
Hasat Derneği, katılımcı liderliği ve diyalogu yaygınlaştırarak toplumsal fayda sağlamak; farklı sektör ve paydaşlar arasında iş birliğini ve sivil toplumun etkisini güçlendirmek; dezavantajlı gruplar dahil olmak üzere tüm toplumsal gruplara yönelik güçlendirici ve fırsat eşitliğini sağlayan faaliyetler gerçekleştirmek amacıyla çalışmalarını yürütüyor. Paribu mali desteği ve iş birliğiyle hayata geçirdiğimiz Gelecek için Dayanışma Fonu’nun 2024 döneminde desteklediğimiz Hasat Derneği, “Sanat Ne İşe Yarar?” Hatay’ı Sanatla Düşünmek projesine devam ediyor. Hatay’ın yeniden inşa sürecinde gençlerin aktif olarak katılımını ve yaşadıkları şehirle sanat yoluyla yeniden bağ kurmalarını desteklemek amacıyla atölye çalışmalar yürütüyor.
Hasat Derneği ile gerçekleştirdiğimiz röportajda, derneğin faaliyetlerini, proje kapsamında yürütülen çalışmaları ve Hatay’ın yeniden inşasında kültür-sanatın rolü hakkında konuştuk.
Okuyucularımızın derneğinizi daha yakından tanıyabilmesi için kuruluş amacınızdan ve yaptığınız çalışmalardan bahseder misiniz?
Hasat Derneği olarak, topluluklar ve bireylerle birlikte; dahil etme, kutuplaşma, zor veya travmatik alanlarda diyalog alanları oluşturmak amacıyla çalışmalarımızı yürütüyoruz. Aynı zamanda, kişinin kendisinin farkına varması, kendini koruması ve en önemlisi alanı dinleyerek yolda sürekli değişmeye açık ve hatta değişmeyi arayan araçlarla yol almasını hedefliyoruz. Kuruluş hikayemizde kullandığımız “hasat” kelimesi, yalnızca güvenli alanlar yaratmayı değil, karşılaşmalardan elde edilen deneyimlerin işlenerek sürece dahil edilmesi gerektiğini de vurgular. Bu anlayışla, her karşılaşmanın bir hasadı alınır.
Dernek ekibi olarak; yoksulluk, gençlik, toplumsal cinsiyet, LGBTİ+, katılımcı yapılar, işçi hakları, örgün eğitim, sürdürülebilirlik, organizasyonel gelişim ve çok paydaşlı iş birlikleri gibi çeşitli alanlarda deneyim sahibiyiz. Gençlik katılımını artırmak, sivil toplumu güçlendirmek ve yaratıcı yöntemlerle topluluk oluşturma hedefimizi hem İstanbul’da hem de Hatay’da yürüttüğümüz projelerle yaygınlaştırıyoruz.
“Sanata dair ilgi ve yeteneğimiz olsa da burada kendimizi geliştirecek herhangi bir alan bulamıyoruz. Kültür-sanat faaliyetlerine yeterince önem verilmiyor.” Faydalanıcı
Hatay’ın kültür- sanat odağındaki sorunlarına dair gözleminiz ve izlenimlerinizi paylaşır mısınız?
Hatay, tarih boyunca farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmış ve bu çeşitlilik, farklı sanat anlayışlarının bir arada var olmasını sağlamıştır. Şehir, çok kültürlü müzik ve tiyatro gelenekleri, tarihi Antakya evleri, camiler, kiliseler, sinagoglar gibi yapılarla zengin bir kültürel mirasa sahiptir. Ayrıca, mozaik ve heykelcilik alanlarında birçok önemli esere ev sahipliği yapıyor.
6 Şubat depremleri, Hatay başta olmak üzere birçok ilde büyük yıkımlara yol açarken, kentin tarihi ve kültürel mirasına da ciddi zararlar verdi. Özellikle geleneksel sanatları icra eden atölyeler büyük ölçüde zarar gördü, birçok el sanatları atölyesi ve sanat merkezi ya tamamen yıkıldı ya da ağır hasar aldı. Sanatçılar, icra alanlarını kaybettikleri için ya şehri terk etmek zorunda kaldı ya da sanatlarını sürdüremez hale geldi.
Depremler sonrası güvenli mekânların yetersizliği, sanatçılardaki motivasyon kaybı ve göç etmek zorunda kalanların sayısının artması gibi nedenlerle, sanata erişim giderek zorlaşıyor. Yeniden inşa sürecinde şehirde kalmayı tercih edenler için de ekonomik koşullar sanata erişimi her geçen gün daha da zorlaştırıyor.
Özellikle 12-18 yaş arasındaki gençler için sanata erişim daha da zor bir hale geldi. Oysa sanatın, gençlerin yaratıcı düşünme ve problem çözme becerilerini geliştirdiği, öz farkındalıklarını artırdığı, duygusal ifade ve empati kurma yetilerini güçlendirdiği, sosyal becerilerini desteklediği ve aidiyet duygusu ile kimlik inşasında önemli bir rol oynadığı biliniyor. Depremler öncesi müzik, görsel sanatlar ve dans gibi alanlara erişim imkânı, gençler için rahatlatıcı ve ifade alanı sunan önemli bir araçtı.
