Kadın Balıkçılar Derneği (KBD), denizlerin ekolojik dengesinin sürdürülmesini sağlamak, denizlerden ve deniz ürünlerinden sağlıklı ve etkin biçimde faydalanmak ve deniz ekosistemin kullanıcılarından biri olan kadın balıkçıların toplumsal, ekonomik ve mesleki olarak güçlenerek karar alma süreçlerinde yer almasını sağlamak amacıyla çalışmalar yapıyor. European Bank for Reconstruction and Development (EBRD) ve Turkey Mozaik Foundation işbirliğiyle hayata geçirdiğimiz Çevresel Sürdürülebilirlik Alanında Dijital Dönüşüm Fonu kapsamında hibe ve kapasite gelişim desteği sağladığımız Kadın Balıkçılar Derneği, Mavi İşler Dijital Dönüşüm projesi kapsamında kurumsal kapasitesini arttırmak ve finansal sürdürülebilirliğini güçlendirmek amacıyla çalışmalarını yürüttü. KBD hibe kapsamında, aynı zamanda, dijital altyapısını güçlendirerek bilgisayar destekli gıda güvenlik uygulamalarını ve Mavi Pazaryeri e-ticaret platformunu hayata geçirdi.
Kadın Balıkçılar Derneği Mavi İşler Dijital Dönüşüm Proje Sorumlusu Aslı Olgunlar, Dernek Yönetim Kurulu Üyesi Kübra Ceviz Sanalan ve Dernek Yönetim Kurulu Üyesi Huriye Göncüoğlu ile gerçekleştirdiğimiz röportajda; sualtı ekosistemini korumak ve sürdürülebilir balıkçılığı sağlamak amacıyla alınması gereken tedbirler, Mavi Büyüme ve Mavi Ekonomi kavramları, derneğin 2022 planları ve hibe kapsamında yürüttükleri çalışmalar hakkında konuştuk.
Akdeniz Genel Balıkçılık Konseyi General Fisheries Commission for the Mediterranean – GFCM)’nin 2021 verisine göre Akdeniz balıkçılığının yıllık ekonomik değeri 8.8 milyar ABD doları. Böylesi büyük bir sektörde sualtı ekosistemini korumak ve sürdürülebilir balıkçılığı sağlamak amacıyla ne tür tedbirler alınması gerekiyor?
Sürdürülebilir denizler ve balıkçılık hem yerel hem de küresel anlamda bazı ciddi sorunlar yaşıyor ve zor zamanlar geçiriyor. Hem denizel kaynakların ve balıkçılık sektörünün sürdürülebilirliğini sağlayabilmek hem de denizlerin sağlığı için sürdürülebilirliği devam ettirebilmek için teşvik edici tedbirlere, politikalara ve uygulamalara ihtiyacımız var. Türkiye’deki belli başlı sorunları şu şekilde sıralayabiliriz:
1) Denizel Kaynakların ve Çeşitliliğin Azalması ile Mücadele
- Çevre Kirliliği: Kıyı yerleşim yerlerindeki kontrolsüz nüfus artışı, denetimsiz ve bilinçsizce yapılan çevre planlama ve atık yönetimleri evsel ve endüstriyel çevre kirliliğinin artmasına neden olarak günümüz ve gelecek nesillerin deniz kaynaklarını ciddi şekilde tehdit ediyor.
- Küresel Isınma/İklim Değişikliği: Aşırı endüstriyel büyüme ve sanayilerin kontrolsüzce atmosfere saldıkları gazların neden olduğu düşünülen sera etkisi dünyada kara, deniz ve havada ölçülen ortalama sıcaklıkların artmasına ve iklimlerin değişmesine sebep oluyor. Bu kısa dönemde kontrol edilemeyen iklim değişiklikleri denizleri ve dolayısıyla deniz canlılarını ciddi şekilde olumsuz etkiliyor.
