Rengarenk Umutlar Derneği (RUMUD), Diyarbakır’da dezavantajlı hale getirilen mahallelerde yaşayan, risk altındaki, ayrımcılığa maruz kalmış çocukların fırsat eşitliğini sağlamak amacıyla hak temelli faaliyetler yürütüyor. Şartlı Destek Fonu kapsamında Turkey Mozaik Foundation finansmanı ile hibe desteği sağladığımız RUMUD, Psiko-sosyal Destek Atölyeleri projesini hayata geçirecek. Proje kapsamında, 8-16 yaş arası 60 çocuk ile psiko-sosyal destek atölyeleri düzenleyecek olan dernek; bu atölyelerle çocukların duygu ve hafızalarının iyileştirilmesine katkı sağlaması hedefleniyor.
Rengarenk Umutlar Derneği İzleme ve Raporlama Koordinatörü Necla Korkmaz ile gerçekleştirdiğimiz röportajda; derneğin 2023 yılı planları, 5. yılını geride bırakan RUMUD’un yaşadığı değişim, çocuk işçiliği ve proje kapsamında yürütecekleri çalışmalar hakkında konuştuk.
Rengarenk Umutlar Derneği’nin 2023 yılı için planlarından ve öncelik vereceği çalışmalardan bahseder misiniz?
Rengarenk Umutlar Derneği olarak çok hareketli bir yılı geride bıraktık. 2023 yılı da geride bıraktığımız diğer yıllar gibi stratejik planımızı uygulayacağımız ve bu doğrultuda faaliyetlerimizi hayata geçirdiğimiz bir yıl olacak. Diğer yıllara oranla hem atölye sayımızı hem de insan kaynağımızı arttıracağımız bir yıl olacak. 2023 yılında da uzun yıllardır devam ettirdiğimiz psiko-sosyal destek, kitap, oyuncak ve bisiklet kütüphanelerimiz gibi sabit çalışmalarımız devam ettireceğiz.
Stratejik hedeflerimizde yer alan bu faaliyetlerimizi hayata geçirmek için çeşitli hibelerle kapasite güçlendirme faaliyetlerimiz desteklendi. Bu destekler aracılığıyla Çocuklarla Barış Kültürü, Çocuk Hakları Akademisi 2, İnsan ve Doğal Kaynaklı Krizlerin Yönetimi için Çocuk Hakları Temelli Ağ Oluşturma, Erken Çocukluk Eğitim Programı Oluşturma, Çocuk İşçiliği ile İlgili Eğitimler ve Stratejik Davalama projelerimizi önceliklendireceğiz.
RUMUD yakın zamanda 5. yaşını kutladı. Aradan geçen zamanı değerlendirdiğinizde, çalışma alanınız ve buna paralel olarak RUMUD’un yaşadığı değişime dair öne çıkan noktalardan bahseder misiniz?
Zorlu ama bir o kadar da güzel geçen bu 5 yıl, her anlamda öğrendiğimiz ve büyüdüğümüz bir süreç oldu. Başlangıç noktanız Suriçi bölgesinde yaşanan silahlı çatışmaların çocuklar üzerindeki olumsuz etkilerini azaltmaya yönelik psiko-sosyal destek çalışmalarıydı. Çalışmalar oturdukça, çocukların farklı ihtiyaç alanlarını tespit etme fırsatımız oldu. Her şeyden önce çocukların okul ve ev dışında kalan ve özellikle oyun ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri güvenli alanların olmadığını sosyo-ekonomik koşullar ve yaşadıkları evlerin fiziki koşulları nedeniyle ev ortamında okul ödevlerini yapmakta zorlandıklarını ve kitap, kaynak eksikliği nedeniyle çalışma imkânı bulamadıklarını gözlemledik. Dolayısıyla hızlıca kampanyalar örgütleyerek, dernek merkezinde çocukların kitap temin edebileceği ve aynı zamanda derslerine çalışabileceği bir kitap kütüphanesi kurduk. Kitap kampanyasından hemen sonra oyuncak kütüphanesi için çalışmalarımızı başlatıp yine dernek merkezimizde çocukların gelip beğendikleri oyuncakları dönüşümlü olarak kullanabilecekleri, alıp evlerine götürebilecekleri bir oyuncak kütüphanesi kurduk. Takip eden yıllarda ise yine kütüphane sistemi ile bisiklet kütüphanesi kurduk.