Bugün ise, geçici barınma alanlarında kültür-sanat etkinliklerine uygun merkezlerin bulunmaması, ulaşım imkânlarının yetersizliği ve ekonomik açıdan erişilebilir olmaması, sanat merkezlerinin yok denecek kadar az olması gibi nedenlerle gençler, kültür-sanat faaliyetlerinden uzak kalıyor. Yaptığımız çalışmalarda gençler, bu durumu şu sözlerle ifade ediyor: “Sanata ilgi ve yeteneğimiz olsa da burada kendimizi geliştirebileceğimiz bir alan bulamıyoruz. Kültür-sanat faaliyetlerine yeterince önem verilmiyor.”
Hatay’daki kültür-sanat faaliyetlerinin deprem sonrası iyileşme sürecindeki rolünden bahseder misiniz? Gençlerin sanatsal üretim yoluyla toplumsal dayanışma ve iyileşme sürecine nasıl katkı sağlayabileceklerini düşünüyorsunuz?
Kahramanmaraş depremleri öncesi Hatay, kültürel mirası ve yerel sanat gelenekleriyle canlı bir kültür-sanat ortamına sahipti. Depremler sonrası birçok sanat mekânının yıkılması veya kullanılamaz hale gelmesi erişimi ciddi şekilde kısıtladı. Afet öncesinde Evvel Temmuz Kültür-Sanat Festivali ve Antakya Film Festivali gibi etkinlikler müzik, tiyatro, halk oyunları ve sinema gibi farklı sanat dallarını kapsayarak geniş bir katılımla gerçekleşiyordu. Ayrıca, şehrin çok kültürlü yapısı – farklı dini ve etnik grupların bir arada yaşaması, kültür-sanat etkinliklerine de yansıyordu.
Depremler sonrası ise kültür-sanat faaliyetleri ağırlıklı olarak iyileşme sürecine yönelik yerel inisiyatifler ve STK’lar tarafından yürütülmeye başlandı. Ancak bu durum faaliyetlerin düzenli ve sürdürülebilir olmasını zorlaştırıyor; çoğu etkinlik tek seferlik ya da kısa süreli programlarla sınırlı kalıyor. Özellikle Hatay’daki sınırlı kültür-sanat çalışmaları belirli ilçelerde yoğunlaşırken, bazı bölgelere hâlâ erişim sağlanamıyor.
“Sanatın iyileştirici gücü vardır; bu nedenle Hatay’da afetten etkilenen bireylerin travmalarını sanat yoluyla ifade etmesi, duygularını açığa çıkarması ve toplumsal destek bulması büyük önem taşıyor.”
Depremler sonrası psikososyal destek ihtiyacının artması ve bu ihtiyacın kurumlar tarafından düzenli ve yeterli şekilde karşılanamaması, birçok sorunu beraberinde getirdi. Sanat; bireylerin stresle başa çıkmasına, kendi hikâyelerini anlatmalarına, ifade alanlarının oluşturulmasına ve duygusal-kolektif iyileşme süreçlerine katkı sağlayarak, bu ihtiyaca cevap verebiliyor.
Hatay’da, özellikle gençler için topluluk temelli, sanat ve hak odaklı çalışmalar; onların potansiyellerini keşfetmeleri ve kimlik inşa süreçlerinde kritik bir eşik oluşturmaları açısından büyük bir değer taşıyor.
Hatay, sahip olduğu kültürel miras ve sanatsal potansiyel açısından oldukça zengin bir şehir olmasına rağmen, afet sonrası süreçte ciddi bir dayanışma ve destek ihtiyacı taşıyor. Şehrin yeniden inşasında, gençlerin katılımıyla ve sanatsal üretim yoluyla “yaratıcı, güvenli ve güçlendirici” bir bağın nasıl kurulacağı sorusuna yanıt arıyoruz.
“Hataylı gençler sanatla üretecek, kentle yeniden bağ kuracak!”
Hibe desteğimizle Sanat Ne İşe Yarar? Hatay’ı Sanatla Düşünmek projesini hayata geçireceksiniz. Bu projenin amacından ve proje kapsamında yapmayı planladığınız çalışmalardan bahseder misiniz?
Sanat Ne İşe Yarar? Hatay’ı Sanatla Düşünmek projesi, Hasat Derneği ve Gençlerle Sanat İnisiyatifi’nin önceki projesinin devamıdır. İlk projede, depremler sonrası gençlerin mekânsal değişiklikler karşısında hayatlarındaki mekanlarla yeniden anlamlı bir bağ kurabilmelerini sanat aracılığıyla keşfetmiştik.
Bu projede ise, Hatay’daki yıkım ve yeniden yapım sürecinde gençlerin şehirle “yaratıcı, güvenli ve güçlendirici” bir bağ kurmasının yollarını arıyoruz. Projemizin iki amacı vardır:
- Gençlerin yaşam alanları üzerinden şehri nasıl gördüklerini anlatacak bir alan yaratmak,
- Dışavurumcu sanatsal yöntemler kullanarak şehirle ve mekânla yeniden bir bağ kurulup kurulamayacağını araştırmak.
