Monthly Archives

Ağustos 2024

Fikir ve Sanat Atölyesi Derneği ile Afet Sonrası Dönemde Çocuk Hakları Temelli Psikososyal Destek Çalışması Projesi Hakkında Konuştuk

By | Yerel Güçlenmeye Destek Fonu

Fikir ve Sanat Atölyesi Derneği (FİSA) çocuk haklarının korunması ve hayata geçirilmesi amacıyla, çocuk ihmali ve istismarı, çocuk işçiliği, ayrımcılık, çocuk katılımı, çocuk ve göç, engellilik ve eğitim alanlarında proje ve programlar yürütüyor. Mayıs 2019’da FİSA bünyesinde kurulan Çocuk Hakları Merkezi ise Türkiye’de özellikle çocukların maruz kaldığı hak ihlallerinin görünür kılınmasına, bu ihlal alanlarıyla ilgili bütüncül ve hak temelli politikaların ve uygulamaların geliştirilmesine, bu süreçlere sivil toplumun ve çocukların katılımı ile müdahale becerilerinin güçlenmesine yönelik çalışmalar yürütüyor. Turkey Mozaik Foundation iş birliğiyle hayata geçirdiğimiz Yerel Güçlenmeye Destek Fonu kapsamında sağladığımız hibe desteğiyle Afet Sonrası Dönemde Çocuk Hakları Temelli Psikososyal Destek Çalışması projesini hayata geçiriyor. Adıyaman’da yürütülen proje kapsamında; yaşanan depremlerin çocuklar üzerinde yarattığı travmatik etkiyi en aza indirmek amacıyla çalışmalar yürütülüyor. Aynı zamanda deprem sonrası çocuklara yönelik yapılan çalışmaları, hizmetleri, politikaları ve hak ihlallerini çocuk hakları odaklı izleyerek, raporlaştıracak amacıyla faaliyetler gerçekleştiriyor.

Fikir ve Sanat Atölyesi Derneği ile gerçekleştirdiğimiz röportajda; derneğin çalışmaları, hibe kapsamında yürütülecek çalışmalar, afetler sonrası çocuklarla yapılacak çalışmalarda dikkat edilmesi konular ve derneğin gelecek dönem planları hakkında konuştuk.

Türkiye’de çocuk hakları alanında karşılaşılan zorluklar göz önüne aldığınızdan bahseder misiniz? FİSA olarak, bu sorunların çözümüne katkı sağlamak amacıyla ne tür çalışmalar yürütüyorsunuz?

Türkiye’de çocuk hakları alanında yaşanan sorunlar dünyada yaşanan küresel ve çoklu krizlerin yarattığı sorunlardan maalesef muaf değil, asla da dışında yer almıyor.

Çocuklar bir yandan küresel sorunların etkilerini yaşarken öte yandan da Türkiye’nin içinde bulunduğu sosyo-politik, ekonomik, kültürel süreçlerin etkileri ile değişen yaşam pratiklerinin yarattığı algıdan kaynaklı sorunlarla karşı karşıya kalıyor.

Bütüncül, demokratik, çocuğu politik bir aktör ve hak sahibi özne olarak gören, özgürlüklerine saygı duyulan ve her türlü kriz durumlarında onları önceleyecek “hak temelli bir çocuk politikasının” eksikliği ve önemi son dönemlerde daha çok anlam kazanıyor. Çünkü her geçen gün çocukların maruz kaldığı hak ihlalleri, yaşadıkları şiddet, yaşamak zorunda kaldıkları derin yoksulluk, ayrımcılığa maruz kalarak ötekileştirilmeleri, değersizlik ve yok sayılmaları çocukların hayatlarını olumsuz etkiliyor, ciddi hak kayıplarına yol açıyor. Birçok çocuk önlenebilir nedenlerden dolayı yaşamını kaybediyor, birçok çocuk temel haklarına ve ihtiyaçlarına erişmek konusunda engellerle karşılaşıyor ve çok sayıda çocuk mutlu ve gelişimsel özelliklerinin ihtiyaçlarının karşılanabildiği yaşamları maalesef sürdüremiyor. Kısaca Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu bu şekilde değerlendirebiliriz. Bu çerçevede FİSA Çocuk Hakları Merkezi (FİSA ÇHM) olarak bu zor koşullarda çocukların yaşadıkları hak ihlallerini tespit etmeye, önlemeye, görünür kılmaya ve çözüm önerilerine vesile olacak model üretmeye yönelik çalışmalarımıza devam ediyoruz. Özellikle çocuk haklarının ve hak temelli yaklaşımın temel algısını oluşturan “çocuğun katılım hakkını” hayata geçirmeye yönelik planlamalar ve uygulamaları hayata geçirmeye çalışıyoruz. Zor zamanlardan geçerken çocukların seslerinin duyurulmasının ve maruz kaldıkları güçsüzleştirme politikalarının ortadan kaldırmasının yolunun, çocukların birer özne olarak yaşamın her alanına doğrudan katılımlarını sağlamak olduğunu düşünüyoruz. Potansiyellerini ortaya çıkarmak ve deneyimlerini çoğaltmak temel yaklaşım olarak benimsenmesi gerekiyor.

Bu çerçevede özellikle kriz durumlarında, çocukların yaşadıkları travmaların altına çizmeden psikososyal destek süreçlerini işletmek oldukça önemli. Çocukların güçlenerek yaşamlarının kurucu dinamikleri olmaları sağlanmalıdır. Yaşadıkları krizin olumsuz etkilerinden çıkarak seslerini ve ihtiyaçlarını duyurmanın yaşamlarının hızlı bir şekilde normalleşmesine önemli bir katkı sağladığını görüyoruz.

