Monthly Archives

Eylül 2023

Kozalak Derneği ile Yerküre Dostları Validebağ ile Bağ Kuruyor! Projesini Konuştuk

By | Çocuk Fonu

Kozalak Derneği, sürdürülebilir kalkınmanın desteklenmesi, sürdürülebilir yaşam biçimlerinin yaygınlaşması ve küresel yurttaşlık bilincinin gelişmesi için gerekli bilgi ve becerileri çocuk, genç ve yetişkin tüm öğrenicilerin yaygın ve/veya örgün eğitim metotları ile elde etmesini sağlamak amacıyla çalışmalarını yürütüyor. Turkey Mozaik Foundation eş finansmanıyla Çocuk Fonu‘nun 2023 döneminde sağladığımız hibe desteğiyle Yerküre Dostları Validebağ ile Bağ Kuruyor! projesini hayata geçiriyor. Dernek proje kapsamında, 9-12 yaş arası çocukların açık alanda oyun oynama hakkına erişmesi amacıyla Validebağ Korusu’nda eğitim faaliyetleri gerçekleştiriyor. Bu amaç doğrultusunda, çocukların Validebağ Korusu’nun habitatını yakından tanınması, Koru ile bağ kurma deneyimlerini birbirleriyle ve başkalarıyla paylaşması ve sürdürülebilir yaşam pratikleri konusunda edindikleri bilgi ve becerileri sergilemesi amacıyla 6 haftalık eğitim çalışmaları yürütüyor.

Kozalak Derneği ekibiyle gerçekleştirdiğimiz röportajda; derneğin yürüttüğü faaliyetler, çocukların ve gençlerin Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’na yönelik farkındalıklarını geliştirmek amacıyla yapılabilecek çalışmalar, çocukların afet ve politika üretim süreçlerine katılımı ve hibe kapsamında yürüttükleri çalışmalar hakkında konuştuk.

Kozalak Derneği, Çocuk Fonu kapsamında Vakfımızdan ilk kez hibe alıyor. Okuyucularımızın derneğinizi daha yakından tanıyabilmesi için kuruluş amacınızdan ve yaptığınız çalışmalardan bahseder misiniz?

Sivil Toplum için Destek Vakfı ve Turkey Mozaik Foundation işbirliğiyle hayata geçen Çocuk Fonu kapsamında desteklendiğimiz için çok heyecanlı olduğumuzu ifade ederek başlamak isteriz. Kozalak Derneği’ni 2019 yılında sivil toplum deneyimi olan bir grup genç olarak kurduk. Üsküdar ilçesinde bir pasaj içinde dokuz metrekare bir ofisimiz var. İsmimiz bir araya geliş amacımızla ilgili bir ipucu veriyor aslında. Kozalaklar çam ağaçlarının meyveleri diyebiliriz. İçlerindeki tohumlar birçok canlının besin kaynağı olmanın yanı sıra onları bizim için büyüleyici kılan bir başka özellikleri var.  Herhangi bir orman yangını esnasında yanan kozalaklar patlayarak kendilerini uzak noktalara fırlatıyorlar. Ve toprağa düştükleri yerde yeni bir çam ağacının tohumdan yeşerebilmesini sağlıyorlar. Böyle baktığınızda ormanın toparlanma kapasitesine anlamlı bir katkı yaptıklarını ve sürdürülebilirliği sağladıklarını söylemek mümkün. Çoklu krizlerin yaşandığı gezegenimizde ekolojik ve toplumsal olarak temel ihtiyacımız dayanıklılığımızı arttıracak ya da krizin derinleştiği noktalarda toparlanmamızı sağlayacak yöntemler geliştirebilmemiz. Bu noktada deneyimsel öğrenmeyi temeline alacak şekilde çocuk ve yetişkinlere yönelik eğitim ve savunuculuk çalışmaları yapmak önem kazanıyor. Kozalak Derneği olarak sürdürülebilir kalkınmanın desteklenmesi, sürdürülebilir yaşam biçimlerinin yaygınlaşması ve küresel yurttaşlık bilincinin gelişmesi için gerekli bilgi ve becerileri çocuk, genç ve yetişkin tüm öğrenicilerin yaygın ve/veya örgün eğitim metotları ile elde etmesini sağlamak amacıyla çalışmalar yürütme hedefiyle yola çıktık. Sürdürülebilir kalkınma ve küresel yurttaşlık eğitimlerinin ulusal eğitim politikalarına, müfredata, öğretmen eğitimlerine, öğrenci ölçme ve değerlendirme sistemlerine dahil edilerek güvence altına alınması adına çalışmak önceliğimiz. Çalışmalarımıza katkı veren herkesin gönüllü olduğu derneğimizde yerelden başlayarak Fransa Büyükelçiliğinin mali  desteği ile her birimizin mücadelesini yakından takip ettiği, her fırsatta soluklanmak için kendisine koştuğu Validebağ Korusu’nun ekolojik ve sosyal hafızasına yönelik bir proje hayata geçirdik. 100’ün üzerinde yetişkinle Validebağ’ı, Validebağ’daki kuşları, böcekleri, ağaçları ve kelebekleri dört mevsim izledik. Koru koru kalsın diye verilen mücadelenin mimarı olan kişilerle ve sivil toplum kuruluşlarıyla (STK) ile Validebağ’ın sosyal ve kültürel hafızasını keşfettik ve bir rehber hazırladık. Bir sonraki soruda detayları ile anlattığımız Yerküre Dostları Validebağ ile Bağ Kuruyor projesi de buradaki deneyimimizden doğdu aslında. Bunların dışında yine gönüllülerimizin katkısı ile antroposen, çok kültürlülük gibi başlıklarda çocuklara ve gençlere yönelik yaygın eğitim programları geliştirmek üzere çalışmaya devam ediyoruz.

