Hayata Destek Derneği İzmir Depremi Acil Destek Fonu Kapsamındaki Çalışmalarını Tamamladı

30 Ekim 2020 tarihinde merkez üssü Ege Denizi olarak belirlenen depremin ardından hayata geçirdiğimiz İzmir Depremi Acil Destek Fonu kapsamında Turkey Mozaik Foundation finansmanı ile desteklediğimiz Hayata Destek Derneği çalışmalarını tamamladı. Dernek hibe desteğini depremden etkilenen kişilerin yerleştirildiği geçici çadır alanlarındaki tuvalet eksikliği ve mevcut tuvaletlerin yoğun kullanımı nedeniyle oluşan hijyen problemine çözüm sunmak amacıyla Bornova ve Bayraklı’da bulunan geçici çadır kamplarına 10 gün süreyle portatif tuvalet sağlamak amacıyla kullandı. Hayata Destek Derneği Operasyonlar Koordinatörü Volkan Pirinççi ile yaptığımız röportajda depremin hemen ardından İzmir’de gerçekleştirdikleri çalışmaları, hibenin alandaki acil ihtiyaçların karşılanmasındaki rolünü ve derneğin gelecek dönem için planladığı çalışmaları konuştuk.

Hayata Destek Derneği, 30 Ekim 2020 tarihinde meydana gelen ve İzmir’de yıkıma sebep olan depremin hemen ardından sahada faaliyet gösteren ilk sivil toplum kuruluşlarından biri oldu. Depremden etkilenenlere destek olmak üzere bu süreçte sahada gerçekleştirdiğiniz çalışmalardan bahseder misiniz?

Ekiplerimiz İzmir Depremi’nden en fazla etkilenen Bornova-Bayraklı bölgesine depremden 17 saat sonra giriş yaptılar. Akabinde durum tespiti ve ihtiyaç analizi çalışmalarımız başladı. Barınma, ısınma, sağlık, hijyen ve sanitasyon, koruma başlıkları altında detaylı durum tespitlerimizi hızla tamamlayıp yerel, ulusal ve uluslararası ilgili tüm paydaşların erişiminde olabilecek şekilde raporlarımızı yaygınlaştırdık ve bilgi paylaşımında bulunduk. Üyesi olduğumuz Afet Platformu’ndan paydaşlarımız da sahadaydı ve koordinasyon masamızı kurup Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), Kızılay, ilgili Bakanlıklar, İzmir Büyükşehir Belediyesi gibi sahadaki tüm aktörlerle koordinasyonu başarıyla sağlamış olduk.

Maddi hasarın ciddi boyutuna rağmen sahadaki operasyonun ilk aşamadan itibaren başarılı olduğunu, “afet sonrası hizmetlerdeki boşluklar” şeklinde tabir edebileceğimiz alanların kısıtlı olduğunu gördük. Geçici barınma amaçlı olarak AFAD ve Büyükşehir Belediyesi tarafından kurulan çadır kamplarda tespit ettiğimiz durumlardan biri tuvalet eksikliğiydi. İnsani yardım standartlarına göre kamplarda 20 kişiye 1 tuvalet en kötü durumlarda geçici olarak 50 kişiye bir tuvalet düşmesi gerekiyor ancak ilk günler maalesef yeteri sayıda tuvalet sahada mevcut değildi. Bu süreçte COVID-19 ile ilintili riskleri de ciddi anlamda ele aldık.

Bu çalışmalar ve görüşmeler sonucunda bölgede hijyen kiti ihtiyacı, acil durum kullanımına uygun portatif tuvalet kurulumu ve evi hasarlı olan kırılgan durumdaki aileler için nakdi desteklere ihtiyaç duyulduğunu gördük. Sonrasında sahada sağladığımız destekler de bu üç başlık altında şekillendi.

İzmir Depremi Acil Destek Fonu kapsamında sağladığımız hibe ile ne tür çalışmalar gerçekleştirdiniz? Bu çalışmalar ile depremden etkilenen kişilerin hangi ihtiyaçları karşılandı?

Yürüttüğümüz koordinasyon görüşmeleri sonrasında Sivil Toplum için Destek Vakfı ve  Turkey Mozaik Foundation’dan aldığımız destek ile sahaya portatif acil durum tuvaletlerinin kurulması için mutabakata vardık. Bu kapsamda, geçici çadır alanlarının kurulduğu 75. Yüzyıl Parkı, Hakan Ünal Parkı, Zeki Müren Parkı, Öğretmen Evi, Bilal Çakırcalı Parkı, Barış Manço Parkı ve Paten Pisti yerleşkelerine toplam 72 adet içinde el yıkama ünitesi de olan portatif tuvalet kurduk ve 10 gün boyunca bu tuvaletlerin düzenli olarak dezenfektasyonunu sağladık. COVID-19 ile ilintili salgın risklerini de göz önünde bulundurduğumuzda, su ve sanitasyon alanında ihtiyaçları zamanında ve doğru şekilde karşılamak güvenli barınma koşulları yaratma adına önemli bir alt başlıktı aslında. AFAD’ın ve İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin daha uzun vadeli konteyner tuvaletlerinin yerleştirilmesi ve konteyner kentlere geçişlerle beraber biz de 10. günün sonunda bu operasyonumuzu sonlandırdık.