FİSA ÇHM olarak özellikle travmanın altını çizmeden sanat ve medya çalışmaları aracılığıyla psikososyal destek çalışmaları yapmaya; bunu çocuklarla beraber planlama, uygulama ve değerlendirmeye olanak yaratacak modeller geliştirerek sürdürülebilir olmasını sağlamaya çalışıyoruz. Bunun yanı sıra krizin yarattığı etkilerin düzenli izlenmesine ve raporlanmasına dair çalışmaların sıklıkla yetersiz olduğunu söyleyebiliriz. Bu nedenle yereldeki STK’lar, kişi ve kurumlarla birlikte yaşanan hak ihlallerinin izlenmesi ve raporlanması bu süreç içerisinde oldukça önemli.

Yerel Güçlenmeye Destek Fonu kapsamında sağladığımız hibe desteğiyle Afet Sonrası Dönemde Çocuk Hakları Temelli Psikososyal Destek Çalışması projesini hayata geçiriyorsunuz. Projenin amacından ve yürüttüğünüz faaliyetlerden bahseder misiniz?

Saha çalışmasından önce yaptığımız tespitlerin ve öngörülerimizin ne kadar gerçek olduğunu uygulamalar sırasında görmüş olduk. Bu denli büyük bir afetin ardından çocukların seslerinin duyulmasının ihmal edileceğini, çok sayıda çocuğun temel hakları dahil olmak üzere haklarına erişme konusunda engelle karşılaşacağını, çocukların şiddet ve kötü muameleye maruz kalacağını tahmin ediyorduk. Gelinen aşamada bu konularda bazı iyileştirmeler gerçekleşmiş olsa da bunun yeterli olmadığını söyleyebiliriz. FİSA ÇHM olarak karşılaşacağımız tablonun bu olduğunu bilerek sahaya giderken hak temelli ve çocuk odaklı bir programın çocuklara çok iyi geleceğini bilerek gittik ve gerçekten de öyle oldu. Sahadaki en büyük etkilerimizden birisi, temas ettiğimiz yetişkinlerde ve kurumlarda çocuk algısında yarattığımız değişim oldu. Çalışmalarımızın her aşamasında çocukları merkeze alan ve katılımlarını sağlayan bir yaklaşım benimsedik. Başlangıçta bu yaklaşım yerel düzeyde tam olarak anlaşılmasa da zamanla çocuklardaki olumlu değişime tanık oldukça bunun neye hizmet ettiğini kavradılar. Tabii ki, yaptığımız tek şey çocuklar üzerinden değişim sağlamak değildi; aynı zamanda yerelde çocuklarla temas eden ve erişebileceğimiz tüm kişi ve kurumlara çocukları, çocuk haklarını, çocukların insan olduklarını ve neden onların seslerini duyurmaya ihtiyaç olduğunu anlatmamız oldu.

Günün sonunda dönüp geçen bir yıla bakınca hiç tanımadığımız bir ilde geniş bir ağa sahip olduk ve bu ağı hep çocukların desteklenmesi için kullanmaya çalıştık. Küçük bir ekip olarak büyük insani yardım örgütleri gibi belki binlerce çocuğa ulaşmadık ama eriştiğimiz çocuklarla derinlemesine temas kurma ve çalışma şansına sahip olduk. Ekibimizin küçük olmasından kaynaklı eksikliğimizi yereldeki örgütleri de işin içine dahil ederek, ekipten olmayan ama gönüllü çalışmalar yürütme konusunda istekli olan uzmanları sahaya getirerek kapatmaya çalıştık.

Diğer birçok STK’dan farklı olarak çocuklara yönelik destek çalışmalarının yanı sıra Adıyaman’da çocuk haklarının izlenmesi ve raporlanmasına yönelik de çalışarak hak ihlallerinin görünür olmasını sağladık. Hak ihlallerine yönelik çalışmalarımıza diğer örgütleri ve yereldeki demokratik kitle örgütlerini de dahil ederek kurumların gündemlerine çocuk haklarını almalarına vesile olduk.

Yaptığımız tüm çalışmalar, bu çalışmaların çıktıları, kriz ne kadar büyük olursa olsun çocuklarla çalışırken hak temelli bir yaklaşımın mümkün olabileceğine dair inancımızın devam etmesini sağladı.

Afet dönemlerinde birçok kuruluş ve kurum, çocuklarla çalışma konusunda istekli olsa da bu süreç bazen tartışmalara yol açabiliyor. Sizce afet sonrası çocuklarla yapılacak çalışmalarda hangi etik ve profesyonel yaklaşımlara öncelik verilmelidir? Bu konuda doğru bir yol izlemek için nasıl bir desteğe ihtiyaç duyulmaktadır?

Hem afet döneminde hem de afet dışı dönemlerde sivil örgütlenmelerin çocuklara yönelik çalışma motivasyonlarının hep daha yüksek olduğuna sahada şahit olduk. Söz konusu afet olunca ve afetlerden en çok etkilenen gruplar arasında çocuklar bulununca bu motivasyonun daha da arttığını görebiliyoruz. Çocuklarla çalışma yapmadan önce hatta planlamadan önce üzerinde ciddiyetle durulması gereken hususlar var: Öncelikli söz konusu çalışmanın neden yapılmak istendiği başlamadan önce sorulması gereken bir etik sorudur. Bu sorunun cevabının mutlaka çocuğa veya çocuklara fayda sağlamak olması gerekiyor, ancak zaman zaman yapılan çalışmaların temel amacının çocuklara değil kurumlara fayda sağlamak olduğuna şahitlik ediyoruz. Bu türden kurum ve kuruluşların çocukların bulunduğu bir sahada çalışma yürütecek olması çocuklara fayda sağlamayacağı gibi zarar verme olasılığı da bulunuyor. Amacın fayda sağlamak olduğu bir durum da bir kuruluşun veya kurumun çocuklarla çalışabilmesi açısından yeterli değildir. Çocuğa temas edecek, hele de afet gibi bir durum sonrası kırılganlığı ve zarar görebilirliği artmış olan çocuklara temas edecek kuruluşların/kurumların çocuk algılarının hak temelli olması, çocukların değişen kapasiteleri ve gelişim evreleri konusunda uzmanlığının olması, çocukla eşitler arası ilişki kurabilecek bir dünya görüşünün olması, çocuğu hak sahibi bir özne olarak görüyor olmasını bekleriz. Bu beklentiler Türkiye’deki kurum ve örgütler üzerinden düşünüldüğünde tabii ki gerçekçi bir durum yansıtmıyor.

