NATURA Doğa ve Kültür Koruma Derneği Akdeniz Habitatlarının Son Yaban Kedileri Projesini Tamamladı

NATURA Doğa ve Kültür Koruma Derneği (NATURA), dünyada sadece Güneybatı Anadolu’da yaşayan ve günümüzde parçalanmadan dolayı yok oluşun eşiğinde olan Sığla (Günlük) orman toplulukları arasında koridor oluşturarak, parçaların birleştirilmesi ve bu orman topluluklarının yok oluş sürecinin tersine çevrilmesi için çalışmalar yürütüyor. Turkey Mozaik Foundation, Actecon ve 212 işbirliğiyle bireysel ve kurumsal bağışçıların finansal desteği ile hayata geçirdiğimiz Orman Yangınları Acil Destek Fonu kapsamında NATURA, Akdeniz Habitatlarının Son Yaban Kedileri  projesini hayata geçirdi. Dernek, proje kapsamında yanan alanlarda karakulakların ve yaban kedilerinin  popülasyonunun mevcut durumunu ortaya çıkarmak amacıyla çalışmalar yürüttü. 

NATURA kurucu üyesi Özlem Parlar Ürker ile yaptığımız röportajda; mega yangın kavramını, Karakulak Eylem Planı çalıştayı, proje faaliyetleri, derneğin gelecek dönem planları ve fonun çalışmalarına katkıları hakkında konuştuk. 

2020 yılında Avustralya’da meydana gelen yangınlarla beraber sıklıkla duymaya başladığımız mega yangın kavramını tanımlayabilir misiniz? Türkiye’de olası mega yangınları önlemek amacıyla geliştirilmiş ulusal düzeyde bir stratejik plan veya politika bulunuyor mu?

Literatürde Akdeniz Havzası’ndaki yangın kuşağında yer alan Türkiye gibi ülkeler için tek başına en az beş bin hektarlık bir alanı etkileyen orman yangını mega/katastrofik/büyük gibi sıfatlar veya terimlerle ifade ediliyor. Bir Akdeniz ülkesi olan Son 20 yılın istatistiklerine göre Türkiye’de her yıl ortalama üç bin orman yangını çıkmakta ve sekiz bin hektar alan yanıyor. Söz konusu bu yangınların her yıl ortalama iki tanesi büyük veya mega yangındır. 

28 Temmuz 2021’de başlayan ve büyük çoğunluğu Antalya ve Muğla olmak üzere 54 ilde meydana gelen 250’den fazla yangının 16 tanesi büyük yangındı. Bu yangınlarda en az 150 bin hektar orman alanı etkilendi. Neredeyse son 20 yılda yanan alanların toplamı kadar olan bu büyük yangın dalgasından en çok etkilenen iller Antalya (82 bin ha) ve Muğla (62 bin ha) oldu. Bu mega yangın dalgasının sonuncusu ise 2022 Haziran ayında Marmaris Bördübet Yaban Hayatı Geliştirme Sahası ve yakın çevresindeki yaklaşık beş bin hektarlık bir alanı etkileyen bir başka yangın oldu.

Ülkemizde bu yeni gelişen mega yangın sürecini anlamaya ve adapte olmaya ilişkin, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın altında Orman Genel Müdürlüğü koordinasyonunda olmak üzere, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü işbirliğinde ulusal düzeyde hızlı bir şekilde reaksiyon alabilmek adına çeşitli strateji ve politika güncellemelerine başlandığı ifade edilebilir. Buna en güzel örnek, 13-15 Ekim 2021 tarihlerinde Ankara’nın Kızılcahamam ilçesinde; yangın öncesi, yangın süresince, yangın sonrası, iletişim ve kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi, teknoloji ve inovasyon ile Akdeniz Ülkeleri Yangın Birliğinin Kurulması gündem maddelerini görüşmek üzere 268 katılımcının iştirakiyle toplanan, 135 karar ve 217 eylem önerisi geliştirilen İklim Değişikliği Sürecinde Orman Yangınları Çalıştayı verilebilir.

Bunu takiben, Mega Yangınların Yönetilmesi başlığı altında önem arz eden konulardan bir diğeri olarak, bu yangınlar sonrasında doğayla uyumlu müdahale tekniklerinin uygulanabilmesine yönelik ekolojik restorasyon ilkelerinin kamuoyunca benimsenebilmesi amacıyla NATURA olarak Marmaris Bördübet Yaban Hayatı Geliştirme Sahası yangını sırasında ve sonrasında sergilemiş olduğumuz tutumun Tarım ve Orman Bakanı başta olmak üzere doğrudan karşılık bulmuş olması ve bu korunan alanda Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü koordinasyonunda ekolojik restorasyon ilkelerinin uygulanacağının taahhüt edilmiş olması da yeni gelişen süreçte karar vericiler nezdinde reaktif bir karşılık verildiğine iyi bir işaret olarak yorumlanabilir.

Karakulak Eylem Planı Çalıştayı’na katıldınız. Yaban hayatın korunması bağlamında karakulakların öneminden bahsedebilir misiniz? Bu çalıştayın sonucunda ne tür öneriler ortaya çıktı? Bu önerilerin hayata geçirilmesi için önümüzdeki dönemde ne tür çalışmalar yapmayı planlıyorsunuz?

