YÖRET ile AFGEP: Afet Sonrası Gençleri Güçlendirme Projesini Konuştuk

Yüksek Öğrenimde Rehberliği Tanıtma ve Rehber Yetiştirme Vakfı (YÖRET), toplumun her kesimine yönelik eğitim ve hizmet projeleri hayata geçiren Yöret, toplumun yaşam kalitesini artırmak amacıyla çalışmalarını yürütüyor. Paribu işbirliğiyle hayata geçirdiğimiz Gelecek için Dayanışma Fonu kapsamında AFGEP: Afet Sonrası Gençleri Güçlendirme projesini gerçekleştiren YÖRET, Hatay, İstanbul ve Kahramanmaraş’ta ikamet eden ve depremlerden etkilenen gençlerin iyi olma halini desteklemek ve akran dayanışmasını güçlendirmek amacıyla çalışmalarını yürütüyor.

YÖRET ekibiyle gerçekleştirdiğimiz röportajda; proje faaliyetleri, depremlerin gençler üzerindeki etkisi, gençlere yönelik farklı bölgelerde çalışma yürütüyor olmanın zorlukları ve vakfın gelecek dönem planları hakkında konuştuk. 

YÖRET olarak toplumun her kesimine yönelik eğitim ve hizmet projeleri hayata geçiriyorsunuz. Çalışma alanınızın var olan durumu hakkında neler söylersiniz, siz burada nasıl bir boşluğu dolduruyorsunuz?

Çalışma alanımız sürekli bir dönüşüm içerisinde ve toplumun ihtiyaçlarına odaklanarak hareket ediyoruz. Genç üniversiteli gönüllülerimizden ve alandaki çalışma arkadaşlarımızdan aldığımız geri bildirimlerle birlikte psikolojik danışmanlar, sosyal hizmet uzmanları ve psikologlarla işbirliği içerisinde çalışıyoruz. Bu yaklaşımla toplumdaki sorun ve dezavantaj alanlarını yakından takip ediyor, sürdürülebilir çözümler üretmek için çaba gösteriyoruz. Barışçıl İletişim Atölyeler, Vurma! Konuş, Kutu Oyunu, Kendi Projeni Kendin Yap Programı, Afet Sonrası Güçlendirme Projeleri ve Destek Verene Destek gibi projeler de bu çabalarımızın bir parçası.

Gelecek için Dayanışma Fonu kapsamında sağladığımız hibe desteğiyle AFGEP: Afet Sonrası Gençleri Güçlendirme projesini hayata geçiriyorsunuz. Proje kapsamında yürüttüğünüz çalışmalar, çalışmanın çıktıları ve alana etkisi hakkında bilgi verir misiniz? 

Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından, gençlerin sosyal alanlarda yer bulmakta zorlandığını ve çeşitli sorunlarla karşı karşıya kaldıklarını fark ettik. Bu nedenle, psikolojik danışmanlar, sosyal hizmet uzmanları ve psikologlarla işbirliği yaparak depremlerden etkilenen gençlere psikososyal destek sağlama çalışmalarına odaklandık. Depremler sonrası Destek Grubu çalışmalarımızı AFGEP (Afet Sonrası Gençleri Güçlendirme Projesi) kapsamında tasarladık. Projemizin amacı, depremlerden etkilenen gençleri Depremler Sonrası Akran Destek ve Dayanışma grupları altında bir araya getirerek iyilik hallerini güçlendirmek ve gençlerin taleplerini akranlarıyla birlikte dile getirmelerine olanak tanımaktır. Yapılan odak grup çalışmalarında, gençlerin kendi bölgelerinde bir şeyler yapma isteği ve sosyal alan ihtiyacının ön plana çıktığı görüldü. Depremin etkisiyle birlikte, gençlerin güçlendirilmesi gereken ve öncelik verilmesi gereken alanlar tespit edildi. Ayrıca, saha çalışmaları ve uzmanlarla yapılan eğitimler sayesinde, gençlerin ihtiyaçlarına yönelik ek eğitim modelleri tasarlamayı hedefliyoruz. Bu çerçevede, mart sonuna doğru planladığımız gençlerle yapacağımız Akran Destek Dayanışması çalışmalarıyla, yaklaşık 400 civarı gence ulaşmayı hedefliyoruz.

AFGEP projesini Hatay, İstanbul ve Kahramanmaraş gibi farklı coğrafi bölgelerde uyguluyorsunuz. Bu durum proje sürecinde karşılaşabileceğiniz bölgesel farklılıkları nasıl dikkate almanızı gerektiriyor?