Gençler, bu amaçlar doğrultusunda, Hatay’da ve Hatay dışında uzmanlar ve sanatçılarla çalışarak şehre dair sanat üretimlerine katılacaklar. Bu süreçte, şehrin kültürel mirasını içeren bir rota oluşturulacak ve gençler, bu rota üzerinden mekânsal ilişkiler geliştirecekler. Proje sonunda, sanatçıların rehberliğinde üretilen eserlerden bir sergi hazırlanacaktır.
Lefebvre’in mekânın toplumsal olarak üretildiğini belirttiği gibi, mekânsal aidiyetin, bir kenti yeniden inşa etme sürecinde hayati önemi vardır. Hasat Derneği olarak, 2023 yılında hazırladığımız rapor da; depremlerle birlikte gençlerin yaşam koşullarının değiştiğini, birçok mekanın kullanılmaz hale geldiğini ve mekânsal aidiyet duygusunun zayıfladığını vurgulamıştık. Bu kayıp, gençler üzerinde stres yaratmakta ve yeniden kurulan bir kentte aidiyet kurmanın önemi bir kez daha ortaya çıkıyor.
“Gençlerle yapılan çalışmaların azlığı, düzenli ve sürekli olmaması hala gündemde olan ihtiyaçlar arasında.”
Size destek olmak isteyen kişi ve kurumlar için, çalışmalarınızın etkisini katılımcıların geri dönüşleriyle nasıl anlatırsınız?
Hatay’da, iki yıldır gençlerle yürüttüğümüz çalışmalarla edindiğimiz deneyimlere dayanarak; psikososyal destek ve topluluk oluşturma gibi alanlarda sürdürülebilir adımlar atmaya çalışıyoruz. Temel ihtiyaçlar hâlâ devam etmekte, özellikle gençlerle yapılan çalışmaların azlığı ve sürekliliğinin olmaması ön planda. Erişilebilir ve güvenli mekanların eksikliği, ulaşım ve sosyalleşme gibi sorunlar da çözülmesi gereken önemli meseleler arasında yer alıyor.
Depremin ilk günlerinde, sahadaki ihtiyaçlar hızla değişiyordu. Ancak bazı ihtiyaçlar hâlâ geçerliliğini koruyor ve uzun süre daha devam edecek gibi görünüyor. Afet sahasını bir halı dokuma tezgahına benzetirsek, belirli aralıklarla aynı deseni yeniden dokumak zorunda kalırız, tıpkı burada olduğu gibi.
Depremin 3. yılına girerken, mevcut temel ihtiyaçlar hâlâ güncelliğini koruyor. Gençlerle yapılan çalışmaların azlığı, düzenli ve sürekli olmaması hâlâ gündemdeki önemli sorunlar arasında. Erişilebilir ve güvenli mekanların yok denecek kadar az olması, ulaşım ve sosyalleşme gibi ihtiyaçlar da gündelik hayatta çözülmesi gereken meselelerden birkaçıdır. Bizler, afet sahasında üçüncü yılımıza girerken, bu ihtiyaçları karşılamak için aynı kararlılıkla çalışmalarımıza devam ediyoruz.
Sanat Ne İşe Yarar? projesi kapsamında yaptığımız çalışmaları ve etkisini paylaştığımız Apaçık Radyo’nun Hikâyenin Her Hali programında, proje katılımcılarımızın paylaştıkları ifadelerle bu soruyu yanıtlamak isteriz:
“Ben bu proje 7 hafta sürecek ve hayatıma kaldığım yerden devam edeceğim diye düşünüyordum. Ama öyle olmadı. Mühendislik okuyacağım diye düşünürken sonra ‘Neden sanat okumayayım ki?’ dedim. Bu proje rotamı değiştirdi. Bir de şunu fark ettim ki, sanat çok daha güzel: Özgürsün, gelişime ve değişime açıksın, kuralları yok. Sanat dışında hiçbir alan bu özgürlüğü sağlamıyor. Kendimi buldum buraya gelerek.” Faydalanıcı
Sanat odaklı üretimler yapmak, kendini geliştirmek isteyen bir diğer katılımcımız ise şunları söylüyor:
“Yeteneğimin olduğunu biliyorum ama bu yeteneğimi geliştirecek bir program, kurs, eğitim bulamıyorum. Bu nedenle bu şehirden gitmenin daha doğru olduğunu düşünüyorum. Ama sizin yaptığınız çalışmalar umudumu arttırıyor.” Faydalanıcı
Deprem sahasında gençlerle sanat odaklı çalışma, topluluk olma dinamiği oluşturma çabamızı ve kararlılığımızı inatla koruyoruz. Deprem sahasında çalışanlar olarak; tükenmeden, yapılan sanat programlarının sürdürülebilirliğini sağlamak için Hatay’da dayanışmaya ve desteğe ihtiyaç duyuyoruz. Bu herhangi bir destek olabilir; sıcacık bir tanışma da olabilir, bir kaynağa erişmek de…
Son Yorumlar