Monthly Archives

Temmuz 2025

Çocuk Yoksulluğuyla Mücadelede Spor: SAHADAYIZ!

By | Çocuk Fonu

Adıyaman’da faaliyet yürüten Sporda Adalet ve Haklar için Sahadayız Derneği (SAHADAYIZ), spor alanında temel hak ve özgürlükleri güçlendirmek ve bu alanda ortaya çıkabilecek her türlü hak ihlalini önlemek amacıyla çalışmalarını yürütüyor. Kırmızı Uçurtma Destek Çemberi ve Türkiye Mozaik Foundation iş birliğiyle hayata geçirdiğimiz Çocuk Fonu’nun 2024 döneminde desteklediğimiz SAHADAYIZ, hibe desteğimizle Çocuklar için Spor ve Ötesi: Belediyelerin Yoksullukla Mücadele Kapasitesini Güçlendirmek için Bir Model projesini hayata geçiriyor. proje kapsamında yerel yönetimlerin spor ve sosyal hizmetler birimlerini bir araya getirecek olan SAHADAYIZ; çocuklar için koruyucu ve destekleyici bir çevre oluşturmasına yönelik bir model geliştiriyor.

SAHADAYIZ ile gerçekleştirdiğimiz röportajda; Kahramanmaraş depremleri sonrası spor alanlarında karşılaşılan sorunları, toplumsal cinsiyet temelli engelleri ve çocukların iyi olma haline yönelik yürüttükleri çalışmaları konuştuk.

“Sporu aynı zamanda güçlenmenin, sosyal bağ kurmanın ve hak temelli dönüşümün bir aracı olarak görüyoruz.”

SAHADAYIZ’ın kuruluş amacı ve çalışmalarınızdan bahseder misiniz?

SAHADAYIZ’ı, sporun bir hak olduğuna inanarak kurduk; herkesin bu haktan eşit şekilde yararlanabilmesi için yola çıktık. Sporu yalnızca fiziksel bir aktivite olarak değil, aynı zamanda güçlenmenin, sosyal bağ kurmanın ve hak temelli dönüşümün bir aracı olarak görüyoruz. Özellikle kız çocukları, kadınlar ve kırılgan gruplar için spora erişimi mümkün kılmayı, toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifinden çalışmalar yürütmeyi ve bu alandaki politika yapım süreçlerine katkı sunmayı öncelikli hedeflerimiz arasında görüyoruz.

 “Kız çocukları için spor hâlâ “ikincil” bir faaliyet olarak görülüyor.”

Çocuklar spora erişebiliyor mu? Bu süreçte ne tür zorluklarla karşılaşıyorlar? Toplumsal cinsiyet eşitliği ekseninde, spora erişimde yaşanan zorluklardan bahseder misiniz? Sizin bu sorunlara çözüm önerileriniz neler?

Çocukların spora erişimi, yaşadıkları coğrafya, sosyo-ekonomik durumları ve toplumsal cinsiyet konumlarıyla doğrudan ilişkilidir. Özellikle kız çocukları için spor hâlâ “ikincil” bir faaliyet olarak görülüyor. Bu,“oğlanlar zaten spor yapar, yapmalı ama kız çocukları için yapmasa da olur gibi bir düşünce”

Biz hem çocuklarla hem de yetişkinlerle çalışarak bu normları dönüştürmeyi hedefliyoruz. Eğitimler düzenliyor, kurumlarla birlikte güvenli ve kapsayıcı spor ortamları inşa etmek için çabalıyoruz.

Çocukların spora erişimini kolaylaştırmak için kamu kurumları ve STK’lar nasıl bir rol üstlenmelidir? Kamu-sivil toplum iş birliği olanaklarına dair ne söylersiniz?

Kamu kurumlarının temel görevi; çocuklara güvenli, kapsayıcı ve erişilebilir hizmetler sunmak. Ancak bu hizmetlerin çocukların çeşitliliğini dikkate alarak tasarlanması gerekir. STK’lar ise sahadan getirdiği bilgi ve deneyimle bu hizmetleri zenginleştirir.

Politika yapım süreçlerine sivil toplumun ve doğrudan çocukların katılımı teşvik edilmelidir. Ortak veri üretimi, izleme ve değerlendirme gibi mekanizmalar güçlendirilmelidir. İş birliği yalnızca uygulamada değil, karar alma süreçlerinde de görünür olmalıdır.

“Deprem bölgesinde çocukların oyun ve spor alanlarına erişimi ciddi şekilde sınırlandı.”

Deprem bölgesinde de yoğun olarak çalıştığınızı biliyoruz. Birçok kurumla ortak çalışmalar yapıyorsunuz. Deprem bölgesinde spor alanındaki durumu ve tespit ettiğiniz sorunları nasıl özetlersiniz? Sporun “hak ve özgürlükleri güçlendirme kapasitesine” sahip olabilmesi için yapılması gerekenler neler? Depremler sonrası, bu konuda hangi gelişmeler oldu?

