Category

Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonu

Çember Sivil İnisiyatif Derneği: Adıyamanlı Kadınlar Fortuna Kadın Ağı’nda Buluşuyor

By | Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonu

Çember Sivil İnisyatif Derneği (ÇemberDE) afet ve kadın çalışmaları başta olmak üzere tüm hak alanlarında sivil örgütlenmeleri desteklemek amacıyla çalışmalarını yürütüyor. Bir Adım Var Vakfı ve Turkey Mozaik Foundation iş birliğiyle hayata geçirdiğimiz Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonu’nun 2024 döneminde ÇemberDE’nin Fortuna Kadın Ağı projesini destekliyoruz.

ÇemberDE ile yaptığımız röportajda, proje kapsamında Adıyaman’da kısa sürede hayata geçirdikleri faaliyetleri konuştuk.

ÇemberDE’yi 2024 yılında kurdunuz. Neden yeni bir dernek kurma ihtiyacı hissettiniz?  Kendinizi nasıl tanımlıyorsunuz?

İnisiyatif alıp depremin 3. haftasında Kahramanmaraş’a ulaşmış bir ekibiz. Bu gücümüzü yıllardır sivil alanda, kadın mücadelesinde edindiğimiz deneyimden aldık. Depremin 10. ayına geldiğimizdeyse çok daha başka ve güçlü bir deneyim edinmiştik. Ve daha da önemlisi sahadaydık ve etrafımızda işin ucundan tutmak isteyen, çemberin parçası olmak isteyen çok kadın vardı. Aslında örgütlenmek ve çemberleri genişletmek hem kendimize hem bunca kadına bir borç gibiydi. Zaten kadın örgütlenmesine, feminist örgütlenmeye her zaman ihtiyaç vardır.

“Ancak kadın örgütlenmesi ile bu krizlere karşı güçlenebiliriz; özellikle de yerelde”

Odağınızda ağırlıkla hangi konular ve sorunlar yer alıyor?  Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonu faaliyetlerinizin içinde nasıl ve hangi bağlamda yer buluyor? 

Bir kadın örgütüyüz. Aslında daha yoldayız, örgütleniyoruz. Bir krizden doğduk, deprem sonrası kurulduk. O yüzden de krizler odağımızda: afetler, yoksulluk, eşitsizlik… Diyoruz ki ancak kadın örgütlenmesi ile bu krizlere karşı güçlenebiliriz; özellikle de yerelde bu örgütlenmeyi mümkün kılmak daha hayati.

Bu örgütlenme çabamızın birkaç ayağı var. Bir yandan kadınları sivil alanda güçlendirmek, güvenli alanlar açmak, yerel kadın örgütlerini afetlere hazırlık ve müdahale konusunda güçlendirmek. Diğer yandan kurumlar nezdinde savunuculuk yapmak ve kurum kapasitelerini de desteklemek. Biz bunları aynı anda yapmayı hedefliyoruz. Bu sayede krizlere karşı dayanıklı bir toplum olacağımıza, eşit, dengeli, adil bir kalkınmanın mümkün olacağına inanıyoruz.

“Kahramanmaraş depremleri sivil alanda olmayı zorunluluğa dönüştürdü! “

6 Şubat 2023’te Kahramanmaraş merkezli meydana gelen depremler sonrası yürüttüğünüz çalışmalar, edindiğiniz deneyimler bireysel ve kurumsal olarak sivil toplumda faaliyetlerinizi ve sivil alana bakışınızı nasıl etkiledi?  Afet ve kadın çalışmaları ekseninde, size deprem bölgesi nasıl bir içgörü kattı?

Bir yandan kendi kapasitemizi sınayan bir deneyim oldu, neler yapabileceğimizi deneyimledik. Bir yandan da genel olarak kadınların böylesi bir afetten nasıl güçlenerek çıkabildiğini gördük. Deprem, bize kadının toplumdaki hayatı yeniden üreten ve hayatı sürdüren rolünün nasıl devasa boyutlara ulaştığını gösterdi. Bu deneyim bizim sivil alanda olma motivasyonumuzu güçlendirdi. Hatta sivil alanda var olmayı tercihten çok zorunluluğa da dönüştürdü. “Bu deneyimi daha çok anlatmak, büyütmek zorundayız” diye düşündük.

Kurulduğunuz kent Eskişehir, fakat projeyi Adıyaman’da yürütüyorsunuz: Eskişehir ve Adıyaman özelinde, yerel farklılıkların sivil toplumdaki sorunlara ve çözümlere nasıl bir etkisi var?

Genel olarak kadın katılımı ve örgütlülüğünün Batı’da yüksek, Doğu’da düşük olduğu gibi bir izlenim var. Aslında iki coğrafya arasındaki farklılık daha çok genel tutumla ilgili. Adıyaman’da kadın güçlenmesine dair belki çok az çalışma olmuş ancak kentte temas etmeye, katılmaya çok açık bir genel tutum var.

Eskişehir’de ise kurumlar nezdinde cinsiyet eşitliğine dair farkındalık ve yaklaşım yüksek ancak kentte organik olarak güçlü bir örgütlülük yok. Aktif çalışan bir kadın örgütü yok. Eskişehir gibi bir kent kadın örgütü çıkaramamış fakat buna orda da ihtiyaç var.  Dolayısıyla her iki tarafta da birbirini besleyecek deneyimler var ve bu bizi de çok besliyor.

“Fortuna Kadın Ağı normele dönememiş bir kentin aktörlerini buluşturdu!”

Fortuna Kadın Ağı projeniz ile temel olarak neyi amaçlıyorsunuz? Proje kapsamındaki çalışmalarınızdan bahseder misiniz? Neden Adıyaman’ı tercih ettiniz? Adıyaman’da toplumsal cinsiyet eşitliğine dair tespitleriniz neler?

Depremin üçüncü haftasından bu yana sahadayız. Bu süreçte yaptığımız en kritik iş sahada birbirini görmeyen oyuncuların birbirini görmesini sağlamaktı. Bununla birlikte sahadaki kadın çalışanlarla ve kadın örgütleriyle hep bir dayanışma içinde çalıştık. Bunun aksini hayal bile edemiyoruz çünkü çalışmaya devam edebilmenin de ön koşulu dayanışma haliydi.

Kadınlar afet sahasında çok daha fazla zorlukla karşılaştıkları ve kimsenin odağında olmayan sorunlara odaklandıkları için daha fazla dayanışmaya ihtiyaç duyuyordu. Adıyaman’da çalışmaya devam ettikçe bu dayanışmaya daha da çok ihtiyaç olduğunu gördük. Hala normale dönememiş bir kentte bir de kadın meselesi gibi zaten derinlikli olan bir sorunu ele almak istiyorsak bunu ancak hep birlikte dayanışarak yapabilirdik. Proje fikri böyle ortaya çıktı.

Fortuna Kadın Ağı’nın kadın çalışması yapan bütün STK’ların, kadın örgütlerinin ve sivil alanda çalışan kadınların olacağı bir ağ olmasını hayal ediyoruz. Adıyaman’da kadın hakları alanında çalışmak isteyen herkesin katılabileceği bir yapı olmasını umuyoruz. Gönüllülerin, üniversite öğrencilerinin, akademisyenlerin, inisiyatif alıp harekete geçmek isteyen herkesin. Çünkü esas amacımız sivil alanı güçlendirmek. Bununla birlikte, kurumlarla da temasın güçlü olması gerek ki Ağ’ın etki alanı genişlesin. Bu nedenle Adıyaman Belediyesi ve Adıyaman Barosu Ağın iki önemli paydaşı.

Adıyaman zaten kadınların sosyal, ekonomik ve siyasi hayatta aktif olarak var olmasının önünde çokca engelin olduğu bir şehirdi. Deprem bu engelleri daha da artırdı. Konteynerlerde yaşam koşulları zorlaştı, hane içi bakım emeği, şiddet vakaları arttı, kadın sağlığı hizmetlerine erişimleri daha da zorlaştı, yoksulluk arttı, kadın yoksulluğu daha da arttı. Sorunları burada saymakla bitiremeyiz. Adıyaman’da bu sorunları ele alacak, kurumları ve ilgili mekanizmaları harekete geçirecek aktif bir sivil alan olması gerektiğine inanıyoruz. Fortuna Kadın Ağı tam da bu işlevi görecek.

“Ağ ile kadınlar kendi sorunlarına çözüm üretebilecek”

Proje kapsamında şu ana dek hayata geçirdiniz faaliyetlerden bahseder misiniz?

Biz bir yıllık bir çalışmanın sonunda Fortuna Kadın Ağı’nın oluşmasını hedefliyorduk. Ama buna öyle çok ihtiyaç vardı ki Ağ özellikle sivil toplumdan kadınlar ve Adıyaman Barosu nezdinde çok hızlı sahiplenildi. Şimdiden kendine Fortuna Kadın Ağı diyen ve birlikte hareket eden bir inisiyatif çıktı ortaya. İlk örneğini de proje faaliyetlerini de aşan bir şekilde BM Kadın Birimi’nin hayata geçirdiği 16 Günlük Aktivizm günlerinde yaşadık. Ortak etkinlikler düzenledik ve birbirimizin etkinliklerini destekledik. Bu aynı zamanda hepimizin kendi alanlarımızda çalışma motivasyonumuzu da güçlendirdi.

“Fortuna Kadın Ağı’nın Adıyaman’daki en büyük katkısı, kadınların kendi sorunlarına çözüm üretebilecekleri güvenli bir alan yaratmak olacaktır.”

Fortuna Kadın Ağı’nın Adıyaman özelinde nasıl bir fark yaratmasını umuyorsunuz?

Fortuna Kadın Ağı’nın Adıyaman’daki en büyük katkısı, kadınların kendi sorunlarına çözüm üretebilecekleri güvenli bir alan yaratmak olacak. Bu ağ, kadınların dayanışma içinde birbirini destekleyebileceği güçlü bir altyapı kurmayı hedefliyor. Adıyaman’da böyle bir dayanışma ağının kalıcı hale gelmesi, kadınların toplumsal yaşamda daha görünür olmalarını ve sorunlarına çözüm bulmalarını sağlayacak. Deprem sonrası dayanışmanın hayati önemini gördük; bu Ağ, aynı dayanışmanın sürdürülebilir bir platforma dönüşmesini sağlayarak kadınların şehrin karar süreçlerine aktif katılımını destekleyecek.

Fortuna, Nemrut’taki tek kadın figür, tanrıça; Proje, ismini buradan alıyor. Kadın kültür tarihi açısından ve yerelde kadın etkisini hatırlamak açısından önemli bir figür.

Fortuna Kadın Ağı projesini yürütürken Adıyaman’da işbirliği ve dayanışma içinde olduğunuz kurumlardan bahseder misiniz?

Kentte sahadaki tüm oyuncularla temas etmeye ve Ağa dahil etmeye çalışıyoruz. Tabi bu yaklaşım deprem sonrası oluşan ve hala devam eden Adıyaman Sivil Toplum Dayanışma Grubu ile oluşan kültürle beslendi. Neredeyse ilgili tüm STK’lar ve yerel oluşumlar ağa dahil, Gökyüzü Şutlayıcıları, Hayata Destek –  İnsani Yardım Derneği, Dayanışma İnsanları Derneği, Lider Kadın Derneği ile işbirliği içindeyiz. Kamer Vakfı, Sıfır Ayrımcılık Derneği, Anne Çocuk Eğitim Vakfı ile dayanışma içindeyiz. Adıyaman Belediyesi ve Adıyaman Barosu ile de protokol yaparak projeye katkılarını somutlaştırdık.

Toplumsal cinsiyet eşitliği alanındaki çalışmalarınızı sürdürmek ve yeni projeleri hayata geçirmek için ihtiyaç duyduğunuz hususlara dair kısaca neler söylersiniz?

