Category

Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonu

Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonu’nun 2025 Dönemi Başvuruları Açıldı

By | Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonu

Toplumsal cinsiyet eşitliği alanında çalışan sivil toplum kuruluşlarının (STK) projelerini ve kapasite gelişim faaliyetlerini desteklemek amacıyla Bir Adım Var Vakfı ve Türkiye Mozaik Foundation iş birliği, bireysel ve kurumsal bağışçıların desteğiyle hayata geçirdiğimiz Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonu’nun 2025 dönemi başvuruları açıldı.

Fonun bu döneminde desteklenecek projelerin odağında Türkiye’de toplumsal cinsiyet eşitliğini güçlendirmeye yönelik aşağıda yer alan çalışmalardan en az bir tanesinin bulunması bekleniyor:

  • Yerel düzeyde dayanışma ağlarının ve güvenli alanların kurulması veya var olanların sürdürülmesine yönelik,
  • Yoksulluk, afet, engellilik, göç, ekoloji gibi alanlara toplumsal cinsiyet eşitliği üzerinden katkı sunan,
  • Toplumsal cinsiyet eşitliğine dair savunuculuk faaliyetlerini ve/veya savunuculuk yapma kapasitelerini destekleyen,
  • Feminist veri/bilgi üretimi ve bunların yaygınlaşmasına dair,
  • Kuruluşların kapasitelerini ve iyi olma hallerini geliştiren çalışmalar önceliklendirilecektir.

Aşağıdaki başvuru kriterlerine uyan ve bir tüzel kişiliğe sahip kuruluşlar fona başvurabilir:

  • Türkiye’de kurulmuş dernekler, vakıflar, kâr amacı gütmeyen kooperatifler, sendikalar, vakıf üniversitesi uygulama ve araştırma merkezleri, federasyonlar/konfederasyonlar,
  • Çalışmalarının odağında toplumsal cinsiyet eşitliği olan ve aktif olarak faaliyet gösteren,
  • 2024 yılı gelirleri 100.000 TL – 10.000.000 TL arasında olan kuruluşlar.

Fonun 2025 dönemi kapsamında STK’lara dağıtılacak hibenin toplam tutarı 2.000.000 TL’dir. Başvuru yapan STK’lar hibe programından en fazla 1.000.000 TL talep edebilir.

Fona başvurmak isteyen kuruluşların başvuru formunu eksiksiz olarak doldurarak 21 Temmuz saat 18:00’e kadar göndermeleri gerekir.

Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonu 2025 dönemi hakkında detaylı bilgiye (başvuru koşulları, değerlendirme kriterleri ve fon takvimi) ve başvuru formuna buradan ulaşabilirsiniz.

TOCİKAD Akademi: Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Gerilerken, Eğitimin Önemi Artıyor!

By | Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonu

Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Derneği (TOCİKAD), toplumsal cinsiyet ve kadın çalışmaları alanında araştırma, eğitim, uygulama ve yayın çalışmaları yapıyor. Bir Adım Var Vakfı ve Türkiye Mozaik Foundation iş birliğiyle hayata geçirdiğimiz Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonu’nun 2024 döneminde desteklediğimiz dernek, TOCİKAD Akademi: Eşitlik için Güçlü Adımlar projesini hayata geçiriyor. Dernek proje kapsamında, toplumsal cinsiyet eşitliğinin kurumsal kültüre yerleşmesi ve sürdürülebilir bir değişimin sağlanması amacıyla yerel yönetim, siyasi parti, meslek odası, sendika ve sivil toplum çalışanlarına çevrimiçi eğitimler düzenliyor.

TOCİKAD ile gerçekleştirdiğimiz röportajda; derneğin faaliyetleri, hibe kapsamında yürüttükleri çalışmalar ve çalışmalarında kullandıkları metotlar hakkında konuştuk.

“TOCİKAD, kuşaklararası bilgi birikimini bir araya getiriyor.”

Okuyucularımızın TOCİKAD’ı daha yakından tanıyabilmesi için kuruluş amacınızdan ve yaptığınız çalışmalardan bahseder misiniz?

TOCİKAD, Türkiye’de toplumsal cinsiyet ve kadın çalışmaları alanında son 40 yılda yaşanan gelişimin bir ürünü olarak, bu sürece öncülük etmiş ve önemli katkılarda bulunmuş farklı kuşaklardan araştırmacıların bir araya gelmesiyle kurulmuş, 125 üyeye sahip bir dernektir.

Dernek olarak toplumsal cinsiyet ve kadın çalışmaları alanında araştırma, uygulama, eğitim ve yayın faaliyetleri yürütüyoruz ve bu alandaki çalışmaları teşvik ediyoruz. Aynı zamanda bilgi ve deneyim sahibi kişiler arasında etkileşimi artıracak ağlar kuruyor, disiplinler arası iş birliklerini destekliyor ve alanın görünürlüğünü artırarak yaygınlaşmasına ve güçlenmesine katkı sunuyoruz.

Derneğimizin faaliyetleri arasında, toplumun farklı kesimlerine toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda farkındalık kazandırmayı hedefleyen eğitimler önemli bir yer tutuyor.

Türkiye’de yaşanan ekonomik ve toplumsal krizlerin toplumsal cinsiyet eşitliği alanında yürütülen çalışmalar üzerindeki etkisinden bahseder misiniz?

Türkiye’de yaşanan farklı krizler toplumsal cinsiyet eşitliği anlayışının toplumun çeşitli kesimleri tarafından benimsenmesi çabaları üzerinde olumsuz etkileri oldu. 1990’dan başlayarak hayata geçirilen kamusal kurum ve organların (Başbakanlık Kadını Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü, TBMM Kadın-Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu gibi) çalışmaları sınırlandı ve yaratacakları etkiler azaldı. İstanbul Sözleşmesi gibi toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasında kilit bir rol oynayan uluslararası bir sözleşmeden bile vazgeçildi. Toplumsal cinsiyet eşitliği için çalışan sivil toplum kuruluşları (STK) başta İstanbul Sözleşmesi olmak üzere kazanılmış hakları savunmaktan dolayı yeni atılımlar yapamaz oldular.

“Toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimlerinde hedef dönüşüm!” 

Hibe desteğimizle hayata geçirdiğiniz TOCİKAD Akademi: Eşitlik için Güçlü Adımlar projesinin amacından ve bu kapsamda yapacağınız çalışmalardan bahseder misiniz?

Türü ne olursa olsun toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimlerinin tümünde hedeflenen ‘dönüşümdür’. Özellikle gücün paylaşımının, kaynakların kontrolünün, karar almanın daha adaletli olması ve kadınların-erkeklerin güçlenmesi için toplumsal cinsiyet ilişkilerini dönüştürmek öncelikli hedef olmalıdır.

Eğitim alan bireyler, kurumlarında toplumsal cinsiyet eşitliği politikalarının oluşturulmasında aktif rol oynayabilecektir. Bu projenin amacı, Türkiye genelinde aktif olarak faaliyet gösteren yerel yönetimler, siyasi partiler, meslek odaları, sendikalar ve ilgili STK’larda görev alan kişilere ileri seviye toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimleri vermektir. Böylece kişilerin ve dolayısıyla bulundukları kurum ve kuruluşların toplumsal cinsiyet eşitliği kapasitelerinin ve duyarlılıklarının gelişmesine katkı sağlamaktır.

Eğitimlerin değişime kaynaklık etmesi ve kurumsal düzeyde yerleşmesi için, içerik geliştirirken başvurduğunuz-kullandığınız ve diğer STK’lara önereceğiniz yeni yol ve yöntemler var mı?

TOCİKAD’ı, içinde barındırdığı üyelerinden dolayı, toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimleri verme konusunda en yetkin olabilecek STK’lardan biri olarak görüyoruz. Bu özelliğimiz nedeniyle eğitimlerin içeriğini, masa başı çalışmasıyla rahatlıkla hazırlayabilirdik. Buna rağmen içerik hazırlamaya geçmeden önce, iki ön çalışma yaptık.

Bunlardan ilki, Türkiye’de şimdiye dek verilmiş toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimlerinin haritasını çıkarmaktı. İkincisi ise, hedef grubumuz olan siyasi partiler, sendikalar, yerel yönetimler, meslek odaları ve STK’larda çalışanlarla mülakatlar yapmaktı. Bu iki adım sonucunda gerçekleştirdiğimiz ihtiyaç analizine dayanarak hazırladığımız içeriklerin ve sunacağımız eğitimlerin, dönüşüm ve değişime katkı sağlayacağına inanıyoruz. Diğer STK’lara da, sahadan geri bildirim almadan ve ihtiyaç analizi yapmadan içerik hazırlamaya başlamamalarını tavsiye ediyoruz.