Hibe desteğimizle Yerküre Dostları Validebağ ile Bağ Kuruyor projesini hayata geçiriyorsunuz. Projenin amacından ve yürüttüğünüz faaliyetlerden bahseder misiniz?

Son yıllarda küresel iklim krizinin etkilerini çok daha net gördüğümüz ve yaşadığımız bir noktadayız. Özellikle çağımızda kentlerde yaşayan bizler ve çocuklar yeşil alanlardan ve doğayla kurulan ilişkiden uzak bir hayat yaşıyoruz, yaşamak zorunda kalıyoruz. Bir önceki projemizde yetişkinlerle paylaştığımız saha deneyimi, kentte gitgide zayıflayan doğayla olan bağımızı yeniden düşünmek, güçlendirmek adına bizim için çok öğretici oldu ve bu kez kentte yaşayan çocukların da bu bağı yeniden inşa etmeleri hedefiyle yola çıktık. Bu projeyle 9-12 yaş arasındaki çocuklarla Validebağ Korusu’nda buluşarak korunun habitatını tanımayı, edinilen bilgi ve deneyim çerçevesinde onlara sürdürülebilir yaşam pratikleri kazandırmayı hedefliyoruz. Bunu yaparken kullandığımız temel araç ise tabi ki de oyun olacak. Tüm projeyi çocuğun hem oyun hakkı hem de sağlıklı gelişim hakkı, daha iyi bir yaşam sürme hakkı gibi haklarını gözeterek planladık. Yapacağımız faaliyetleri üç başlıkta toplayabiliriz: Sahaya hazırlık süreci, sahada eğitimlerin gerçekleştirilmesi, eğitim çıktılarının hazırlanması ve yaygınlaştırılması. Sahaya hazırlık sürecimiz; eğitimlerin gerçekleştirileceği Validebağ Korusu’nun saha taramalarının yapılması, eğitim programının hazırlanması, eğitimin değerlendirilmesi için gerekli araçların geliştirilmesi süreçlerini kapsıyor. Bir de saha uygulamalarına başlamadan önce bir gönüllü eğitimi yapmayı istiyor ve sahada bize eşlik edecek gönüllülerle birlikte olmayı hedefliyoruz. Sahadaki eğitimler altı haftadan oluşuyor. Her hafta başka bir çocuk grubuyla bir araya geleceğiz ve her buluşmada 20 çocukla belirlediğimiz amaçlar çerçevesinde, deneyimsel öğrenme metotlarına dayanan atölyeleri  Validebağ’da gerçekleştireceğiz. Bu süreç sonrasında çocukların da aktif katılımıyla hazırlanan bir şenlik/forum olacak. Bu şenlik hem eğitimlere katılan hem de dışarıdan katılmak isteyen tüm çocuklara açık olarak planlanacak. Bu süreçte çocuklarla çalışan STK’ları da şenliğe davet etmeyi planlıyoruz. Tüm bu sürecin sonunda hem eğitimlerin hem de forumun çıktısı olan bir rehber hazırlayacağız.

Sürdürülebilir kalkınma amaçlarının desteklenmesinde toplumsal farkındalığın ve eğitimin büyük bir öneme sahip olduğu söylenebilir. Bu alanlarda eğitimler veren bir kuruluş olarak çocukların ve gençlerin sürdürülebilir kalkınma amaçlarına ne kadar hâkim olduğunu düşünüyorsunuz? Bu bilinci arttırmak için ne tür çalışmalar yapılması gerekiyor?

Eğitim ekolojik farkındalık kazandırmak için önemli bir araç ama bundan ibaret değil. Bir çevre eğitimi derneği olarak eğitim bizim için aynı zamanda bir topluluk inşa etmek ve o toplulukla çevreyi korumak için de bir araç. Aslında çevre alanında eğitimler sunan STK’ların ulaştığı çocuk ve genç kitleye baktığımızda zaten ekolojik olarak belli bir farkındalık düzeyine sahip kişiler olduğunu görüyoruz. Bu yüzden eğitime sadece farkındalık değil bir beceriler seti kazandırma işi olarak da bakmak lazım. Bu bir paket. Bir çevre eğitimi programının öğrenicilere bilişsel, sosyo-duygusal, davranışsal ve hatta politik düzeyde beceriler kazandırması gerekir. Kuru ve saf bir ekoloji bilgisi ve farkındalığı kendiliğinden arzulanan sosyal ve duygusal tepkileri yaratamayabiliyor. Sadece çevreci duygular da otomatik olarak davranışlarımızı daha ekolojik yapmıyor. Sadece bizim kendi davranışlarımızı değiştirmemiz başkalarının davranışlarını değiştireceği anlamına gelmiyor. Her düzeyde bireylerin ve toplulukların güçlenmesi gerekiyor ve bu hayat boyu öğrenmeyi gerektiren ucu açık bir süreç. O yüzden burada çocuk, genç ve yetişkin olarak herkesin kat edeceği çok mesafe var.

Peki,  eğitim sistemimiz bu becerileri kazandırma anlamında ne sunuyor? Örgün eğitim bu anlamda oldukça yetersiz. Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları 4.7 küresel düzlemde tam da bu konuya işaret ediyor. Sürdürülebilir kalkınma ve küresel yurttaşlık eğitimleri müfredata, öğretmen eğitimlerine ve öğrenci ölçme ve değerlendirmeye entegre edilmeli diyor. Bu noktada STK’lara önemli bir görev düşüyor. STK’ların yaygın eğitim yöntemleriyle örgün eğitimdeki boşlukları doldurması gerekiyor. Tek seferlik değil daha sistematik olan ve farklı düzeydeki  becerileri geliştirmeyi hedefleyen programlar sunulmalı. Bu anlamda eğitim alanında uzmanlaşan daha çok derneğe ihtiyaç var. Farklı yaş gruplarına özel olarak bu eğitimleri tasarlayıp yaygınlaştırsınlar ve gerektiğinde güncellesinler diye.

