İzmir’de bisikletli ulaşımın geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması amacıyla ekonomik, sosyal ve kültürel faaliyetler yürüten S.S. Bisikletliler Hizmet ve Dayanışma Kooperatifi’ne (BisiKoop) İzmir Depremi Acil Destek Fonu kapsamında Kahane Foundation finansmanı ile kurumsal hibe desteği sağlıyoruz. İzmir’de deprem sonrası oluşan yoğun trafik problemini bisikletli ulaşım yoluyla atlatarak arama kurtarma faaliyetlerinin etkin şekilde yürütülmesine destek olan Bisikoop, hibe desteğini kurumsal kapasitesini geliştirmek ve gönüllü yönetimini güçlendirmek amacıyla kullanacak. Bisikoop bu sayede olası diğer afetlerde benzer çalışmalar yapmaya hazırlıklı hale gelecek ve bu çalışma modelini afet sonrası müdahalelerin etkinliğini artırmak amacıyla diğer illerde de yaygınlaştıracak. BisiKoop Kurucu Ortağı Mustafa Karakuş ile salgına karşın alınan önemler kapsamında evde kalan kişilere destek olmak için kurdukları sosyal girişim BisiDestek’i, İzmir Depremi’nde sahada gerçekleştirdikleri lojistik faaliyetlerini ve hibe kapsamında yapacakları çalışmaları konuştuk.
İzmir’de faaliyet gösteren Bisikoop Bisikletliler Hizmet ve Dayanışma Kooperatifi’nin kuruluş amacından ve yaptığınız çalışmalardan bahseder misiniz?
2018 yılında 35 kurucu ortak ile kurulan BisiKoop, Türkiye’de bisikletli ulaşımın geliştirilmesi ve yaygınlaştırılmasına yönelik olarak ve bisikletlilerin ortak ihtiyaç ve sorunlarına çözümler üretmek amacıyla ekonomik, sosyal ve kültürel faaliyetler yürütüyor. Misyonumuz ve vizyonumuz doğrultusunda Uluslararası Kooperatif Birliği’nin (International Cooperative Alliance) uluslararası kooperatifçilik ilkelerine göre faaliyet göstermeyi ve binlerce bisikletlinin ortak olduğu örnek bir işletme olmayı hedefliyoruz.
BisiKoop, genel kurulunda aldığı kararla İkinci El Bisiklet ve Takas Pazarı, Bisikletli Tur Organizasyonları, Bisiklet ve Aparatları Kiralama, Mobil Bisiklet Servisi, Bisiklet Sürüş Eğitimleri faaliyet konularında çalışma grupları oluşturdu ve şu an halen aktif olarak bu alanlarda faaliyetleri yürütüyor.
2019 yılında Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) Küresel Çevre Fonu Küçük Destek Programı’na yapılan BisikletliKent-İzmir (CitiesOnBike) başvurumuz kabul edildi ve bu projenin faaliyetlerini 2020 yılı sonuna kadar başarıyla tamamladık. İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Karşıyaka Belediyesinin de proje ortağı olduğu 98.000 USD bütçeli proje kapsamında İzmir ilindeki ilçe belediyelerin bisikletli ulaşımı geliştirme konusundaki kapasitelerini iyileştirmeye yönelik bir dizi faaliyet gerçekleştirdik.
Türkiye’nin birçok şehrindeki kentsel ulaşım problemlerini ve çevresel etkilerini düşündüğümüzde bisikletli ulaşımın bu konuların çözümünde nasıl bir etkisi olabileceğini düşünüyorsunuz?
Bisikletli ulaşım, yeni dünyada sürdürülebilir ulaşım stratejisinin çekirdeğini oluşturuyor. Gelişmiş ülkelerde, otomobil odaklı ulaşım çözümleri rafa kaldırıldı; insan odaklı mikro-mobilite (e-scooter), bisiklet/elektrikli bisiklet ve yaya ağırlıklı çözümler devreye alınmaya başladı. Şehir düzeni her bireyin en fazla 15 dakikada erişebileceği hale getirilmek üzere yeniden tasarlanıyor.
Ülkemizde, iklim değişikliği ve sürdürülebilir kalkınma konuları gittikçe daha ağırlıklı olarak kentlerin gündemine giriyor. Mevcut otomobil temelli ulaşım anlayışının sürdürülebilir olmadığına ilişkin farkındalık gelişiyor.
Bisikletli ulaşımın gelişmesi; hava ve çevre kirliliğini, kentlerdeki trafik ve otopark problemini, petrolde dışa bağımlı bir ülkenin getirdiği ekonomik problemleri azaltacaktır. Ayrıca, bisikletli ulaşımın beden ve ruh sağlığına da olumlu katkıları göz ardı edilemeyecek ölçüde olduğunu biliyoruz.