Çocuğun kendisinden çıkalım ve çocukla çalışmaya ekolojik sistem teorisi üzerinden bakalım. Bir çocukla çalışmak demek onun ebeveyneler ile, öğretmenleri ile, çocuğa hizmet sunan yerel veya merkezi otoriteler ile, arkadaşları yani kısaca çocuğu çevreleyen mikrodan makroya sistemin tüm öğeleri ile çalışmak demektir. Türkiye’deki kurumların ve örgütlerin bu konudaki kapasiteleri halen zayıf olmakla birlikte kendisini çocuklarla çalışma konusunda güçlendirmiş pek çok örgütün olduğunu da biliyoruz ki bu da umut verici.

Biz de FİSA ÇHM olarak yaşanan bu krizin hem kendi hacminin büyüklüğü hem de yukarda saydığımız sorun alanlarından kaynaklı zaman zaman zorlanmalar yaşadık. Yapmak istediğimiz çalışmaların hayata geçmesi için alanda olmak, alanı izlemek ve süreci özneleriyle birlikte kurgulamak gerektiğini gördük. Ve bu sürecin çocuk haklarına ilişkin deneyim ve bilgi edinmemiz açısından oldukça öğretici olduğunu söyleyebiliriz. Yaklaşık 14 aydır alanda olan bir kuruluş olarak bazı şeylerin standart bir şekilde akut iyileştirmeler olarak uygulanmasının önemini gördük. Bunun yanı sıra krize özgü olarak, yerelin özelliklerine, nüfusa ve çocuk topluluğuna özgü yeni yaklaşımlar ve gereklilikleri gözlemledik.

En temel yaklaşımın hak ihlallerinin tespiti ve ortadan kaldırılması için çocuk hakları temelli bir yaklaşımın benimsenmesi olduğunu gördük. Bunun yanı sıra örgütlerin gözden kaçırmaması gereken ve kapasiteleri ölçüsünde hayata geçirmeleri gereken unsurlar şöyle sıralanabilir:

  • Bu süreçte krizin özneleriyle dayanışma içinde olmak ve programları beraber kurgulamak (çocuklar, ebeveynler, öğretmenler vb.)
  • Yerel ve merkezi iş birliklerine açık olmak,
  • Süreci farklı disiplinlerden uzmanlarla birlikte kurgulamak,
  • Sürece mutlaka yerel ve merkezi gönüllü ekibini dahil etmek ve gönüllü ekipleri güçlendirmek.
  • Travmanın altını çizmeden yeniden güçlendirmeye yönelik psikososyal destek mekanizmaları kurmak,
  • Yerel sistemde hala işleyen mekanizma var ise ihtiyaca göre yenileyebilmek ve mekanizmayı alanda bulunan her aktör için erişilebilir kılmak.
  • Yerelin ihtiyaçlarını yerinde ve özneleriyle birlikte belirlemek,
  • Tüm sürece yerel örgütlenmeleri dahil etmek ve katılımcı, kapsayan bir yönetişimle dayanışma ağları kurmak,
  • Yapılan çalışmaların ve verilen desteklerin kalıcılığını ve yerelden sürdürülebilir olmasına sağlamak,
  • STK, sendika, yerel özgülenmeler, belediyeler ve kamu idaresiyle iş birlikleri ve dayanışma olanakları kurmak.

FİSA Çocuk Hakları Merkezi’nin gelecek dönemde yapmayı planladığı çalışmalardan ve önceliklerinden bahseder misiniz? Sağladığımız hibe desteği gelecekteki hedef ve projelerinizi nasıl etkiledi?

FİSA Çocuk Hakları Merkezi olarak çocuk haklarının korunması ve geliştirilmesi yönündeki çalışmalarımıza devam edeceğiz. Önümüzdeki dönemde de ne yazık ki kriz durumları ve ihlallerin devam edeceğini öngörüyoruz. Bu nedenle çocukların yaşadıkları hak ihlallerini görünür kılmak için izleme ve raporlama yapmaya ve kamuoyu ile paylaşmaya devam edeceğiz.

Yine çocuk işçiliğinin önlenmesiyle ilgili çalışmalarımız devam edeceğiz. Bu dönem özellikle çocuk işçilerle görüşmek istiyoruz ve bu süreci olanlarla birlikte değerlendirmeye yönelik çalışmalar yapmayı hedefliyoruz.

Adıyaman merkezde 15 aydır devam ettirdiğimiz çalışmaları bir yıl daha sürdürmeye yönelik planlamalar yapıyoruz. Yeni dönemde sanat ve medya çalışmalarıyla yaptığımız psikososyal destek programlarını geliştirirken daha fazla sayıda çocuğa ulaşmayı hedefliyoruz. Çocukların seslerini duyurmak üzere çocukların ürettiği blok, bülten, kitap, video müzik üretimlerini yaygınlaştırmak ve görünür kılmak istiyoruz. Hukuk yoluyla savunuculuk çalışmalarımız, yani dava takipleri ve stratejik davalamalar sürecine devam ediyoruz.