Bu ay birinci yaşımızı kutlamaya hazırlanıyoruz ve bir yıllık faaliyet raporumuzu yayınlayacağız. Raporu hazırlarken bir yıla neler sığdırdığımıza kendimiz de şaşırdık. Önümüzü görmek, yolumuzu kaybetmemek için üç yıllık stratejik planımızı da oluşturduk.  Bu yolu çok az destek ve kaynakla aldık. Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonu bizim için can suyu oldu.  Henüz bir yıllık bir derneğe güvendikleri için teşekkür ederiz. Tabii biz de bu güveni vermek için çok çalıştık.

Yola devam edebilmek için düzenli desteklere ihtiyacımız var. Sadece proje bazlı olmayan, vizyonumuzu destekleyen işbirlikleri kurmak istiyoruz. Bu sayede daha gerçekçi ve etki gücü büyük destekler alabilmeyi umuyoruz.

İlk yılımızda iktisadi işletmemizi de kurduk. Çember Dükkân ile kendi kaynağımızı yaratabilmeyi hedefliyoruz. Çember Dükkândan alışveriş yaparak yereli destekleyen ürünlerimiz ve toplumsal cinsiyet eşitliğini yaygınlaştıracak eğitim içeriklerimizle bizi destekleyebilirsiniz.

“Hak talep etme fitilini yaktıysak, değişim başlamıştır!”

Size destek olmak isteyen kişi ve kuruluşlar için, birkaç cümle ile kendinizi nasıl anlatırsınız?   

Adıyaman’da destek verdiğimiz ve geçici yaşam alanlarında ikamet eden gruplardan biri süreç boyunca ihtiyaçlarını belirledi, kendi projesini yazdı ve bunlar için kaynak buldu. Bu, önemli bir güçlenme süreciydi. Ancak bizi daha da heyecanlandıran, grup üyelerinin haklarını savunmaya başlamaları oldu. Geçici yaşam alanlarının yöneticilerini ikna ederek ortak sosyal alanlarını genişlettiler ve ardından şu soruyu sormaya başladılar: “Burası kapanıp kalıcı yerleşim yerlerine geçtiğimizde böyle sosyal alanlarımız olacak mı?” Eğer bu hak talep etme fitilini yaktıysak, artık değişim başlamış demektir.

Çalıştığımız topluluklarda edindiğimiz bu bilgi ve deneyimi Adıyaman’da şehre yaymak istiyoruz. Amacımız sahada birbirini duymayan, görmeyen aktörleri bir araya getirmek ve kadınlar için güvenli alanlar yaratmak. Bunun şehir için ne kadar öncelikli bir ihtiyaç olduğunu, 16 Günlük Aktivizm etkinliklerini planlayıp hayata geçirirken daha da net bir şekilde gördük. Sivil toplum çalışanlarının projeyi ne kadar sahiplendiğini ve STK, belediye, baro bağlantısının kurulmaya başladığını gözlemledik. Şimdi bize düşen, bu destek sürecini değişen ihtiyaçlara göre devam ettirerek dayanışmayı kalıcı hale getirmek. Çünkü dayanışma, birbirini görme ve duyma, toplumsal iyileşmenin tek yolu.

Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonu 2024 Dönemi Fon Başlangıç Raporu Yayımlandı

By | Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonu

Toplumsal cinsiyet eşitliği alanında çalışan sivil toplum kuruluşlarının (STK) projelerini ve kapasite güçlendirme faaliyetlerini desteklemek amacıyla Bir Adım Var Vakfı ve Turkey Mozaik Foundation işbirliği, bireysel ve kurumsal bağışçıların desteğiyle hayata geçirdiğimiz Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonu’nun 2024 dönemi fon başlangıç raporu yayımlandı. Fon kapsamında; Çember Sivil İnisiyatif Derneği, Kadına Özgürlük ve Eşitlik Derneği ve Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Derneği’ne toplam 2.100.000 hibe desteği sağlıyoruz.

Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonu 2024 döneminin yapısı, desteklediğimiz STK’lar ve yapacakları çalışmalara dair bilgilerin yer aldığı raporumuza buradan ulaşabilirsiniz.

Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonu’nun 2024 Dönemine Yapılan Başvurularla İlgili Değerlendirme Metnimiz Yayımlandı

By | Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonu

Toplumsal cinsiyet eşitliği alanında çalışan sivil toplum kuruluşlarının (STK) projelerini ve kapasite güçlendirme faaliyetlerini desteklemek amacıyla desteklemek amacıyla Bir Adım Var Vakfı ve Turkey Mozaik Foundation iş birliğiyle hayata geçirdiğimiz Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonu’nun 2024 dönemi başvuru ve seçim süreçleri tamamlandı.

STK’ların bu süreçte öne çıkan ihtiyaçlarının daha iyi anlaşılabilmesi amacıyla Fonun bu dönemi için yapılan başvuruların yoğunlaştığı konulara, başvuru yapan kuruluşların genel durumu ve ihtiyaçlarına dair değerlendirmelerimizin yer aldığı açıklama metnine buradan ulaşabilirsiniz.

Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonu’nun 2024 Döneminde Desteklenecek STK’lar Belirlendi

By | Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonu

Toplumsal cinsiyet eşitliği alanında çalışan sivil toplum kuruluşlarının (STK) projelerini ve kapasite güçlendirme faaliyetlerini desteklemek amacıyla Bir Adım Var Vakfı ve Turkey Mozaik Foundation işbirliği, bireysel ve kurumsal bağışçıların desteğiyle hayata geçirdiğimiz Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonu’nun 2024 döneminde desteklenecek STK’lar belirlendi. Fon kapsamında üç STK’ya toplam 2.100.000 TL hibe desteği sağlayacağız.

Desteklenen STK’lar ve çalışmaları ile ilgili ayrıntılı bilgileri aşağıda görebilirsiniz:

Çember Sivil İnisiyatif Derneği, (Fortuna Kadın Ağı Projesi, 700.000 TL), Eskişehir
Çember Sivil İnisiyatif Derneği (ÇemberDE), afet ve kadın çalışmaları başta olmak üzere tüm hak alanlarında sivil örgütlenmeleri desteklemek amacıyla çalışmalarını yürütüyor. ÇemberDE, sağladığımız 700.000 TL hibe desteğiyle “Fortuna Kadın Ağı” projesini hayata geçirecektir.

Bu proje kapsamında ÇemberDE, Adıyaman Belediyesi Kadın Hizmetleri çalışanlarının ve Adıyaman Barosu Kadın Hakları Komisyonu üyelerinin toplumsal cinsiyet eşitliği, kadın hakları ve kadın güçlenmesi konularındaki kapasitelerini güçlendirmek amacıyla eğitimler düzenleyecektir. Ayrıca, yerel STK’ların kadın çalışanlarının iş birliği, ağ oluşturma kapasiteleri ve iyilik halleri desteklenerek kadın çalışanların kentteki etki alanlarının genişlemesine katkı sağlanacaktır. Adıyaman’da kadınların inisiyatif alma, çözüm üretme ve harekete geçme kapasitelerini artırmak ve katılım mekanizmalarını güçlendirmek amacıyla bir yerel kadın çalışmaları ağı oluşturulacaktır.

Kadına Özgürlük ve Eşitlik Derneği(Mahalle Elçisi Kadınlar Projesi, 700.000 TL), Adana
Kadın Özgürlük ve Eşitlik Derneği (KÖVED), ulusal ve uluslararası belgeler ışığında toplumsal cinsiyet eşitliği sağlayıncaya kadar, cinsiyete ve cinsel yönelime dayalı ayrımcılığın giderilmesi, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması amacıyla çalışmalarını yürütüyor. KÖVED, sağladığımız 700.000 TL hibe desteğiyle “Mahalle Elçisi Kadınlar” projesini hayata geçirecektir.

Projenin temelini oluşturan Adana Kadın Yaşam Merkezi (AKYM), dezavantajlı yedi mahallenin tam ortasında yer alıyor. KÖVED proje kapsamında, bu yedi mahallede yaşayan ve AKYM gelen yedi kadından oluşacak mahalle elçilerini belirleyecek. Elçilerin toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda bilgi ve farkındalıklarını artırmak, iletişim ve örgütlenme becerilerini güçlendirmek hedefiyle farkındalık atölyeleri ve eğitimler düzenleyecektir. Elçiler edindikleri bilgi ve birikimleri, kendi takımlarını oluşturarak düzenleyecekleri bilgi paylaşım atölyeleri aracılığıyla yaygınlaştıracaktır. Son olarak, AKYM’nin bilinirliğinin artırılması ve daha fazla kadına ulaşması amacıyla proje tanıtım videosu hazırlanacaktır. Ayrıca etki değerlendirme çalışmaları yürütecek olan KÖVED, proje sonunda bir rapor yayımlayacaktır.

Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Derneği, (TOCİKAD Akademi: Eşitlik için Güçlü Adımlar Projesi, 700.000 TL), Ankara
Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Derneği (TOCİKAD), toplumsal cinsiyet ve kadın çalışmaları disiplininin görünürlüğünü artırarak yaygınlaşmasını ve güçlenmesini sağlamak amacıyla çalışmalarını yürütüyor. TOCİKAD, sağladığımız 700.000 TL hibe desteğiyle “TOCİKAD Akademi: Eşitlik için Güçlü Adımlar” projesini hayata geçirecektir.

TOCİKAD proje kapsamında; toplumsal cinsiyet eşitliğinin kurumsal kültüre yerleşmesi ve bu alanda sürdürülebilir bir değişim sağlaması amacıyla yerel yönetimler, siyasi partiler, meslek odalar, sendikalar ve ilgili STK çalışanlarına yönelik çevrimiçi eğitimler düzenleyecektir. Dört ay boyunca tekrarlanacak olan eğitimler aracılığıyla 120 kişiye ulaşacak olan TOCİKAD, eğitime katılan kişiler aracılığıyla kamu hizmeti veren kurumlarda toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda bilinç ve farkındalığın artmasına, bu konudaki politika ve programların daha etkin bir şekilde uygulanmasına katkı sağlayacaktır.

Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonu’nun 2024 Dönemi Başvuruları Sona Erdi

By | Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonu

Toplumsal cinsiyet eşitliği alanında çalışan sivil toplum kuruluşlarının (STK) projelerini ve kapasite güçlendirme faaliyetlerini desteklemek amacıyla Bir Adım Var Vakfı ve Turkey Mozaik Foundation işbirliğiyle, bireysel ve kurumsal bağışçıların desteğiyle hayata geçirilen Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonu’nun 2024 dönemi başvuruları sona erdi.

Bu yıl fona teknik kriterlere uyan 101 STK başvuruda bulundu. Başvuruların türleri şu şekilde dağıldı:

  • 86 Dernek
  • 8 Kooperatif
  • 6 Vakıf
  • 1 Vakıf Üniversitesi Uygulama ve Araştırma Merkezi

Fona Adana, Adıyaman, Ankara, Antalya, Batman, Bursa, Çanakkale, Denizli, Diyarbakır, Erzincan, Eskişehir, Gaziantep, Hatay, İstanbul, İzmir, Kahramanmaraş, Kayseri, Kırıkkale, Manisa, Mardin, Mersin, Sakarya, Samsun, Şanlıurfa, Şırnak ve Van olmak üzere 26 farklı ilden başvuru alındı.

2024 döneminde talep edilen toplam hibe tutarı 61.053.865 TL oldu.

Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonu’nun 2024 Dönemi Başvuruları Açıldı

By | Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonu

Toplumsal cinsiyet eşitliği alanında çalışan sivil toplum kuruluşlarının (STK) projelerini ve kapasite güçlendirme faaliyetlerini desteklemek amacıyla Bir Adım Var Vakfı ve Turkey Mozaik Foundation işbirliği, bireysel ve kurumsal bağışçıların desteğiyle hayata geçirdiğimiz Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonu’nun 2024 dönemi başvuruları açıldı.

