Türk Psikologlar Derneği İzmir Şubesi Depremden Etkilenenler için Psikolojik Destek Projesi’ne Başladı

İzmir Depremi Acil Destek Fonu kapsamında Turkey Mozaik Foundation ve Kahane Foundation eş finansmanı ile hibe desteği sağladığımız Türk Psikologlar Derneği (TPD) İzmir Şubesi psikoloji biliminin topluma katkısını artırmayı hedefleyerek kamu yararını gözeten psikolojik destek çalışmaları gerçekleştiriyor. Dernek, hibe kapsamında Depremden Etkilenenler için Psikolojik Destek projesi ile merkez üssü Ege Denizi olarak belirlenen depremden doğrudan veya dolaylı biçimde zarar gören kişilere toplamda 4.400 seanslık akut ve uzun dönemli terapi desteği sağlamayı hedefliyor. TPD İzmir Şubesi’nden Psikolog Esma Çetin ile yaptığımız röportajda toplumsal olaylar ve afetler sonrasında yaşanan travmaların etkilerini ve bu kapsamda yapılan psikolojik müdahalelerin önemini, Deprem Sonrası ve Covid-19 Süreci Psikososyal Destek Hattı’nı ve İzmir Depremi Acil Destek Fonu kapsamında yürüttükleri psikolojik destek çalışmalarını konuştuk.

Türk Psikologlar Derneği’nin kuruluş amaçlarından ve Türk Psikologlar Derneği İzmir Şubesi olarak bu amaçlar doğrultusunda yaptığınız çalışmalardan bahseder misiniz?

Türk Psikologlar Derneği (TPD), 1976 yılında Ankara merkezli olarak faaliyetlerine başladı. TPD İzmir Şube ise 1989 yılından itibaren Ege Bölgesinde hizmet vermeye devam ediyor. TPD, çalışmalarını; psikoloji biliminin ve mesleğinin tanıtılması, geliştirilmesi, psikologlar arası dayanışmanın sağlanarak mesleki hakların koruması üzerine temellendiriyor.  TPD psikoloji biliminin, hak temelli politikalar üzerinden ve ayırım gözetmeksizin tüm toplumun yararına kullanılmasını hedefliyor. Bu doğrultuda sağlık, eğitim, adalet, endüstri gibi çeşitli alanlarda psikoloji biliminin katkılarını artırmayı amaçlıyor.

TPD, faaliyetlerini mesleki faaliyetler ve toplum yararına gerçekleştirilen faaliyetler olmak üzere temel olarak iki hatta yürütüyor. Mesleki faaliyetler arasında; meslek haklarının korunması için yapılan çalışmalar, savunuculuk faaliyetleri, bilimsel toplantı ve kongreler düzenlemek sayılabilir. Toplum yararına gerçekleştirilen faaliyetler ise koruyucu- önleyici çalışmalar ve müdahale çalışmaları olmak üzere yine iki ayrı kanalda yürütülüyor. Koruyucu- önleyici faaliyetler kapsamında halka açık konferanslar, paneller ve eğitim programları düzenleniyor; diğer sivil toplum kuruluşları ile ortak çalışmalar organize ediliyor. Müdahale çalışmaları kapsamında ise doğrudan ruh sağlığı sağaltım ihtiyacı bulunan kişi ve gruplara hizmet sağlanıyor. Depremden etkilenen kişilere sağlanan psikososyal destek de müdahale çalışmalarımız kapsamında değerlendiriliyor.

Alandaki tecrübelerinizden yola çıkarak, toplumsal olaylar ve afetler sonrasında yaşanan travmaların toplumsal etkileri ve bu kapsamda yapılan psikolojik müdahalelerin önemine dair neler söylemek istersiniz?

Doğal afetler ve toplumsal olaylar sonucunda yaşanan travmatik yaşantılar; yoğun kayıp ve stres faktörünü içerdiği için toplumu, yaşanan bireysel travmalardan daha farklı şekilde etkileyebiliyor. Bu tür olayların en travmatize edici yanları, afetler sırasında fiziksel yaralanmanın çapı, ölüm korkusu, yakınların ölümü ve mülk kaybı olarak karşımıza çıkıyor.