Toplumsal cinsiyet eşitliği alanında kamu hizmeti sunan kurumlara dair bilinç, farkındalık ve politika geliştirme konusunda son yıllara dair gözlemlerinizi paylaşır mısınız? İlgili kamu aktörleri toplumsal cinsiyet eşitliği kavramına ne kadar yakın ya da uzak? Geçmiş yıllar ile içinde olduğumuz dönemi kıyaslayabilir misiniz?

Geçmişe kıyasla bugün, ilgili kamu aktörleri toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda tartışmalar yapılmasına olanak vermiyor ve ne yazık ki bu konu ile ilgili toplumsal kesimlerin çabalarını görmezden geliyor. Bu kesimleri ve STK’ları dışlayıcı bir tutum takınıyorlar.

“Toplumsal cinsiyet eğitimlerine ilgi ve ihtiyaç beklediğimizden fazla.”

TOCİKAD olarak, toplumsal cinsiyet eşitliği alanında çalışmalarını sürdürmek ve yeni projeleri hayata geçirmek için ihtiyaç duyduğunuz hususlara dair neler söylersiniz?

Başlattığımız TOCİKAD toplumsal cinsiyet eğitimlerine gösterilen ilgi, beklentimizin üzerinde oldu. Bu durum, alandaki ihtiyacın ne denli büyük olduğunu bir kez daha ortaya koydu. Mevcut proje kapsamında, bütçe kısıtları nedeniyle yalnızca 140 kişiye eğitim verebileceğiz. Ancak bu eğitimlerin yaygınlaştırılması ve sürdürülebilirliğinin sağlanması için daha uzun vadeli ve kapsamlı kaynaklara ihtiyaç duyuyoruz.

Size destek olmak isteyen kişi ve kuruluşlar için, birkaç cümle ile kendinizi nasıl anlatırsınız?   

TOCİKAD kurucu başkanı olarak, 30 Nisan 2023’te üyelerimizle yüz yüze gerçekleştirdiğimiz bir dernek toplantısında TOCİKAD’ı bir vahaya benzettim. Konuşmamdan yapacağım alıntıların bu sorunuza en somut cevap olacağını düşünüyorum:

“Akademik bir disiplin olarak toplumsal cinsiyet ve kadın çalışmalarının alt alanlarında bilimsel ve entelektüel çalışmalar  yapan  en az üç kuşaktan üyeler olarak buradayız. Kuşaklararası bilgi paylaşımını ve deneyim aktarımını çok önemsiyor, bunun için gönüllü akademik destek ağları kuruyoruz.

 Derneğimizin üniversiteler, kamu ve özel sektör kurumları ve STK’lar için bir danışma  ve başvuru merkezi olmasını hedefliyoruz.

Derneğimiz; insan haklarına, toplumsal cinsiyet eşitliğine, özgürlüğe, özerkliğe, öznelliğe, demokrasiye, şiddetsizliğe ve barışa saygıyı temel ilkeleri olarak benimsemektedir. Cinsiyetçiliğe ve her türlü ayrımcılığa karşı duruyor; siyasal eyleyiciliği, bilimsel etiği ve hesap verebilirliği içtenlikle savunuyoruz. Derneğimizi, eleştirel bilimsel faaliyetlerin ve katılımcı eğitimlerin özgür ve özerk bir biçimde hayata geçirilebildiği bir alan, adeta bir vaha olarak görüyoruz.

Adana’da Mahalle Elçisi Kadınlar: Kadınlar Haklarıyla Güçleniyor!

By | Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonu

Adana’da faaliyet yürüten Kadına Özgürlük ve Eşitlik Derneği (KÖVED), kadın hakları ve LGBTI+ hakları başta olmak üzere dezavantajlı grupların haklarını savunmak ve yaşam kalitelerini iyileştirmek amacıyla çalışmalar yapıyor. Bu amaç doğrultusunda toplumsal cinsiyet eşitliğinin ana akımlaştırılması perspektifiyle hak temelli savunuculuk, izleme, koruma ve sosyal uyum faaliyetleri yürütüyor. Bir Adım Var Vakfı ve Türkiye Mozaik Foundation iş birliği ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonu’nun 2024 döneminde kapsamında KÖVED Mahalle Elçisi Kadınlar projesini hayata geçiriyor.

KÖVED ile gerçekleştirdiğimiz röportajda; proje kapsamında Adana’da kısa sürede hayata geçirdikleri faaliyetleri konuştuk.

Okuyucularımızın KÖVED’i daha yakından tanıyabilmesi için kuruluş amacınızdan ve yakın zamanda gerçekleştirdiğiniz çalışmalardan bahseder misiniz?

KÖVED olarak, toplumsal cinsiyet eşitliğini teşvik etmek, kadınların ve dezavantajlı grupların haklarını savunmak amacıyla çalışmalar yürütüyoruz. 2024 yılında, Sivil Toplum için Destek Vakfı ve Turkey Mozaik Foundation’ın desteğiyle Adana Kadın Yaşam Merkezi projesini hayata geçirdik ve projenin devamı için yeni başvurularda bulunduk.

Ayrıca, daha önce Foundation de France tarafından desteklenen Samandağ Kadın Yaşam Merkezi projesinin en az bir yıl daha destek alması kabul edildi. Bunun yanı sıra, Huridocs’un desteğiyle ve Uçan Süpürge Kadın İletişim ve Araştırma Derneği iş birliğinde Adana’da Çocuk Yaşta, Erken ve Zorla Evlilikler (ÇYEZE) konusunda bir saha araştırması gerçekleştirdik. Bu araştırmanın bulgularını Evrensel Periyodik İnceleme (EPU) Raporu’nu hazırlayıp sunduk.

Eylül ayından bu yana, Sivil Toplum için Destek Vakfı’nın Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonu kapsamında Mahalle Elçisi Kadınlar projesini yürütüyoruz. Ekim ayında ise, ABD İnsan Hakları ve Emek Bürosu’nun desteğiyle Freedom House ile birlikte Dezavantajlı Kadınların Adalete Eşit Erişimi projesini başlattık.

“Adana’nın dezavantajlı bölgesinde kadınların sorunları ve ihtiyaçları çeşitli”

 Türkiye’de yaşanan çoklu krizlerin çalışmalarınız üzerindeki etkisinden bahser misiniz? Adana yereline dair gözlemleriniz nelerdir?  

Yaşanan çoklu krizler, birçok sivil toplum kuruluşunu olduğu gibi bizi de doğrudan etkiliyor. KÖVED olarak tüm çalışmalarımızı dezavantajlı bölgelerde yürütüyoruz. Bu bölgelerde kadınların işgücüne katılım oranlarındaki düşüş, aile içindeki ekonomik sorunlar, kadına yönelik artan şiddet vakaları ve karşılaşılan sorunların çeşitlenmesi, bu tür projelere duyulan ihtiyacı önemli ölçüde artırdı.

Adana’da yaşanan ekonomik zorluklar, kadınların kendilerini ifade etmelerini ve toplumsal yaşama katılımlarını ciddi biçimde kısıtlıyor. Kentte görev yapan mahalle muhtarları arasında kadın temsil oranı oldukça düşük. Ayrıca, Kahramanmaraş depremeleri sonrası Adana, yoğun bir iç göç aldı. Bu durum, özellikle kadınlar ve çocuklar için psikolojik ve sosyal destek ihtiyacını büyük ölçüde artırdı.

Adana’yı diğer şehirlerden ayıran en önemli sorunlardan biri, dezavantajlı mahallelerde yaşayan kadınların ve çocukların temel haklara erişimde karşılaştıkları engellerdir. Bu mahallelerde yaşayan kadınlar; iş gücüne katılmak, çocuklarını okula göndermek ve sağlık hizmetlerine erişmek gibi temel ihtiyaçlarını karşılamada ciddi güçlükler yaşıyor. Çalışma yürüttüğümüz bölgede ağırlıklı olarak mülteci kadınlar ile Roman topluluklardan kadınlar ve çocuklar ikamet ediyor.

Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonu kapsamında Mahalle Elçileri projeniz ile hangi faaliyetleri hayata geçiriyorsunuz? Süreç nasıl ilerliyor?  Proje kapsamında yürütmeyi planladığınız çalışmalardan bahseder misiniz?