Fonun bu döneminde desteklenecek projelerin odağında Türkiye’de toplumsal cinsiyet eşitliğini güçlendirmeye yönelik aşağıda yer alan çalışmalardan en az bir tanesinin bulunması bekleniyor:

  • Toplumsal cinsiyet eşitliği kavramını toplumun geniş kesimlerine anlatarak farkındalık yaratmayı sağlayan çalışmalar (atölye, eğitim, kampanya, vb.),
  • Kadın danışma/destek merkezi, kadın yaşam evi gibi mevcut çalışmalarını/hizmetlerini devam ettirmek isteyen kuruluşların faaliyetleri/devam projeleri,
  • Kuruluşların temel faaliyetlerini ve projelerini hayata geçirme kapasitelerini artırmaya yönelik faaliyetler,
  • Toplumsal cinsiyet eşitliğine dair savunuculuk faaliyetleri.

Aşağıdaki başvuru kriterlerine uyan ve bir tüzel kişiliğe sahip kuruluşlar fona başvurabilir:

  • Türkiye’de kurulmuş dernekler, vakıflar, kooperatifler, sendikalar, vakıf üniversitesi uygulama ve araştırma merkezleri, federasyonlar/konfederasyonlar*,
  • Çalışmalarının odağında toplumsal cinsiyet eşitliği olan ve aktif olarak faaliyet gösteren,
  • 2022 yılı gelirleri 4.000 TL – 4.000.000 TL arasında olan kuruluşlar (2023 yılı ve sonrasında kurulan kuruluşlar için bir bütçe kısıtı bulunmamaktadır.).

Fonun 2024 dönemi kapsamında STK’lara dağıtılacak hibenin toplam tutarı en az 2.000.000 TL’dir. Başvuru yapan STK’lar hibe programından en fazla 675.000 TL talep edebilir.

Fona başvurmak isteyen kuruluşların başvuru formunu eksiksiz olarak doldurarak 1 Temmuz Pazartesi günü saat 18:00’e kadar göndermeleri gerekir.

Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonu 2024 dönemi hakkında detaylı bilgiye (başvuru koşulları, değerlendirme kriterleri ve fon takvimi) ve başvuru formuna buradan ulaşabilirsiniz.

Kadın Dayanışma Vakfı Kadın Dayanışmasını Kadın Danışma Merkezi ile Güçlendirmek Projesini Tamamladı

By | Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonu

Kadın Dayanışma Vakfı, kadına yönelik her türlü şiddetle feminist ilkeler doğrultusunda mücadele etmek, şiddet karşısında kadın dayanışmasını güçlendirmek ve yaygınlaştırmak amacıyla çalışmalarını yürütüyor.  Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonu’nun 2022 döneminde Turkey Mozaik Foundation eş finansmanıyla kurumsal hibe desteği sağladığımız Kadın Dayanışmasını Kadın Danışma Merkezi ile Güçlendirmek projesini hayata geçirecek. Proje kapsamında şiddete maruz kalan kadınlara ihtiyaç duydukları desteği sağladığı Kadın Danışma Merkezi’nde 8 ay süreyle tam zamanlı çalışacak sosyal çalışmacı ve yarı zamanlı çalışacak finans sorumlusu istihdam etti.

Kadın Dayanışma Vakfı ile gerçekleştirdiğimiz röportajda; vakfın hibe kapsamında yürüttüğü çalışmalar, 6 Şubat’ta meydana gelen depremler sonrası yürütülen faaliyetler, 30. yılını geride bırakan vakfın yaşadığı değişim ve gelecek planları hakkında konuştuk. 

Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonu’nun 2022 döneminde Vakfımızdan aldığınız hibe desteği ile vakfınızın kurumsal gelişimi için hangi alanlara odaklandınız? Hibe desteğimizle yaptığınız çalışmalardan bahseder misiniz?

Bu hibe desteği ile, şiddete maruz kalan kadınların telefon, e-posta veya yüz yüze başvuru yaparak ulaştıkları Kadın Dayanışma Merkezi’nde çalışmak üzere sosyal çalışmacı ve finansa sorumlusu istihdam ettik. Bu sayede güçlendirici ve feminist ilkeleri esas alan psikososyal destek süreçleri yürüttük. Danışanların ihtiyaçlarına göre başvurabilecekleri hukuki, psikolojik ve sosyal destekler ile ilgili bilgi verdik ve gerektiğinde ilgili kurumlara yönlendirme yaparak süreçlerini takip ettik. Sosyal çalışmacı ayrıca vakfımızın gönüllü avukatları ve psikologları ile birlikte hukuki ve psikolojik destek süreçlerini yürüttü. 

Bunun yanında kadına yönelik şiddetle mücadelede sorumlu kurum ve kuruluşların çalışmalarını, ilgili yasa ve yönetmeliklerini takip ederek iletişim kurduk. Kurum ve kuruluşlardan düzenli olarak aldığımız bilgilerle güncel tuttuğumuz iletişim listemiz sayesinde daha etkili yönlendirmeler yapabildik. Farklı kurumların ve sivil toplum kuruluşlarının etkinliklerine katıldık, toplumsal cinsiyet eşitliğini, kadına yönelik şiddeti ve alandaki deneyimlerimizi anlattık. Doğrudan kadınlarla bir araya geldiğimiz mahalle çalışmaları yaptık. Kurumsal iletişimimiz güçlendi ve ulaştığımız kadın sayısını artırdık. Sosyal çalışmacıyla birlikte düzenlediğimiz gönüllü atölyeleri sayesinde gönüllü ağımızı genişlettik.

Kadın Dayanışma Vakfı 2023 yılında 30. yaşını kutluyor. Aradan geçen zamanı değerlendirdiğinizde, çalışma alanınız ve buna paralel olarak Kadın Dayanışma Vakfı’nın yaşadığı değişime dair öne çıkan noktalardan bahsedebilir misiniz?

Bu 30 yıllık süreç toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve kadına yönelik şiddetle mücadele alanındaki deneyimimizi, değişen koşullara karşı dönüşümlerimizi ve gelişmelerimizi içeriyor. Türkiye’deki feminist kadın hareketinin içinde bulunduğu koşulları ve değişen şartları çok iyi şekilde okuyabiliyor ve buna karşılık çok hızlı şekilde tepki vererek sözümüzü söyleyebiliyoruz. Geçen 30 yıl içinde Vakfa emek veren tüm kadınlar da farklı şekillerde buna katkı koydu. Gittikçe artan baskılara karşı birbirimizin deneyimlerinden, alandan, diğer kadın örgütleriyle ve feministlerle bir araya geldiğimiz ağlardan beslendik. Koşullar ağırlaşsa da ümitsizliğe kapılmadan, bir araya gelmeye devam ederek birbirimizden mücadele gücü aldık. 

Bu süreçte Vakfı güçlendirmek için kurumsal kapasitemizi geliştirmeye, gönüllü ağlarımızı genişletmeye, daha fazla kadına ulaşmaya, görünürlüğümüzü artırmaya özel olarak odaklandık. Feminist hareketle bağımızı teorik ve pratik olarak güçlendirmek için çalıştık. Kadına yönelik şiddetle mücadele alanındaki resmi ve güvenilir veri eksikliğinden hareketle, veri toplama ve izleme çalışmalarına önem verdik, bu alanlarda kendi kapasitemizi geliştirmek için çalıştık ve çalışmalarımızı raporladık.

6 Şubat’ta meydana gelen Kahramanmaraş depremi sonrasında sahada faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarından biri olarak yaptığınız çalışmalardan bahseder misiniz? Sahadaki deneyimlerinizden yola çıkarak, deprem sonrasında yapılan müdahale çalışmalarının koordinasyonu, çocuklara ve kadınlara yönelik çalışmaların etkisi konusundaki görüşleriniz nedir?

6 Şubat’ta Kahramanmaraş merkezli meydana gelen depremlerin ardından, depremin etkilediği bölgelerdeki kadınlarla dayanışma kurarak 8 Mart’ı orada geçirmek istedik. Kadınların sorun ve ihtiyaçlarını duyurabilmek ve sahayı gözlemleyebilmek için 23 Şubat’ta sosyal medya hesaplarımız üzerinden bir dayanışma çağrısı yayımladık. Samandağ Kadın Dayanışma Derneği ile iletişime geçerek hazırladığımız bu çağrıda deprem bölgelerindeki kadınların daha da derinleşen kişisel hijyen malzemelerine ve çamaşır gibi ihtiyaçlarına erişimlerine ağırlık verdik. Sosyal medyadaki çağrımızı gören çok sayıda kişi destek verdi. 

Malzemelerle birlikte bölgeye bir sosyal çalışmacı ve bir avukat arkadaşımız gitti. Orada malzemelerin dağıtımının yapılmasında destek oldular ve sahadaki duruma dair gözlem yaptılar. 8 Mart’ta Samandağ Çiğdede Mahallesi’nde depremden etkilenen yaklaşık 50 kadınla bir araya gelerek bir mahalle çalışması gerçekleştirdik. Kadınlar deprem sonrasında bakım emeği yükünün daha da ağırlaştığını aktardı. Depremlerin meydana geldiği ilk günden bugüne kadınların deneyimlerini ve duygularını ifade edebilecekleri bir ortam oluşturduk. Kadınların içinde bulundukları durumlar hakkında konuştuk ve ihtiyaç tespiti yaptık. Hijyen kitleri ve diğer malzemeleri özellikle Samandağ merkeze uzak noktalarda, desteklerin ulaşamadığı köylere ulaştırarak yaklaşık 500 kadınla bağ kurduk. 

Saha deneyimlerimizden ve bu süreçte Kadın Danışma Merkezi’ne ulaşan başvurulardan yola çıkarak deprem sonrası müdahalelerinin koordinasyonuna ve etkisine baktığımızda, kadınların ve çocukların olası bir afette ikincil konuma getirildiğini gördük. Kadınların ve çocukların güvenliğini sağlamaya yönelik çalışmalar yetersizdi; şiddet, deprem sonrasında çadırlarda da devam etti. Ekonomik koşulların yetersizliği nedeniyle, uzaklaştırma kararı olduğu halde, kendisine şiddet uygulayan eşiyle aynı çadırı paylaşmak zorunda kalan, yalnız yaşadığı için çadır verilmeyen, “aile olarak bir çadırda kalınabileceği” dayatmasına maruz kalan kadınlarla karşılaştık.

Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonu’ndan aldığınız hibe desteğinin derneğinize ve çalışmalarınıza ne tür katkıları oldu? Toplumsal cinsiyet eşitliği alanında yapılan çalışmaların farklı bağışçılar tarafından desteklenmesi sizce neden önemli? 

Hibe desteğiyle sosyal çalışmacı ve finans sorumlusu istihdam ettik. Kadın Danışma Merkezi’nden destek alan kadın sayısı arttı ve daha fazla kadına ulaşma imkânı bulduk. Sosyal çalışmacımız sayesinde danışma merkezinin yanı sıra farklı kurum ve kuruluşlar ile mahalle çalışmaları, etkinlikler yaptık, savunuculuk çalışmalarına ve ağlara daha aktif dahil olduk. Bu sayede hem kendi görünürlüğümüz arttı hem de toplumsal cinsiyet eşitliği alanında farklı kurumlarla iletişimde kalarak kapasitemizi güçlendirdik. Tüm bunları yapabilmek ve çalışmalarımızı görünür kılmak için farklı bağışçılar tarafından desteklenmek oldukça önemli. Bu sayede bir sosyal çalışmacı danışma merkezi faaliyetlerine odaklanırken, farklı bir hibe desteği ile istihdam ettiğimiz diğer sosyal çalışmacı ise politika üretme, savunuculuk ve kapasite güçlendirme çalışmalarına daha fazla vakit ayırma imkanı buldu. Aynı zamanda yapılan çalışmaları daha etkin şekilde raporlanarak kayda geçirilmesini sağladık.