Özellikle yaşam hakkı, eğitim hakkı ve çocukların örgütlenmesine odaklanmış durumdayız. Çocuklarla daha çok bir araya gelmek, onlarla birlikte olan biteni anlamak istiyoruz. Bu konuda da düzenli bir araya gelişleri kurgulamaya çalışıyoruz.

Çocuk hakları alanında yapılan çalışmaların farklı bağışçılar tarafından desteklenmesi sizce neden önemli? Yerel Güçlenmeye Destek Fonu’nu destekleyen bağışçılarımızla paylaşmak istediğiniz bir mesajınız var mı?

Çalışmaların farklı bağışçılar tarafından desteklenmesi çocukların ve çocuk hakları hareketinin güçlenmesini sağlayacaktır. Çocukların hak ve özgürlüklerine erişmeleri açından önemli bir güç yaratacağını; çocuk hakları meselesine dair farkındalığın artmasını ve değişim için hareket gücü sağlayabileceğini söyleyebiliriz.

Sivil Toplum için Destek Vakfı ve Turkey Mozaik Foundation, bizim için her zaman diğer bağışçılardan farklı bir yerde duruyor. Bunun en önemli nedeni, bizimle alan-veren ilişkisi kurmak yerine, hak sahiplerinin güçlenmesi için yan yana gelen ekip arkadaşları gibi bir ilişki kurmaları. Bu, bağışçı ile uygulayıcının aynı amaç için bir araya gelen bir ekibin üyeleri gibi hissedebildiği ender ilişkilerden biri. Bu nedenle, bağışçılarımıza çalışmalarımıza duydukları güven ve kurdukları dayanışma için çok teşekkür ediyoruz. Bundan sonra da çocukların yaşamlarında değişime yol açabilecek ve onların mutlu bir yaşam sürmelerini sağlayacak çalışmalarımıza devam edeceğimizi söyleyebiliriz.

Gelecek için Dayanışma Fonu’nun 2024 Dönemi Tanıtım Toplantısına Davetlisiniz

By | Gelecek için Dayanışma Fonu

6 Şubat’ta Kahramanmaraş’ta meydana gelen ve çevre illeri de şiddetli bir şekilde etkileyen depremlerin ardından, depremlerden etkilenen ergenlerin ve gençlerin iyi olma haline katkıda bulunan sivil toplum kuruluşlarının projelerini desteklemek amacıyla Vakfımız koordinasyonunda, Paribu iş birliğiyle hayata geçirdiğimiz Gelecek için Dayanışma Fonu’nun 21 Ağustos Çarşamba günü, 14.00 – 16.00 saatleri arasında gerçekleşecek çevrimiçi tanıtım toplantısına davetlisiniz. 

Tanıtım toplantısında fonun öncelikleri, başvuru koşulları ve değerlendirme kriterleri gibi konularda bilgi paylaşımının yanı sıra katılımcıların fon ve başvuru süreci hakkındaki sorularına yanıt verilecek bir soru-cevap oturumu da düzenlenecektir.

Toplantıya katılmak isteyenlerin kayıt formunu doldurmasını rica ederiz. Toplantının katılım bağlantısı yalnızca kayıt yaptıran kişilere e-posta yoluyla iletilecektir.

 

Turquoise Coast Environment Fund- Turkey’in 2024 Döneminde Desteklenecek STK’lar Belirlendi

By | Turquoise Coast Environment Fund

The Turquoise Coast Environment Fund – Turkey (TCEF) hibe programı, kara ve denizle bağlantılı adalar, kıyısal bölgeler ve sulak alanlar da dahil olmak üzere, Türkiye’nin güney ve batı kıyı bölgelerinde; doğa, biyoçeşitlilik, deniz ve kıyı koruma konularında aktif olarak faaliyet yürüten sivil toplum kuruluşlarının (STK) çalışmalarını finansal olarak desteklemek amacıyla Vakfımız koordinasyonda hayata geçiriliyor. Fonun bu döneminde Doğu Akdeniz Araştırma Derneği’ne, Hukuk, Doğa ve Toplum Vakfı’na, Sucul Yaşam Derneği’ne ve Yolda Derneği’ne toplam 1.786.000 TL hibe desteği sağlayacağız. 

Desteklenen STK’lar ve çalışmaları ile ilgili ayrıntılı bilgileri aşağıda görebilirsiniz:

Doğu Akdeniz Araştırma Derneği, (Yangın ve İklime Dirençli Adalar: Bozcaada ve Gökçeada Projesi, 441.000 TL), Antalya
Doğu Akdeniz Araştırma Derneği, biyolojik çeşitliliğin korunması, ekolojik sorunlara çözümler geliştirilmesi ve ekolojik ilkelerle şekillenmiş yaşamın yaygınlaştırılması amacıyla çalışmalarını yürütüyor. Hibe desteğimizle Yangın ve İklim Dirençli Adalar: Bozcaada ve Gökçeada projesini hayata geçirecek olan dernek; proje kapsamında Bozcaada ve Gökçeada’da bitki ve vejetasyon yapıları sınıflandırıp, haritalandıracak. Aynı zamanda bu yapıların iklim krizi ve yangınlara karşı kapasitesini belirleyerek, adaların ekosistemlerinin korunması ve restorasyonu için doğa temelli çözüm önerileri geliştirecek. 

Hukuk, Doğa ve Toplum Vakfı (HUDOTO), (Deniz ve Kıyıların Korunması Konusunda Kilit Paydaşların Hukuki  Kapasitesinin Güçlendirilmesi Projesi, 450.000 TL), İzmir
HUDOTO doğa, çevre ve insan haklarının korunması; ekolojik, sürdürülebilir ekonomi ve kalkınmanın uygulanması ve geliştirilmesi amacıyla çalışmalarını yürütüyor. Hibe desteğimizle Deniz ve Kıyıların Korunması Konusunda Kilit Paydaşların Hukuki Kapasitesinin Güçlendirilmesi projesini hayata geçirecek olan HUDOTO; proje kapsamında deniz ve kıyı alanlarının korunmasına ilişkin yasal çerçeve hakkında sivil toplum kuruluşları (STK), avukatlar, savunucular, sahil güvenlik memurları gibi kilit paydaşların kapasitelerini güçlendirmek amacıyla Balıkesir, İzmir ve Muğla’da çevrimiçi ve yüz yüze eğitimler düzenleyecek. 