Projenin ilk ayında, tanıtım çalışmalarını tamamladık. Başvuran 32 kadın arasından, mahalle ve etnik çeşitlilik gözetilerek 7 mahalle elçisi belirlendi. Projenin ikinci ve üçüncü aylarında gerçekleştirilmesi planlanan üç eğitim oturumunun tamamı başarıyla uygulandı. İlk iki eğitim, ikişer tam gün olarak düzenlendi.

Kamu kurumlarıyla iş birliği kapsamında Yüreğir İlçe Belediyesi Başkan Yardımcısı’na bir ziyaret gerçekleştirdik. Bu ziyaret, oldukça olumlu sonuçlar doğurdu. Yüreğir Belediyesi Kadın ve Aile Müdürlüğü personeli, mahalle elçisi kadınlarla samimi bir iletişim kurarak güçlü bir iş birliği ortamı oluşturdu. Ziyaretin ardından taraflar arasında sürekli bir iletişim ağı kuruldu ve birçok konuda karşılıklı destek sağlandı. Örneğin Mahalle Elçisi Kadınlar, Yüreğir Belediyesi’nin yeni hayata geçirdiği Kadın Emeği Pazarı’na davet edildi. Bu sayede hem pazarın mahallelerde bilinirliğinin artmasına katkı sundular hem de kendi hanelerine ekonomik destek sağladılar.

Sosyal uyum faaliyetleri kapsamında kadınlar bir yemek etkinliğinde bir araya geldi. 7 kişiden oluşacak kendi ekiplerini kurma sürecinde ise sona yaklaşıldı. Aralık ayının son haftasında, üçüncü ve son eğitimin ardından bir yılbaşı kutlaması düzenlendi. Bu etkinlikte Mahalle Elçisi Kadınlara market ve ulaşım kartlarının dağıtılması planlandı.

Projenin ilerleyen aşamalarında, Elçi Kadınlar proje ekibinin rehberliğinde kendi oluşturdukları ekiplerle birlikte, aldıkları üç eğitimde edindikleri bilgileri paylaşacak. Ayrıca, elçi kadınların ekipleriyle birlikte ziyaret edecekleri kamu kurumlarının takvimlendirme çalışmaları devam ediyor.

”Haklarını öğrenen kadınlar ailede karar süreçlerine katılıyor, kamuda dilekçe yazıyor”

Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonu kapsamında, Mahalle Elçileri projenizi Adana’nın en dezavantajlı 7 mahallesinde yürütürken, kadınların maruz kaldıkları sorunlar ve çoklu dezavantajlar ile ilgili tespitleriniz neler? Bu mahallelerin kadınları ile AKYM odağında nasıl bir ilişki geliştirdiniz? Ulaşmak istediğiniz kadınlara ulaşabiliyor musunuz? Kadınların geri dönüşleri nasıl?

Mahalle Elçileri projesinde karşılaşılan sorunlar, AKYM’nin bir yıllık çalışmalarıyla büyük ölçüde benzerlik gösteriyor. Kadınların yaşadığı çoklu dezavantajlar arasında; çocuk yaşta erken ve zorla evlilikler, adalete eşit erişememe, yetişkin okuryazarlığının çok düşük olması, kamusal alanda görünürlüğün azlığı ve sosyal hizmetlere erişimde yaşanan zorluklar öne çıkıyor. Neredeyse her hanede suça karışmış bir aile ferdinin bulunması, Roman topluluklardan kadınların uğradığı ayrımcılık ve yine bu topluluklardan çocukların akran zorbalığı nedeniyle eğitimden uzaklaşması da dikkat çeken sorunlar arasında yer alıyor.

Kadınlar, Mahalle Elçisi Kadınlar projesinden önce de AKYM’nin hizmetlerinden yararlanıyordu. Bu yeni projede, onlarla güvene dayalı bir ilişki kurarak hakları konusunda farkındalıklarını artırmayı ve destekleyici hizmetler sunmayı hedefledik. Ulaşmak istediğimiz kadınlara daha önce kurduğumuz ilişkiler, ev ziyaretleri ve topluluk merkezleri aracılığıyla eriştik. Kadınlar, bu süreçte sunulan hizmetlerden duydukları memnuniyeti her fırsatta dile getiriyor.

Mahalle Elçisi kadınları nasıl belirliyorsunuz?

Mahalle Elçisi Kadınlar, bu projeyi talep eden kadınlar arasından titizlikle seçildi. Seçim sürecinde adayların farklı etnik kökenlerden gelmesine ve yedi farklı mahalleyi temsil etmesine özellikle önem verildi. Kendi ekiplerini kurmaları beklendiği için, geniş bir sosyal çevreye ve güçlü komşuluk ilişkilerine sahip kadınlara öncelik tanındı. Ayrıca, aldıkları eğitimleri ekiplerine aktaracak olmaları nedeniyle etkili iletişim ve hitabet becerileri de seçim kriterleri arasında yer aldı.

“Mahalle Elçisi Kadınlar projesi, kadınların yalnızca kendi bilgi ve becerilerini artırmakla kalmayıp, çevrelerindeki diğer kadınları da bilinçlendirmelerine olanak tanıyan güçlü bir dayanışma zemini sundu.”

Mahalle Elçisi Kadınlar ve AKYM projeleri kapsamında şimdiye kadar yürüttüğünüz çalışmalar doğrultusunda, KÖVED olarak Adana’daki kadınların yaşamlarında nasıl bir fark yarattığınızı düşünüyorsunuz?

Mahalle Elçisi Kadınlar projesi, kadınların yalnızca kendi bilgi ve becerilerini artırmakla kalmayıp, çevrelerindeki diğer kadınları da bilinçlendirmelerine olanak tanıyan güçlü bir dayanışma zemini sundu. Gerçekleştirdiğimiz eğitimler ve yerel yönetim temsilcileriyle yapılan görüşmeler, kadınların özgüvenlerini artırdı; toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda daha bilinçli, hak temelli bakış açısına sahip ve kamusal alanda daha aktif bireyler haline gelmelerine katkı sağladı.

Önceden Kadın Yaşam Merkezi’nde daha küçük ve dağınık gruplar halinde bir araya gelen kadınlar, artık aynı masa etrafında, daha kalabalık gruplarla bir arada vakit geçiriyor. Aile içi iletişimde daha güçlü olduklarını, karar alma süreçlerine katılımlarının arttığını sıklıkla dile getiriyorlar. Komşuluk ilişkilerinin güçlenmesi, evlerinde ve bahçelerinde düzenlenen çay sohbetlerinin artması da kadınların sosyal bağlarını kuvvetlendirdiğini gösteren önemli bir gösterge. Ayrıca, Yaşam Merkezi’nden faydalanan çocuk sayısında da belirgin bir artış yaşandı.

Projenin başında katılımcı kadınlara bir defter dağıtıldı. Bu defterin ilk sayfalarında 6284 sayılı yasa, İstanbul Sözleşmesi, KADES uygulaması ve dilekçe yazımı gibi temel hak bilgilerine yer verildi. Zamanla birçok kadın, mahallelerindeki sorunlara ilişkin dilekçeler yazarak yerel yönetime başvurdu. Örneğin çöp toplanmaması, parkların güvensiz oluşu ya da okul yollarının çamurlu olması gibi konular dile getirilerek çözüm arandı. Kadınlar bu süreçte kazandıkları hak savunuculuğu becerilerini proje ekibiyle paylaşırken, yaşadıkları dönüşümün mutluluğunu da ifade ettiler.

Proje sürecinde Mahalle Elçileri’nin bireysel başarı öyküleri de ortaya çıktı. Örneğin bir Elçi Kadın, Yüreğir Belediyesi’nin “Kadın Emeği Pazarı” hakkında bilgi edinerek evde ürettiği ürünleri pazarda satmaya başladı ve böylece aile bütçesine katkıda bulundu. Bir başka Elçi Kadın ise Yüreğir Belediyesi Kent Konseyi Kadın Meclisi’nde mahalle temsilcisi olarak görev aldı. Kadınlar ayrıca proje kapsamında kurdukları bağlantılar aracılığıyla çeşitli sivil toplum kuruluşlarına ulaşarak, örneğin Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği aracılığıyla çocuklarının burs almasına katkı sundular.

Tüm bu gelişmeler, Mahalle Elçisi Kadınlar projesinin sadece bireysel güçlenmeyi değil; aynı zamanda kolektif bilinçlenmeyi, yerel katılımı ve toplumsal değişimi mümkün kıldığını gösteriyor.