Pratik çalışmalar devam ederken, çocuk haklarına dair söylem üretme ihtiyacı kaçınılmaz bir zorunluluk olarak karşımızda duruyordu. Her ne kadar pratik çalışmalar yaparken bir yanda da savunu faaliyetleri yürütüyor olsak da, geldiğimiz noktada stratejik olarak aktif bir izleme ve akabinde de savunu faaliyeti yürütme ihtiyacı ortaya çıktı. Alanda açığa çıkan ihtiyaçlar doğrultusunda bir stratejik plan hazırladık ve planda çocuk hakları alanında çalışma yürüten aktivistlerin güçlendirilmesine dönük bir çocuk hakları akademisi kurguladık. Aynı zamanda, çocukların “oyun hakkı” ile ilgili bir izleme faaliyeti planladık. Tam da bu dönemde tüm dünyayı etkisi altına alan pandemi krizi yaşandı. Pandeminin başlangıcında çocuklar, silahlı çatışma süreçlerinde yaşadıklarına benzer bir eve kapanma süreci yaşadıkları ve bu nedenle travmalarının tetiklenme ihtimaline karşı “telekonferans” yöntemiyle gerçekleştirdiğimiz atölyelerle çocuklarla uzaktan da olsa temasımızı devam ettirdik. Ancak pandeminin uzun sürmesi bir yanıyla pratik çalışmalarımızı azaltırken diğer yandan yıllardır yoğun çalışma temposu nedeniyle zaman ayıramadığımız kurumsal kapasitemizi geliştirmeye imkân tanıdı. Kurumsal kapasitemizi güçlendirmek ve ihtiyacımız olan tüm politika ve tutum belgelerimizi çevrimiçi çalışma sistemiyle yazmaya başladık. Ayrıca Çocukların Barış Algısı çalışmamızın raporunu yayımladıktan sonra, barış çalışmalarımız başka bir boyuta evirilmiş oldu.
Pandemi nedeniyle çocuk hakları akademimizi çevrimiçi oturumlar şeklinde düzenledik. Akademi çalışmasında kolaylaştırıcılar eşliğinde 15 katılımcı ile toplam 12 oturum gerçekleştirdik. Çocuk hakları uzmanı olarak mezun olan katılımcılar, dernekte gönüllü eğitmen olarak çalışmaya devam ediyor. Yine pandeminin henüz etkileri devam ediyorken iki önemli izleme çalışması gerçekleştirdik. Bunlardan ilki Suriçi’nde Çocukların Oyun Hakkının İzlenmesi raporu ve ikincisi ise Çocuk İşçiliği izleme çalışmalarıydı. Her ikisinin de hem çocuk hakları bağlamında katkıları hem de derneğin görünürlüğünü arttırdığını belirtmek gerekir.
Özetle sahadan hiç ayrılmamış olmak ve aynı zamanda sahanın ihtiyaç analizini paydaşlarımızla birlikte yapıyor olmak, çalışmaların hedef kitleye doğru bir şekilde aktarımını kolaylaştırdı. Dolayısıyla hemen hedef kitle açısından hem de insan ve mali kaynaklar açısından büyümenin doğru orantılı gerçekleştiğini belirtmek gerekir.
Yol uzun ve biz bu yolu her gün ilk gün ki heyecanla yürümeye devam ediyoruz.
Türkiye’de çocuk işçi sayısının 2 milyona ulaştığı ve her geçen gün arttığı biliniyor. Çocuk işçiliğiyle mücadele etmek amacıyla ulusal düzeyde geliştirilmiş bir strateji ya da politikası bulunuyor mu? Bu tür bir çalışmanın hayata geçirilmesi için hangi paydaşlar tarafından neler yapılması gerekiyor?