Bisikletli ulaşımın gelişmesi sadece kamu ve yerel yönetimlerin çabaları ve imkanları ile mümkün değil. Kapsayıcı ve katılımcı bir yaklaşımla sivil toplumun da bu alanda aktif olması gerekiyor. Bisikletli ulaşımın ileri düzeyde gelişmiş olduğu kentlerde özellikle bisiklet kooperatiflerinin de çok aktif olduğunu ve bu kooperatiflerin yerel yönetimler ve kamu kurumları ile birlikte ortak projeler geliştirdiklerini görüyoruz. Bisikletli ulaşımın gelişmesi trafik, çevre ve sağlık gibi pek çok probleme çözümler sunarken aynı zamanda kargo, lojistik ve hızlı tüketim gibi pek çok sektörde de olumlu değişikliklere neden oluyor.
Bisikoop bünyesinde ihtiyaç sahiplerine bisikletle ulaşmak üzere kurulan BisiDestek kapsamında yaptığınız çalışmalardan ve özellikle de İzmir Depreminin ardından yürüttüğünüz acil müdahale çalışmalarından bahseder misiniz?
Geçen sene başlayan COVID-19 salgınından dolayı yaşlılar, evlerinde çocukları bırakacak kimsesi olmayan ebeveynler ve engelliler gibi toplumun önemli bir kısmı evden dışarı çıkamıyordu. BisiKoop ortakları, Mart 2020’de bu probleme yönelik BisiDestek isminde bir sosyal girişim başlattı. BisiDestek, evden çıkamayanların dışarıdaki ihtiyaçlarını karşılamak ve problemlerini çözmek için bisikletli gönüllüler ile organize oldu.
Bu süreçte 120’ye yakın gönüllü ile 2500’e yakın kişi ve kurumun problemini çözdük. Çağrılar BisiDestek için devreye alınan ücretsiz çağrı merkezi üzerinden alındı. Çağrı merkezinde masa başında çalışan 7 gönüllü 4 ay boyunca hizmet verdi. Gönüllülerimiz aynı zamanda belediyelerin yardım ekiplerine ve sağlık çalışanlarına destek organizasyonlarına da hizmet verdiler. BisiDestek, basında oldukça ilgi gördü. TRT, Star TV, İhlas Haber Ajansi, Habertürk ve Sabah gibi mecralar hakkımızda haberlere yer verdi. Ayrıca Birleşmiş Milletler Kalkınma Ajansı tarafından da örnek/iyi uygulama olarak tanıtıldı.
Yaz aylarında salgın kısıtlamalarının gevşetilmesi ile faaliyetleri azalan BisiDestek’in gönüllülerinin aralarındaki etkileşim buna rağmen devam etti ve bir takım kültürü gelişti. Bu nedenle, İzmir Depremi sonrasında en hızlı organize olan ekiplerden birisi olduk. Bayraklı ve Bornova bölgesindeki gönüllü sayımızın fazla olmasının da bölgeye hızlı şekilde müdahale edebilmemizde etkisi oldu. Depremden hemen sonra kaos durumunda ciddi bir trafik ve ulaşım problemi ortaya çıktı. Herkes yapıları boşaltmış ve arabalarına binmiş uzaklaşmaya çalışıyordu. Bir yandan da yıkılan veya her an yıkılabilecek durumda olan binalar nedeniyle bazı kritik yollar kapalıydı. Depremden hemen sonra birçok yardım ekibi ve aracı hedeflerine ulaşmakta çok zorlandı. Depremden sonraki 1 hafta yolların kapalı olması ve yıkılan binaların bölgenin farklı yerlerinde dağınık lokasyonlarda olması bisikletli lojistiği doğal olarak devreye soktu.
AFAD ve Belediye gibi kamu kurumları dışında alana ilk gelenlerin arasında pek çok sivil toplum kuruluşu (STK) vardı. İletişim araçları vasıtasıyla bölgedeki ihtiyaçlar hızla belirleniyor ama lojistik konusunda problem yaşanıyordu. STK’ların araçlarının afet alanlarına girmesi problem oluyordu. Ana ihtiyaç kalemleri karşılansa da yıkılan bir binanın afet alanına özel veya eksik kalmış acil bir malzeme ve ekipman ihtiyacı bildirilebiliyordu. Bu bildirimlerdeki ihtiyaçların az miktarda ama çok farklı kaynaklardan temin edilmesi gerekiyor ve 24 saat içinde çok değişken sıklıkta ve saatlerde olabiliyordu. Römorklu ve kargo donanımlı bisikletler ile sırt çantalı bisikletliler öncelikle STK’ların söz konusu lojistik problemini çözdü. Sonrasında sahada aktif görülen BisiDestek ekipleri AFAD’ın ve Belediye ekiplerinin ilgisini çekti ve kamu kurumları da çeşitli taleplerini bize iletmeye başladı.
