
Açık Alan Derneği’nin bir girişimi olan ve derin yoksulluk ile mücadele etmek amacıyla hayata geçirilen Derin Yoksulluk Ağı (DYA), derin yoksulluğun sürdürülemez koşullarını görünür kılmak ve yoksulluğu bir insan hakları ihlali olarak tartışmak için çalışmalar yürütüyor. Derin Yoksulluk Ağı, #EvdenDeğiştir kampanyası ile pandeminin başından beri bağışçılarla derin yoksulluk koşullarında kişileri temel ihtiyaç desteği sağlamak için bir araya getiriyor. Turkey Mozaik Foundation ve Dalyan Foundation işbirliği, bireysel ve kurumsal bağışçıların desteğiyle hayata geçirdiğimiz Kurumsal Destek Fonu’nun 2021 döneminde Derin Yoksulluk Ağı, savunu ve izleme-değerlendirme kapasitesini güçlendirmek amacıyla çalışmalar yapacak.
Derin Yoksulluk Ağı Araştırma ve Savunu Koordinatörü Selen Yüksel ile yaptığımız röportajda; Yoksulluğun Suç Olmaktan Çıkarılması raporu, Medyada Yoksulluk Gündemi başlığı altında gerçekleştirdikleri faaliyetler, son dönemlerde yürüttükleri savunu faaliyetleri ve hibe kapsamında hayata geçirmeyi planladıkları çalışmalar hakkında konuştuk.
Yoksulluğun Suç Olmaktan Çıkarılması raporunu yakın zamanda yayımladınız. Raporun öne çıkan bulgularından ve sunduğunuz çözüm önerilerinden bahsedebilir misiniz?
Yoksulluğun Suç Olmaktan Çıkarılması raporunu, Birleşmiş Milletler Yeterli Barınma Özel Raportörü ve Birleşmiş Milletler Aşırı Yoksulluk ve İnsan Hakları Özel Raportörünün “Evsizlik ve Aşırı Yoksulluğun Suç Olmaktan Çıkarılması” ortak raporuna katkı çağrısına yönelik olarak hazırladık. Raporda öne çıkan bulgulardan bahsedecek olursak; ; amacı “toplum düzenini, genel ahlâkı, genel sağlığı, çevreyi ve ekonomik düzeni korumak” olarak belirtilen Kabahatler Kanunu kapsamında yoksulluk sebebiyle kamusal alanlarda dilenmek, yemek yemek, uyumak, kişisel hijyen faaliyetlerinde bulunmak ve seyyar satıcılık yapmak yasaklanmaktadır. Bu kanunun yapısı ve uygulamalarını incelediğimizde, kişilerin herhangi bir yargılama olmadan gözaltı ve para cezası gibi uygulamalara izin vermesi ve yoksulluğu önlemek yerine yasadışılaştırdığını görüyoruz. Aynı zamanda bu uygulamalar; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 7. Maddesi, Kişisel ve Siyasi Haklar Sözleşmesi’nin 2. Maddesi; Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Uluslararası Sözleşmesi’nin 8. ve 11. Maddesi, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 25. maddesine aykırı. Bunun yanında, 2014 yılında Başbakanlık tarafından yayımlanan genelgeyle dilencilik yapan göçmenlerin geri gönderilmesi talimatının verilmesi ve 2021 yılında İstanbul Valiliği’nin basın açıklamasıyla kâğıt toplayıcılığının suç olarak görülmeye başlanması kişilerin çalışma hakkını ihlal etmekle birlikte cezaların keyfi olarak uygulanamayacağını belirten Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne de aykırı uygulamalardır. Bu duruma yönelik çözüm önerimiz; kamusal alanda dilenmek, seyyar satıcılık yapmak, uyumak, kâğıt toplayıcılığı gibi ruhsatsız işler yapmak gibi faaliyetleri cezalandırmak ve suç olarak ele almak yerine yoksulluğun göstergeleri olarak ele alınması ve yoksulluğu önlemeye yönelik yeterli hizmetler geliştirilmesidir.
Haftalık olarak yaptığınız medya taramalarını Medyada Yoksulluk Gündemi başlığı ile yayımlıyorsunuz. Çalışmanın amacından ve kapsamından bahsedebilir misiniz? Yoksulluğun daha da derinleştiği bu dönemde en sık karşılaştığınız haberler neler?