Sucul Yaşam Derneği, (Muğla’da Doğa Koruyan Bir Jenerasyon Projesi, 445.000 TL), Muğla
Sucul Yaşam Derneği, sucul ekosistem araştırmalarına, sucul yaşam/balıkçılık eğitimi ile toplumun bilinçlendirilmesine ve sucul çevre ile kıyı zonu’nun korunmasına yönelik çalışmalar yürütüyor. Hibe desteğimizle Muğla’da Doğa Koruyan Bir Jenerasyon projesini hayata geçirecek olan dernek; proje kapsamında oluşturacağı Yaban Hayatı İzleme ve Doğa Koruma Eğitim Modülü ile Muğla’nın beş farklı bölgesinde yaşayan 750 gence yönelik doğa koruma ve yaban hayatı izleme eğitimleri verecek. Projenin görünürlüğünün artırılması ve sürdürülebilirliğinin sağlanması hedefiyle; yapılan eğitim ve etkinliklerden derlenen tanıtım videosu hazırlanacak. 

Yolda Derneği(Denizler ve Toplumlar Arasında Köprü Kurmak: Saros Körfezi Koruma ve Restorasyon Planlama Projesi, 450.000 TL), Ankara
Yolda Derneği (Yolda Girişimi), biyolojik çeşitliliğin korunmak ve iklim değişikliğiyle mücadeleye katkı sunmak amacıyla çalışmalarını yürütüyor. Dernek aynı zamanda göçebe hayvancılık başta olmak üzere geleneksel üretim biçimlerine odaklanıyor. Hibe desteğimizle Denizler ve Toplumlar Arasında Köprü Kurmak: Saros Körfezi Koruma ve Restorasyon Planlama projesini hayata geçirecek olan Yolda Derneği; proje kapsamında Saros Körfezi Özel Çevre Koruma Bölgesi’ndeki ve çevresindeki deniz alanları için Koruma ve Restorasyon Eylem Planı geliştirecektir. Bu amaçla, dernek; küçük ölçekli balıkçılık kooperatifleri, sivil toplum kuruluşları, üniversiteler, karar vericiler, Birleşmiş Milletler temsilcileri, bağışçılar, özel sektör ve diğer ilgili paydaşların katılımıyla bir çalıştay düzenleyecektir. Çalıştayda, Eylem Planı’nın kapsamı ve vizyonu belirlenerek, kısa, orta ve uzun vadeli hedefler ile göstergeler oluşturulacaktır. Ayrıca, ekolojik, kültürel ve sosyo-ekonomik hedeflerin ve amaçların birbirine nasıl bağlanacağı üzerinde durularak, bütüncül bir yaklaşım benimsenecektir. 

 

Gelecek için Dayanışma Fonu’nun 2024 Dönemi Başvuruları Açıldı

By | Gelecek için Dayanışma Fonu

6 Şubat’ta Kahramanmaraş’ta meydana gelen ve çevre illeri de şiddetli bir şekilde etkileyen depremlerin ardından, depremlerden etkilenen ergenlerin ve gençlerin iyi olma haline katkıda bulunan sivil toplum kuruluşlarının (STK) projelerini desteklemek amacıyla Vakfımız koordinasyonunda, Paribu iş birliğiyle hayata geçirilen Gelecek için Dayanışma Fonu’nun 2024 dönemi başvuruları açıldı.  

Fonun bu dönemine yapılan başvuruların odağında, depremlerden etkilenen ergenlerin ve gençlerin iyi olma halini desteklemeye yönelik aşağıda yer alan yaklaşımlardan en az bir tanesinin yer alması beklenir:

  • Eğitim hakkına erişimin artırılması ve okul terkinin önlenmesi, 
  • Gençlerin istihdama katılımının desteklenmesi, 
  • Sağlık hizmetlerine erişimin iyileştirilmesi, 
  • Güvenli barınma imkanlarına ulaşımın sağlanması, 
  • Kültür-sanat faaliyetlerine katılımın artırılması, 
  • Spor faaliyetlerine erişimin kolaylaştırılması,
  • Sosyal hayata katılımın güçlendirilmesi. 

Aşağıdaki başvuru kriterlerine uyan ve tüzel kişiliğe sahip kuruluşlar hibe programına başvurabilirler:

  • Türkiye’de kurulmuş dernekler, vakıflar, ​​kâr amacı gütmeyen kooperatifler ve diğer kâr amacı gütmeyen kuruluşlar,
  • Proje faaliyetlerinin çıkıtları ile doğrudan ergenleri ve gençleri hedefleyen kuruluşlar
  • İlgili alanda deneyim, kurumsal kapasite ve vizyona sahip kuruluşlar,
  • Fon kapsamında karşılıklı belirlenecek ihtiyaç alanları üzerinden kapasite güçlendirme çalışmalarına katılmayı taahhüt eden kuruluşlar

Gelecek için Dayanışma Fonu’nun 2024 dönemi kapsamında STK’lara dağıtılacak hibenin toplam tutarı 2.400.000 TL’dir. Başvuru yapan STK, hibe programından en fazla 600.000 TL talep edebilir.

Fona başvurmak isteyen kuruluşların başvuru formunu eksiksiz şekilde doldurarak 12 Eylül Perşembe günü saat 18.00’e kadar göndermeleri gerekir.