- Ekolojik Dengenin Bozulması: Çevre kirliliği, küresel ısınma, yanlış avlanma gibi denizlerin aldığı tüm olumsuz etkiler dünya üzerinde yaşayan tüm canlıların yaşamlarını sürdürebilmesi için gerekli olan doğal şartların bozulmasına neden oluyor. Bu durum, denizlerdeki yaşamın azalmasına ve hatta bölgesel olarak bitmesine sebep oluyor.
- İstilacı Balık Türlerinde Artış: Deniz ve iç sulara çeşitli yollarla ulaşarak buradaki türlerin besin kaynaklarını ve habitatını olumsuz etkileyen bazı istilacı türler Türkiye’de son yıllarda gözlenen önemli bir problem.
2) Yasadışı, Kayıtdışı ve Kuraldışı (YKK) Balıkçılık ile Mücadele
- Yasa Dışı Avcılık: Yer, zaman ve tür yasaklarına uyulmaması, kaçak trol avcılığının ve/veya hedef dışı türlerin avcılığının yapılması, hayalet avcılık ve denizlerin dip bölgesinin tahribatı gibi sınırsızca ve bilinçsizce yapılan yasa dışı deniz avcılığı balıkçılık sektörünün kanayan yarası olmaya devam ediyor. YKK balıkçılığın artması, denizlerimizin kısa vadede iyileşemeyecek zararlar görmesine neden oluyor. Ayrıca, onca emekle ve alın teriyle çalışan, vergi yükümlülüklerini yerine getiren balıkçılarımızın haksız rekabete maruz kalmasına sebep olup mesleki sürdürülebilirliklerini tehdit ediyor.
- Aşırı Avlanma ve Avcılık Sonrası Balık İsrafı: Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü‘ne göre 2010 ve 2014 yılları arasında küresel deniz balıkçılığından kaynaklanan yıllık ıskarta miktarı av miktarının %10,8’ini oluşturuyor. Türkiye ve çevresindeki denizlerde yapılan çalışmalara göre bu kayıplar %6 ila %45 arasında gerçekleşiyor.
- Endüstriyel Balıkçılığın Aşırı Büyümesi: Aşırı kapasiteli endüstriyel balıkçılık filoları, hem denizlerimizdeki doğal kaynaklar üzerinde büyük baskı oluşturuyor hem de küçük ölçekli balıkçılık yapan geleneksel balıkçının mesleki ve finansal sürdürülebilirliğini zorluyor. Küçük ölçekli balıkçılık Türkiye’de balıkçılığın yaklaşık %90’ını oluşturmakta. Öte yandan, tutulan balığın sadece %10’u küçük ölçekli balıkçılar tarafından avlanıyor. Bu durum, küçük ölçekli balıkçının gelir düzeyinin az olmasına sebep olup sosyo-ekonomik durumlarını zayıflatıyor.
- Amatör Balıkçıların Yasal Olmadığı Halde Tuttuğu Balığı Satması: Amatör balıkçıların, avladıkları miktar resmi rakamlara dahil edilmese de ticari balıkçılık üzerinde önemli bir av baskısı oluşturduğu düşünülüyor.
- Yasa Dışı Zıpkınlı Balık Ticareti: Kıyı şeridinde zıpkın avcılığının balık yuvalarına zarar vermesi, zıpkın avcılığının gece ve tüple yapılması, ekonomik değeri yüksek olduğu için belirli balıklara odaklanılması bir bölgedeki demersal balık stoklarını birkaç günde çökertebilecek olumsuz ekosistemsel sonuçlara neden olabiliyor.