“Derinleşen krizler ve depremler sonrası, kadınların temel haklara ve hizmetlere erişimi daha da zorlaştı.”

Adana’da toplumsal cinsiyet eşitsizliği temelli acil sorunlardan ve bu sorunlara yönelik hangi çözüm önerilerinizden bahseder misiniz?

Adana’da toplumsal cinsiyet eşitsizliğine dayalı en acil sorunlardan biri, kadınların karar mekanizmalarına katılım oranının düşük olmasıdır. Bunun yanında, şiddete maruz kalan kadınlara yönelik yetersiz destek mekanizmaları ve adalete ve eğitime erişimdeki eşitsizlikler de önemli sorunlar arasında yer alıyor. Özellikle son yıllarda derinleşen krizler ve depremler, kadınların temel haklara ve hizmetlere erişimini daha da zorlaştırdı.

Bu sorunlara çözüm olarak, yerel yönetimlerin kadınların özel ihtiyaçlarına duyarlı politikalar geliştirmesi gerekmektedir. Ayrıca, kadınların işgücüne katılımını artırmaya yönelik eğitim programlarının yaygınlaştırılması ve şiddete uğrayan kadınlara yönelik etkili psiko-sosyal destek ağlarının kurulması büyük önem taşımaktadır. Yetişkin kadın okuryazarlığının artırılması da acil bir ihtiyaçtır.

Toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda farkındalık yaratacak çalışmalar yaparak, kadınların haklarını daha bilinçli bir şekilde savunmalarını sağlamak, tüm paydaşlar için kritik bir öneme sahiptir. Adana’da faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarının desteklenmesi de bu sürecin ayrılmaz bir parçasıdır.

“Kendimi ilk defa değerli hissediyorum, artık hayatım hakkında kararlar alabileceğimi biliyorum.” Faydalanıcı

Size destek olmak isteyen kişi ve kuruluşlar için, birkaç cümle ile kendinizi nasıl anlatırsınız?

Bir kadının, “Artık sesimi duyurabiliyorum ve bu beni güçlü hissettiriyor.” diyerek gözlerinde umut ışığı belirmesi, bizim için en değerli geri bildirimlerden biridir. Mahalle Elçileri eğitiminden sonra bir kadın ekibimize gelip, “Kendimi ilk defa değerli hissediyorum, artık hayatım hakkında kararlar alabileceğimi biliyorum.” dedi.

Bir başka kadın ise, “Muhtarın karşısına daha güçlü çıkıyorum.” diyerek değişimi ifade etti. Diğer bir kadın, “Hayatımda ilk kez bu kadar kişi karşısında konuşma yapıyorum,” diyerek cesaretini bulduğunu dile getirdi.

Bu cümleleri duymak, yaptığımız işin kadınların hayatlarında nasıl derin bir değişim yarattığını net bir şekilde gösteriyor. Bize destek veren kişi ve kuruluşlarla birlikte, daha fazla kadına ve çocuğa ulaşabileceğimize ve daha güçlü bir toplumun inşasına katkı sağlayabileceğimize olan inancımız her geçen gün artıyor.

Toplumsal cinsiyet eşitliği alanında sürdürmeyi planladığınız çalışmalardan ve ve yeni projeleri hayata geçirmek için ihtiyaç duyduğunuz desteklerden bahser misiniz?

KÖVED olarak, öncelikli olarak daha fazla kaynak ve finansal desteğe ihtiyaç duyuyoruz. Bunun yanı sıra, yerel yönetimler ve diğer STK’larla güçlü iş birlikleri kurarak etki alanımızı genişletmeyi hedefliyoruz. Eğitim ve kapasite artırıcı programlarla, hem kendi ekibimizin hem de yerel paydaşlarımızın bilgi ve becerilerini güçlendirmek, toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda daha etkili çözümler üretebilmemiz açısından kritik öneme sahiptir.

Mahallelerde toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimlerinin artırılması, erkeklik çalışmaları yapılması ve eşitsizliklerin önlenmesi için önemli bir adım atıyoruz. Bu kapsamda, özellikle mahallelerde erkeklik çalışmaları yapmaya yönelik projeler geliştirmeye ve ekibimizin süpervizyon çalışmalarına başlamış bulunuyoruz. Ayrıca, iletişim ve görünürlük alanındaki çalışmalarımızı da genişletmek istiyoruz. Örneğin, şu an için bir internet sitemiz bulunmamaktadır, ancak bunun gibi dijital platformlar aracılığıyla daha fazla kişiye ulaşmayı planlıyoruz.

Çember Sivil İnisiyatif Derneği: Adıyamanlı Kadınlar Fortuna Kadın Ağı’nda Buluşuyor

By | Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonu

Çember Sivil İnisyatif Derneği (ÇemberDE) afet ve kadın çalışmaları başta olmak üzere tüm hak alanlarında sivil örgütlenmeleri desteklemek amacıyla çalışmalarını yürütüyor. Bir Adım Var Vakfı ve Turkey Mozaik Foundation iş birliğiyle hayata geçirdiğimiz Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonu’nun 2024 döneminde ÇemberDE’nin Fortuna Kadın Ağı projesini destekliyoruz.

ÇemberDE ile yaptığımız röportajda, proje kapsamında Adıyaman’da kısa sürede hayata geçirdikleri faaliyetleri konuştuk.

ÇemberDE’yi 2024 yılında kurdunuz. Neden yeni bir dernek kurma ihtiyacı hissettiniz?  Kendinizi nasıl tanımlıyorsunuz?

İnisiyatif alıp depremin 3. haftasında Kahramanmaraş’a ulaşmış bir ekibiz. Bu gücümüzü yıllardır sivil alanda, kadın mücadelesinde edindiğimiz deneyimden aldık. Depremin 10. ayına geldiğimizdeyse çok daha başka ve güçlü bir deneyim edinmiştik. Ve daha da önemlisi sahadaydık ve etrafımızda işin ucundan tutmak isteyen, çemberin parçası olmak isteyen çok kadın vardı. Aslında örgütlenmek ve çemberleri genişletmek hem kendimize hem bunca kadına bir borç gibiydi. Zaten kadın örgütlenmesine, feminist örgütlenmeye her zaman ihtiyaç vardır.

“Ancak kadın örgütlenmesi ile bu krizlere karşı güçlenebiliriz; özellikle de yerelde”

Odağınızda ağırlıkla hangi konular ve sorunlar yer alıyor?  Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonu faaliyetlerinizin içinde nasıl ve hangi bağlamda yer buluyor? 

Bir kadın örgütüyüz. Aslında daha yoldayız, örgütleniyoruz. Bir krizden doğduk, deprem sonrası kurulduk. O yüzden de krizler odağımızda: afetler, yoksulluk, eşitsizlik… Diyoruz ki ancak kadın örgütlenmesi ile bu krizlere karşı güçlenebiliriz; özellikle de yerelde bu örgütlenmeyi mümkün kılmak daha hayati.

Bu örgütlenme çabamızın birkaç ayağı var. Bir yandan kadınları sivil alanda güçlendirmek, güvenli alanlar açmak, yerel kadın örgütlerini afetlere hazırlık ve müdahale konusunda güçlendirmek. Diğer yandan kurumlar nezdinde savunuculuk yapmak ve kurum kapasitelerini de desteklemek. Biz bunları aynı anda yapmayı hedefliyoruz. Bu sayede krizlere karşı dayanıklı bir toplum olacağımıza, eşit, dengeli, adil bir kalkınmanın mümkün olacağına inanıyoruz.

“Kahramanmaraş depremleri sivil alanda olmayı zorunluluğa dönüştürdü! “

6 Şubat 2023’te Kahramanmaraş merkezli meydana gelen depremler sonrası yürüttüğünüz çalışmalar, edindiğiniz deneyimler bireysel ve kurumsal olarak sivil toplumda faaliyetlerinizi ve sivil alana bakışınızı nasıl etkiledi?  Afet ve kadın çalışmaları ekseninde, size deprem bölgesi nasıl bir içgörü kattı?

Bir yandan kendi kapasitemizi sınayan bir deneyim oldu, neler yapabileceğimizi deneyimledik. Bir yandan da genel olarak kadınların böylesi bir afetten nasıl güçlenerek çıkabildiğini gördük. Deprem, bize kadının toplumdaki hayatı yeniden üreten ve hayatı sürdüren rolünün nasıl devasa boyutlara ulaştığını gösterdi. Bu deneyim bizim sivil alanda olma motivasyonumuzu güçlendirdi. Hatta sivil alanda var olmayı tercihten çok zorunluluğa da dönüştürdü. “Bu deneyimi daha çok anlatmak, büyütmek zorundayız” diye düşündük.