Gelecek için Dayanışma Fonu hakkında detaylı bilgilere (başvuru koşulları, değerlendirme kriterleri ve fon takvimi) ve başvuru formuna buradan ulaşabilirsiniz.

Her Yaşta Fonu’nun 2024 Dönemi Tanıtım Toplantısına Davetlisiniz

By | Her Yaşta Fonu

Yaşlılık ve yaşlanma alanlarıyla kadın, sağlık, eğitim gibi bu alanı çevreleyen konularda faaliyet yürüten sivil toplum kuruluşlarının (STK) projelerini desteklemek ve paydaşlarla işbirliklerinin güçlenmesine katkı sağlamak amacıyla AgeSA Hayat ve Emeklilik işbirliği ve mali desteğiyle hayata geçirdiğimiz Her Yaşta Fonu’nun 2024 döneminin 14 Ağustos Çarşamba günü saat 14:00 – 16:00 saatleri arasında gerçekleşecek olan çevrimiçi tanıtım toplantısına davetlisiniz.

Tanıtım toplantısında fonun öncelikleri, başvuru koşulları ve değerlendirme kriterleri gibi konularda bilgi paylaşımının yanı sıra katılımcıların fon ve başvuru süreci hakkındaki sorularına yanıt verilecek bir soru-cevap oturumu da düzenlenecektir.

Toplantıya katılmak isteyenlerin kayıt formunu doldurmasını rica ederiz. Toplantının katılım bağlantısı yalnızca kayıt yaptıran kişilere e-posta yoluyla iletilecektir.

Her Yaşta Fonu’nun 2024 Dönemi Başvuruları Açıldı

By | Her Yaşta Fonu

Yaşlılık ve yaşlanma alanlarıyla kadın, sağlık, eğitim gibi bu alanı çevreleyen konularda faaliyet yürüten sivil toplum kuruluşlarının (STK) projelerini desteklemek ve paydaşlarla işbirliklerinin güçlenmesine katkı sağlamak amacıyla AgeSA Hayat ve Emeklilik işbirliği ve mali desteğiyle hayata geçirdiğimiz Her Yaşta Fonu’nun 2024 dönemini başvuruları açıldı. 

Yaşlanma Alanında Ortaklıklar ve Ağlar temasıyla kurguladığımız fonun bu döneminde, STK’ların yaşlılık alanındaki çalışmalarının güçlenmesine ve STK’lar, kamu kurumları, yerel yönetimler gibi farklı paydaşlarla işbirliği modelleri geliştirmelerine katkı sağlamayı hedefliyoruz. Bu doğrultuda fona başvuracak kuruluşların en az bir eş başvuran ile ortak başvuru yapması bekleniyor. Eş başvuru sahibinin projenin tasarlanması, uygulanması ve raporlanması süreçlerinde ortak sorumluluk alması bekleniyor.

Öncelikli Proje Konuları:

Fonun bu döneminde aşağıdaki unsurlara sahip projeler önceliklendirilecektir: 

  • Eş Başvuran Katkısı: Ayni destek seviyesine sahip bir ortaklıktan ziyade eş başvuranın proje tasarımı, uygulaması ve raporlanması gibi tüm süreçlerde ortak sorumluluk alması beklenir.  
  • Kesişimsellik: Yaşlanma alanı ile farklı alanlardaki uzmanlık ve deneyimleri birleştiren proje fikirlerine öncelik verilecektir.

Yapılan başvuruların odağında, yaşlılık ve yaşlanma alanlarını desteklemeye yönelik aşağıda yer alan yaklaşımlardan en az bir tanesinin yer alması beklenir:

  • Hizmetlere erişim çerçevesinde teknoloji, finans, vb. alanlarda üretilen ürün ve hizmetlerden eşit yurttaşlık temelinde yararlanılmasını sağlamaya yönelik savunuculuk, işbirliği ve uygulama projeleri,
  • Yaşlıların günlük hayatta karşılaştığı izolasyon, ayrımcılık ve istihdam gibi temel konularda yaşanılan problemlerin çözümlerini teşvik eden, uygulayan ve model haline getirme potansiyeli bulunan çalışmalar,
  • Yaşlılara ve yaşlılığa dair ayrımcı yaklaşımları değiştirmeyi hedefleyen çalışmalar ve kampanyalar,
  • Yaşlılara yönelik oluşturulan dil temelli ayrımcılıkla mücadele eden projeler,
  • Sivil toplum, özel sektör, kamu kurumları ve yerel yönetimlerin işbirliği kapsamında kurumların yaşlıların lehine ortak ve kalıcı çözümler üretmelerini destekleyen faaliyetler,
  • Kamusal hayata katılımı geliştirme temelinde yaşlıları güçlendiren projeler,
  • Yaşlılık alanıyla sivil toplumun toplumsal cinsiyet eşitliği, insan hakları, engellilik, gençlik gibi diğer alanlarının diyaloğunu ve iş birliğini sağlayarak sivil alan paydaşlarının arasındaki sinerjiyi geliştirme ve yaşlılık alanını genişletme perspektifiyle uygulanan diyalog ve işbirliği projeleri,
  • Yaş dostu şehirler başta olmak üzere yaşlılarla yaşam alanlarının bağını güçlendirme odaklı çalışmalar,
  • Daha iyi yaşlanma konusunu gündem haline getirecek, başta üst orta yaş grubu (ve onların kadınlar, engelliler gibi alt kırılımında yer alan gruplar) olmak üzere toplumun diğer kesimlerinin yaşlılığa hazırlanmasını ve yaşlanma perspektifini desteklemeye yönelik çalışmalar,
  • Yaşlı yoksulluğu konusuna odaklanan çalışmalar,
  • Türkiye’deki yaşlı haklarını geliştirici politikaların ve yasal altyapının oluşması ve gelişmesine yönelik yapılacak savunuculuk faaliyetleri.