Projeye başlamadan önce, Hatay ve Kahramanmaraş’ta depremleri yaşamış gençlerle ayrı odak gruplarında bir araya geldik. Projemizin başlamasıyla birlikte, farklı şehirlere göç etmiş gençleri de odak gruplara dahil ettik. Bu şekilde ihtiyaçlar arasındaki farklılıkları anlayarak, çalışacak olan kolaylaştırıcılara bu bilgileri aktardık. Gençler farklı bölgelerde olsalar da çok benzer ve ortak ihtiyaçları olduğunu gözlemledik. Programlarımızı bu doğrultuda düzenledik ve uygularken bu hassasiyetleri gözetmeye özen gösterdik. Özellikle Antakya’da erişilebilirlik konusunda zorluklarla karşılaşacağımızı hızlıca anladık. Bu nedenle, burada işbirliklerimizi çoğaltmaya odaklandık. Konteyner kentlerde, destek merkezi olan Toplum Gönüllüleri Vakfı gibi, sahada zaten psikososyal destek veren Hatay Psikologlar Derneği gibi sivil toplum kuruluşları ile iletişime geçtik ve gençlerle uygulamaların yapılabileceği mekanları araştırdık. Gençlere ulaşabileceğimizi düşündüğümüz üniversitelerdeki yetkililerle iletişim kurmaya çalıştık. Üniversitelerin uzaktan eğitime devam etmesi nedeniyle, bu noktada gençlerle çevrimiçi olarak iletişim kurmaya odaklandık.

Gençlerin afet sonrası yaşadığı zorlukların uzun vadeli etkileri üzerine bir değerlendirme yapacak olursanız; bu etkilerin eğitim, kariyer ve sosyal ilişkiler gibi alanlarda nasıl hissedileceğini öngörüyorsunuz?

Yaptığımız odak görüşmeleri ve saha çalışmalarıyla gençlerin geleceğe yönelik ihtiyaçlarını belirliyoruz. Bu kapsamda, alanında uzman danışmanlarda oluşan bir kurul oluşturuyoruz. Pandemi sürecinin de etkisiyle eğitim ve sosyal hayatı sekteye uğrayan gençler, depremlerle birlikte daha büyük bir umutsuzlukla karşı karşıya kaldılar. Evlerini, yakınlarını kaybeden gençler hayatta kalan aile bireylerine ve akranlarına tutunmaya çalışıyorlar. Üniversitelerin eğitim kalitesinden ve çalışma mekanlarının eksikliğinden memnun olmayan gençler, özellikle özel alan talebi ve sosyalleşme araçlarına ihtiyaç duyduklarını dile getiriyorlar. Yaşadıkları belirsizlikler ve karar alma güçlüğü ile boğuşan gençlerin sosyal ilişkilerinde gerileme devam ediyor. Bu nedenle, akranlarıyla zaman geçirmek, paylaşmak ve konuşmak onlar için en iyi destek şekli olarak öne çıkıyor. Uzun vadede, eğitim ve profesyonel destek eksikliği nedeniyle geleceklerini güvence altına almakta zorlanan gençler aynı zamanda ekonomik zorluklarla mücadele ediyorlar. 

YÖRET’in  gelecek dönemde yapmayı planladığı çalışmalardan ve önceliklerinden bahseder misiniz? Sağladığımız hibe desteği gelecekteki hedef ve projelerinizi nasıl etkiledi?

Çocuk haklarını ve barışçıl iletişimi toplumda yaygınlaştırmak ve gençlerin demokratik, haklarını bilen, savunan, toplumsal meselelere duyarlı ve donanımlı hale gelmesine katkı sağlamak amacıyla projeler üretmeyi hedefliyoruz. Afet Sonrası Gençleri Güçlendirme projesi, gelecekteki çalışmalarımız için gençleri odak noktamız haline getirerek, bu yönde ilerlemenin doğruluğunu bir kez daha kanıtladı. Proje tamamlandıktan sonra deprem bölgesindeki gençlerle kurduğumuz işbirlikleri, yeni projeler ve çalışmalar geliştirme fırsatları sunacak. Gençlerin en iyi destek yöntemi olarak kabul ettiği Akran Destek ve Dayanışma çalışmalarını yaygınlaştırmak için planlarımız bulunuyor. Antakya’daki gençlerin kendi şehirlerini inşa etme isteği bizi umutlandırdı. Bu nedenle, gençlere yönelik proje eğitimi vererek hayallerini gerçekleştirmelerine destek olmayı amaçlıyoruz. Gençlerin sosyal alanlara ve sosyal becerilere olan ihtiyaçlarına dikkat çekerek, bu talepleri karşılamak için çalışmalar yapmayı planlıyoruz.

Afet Sonrası Gençleri Güçlendirme projesi, depremlerden etkilenen gençlerin ve uzmanların dile getirdiği destek ihtiyacını vurguluyor. Depremler sonrası sağlanan yardımların yetersizliği, bölgedeki insanların kendilerini terk edilmiş, yalnız ve değersiz hissetmelerine neden oluyor. Ruhsal destek sağlayacak uzman eksikliği ve kısa süreli çalışmalar, terapi süreçlerini ve danışanlarla kurulan bağları olumsuz etkiliyor ve güvensizlik duyguları oluşturuyor. Sürdürülebilir etki için düzenli ve sürekli bağışların önemi vurgulanıyor. Biz de projemizin gerçekleşmesini bu bağışlara, hibe desteklerine borçluyuz.