Kurulduğunuz kent Eskişehir, fakat projeyi Adıyaman’da yürütüyorsunuz: Eskişehir ve Adıyaman özelinde, yerel farklılıkların sivil toplumdaki sorunlara ve çözümlere nasıl bir etkisi var?

Genel olarak kadın katılımı ve örgütlülüğünün Batı’da yüksek, Doğu’da düşük olduğu gibi bir izlenim var. Aslında iki coğrafya arasındaki farklılık daha çok genel tutumla ilgili. Adıyaman’da kadın güçlenmesine dair belki çok az çalışma olmuş ancak kentte temas etmeye, katılmaya çok açık bir genel tutum var.

Eskişehir’de ise kurumlar nezdinde cinsiyet eşitliğine dair farkındalık ve yaklaşım yüksek ancak kentte organik olarak güçlü bir örgütlülük yok. Aktif çalışan bir kadın örgütü yok. Eskişehir gibi bir kent kadın örgütü çıkaramamış fakat buna orda da ihtiyaç var.  Dolayısıyla her iki tarafta da birbirini besleyecek deneyimler var ve bu bizi de çok besliyor.

“Fortuna Kadın Ağı normele dönememiş bir kentin aktörlerini buluşturdu!”

Fortuna Kadın Ağı projeniz ile temel olarak neyi amaçlıyorsunuz? Proje kapsamındaki çalışmalarınızdan bahseder misiniz? Neden Adıyaman’ı tercih ettiniz? Adıyaman’da toplumsal cinsiyet eşitliğine dair tespitleriniz neler?

Depremin üçüncü haftasından bu yana sahadayız. Bu süreçte yaptığımız en kritik iş sahada birbirini görmeyen oyuncuların birbirini görmesini sağlamaktı. Bununla birlikte sahadaki kadın çalışanlarla ve kadın örgütleriyle hep bir dayanışma içinde çalıştık. Bunun aksini hayal bile edemiyoruz çünkü çalışmaya devam edebilmenin de ön koşulu dayanışma haliydi.

Kadınlar afet sahasında çok daha fazla zorlukla karşılaştıkları ve kimsenin odağında olmayan sorunlara odaklandıkları için daha fazla dayanışmaya ihtiyaç duyuyordu. Adıyaman’da çalışmaya devam ettikçe bu dayanışmaya daha da çok ihtiyaç olduğunu gördük. Hala normale dönememiş bir kentte bir de kadın meselesi gibi zaten derinlikli olan bir sorunu ele almak istiyorsak bunu ancak hep birlikte dayanışarak yapabilirdik. Proje fikri böyle ortaya çıktı.

Fortuna Kadın Ağı’nın kadın çalışması yapan bütün STK’ların, kadın örgütlerinin ve sivil alanda çalışan kadınların olacağı bir ağ olmasını hayal ediyoruz. Adıyaman’da kadın hakları alanında çalışmak isteyen herkesin katılabileceği bir yapı olmasını umuyoruz. Gönüllülerin, üniversite öğrencilerinin, akademisyenlerin, inisiyatif alıp harekete geçmek isteyen herkesin. Çünkü esas amacımız sivil alanı güçlendirmek. Bununla birlikte, kurumlarla da temasın güçlü olması gerek ki Ağ’ın etki alanı genişlesin. Bu nedenle Adıyaman Belediyesi ve Adıyaman Barosu Ağın iki önemli paydaşı.

Adıyaman zaten kadınların sosyal, ekonomik ve siyasi hayatta aktif olarak var olmasının önünde çokca engelin olduğu bir şehirdi. Deprem bu engelleri daha da artırdı. Konteynerlerde yaşam koşulları zorlaştı, hane içi bakım emeği, şiddet vakaları arttı, kadın sağlığı hizmetlerine erişimleri daha da zorlaştı, yoksulluk arttı, kadın yoksulluğu daha da arttı. Sorunları burada saymakla bitiremeyiz. Adıyaman’da bu sorunları ele alacak, kurumları ve ilgili mekanizmaları harekete geçirecek aktif bir sivil alan olması gerektiğine inanıyoruz. Fortuna Kadın Ağı tam da bu işlevi görecek.

“Ağ ile kadınlar kendi sorunlarına çözüm üretebilecek”

Proje kapsamında şu ana dek hayata geçirdiniz faaliyetlerden bahseder misiniz?

Biz bir yıllık bir çalışmanın sonunda Fortuna Kadın Ağı’nın oluşmasını hedefliyorduk. Ama buna öyle çok ihtiyaç vardı ki Ağ özellikle sivil toplumdan kadınlar ve Adıyaman Barosu nezdinde çok hızlı sahiplenildi. Şimdiden kendine Fortuna Kadın Ağı diyen ve birlikte hareket eden bir inisiyatif çıktı ortaya. İlk örneğini de proje faaliyetlerini de aşan bir şekilde BM Kadın Birimi’nin hayata geçirdiği 16 Günlük Aktivizm günlerinde yaşadık. Ortak etkinlikler düzenledik ve birbirimizin etkinliklerini destekledik. Bu aynı zamanda hepimizin kendi alanlarımızda çalışma motivasyonumuzu da güçlendirdi.

“Fortuna Kadın Ağı’nın Adıyaman’daki en büyük katkısı, kadınların kendi sorunlarına çözüm üretebilecekleri güvenli bir alan yaratmak olacaktır.”

Fortuna Kadın Ağı’nın Adıyaman özelinde nasıl bir fark yaratmasını umuyorsunuz?

Fortuna Kadın Ağı’nın Adıyaman’daki en büyük katkısı, kadınların kendi sorunlarına çözüm üretebilecekleri güvenli bir alan yaratmak olacak. Bu ağ, kadınların dayanışma içinde birbirini destekleyebileceği güçlü bir altyapı kurmayı hedefliyor. Adıyaman’da böyle bir dayanışma ağının kalıcı hale gelmesi, kadınların toplumsal yaşamda daha görünür olmalarını ve sorunlarına çözüm bulmalarını sağlayacak. Deprem sonrası dayanışmanın hayati önemini gördük; bu Ağ, aynı dayanışmanın sürdürülebilir bir platforma dönüşmesini sağlayarak kadınların şehrin karar süreçlerine aktif katılımını destekleyecek.

Fortuna, Nemrut’taki tek kadın figür, tanrıça; Proje, ismini buradan alıyor. Kadın kültür tarihi açısından ve yerelde kadın etkisini hatırlamak açısından önemli bir figür.

Fortuna Kadın Ağı projesini yürütürken Adıyaman’da işbirliği ve dayanışma içinde olduğunuz kurumlardan bahseder misiniz?

Kentte sahadaki tüm oyuncularla temas etmeye ve Ağa dahil etmeye çalışıyoruz. Tabi bu yaklaşım deprem sonrası oluşan ve hala devam eden Adıyaman Sivil Toplum Dayanışma Grubu ile oluşan kültürle beslendi. Neredeyse ilgili tüm STK’lar ve yerel oluşumlar ağa dahil, Gökyüzü Şutlayıcıları, Hayata Destek –  İnsani Yardım Derneği, Dayanışma İnsanları Derneği, Lider Kadın Derneği ile işbirliği içindeyiz. Kamer Vakfı, Sıfır Ayrımcılık Derneği, Anne Çocuk Eğitim Vakfı ile dayanışma içindeyiz. Adıyaman Belediyesi ve Adıyaman Barosu ile de protokol yaparak projeye katkılarını somutlaştırdık.

Toplumsal cinsiyet eşitliği alanındaki çalışmalarınızı sürdürmek ve yeni projeleri hayata geçirmek için ihtiyaç duyduğunuz hususlara dair kısaca neler söylersiniz?

Bu ay birinci yaşımızı kutlamaya hazırlanıyoruz ve bir yıllık faaliyet raporumuzu yayınlayacağız. Raporu hazırlarken bir yıla neler sığdırdığımıza kendimiz de şaşırdık. Önümüzü görmek, yolumuzu kaybetmemek için üç yıllık stratejik planımızı da oluşturduk.  Bu yolu çok az destek ve kaynakla aldık. Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonu bizim için can suyu oldu.  Henüz bir yıllık bir derneğe güvendikleri için teşekkür ederiz. Tabii biz de bu güveni vermek için çok çalıştık.