3) Sosyal, Kültürel ve Rekabet Koşullarının Yetersizliği
- Türkiye’de Balık Tüketim Alışkanlıkları: Avlanan balıkların %31,7’lik kısmı taze olarak, geri kalan % 59,3’lük kısmı ise işlenmiş olarak tüketiliyor. Ancak Türkiye’de üretilen balığın %86,2’lik kısmı taze olarak tüketiliyor. İşlenmiş balıkların (dondurma, kurutma, tuzlanma, konserveleme ve tütsüleme, vb.) miktarı ise sadece %13,8 civarında. Türkiye’de balık tüketim alışkanlıklarının, sadece taze ve belirli av dönemlerinde tüketilmesi, avlanan balığın verimli tüketimini engellediği gibi, mevsimselliğe ve fiyat dalgalanmalarına neden oluyor. Avcılığın bol olduğu dönemlerde fiyatlar düşerken, avcılık azaldığında ise fiyatlar yükseliyor. Fiyatların aşırı düşmesi balıkçının kazancını, aşırı yükselmesi ise balık tüketimini olumsuz etkiliyor.
- İşlenmiş Balık Kültürünün Azlığı: Teknolojinin ve yatırımların yetersiz olması nedeniyle; Türkiye’de balık işleme ve muhafaza etme yöntemlerinin uygulanmasında sorunlar bulunuyor. Örneğin; satılamayan veya ekonomik değeri düşük olduğu için avlanan balıklar çöpe atılarak israf ediliyor. Hal böyleyken, işlenmiş ürün yelpazesinin genişletilmesi, katma değeri yüksek ürünler üretilmesi ve pazarlaması konularında araştırma ve geliştirme çalışmaları yapılması önem kazanıyor.
- Cinsiyet Ayrımcılığı: Türkiye’de aile balıkçılığının temelini kadınlar oluşturuyor. Ancak toplumumuzda, gerek balıkçılığın erkek mesleği olarak görülmesi gerekse kadının aile ve yurt ekonomisinde geri planda tutulması nedeniyle kadın balıkçılar ve balıkçılık sektöründeki kadınlar sosyal ve ekonomik anlamda zayıflatılıyor. Ayrıca, geçimini denizden sağlayan kadınların varlıkları ve kararları cinsiyet ayrımcılığı yüzünden sektörün politikalarına yansımıyor. Bu eşitsizliğin durdurulması, kadın haklarının gözetilmesi ve korunması hem Türkiye’deki kadınlara hem de ülke ekonomisine önemli derecede katma değer sağlayacaktır.
- Küçük Ölçekli Balıkçılığın Sosyo-ekonomik Düşüşü: Yukarıda belirttiğimiz tüm bu sebeplerden ötürü, tükenmekte olan denizlerimizdeki balık stokları ve sektördeki adil olmayan rekabet koşulları hem geleneksel küçük ölçekli balıkçının hem de geçimini balıkçılık sektöründen elde eden küçük esnafın üretkenliğine, verimliliğine, geliri ve mesleki sürdürülebilirliğine ciddi anlamda zarar veriyor.
- Eğitimsizlik: Bilinçsizce ve farkında olmadan; kullanılan ve tüketilen denizel kaynaklar, yıpratılan ve kirletilen denizler küresel anlamda insanın yaşam koşullarını olumsuz etkiliyor. Bu sebepten, denizlerin biyolojik dengesinin ve çeşitliliğinin sürdürülmesi amacıyla denizlerden ve deniz ürünlerinden sağlıklı ve elverişli bir biçimde faydalanmayı, adil, bilinçli, sağduyulu ve sürdürülebilir balık avcılığı ve tüketimi konusunda hem bireysel hem de kurumsal eğitimler gerçekleştirilerek, bireylerin farkındalıklarının arttırılması gerekiyor.
4) Devlet ve Örgüt Desteklerinin Yetersizliği
- Tedbir, Denetim ve Mevzuat Yetersizlikleri: Yukarıda belirttiğimiz sorunlar ile ilgili olarak tedbirler ve denetimin arttırılması, gerekli alanlarda mevzuat eklemeleri ve/veya değişikliklerinin yapılması gerekiyor.
- Yetersiz Örgütlenme ve Organizasyon: Yukarıda belirttiğimiz sorunların çözümlenmesi, denizlerinizin ve deniz canlılığının korunması için gerekli önlemlerin belirlenmesi, birey ve kurumların bilinçlendirilmesi ve gerekli tedbirlerin alınıp uygulanması konularında balıkçılık sektöründe çalışan tüm insanların örgütlenmesi ve organize bir şekilde çalışması gerekiyor.