Çevre eğitimlerinin bireylerin aktif katılımına dayanan deneyimsel ögrenme metotlarını içermesi ve eleştirel beceriler kazandırması çok önemli. Eğitim doktriner olmamalı. Sürdürülebilir kalkınma eğitiminin öneminden bahsediyoruz ama bu demek değil ki sürdürülebilir kalkınma sorunsuz ve eleştirilemez bir kavram.  Kalkınmanın kendisi de sorunlu ve eleştirilebilir. Belki kalkınma dilinden kurtulup yerine başka bir dil koymalı. Örneğin ekolojik canlanma ve iyileşme hedefleri diyebiliriz. Bu iyileşme bazı yerlerde belki kalkınmayla mümkün. Temel günlük ihtiyaçların karşılanmadığı bir yerde 50-100 senelik iklim senaryosu konuşmak güç. Başka bir yerde de bu iyileşme belki kalkınmayla değil küçülmeyle mümkün. Tüm insanlık ve doğa için tek üniter bir çözüm yok. Bu sebeplerle eleştirelliği, bağlamsallığı, tartışmayı ve sorgulamayı eğitim programlarının merkezine koymak gerekiyor.

Çevre ve ekoloji alanındaki hak mücadelesi ve yapılan çalışmalar toplumun tamamını ilgilendiriyor ve önemli ölçüde destek buluyor. İklim değişikliğinin yarattığı tehdidin büyüklüğü ve aciliyeti düşünüldüğünde, sizce bu konular sivil toplum kuruluşlarının gündeminde yeterince yer alıyor mu? Bu konuda atılabilecek adımlar var mı?

İklim krizi ilk bakışta yalnızca ekolojik bir sorun gibi algılanabilir. Fakat meseleyi derinlemesine ele aldığınızda ekolojik, ekonomik ve toplumsal bir krizde ortak kesen olduğunu görüyorsunuz. Bunun yanı sıra iklim krizinin küresel bir sorun olması, çözümü de ancak küresel olursa işe yarar gibi bir bakış açısıyla ulusal ve yerel düzeyde atılması gereken adımlarla ilgili kafa karışıklığına neden olabiliyor. Düzenli olarak yayınlanan Hükümetlerarası iklim Değişikliği Paneli raporları krizin giderek derinleştiğine ve küresel sıcaklık artışının 1,5 derecede tutulmasına yönelik hedefe ulaşmanın giderek zorlaştığına dikkat çekiyor. Biz biliyoruz ki küresel bir sorunla karşı karşıyayız fakat çözüm için çalışırken yerel ve ulusal politikaların hayata geçirilmesi şart. Çünkü iklim krizinin her coğrafyada farklı etkileri ve farklı etkilenenleri var. Örneğin kadınlar ve kız çocukları başta olmak üzere engelliler, yaşlılar gibi farklı ihtiyaç sahipleri bu krizden farklı şekillerde etkileniyor ve farklı ihtiyaçlara sahipler. Bu perspektiften bakarak bir değerlendirme yaptığımızda Türkiye’de odağına doğa koruma, sürdürülebilirlik ve iklim krizini alan STK’ların eğitim, farkındalık ve savunuculuk gibi çalışmalar yaparak Türkiye’nin iklim politikalarına etki etmeye, yurttaşların bu konudaki farkındalık, bilgi ve becerilerini arttırmaya yönelik çalışmalar yaptıklarını söyleyebiliriz. Fakat iklim krizi toplumun farklı kesimlerinden farklı ihtiyaçları olan herkesi barınma, iş, eğitim, sağlık gibi birçok başlıkta etkiliyor.  Bu nedenle geniş bir hedef gruba yönelik olarak çalışma alanları farklılaşan birçok STK’nın iklim krizini odağına alması, bu doğrultuda ortak çalışmaların ve işbirliklerinin artması gerekiyor. Ancak bu şekilde yerel ve ulusal politikalara etkili şekilde katkı sunabiliriz. Bunu sağlayabilmek adına bütün STK’lara çok fazla iş düşüyor. Biz küresel yurttaşlık bilincini ve gezegenimizde sürdürülebilirliği odağına alan bir STK olarak bu anlamda sorumluluğumuzun bilincindeyiz. Çalışmalarımızı bu odakla hayata geçirmeye çalışıyoruz.

Greta Thunberg’in başlattığı iklim krizi eylemleri kısa sürede tüm dünyaya yayılarak Türkiye dahil olmak üzere 139 farklı ülkeden çocukların katıldığı büyük bir eyleme dönüştü. Bu eylemler ile çocuklar ilk kez iklim krizi hakkında bu denli güçlü ses çıkarabildi. Türkiye özelinde düşündüğümüzde çocuklar afet ya da benzeri alanlardaki politika üretim süreçlerine ne kadar dahil olabiliyor? Türkiye’de çocukların katılımını garanti altına alan mekanizmalar bulunuyor mu?

Çocuğun katılımı Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi‘nin temel ilkelerinden bir tanesi. Yani bu sözleşmedeki her bir maddeyi hayata geçirirken çocukların görüşlerine ve ihtiyaçlarına önem vermek sorumluluğumuz. Hem yetişkinler hem de karar alıcılar olarak “Yapsak güzel olur.” değil, “Bunu sağlamak bizim bir yükümlülüğümüz!” yaklaşımında olmalıyız. İklim krizinin olumsuz sonuçlarından en çok etkilenecek grupların başında çocuk ve gençler geliyor ve yaşadıkları gezegeni korumak istiyorlar. O nedenle bu durumun bir tarafı olduklarını kabul etmek, “Ne düşünüyorlar bir soralım”dan ziyade iklim politika süreçlerinde onların ihtiyaçlarını, politikaların oluşturulması sürecinde aktif rol almalarını ve politikaların etkilerine dair değerlendirmelerini denkleme dahil etmek gerekiyor. Bu katılımı sağlarken yaş grupları, içinde bulunulan sosyo-ekonomik durum, yaşanılan çevrenin özelliklerinin de hesaba katılması şart.