Kadın Dayanışma Vakfı’nın gelecek dönem yapmayı planladığı çalışmalardan ve önceliklerinden bahseder misiniz? 

2023 yılında Kadın Dayanışma Vakfı’nın kuruluşunun 30. yılıydı. 1993 yılından bu yana kadın danışma merkezimiz şiddete maruz kalan kadınlara ücretsiz sosyal, psikolojik ve hukuki destek sağlıyor. 30 yıldır kadınlarla birlikte toplumsal cinsiyet eşitsizliğine karşı güçlenerek feminist dayanışmayı büyütmeye çalıştık, yine vazgeçmeden mücadeleye devam edeceğiz. 

6 Şubat depremlerinin ardından yaşananlar, kamu kurumlarının geciken müdahaleleri durumu daha da ağırlaştırdı. Bu nedenle gelecek dönemde rutin çalışmalarımızı sürdürürken, aynı zamanda deprem bölgesinde aktif olarak çalışmaya devam edeceğiz. Bu çalışmaları gerçekleştirirken hedef kitlemiz depremden etkilenen kadınlar ve çocukları olacak. Deprem sonrası kadınların yaşadıkları sürece odaklanmayı, psikososyal açıdan güçlenmelerini destek olmayı, toplumsal cinsiyet eşitliği ve yasal haklarımız konusunda farkındalık artırıcı atölyeler gerçekleştirmeyi hedefliyoruz. Aynı zamanda deprem bölgesindeki kadınların halen devam eden en temel ihtiyaçlarından olan hijyen kitlerine ulaşımlarını sağlamayı hedefliyoruz. 

Daha genelde ise, gittikçe daralan sivil alanda toplumsal cinsiyet eşitsizliğine karşı mücadelemizi sürdürmeye, bu mücadelemize her geçen gün daha fazla kadını katmaya ve yıllara dayanan kazanımlarımızı elimizde tutarak feminist sözümüzü söylemeye devam edeceğiz.

 

Yüksekova Kadın Derneği Yüksekovalı Kadınlar Şiddetle Mücadele Ediyor Projesini Tamamladı

By | Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonu

Yüksekova Kadın Derneği (YUKADER), Yüksekova’da toplumsal cinsiyet eşitliğini geliştirmek,kadına yönelik  şiddetle mücadele etmek,  kadın haklarını güçlendirmek, kadınların sosyal ,ekonomik ve politik alanların her kademesinde eşit ve etkin olarak yer almasına katkı sağlamak amacıyla çalışmalarını yürütüyor. Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonunun 2021 döneminde Turkey Mozaik Foundation finansmanıyla hibe desteği sağladığımız YUKADER, bu hibeyle Yüksekovalı Kadınlar Şiddetle Mücadele Ediyor projesini hayata geçirdi. Proje kapsamında acil destek hattı kuran YUKADER, şiddete maruz bırakılan kadınlara telefon üzerinden ve yüz yüze destek sağladı. 

YUKADER kurucusu Hatice Temir ile gerçekleştirdiğimiz röportajda; proje kapsamında yürüttükleri faaliyetler, Yüksekova özelinde kadına yönelik şiddet hakkında konuşmanın ve çalışmanın zorlukları, şiddete maruz bırakılan kadınların haklarını bilmesinin önemi ve derneğin gelecek planları hakkında konuştuk. 

Hibe desteğimizle hayata geçirdiğiniz Yüksekovalı Kadınlar Şiddetle Mücadele Ediyor projesini yakın zamanda tamamladınız. Proje kapsamında yürüttüğünüz çalışmalardan bahseder misiniz?

Yüksekovalı Kadınlar Şiddetle Mücadele Ediyor projemiz kapsamında yerel halkın şiddet farkındalığını artırma, başta kamu kurumları olmak üzere farklı sektörlerdeki paydaşlarımıza konuyla ilgili güncel veriler sunma ve şiddet mağdurlarına ulaşarak ihtiyaç duydukları desteği sağlaması amacıyla çalışmalarımızı yürüttük.  

Proje kapsamında öncelikle projeyi tanıtan ve proje kapsamında hayata geçirdiğimiz Acil Destek Hattı numarasının yer aldığı broşürleri tasarlayarak, marketler, alışveriş merkezleri, bakkallar başta olmak üzere Yüksekova’nın farklı yerlerine gidip, dağıttık. Broşürleri dağıtırken şiddet maruz bırakılan kadınların her zaman erişebileceği bir kuruluş olduğumuzu da belirttik. Bahsettiğimiz alanlarda çalışan kişilerin çok büyük bir oranının erkek olması nedeniyle daha çok erkeklerle görüştük ve erkeklerin de desteğini aldık. 1000 adet bastırdığımız broşürler Hakkari’nin Yüksekova ilçe merkezinde bulunan 10 mahallede 100’ün üzerinde bakkal, market, fırın, terzi, manav, terzi vb. kadınların aktif bir şekilde gittiği alanlara dağıtıldı. 

Acil Durum Hattımızı açıktan sonra şiddete maruz kalan kadınların 7/24 ulaşabileceği bir başvuru merkezi olarak faaliyetlerimizi yürütmeye ve kadınlardan başvurular almaya başladık. Bazı kadınlar sadece telefon üzerinden bizlere ulaşırken bazıları doğrudan derneğimize gelerek projemizin faaliyetlerinden birisi olan yüz yüze görüşmelere katıldı. Eş zamanlı olarak Ankara Barosu geçmiş dönem başkanlığını üstlenmiş Avukat Sema Aksoy’un desteğiyle YUKADER Şiddetle Mücadele El Kitapçığı hazırlandı. Bu kitapçık içerisinde şiddetin ne olduğu, şiddet türleri ve kişinin yasal hakları hakkında kısa ve net bilgiler veriliyor. En kısa zamanda bu rehberimizin çıktılarını Yüksekova halkı ve paydaşlarımızla paylaşacağız. 

Proje boyunca şiddetle mücadele konusunda belirleyici rol oynayan kamu kurum ve kuruluşlarını da ziyaret ederek, proje destek olmaları için gerekli bilgilendirmeleri yaptık. Hakkâri Valiliği, Yüksekova Kaymakamlığı, Yüksekova İlçe Emniyet Müdürü, Yüksekova Halk Eğitim Merkezi, Kanser Erken Teşhis Tarama ve Eğitim Merkezi, Yüksekova İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, Yüksekova İlçe Sağlık Müdürlüğü, Yüksekova Sosyal Dayanışma ve Yardımlaşma Vakfı, Yüksekova Aile ve Sosyal Hizmetler Müdürlüğü, Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi, Yüksekova Ticaret ve Sanayi Odası, Rehabilitasyon Merkezleri şeklinde sıralayabileceğimiz kurumlarla Yüksekova’daki gizlenen ve dile getirilmeyen şiddete dikkat çekmek ve kamu kurumlarının şiddetin örtbas edilmemesi için yapabilecekleri konusunda tartıştık, konuştuk. 

Bütün bu çalışmaları gerçekleştirirken projemizin bir sonraki aşamasına proje ekibimizi hazırlamamız gerekiyordu. Şiddet maruz bırakılan kadınlar ile yüz yüze görüşmeler yapmak ve kadınlara gerekli desteği sağlamak için biz de kapasitemizi geliştirmeli ve konuya profesyonel ve çözüm odaklı bir şekilde yaklaşmalıydık. Bu hedef doğrultusunda uzun yıllardır bu konuda çalışmalar yürüten KAMER Vakfı çalışanlarından 3 günlük kapsamlı bir eğitim aldık. 

Kapasite gelişimlerinin ardından yüz yüze başvurular almaya başladık. 4 Ağustos 2021 – 4 Temmuz 2022 tarihleri arasında 63 şiddet vakası ile ilgili görüşmeler yaptık. KAMER Vakfı’nın desteğiyle hazırladığımız soru listemiz sayesinde görüştüğümüz kadınların hangi şiddet türlerine maruz kaldığını ve sürecin nasıl ilerlemesi gerektiğini belirledik. Bu noktada vurgulamanın önemli olduğunu düşündüğümüz bir konu da bizler her ne kadar şiddete maruz bırakılan her kadına destek olmak istesek de her zaman başvuranın isteğini esas aldık. Bu sebeple bir aşamadan sonra iletişim kuramadığımız veya sunduğumuz destek önerilerini kabul etmeyen başvuranlar da oldu.

Son olarak, projeye şiddete maruz kalan kadınlara destek olabilecek bir psikolog dahil ettik ve kadınlara psikolojik destek de sağlamaya başladık. Projemizin aşamalarının ve çıktılarımızın raporlanması için ise bir İzleme ve Değerlendirme Uzmanı ile çalıştık. 

Faaliyet yürüttüğünüz bölge özelinde düşündüğünüzde kadına yönelik şiddet hakkında konuşmanın ve bu alanda çalışma yapmanın zorluklarından bahsedebilir misiniz? Bu zorluklarla mücadele edebilmek için ne tür stratejiler geliştirdiniz?

Yüksekova genelinde şiddet örtülü yaşanıyor. Bu nedenle de Yüksekova’daki şiddet vakaları kamu kurumlarınca verilere yansıtılmamış veya yansımamış olarak karşımıza çıkıyor. Yaptığımız çalışmalar sayesinde Yüksekova yerelinde kadına yönelik şiddet verisi tutan bir kuruluş haline geldik aynı zamanda da birçok kamu kurumunu örgütlemiş olduk. Kamu kurumlarının Yüksekova’da kadınlara verdiği hizmetler daha verimli olmaya başladı. Bu proje ile beraber şiddet vakası alan bir kuruluş haline gelmiş olmamız, diğer mekanizmalarda olan eksiklikleri görmemize ve politika önerileri sunmamıza imkân tanıdı. Öte yandan, kendimizi kadınların “kurtarıcısı” olarak görme içgüdüsüne çok daha fazla sahiptik. Fakat, aldığımız kapasite geliştirme eğitimleri sonrasında ve bu proje ile beraber artık çok daha fazla profesyonel çalışıyor, kadınlara reçete vermek veya direk bireysel görüşümüzü kadına yöneltmek yerine daha verimli iletişimler kuruyor ve daha sağlıklı süreçler izleyebiliyoruz. Şiddet başvurusu alan bir kuruluş olmamız kurumsal çalışma düzenini de beraberinde getirdi. Şiddet başvurusu almadan önce randevu sistemi ile çalışmıyorken şu anda kadınlar görüşme yapmak istediklerinde (çok aciliyeti ve hayati tehlike teşkil etmiyor ise) Acil Destek Hattını arıyor ve randevu oluşturuyor. Bu da derneğin faaliyetlerini daha sistemli ve düzenli gerçekleştirmesine ve gelen başvuruların gizliliğinin korunabilmesine olanak sağlıyor. 

Hassas bir konu olan şiddet konusunda kadının kendini rahat ve güvende hissedebileceği bir ortam hazırlayabilmemize de bu randevu sistemi vesile oldu. Bir diğer konu ise şiddetin Yüksekova’da olan varlığını hem yerel hak hem de kamu kurumları kabul etmiş durumda. Verilerimizin gerçekliği ve ciddiyeti girdiğimiz her toplantı ve buluşmalarda kayda değer bir veri haline geldi. 

  

Şiddet maruz bırakılan kadınların haklarını bilmesi neden önemli? Kadınları bu alanda güçlendirmek için yapılan çalışmalarda nelere dikkat edilmesi gerekiyor?