Deprem bölgesinde çocukların oyun ve spor alanlarına erişimi ciddi şekilde sınırlandı, zaten bazı şehirlerde bu alanlar deprem öncesinde de oldukça kısıtlıydı. Fiziksel alt yapının zarar görmesi, güvenli alan eksikliği, toplulukların psiko-sosyal ihtiyaçlarının önceliği gibi nedenlerle spor, gündemin gerisinde kaldı.

Bir çocuk hakkı olmasının yanı sıra kriz dönemlerinde çocuklar için en çok ihtiyaç duyulan şeylerden biri, oyun ve hareket yoluyla duygularını ifade edebilecekleri, aidiyet hissi kurabilecekleri güvenli alanlardır. Bu nedenle spor, yalnızca rehabilitasyon değil, aynı zamanda temel bir hak olarak ele alınmalıdır. Depremler sonrası yerel yönetimler ve STK iş birlikleriyle geçici oyun alanları kuruldu ancak bu çalışmaların sürdürülebilirliği için uzun vadeli stratejilere ihtiyaç var.

“Spor yoluyla yoksulluğa karşı yerel çözümler üretmeyi hedefliyoruz.”

Hibe desteğimizle “Çocuklar için Spor ve Ötesi: Belediyelerin Yoksullukla Mücadele Kapasitesini Güçlendirmek için Bir Model” projesini hayata geçireceksiniz. Projenin amacından ve proje kapsamında yapmayı planladığınız çalışmalardan bahseder misiniz?

Bu projede çocuk yoksulluğu ile mücadelenin aciliyeti göz önünde tutuyoruz ve Türkiye’de çocuk yoksulluğu sorununu ele alarak, spor aracılığıyla yerel yönetimlerin kapasitesini güçlendirmeyi amaçlıyoruz. Bunu sporun güçlendirme, sosyal gelişim ve çocuk koruma açısından güçlü rolünü esas alarak yapıyoruz. Ayrıca, sosyo-ekonomik açıdan dezavantajlı bölgelerdeki çocukların haklarını ve gelişimlerini desteklemeyi hedefliyoruz.

Proje kapsamında Spor İstanbul ile iş birliği içinde çocuk yoksulluğu ve yoksunluğu ile mücadele kapsamında, çocukların spora katılımını, güvenliğini ve iyi olma hallerini artıracak politikalar geliştirilmesi için farkındalık eğitimleri ve ortak toplantılar düzenleyeceğiz. Spor eğitmenlerine yönelik hak temelli eğitimler, çocuklarla interaktif etkinlikler yürütülecek. Bu modelin uzun vadede diğer belediyelere de ilham vermesini umuyoruz.

“Kız çocuklarının “ben de yapabilirim” dediği anları görmek, inancımızı tazeliyor.”

Size destek olmak isteyen kişi ve kurumlar için kendinizi ve yarattığınız etkiyi nasıl anlatırsınız?

SAHADAYIZ olarak, sahada karşılaştığımız her bireyin hikâyesine kulak veriyoruz. Sporla ilk kez tanıştıklarında yaşadıkları heyecanı, sahada kurdukları dostlukları, kendi sınırlarını zorladıklarında hissettikleri gururu görüyoruz. Kız çocuklarının “ben de yapabilirim” dediği o anlara tanık oluyoruz. Bu yüzden desteğiniz sadece bir bağış değil, aynı zamanda bu hikâyelerin devamını mümkün kılmak için kurulan bir ortaklık.

SAHADAYIZ olarak, sahada karşılaştığımız her bireyin hikâyesine kulak veriyoruz. Sporla ilk kez tanıştıklarında çocukların yaşadığı heyecanı, kız çocuklarının “ben de yapabilirim” dediği anları görmek, inancımızı tazeliyor.

Sahadayız, kimi zaman boğazda kürek çekerken, kimi zaman çocuklarla top oynarken, kimi zaman eğitmenlerle toplumsal cinsiyet eşitliğini tartışırken görülür. Her alanda, sporu bir hak olarak deneyimleyen bir topluluğuz. Desteğiniz yalnızca bir katkı değil, bu hikâyelerin devamı için kurulan bir ortaklıktır.

Kültür Sanat Fonu’nun 2024 Dönemine Yapılan Başvurularla İlgili Değerlendirme Metnimiz Yayımlandı

By | Kültür Sanat Fonu

Kültür-sanat kurumlarının ve bu alanda çalışan sivil toplum kuruluşlarının (STK) projelerini desteklemek amacıyla Türkiye Mozaik Foundation iş birliği, bireysel ve kurumsal bağışçıların desteğiyle hayata geçirdiğimiz Kültür Sanat Fonu’nun 2024 dönemi başvuru ve seçim süreçleri tamamlandı.

STK’ların bu süreçte öne çıkan ihtiyaçlarının daha iyi anlaşılabilmesi amacıyla fonun bu dönemi için yapılan başvuruların yoğunlaştığı konulara, başvuru yapan kuruluşların genel durumu ve ihtiyaçlarına dair değerlendirmelerimizin yer aldığı açıklama metnine buradan ulaşabilirsiniz.