Yola devam edebilmek için düzenli desteklere ihtiyacımız var. Sadece proje bazlı olmayan, vizyonumuzu destekleyen işbirlikleri kurmak istiyoruz. Bu sayede daha gerçekçi ve etki gücü büyük destekler alabilmeyi umuyoruz.

İlk yılımızda iktisadi işletmemizi de kurduk. Çember Dükkân ile kendi kaynağımızı yaratabilmeyi hedefliyoruz. Çember Dükkândan alışveriş yaparak yereli destekleyen ürünlerimiz ve toplumsal cinsiyet eşitliğini yaygınlaştıracak eğitim içeriklerimizle bizi destekleyebilirsiniz.

“Hak talep etme fitilini yaktıysak, değişim başlamıştır!”

Size destek olmak isteyen kişi ve kuruluşlar için, birkaç cümle ile kendinizi nasıl anlatırsınız?   

Adıyaman’da destek verdiğimiz ve geçici yaşam alanlarında ikamet eden gruplardan biri süreç boyunca ihtiyaçlarını belirledi, kendi projesini yazdı ve bunlar için kaynak buldu. Bu, önemli bir güçlenme süreciydi. Ancak bizi daha da heyecanlandıran, grup üyelerinin haklarını savunmaya başlamaları oldu. Geçici yaşam alanlarının yöneticilerini ikna ederek ortak sosyal alanlarını genişlettiler ve ardından şu soruyu sormaya başladılar: “Burası kapanıp kalıcı yerleşim yerlerine geçtiğimizde böyle sosyal alanlarımız olacak mı?” Eğer bu hak talep etme fitilini yaktıysak, artık değişim başlamış demektir.

Çalıştığımız topluluklarda edindiğimiz bu bilgi ve deneyimi Adıyaman’da şehre yaymak istiyoruz. Amacımız sahada birbirini duymayan, görmeyen aktörleri bir araya getirmek ve kadınlar için güvenli alanlar yaratmak. Bunun şehir için ne kadar öncelikli bir ihtiyaç olduğunu, 16 Günlük Aktivizm etkinliklerini planlayıp hayata geçirirken daha da net bir şekilde gördük. Sivil toplum çalışanlarının projeyi ne kadar sahiplendiğini ve STK, belediye, baro bağlantısının kurulmaya başladığını gözlemledik. Şimdi bize düşen, bu destek sürecini değişen ihtiyaçlara göre devam ettirerek dayanışmayı kalıcı hale getirmek. Çünkü dayanışma, birbirini görme ve duyma, toplumsal iyileşmenin tek yolu.

Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonu 2024 Dönemi Fon Başlangıç Raporu Yayımlandı

By | Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonu

Toplumsal cinsiyet eşitliği alanında çalışan sivil toplum kuruluşlarının (STK) projelerini ve kapasite güçlendirme faaliyetlerini desteklemek amacıyla Bir Adım Var Vakfı ve Turkey Mozaik Foundation işbirliği, bireysel ve kurumsal bağışçıların desteğiyle hayata geçirdiğimiz Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonu’nun 2024 dönemi fon başlangıç raporu yayımlandı. Fon kapsamında; Çember Sivil İnisiyatif Derneği, Kadına Özgürlük ve Eşitlik Derneği ve Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Derneği’ne toplam 2.100.000 hibe desteği sağlıyoruz.

Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonu 2024 döneminin yapısı, desteklediğimiz STK’lar ve yapacakları çalışmalara dair bilgilerin yer aldığı raporumuza buradan ulaşabilirsiniz.

Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonu’nun 2024 Dönemine Yapılan Başvurularla İlgili Değerlendirme Metnimiz Yayımlandı

By | Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonu

Toplumsal cinsiyet eşitliği alanında çalışan sivil toplum kuruluşlarının (STK) projelerini ve kapasite güçlendirme faaliyetlerini desteklemek amacıyla desteklemek amacıyla Bir Adım Var Vakfı ve Turkey Mozaik Foundation iş birliğiyle hayata geçirdiğimiz Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonu’nun 2024 dönemi başvuru ve seçim süreçleri tamamlandı.

STK’ların bu süreçte öne çıkan ihtiyaçlarının daha iyi anlaşılabilmesi amacıyla Fonun bu dönemi için yapılan başvuruların yoğunlaştığı konulara, başvuru yapan kuruluşların genel durumu ve ihtiyaçlarına dair değerlendirmelerimizin yer aldığı açıklama metnine buradan ulaşabilirsiniz.

Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonu’nun 2024 Döneminde Desteklenecek STK’lar Belirlendi

By | Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonu

Toplumsal cinsiyet eşitliği alanında çalışan sivil toplum kuruluşlarının (STK) projelerini ve kapasite güçlendirme faaliyetlerini desteklemek amacıyla Bir Adım Var Vakfı ve Turkey Mozaik Foundation işbirliği, bireysel ve kurumsal bağışçıların desteğiyle hayata geçirdiğimiz Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonu’nun 2024 döneminde desteklenecek STK’lar belirlendi. Fon kapsamında üç STK’ya toplam 2.100.000 TL hibe desteği sağlayacağız.

Desteklenen STK’lar ve çalışmaları ile ilgili ayrıntılı bilgileri aşağıda görebilirsiniz:

Çember Sivil İnisiyatif Derneği, (Fortuna Kadın Ağı Projesi, 700.000 TL), Eskişehir
Çember Sivil İnisiyatif Derneği (ÇemberDE), afet ve kadın çalışmaları başta olmak üzere tüm hak alanlarında sivil örgütlenmeleri desteklemek amacıyla çalışmalarını yürütüyor. ÇemberDE, sağladığımız 700.000 TL hibe desteğiyle “Fortuna Kadın Ağı” projesini hayata geçirecektir.

Bu proje kapsamında ÇemberDE, Adıyaman Belediyesi Kadın Hizmetleri çalışanlarının ve Adıyaman Barosu Kadın Hakları Komisyonu üyelerinin toplumsal cinsiyet eşitliği, kadın hakları ve kadın güçlenmesi konularındaki kapasitelerini güçlendirmek amacıyla eğitimler düzenleyecektir. Ayrıca, yerel STK’ların kadın çalışanlarının iş birliği, ağ oluşturma kapasiteleri ve iyilik halleri desteklenerek kadın çalışanların kentteki etki alanlarının genişlemesine katkı sağlanacaktır. Adıyaman’da kadınların inisiyatif alma, çözüm üretme ve harekete geçme kapasitelerini artırmak ve katılım mekanizmalarını güçlendirmek amacıyla bir yerel kadın çalışmaları ağı oluşturulacaktır.

Kadına Özgürlük ve Eşitlik Derneği(Mahalle Elçisi Kadınlar Projesi, 700.000 TL), Adana
Kadın Özgürlük ve Eşitlik Derneği (KÖVED), ulusal ve uluslararası belgeler ışığında toplumsal cinsiyet eşitliği sağlayıncaya kadar, cinsiyete ve cinsel yönelime dayalı ayrımcılığın giderilmesi, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması amacıyla çalışmalarını yürütüyor. KÖVED, sağladığımız 700.000 TL hibe desteğiyle “Mahalle Elçisi Kadınlar” projesini hayata geçirecektir.

Projenin temelini oluşturan Adana Kadın Yaşam Merkezi (AKYM), dezavantajlı yedi mahallenin tam ortasında yer alıyor. KÖVED proje kapsamında, bu yedi mahallede yaşayan ve AKYM gelen yedi kadından oluşacak mahalle elçilerini belirleyecek. Elçilerin toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda bilgi ve farkındalıklarını artırmak, iletişim ve örgütlenme becerilerini güçlendirmek hedefiyle farkındalık atölyeleri ve eğitimler düzenleyecektir. Elçiler edindikleri bilgi ve birikimleri, kendi takımlarını oluşturarak düzenleyecekleri bilgi paylaşım atölyeleri aracılığıyla yaygınlaştıracaktır. Son olarak, AKYM’nin bilinirliğinin artırılması ve daha fazla kadına ulaşması amacıyla proje tanıtım videosu hazırlanacaktır. Ayrıca etki değerlendirme çalışmaları yürütecek olan KÖVED, proje sonunda bir rapor yayımlayacaktır.

Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Derneği, (TOCİKAD Akademi: Eşitlik için Güçlü Adımlar Projesi, 700.000 TL), Ankara
Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Derneği (TOCİKAD), toplumsal cinsiyet ve kadın çalışmaları disiplininin görünürlüğünü artırarak yaygınlaşmasını ve güçlenmesini sağlamak amacıyla çalışmalarını yürütüyor. TOCİKAD, sağladığımız 700.000 TL hibe desteğiyle “TOCİKAD Akademi: Eşitlik için Güçlü Adımlar” projesini hayata geçirecektir.

TOCİKAD proje kapsamında; toplumsal cinsiyet eşitliğinin kurumsal kültüre yerleşmesi ve bu alanda sürdürülebilir bir değişim sağlaması amacıyla yerel yönetimler, siyasi partiler, meslek odalar, sendikalar ve ilgili STK çalışanlarına yönelik çevrimiçi eğitimler düzenleyecektir. Dört ay boyunca tekrarlanacak olan eğitimler aracılığıyla 120 kişiye ulaşacak olan TOCİKAD, eğitime katılan kişiler aracılığıyla kamu hizmeti veren kurumlarda toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda bilinç ve farkındalığın artmasına, bu konudaki politika ve programların daha etkin bir şekilde uygulanmasına katkı sağlayacaktır.

Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonu’nun 2024 Dönemi Başvuruları Sona Erdi

By | Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonu

Toplumsal cinsiyet eşitliği alanında çalışan sivil toplum kuruluşlarının (STK) projelerini ve kapasite güçlendirme faaliyetlerini desteklemek amacıyla Bir Adım Var Vakfı ve Turkey Mozaik Foundation işbirliğiyle, bireysel ve kurumsal bağışçıların desteğiyle hayata geçirilen Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonu’nun 2024 dönemi başvuruları sona erdi.

Bu yıl fona teknik kriterlere uyan 101 STK başvuruda bulundu. Başvuruların türleri şu şekilde dağıldı:

  • 86 Dernek
  • 8 Kooperatif
  • 6 Vakıf
  • 1 Vakıf Üniversitesi Uygulama ve Araştırma Merkezi

Fona Adana, Adıyaman, Ankara, Antalya, Batman, Bursa, Çanakkale, Denizli, Diyarbakır, Erzincan, Eskişehir, Gaziantep, Hatay, İstanbul, İzmir, Kahramanmaraş, Kayseri, Kırıkkale, Manisa, Mardin, Mersin, Sakarya, Samsun, Şanlıurfa, Şırnak ve Van olmak üzere 26 farklı ilden başvuru alındı.

2024 döneminde talep edilen toplam hibe tutarı 61.053.865 TL oldu.

Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonu’nun 2024 Dönemi Başvuruları Açıldı

By | Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonu

Toplumsal cinsiyet eşitliği alanında çalışan sivil toplum kuruluşlarının (STK) projelerini ve kapasite güçlendirme faaliyetlerini desteklemek amacıyla Bir Adım Var Vakfı ve Turkey Mozaik Foundation işbirliği, bireysel ve kurumsal bağışçıların desteğiyle hayata geçirdiğimiz Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonu’nun 2024 dönemi başvuruları açıldı.

Fonun bu döneminde desteklenecek projelerin odağında Türkiye’de toplumsal cinsiyet eşitliğini güçlendirmeye yönelik aşağıda yer alan çalışmalardan en az bir tanesinin bulunması bekleniyor:

  • Toplumsal cinsiyet eşitliği kavramını toplumun geniş kesimlerine anlatarak farkındalık yaratmayı sağlayan çalışmalar (atölye, eğitim, kampanya, vb.),
  • Kadın danışma/destek merkezi, kadın yaşam evi gibi mevcut çalışmalarını/hizmetlerini devam ettirmek isteyen kuruluşların faaliyetleri/devam projeleri,
  • Kuruluşların temel faaliyetlerini ve projelerini hayata geçirme kapasitelerini artırmaya yönelik faaliyetler,
  • Toplumsal cinsiyet eşitliğine dair savunuculuk faaliyetleri.

Aşağıdaki başvuru kriterlerine uyan ve bir tüzel kişiliğe sahip kuruluşlar fona başvurabilir:

  • Türkiye’de kurulmuş dernekler, vakıflar, kooperatifler, sendikalar, vakıf üniversitesi uygulama ve araştırma merkezleri, federasyonlar/konfederasyonlar*,
  • Çalışmalarının odağında toplumsal cinsiyet eşitliği olan ve aktif olarak faaliyet gösteren,
  • 2022 yılı gelirleri 4.000 TL – 4.000.000 TL arasında olan kuruluşlar (2023 yılı ve sonrasında kurulan kuruluşlar için bir bütçe kısıtı bulunmamaktadır.).

Fonun 2024 dönemi kapsamında STK’lara dağıtılacak hibenin toplam tutarı en az 2.000.000 TL’dir. Başvuru yapan STK’lar hibe programından en fazla 675.000 TL talep edebilir.

Fona başvurmak isteyen kuruluşların başvuru formunu eksiksiz olarak doldurarak 1 Temmuz Pazartesi günü saat 18:00’e kadar göndermeleri gerekir.

Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonu 2024 dönemi hakkında detaylı bilgiye (başvuru koşulları, değerlendirme kriterleri ve fon takvimi) ve başvuru formuna buradan ulaşabilirsiniz.

Kadın Dayanışma Vakfı Kadın Dayanışmasını Kadın Danışma Merkezi ile Güçlendirmek Projesini Tamamladı

By | Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonu

Kadın Dayanışma Vakfı, kadına yönelik her türlü şiddetle feminist ilkeler doğrultusunda mücadele etmek, şiddet karşısında kadın dayanışmasını güçlendirmek ve yaygınlaştırmak amacıyla çalışmalarını yürütüyor.  Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonu’nun 2022 döneminde Turkey Mozaik Foundation eş finansmanıyla kurumsal hibe desteği sağladığımız Kadın Dayanışmasını Kadın Danışma Merkezi ile Güçlendirmek projesini hayata geçirecek. Proje kapsamında şiddete maruz kalan kadınlara ihtiyaç duydukları desteği sağladığı Kadın Danışma Merkezi’nde 8 ay süreyle tam zamanlı çalışacak sosyal çalışmacı ve yarı zamanlı çalışacak finans sorumlusu istihdam etti.

Kadın Dayanışma Vakfı ile gerçekleştirdiğimiz röportajda; vakfın hibe kapsamında yürüttüğü çalışmalar, 6 Şubat’ta meydana gelen depremler sonrası yürütülen faaliyetler, 30. yılını geride bırakan vakfın yaşadığı değişim ve gelecek planları hakkında konuştuk. 

Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonu’nun 2022 döneminde Vakfımızdan aldığınız hibe desteği ile vakfınızın kurumsal gelişimi için hangi alanlara odaklandınız? Hibe desteğimizle yaptığınız çalışmalardan bahseder misiniz?

Bu hibe desteği ile, şiddete maruz kalan kadınların telefon, e-posta veya yüz yüze başvuru yaparak ulaştıkları Kadın Dayanışma Merkezi’nde çalışmak üzere sosyal çalışmacı ve finansa sorumlusu istihdam ettik. Bu sayede güçlendirici ve feminist ilkeleri esas alan psikososyal destek süreçleri yürüttük. Danışanların ihtiyaçlarına göre başvurabilecekleri hukuki, psikolojik ve sosyal destekler ile ilgili bilgi verdik ve gerektiğinde ilgili kurumlara yönlendirme yaparak süreçlerini takip ettik. Sosyal çalışmacı ayrıca vakfımızın gönüllü avukatları ve psikologları ile birlikte hukuki ve psikolojik destek süreçlerini yürüttü. 

Bunun yanında kadına yönelik şiddetle mücadelede sorumlu kurum ve kuruluşların çalışmalarını, ilgili yasa ve yönetmeliklerini takip ederek iletişim kurduk. Kurum ve kuruluşlardan düzenli olarak aldığımız bilgilerle güncel tuttuğumuz iletişim listemiz sayesinde daha etkili yönlendirmeler yapabildik. Farklı kurumların ve sivil toplum kuruluşlarının etkinliklerine katıldık, toplumsal cinsiyet eşitliğini, kadına yönelik şiddeti ve alandaki deneyimlerimizi anlattık. Doğrudan kadınlarla bir araya geldiğimiz mahalle çalışmaları yaptık. Kurumsal iletişimimiz güçlendi ve ulaştığımız kadın sayısını artırdık. Sosyal çalışmacıyla birlikte düzenlediğimiz gönüllü atölyeleri sayesinde gönüllü ağımızı genişlettik.