Küçük yaş gruplarının yaşadıkları çevre ve doğaya dair katılımları sağlanırken, yakın çevrelerinden yola çıkarak doğayla ilişkilenmeleri önceliklendirilmeli örneğin. Doğayla olan bağları kuvvetlenmeden dünyanın yok oluşunu konuşmak, çocukların değişim ve karar alma konusunda kendilerini çaresiz hissederek doğadan uzaklaşmalarına, onlarda bir ekofobiye yol açabilir. Bu nedenle eğitim programlarında bu konuya dikkat edilmemesi çocukların karar alma süreçlerine dahil olma isteklerinin önünde bir engele dönüşebilir. Diğer bir yanda ise etkin bir konumda olmak isteyen, yaşlarının artmasıyla birlikte etik anlayışı da gelişen ve dünyanın geleceğine dair endişelenen daha büyük çocukları ve gençleri görebiliriz. Greta tam da bu noktada yaptığı konuşmalar ve eylemlerle özellikle daha büyük yaştaki çocuk ve gençlerin aktivizmine ilham oldu diyebiliriz. Hatta bunun akademik çalışmalarda Greta etkisi olarak tanımlandığını da görebilirsiniz. Farklı ülkelerden pek çok çocuk ve genç dünyanın yok oluşu ve kendi gelecekleri için yaşadıkları endişeyi artık kendi içlerinde yaşamayı ve geleceklerinin kararını başkalarının eline bırakmayı değil, düşüncelerini, fikirlerini ifade etmeyi, yaşadıkları ülkelerdeki karar alıcıları harekete geçirmeyi ve kendi gelecekleriyle ilgili direksiyona geçmeyi istiyorlar. Yaşananlara çocuk katılımı açısından baktığımızda  bu haklı talep karşısında bu süreci desteklemenin önemini görüyoruz. Çünkü bu, çocukların, gençlerin zaten sahip oldukları bir hak. Ancak çocuk ve gençlere dair mitler ve toplumdaki algılar onları daha edilgen bir yerde konumlandırabiliyor. Bu nedenle çocukların en yakınlarındaki halkadan başlayarak toplumun tüm kesimlerinde fikir ve görüşlerine önem verdiğimiz bir anlayışa ihtiyacımız var. Fakat yapılan araştırmalarda çocukların ve gençlerin katılımının önünde bazı engeller olduğunu da görüyoruz. Çocuklar ve gençler kendilerini doğrudan ya da dolaylı olarak etkileyebilecek politika süreçlerine hiç dahil edilmediklerini bildiriyor, politika süreçlerine dahil olabilme haklarının olduğunu bilmiyor veya dahil olmak isteseler de bunu nasıl yapabileceklerine dair bilgiye erişmekte zorlanıyorlar.

Bunun karşısında ülkemizdeki az sayıdaki iyi örneklerden biri olan, çocuk katılımını önemseyen ve kendi insiyatifiyle buna dair yöntemler geliştiren Başka Bir Okul Mümkün okul modelini  var. Çocukların okul ortamlarında katılımını sağlamak için çemberler ve okul meclisi gibi uygulamalar yapıyorlar. Bu çocukların doğuştan sahip oldukları nitelikli eğitim hakkına dair, içinde bulundukları eğitim ortamlarında söz sahibi olabilmelerine dair denenmiş ve işleyen iyi bir örnek. İyi örneklerin artması ve bu anlayışın tüm ülkedeki yaygın ve örgün eğitim ortamlarında yaygınlaşması önemli olan nokta.

Sağlıklı bir çevrede yaşamak çocukların hakkı ve bunu sağlarken çocuk katılımını sağlamak ve toplumsal ve idari anlamda onları göz etmek devletlerin, yetişkinler olarak hepimizin yükümlülüğü. Son dönemlerde yaşadığımız aşırı hava olayları ve afetler gibi iklim krizinden bağımsız düşünemeyeceğimiz durumlardan yetişkinler kadar çocuklar ve gençler de etkileniyor ve oyun alanlarına ve eğitime erişim, akranlarıyla bir arada olma gibi yetişkinlerden farklılaşabilen ihtiyaçları var. İklim krizine dair önlem planlarında ve afet eylem planlamalarında bu ihtiyaçlara yönelik olarak çocukların kendi ihtiyaçlarını birinci ağızdan karar alıcılara iletebildikleri çalışmalara ve katılımlarının tarafı olduğumuz çocuk hakları sözleşmesinde önerildiği gibi garanti altına alındığı bir modele ihtiyacımız var. Bugün maalesef Türkiye’de bu ihtiyacı kapsamlı şekilde karşılamaktan çok uzağız. İyi örneklerin arttığı ve eğitim politikalarını güçlü şekilde dönüştürdüğü günlere yaklaşmak adına var gücümüzle çalışmaya devam etmeliyiz.

Koruyucu Aile Fonu’na Yapılan Başvurularla İlgili Değerlendirme Metnimiz Yayımlandı

By | Koruyucu Aile Fonu

Devlet koruması altında bulunan çocukların güvenli ve sevgi dolu bir aile ortamında hayata hazırlanması ve aile temelli bir bakım altında büyümesi için koruyucu aile ve evlat edinme sistemlerinin yaygınlaştırılması hedefiyle çalışmalar yürüten sivil toplum kuruluşlarının projelerini desteklemek amacıyla Merve ÜretmenKRM Yönetim Danışmanlık ve Turkey Mozaik Foundation işbirliği, bireysel ve kurumsal bağışçıların desteğiyle hayata geçirdiğimiz Koruyucu Aile Fonu’nun başvuru ve seçim süreçleri tamamlandı.