Proje döneminde öncelikli olarak kadınlara hakları detaylı bir şekilde aktarıldı. Başvuranın talebi ne olursa olsun, YUKADER’e gelen her kadına yasal hakları ve yararlanabilecekleri sosyal hizmetler hakkında bilgi verildi. Bölge kadınını güçlendirmek bu süreçteki öncelikli ve en önemli hizmetlerimizden biri haline geldi. Bu nedenle de YUKADER’e bir nedenden yolu düşmüş her kadını takip ederek, destek mekanizmasının sürekliliğini sağlamaya çalıştık. 

Bu alanda çalışmak isteyen herkese öncelikle kendilerini bu konuda eğitmelerini ve yasal haklar konusunda bilgi sahibi olmalarını tavsiye edebiliriz. Kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda çalışmak çok değerli; ancak aynı zamanda çok ince dengelerin de olduğu bir alan. Burada her zaman başvuranın isteğinin ve kararının esas olduğunu unutmamak gerekiyor. Sizin için ne kadar zor olsa da ve belki de bireysel olarak kararın yanlış olduğunu düşünseniz de bu durumu sürece yansıtmamalısınız. İletişime ve desteğe her zaman açık olduğunuzu göstermelisiniz, asla yargılamamalı ve her şekilde kabul etmelisiniz. Öncelikle şunu unutmamak gerekiyor ki karşınızdaki kişi çok zorlu yollardan geçmiş ve adım atmakta zorlanan birisi aynı zamanda haklı olarak cesaret edemeyen biri. Bu noktada, yaşadıklarının onun suçu olmadığını bilmesi ve bunu kabullenmesi için elinizden geleni yapmalısınız. 

Biz projemiz kapsamında yarattığımız etkileri de gözlemlemek adına aynı zamanda kadınlarda oluşan değişimi görebilmek için destek sağladığımız tüm kadınlarla iletişimimizi sürdürdük, onları takip ettik. Aldığımız bazı geri bildirimleri not ettik. Kadınlardan aldığımız bazı geri bildirimleri sizlerle paylaşmak isteriz. 

 “Çarşıya çıktığımda herkes bana zarar verecekmiş gibi hissediyordum. Bu yüzden hep korku içinde yaşıyordum ve sürekli arkamı hep kontrol etmek zorunda hissediyordum. Artık yalnız olmadığımı ve başıma bir şey gelirse nereye başvuracağımı biliyorum. Kendimi çok güçlü hissediyorum.”

“Ablam bu şiddetle hep yaşayacak ama ben sizin sayenizde bu eziyetten kurtuldum.”

“Psikolojik desteğe ilk başladığım kendimi herkese ne kadar yüzeysel olaylar üzerinden anlattığımı farkettim. Benim nasıl hissettiğimi hiç kimse sormamış bu zamana kadar. Kendimi açmam beni çok zorladı. Çünkü benim ne hissettiğimi bu zamana kadar hiç kimse sormamıştı.”

“Bu destekle artık hiç birşeyi ertelememeyi ve ben olmayı öğrendim. Herkesten önce benim hislerim ve benim ne istediğim önceliğim oldu. Özetle, güçlü hissediyorum.”

Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonu’ndan aldığınız hibe desteğinin derneğinize ve çalışmalarınıza ne tür katkıları oldu? Toplumsal cinsiyet alanında yapılan çalışmaların farklı bağışçılar tarafından desteklenmesi sizce neden önemli?

Bildiğiniz gibi YUKADER Yüksekova’da kurulan ilk kadın derneği. Lokal düzeyde şiddete maruz bırakılan kadınlara destek olarak çok zor bir çalışma yürütüyor. Maalesef bu bölgede ve genel olarak Hakkari’de resmi verilere yansımayan bir şiddetle karşı karşıyayız. Bunun arkasında pek çok sebep sayabiliriz: Şiddetin sadece fiziksel olduğunun düşünülmesi, kadın şiddete maruz bırakıldığını fark etse bile küçük bir yer olması ve kamu kurumlarında da akraba veya tanıdıkların çalışması, tarafsız ve güvenilebilir destekçilerin bulunamaması, erkek egemen bir toplum olduğu için kadınların şiddet şikayetlerinin göz ardı edilmesi,  kadınların destekçi bulamaması sebebiyle cesaretlerinin kırılması ve yalnız hissetmesi, şiddetin göz ardı edilmesinin aile ve toplum düzeni devamlılığını sağlayacağının düşünülmesi. Tüm bu gerçeklikler, sadece şiddet maruz kalan kadınlar için değil bu konuda çalışmalar yapmak isteyen ve şiddet mağdurlarına destek vermek isteyenleri de yıldıran ve cesaretlerini kıran bir sonuç doğuruyor. Sürekli bir ikna ve mücadele halinde olmak gerekiyor. Yüksekovalı Kadınlar Şiddetle Mücadele Ediyor projemiz kapsamında aldığımız destekle öncelikle dernek ekibi olarak kendi kapasitemizi geliştirdik ve kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda kendimizi eğittik. Başvuran kadınlara psikolojik destek sağlayabilmek için psikologla beraber çalışmaya başladık ve tüm çalışmalarımızın raporlanmasını sağladık. Bu sayede farklı sektörlerdeki paydaşlarımıza ve yerel halka hem kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda farkındalık kazandırabildik hem de bizim neler yaptığımızı aktarabildik. Eğer bu proje kapsamındaki finansal desteğe sahip olmasaydık bu çalışmaların hiçbirini yapmamız mümkün olmayacaktı. 

Çalışmaların sürekliliğinin sağlanması için de finansal desteğe ihtiyaç duyuluyor. En ufak bir bağışın bile çok büyük etkiler yarattığını bir yıllık proje sürecimizde gözlemledik. Proje süresince 63 kadınla birebir görüştük ve binlercesine şiddetin ne olduğunu anlattık, ihtiyaç halinde bize gelebileceklerini söyledik. Toplumsal cinsiyet eşitliği ve şiddet konularında güvenin esas olduğunu söylemek isteriz. Biz projemizle birlikte sağlam bir zemin kurduk ve kurumların ötesinde bireylerin bize güvenmesini sağladık. Kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda bölge ve hatta şehirde bilinen bir kuruluş haline geldik. Bu durumu devam ettirmemiz, hatta daha fazla kişiye ulaşmamız için bağışçıların desteğine ihtiyaç duyuyoruz. Yoksa maddi yetersizlikler nedeniyle bize güvenen bireyleri yarı yolda bırakacağız. 

YUKADER’in gelecek dönemde yapmayı planladığı çalışmalardan ve önceliklerinden bahseder misiniz? 

Yüksekovalı Kadınlar Şiddetle Mücadele Ediyor projesi kapsamında yürüttüğümüz çok yönlü faaliyetler beraberinde birçok ihtiyacı da ortaya çıkarmıştır. Kamu kurumlarının ve sivil toplum kuruluşlarının (STK) üzerinde durması gereken konuları birkaç temel başlıkta özetlemek mümkündür.  Kadına yönelik şiddetle mücadelede her bir kurum ve birey çok değerlidir ve kadına yönelik şiddetin varlığının kabul edilmesi ve çözüm önerileri geliştirilmesi için sürekliliği olan stratejik çalışmalar gerekmektedir. 

  • Farkındalıkların ve Doğru Bilgilerin Yaygınlaşması

12 ay boyunca yürüttüğümüz projeye hem yerel halkı hem de kamu kurumlarını dahil ettik. Bu sayede proje etkileri katlanarak artmıştır; zira şiddetle mücadelede farkındalıkların hem kamu çalışanları hem de yerel halk düzeyinde artırılması çok büyük bir öneme sahiptir. Şiddete maruz kalan kadınların yaşadığı en büyük sorunlardan bazıları; yalnız hissetme, toplumsal baskılardan korkma ve en kötüsü de gerçekleri açıkladığında ciddiye alınmama ihtimalidir. Aynı zamanda, kadınların pek çoğu toplumun geneliyle benzer şekilde yasal haklarından, kamu kurumlarının verdiği barınma, sosyal ve ekonomik desteklerin varlığı konusunda yeterli bilgiye sahip değildir. Hatta pek çok konuda kendilerini korkutan yanlış bilgiler duymakta ve onları doğru kabul etmektedir. Tüm bu bilgi eksikliği ve/veya yanlış bilgi yayılımı kadınların karar alma sürecini etkiliyor ve hak mahrumiyetine düşmesine neden oluyor. Yaptığımız saha çalışmalarında gördük ki kadınlar kamu kurum ve kuruluşlarının verdiği hizmetleri bilmiyor ve/veya hizmetlere ulaşmakta sorun yaşıyor. Bu nedenle, proje kapsamında hazırladığımız broşürlere şiddete maruz kalan kadınlara yönelik hizmetler veren kamu kurum ve kuruluşlarının da numaralarını ekledik. Kamu kurumları ve STK’ların verdikleri hizmetleri ve destekleri kadınlara daha fazla aktarması aynı zamanda eğitim ve bilgilendirme seminerlerinin sayısını çoğaltılması gerekiyor. 

  • Veri Tabanı Oluşturulması ve Düzenli Veri Girişi

Yüksekovalı Kadınlar Şiddetle Mücadele Ediyor projesi ile kamu kurumlarına kadına yönelik şiddet verilerinin olmasının önemini aktardık. Böylece, gelen vakaların sonucu ve çözülme yöntemleri rahatlıkla takip edilebilecektir. Şiddete maruz kalmış ve YUKADER’e başvurmuş tüm kadınların verileri oluşturduğumuz veri tabanında buluyor, verilerin paylaşılmamasına, bireylerin gizliliğinin korunmasına azami özen gösteriliyoruz.  

  • Dil Bariyerinin Oluşmaması İçin Çalışmalar Yürütülmesi

Kadınların adalete erişimi noktasında dil bariyerine takıldıklarını söyleyebiliriz. Bunu aşmak için Farsça ve Kürtçe’nin Kurmanci lehçesini konuşan personellerin alınması ve/veya sayısının arttırılması, yaygınlaştırma çalışmalarının yapılması şiddet mağduru kadınların ilgili mecralara başvuru yaparken kendilerini rahat hissetmelerini sağlayacak ve aracısız bir iletişim ile verilen hizmetin verimliliğini de arttıracaktır. Aynı zamanda okuma yazma bilmeyen kadınların halk eğitim veya diğer kamu kurumları tarafından okuma-yazma öğrenmesi teşvik edilmelidir. Yürütülecek bu tarz çalışmalar, kadınların toplumun içerisine entegre olmasını da artıran çarpan etkisi yaratacaktır.

  • Psikolojik Destek İhtiyacı

Yürüttüğümüz saha çalışmaları gösterdi ki kadınlar yaşadıkları şiddetin farkındalar ve bundan kurtulmak istiyorlar; ancak ekonomik sorunlar, yerelde yaşamanın verdiği baskılar karar verme sürecini yavaşlatıyor. Bu süreçte özellikle çocuklu kadınların dertleşmeye ihtiyaç duyduğu gözlemledik. Dolayısıyla kadınların şiddetle mücadele edebilmesi için ekonomik özgürlüklerinin olması ve kendilerini yalnız hissetmemesi çok önemlidir. Bu nedenle iş bulma, maddi, ayni ve psikolojik destek konularında kadınlara daha fazla hizmet verilmesi bir ihtiyaç olarak karşımıza çıkıyor. Ayrıca, eşleri cezaevinde olan kadınlarda öfke problemi, kendini ifade edememe ve/veya içe kapanma gibi ortak sorunlar olduğunu gözlemledik. Bu süreç içerisinden geçen kadın ve çocuklara yönelik desteklerin artırılması veya verimliliğinin gözden geçirilmesi oldukça önemlidir.