Son dönemlerde sıklıkla duyduğumuz Mavi Büyüme ve Mavi Ekonomi kavramları arasındaki fark nedir? Bu kavramların öneminden ve uygulanması için ulusal düzeyde yürütülen çalışmalardan bahsedebilir misiniz?
Kısaca ‘Mavi Büyüme’ bir strateji ve hedef; “Mavi Ekonomi” ise bu hedefin gerçekleştirilmesine olanak sağlayan bir kavram ve araçdiyebiliriz. Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ve Avrupa Birliği’nin Sıfır Emisyon Stratejisi (Temiz Enerji) ve ekonomi hedefleri denizlerdeki tahribatın artması ile kalkınma ve doğa arasındaki dengenin kurulmasına odaklanıyor. Günümüzde balık stoklarının azalması, okyanusların hala asidik olması, deniz seviyesinin yükselmesi, deniz ürünlerinin toksitisesinin artması aynı zamanda ekonomik bir sorun. Özellikle denizel sektörlere bağımlı yaşayanları yoksullaştırıyor ve denizel kaynaklı gıdanın azalmasına yol açıyor. Bu nedenle Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü, Dünya Bankası gibi uluslararası kurumlar mavi ekonomi konusunu daha ciddiye alan çalışmalar yapmaya başladı.
Eylül 2012’de Brüksel’de Avrupa Komisyonu ‘Deniz ve Denizcilik Sektörleri için Sürdürülebilir Büyüme’ hakkında bir basın bülteni yayımlayarak Mavi Büyüme stratejisini ortaya attı: Mavi Büyüme, bir bütün olarak denizcilik ve denizcilik sektörlerinde sürdürülebilir büyümeyi desteklemek için uzun vadeli bir stratejidir. ‘Mavi Ekonomi’ kabaca 5,4 milyon işi temsil ediyor ve yalnızca Avrupa bölgesinde yılda yaklaşık 500 milyar Avro’luk brüt katma değer üretiyor. Strateji; kısmen Gunter Pauli’nin Mavi Ekonomi kavramına atıfta bulunularak benimsenmiştir. Mavi büyüme stratejisi, her ülke için gıda ve enerji güvenliğinin sağlandığı, aynı zamanda denizde veya denizde çalışmak isteyenler için sürdürülebilir işlerin olduğu sürdürülebilir bir gelecek için denizel ekonomiyi büyütmeye yönelik hedefler ortaya koyar. Dolayısıyla, aslında “mavi” suyu, “büyüme” ise ekonomiyi ifade eder. Mavi Büyüme, döngüsel ekonominin bir parçasıdır da diyebiliriz. Sadece balıkçılık sektörü için değil aynı zamanda denizel taşımacılık, kıyı turizmi, okyanus enerjisi, denizel araştırmaları da kapsar.
Kadın Balıkçılar Derneği olarak bu kavramların ve politikaların ülkemizde tanıtımı ve balıkçılık sektöründeki uygulamaların yaygınlaştırılması amacıyla çalışıyoruz. Mavi İşler Dijital Dönüşüm projemizin yanı sıra, bu kapsamda bugüne kadar yaptığımız çalışmalarımızı kısaca şöyle özetleyebiliriz;
- Küçük ölçekli aile balıkçılarını desteklemek üzere mesleki sorunlarına yönelik güçlendirme ve farkındalık çalışmaları,
- Balıkçılık sektöründe Mavi Büyüme için olmazsa olmaz olan cinsiyet eşitliği politikalarına yönelik savunuculuk faaliyetleri,
- İlk projemiz olan “Mavi Gezegen Mavi İşler” projesi ile avcılık sonrası balık israfı ile ilgili farkındalığı arttırmak ve ülkemizde bu israfı azaltmak amacıyla balıkçılıkta ıskartaya çıkan balığın geleneksel yöntemlerle işlenmesi ve konservelenerek ekonomiye geri kazandırılması için faaliyetler yürüttük.