STK’ların bu süreçte öne çıkan ihtiyaçlarının daha iyi anlaşılabilmesi amacıyla fona yapılan başvuruların yoğunlaştığı konulara, başvuru yapan kuruluşların genel durumu ve ihtiyaçlarına dair değerlendirmelerimizin yer aldığı açıklama metnine buradan ulaşabilirsiniz.

 

Her Yaşta Fonu’nun 2023 Döneminde Desteklenecek STK’lar Belirlendi

By | Her Yaşta Fonu

Kahramanmaraş’ta meydana gelen depremler sonrası depremden etkilenen yaşlıların iyi olma halini destekleyen, yaşlılık ve yaşlanma alanlarıyla kadın, sağlık, eğitim gibi bu alanı çevreleyen konularda faaliyet yürüten sivil toplum kuruluşlarının (STK) projelerini desteklemek amacıyla Vakfımız koordinasyonunda AgeSA Hayat ve Emeklilik işbirliği ve mali desteğiyle hayata geçirdiğimiz Her Yaşta Fonu’nun 2023 döneminde desteklenecek STK’lar belirlendi. Fon kapsamında 4 STK’ya toplam 799.400 TL hibe desteği sağlayacağız.

Desteklenen STK’lar ve çalışmaları ile ilgili ayrıntılı bilgileri aşağıda görebilirsiniz:

Dem Derneği: İşiten toplum ile sağır toplum ve işitme engelliler arasında acıma duygusundan uzak ve istihdamı destekleyen diyalog alanları yaratmak amacıyla çalışmalar yapıyor. İşaret Dili eğitimlerini dijitalleştirdikleri bukalemun.co internet sitesi aracılığıyla çeşitli paydaşlara yönelik düzenledikleri etkinlikleri erişilebilir hale getiriyor ve bireylerin işaret dili bilgisini test edebilmesini sağlıyor. Dernek sağladığımız 200.000 TL hibe desteğiyle Sesimi Duyan Var Mı? projesini hayata geçirecek. Dem Derneği proje kapsamında Adıyaman, Gaziantep ve Kahramanmaraş’ta bulunan toplam 30 çadır kenti ziyaret ederek başta yaşlılar olmak üzere işitme kaybı yaşayan bireylerin ihtiyaçlarını tespit edecek ve bu ihtiyaçların giderilmesi için kaynak geliştirme faaliyetleri yürütecek.

Sınırlı Sorumlu Meryem Kadın Girişimi Üretim ve İşletme Kooperatifi (Meryem Kadın Kooperatif): Adana’da faaliyet yürüten Meryem Kadın Kooperatifi farklı üretim alanlarıyla kadınlara istihdam olanakları yaratmak aynı zamanda kadınların sosyal ve ekonomik yönden güçlenmesini sağlamak amacıyla çalışmalar yapıyor. Kooperatif sağladığımız 199.900 TL hibe desteğiyle Biz de Varız! projesini hayata geçirecek. Meryem Kadın Kooperatifi proje kapsamında Kahramanmaraş depremlerinden etkilenmiş ve Adana’da ikamet eden 65 yaş üstü 20 kadının iyi olma halini bütüncül bir yaklaşımla desteklemek için bir model geliştirecek. Bu amaç doğrultusunda kadınların sosyo-ekonomik, sosyo-kültürel ve hukuki kapasitelerini güçlendirmek aynı zamanda teknolojik araçlara erişebilirliklerini arttırmak amacıyla etkinlikler, eğitimler düzenleyecek ve öz bakım hizmetleri sağlayacak. Ayrıca yaşanan depremlerin yaşlılar üzerindeki etkisini görünür kılmak amacıyla farkındalık geliştirme ve bilinçlendirme çalışmaları yürütecek.

Türkiye Alzheimer Derneği (TAD): Kişilerin, Alzheimer hastalığı ve bakımı konusunda bilinçlendirilmesi, eğitilmesi ve bu hastalıktan muzdarip kişi ve ailelerin yaşam kalitesinin artırılması amacıyla çalışmalar yürütüyor. Dernek sağladığımız 200.000 TL hibe desteğiyle Depremzedeleri Unutmuyoruz! projesini hayata geçirecek. Deprem bölgesinde yer alan altı farklı şehirdeki çadır kentleri ziyaret edecek olan TAD; doktor, diyetisyen ve psikologlardan oluşan gönüllü ekibiyle birlikte bu kentlerde yaşayan yaşlıların sağlık durumları düzenli olarak takip edecek ve riskli bulunan kişileri ilgili sağlık kuruluşlarına yönlendirecek. Çadır kentlerde yaşayan yaşlıların ve bakım verenlerin iyi olma haline desteklemek amacıyla psikososyal destek çalışmaları yürütecek olan TAD yaşlıların beslenme ihtiyacına yönelik destek çalışmalar da yapacak.

Yüksek Öğrenimde Rehberliği Tanıtma ve Rehber Yetiştirme Vakfı (Yöret): Toplumun her kesimine yönelik eğitim ve hizmet projeleri hayata geçiren Yöret, toplumun yaşam kalitesini arttırmak amacıyla çalışmalarını yürütüyor. Vakıf sağladığımız 199.500 TL hibe desteğiyle Afet Sonrası Yaşlılık Çalışmaları projesini hayata geçirecek. Proje kapsamında afetlerden etkilenen yaşlıların iyi olma halini desteklemek ve yaşanacak afetlerde yaşlılara yönelik hizmetlerde kullanılabilecek Afet ve Sonrası Yaşlılık kılavuzunu hazırlayacak olan Yöret, bu kılavuzu alanda çalışan profesyonellerin kullanımına açılacak. Bu amaç doğrultusunda uygulanacak anketler ve grup görüşmeleriyle, bölgede yaşayan yaşlıların depremler öncesi ve sonrası ihtiyaçları tespit edilecek. Aynı zamanda yaşlılarla birlikte çalışan sağlıkçılara, sosyal hizmet uzmanlarına ve psikolojik destek birimlerine yönelik eğitimler, farkındalık çalışmaları yürütülecek.

