Güzel İşler’in Şubat Ayı Buluşmasını COVID-19 Döneminde Kültür-Sanat ve Tiyatrolar Başlığıyla Gerçekleştirdik

Bağışçılarımıza yönelik olarak düzenlediğimiz çevrimiçi etkinlik serimiz Güzel İşler’in Şubat ayı buluşmasını COVID-19 Döneminde Kültür-Sanat ve Tiyatrolar başlığıyla gerçekleştirdik.  İstanbul Kültür Sanat Vakfı Kültür Politikaları Çalışmaları Direktörü Özlem Ece ve Tiyatro Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı, yazar, yönetmen ve oyuncu Yeşim Özsoy ile Türkiye’de kültür sanat alanının ve özel tiyatroların durumunu, COVID-19 salgını ve alınan tedbirlerin yarattığı değişimi ve kültür-sanat alanında gelişen dayanışma pratiklerini konuştuğumuz etkinlikten öne çıkan başlıkları aşağıda görebilirsiniz:

  • Kültür politikaları Türkiye’de kamu politikaları arasında öncelikli bir yer tutmuyor ve buna bağlı olarak Türkiye’nin bu alanda kapsamlı bir politikası bulunmuyor. Başta Kültür ve Turizm Bakanlığı olmak üzere, Türkiye’de kültür-sanat alanına ayrılan kamu kaynakları oldukça sınırlı ve alanın ihtiyaçlarını karşılamakta yetersiz kalıyor. Kültür-sanat kurumların öncelikli ihtiyaçları arasında yer alan finansal destekler ağırlıklı olarak özel sektör tarafından karşılanıyor; yerel yönetimler ise ayni desteklerle (kamusal alanların kullanımı, iletişim desteği vb.) katkı sağlıyor.
  • Kültür-sanat kurumları ve bu alanda faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşları oldukça aktif, dayanıklı ve üretkenler. İçinde bulunduğumuz koşullar nedeniyle bu kurumlar esnek davranarak çözüm üretme ve krizlerle başa çıkma konusunda da deneyimliler. Ancak, ifade özgürlüğüne dair artan engeller bu kurumların ve sanatçıların sanatsal üretimini olumsuz şekilde etkiliyor.
  • Kültür-sanat alanının genelinde yaşanan finansal kaynaklara erişim sıkıntısı özel tiyatrolar için de geçerli. Türkiye’de özel tiyatrolar ticarete dayalı kurumlar olarak algılanıyor ve ticari bir statüyle kurulduklarından bağış alamıyorlar. Tiyatroların sanat kurumları olarak kamu yararına çalıştıkları ve bu nedenle de ilgili kamu kurumları tarafından desteklenmelerinin önemi henüz anlaşılmış değil. Türkiye’de tiyatro sanatının ve kurumlarının gelişebilmesi için yurtdışındaki örneklerde olduğu gibi hem politikalar hem de finansal araçlarla kamu kurumları tarafından desteklenmeleri gerekiyor. Bu tür destek mekanizmalarının yokluğunda özel tiyatrolar sadece bilet satarak gelir elde edebilen ticarete dayalı kurumlar olarak varlıklarını devam ettirmek zorunda kalıyor. Tiyatro Kooperatifi, bu sorunların giderilmesi ve mevzuatta iyileştirmeler yapılması için savunuculuk çalışmaları yapıyor; özel tiyatroların sürdürülebilirliğine katkı sağlamak için kooperatifleşme modelini teşvik eden bir proje yürütüyor.
  • COVID-19 salgını ile başlayan ve evlere kapanılan süreçte kültür-sanat faaliyetlerine olan ilgi arttı ve sanatın iyileştirici gücü izleyiciler tarafından daha iyi anlaşıldı. Bu dönemde birçok kültür-sanat kurumu dijital arşivlerini ücretsiz olarak açıktı ve kültür-sanat faaliyetlerine erişim arttı. Ancak artan talep bu alanın salgın sürecinde daha da görünür hale gelen sorunlarına kalıcı bir çözüm sunmuyor. Salgın ve bu kapsamda alınan tedbirlerden ciddi anlamda etkilenen kültür-sanat alanına yönelik kamu politikalarının ve finansal destek mekanizmalarının geliştirilmesi, kültür-sanat kurumlarının dijitalleşmesinin desteklenmesi, sürdürülebilirliğe katkı sağlayacak şekilde yeni iş modellerinin uygulanması ve alandaki insan kaynağı ihtiyacının giderilmesi bu süreçte de öne çıkan ihtiyaçlar olmaya devam ediyor.
  • Salgın döneminde başta özel tiyatrolar olmak üzere farklı alanlarda faaliyet gösteren kültür-sanat kurumlarını, sanatçıları ve kültür-sanat emekçilerini desteklemeye yönelik çeşitli dayanışma kampanyaları başlatıldı. Tiyatro Kooperatifi tarafından düzenlenen ve izleyicilerin gelecek dönemde yapılacak tiyatro oyunları için önceden bilet alarak destek sağladığı #BizdeYerinAyrı kampanyası, görsel sanatlar alanında çalışanların barınma, yemek ve sağlık gibi temel ihtiyaçlarına erişmelerini destekleyen Omuz, gelirleri kültür-sanat emekçilerini desteklemek için kullanılan çevrimiçi festival FestTogether bu örnekler arasında yer alıyor. Kültür-sanat kurumlarının ayakta kalmasına ve üretimlerine devam edebilmelerine olanak sağlayan bu tür dayanışma kampanyalarını desteklemek önem taşıyor.
  • Salgın döneminde yaşanan değişimin ve edinilen deneyimlerin etkilerinin salgın sonrasında da kültür-sanat alanını şekillendirmeye devam etmesi bekleniyor. Yüz yüze ve çevrimiçi etkinliklerden oluşan melez modellerin yaygınlaşmasının, kültür-sanat kurumlarının dijitalleşmesinin, kültür-sanat alanının başta iklim krizi olmak üzere farklı alanlarla ilişkisini kuracak şekilde yapılacak çalışmaların ve dayanışma pratiklerinin devamlılığını sağlamanın bu bağlamda öne çıkan konular arasında yer alması bekleniyor.
  • Kültür-sanat alanına verilecek desteklerin kültür-sanatın toplumsal faydasını da öne çıkartacak şekilde; kurumların dijital dönüşümünü, kültür profesyonellerinin kapasitelerini güçlendirmelerini, iyi uygulama örneklerine dayalı kapsayıcı ve katılımcı işbirliği modellerini desteklemesi gerekiyor. Bununla birlikte, özellikle insan kaynağını desteklemeye yönelik kurumsal destek mekanizmaları bu dönemde daha da fazla önem kazanıyor.