Kadın Dayanışma Vakfı 2023 yılında 30. yaşını kutluyor. Aradan geçen zamanı değerlendirdiğinizde, çalışma alanınız ve buna paralel olarak Kadın Dayanışma Vakfı’nın yaşadığı değişime dair öne çıkan noktalardan bahsedebilir misiniz?

Bu 30 yıllık süreç toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve kadına yönelik şiddetle mücadele alanındaki deneyimimizi, değişen koşullara karşı dönüşümlerimizi ve gelişmelerimizi içeriyor. Türkiye’deki feminist kadın hareketinin içinde bulunduğu koşulları ve değişen şartları çok iyi şekilde okuyabiliyor ve buna karşılık çok hızlı şekilde tepki vererek sözümüzü söyleyebiliyoruz. Geçen 30 yıl içinde Vakfa emek veren tüm kadınlar da farklı şekillerde buna katkı koydu. Gittikçe artan baskılara karşı birbirimizin deneyimlerinden, alandan, diğer kadın örgütleriyle ve feministlerle bir araya geldiğimiz ağlardan beslendik. Koşullar ağırlaşsa da ümitsizliğe kapılmadan, bir araya gelmeye devam ederek birbirimizden mücadele gücü aldık. 

Bu süreçte Vakfı güçlendirmek için kurumsal kapasitemizi geliştirmeye, gönüllü ağlarımızı genişletmeye, daha fazla kadına ulaşmaya, görünürlüğümüzü artırmaya özel olarak odaklandık. Feminist hareketle bağımızı teorik ve pratik olarak güçlendirmek için çalıştık. Kadına yönelik şiddetle mücadele alanındaki resmi ve güvenilir veri eksikliğinden hareketle, veri toplama ve izleme çalışmalarına önem verdik, bu alanlarda kendi kapasitemizi geliştirmek için çalıştık ve çalışmalarımızı raporladık.

6 Şubat’ta meydana gelen Kahramanmaraş depremi sonrasında sahada faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarından biri olarak yaptığınız çalışmalardan bahseder misiniz? Sahadaki deneyimlerinizden yola çıkarak, deprem sonrasında yapılan müdahale çalışmalarının koordinasyonu, çocuklara ve kadınlara yönelik çalışmaların etkisi konusundaki görüşleriniz nedir?

6 Şubat’ta Kahramanmaraş merkezli meydana gelen depremlerin ardından, depremin etkilediği bölgelerdeki kadınlarla dayanışma kurarak 8 Mart’ı orada geçirmek istedik. Kadınların sorun ve ihtiyaçlarını duyurabilmek ve sahayı gözlemleyebilmek için 23 Şubat’ta sosyal medya hesaplarımız üzerinden bir dayanışma çağrısı yayımladık. Samandağ Kadın Dayanışma Derneği ile iletişime geçerek hazırladığımız bu çağrıda deprem bölgelerindeki kadınların daha da derinleşen kişisel hijyen malzemelerine ve çamaşır gibi ihtiyaçlarına erişimlerine ağırlık verdik. Sosyal medyadaki çağrımızı gören çok sayıda kişi destek verdi. 

Malzemelerle birlikte bölgeye bir sosyal çalışmacı ve bir avukat arkadaşımız gitti. Orada malzemelerin dağıtımının yapılmasında destek oldular ve sahadaki duruma dair gözlem yaptılar. 8 Mart’ta Samandağ Çiğdede Mahallesi’nde depremden etkilenen yaklaşık 50 kadınla bir araya gelerek bir mahalle çalışması gerçekleştirdik. Kadınlar deprem sonrasında bakım emeği yükünün daha da ağırlaştığını aktardı. Depremlerin meydana geldiği ilk günden bugüne kadınların deneyimlerini ve duygularını ifade edebilecekleri bir ortam oluşturduk. Kadınların içinde bulundukları durumlar hakkında konuştuk ve ihtiyaç tespiti yaptık. Hijyen kitleri ve diğer malzemeleri özellikle Samandağ merkeze uzak noktalarda, desteklerin ulaşamadığı köylere ulaştırarak yaklaşık 500 kadınla bağ kurduk. 

Saha deneyimlerimizden ve bu süreçte Kadın Danışma Merkezi’ne ulaşan başvurulardan yola çıkarak deprem sonrası müdahalelerinin koordinasyonuna ve etkisine baktığımızda, kadınların ve çocukların olası bir afette ikincil konuma getirildiğini gördük. Kadınların ve çocukların güvenliğini sağlamaya yönelik çalışmalar yetersizdi; şiddet, deprem sonrasında çadırlarda da devam etti. Ekonomik koşulların yetersizliği nedeniyle, uzaklaştırma kararı olduğu halde, kendisine şiddet uygulayan eşiyle aynı çadırı paylaşmak zorunda kalan, yalnız yaşadığı için çadır verilmeyen, “aile olarak bir çadırda kalınabileceği” dayatmasına maruz kalan kadınlarla karşılaştık.

Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonu’ndan aldığınız hibe desteğinin derneğinize ve çalışmalarınıza ne tür katkıları oldu? Toplumsal cinsiyet eşitliği alanında yapılan çalışmaların farklı bağışçılar tarafından desteklenmesi sizce neden önemli? 

Hibe desteğiyle sosyal çalışmacı ve finans sorumlusu istihdam ettik. Kadın Danışma Merkezi’nden destek alan kadın sayısı arttı ve daha fazla kadına ulaşma imkânı bulduk. Sosyal çalışmacımız sayesinde danışma merkezinin yanı sıra farklı kurum ve kuruluşlar ile mahalle çalışmaları, etkinlikler yaptık, savunuculuk çalışmalarına ve ağlara daha aktif dahil olduk. Bu sayede hem kendi görünürlüğümüz arttı hem de toplumsal cinsiyet eşitliği alanında farklı kurumlarla iletişimde kalarak kapasitemizi güçlendirdik. Tüm bunları yapabilmek ve çalışmalarımızı görünür kılmak için farklı bağışçılar tarafından desteklenmek oldukça önemli. Bu sayede bir sosyal çalışmacı danışma merkezi faaliyetlerine odaklanırken, farklı bir hibe desteği ile istihdam ettiğimiz diğer sosyal çalışmacı ise politika üretme, savunuculuk ve kapasite güçlendirme çalışmalarına daha fazla vakit ayırma imkanı buldu. Aynı zamanda yapılan çalışmaları daha etkin şekilde raporlanarak kayda geçirilmesini sağladık.

Kadın Dayanışma Vakfı’nın gelecek dönem yapmayı planladığı çalışmalardan ve önceliklerinden bahseder misiniz? 

2023 yılında Kadın Dayanışma Vakfı’nın kuruluşunun 30. yılıydı. 1993 yılından bu yana kadın danışma merkezimiz şiddete maruz kalan kadınlara ücretsiz sosyal, psikolojik ve hukuki destek sağlıyor. 30 yıldır kadınlarla birlikte toplumsal cinsiyet eşitsizliğine karşı güçlenerek feminist dayanışmayı büyütmeye çalıştık, yine vazgeçmeden mücadeleye devam edeceğiz. 

6 Şubat depremlerinin ardından yaşananlar, kamu kurumlarının geciken müdahaleleri durumu daha da ağırlaştırdı. Bu nedenle gelecek dönemde rutin çalışmalarımızı sürdürürken, aynı zamanda deprem bölgesinde aktif olarak çalışmaya devam edeceğiz. Bu çalışmaları gerçekleştirirken hedef kitlemiz depremden etkilenen kadınlar ve çocukları olacak. Deprem sonrası kadınların yaşadıkları sürece odaklanmayı, psikososyal açıdan güçlenmelerini destek olmayı, toplumsal cinsiyet eşitliği ve yasal haklarımız konusunda farkındalık artırıcı atölyeler gerçekleştirmeyi hedefliyoruz. Aynı zamanda deprem bölgesindeki kadınların halen devam eden en temel ihtiyaçlarından olan hijyen kitlerine ulaşımlarını sağlamayı hedefliyoruz. 

Daha genelde ise, gittikçe daralan sivil alanda toplumsal cinsiyet eşitsizliğine karşı mücadelemizi sürdürmeye, bu mücadelemize her geçen gün daha fazla kadını katmaya ve yıllara dayanan kazanımlarımızı elimizde tutarak feminist sözümüzü söylemeye devam edeceğiz.