Dijital Dönüşüm Fonu’nun 2023 Döneminde Desteklenecek STK’lar Belirlendi

By | Çevresel Sürdürülebilirlik Alanında Dijital Dönüşüm Fonu, Çevresel Sürdürülebilirlik Fonu

Kahramanmaraş’ta meydana gelen ve çevre illeri de şiddetli bir şekilde etkileyen depremlerin ardından bölgede yaşanan tahribatın giderilmesi ve depremden etkilenenlerin iyi olma halinin desteklenmesi amacıyla sahada aktif olarak faaliyet gösteren ve/veya bölgeye destek sağlamak üzere çalışmalarına başlayan sivil toplum kuruluşlarının (STK) dijital dönüşüm süreçlerini kapasite güçlendirme programları ve hibelerle desteklemek amacıyla European Bank for Reconstruction and Development (EBRD) ve Turkey Mozaik Foundation işbirliğiyle hayata geçirdiğimiz Dijital Dönüşüm Fonu’nun 2023 döneminde desteklenecek STK’lar belirlendi. Fon kapsamında 9 STK’ya toplam 1.440.000 TL hibe desteği ve mentorlarla çalışma, uzman destekleri vb. gibi imkanlardan oluşan dijital dönüşüm alanında kurumsal gelişim destekleri sağlayacağız.

Desteklenen STK’lar ve çalışmaları ile ilgili ayrıntılı bilgileri aşağıda görebilirsiniz:

65+ Yaşlı Hakları Derneği (65+YHD): Herkes için sağlıklı ve değer gören yaşlılık hakkını farklı kuşaklar ile bir arada desteklemek ve yaşlı nüfusu için sosyal politikalar geliştirmek amacıyla çalışmalarını yürütüyor. 65+ YHD sağladığımız 160.000 TL hibe desteğiyle Çıktıların Yaygınlaştırılması ve Görünürlüğünün Artırılması projesini hayata geçirecek. Dernek proje kapsamında yaşlılık alanında savunuculuk çalışmaları yürütmek amacıyla açık kaynaklı dijital arşiv oluşturacak ve dijital iletişim stratejisi hazırlayacak. Aynı zamanda depremden etkilenen yaşlı kişilerle iletişim kurma yöntemleri ilgili çok dilli iletişim materyalleri hazırlayacak olan 65+YHD, bu materyallerin dijital platformlarda aracılığıyla yaygınlaşması için çalışmalar yapacak.

Derin Yoksulluk Ağı (DYA): Açık Alan Derneği’nin bir girişimi olarak faaliyetlerini yürüten DYA, derin yoksulluğun sürdürülemez koşullarını görünür kılmak, yoksulluğu bir insan hakları ihlali olarak tartışmak ve derin yoksulluk koşullarında yaşayan kişilerin temel ihtiyaçlarına erişimlerini desteklemek amacıyla çalışmalarını yapıyor. DYA sağladığımız 160.000 TL hibe desteğiyle İstanbul’da Afet Yoksulluğunun Verileştirilmesi ve Verilerin Paylaşımı projesini hayata geçirecek. DYA proje kapsamında Kahramanmaraş depremleri sonrası İstanbul’a gelen ailelerin ve üniversite öğrencilerinin yaşadıkları yoksulluk durumunu takip etmek ve bu konuda farkındalık oluşturmak amacıyla çalışmalarını yürütecek. Bu amaç doğrultusunda İstanbul’un afet yoksulluğu haritasını çıkaracak olan DYA, yoksulluğun nasıl deneyimlendiği ve ihtiyaç duyulan destek türleri ile ilgili veri üretecek. Üretilen veriler alanda çalışan farklı paydaşlarla paylaşacak.

Kalkınmada Kadının Sağlık Hakkı Derneği (Kadınsa): İzmir’de faaliyet yürüten Kadınsa, kadının sağlık hakkının yaşamın her dönemini kapsayacak biçimde ele alınmasını ve toplumsal cinsiyet bakış açısının sağlık alanında ana plan ve politikalara entegre edilmesini sağlamak amacıyla çalışmalarını yapıyor. Sağladığımız 160.000 TL hibe desteğiyle Sağlık 4.0 ve Sağlıkta Dijital Eşitlik için Eylem Planı projesini hayata geçirecek. Dernek proje kapsamında kanser tanısı almış ve tedavisi devam eden depremden etkilenmiş kadınlara erişebilirliği arttırmak ve kadınların ihtiyaçlarını daha iyi anlayarak politika üretilmesine katkı sağlamak amacıyla OncoHealth Assistant mobil uygulamasını güncelleyecek ve uygulamanın bilinirliğini arttırmak amacıyla tanıtım faaliyetleri yürütecek.

Konuşmamız Gerek Derneği: Türkiye’de menstrüel ürünlerin erişilebilirliğinin, kalitesinin ve sürdürülebilirliğinin artırılması, regl yoksulluğu ve deneyimleri ile ilgili veri toplama ve içerik oluşturmanın yaygınlaştırılmasını ve Milli Eğitim Müfredatı’na kapsamlı cinsellik ve regl olma eğitiminin dahil edilmesi amacıyla çalışmalarını yürütüyor. Sağladığımız 160.000 TL hibe desteğiyle Menstrüasyonun Dijital Dalgası! projesini hayata geçirecek. Dernek proje kapsamında mültecilerin ve afetlerden etkilenenlerin mevcut sağlık hizmetlerine erişimini kolaylaştırmak amacıyla geliştirilen HERA Dijital Sağlık mobil uygulaması içerisine regl sağlığı bölümü ekleyecek. Ayrıca depremden etkilenen kadınların üreme sağlığı hizmetlerine erişebilirliğini arttırmak amacıyla farkındalık çalışmaları yapacak. Aynı zamanda regli yoksulluğu alanında savunuculuk faaliyetleri yürütmek için internet sitelerini güncelleyecek olan dernek; dijital kampanyalar, bağış toplama çalışmaları ve iletişim faaliyetlerini bu platform üzerinden yürütecek.