30 Ekim 2020’de yaşanan İzmir Depremi’nden bir saat sonra BisiDestek ekipleri sahada yerini aldı. Sosyal medya üzerinden yaptığımız çağrıya gelen ilk 3 talep bizler için oldukça çarpıcıydı. Buca’ya kanser ilaçlarının ulaştırılması, evlerine giremeyen ailelere BisiDestek ekibiyle erzak ve su dağıtılması ve Manavkuyu’daki bir baz istasyonuna kargo bisiklet ile jeneratör götürülmesi istekleri karşılandı. Devam eden günlerde BisiDestek ekibi Manavkuyu 75. Yıl parkına karavanını getirdi, çadırını kurdu ve 110 kişilik ekibiyle bölgede nöbet tutmaya başladı. Depremin 2. gününden itibaren bu çadır, BisiDestek’in merkezi oldu; tüm lojistik operasyon buradan yürütüldü. Gece nöbetçi ekipler oluşturularak 24 saat sahada kalındı. Jeneratörden bebek mamasına; ilaçtan battaniyeye pek çok malzeme nakliyesi problemi hızla çözüldü.
BisiDestek gönüllülerinin ortak bir özelliği, pek çoğunun kampçı olması. Bu özellikleri ile sahada özellikle çadır alanlarında pek çok problemi hızla çözmeleri, onları sürekli destek istenen bir ekip haline getirdi. Örneğin çadır kurulumlarında BisiDestek ekipleri tüm kurumlardan daha hızlıydı. BisiDestek gönüllülerinin çok farklı disiplinlerden geliyor olmasının da birçok olumlu yanı oldu. Aralarında doktor, diş hekimi, avukat, öğrenci ve mühendisler gibi birçok meslekten bisikletliyi barındıran BisiDestek’in bu yapısı da problem çözme beceri ve etkisini arttıran bir etkendi.
İzmir Depremi Acil Destek Fonu kapsamında sağladığımız hibe ile ne tür çalışmalar yapacaksınız? Bu hibenin Bisikoop’un çalışmalarına nasıl bir katkı sağlamasını bekliyorsunuz?
İzmir depremindeki ekip başarımızın birçok kesim tarafından takdir edilmesi, ekibin elde ettiği deneyimleri kurumsallaştırarak kapasitesini geliştirmesi ve BisiDestek’in başka şehirlerde de örgütlenmesi konusunda bizleri cesaretlendirdi. Özellikle depremden sonra farklı şehirlerdeki bisikletlilerden BisiDestek’e bu yönde talepler gelmeye başladı. Biz de bir yandan bu talepler ile ilgili görüşmeleri yürütürken bir yandan da bu süreci doğru ve sürdürülebilir bir şekilde nasıl başarılı bir modele dönüştürebileceğimizi tartıştık. Bu yönde çalışmalara başladığımız süreçte, Sivil Toplum için Destek Vakfı’nın İzmir Depremi Acil Destek Fonu çağrısı ile karşılaştık. Tam ihtiyacımız olan bir anda tam da BisiDestek’in hedefleri ile uyumlu bir çağrı motivasyonumuzu artırdı ve başvurumuzu yaptık.
Projedeki amacımız, BisiDestek gönüllü organizasyonunu kurumsal bir yapıya kavuşturup kapasitesini geliştirerek başka şehirlerde olası afetler için hazır BisiDestek ekipleri oluşturmak ve ulusal çapta faaliyet gösteren bir organizasyona dönüşmek. Bu amac doğrultusunda BisiDestek gönüllülerine yönelik olarak takım olmaları ve kurmaları için, afet alanlarında daha dikkatli, planlı ve profesyonelce çalışmaları için gerekli eğitim ve atölye faaliyetleri gerçekleştireceğiz. Gerek gönüllü yönetişiminde gerekse gönüllülerin afet alanlarında çalışmaları için rehberler, yönergeler, taahhütnameler ve bunları destekleyen dijital uygulamalar üreteceğiz. Bu doğrultuda BisiDestek gönüllü sürecine ilişkin olan Gönüllü Rehberi ve BisiDestek gönüllülerinin afet alanlarında çalışırken yararlanacakları Afet Eylem Rehberi olmak üzere iki kitapçık oluşturacağız. Kurumsal kimliğimizi güçlendirmek için ise dinamik bir internet sitesi, daha aktif sosyal medya hesapları ve kurumsal basılı materyaller hazırlayacağız.