Başvuru Kriterleri:

Aşağıdaki başvuru kriterlerine uyan ve tüzel kişiliğe sahip kuruluşlar hibe programına başvurabilirler:

  • Türkiye’de kurulmuş dernekler, vakıflar, kooperatifler ve diğer kâr amacı gütmeyen kuruluşlar,
  • En az bir senedir sahada aktif olarak çalışan kuruluşlar,
  • Yaşlılık alanında çalışmalar yapan ya da toplumsal cinsiyet, sağlık, engellilik, eğitim gibi alanlarda biriktirmiş olduğu tecrübeyi çalıştığı hedef kitle nezdinde yaşlılarla genişletmeyi hedefleyen kuruluşlar,
  • 2022 yılı gelirleri 4.000 TL – 4.000.000 TL arasında olan kuruluşlar (2023 yılı ve sonrasında kurulan kuruluşlar için bir bütçe kısıtı bulunmamaktadır.)
  • İlgili alanda deneyim, kurumsal kapasite ve vizyona sahip kuruluşlar,
  • Başvuran kuruluşların en az bir eş başvuran ile ortak başvuru yapması gerekmektedir.

Her Yaşta Fonu’nun 2024 dönemi kapsamında STK’lara dağıtılacak hibenin toplam tutarı 1.250.000 TL’dir. Başvuru yapan STK hibe programından en fazla 1.250.000 TL talep edebilir.

Fona başvurmak isteyen kuruluşların başvuru formunu eksiksiz şekilde doldurarak 13 Eylül 2024 Cuma günü saat 18:00’a kadar göndermeleri gerekir.

Her Yaşta Fonu hakkında detaylı bilgilere (başvuru koşulları, değerlendirme kriterleri ve fon takvimi) ve başvuru formuna buradan ulaşabilirsiniz. 

Yüksek Öğrenimde Rehberliği Tanıtma ve Rehber Yetiştirme Vakfı ile Afet Sonrası Yaşlılık Çalışmaları Projesini Hakkında Konuştuk

By | Her Yaşta Fonu

Yüksek Öğrenimde Rehberliği Tanıtma ve Rehber Yetiştirme Vakfı (Yöret Vakfı) toplumun her kesimine yönelik eğitim ve hizmet projeleri hayata geçiren Yöret, toplumun yaşam kalitesini artırmak amacıyla çalışmalarını yürütüyor.  AgeSA Hayat ve Emeklilik işbirliği ve mali desteğiyle hayata geçirdiğimiz Her Yaşta Fonu’nun 2023 döneminde hibe desteği sağladığımız Yöret Vakfı, Yarenlik Yolu Platformu ortaklığında Afet Sonrası Yaşlılık Çalışmaları projesini hayata geçirdi. Proje kapsamında afetlerden etkilenen yaşlıların iyi olma halini desteklemek ve yaşanacak afetlerde yaşlılara yönelik hizmetlerde kullanılabilecek Afet ve Sonrası Yaşlılık kılavuzunu hazırlandı. 

Yöret Vakfı ve Yarenlik Yolu Platformu ile gerçekleştirdiğimiz röportajda; proje kapsamında yürütülen çalışmalar, afetler sonrası yaşlılara yönelik psikososyal desteklerin önemi, hazırladıkları kılavuzun alana sağladığı katkılar ve gelecek dönem planları hakkında konuştuk. 

Yöret Vakfı olarak, toplumun her kesimine yönelik eğitim ve hizmet projeleri yürütüyorsunuz. Çalışma alanınızın mevcut durumu hakkında neler söylersiniz ve burada nasıl bir boşluğu dolduruyorsunuz? 

1972 yılında kurulan Yöret Vakfı, o tarihten bu yana gençlere, çocuklara ve topluma katkı sağlamak amacıyla çeşitli projeler düzenliyor. Yarenlik Yolu Platformu ile birlikte, toplumun her kesimine yönelik eğitim ve hizmet projelerini harekete geçirerek çalışmalarını sürdürüyor. Üniversite gençlerine, çocuklarla çalışan eğitimciler ve uzmanlara, topluma katkı sağlamak amacını güdüyor, farkındalık kazandırmayı ve fark yaratarak sonuç elde etmeyi hedefliyor. Çocuk hakları, gençlik kapasitesini güçlendirme, kuşaklar arası iletişim gibi konularda farkındalık artırıcı çalışmalar yapılıyor. Bunun yanı sıra, barışçıl iletişim atölyeleri ve çocuklarla oynanan Vurma! Konuş. kutu oyunu gibi etkinliklerle toplumda sağlıklı iletişimi teşvik eden çalışmalar yürütüyoruz. Kendi Projeni Kendin Yap programı ile gençlerin kendi projelerini hayata geçirmeleri ve afet sonrası güçlendirme projeleri de vakfın öncelikleri arasında bulunuyor. Yarenlik Yolu Platformu ise yaşlıların iyi yaşlanmasını sağlamak ve yaş ayrımcılığına karşı mücadele etmek için çeşitli projeler yürütüyoruz. Bu projeler arasında gündüzlü yaşlı evlerinin açılması, afet sonrası yaşlı çalışmaları ve dijital okuryazarlık gibi konular yer alıyor.

Her Yaşta  Fonu kapsamında sağladığımız hibe desteğiyle Afet Sonrası Yaşlılık Çalışmaları (AFYAŞ) projesini hayata geçiriyorsunuz. Projenin amacından ve yürüttüğünüz faaliyetlerden bahseder misiniz?