Köy Okulları Değişim Ağı (KODA): Köyde yetişen çocukların eğitim süreçlerini sürdürülebilir şekilde iyileştirmeyi hedefleyerek köylerde, çocuktan başlayarak tüm topluluğa yayılacak ve kırsal kalkınmayı destekleyecek yenilikçi bir eğitim anlayışını hayata geçirmek için faaliyetler yürütüyor. Sağladığımız 160.000 TL hibe desteğiyle KODA Dijital Güçlenme Programı projesini hayata geçirecek. KODA proje kapsamında faydalanıcılar, bağışçılar, kamu ve özel sektör paydaşlarıyla işbirliklerini güçlendirmek için çalışmalarına müşteri ilişkileri yönetimi programı olan Salesforce entegre edecek. Aynı zamanda hibe kapsamında sağlanacak mentorluk ve atölye destekleri sonucunda çalışanlarının dijital kapasitesini güçlendirmeyi hedefleyen KODA, bu destekler sonunda detaylı bir dijital dönüşüm stratejisi hazırlayacak.

Medikal Arama Kurtarma Derneği (MEDAK): Deprem, yangın, sel gibi afetlerde, büyük kazalarda, toplumsal ayaklanmalarda, dağ ve doğa koşullarında meydana gelen kaybolma ve kaza olaylarında, eğitimli ve organize olmuş tıbbi personelin olay yeri ve çevresinde aktif saha hizmeti yapabilmesi için gereken koordinasyonunu sağlamak ve bu personele bu gibi acil durumlarda kendi hayatını idame ve hayat kurtarma görevleri için gereken tüm eğitimi vermek amacıyla çalışmalarını yürütüyor. MEDAK sağladığımız 160.000 TL hibe desteğiyle HERA Sağlık Koordinasyon ve Haritalama Sistemleri projesini hayata geçirecek. Kahramanmaraş depremleri sonrası bölge özelinde yapılan kaynak israflarının önüne geçmek için hazırladıkları Afet Sağlık Haritası ve Hera Digital Health platformlarını geliştirmek ve bilinirliğini arttırmak amacıyla çalışmalar yürütecek.

S.S. Meryem Kadın Girişimi Üretim ve İşletme Kooperatifi (Meryem Kadın Kooperatifi): Adana’da faaliyet yürüten Meryem Kadın Kooperatifi farklı üretim alanlarıyla kadınlara istihdam olanakları yaratmak ve kadınların güçlenmesini sağlamak amacıyla çalışmalar yapıyor. Kooperatif sağladığımız 160.000 TL hibe desteğiyle Dijital Güç projesini hayata geçirecek. Meryem Kadın Kooperatifi proje kapsamında kooperatifin bilinirliğini arttırmak, ürün ve hizmetlerini yaygınlaştırmak ve kaynak çeşitliliğini arttırmak amacıyla e-ticarete uyumlu internet sitesi geliştirecek.

S.S. Yaren Fikri Mülkiyet Hakları ve Proje Danışmanlığı Kooperatifi (Yaren Kooperatifi): İzmir’de çalışmalar yapan Yaren Kooperatif, kısa ve uzun vadede öncelikle Ege Bölgesi, daha sonra Türkiye genelinde sürdürülebilir eğitim ve kalkınma projeleri oluşturmak, eğitimdeki kültürel, sosyal ve ekonomik eşitsizlikleri en aza indirerek toplumun tüm kesimlerinde sosyal dengeyi sağlayacak projeler yaratmak ve sürdürmek amacıyla çalışmalarını yürütüyor. Kooperatif sağladığımız 160.000 TL hibe desteğiyle Koop 4.0, Yaren Dijital Olgunluk ve Kapasite Geliştirme Planı projesini hayata geçirecek. İskenderun Teknik Üniversitesi (İSTE) ortaklığıyla hayata geçirilecek proje kapsamında Hatay’da faaliyet gösteren kooperatiflerin Kahramanmaraş depremleri sonrası dijital olgunluk seviyeleri ölçülecek. Bu amaç doğrultusunda iki ay süreyle kooperatifçilik, dijital olgunluk ve dijitalleşmenin kooperatifler üzerindeki etkisiyle ilgili eğitimler alacak olan İSTE öğrencileri, eğitimler sonunda edindikleri bilgiler doğrultusunda Hatay’da bulunan kooperatiflerin mevcut durumunu ve ihtiyaçlarını analiz edecek. Analizler sonrası her bir kooperatife uygun eğitim programları hazırlanarak kuruluşların dijital olgunluk seviyesini arttırmak için çalışmalar yürütülecek.

Türkiye Alzheimer Derneği (TAD) kişilerin, Alzheimer hastalığı ve bakımı konusunda bilinçlendirilmesi, eğitilmesi ve bu hastalıktan muzdarip kişi ve ailelerin yaşam kalitesinin artırılması amacıyla çalışmalar yürütüyor. TAD fon kapsamında sağladığımız 160.000 TL hibe desteğiyle kurumsal verimliliğini ve paydaşlarla iletişim kapasitesini güçlendirmek amacıyla Alztek Dönüşüm projesini hayata geçirecek. Dernek proje kapsamında Alzheimer hastalığından korunmanın yolları, Alzheimer hastalarının bakımı, Alzheimer hastalarıyla iletişim başta olmak üzere zihinsel ve fiziksel egzersizlerin, sağlıklı yaşlanma ile ilgili bilinçlendirme eğitimlerinin yer alacağı ücretsiz ve açık kaynaklı Sağlıklı Yaşlanma Platformu’nu kuracak.