Avrupa Birliği Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı (IPA) ikinci dönemi çerçevesinde; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile Tarım ve Orman Bakanlığı, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen, araştırmacısı olduğumuz Yeni Bir Metodoloji Kapsamında Türkiye’deki Nesli Tehlike Altındaki Türler İçin Tür Eylem Planlarının Hazırlanması, Uygulanması ve İzlenmesi projesi kapsamında, 24 ve 25 Kasım 2022 tarihlerinde, çalıştaya katıldık. Bu çalıştay kapsamında karakulak türünün yayılış gösterdiği Antalya, Aydın, Burdur, Denizli ve Muğla, illerinden kamu ve özel kurum/kuruluşlardan temsilciler ve STK temsilcileri bir araya geldi. Çalıştay sonunda karakulakların ve habitatlarını korunması için ilgili kurumların yapacakları koruma eylemleri planlandı. Karakulak Tür Eylem Planı projesinin sonuç raporu ile de bu eylemler final haline getirilecek. Ayrıca önümüzdeki 10 yıl boyunca ilgili taraflar türün korunması adına çalışmalar yürütecek. NATURA olarak bizler de bu çalışmaların takibini ve koordinasyonunu yapmayı planlıyoruz.

Hibe desteğimizle hayata geçirdiğiniz Akdeniz Habitatlarının Son Yaban Kedileri projesi kapsamında yürüttüğünüz çalışmalardan bahsedebilir misiniz?

Bu değerli hibe ile 2021 yazında Marmaris’te meydana gelen ve karakulak ile yaban kedilerinin habitatlarında büyük ekosistem yıkımına neden olan yangından sonra özellikle iki türün de sığınmış olabileceği düşünülen Bördübet Yaban Hayatı Geliştirme Sahası içinde foto-kapanlar ile izlemeler gerçekleştirdik. Bu izlemelere göre karakulakların ve yaban kedilerinin bu bölgeye sığındığını ortaya çıkardık. Bu iki türün yangınlar sonrası alan kullanımını, yangından nasıl etkilendiklerini ve ekolojik özelliklerini ortaya çıkarmak için uydu vericisi ile takip etmek amacıyla sahada yakalama maksatlı tuzaklarımızı aktif hale getirdik. Maalesef 2022 Haziran ayında çalışma sahamızın tamamına yakınını yine yangınlar sonucunda kaybettik. Bu esnada başta foto-kapan ve yakalama tuzakları olmak üzere birçok ekipmanımız da yangınlarda zayi oldu. Akamete uğrayan bu mevcut projemizin devamı niteliğinde olan ve The Turquoise Coast Environment Fund tarafından desteklenmeye değer görülen Akdeniz Kıyılarında Mega Yangınların Ardından Yaban Hayatına Ekolojik Restorasyon Desteği başlıklı projemiz ile bu çalışmaların devamını yürütmeyi planlıyoruz.

Orman Yangınları Acil Destek Fonu’ndan aldığınız hibe desteğinin çalışmalarınıza ne tür katkıları oldu? Yaban hayat üzerine yapılan çalışmaların farklı bağışçılar tarafından desteklenmesi sizce neden önemli?

Yaban hayatı çalışmalarının temeli doğal sürecin korunması, insan faaliyetlerinin etkilerinin araştırılması ve bu etkilerin azaltılmasının önemini ortaya koymasıdır. Bu nedenle, bütün türler göz önüne alınarak ekosistem ve genetik çeşitliliğe yönelik bütüncül çalışmalar yürütülüyor. Bu çalışmalar yürütülürken insan emeğine, farklı türlerde malzemelere veya materyallere ve bolca zamana ve sabra ihtiyaç duyuluyor. Farklı fonlar ve bağışçı desteği bu anlamda kritik bir öneme sahiptir.

Özellikle büyük yangınların ardından kapsamlı ve hızlı çalışmalar önem teşkil ediyor. 2021 mega yangınlarının ardından verilen Orman Yangınları Acil Destek Fonu hibe desteği ile yaban hayatının mevcut durumunu ortaya çıkarma ve strateji oluşturma imkânı bulabildik. Hızlıca saha çalışmalarına başlama şansını elde etmiş olduk. 

NATURA Doğa ve Kültür Koruma Derneği’nin gelecek dönemde yapmayı planladığı çalışmalardan ve önceliklerinden bahseder misiniz? 

NATURA olarak gelecek dönem için en acil önceliğimiz son iki yıl boyunca yaşanan mega yangınlar sırasında kadük kalan yaban hayatı araştırmalarımız çalışmamızı tamamlamak ve bölgede gelişen bu yeni süreç karşısında yaban hayatının güncel durumunu ortaya çıkarmaktır. 

Orta vadeli hedefimiz ise çalışma alanımız özelinde Ekolojik Restorasyon ilkelerini hayata geçirmek ve Türkiye orman varlığının ekolojik toleransını bu yeni sürece uyum sağlayabilir hale gelmesinde öncü roller oynamak. Aynı zamanda bu süreçte hem karar vericilere hem de topluma doğru bir kanaat önderliği yapmaktır.  

Uzun vadeli hedefimiz ise mega yangınlar sürecinde yangının ekolojik bir etmen olduğu gerçeğinden yola çıkarak, yangınla uyumlu yaşam pratiklerini tüm kamuoyuna aktarmak ve Türkiye’deki ekolojik okuryazarlık kapasitesinin artırılmasına katkıda bulunmaktadır.   

Tüm bunları hayata geçirebilmek içinse Vakfınız liderliğinde kurulan Orman Yangınları Acil Destek Fonu gibi ulusal ve uluslararası kurumların oluşturduğu fonlardan ve hibelerden yararlanmaya devam etmeyi aynı zaman yerel yönetimler, kamu kurumları ve diğer STK’larla da işbirliklerimizi geliştirerek bu etkiyi kısa vadede uzun erimli bir hale getirmeyi hedefliyoruz.