil toplum çalışanlarının projeyi ne kadar sahiplendiğini ve STK, belediye, baro bağlantısının kurulmaya başladığını gözlemledik. Şimdi bize düşen, bu destek sürecini değişen ihtiyaçlara göre devam ettirerek dayanışmayı kalıcı hale getirmek. Çünkü dayanışma, birbirini görme ve duyma, toplumsal iyileşmenin tek yolu.