  • Hukuki Destek İhtiyacı

Her ne kadar projeyi tasarlarken eklememiş olsak da uygulama sürecinde gördük ki hukuki destek kadınlar için elzem. Aldığımız 63 başvuran 18’i hukuki destek talep ediyordu. Şiddet vakalarının çoğunun aile içinde yaşandığı göz önüne alındığında (Proje kapsamındaki başvuruların % 88’i aile içi şiddet kapsamındadır.) kadınların ücretsiz olarak ulaşabileceği hukuki desteği verilmesi çok önemlidir. YUKADER olarak bundan sonraki çalışmalarında hukuki desteğe önemli bir bütçe ayırma karar verdik. 

  • Verilen Desteklerin Uygulamada Kısıtlayıcı İçeriklere Sahip Olmasının Yarattığı Zorluklar

Sosyal Hizmet Merkezi’nin öncelikli olarak eşi ölen veya cezaevinde olan kadınlara sağladığı Sosyal ve Ekonomik Hizmet Desteği’nin (SED) uygulamasını değiştirmesi gerekiyor. Her ne kadar SED’in koşulları arasında sadece eşi ölen veya cezaevinde olan kadınlar destekten faydalanabilir şeklinde bir ibare olmasa da sosyal incelemede bu çerçevede değerlendirmeler yapılıyor. Bu nedenle eşini kaybetmiş veya eşi cezaevinde olan kadınlar bu destekten faydalanırken ekonomik şiddet gören diğer kadınlar bu desteği alamıyor. Kadınları kapsayıcı yardımların şartlarının iyi belirlenmesi ve uygulanması yönündeki çalışmaların yakından takip edilmesi gerekliliğinin hayati önem taşıdığını düşünüyoruz. Bir diğer önemli konu ise Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın sağladığı bazı desteklerin şartlarının net olarak bilinmemesi ve/veya Yüksekova genelinde uygulanmaması. Bakanlık bazında verilen yardımların şartlarının daha net bir şekilde belirlenmesi ve ayrıca kamu kurumlarının bu yardımların uygulanabilirliğini denetlemesi gerekiyor.

  • Ekonomik Özgürlüğün Teşvik Edilmesi

Kadınların ekonomik özgürlüklerinin olmaması, karar alma sürecini önemli ölçüde etkilemektedir. Şiddete maruz bırakılan birçok kadın boşanmaya cesaret edemiyor çünkü daha sonrasında ailelerinin kendilerini kabul etmeyeceğini, nafaka alamayacaklarını ve boşanma sonrasında ciddi ekonomik sorunlar yaşayacaklarını düşünüyorlar. Bu da boşanmalarına engel oluyor ve şiddet sarmalı içerisinde yaşamaya devam etmek zorunda kalıyorlar.  Bu nedenle, eşi vefat eden, eşi cezaevine olan veya boşanan kadınların istihdama ve sosyal hayata katılımını artırmak amacıyla çalışmalar yapılmalı aynı zamanda mevcut çalışmaların niteliği gözden geçirilmelidir. YUKADER, Yüksekova yerelinde bu soruna alternatif bir çözüm olarak, mevcut dernek ekibi ile birlikte sahada tanışılan üretici kadınların dahil edildiği Yüksekova Demeter Tarımsal Kalkınma Kadın Kooperatifi’ni kurduk. Şu an mevcut sayısı 16 olan çalışanıyla bu sorunun çözümünü destekler nitelikte hareket ediyoruz. Bu süreçte YUKADER’in izlediği stratejiler şu şekilde sıralanmaktadır:

  • Kadınlara öncelikli olarak insana yaraşır iş koşulları yaratmak,
  • Kültür ve geleneklerin yoğunluğunun farkında olarak kadınları çevre baskısından ve eleştirel ortamdan sıyıracak, rahat çalışabilecekleri bir iş modeli geliştirmek,
  • Kadınların kapasite gelişimine katkıda bulunmak,
  • Aile içi ekonomilerine katkı sağlamalarına imkân tanımak,
  • Ekonomik kazancın kadın üzerinde olumlu etkilerini arttırarak yerelde özgüveni yüksek kadın profilini ortaya koymak,
  • Yerelin ekonomik ve tarımsal kalkınmasına kadın gücüyle destek sağlamak.

YUKADER olarak kadınların her anlamda güçlendirmenin faydasını gözeten çalışma prensipleri geliştirmek amacıyla çalışmalar yürütüyor, yerelde tüm imkanları kullanmaya çalışıyor ve çoğu zaman imkansızlıklarla da mücadele ediyoruz.

  • Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin Eğitim Müfredatına Dahil Edilmesi

Toplumsal cinsiyet eğitimi en temelde çocukluktan başlamalı ve okul eğitimiyle desteklenmelidir. YUKADER olarak okullarda toplumsal cinsiyet eşitliği eğitiminin verilmesinin önemli olduğunu düşünüyoruz. Bu eğitimin özellikle ilkokul döneminde başlanması çocukların kendi ailelerindeki yanlış toplumsal kabullerden farklı algılar ile yetişmelerine imkân tanıyacaktır. Toplumsal cinsiyete dayalı şiddet ve ayrımcılık konusunda farkındalık kazanmalarına destek olacaktır. Bu sayede çocukların cinsiyet eşitliği ve toplumsal cinsiyet eşitliği konularında küçük yaşlarda belli bir farkındalığının oluşması ileride oluşabilecek toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin de bir nebze önünü kesmeye olanak sağlayacaktır.

  • Kadın Kooperatiflerinin ve/veya Kadın İşletmecilerin Teşvik Edilmesi

YUKADER olarak kurduğumuz Demeter Tarımsal Kalkınma Kadın Kooperatifi ile bölgedeki pek çok kadına iş imkânı sağlıyoruz. 

Uluslararası koruma statüsündeki kadınlar, şiddetten kaçan ve ekonomik özgürlüğünü kazanmaya çalışan kadınlar başta olmak üzere çalışmak isteyip de iş bulamayan pek çok kadına iş imkânı tanıyan Demeter bu anlamda bir örnek teşkil ediyor. Kendi deneyimlerimizden ve proje kapsamında yaptığımız görüşmelerden yola çıkarak kooperatif veya özel işletme kurabilmesi için kadınların teşvik edilmesi ve bu süreçte kadınlara finansal destekler verilmesi gerektiğini düşünüyoruz. 

  • Kreş ve Anaokulu Sayılarının Artırılması

Kadınların çalışması ve ekonomik zorluklarla mücadele etmesinin kolaylaştırılması için verilen teşviklerin ve desteklerin yanı sıra çocuklarını emanet edebilecekleri kreş ve/veya anaokullarının sayısının artırılması elzemdir. Çocuklarını güvenle bırakabilecekleri bir alan olmaması nedeniyle kadınlar iş bulmakta ya da iş hayatına katılımda zorluklar yaşıyor. 

  • Sığınma Evlerinin Artırılması

Şiddete maruz kalan kadınlar için sığınma evleri çok önemlidir. Bu nedenle sığınma evlerinin sayılarının ve/veya kapasitelerinin artırılması gerekiyor. Aynı zamanda, sığınma evleri hakkında çok fazla bilgi kirliliği bulunuyor bu nedenle de kadınlar sığınma evlerine gitmeye çekiniyor. YUKADER olarak kadınlara sığınma evleri hakkında doğru bilgiler aktardık; ancak yaygın olarak kabul edilmiş yanlış bilgilerin yerini doğrulara bırakabilmesi için bölgede bilgilendirme günleri yapılması gerekiyor.

  • Belediyelerde Kadın Birimi Kurulması ve Kadınların Karar Mekanizmalarında Yer Alması

Yüksekova’da ve genel olarak Hakkâri’de kadınların karar mekanizmasına dahil edilmesi için çalışmalar yapılması gerekiyor. Toplumdaki ön yargıların kırılması için kadınların karar mekanizmalarında yer alması, “kadınlara uygun iş tanımlarının” sorgulanmasının önünü açacaktır aynı zamanda kadınların çalışması üzerinde üretilen, kadının çalışmasının “kötü” olduğu algısı değişecektir. Toplumsal ön yargılar kadınların çalışmalarının önünde duran engellerin başında geliyor. Bu nedenle kadınların karar mekanizmalarına olması kamu kurumları düzeyinde teşvik edilmelidir.

  • Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi’nin Görünürlüğünün Artırılması

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri’nin (ŞÖNİM) sadece illerde değil ilçelerde ve kırsalda da görünürlüğünü artırması ve sahada daha etkin yer alması gerekiyor. Kadına karşı şiddetle mücadelede kurumların bilinirliğinin ve verdiği desteklerin artması önemlidir. Ayrıca Yüksekova’nın coğrafi şartları göz önüne alındığında kış aylarında sığınma talebi bulunan kadınların, Hakkâri merkeze gönderilmek üzere bekletilmesi de kadınlarda bir başka travma oluşturuyor. Bu sebeple kadın sığınma evlerinin sadece il merkezlerinde değil ilçelerde de açılması büyük önem arz etmektedir.

 

Katre Kadın Derneği Erzincan’da Kadın ve Sağlık Hakkı Projesini Tamamladı

By | Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonu

Erzincan’da kurulan Katre Kadın Danışma ve Dayanışma Derneği (Katre Kadın Derneği), toplumsal cinsiyet eşitliği alanında kadınların, çocukların ve LGBTİ+’ların eşit bir yaşam sürdürmeleri amacıyla barınma, sağlık, hukuk, cinsel ve sosyal haklar gibi alanlarda çalışıyor. Aynı zamanda saha çalışmaları ile bilinçlendirme faaliyetleri yürüten dernek, şiddete maruz kalmış LGBTİ+’lara, kadınlara, çocuklara ve engelli kadınlara destek veriyor. Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonu’nun 2021 döneminde Turkey Mozaik Foundation eş finansmanıyla hibe desteği sağladığımız Katre Kadın Derneği, bu hibeyle Erzincan’da Kadın ve Sağlık Hakkı projesini hayata geçirdi. Proje kapsamında kadınların cinsel sağlık ve üreme sağlığı konulardaki bilgi ve farkındalık düzeyini artırmak amacıyla Erzincan’ın belirli mahallerinde toplam 50 kadın ile 12 hafta süreyle atölyeler düzenledi. 

Katre Kadın Derneği Yönetim Kurulu Üyesi İlknur Akbaba ile gerçekleştirdiğimiz röportajda; cinsel sağlık, üreme sağlığı konuları özelinde faaliyet yürütmenin zorlukları, kadınların haklarını bilmesinin ve kişisel sınırlarını belirlemesinin önemi, derneğin gelecek dönem planları ve proje kapsamında yürütülen çalışmalar hakkında konuştuk. 

Hibe desteğimizle gerçekleştirdiğiniz Erzincan’da Kadın ve Sağlık Hakkı projesini yakın zamanda tamamladınız. Proje kapsamında yürüttüğünüz çalışmalardan bahseder misiniz?

Projemiz kapsamında ilk olarak cinsellik ve beden, onay, istenmeyen ve/veya riskli gebeliklerin önlenmesi, cinsel yolla aktarılan enfeksiyonlar, kondom, haklar ve savunuculuk konularında dernek üyesi ve gönüllüsü 8 kadının katıldığı 6 çevrimiçi atölye çalışmasıyla eğitici eğitimleri gerçekleştirdik. Belirlediğimiz mahallelerde hane ziyaretleri yaparak projenin tanıtımını yaptık aynı zamanda sosyal medya hesapları üzerinden reklamlar vererek projenin duyurusunu gerçekleştirdik. 