Çocuk işçiliği ile ilgili Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bünyesinde oluşturulan Çocuk İşçiliği ile Mücadele Ulusal Program (2017-2023) mevcuttur. Bu programa göre öncelikli hedef grupları “Sokakta Çalışma, Küçük ve Orta Ölçekli İşletmelerde Ağır ve Tehlikeli İşlerde Çalışma, Tarımda Aile İşleri Dışında, Ücret Karşılığı Gezici ve Geçici Tarım İşlerinde Çalışma” olarak belirlenmiştir. Ancak, denetim mekanizmalarının işletilmiyor olması ve/veya denetleniyor olsa bile caydırıcı yaptırımların uygulanmaması, gerekli önlemlerin alınmaması sorunun her geçen gün büyümesine neden oluyor.
Çocuk işçiliğiyle mücadele ederken yoksulluk meselesine, gelir dağılımındaki adaletsizliğe, işsizliğe vb. dair çözüm önerileri üretmemek bu mücadeleyi eksik ve yetersiz bırakır. Bu bağlamda;
- Çocukları ucuz işgücü olarak gören ve insan onuruna yakışmayan koşullarda çalıştırmada bir beis görmeyen işveren-sermaye kesimine yönelik aktif denetim mekanizmalarını kullanması için Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın aktif görev üstlenmesi,
- Haneler arası gelir eşitsizliğine dair sosyal destek programlarının geliştirilmesi, yoksullukla mücadele ve toplumsal kalkınma programlarının devlet tarafından ve/veya devlet desteğiyle hayata geçirilmesi,
- Çocukların korumasıyla ilgili kurumlar arası koordinasyonu sağlamak ile ilgili birincil yükümlülüğe sahip Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın önleyici politikaları sivil toplum kuruluşlarını (STK) da dahil edecek şekilde planlayıp hayata geçirmesi,
- Çalıştığı için okul terk etmek zorunda kalan, çocukların denetiminin ve takibinin yapılması aynı zamanda eğitim önündeki engellerin ortadan kaldırılması için ortak mücadele alanlarının yaratılması gerekiyor.
Sosyal devlet politikalarının yetersizliği çocuk işçiliğinin derinleşmesinde en önemli nedenlerden birisi olarak karşımıza çıkıyor. Bunun yanı sıra bu sorunun derinleşmesinde özel sektörün payı yadsınamayacak kadar önemlidir. Hem sorunun nedenleri hem de çözüm yolları ve yöntemleri oldukça açıktır. Çocuk işçiliği karşı aktif olarak mücadele eden yapılar yine hak alanında faaliyet yürüten STK’lar ve inisiyatifler olmalıdır.
Konu bağlamında, 21-22 Ocak 2023 tarihlerinde Diyarbakır’da 2 günlük çalıştay gerçekleştirdik. Çalıştay’da Çalıştırılan Çocukların Hakları ile Mücadele başlıklı dört ayrı atölye gerçekleştirdik. Çalıştay, Diyarbakır Barosu Çocuk Hakları Merkezi ve Diyarbakır’da çalışma yürüten çocuk derneklerinin katılımı ile gerçekleşti. Türkiye’de artan yoksulluk ve buna paralel artış gösteren çocuk işçiliğinin çocukların gelişimsel, zihinsel ve psikolojik etkileri üzerine tartışmalar yürütüldü. Akabinde çocuk işçiliği sorunsalında sorumluluk zinciri tanımlanarak ortak mücadele etmenin yol ve yöntemleri tartışıldı. Gerçekleştirdiğimiz çalıştayın önemli çıktılarından biri de kısa vadede çocuk işçiliğini görünür kılmak için stratejik davalama yapmak. Bunu yaparken hem hukuki açıdan mücadele etmeyi hem de buna karşı mücadeleyi güçlendirerek kamuoyu yaratmayı amaçlıyoruz.
Yakın zamanda oynanan Türkiye-İskoçya maçı için Diyarbakır’a gelen İskoç taraftar grubu Tartan Army, RUMUD’un dernek merkezini de ziyaret etti. Ziyaretin amacından ve yaşadığınız deneyimden bahsedebilir misiniz?