Haftalık medya taramaları ile Türkiye’de yoksulluk gündemini takip etmeyi ve görünür kılmayı hedefliyoruz. Yoksulluğun sebep olduğu hak ihlallerinin, yoksulluk alanında yapılan çalışmaların ve yoksulluğun medyaya yansımalarının yaygınlaşması amacıyla haber kaynaklarından haberleri derliyor ve internet sitemizde düzenli olarak paylaşıyoruz. Son dönemlerde ısınma, elektrik ve su da dahil olmak üzere temel ihtiyaçlara gelen zamlar, yeterli yaşam koşullarına erişemeyen işçilerin yaptığı grevler, her gün yükselen yoksulluk ve açlık sınırları ve yoksulluk koşullarında yaşayan kişilerin öznesi olduğu intihar haberleri en sık karşılaştığımız haberler arasında yer alıyor.
Yoksulluk konusuna dikkat çekmek için son dönemde yaptığınız savunuculuk çalışmalarından bahseder misiniz? Bu alanda savunuculuk yapmak neden önemli?
Son dönemde; Avrupa Konseyi ve Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Komitesi’ne Türkiye’de çocuk yoksulluğu konusunda raporlar ilettik. Bu raporlarla birlikte sosyal medya ve basın aracılığıyla, çocuk yoksulluğunu çocuk hakları perspektifinden görünür kılmaya çalıştık. Bu savunu çalışmalarımız sonucunda, beslenmeye erişimi olmadığı için okula devam edemeyen çocuklar mecliste gündem oldu. Milletvekili Gülistan Kılıç tarafından okullarda beslenme desteği sağlanması hakkında bir kanun teklifi sunuldu. Bunun yanında, “Hikâyenin Yok Hali” kitabı ile yoksulluğu deneyimleyen kişilerin hikayelerinin ve yaşanan hak ihlallerinin görünür olmasını hedeflediğimiz bir çalışma yürüttük. Kâğıt toplayıcılara yönelik artan baskı ve cezalandırma süreçlerine karşı bir bilgi notu yayımlayarak milletvekillerine, yerel yönetimlere ve basın kurumlarına ilettik.
Kurumsal Destek Fonu’nun 2021 döneminde sağladığımız hibe ile odaklanacağınız kurumsal gelişim başlığı ne olacak? Bu kapsamda ne tür çalışmalar yapmayı planlıyorsunuz?
Odaklanacağımız kurumsal gelişim başlığı savunuculuk ve izleme-değerlendirme olacak. Savunu başlığı kapsamda; Derin Yoksulluk Ağı’nın savunu çalışmaları için planlama yapmayı, karar vericilere yönelik yoksulluğu önlemeye yönelik talep ve önerilerini içeren dokümanlar hazırlamayı, lobi faaliyetleri için iletişim listesi oluşturmayı, yerel yönetimlerin ve merkezi yönetimin yoksulluk alanındaki uygulamalarını izlemeye yönelik planlama yapmayı, düzenli bilgi notları yayınlamayı, yoksulluk konusunun insan hakları çerçevesinde görünürlüğü artırmaya yönelik savunu çalışmaları yapmayı hedefliyoruz. İzleme-değerlendirme başlığı kapsamında ise Derin Yoksulluk Ağı’nın faaliyetlerinin etkinliğini değerlendirmek amacıyla izleme çalışması yürütmeye başlamayı ve ardından faaliyetlerin değerlendirmesini yapmayı planlıyoruz.
Vakfımızın Kurumsal Destek Fonu’ndan farklı bir başlık altında ikinci kez hibe ve kapasite gelişim desteği alıyorsunuz. Geçmiş dönemdeki deneyimlerinizi de düşündüğünüzde iki sene üst üste bu tür bir kurumsal destek almanın derneğinize ne tür katkıları olacağını düşünüyorsunuz?
Geçen sene aldığımız kurumsal hibe ve kapasite gelişim desteği sayesinde derneğimizin finansal sürdürebilirliğini sağlamak yolunda önemli adımlar attık. Kaynak geliştirme alanında kapasitemizin gelişmesiyle desteklediğimiz hane sayısı arttı. Bu sene alacağımız destek ile, derneğin savunu ve izleme-değerlendirme kapasitesini arttırma, yoksulluk alanında oluşacak politikalara katkı sağlama, çözüm önerileri sunma, yoksulluk konusunda karar vericilere yönelik etkili savunu stratejileri geliştirme ve yoksulluğun sebep olduğu hak ihlallerini görünür kılma alanlarında güçleneceğimize inanıyoruz. Bu desteğin, derneğin önemli bir faaliyet alanı olan savunu çalışmalarının temelinin güçlenmesi ve sürdürebilirliğinin sağlanması anlamında önemli olduğuna inanıyoruz. İki sene üst üste Kurumsal Destek Fonu’ndan yararlanmamızın; Açık Alan Derneği’nin kurumsallaşma sürecinde sağlam temeller kurması, faaliyetlerini ve etki alanını genişletmesi yönünde önemli bir kaynak olduğunu düşünüyoruz.