Cinsellik ve beden, onay, istenmeyen ve/veya riskli gebeliklerin önlenmesi, cinsel yolla aktarılan enfeksiyonlar, kondom, haklar ve savunuculuk konularında aldığımız eğitimleri belirlediğimiz 2 mahalledeki 40 kadına toplantılar aracılığıyla aktardık. Bu toplantıları gönüllülerimizin evinde ve dernek binamızda gerçekleştirdik. Sosyal medyaya verdiğimiz reklamları görüp derneğimize ulaşan kadınlar oldu. Aynı zamanda, proje sonunda derneğimizin gönüllüsü olmak isteyen kadınlar da oldu. Mahallelerde toplantıları gerçekleştirirken kadınlardan şiddet başvuruları aldık. Aldığımız başvurularda bizden istenilen desteği kadınlara sağladık. Yanlış bilinen yöntemler nedeniyle sorun yaşayan kadınlarla birebir görüşme sağladık. Bu görüşmelerde kadınlara doğru yöntemlerin nasıl uygulanabileceğini ve bilinen yanlışların önüne nasıl geçilebileceğine dair aktarımlarda bulunduk. 

Cinsellik hakkında konuşmanın tabu olarak kabul edildiği bir toplumda yaşıyoruz. Faaliyet yürüttüğünüz bölge özelinde düşündüğünüzde cinsel sağlık, üreme sağlığı gibi konular hakkında konuşmanın ve çalışmalar yapmanın zorluklarından bahsedebilir misiniz? Bu zorluklarla mücadele edebilmek için ne tür stratejiler geliştirdiniz? 

Cinsel sağlık ve üreme sağlığı alanında çalışma yapmanın ve konuşmanın başlıca zorluklarından biri de bu konularda kadınlara dayatılan rollerin aşılmasında geleneksel yöntemlere olan inancı kırmanın zorluğuydu. Mahallelerde kadınlara toplantılarda üreme sağlığı, doğum kontrol yöntemleri, kadın sağlığı konuları hakkında konuşacağımızı belirterek toplantının duyurusunu, tanıtımını yaptık.  Hem erkeklerin kadınların toplantılara gelmesine engel olma ihtimallerine karşı hem de küçük bir şehir ve kapalı bir toplum olması nedeniyle toplantının tanıtımını yaparken cinsel sağlık, cinsellik kelimelerini kullanmamaya özen gösterdik.  Toplantılarımızı yaparken gizliliğe çok önem verdik ve toplantı başında kurallarımızı belirledik. Gerçekleştirdiğimiz toplantılarda cinsellik, cinsel sağlık konuları üzerine konuşurken katılımcılar, kolaylaştırıcı kadınlara evli olup olmadığını sordu. Bu durum bize gelenekçi bir sistem içerisinde büyümemizden kaynaklı olarak sadece evli kadınların cinsellik, üreme sağlığı gibi konular hakkında konuşabileceği düşüncesinin varlığını bir kez daha gösterdi. Bizler de bu konu üzerine eğilerek kadınlara açıklamalar yaptık. 

Kadınların haklarını bilmesi ve kişisel sınırlarını belirleyebilmesi neden önemli? Kadınları bu alanlarda güçlendirmek için yapılan çalışmalarda nelere dikkat edilmesi gerekiyor?

Geçmişte olduğu gibi bugün de cinsiyete atfedilen birçok rol nedeniyle kadınlar ikinci planda konumlandırılıyor ve eşit olmayan şartlarda yaşamlarını sürdürüyor. Eşit, özgür ve şiddetsiz bir dünya kurulabilmesi için kadınların haklarını bilmeye ve kişisel sınırlarını çizmeye ihtiyaç var. Bir kadın olarak ne giydiğimize, saat kaçta kiminle nerede olacağımıza, çalışıp çalışamayacağımıza, kaç çocuk doğuracağımıza, anne olmak isteyip istemediğimize sadece bizler karar verebiliriz. Bizler kendi hayatlarımızın öznesiyiz. Yaptığımız toplantılarda da kadınların kendi hayatlarının özneleri olduklarını vurgulayarak hiyerarşi kurmadan, eşit ilişki kurarak ve feminist bakış açısıyla çalışmalarımızı yürüttük. Bir kadın güçlenirse hepimiz güçleniriz ilkesiyle eşit, özgür ve şiddetsiz bir dünya için birlikte mücadele ederek dayanışıyoruz. 

Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonu’ndan aldığınız hibe desteğinin derneğinize ve çalışmalarınıza ne tür katkıları oldu? Toplumsal cinsiyet eşitliği alanında yapılan çalışmaların farklı bağışçılar tarafından desteklenmesi sizce neden önemli? 

Aldığımız hibe desteği ile derneğimizin eğitim verme becerisi arttı. Üreme sağlığı ve cinsel sağlık alanında dernek üyelerimizin ve gönüllülerimizin eğitim verme kapasitesi arttı. Dernek olarak ilk defa üreme sağlığı ve cinsel sağlık alanında çalışma yürüttük. Çalışma sonunda kadınlardan güzel geri dönüşler aldık ve daha fazla bu konuların konuşulmasına ihtiyaç olduğunu gördük. İlerleyen dönemlerde aldığımız eğitimleri farklı kadın gruplarına aktarmaya devam edeceğiz.

Toplumsal cinsiyet eşitliği alanında yapılan çalışmaların farklı bağışçılar tarafından desteklenmesi çalışmaların sürdürülebilirliğinin sağlanması açısından çok önemlidir. Çünkü bu alanda çalışırken bağış toplamak ya da farklı kaynaklardan gelir sağlamak maalesef pek mümkün olmuyor. Dernek olarak üyelerimizden sembolik olarak 1 TL aidat alıyoruz, kadınlar bu aidatı ödemekte bile zorlanırken bağış isteyemiyorsunuz. 

Katre Kadın Danışma ve Dayanışma Derneği’in gelecek dönemde yapmayı planladığı çalışmalardan ve önceliklerinden bahseder misiniz? 

Toplumsal cinsiyet eşitsizliğine karşı bu alanda kadınların desteklenmesine ve güçlenmesine katkı sunacak projeler yürütmeye devam edeceğiz. Önceliğimiz eşit bir toplum yaratmanın ilk adımı olan hak temelli çalışmalar yürütmek ve kadın, çocuk ve LGBTİ+’ların yaşam alanlarının daha güvenli ve herkesle eşit olduğu gerçeğini vurgulamak. Siyasi, ekonomik, sosyal, kültürel her alanda eşit bir şekilde rol almak için kadınları ikinci plana atan uygulamaların, yasaların ortadan kaldırılmasında rol alarak, savunuculuk çalışmaları yürütmeye devam edeceğiz.  Gelecek dönemde üreme sağlığı ve cinsel sağlık üzerine eğitimler gerçekleştirmeyi, kadınlarla öz savunma atölyeleri gerçekleştirmeyi planlıyoruz. Şu an kadınlarla saha çalışmaları ve bilinç yükseltme grupları yapıyoruz.

Mimoza Kadın Derneği ile Kurumsal Hibe Desteğimizle Yürütecekleri Çalışmaları Konuştuk

By | Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonu

Mimoza Kadın Derneği,  toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden kaynaklı her türlü şiddetle mücadele etmek ve duyarlılık oluşturmak amacıyla çalışmalarını yürütüyor. Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonu’nun 2022 döneminde Turkey Mozaik Foundation eş finansmanıyla kurumsal hibe desteği sağladığımız Mimoza Kadın Derneği, finansal sürdürülebilirliğini sağlamak için çalışmalar yürütecek. Dernek hibe kapsamında tam zamanlı Vaka Yönetim Koordinatörü istihdam edecek.

Mimoza Kadın Derneği Yönetim Kurulu Üyesi ve Sosyal Çalışmacı Gülbahar Güzel ile yaptığımız röportajda; derneğin yürüttüğü faaliyetler, geliştirdiği işbirlikleri, salgın ve ekonomik krizle beraber faaliyet yürüttükleri grupların değişen ihtiyaçları ve hibe kapsamında yürütecekleri çalışmalar hakkında konuştuk.

Mimoza Kadın Derneği, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonu’nun 2022 döneminde vakfımızdan ilk kez hibe alıyor. Okuyucularımızın derneğinizi daha yakından tanıyabilmesi için kuruluş amacınızdan ve yaptığınız çalışmalardan bahseder misiniz?

19 Ekim 2020’de 7 kurucu üye ile derneğimiz kuruldu. Kurucu üyelerimiz arasında avukat, sosyolog, sosyal hizmet uzmanı ve sağlıkçı bulunuyor. Toplam üye sayımız 52. Mersin Kadın Platformu, Mersin Eğitim İzleme Kurulu, Mersin Kent Konseyi bileşeniyiz. Bunun yanı sıra yaklaşık 500 bileşeni olan Eşitlik için Kadın Platformu, Kadın Koalisyonu ve Kadın Sığınakları ve Da(ya)nışma Merkezleri Kurultayı bileşeniyiz. Her ne kadar yönetimde bulunan kişiler olarak uzun yıllardır sivil toplum ve kadın çalışmalarında faaliyet yürütüyor olsak da profesyonel olarak bir kadın kurumunda ilk kez çalışıyoruz. Bu nedenle toplumsal cinsiyet eşitliği, kadın hakları, insan hakları, şiddetle mücadele, dava izleme, göç gibi konuları içeren eğitimlere aldık. Dernek olarak hukuki ve psikolojik destek sunuyoruz. Yeni kurulmuş bir dernek olmamıza rağmen yüz yüze, sosyal medya ve telefon üzerinden aldığımız başvurular 500’e yaklaşmış durumda.  Aldığımız bu başvurular sonucunda hukuki destek, psikolojik destek ve kamuoyu oluşturmak gibi hizmetlerde bulunduk. İlk görüşmeleri sosyolog/ aile danışmanı veya sosyal hizmet uzmanı olan arkadaşlar yapıyor. Gelen başvurular ihtiyaca göre destekleniyor. İlk görüşmeden sonra hukuki destek ihtiyacı varsa avukatlarımız görüşme yaparak gerekli bilgilendirmeyi yapıyor. Daha sonrasında, baro adli yardım bürosu üzerinden avukat ihtiyacını karşılamak için başvurunun yapılmasını sağlıyoruz. Psikolojik destek talebi ya da ihtiyacı bulunuyor ise psikolojik destek almasını sağlıyoruz. Sığınma evi talebi olan kadınları için ilgili makamlar aracılığıyla güvenlik tedbirleri oluşturduktan sonra sığınma evlerine yerleştiriyoruz. Danışanların süreçlerinin gerekli takip ve izlemesini yapıyoruz. Ayrıca kadın cinayetleri, taciz ve tecavüz gibi vakaların dava takiplerini de yapıyoruz. Ekonomik olarak doğrudan bir yardım yapmıyoruz ancak kadınların ihtiyaçları doğrultusunda belediyelerin sosyal hizmetler biriminden yardım almalarını kolaylaştırıyoruz. Derneğimiz kadınların toplumsal ve siyasal süreçlere eşit temsilinin sağlanmasını önemsiyor. Çünkü kadınların karar alma mekanizmalarında yer almaları başta saydığımız sorunların oluşumunu kısmen de olsa engelleyeceğine inanıyoruz. Bunun için de dernek olarak faaliyetler yürütüyoruz ve işleyişimize entegre ediyoruz. Bunu da Diplomasi birimini hayata geçirerek yapıyoruz. Diplomasinin hem devletler arası makro alana indirgenmesine hem de erkeklere özgü bir alan olmasına karşı tavrımızın bir ürünüdür. Diplomasi sadece devletlerin tekelinde olmadığı gibi erkeklerin tekeline de bırakılamaz. Mimoza Kadın Derneği olarak bizler, kadına yönelik şiddetle mücadele edebilmek ve gücümüzü büyütebilmek için bu alanda sözü olan herkesle birlikte dayanışmayı büyütmeyi asli bir sorumluluk olarak görüyoruz.