Ocak 2020’de yaşanan Elazığ Depremi’nde sahada çalışan STK’lar ve bazı kamu kurumları acil durum müdahalesini eşgüdümlü ve verimli bir şekilde gerçekleştirmek amacıyla Hayata Destek Derneği’nin de içinde bulunduğu Afet Platformu’nu kurdu. Platformun İzmir Depremi sonrasında da afet müdahale çalışmalarına aktif şekilde dahil olduğunu gördük. Afet Platformu’nun bu alanda yapılan çalışmalar açısından öneminden bahseder misiniz?

Elazığ depremiyle bir araya gelen sivil toplum kuruluşları olarak afet risklerini azaltmak, afetlere müdahalede sivil toplum ve kamu koordinasyonunu artırmak amacıyla iş birliklerimizi güçlendirerek platformumuzu günden güne daha etkili çalışır hale getirdik. İzmir depreminde de bu çabaların katkısını bir kez daha deneyimlemiş olduk. İzmir’de kamu ile koordinasyon, ihtiyaçların koordineli şekilde belirlenmesi, gönüllü yönetimi ve kaynak yaratma alanlarında çok önemli iyi örneklere imza attık. Afetlere daha etkili müdahale için devam eden hazırlık faaliyetlerimizin yanı sıra önümüzdeki dönemde afet öncesi risk azaltma konusuna da daha fazla eğilmeyi planlıyoruz.

Afet ve acil durumların hemen sonrasında hazırladığınız raporlar sahadan bilgi aktarımı ve ihtiyaç tespitlerine odaklanıyor. Bu raporların yaptığınız acil durum müdahaleleri ve çalışma alanınız için öneminden bahseder misiniz?

Söylediğiniz gibi teknik tabiriyle SITREP (situation report – durum raporu) dediğimiz acil durum raporlarını güvenilir ve güncel bilgiler içerecek şekilde hazırlamaya ve yaygınlaştırmaya özen gösteriyoruz. Bilgi paylaşımının öneminin birkaç boyutu var. Öncelikle bu çalışmalar, ulusal ve uluslararası basını ve kamuoyunu bilgilendirmek, afet sonrasında sivil dayanışmanın doğru ve ihtiyaca yönelik şekilde mobilize olmasına katkı sağlamak açısından önemli bir yol oynuyor. İkincisi, herhangi bir afet sonrasında gerek yurtiçinden gerek yurtdışından acil yardım alanına yoğunlaşan, bu yönde ayni ve parasal destekler sunan birçok kurum ve kuruluş sahadaki durumu, oluşan hasarı, meydana çıkan acil ihtiyaçları öğrenmeye çalışıyor. Hazırladığımız ve sık sık güncellediğimiz durum raporlarını hem açık kaynaklar vasıtasıyla hem doğrudan yaygınlaştırarak tüm ilgili paydaşlarımızı bilgilendiriyoruz. Bu raporlarda yer alan ihtiyaçlara yönelik olarak sektörel uzmanlıkları bulunan ya da kaynak ayırabilecek pozisyonda olan kişi ve kurumlar bizimle iletişime geçiyorlar. Bunu takiben biz de ilgili müdahaleyi planlamaya koyuyoruz ve hızlıca program aşamasına geçiyoruz.

Hayata Destek Derneği’nin 2021 yılında öncelik vereceği alanlar ve çalışmaları paylaşır mısınız?

Hayata Destek’in halihazırda 8 ilde yürüyen faaliyetleri kapsamında Mülteci Destek, Mevsimlik Tarımda Çocuk Koruma ve Kapasite Geliştirme gibi süreklilik arz eden programları var. Bunlara ek olarak, mümkün mertebe acil durumlara ve afetlere hazırlıklı olmak ve herhangi bir afet durumunda acil ihtiyaçlara cevap vermek için çalışıyoruz. Tabii dileğimiz, 2021’de Türkiye’de hiçbir afet yaşanmaması ve dolayısıyla herhangi bir acil yardım operasyonu yürütmemek. Diğer bir deyişle, asla kullanmamayı umduğumuz bu yetkinliği, kurum bünyesinde canlı tutmak ve güçlendirmek için çalışacağız. Bu esnada afete dirençli hale gelme ve afet bilincini artırma kapsamında daha fazla çaba sarf edeceğiz. Afet Platformu olarak da koordinasyon toplantılarımızı periyodik olarak sürdürüyoruz, platform çatısı altında birlikte çalışmaya devam edeceğiz.