Projemiz, Şubat 2023 Kahramanmaraş depremlerinden etkilenen 65 yaş üstü bireylerin ihtiyaçlarını tespit ederek, sağlık, sosyal ve psikolojik destek meslek elemanlarını bilgilendirerek ve “destek verene destek” anlayışı ile geliştirilmiş yönergelerle depremden etkilenen yaşlı yetişkinlere ve bundan sonraki afetlerde zarar görecek yaşlılara yönelik hizmetlerde rehberlik sağlamak amacıyla hayata geçirildi. AFYAŞ projesi, bölgede yaşlı yetişkinlere hizmet veren profesyonellerinin gereksinimlerine kulak vererek, afet bölgesinde destek sağlamak ve birlikte güçlenmek amacıyla uygulandı. Proje kapsamında yapılan saha çalışmaları ve odak grup çalışmaları, yaşlı yetişkinlerin yaşadıkları zorlukları ve ihtiyaçlarını belirlemeyi hedefledik. AFYAŞ projesinin yürütücüsü Uzman Psikoterapist Refika Yazgaç liderliğindeki eğitim programı, afet bölgesinde yaşayan ve depremlerden etkilenen yaşlıların ihtiyaçlarını belirlemek için yapılan saha çalışmasıyla başladı. Alan profesyonellerine yönelik eğitim programı ve süpervizyon süreciyle devam etti. Eğitim programı ve süpervizyon toplantıları, katılımcıların deprem döneminde yaşlılarla çalışmaya dair yaklaşım ve yöntemlerini geliştirmeyi amaçladı. Ayrıca, Hatay depremi birinci yıl anma etkinlikleri kapsamında uzman söyleşiler ve canlı yayınlar düzenlendi. 

Afet sonrası yaşlıların psikolojik destek ihtiyaçlarına yönelik ne tür bir strateji önerilebilir?

Bu proje ile deprem bölgesinde yaşayan yaşlı bireylerin biyopsikososyal ihtiyaçlarının belirlenmesi ve bu ihtiyaçların giderilmesine yönelik hazırlanacak eğitimlerle alanda çalışanların afetlerde yaşlılara yönelik hizmetleri planlamaları ve yürütmeleri böylece iyilik hallerinin artırılması hedefleniyor.

Son 30 yılda Türkiye nüfusu hızla yaşlanmakta olduğu ve afetlerin arttığı göz önüne alındığında tüm sağlık çalışanlarının;

  • Yaşlılık ve yaşlı bireylerle iletişim becerilerinin güçlenmesi gerektiği, 
  • Yaşlılarla çalışırken karşılaşılabilecekleri sorunlara çözüm bulma konusundaki becerilerinin gelişmesi,
  • Kendine yardım becerilerinin gelişmesi ve tükenmişlikle ilgili sorunlarının azalmasına yönelik kendine yardım konusunda bilgilenmeleri,
  • Yaşlılık konusunda bilgilerinin ve yaşlılık konusunda farkındalıklarının artırılması,
  • Yaşlılarla çalışmaya dair motivasyonlarının gelişmesi, aralarında dayanışma ve iş birliğinin desteklenmesi stratejileri öneriliyor.

Hazırlanan Afet ve Sonrası Yaşlılık kılavuzunun sivil toplum kuruluşlarına ve diğer paydaşlara yönelik kullanımı nasıl planlanıyor ve bu kılavuzun topluma sağlayacağı katkılar neler olabilir?

Yaşlılara hizmet götüren tüm profesyonel ve gönüllülerin yaşlılık dönemi ile ilgili algılarının pozitif yönde değişmesini sağlamak, bu olumlu sürecin bir sonucu olarak da yaş almış bireylerin de kendileri ile algılarının pozitif anlamda değişmesi öngörülüyor. Proje sürecinde yaşlıların depremler sırasında ve sonrasında süreçten nasıl etkilendiklerini ortaya koymak için yaşlıların iyilik halinin artması ve süpervizyon çalışmalarıyla çalışanların farkındalıklarının artması bekleniyor. Edinilen bilgi ve deneyimi araştırmalarla destekleyerek, afetler sırasında ve sonrasında yaşlılık dijital kılavuzu hazırlanıp alanda çalışan uzman ve gönüllülerin erişimi sağlanacak. Toplumda yaşlı yetişkinlere yönelik negatif algı ve tutumları (ageism) hak temelli yaklaşımla yaşlı savunuculuğu konusunda duyarlılığın artırılacağını bekliyoruz.

Projede edinilen bilgi ve tecrübeler e-rehber olarak hem internet sitelerimizde hem sosyal medya vb. tüm iletişim kanallarıyla STK’lara, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na, Sağlık Bakanlığı’na ve AFAD gibi kamu kurumlarına iletilecek.

Yöret Vakfı ve Yarenlik Yolu Platformu olarak,  gelecek dönemde yapmayı planladığı çalışmalardan ve önceliklerinden bahseder misiniz? Sağladığımız hibe desteği gelecekteki hedef ve projelerinizi nasıl etkiledi?

Gelecekteki projelerimiz, yaşlı haklarını ve yaş dostu, hak temelli iletişimi toplumda yaygınlaştırmak ve yaş ayrımcılığını ortadan kaldırmak. Her Yaşta Fonu kapsamında sağladığınız destekle hayata geçirdiğimiz AFYAŞ projesi, hızla yaşlanan toplumumuzda doğal afetlerin yanında demografik bir deprem gibi hazırlıksız olduğumuz toplumumuzun yaşlandığı gerçeği konusunda da farkındalık geliştireceğini umuyoruz. Deprem bölgesinde çalışan gönüllü ve profesyonellerle proje bitiminden sonra da geliştirdiğimiz iş birlikleri sayesinde yeni projeler ve çalışmalar yapmayı hedefliyoruz. Bu projede yer alan tüm katılımcıları desteklemeye devam etmek istiyoruz ve yaşlılıkla ilgili, resmi ve STK’larla işbirliği geliştirmeyi amaçlıyoruz.