Bu çalışmaların yanı sıra hibe ile 10 kişilik tam donanımlı BisiDestek timi için gerekli iş yeleği, kafa feneri, çanta, yağmurluk gibi ekipman ve araçları da temin edeceğiz. Afetlerde lojistik kapasitemizi artırmak üzere dörder adet bisiklet römorku, bisiklet tamir setleri gibi araç ekipmanları satın alacağız. BisiDestek gönüllüleri, çeşitli kargo bisikletlerini kullanma deneyimi elde edecek. Bu ana faaliyetlerimize, sahada sıkla gözlemlediğimiz depremden etkilenen çocuklara yönelik bir bisiklet eğitimi faaliyeti de ekledik ve bu faaliyet de Sivil Toplum için Destek Vakfı tarafından memnuniyetle karşılandı. Bu hibe, gönüllü yönetiminde kurumsallaşma, sosyal girişim kapasitesini geliştirme, sosyal etkiyi artırma gibi temel konularda BisiKoop’a katkı sağlayacak. Ayrıca bu hibe ile Türkiye’nin pek çok şehrindeki bisikletlilere ulaşmış ve bisikletliler arasında bir ağ oluşturmuş olacağız. BisiDestek girişiminin kurumsallaşması ve gelişmesi, dolaylı olarak ülkemizde bisikletli ulaşımın gelişmesine de destek olacak.
Hibe kapsamında yapacağınız çalışmaları çeşitli şehirlerde iletişimde olduğunuz bisikletli gruplarla paylaşmayı ve yaygınlaştırmayı hedefliyorsunuz. Bu yaygınlaştırma stratejisinin bisikletli ulaşım ve acil müdahale alanlarına nasıl bir katkısı olacağını düşünüyorsunuz?
Şu an İzmir’de başlayan BisiDestek girişimini bu hibe ile ülke çapında yaygınlaştırabilmemiz için gönüllü sistemini kurumsallaştırmamız gerekiyor. BisiDestek’in pek çok şehirde temsilcileri olacak ve bu temsilcilerden bir koordinasyon ekibi oluşturacağız. Farklı lokasyonlarda çalışan bu koordinasyon ekibinin süreci etkin, verimli ve şeffaf bir şekilde yürütmeleri için gerekli teknik altyapıyı hazırlayacağız. Hibe desteği ile dijital araçlardan en iyi şekilde yararlanarak başvuru alma, ölçme, değerlendirme, izleme ve takip sistemlerini kurabileceğiz. Gönüllü başvuru formları internet üzerinden e-formlar vasıtasıyla alındıktan sonra yasal olarak gerekli evraklar da sistem üzerinden yüklenecek. BisiDestek ile ilgili tüm veriler ve süreçler internet tabanlı bulut sistemi üzerinde tutulacak. Tüm bu süreçleri gerek yeni bir gönüllü için gerekse koordinasyon üyesi olan şehir temsilcisi için açıklayan bir rehber oluşturacağız.
BisiDestek ekiplerince çokça tartışılarak hemfikir olunan önemli bir konu ise BisiDestek gönüllülerinin afetlerde kurtarma çalışmalarına katılan ekipler olmaması. AFAD ve AKUT gibi birçok kurum ve gönüllü bu alanda çalışıyor. BisiDestek, afetlerde görevli kurumlara bisikletli ulaşım ve lojistik konularında servis ve destek sağlayacak bir alanda kendini konumlandırıyor. BisiDestek ekipleri bu servis ve destek hizmetlerini afet alanlarında verecekleri için afet konuları ile ilgili belirli bir birikim sahibi olmaları gerekli. Hibe kapsamında bu ihtiyaca yönelik bir eğitim çalışması da olacak ve bu çalışmalardan sonra gönüllülerin afet alanlarında çalışırken dikkat etmeleri gereken hususları, riskleri, çözümleri içeren ve aynı zamanda BisiDestek ekiplerinin alanda nasıl organize olacaklarını açıklayan “BisiDestek Afet Acil Eylem Planı” başlıklı ikinci bir rehber kitapçığımız olacak.
Her iki rehber kitapçık; afet durumunda bölgeye ulaşacak BisiDestek ekiplerinin ve onlara katılan yeni bisikletli gönüllülerin sahada emniyetli, etkin ve verimli bir şekilde organize olmalarını ve hizmet vermelerini sağlayacak. Koordinasyon ekibi bu içerikleri her deneyimden sonra düzenli olarak güncelleyecek.
Şehirlerdeki temsilcilikler ile büyüyecek BisiDestek girişimi ile bisikletli ulaşımın farkındalığının artacağına ve bisikletin afet durumları gibi hayati konularda nasıl işlevsel çözümler sunduğunun tüm kesimlerce fark edileceğine inanıyoruz.