Ayrıca, Türkiye’de yine Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün desteklediği Pesca Turizm (balık sezonu dışında küçük ölçekli balıkçıların denizden gelir elde etmesini sağlayan turizm) ve deniz enerjisi yatırımları (uygulamaları), İzmir Kalkınma Ajansı’nın deniz teknolojisi projeleri takip edebildiğimiz mavi ekonomi çalışmalarıdır.
Vakfımızdan aldığınız hibe ve kapasite gelişim desteği ile Kadın Balıkçılar Derneği’nin dijital dönüşümünü güçlendirmek için hangi alanlara odaklandınız? Bu kapsamda yaptığınız çalışmalardan bahseder misiniz?
Mavi İşler Dijital Dönüşüm (MİDD) projemiz ile kurumsal verimliliğimizi ve sürdürülebilirliğimizi arttırmak üzere çalışmalar yaptık. Bu kapsamda kısaca faaliyetlerimizi şu şekilde sıralayabiliriz.
Derneğimiz bünyesinde;
- Bir dernek iktisadi işletmesi
- Fonzip ve PAYTR işbirliği ile bir dijital bağış sistemi,
- Kurduğumuz e-ticaret platformu (Mavi Pazaryeri) ile yeni kurulmuş ve kaynakları kısıtlı bir dernek olarak kurumsal kaynaklarımızı dijitalde arttırma çalışmaları gerçekleştirdik.
Ayrıca;
- Yazılım ve donanım ihtiyaçlarımız belirlendi ve envanter listeleri oluşturuldu.
- Yazılım ve donanım ihtiyaçlarımız doğrultusunda sivil toplum kuruluşları (STK) için var olan fırsatlar araştırıldı ve gerekli olanlar tespit edilerek yararlanıldı.
- Proje ve görev yönetimi, ödeme ve bağış toplama sistemi temin edildi ve kullanılmaya başlandı.
- Kurumun dijital güvenliği arttırma çalışmaları yapıldı.
- Habitat Derneği ile gerçekleştirilen işbirliği sonucunda kadın balıkçılara yönelik dijital becerileri geliştirecek dijital okuryazarlık eğitimi gerçekleştirildi.
- Ekip içi iletişimde kullanılan araçların verimliliği arttırıldı.
- Paydaşlarla iletişimi güçlendirmek için gerekli altyapı iyileştirilmesi yapıldı.
- İnternet sitemize içerik üretilerek güncel tutulmaya devam edildi.
- Dijital mecralarda içerik paylaşabilmek için kurumun dijital üretim kapasitesi güçlendirildi.
- Dijital olarak kullanılabilecek kaynak geliştirme araç ve platformları hakkında bilgi edinildi. Derneğimizin ihtiyacını karşılayabilecek araç ve platformları belirlenip yapımıza entegre edildi.
- Derneğimizdeki tüm veriler düzenlenerek yedeklendi ve güvence altına alındı. Veri yönetiminin planlaması yapıldı.
- Veri yönetimi ve bu konuyla ilgili yasal süreçleri (Kişisel Verileri Koruma Kanunu- KVKK) hakkında geliştirme çalışmaları yapıldı.
Kısaca, derneğimizin dijital altyapı kapasitesinin arttırılması için de gerekli yazılım, donanım, güvenlik, insan kaynağı, iletişim, arşivleme, marka, veri ve kaynak yönetimi gibi konular üzerinde iyileştirme çalışmaları yaptık.
Çevresel Sürdürülebilirlik Alanında Dijital Dönüşüm Fonu kapsamında aldığınız desteğin derneğinize ve çalışmalarınıza nasıl bir katkısı oldu? Fonu destekleyen bağışçılarımızla paylaşmak istediğiniz bir mesajınız var mı?