Bizim için çok güzel bir deneyim oldu. Her şeyden önce farklı etnik, dilsel, dinsel ve kültürel özelliklere sahip bir grubu karşılamak ve ortak paydalarda buluşabilmek çok anlamlı ve kıymetliydi. Bizim gibi geleneksel ve kültürel özelliklerini korumaya çalışan bir halkla karşılaşmak duygusal anlamda da iyi hissettirdi. İskoç taraftar grubu ilkesel olarak gittikleri her şehirde, o şehrin aktif ve iyi çalışma yürüten bir çocuk derneğine bağış yapıyor. Futbol maçı için geldikleri Diyarbakır’da, bizi yani Rengarenk Umutlar Derneğ’ini belirledikleri kriterlere uygun bularak bağış yapmak istemeleri bizleri gururlandırdı. Dernek merkezimizde ağırladığımız taraftar grubuyla bir araya geldik ve yaptıkları bağış ile ilgili neler yapabileceğimizi hep beraber konuştuk.
Turkey Mozaik Foundation finansmanıyla sağladığımız Şartlı Destek Fonu kapsamında Psiko-sosyal Destek Atölyeleri projesini hayata geçireceksiniz. Projenin amacından ve bu kapsamda gerçekleştirmeyi planladığınız faaliyetlerden bahseder misiniz?
Şartlı Destek Fonu kapsamında Diyarbakır’ın Sur ilçesinde yaşayan 8-16 yaş arası 60 çocuk ile psiko-sosyal destek atölyeleri düzenleyeceğiz. Planlanan bu atölyelerle çocukların duygu ve hafızalarının iyileştirilmesine katkı sağlaması hedefleniyor. Yine bu atölyeler aracılığıyla çocukların yaşam alanlarındaki kültürel çeşitliliği keşfetmeleri, sosyal çevrelerinde var olan farklı kültürleri tanımaları ve bunlara dair güven duygusunu geliştirmeleri hedefleniyor. Aynı zamanda atölyelerle; çocukların yaşamlarında karşılaşabilecekleri güçlüklere karşı güçlendirmek, bireysel ve toplumsal hafızayı görselleştirmek ve kayıt altına almak, bunu yapmak için kullanılan yöntemleri öğrenmek, çocukların duygularını keşfedebilecekleri ve bunu ifade edebilecekleri alanlar oluşturmak amaçlanıyor.
Bu kapsamda yaş grupları temel alarak aşağıdaki atölyeler yapacağız:
Sözlü Tarih Atölyesi
8-10 yaş arası çocuklar için düzenlenecek ve çocukların araştırmacı olacağı Sözlü Tarih atölyesinde; çocuklar, yaşlılardan ve aile büyüklerinden kültürel masalları ve unutulmaya yüz tutmuş sokak oyunları toplanacak. Çalışma sonunda toplanan masallar ve oyunlar kitaplaştırılacak.
İleri Dönüşüm Atölyesi
8-10 yaş arası çocuklar için düzenlenecek atölye ile çocuklar; ulaşabildikleri atık malzemelerini geri dönüştürerek oyuncak ve el sanatları çalışmaları yapacak. Bu çalışmanın sonunda üretilen malzemeler sergilenecek.
Müzik Atölyeleri
11-13 yaş grubunda bulunan çocuklar erbane ve ses eğitimi alacağı bu atölyede sonucunda Sur’da yaşamış 4 etnik grubun ana dillerinden oluşan şarkıların söylendiği bir koro ve ritim grubu oluşturulacak. Koro ve ritim grubu dönem sonunda sahne performansı sergileyecek.
Felsefe Atölyesi
Bu atölye ile 14-16 yaş aralığındaki çocukların savaş-barış, iyi-kötü, adalet-eşitlik, şiddetsizlik gibi kavramları tartıştıkları bir alan oluşturulacak. Bilginin değerini, kavramlar, sorunlar üzerine kafa yormanın önemini ve yöntemini ortaya koyabilmelerine; doğru düşünebilmenin yollarını bulabilmelerine olanak sağlanacak. Brigitte Labbé’nin kaleme aldığı Çıtır Çıtır Felsefe çizisi kaynak olarak kullanılacak.
Fotoğraf Atölyesi
14-16 yaş arası çocukların yer alacağı atölyede; Sur’un tarihi ve kültürel mirası araştırılacak, mekanları yerinde ziyaret edilecek ve fotoğraflanarak arşivlenecek. Çalışmanın sonunda çocukların belirledikleri tarihi bir mekânda Çocukların Gözünden Sur isimli fotoğraf sergisi yapılacak.
Son Yorumlar