Mersin’in demografik ve sosyo-politik yapısını düşündüğünüzde kadınların, LGBTİ+’ların ve çocukların en sık karşılaştıkları sorunlardan bahseder misiniz? Sizce, bu sorunların çözümü için ne tür önlemler alınması gerekiyor?

Türkiye’de ve dünyada kadınlar cinsiyete dayalı şiddet ve ayrımcılığa maruz kalmaktadır.  Mersin, kadına yönelik şiddet ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğinde çok kritik bir noktada olup ülke sıralamasında 4. sırada yer alıyor. Mersin 90’lı yıllarda zorla yerinden edilenlerin, Suriye’deki savaşla birlikte yoğun Suriyeli göçü alan çok dilli ve çok kültürlü bir kent. Ekonomik fırsatlara erişim konusundaki cinsiyet eşitsizliği zorla yerinden edilmiş kadınlar açısından daha da derin. Aynı zamanda Mersin bulunduğu coğrafyadan ötürü tarım sektörüne ev sahipliği yapmaktadır. Özellikle tarım sektöründe ucuz iş gücü adı altında – ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin bir sonucu olarak- kadınlar sömürülüyor. Ekonomik sömürünün yanı sıra bu sektörde çalışan kadınlar tecavüz ve tacize uğruyor. Uyuşturucu madde kullanıma ve zorla fuhuşa sürüklenerek hak ihlallerine uğruyorlar. Bu da kadın yoksulluğunu derinleşmesine neden oluyor. Bu LGBTİ+’lar için de geçerli bir durum. Sadece toplumsal cinsiyet yönelimleri nedeniyle şiddete maruz kalıyorlar. Dezavantajlı gruplar, kadınlar, mülteciler ya da LGBTİ+’lar şiddet ve ayrımcılığa maruz kaldıklarında örgütsüz olmaları, kurumsal işleyişe hâkim olmamaları, şikâyet mekanizmalarına erişim konusunda sorun yaşamaları maruz kaldıkları şiddeti derinleştirebiliyor. Derneğimiz cinsiyet temelinde ayrımcılık yapmama ve toplumdaki tüm bireylerin eşitliğini sağlamak için eğitici çalışmalarda yerini alıyor. Farkındalık ve kamuoyu oluşturmak için çalışma yürütüyor ve bu anlayışı büyütmeyi hedefliyor.

Bu doğrultuda derneğimiz kadına ve kız çocuklarına yönelik şiddetin sonlandırılması için 6284, Cedaw, Lanzarote sözleşmelerinin gereklilikleri doğrultusunda basın ve toplum destekli çalışmalar yapmaktadır.

Salgın koşullarının yanı sıra yaşanan ekonomik kriz de hali hazırda kırılgan olan grupları daha savunmasız bir hale getirdi. Bu durum kadınları ve çocukları nasıl etkiledi? Birlikte çalıştığınız grupların ihtiyaçlarında yaşanan değişimlerden ve bu ihtiyaçları karşılamak için yaptığınız çalışmalardan bahseder misiniz?

Pandemi döneminde birçok ülkede kadınlara ve kız çocuklarına yönelik şiddetin arttığı ve ev içi şiddet acil yardım hattı ve sığınma evi talebi konusunda yardım çağrılarının yükseldiği bildirilmekteydi. Bizler de benzer şekilde kriz döneminde ev içi şiddetin ve acil barınma için yardım talebinin arttığını gözlemledik. Pandemi sürecinde artan stresin, ekonomik sıkıntıların, aile bireyleriyle fazla zaman geçirmenin, geleceği bilememenin ve mevcut belirsizlik nedeniyle yaşanan kaygının kadına yönelik şiddet riskini arttırdığını biliyoruz. Aynı zamanda kadınların şiddet esnasında ve sonrasında şiddet gördüğü kişilerle aynı evde kalmaya devam etme zorunluluğu olmaların gerekli yardım almaları zorlaşmaktadır. Mevcut pandemi koşullarında, kadınların ve kız çocuklarının telefon ve acil yardım hatlarına erişimine ilişkin kısıtlamalar ve kolluk kuvvetleri, adalet ve sosyal hizmetler gibi kamu hizmetlerinin aksaması da dahil, bu alanlarda yaşanan sorunlar bu olumsuz durumları daha da büyümesine neden oldu. Bu aksamalar, şiddete uğrayanların sağlık hizmeti, ruh sağlığı ve psiko-sosyal destek gibi ihtiyaç duyduğu bakım ve desteği ulaşmasını da tehlikeye attı.  Pandemi sürecinde kurulan bir dernek olmakla birlikte, pandemiden ve çıkan kısıtlama genelgelerinden kaynaklı saha çalışmaları yapamadık ancak derneğimizi bu süreçte nöbetleşme sistemiyle sürekli açık tuttuk. 7/24 kadınların ulaşabileceği bir telefon hattı üzerinden ve sosyal medya hesaplarımızdan kadınları desteklemeye devam ettik. Acil durumlarda ilgili makamlara ulaşmak adına kişisel izinler kullanarak şiddet ortamından uzaklaştırmaya çalıştık. Yeri geldiğinde sığınma evlerine kendimiz yerleştirdik.

Yerelde çalışmalarınızı hayata geçirirken kamu kurumları, yerel yöntemler ve sivil toplum kuruluşlarıyla ne tür işbirlikleri geliştiriyorsunuz? Bu işbirliklerinin çalışmalarınıza nasıl bir katkısı oluyor?

Yerelde çalışmalarımızı hayata geçirirken kamu kurumları, yerel yönetimler ve sivil toplum kuruluşlarıyla (STK) tüzüğümüzün ilkeleri doğrultusunda ortaklaşıyoruz. Bursa’da bulunan Mor Salkım Kadın Dayanışma Derneği ile ortaklaşa Şiddeti Frenliyoruz projesinin Mersin ili uygulayıcısı olduk. Proje Türkiye genelinde Van, Trabzon, Mersin ve Edirne’de uygulandı. Projenin hazırlık çalışmaları yapıldı ve bu çerçevede Mersin Şoförler ve Otomobilciler Odası ile protokol imzalandı.  Görünürlüğü sağlamak için basın açıklamaları yapıldı. Proje kapsamında taksi şoförlerine toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimi verildi. Araçlarına şiddet gören bir kadın bindiğinde hangi yol ve yöntemi izleyecekleri, hangi kuruma yönlendirecekleri konusunda bilgilendirme yapıldı. Saha çalışması Haziran ayında başladı ve 150 şoföre bu kapsamda eğitim verildi. Önerilerimiz doğrultusunda proje kapsamında kullanılan kitapçık ve broşürler Kürtçe, Türkçe, Arapça ve İngilizce dillerinde hazırlandı. Bu projenin devamı olarak önümüzdeki dönem Tarsus Şoförler Odası ile protokol imzalayarak Tarsus’ta taksi şoförlerine toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimi verilecektir.

Derneğimize başvuran kadınlar öncelikle dernek avukatımız tarafından süreçle ilgili bilgilendirip, yasal haklarını anlatılıyor. Daha sonra hukuki desteğe ihtiyacı varsa Mersin Barosu Kadın Hakları Merkezi ve Mersin Barosu Adli Yardım Birimi’ne yönlendirilerek destek alması sağlanmaktadır.

Başvuran kadınların ihtiyaçları doğrultusunda belediyelerin Kadın Danışma Merkezleri ve/veya Birimler ile görüşülerek oraya yönlendiriyoruz. Başvuran kadınların güvenlik sorunu varsa Aile ve Sosyal Politikalar Müdürlüğü ile görüşülerek sığınma evine yerleştiriliyor.

Cinsiyet Eşitliği İzleme Derneği ağında yer alarak aynı zamanda Mersin ili koordinatörü ile iletişim halindeyiz. Eğitim ve diğer faaliyetlerine katılıyoruz. Kadın Sığınakları ve Da(ya)nışma Merkezleri Kurultayı bileşeniyiz. Teknik konularda destek almakla birlikte, şiddete uğrayan kadınların başvurusu konusunda da destek veriyorlar.

Mersin Büyükşehir Belediyesi Kent Konseyi Siyaset ve Kadın Birimleri’ne üyelik gerçekleştirildi. Mersin Büyükşehir Belediyesi ve National Democratic Institute (NDI) ile birlikte Varız Projesi kapsamında 4 günlük belediyenin sığınma evi ve sosyal hizmetler biriminde çalışan personellerine yönelik erkeklik çalıştayı düzenelenecek. Mersin İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü eğitim programı çerçevesinde yöneticilerimiz eğitim aldık. Beraberce Derneği’nin Barış Kültürü Eğitim Ağı- PEACE NET programına katılım sağladık. Beraberce Derneği ile Ortak Sivil Toplum Diyaloğu Ağı- Peace NET projesi kapsamında Barış Kültürünü Yaygınlaştırma atölyesi gerçekleştirildi.

Eşitlik için Kadın Platformu, Kadın Koalisyonu gibi ulusal ağların bileşeni olarak kadın hakları, kadına yönelik şiddet, toplumsal cinsiyet eşitliği konularda ortak politika geliştirme ve izleme çalışmaları yürütüyoruz. Çukurova Göç ve Mülteci İzleme Derneği iletişim ve işbirliği içindeyiz, rapor ve izleme eğitimi çalışmalarına katılmaktayız.

Mersin Yedi Renk LGBT+ Derneği’nin Farklıyız Birlikte Güçlüyüz projesi kapsamında Mimoza Kadın Derneği işbirliği ile Kesişimsellik Perspektifinden Toplumsal Cinsiyet Eşitliği paneli gerçekleştirdik. 25 Kasım ve 8 Mart haftalarında yönelik çok dilli ilan panoları çalışmaları ve saha çalışmaları yaptık. Yereldeki platformlara katılım sağladık. Mersin İnsan Hakları Derneği ile hak ihlalleri konusuna işbirliği yapıyoruz. Mersin Kadın STK’ları ile işbirliği içindeyiz, ortak politikalar belirliyoruz. Roman Kadın Hakları ve Eşitlik Derneği’nin düzenlendiği Güçlendirilmesi projesi için deneyim aktarımında bulunduk.

Vakfımızın sağladığı kurumsal hibe desteğini hangi kapasite gelişim alanında kullanacaksınız? Bu desteğin derneğinize nasıl bir katkı sunmasını bekliyorsunuz?

Kadına yönelik şiddet oranın artması STK’lara olan ihtiyacı artırmaktadır ve dolayısıyla derneğimize başvurularda da artış görülmektedir.  Bu da beraberinde insan ve mali kaynak ihtiyacını getiriyor. Mali kaynağımız aidat ve bağışlardır. Bağış oranı çok düşük ve yetersiz kalmakta ve bu da bizi sınırlandırıyor. Teknik donanım açısından yetersiz olmamız çalışmalarımızı kısıtlayabiliyor. Ücretli ya da profesyonel çalışanların varlığı faaliyetlerin düzenli ve aksamadan yapılması için önemli bir avantaj sağlamakta, fakat mali kaynak yetersizliğinden dolayı böyle bir imkân yaratılamıyor. Nöbet usulü gönüllüler tarafından gerekli hizmetler özenle ve özverili bir şekilde sağlansa da zaman zaman örgüt çalışmalarının yönetim ve üyelerin yoğunlukları nedeniyle aksamalar, hizmet ve faaliyetlerde süreklilik sağlanamaması gibi durumlarla karşılaşılabiliniyor. Belirttiğimiz tüm gerekçelerden ötürü Sivil Toplum için Destek Vakfı’nın ve Turkey Mozaik Foundation’ının Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonu kapsamında bize sağladığı destek ve dayanışma bizler için çok kıymetli. Kurumsal hibe desteğinizle birlikte derneğimizde insan kaynağı eksiği gideriliyor. Tam zamanlı insan kaynağı açığımızı kapatarak çalışmalarımıza hız kesmeden devam etmekteyiz.