Denizlerin sürdürülebilirliğinin sağlanması ve denizel sektörlerde çalışan kadınların güçlendirilmesi amacıyla çalışmalarını yürüten yeni kurulmuşbir dernek olarak; pandemi koşullarına rağmen, dijitalde çalışmalarımıza devam edebilmiş üstüne üslük kurumsal kapasitemizi önemli ölçüde iyileştirerek derneğimizin sürdürülebilirliği için önemli bir sıçrama elde edebildik.
Dijital araçlara bakış açımız olumsuzdan olumluya bir dönüş yaşadı. Aynı zamanda, dijital araçları kullanımına çok daha hızlı adapte olabildik. Bünyemize kattığımız bu dijital araçlar sayesinde faaliyetlerimizi hızlandırarak daha güvenli ve verimli çalışmaların altyapısını da oluşturmuş olduk. Ayrıca, dijital ortamda sürdürülebilir kaynak geliştirme altyapıları edinerek derneğimizin sürdürebilirliği konusunda kısa bir dönem içinde büyük yol katettik.
Kadın Balıkçılar Derneği olarak, çalışmalarımız ülkemizin tümünü kapsıyor. Üyeler, çalışanlar, işbirlikçiler, destekçiler, gönüllülerimiz ve hedef kitlemiz bağlamında Türkiye’nin birçok ilinde yer alıyoruz. Bu sebepten, bir araya gelmek ve iletişim halinde kalmak faaliyetlerimizin devamlılığı ve verimi açısından çok önemli. Pandemi ile beraber bir araya gelmek neredeyse imkânsız hale gelmişti. Ancak, MİDD projemiz kapsamında yürüttüğümüz çalışmalarımız sayesinde, bu büyük engeli büyük ölçüde aştığımızı söyleyebiliriz. Pandemi süresince, dijital araçları kullanarak (sosyal medya iletişimi, Zoom toplantıları ve etkinlikleri, Slack ve WhatSapp iletişimi, internet sitesi, vb.) faaliyetlerimize verimli bir şekilde devam edebilmenin mutluluğu içindeyiz. Ek olarak, bu süreçte dijitalde aktif olmanın etki alanımızı daha da genişlettiğini, ekip çalışmalarımızın verimini daha da arttırdığını ve kaynaklarımızın daha hızlı çoğaldığını gördük. Bu sebepten, pandemi sonrasında da dijital faaliyetlerimizi sürdürmeye ve geliştirmeye devam edeceğiz.
Son olarak; Fon kapsamında uygulanan Kapasite Gelişim Bileşeni faaliyetleri çerçevesinde aldığımız atölyeler, eğitimler ve mentörlük destekleri kapasite gelişim sürecimizi kolaylaştırıp hızlandırdı. Aynı zamanda, kıymetli bilgi aktarımlarından da çok fazla faydalandığımızı önemle belirtmek isteriz. Sizinle çalışmak büyük zevkti!
Kadın Balıkçılar Derneği’nin 2022 yılı için öncelik vereceği alanlar ve çalışmalar neler olacak? Derneğin önümüzdeki dönem için planlarından bahseder misiniz?
Yukarıda belirttiğimiz kurumsal öğrenimlerimizle beraber dijital çağa ayak uydurmayı ve MİDD projemizi bir programa dönüştürmeyi hedefliyoruz. Bu program kapsamında kısa ve orta vadede hedeflerimiz;
- E-ticaret platformumuzu pazaryerleri, üreticiler ve ürünler kapsamında genişletmek,
- Dijital eğitimler, atölyeler, seminerler, toplantılar ve etkinlikler gerçekleştirmek,
- E-bağış sistemimizi genişleterek, aktif e-bağış kampanyaları yürütmek,
- E-kitap, e-dergi gibi dijital yayınlarımızı çoğaltmak,
- İnternet sitemizi güncel tutmak ve mavi ekonomi, mavi büyüme ve mavi sürdürülebilirlik için bir e-kütüphane oluşturmak,
- Dijital altyapı çalışmalarımıza devam etmek (e-imza, e-muhasebe, KEP, vb.).