 

 

Kurumsal Destek Fonu’nun 2023 Dönemi Başvuruları Açıldı

By | Kurumsal Destek Fonu

6 Şubat’ta Kahramanmaraş’ta meydana gelen ve çevre illeri de şiddetli bir şekilde etkileyen depremlerin ardından, bölgede yaşanan tahribatın giderilmesi ve depremden etkilenenlerin iyi olma halinin desteklenmesi için sahada aktif olarak faaliyet gösteren, bölgeye destek olan ve/veya deprem bölgesinde yer alan sivil toplum kuruluşlarının (STK) kurumsal kapasitelerini güçlendirmek amacıyla Bcause Foundation, Dalyan Foundation, Fondation de FranceKarl Kahane Foundation, Kreuzberger Initiative gegen Antisemitismus (KIgA), Turkey Mozaik Foundation, WNS (Holdings) Limited işbirliğiyle ve mali desteğiyle hayata geçirdiğimiz Kurumsal Destek Fonu’nun 2023 dönemi başvuruları açıldı.

Fon kapsamında STK’lara hibe desteği yanı sıra kendi belirledikleri kurumsal gelişim alanında kapasitelerini güçlendirmek için Vakfımız tarafından ilk kez 2019 yılında geliştirilen Kurumsal Gelişim Bileşeni ile başta mentorlarla birlikte çalışma olmak üzere kurumsal gelişimlerini desteklemeye yönelik 10 ay süreyle çeşitli imkanlar sunulacaktır.

Hibe almaya hak kazanan STK’ların kurumsal gelişim desteği ile destekleneceği alanlar aşağıdaki gibidir:

  • Ağ ve Ortaklık Kurma
  • Finansal Sürdürülebilirlik
  • Gönüllülerle İşbirliği
  • İletişim
  • Organizasyon Yönetimi
  • Ölçme ve Değerlendirme
  • Proje Yönetimi
  • Savunuculuk ve Lobi Faaliyetleri

Aşağıda yer alan başvuru kriterlerine uyan ve tüzel kişiliğe sahip kuruluşlar hibe programına başvurabilirler:

  • Türkiye’de kurulmuş dernekler, vakıflar, kooperatifler, sendikalar, vakıf üniversitesi uygulama ve araştırma merkezleri, federasyonlar/konfederasyonlar,
  • Deprem bölgesinde yaşanan tahribatın giderilmesi ve depremden etkilenenlerin iyi olma halinin desteklenmesi amacıyla sahada aktif olarak faaliyet gösteren, bölgeye destek olan ve/veya deprem bölgesinde yer alan kuruluşlar,
  • 2023’ten önce kurulmuş olan kuruluşlar için 2022 yılı gelirleri 4.000.000 TL’den az olan (2023 yılında kurulan kuruluşlar için bir bütçe kısıtı bulunmamaktadır.),
  • Kurumsal kapasite gelişimiyle ilgili bir vizyona ve ihtiyaca sahip olan kuruluşlar.

Kurumsal Destek Fonu’na başvuru yapan STK’lar en fazla 1.000.000 TL talep edebilirler. Fona başvurmak isteyen STK’ların başvuru formunu 9 Ekim 2023, saat 18.00’e kadar eksiksiz şekilde doldurmaları gerekir.

Fon ile ilgili detaylı bilgiye (hibe süreci, kurumsal gelişim bileşeni, başvuru koşulları, değerlendirme kriterleri ve takvim) ve başvuru formuna ulaşabilirsiniz.

Yerel Güçlenmeye Destek Fonu’na Yapılan Başvurularla İlgili Değerlendirme Metnimiz Yayımlandı

By | Yerel Güçlenmeye Destek Fonu

6 Şubat’ta Kahramanmaraş’ta meydana gelen ve çevre illeri de şiddetli şekilde etkileyen depremlerin ardından sahada aktif olarak faaliyet gösteren ve bölgeye destek sağlamak üzere çalışmalarına başlayan sivil toplum kuruluşlarının (STK) uzun vadeli projelerini desteklemek amacıyla Dalyan Foundation ve Turkey Mozaik Foundation işbirliğiyle, bireysel ve kurumsal bağışçıların desteğiyle hayata geçirdiğimiz Yerel Güçlenmeye Destek Fonu’nun başvuru ve seçim süreçleri tamamlandı.

STK’ların bu süreçte öne çıkan ihtiyaçlarının daha iyi anlaşılabilmesi amacıyla fona yapılan başvuruların yoğunlaştığı konulara, başvuru yapan kuruluşların genel durumu ve ihtiyaçlarına dair değerlendirmelerimizin yer aldığı açıklama metnine buradan ulaşabilirsiniz.

Gelecek için Dayanışma Fonu Başvuruları Sona Erdi

By | Gelecek için Dayanışma Fonu

6 Şubat’ta Kahramanmaraş’ta meydana gelen ve çevre illeri de şiddetli bir şekilde etkileyen depremlerin ardından, depremden etkilenen gençlerin iyi olma hâlini desteklemek amacıyla çalışmalar yürüten sivil toplum kuruluşlarının (STK) projelerini desteklemek için Paribu desteği ve işbirliğiyle hayata geçirdiğimiz Gelecek için Dayanışma Fonu’nun başvuruları sona erdi.

Fona teknik kriterlere uyan toplam 49 STK başvuruda bulundu. Başvuruların 42’si dernek, 1’i vakıf, 5’i kooperatif ve 1’i vakıf üniversitelerinin araştırma ve uygulama merkezi tüzel kişiliğine sahip kuruluşlar tarafından yapıldı. Fona Adana, Adıyaman, Ankara, Bartın, Bursa, Diyarbakır, Gaziantep, Hatay, İstanbul, İzmir, Kahramanmaraş, Kocaeli, Malatya, Mersin, Rize, Sakarya, Samsun, Şanlıurfa ve Tokat olmak üzere 19 ilden başvuru alındı. Gelecek için Dayanışma Fonu’ndan talep edilen toplam hibe tutarı 13.210.116 TL oldu.