Ruh sağlığı çalışanları; afetler sonrası yaptıkları müdahale çalışmalarında, travma terapisi yapmak yerine öncelikli olarak başvuruları aciliyete göre sınıflandırma (triyaj), destek ve rahatlatma ile “psikolojik ilk yardım” sağlamayı amaçlar. Toplumsal dayanışma, kişiler için önemli bir sosyal destek kaynağı oluşturduğu için bireylerin maruz kalınan veya tanık olunan durumla baş ederek mevcut baş etme kaynaklarını harekete geçirmesini veya güçlenmesini destekler. Çünkü; biliyoruz ki travmatik yaşantılar sonrasında kimimiz kendi kaynaklarımızla bu durumun üstesinden gelebilse de kimimizin destek almaya ihtiyacı olabilir.

Deprem Sonrası ve Covid-19 Süreci Psikososyal Destek Hattı’nın amacından ve bu kapsamda yaptığınız çalışmalardan bahseder misiniz?

30 Ekim 2020 Ege Denizi depreminin gerçekleştiği akşam vakti itibariyle çalışmalarımıza başladık diyebiliriz. Geçmiş yıllarda Türkiye’de yaşanan depremler ve diğer psikososyal destek çalışmalarda yer alan deneyimli meslektaşlarımız ile ilk etapta ihtiyaç belirleme ve çalışmamızı nasıl bir şekilde yürütmemiz gerektiğine dair şemamızı oluşturduk.

1 Kasım tarihi itibarıyla sosyal medyadan psikososyal destek çalışması için gönüllü psikolog çağrısına çıkıldı ve 8 Kasım tarihinde yoğun başvurudan dolayı gönüllü başvurumuzu sonlandırdık. Toplamda 2.460 öğrenci ve meslektaşımız, deprem sonrası psikososyal destek çalışması için gönüllü olmak istediklerini bildirdiler.

Bunun yanı sıra 3 Kasım itibarıyla Türk Psikologlar Derneği, İzmir Şubesi-Travma Birimi gönüllüleri olarak çadır alanlarında bulunmaya başladık. Toplamda 71 gönüllümüz ile 6 ayrı çadır alanında 13 Kasım tarihine kadar gerek bireysel görüşmeler gerekse psikolojik ilk yardım grup çalışmaları ile destek vermeye devam ettik. 13 Kasım tarihinden sonra koronavirüs enfeksiyonunun artması nedeniyle hem çadır alanlarında bulunan depremzedeleri riske atmamak hem de gönüllü olarak destek veren uzmanlarımızı gözetmek adına sahalardan ayrılıp psikolojik destek sürecine, salgının başlaması ile tanıştığımız ve pratik kazandığımız çevrimiçi platformda devam ettik. 13 Kasım’dan bu yana çalışmalarımız çevrimiçi olarak devam ediyor.

Salgın sürecinin başında açmış olduğumuz 0 (850) 307 03 35 numaralı sabit hattı, deprem sonrası destek hattı olarak da kullanmaya başladık. Kasım 2020’den bu yana Aile Çalışma ve Sosyal Hizmet Bakanlığı ve sahada Türk Kızılay ile koordineli olarak yürüttüğümüz bu çalışmada önceleri çadır alanlarında ve daha sonra oluşan konteynerların bulunduğu alanlarındaki kişiler ile irtibatımızı hiç kesmedik. Çalışmamız tabii ki sadece alanlarda bulunan kişilerle sınırlı değil, depremden etkilenen ve/veya tetiklenen herkese destek vermeye çalışıyoruz.

İzmir Büyük Şehir Belediyesi ve Karşıyaka Belediyesi ile gerçekleştirdiğimiz görüşmeler sonucunda, belediyelerimiz yaptığımız çalışmaları ve deprem destek hattımızın duyurusuna ilişkin olarak yayın konusunda vatandaşlarımıza ulaşmamıza katkı sunuyor.

Proje kapsamında yürüttüğümüz bu çalışmanın 1 Şubat 2021 tarihine kadar geldiği noktayı paylaşmam gerekirse;

  • Şu ana kadar 292 öğrenci ve mezun meslektaşımız gönüllü olarak çalışmaya destek verdi. 142 gönüllümüz “Online Destek Ekibi’’ olarak görüşme yapan uzmanlardan oluşuyor. 49 gönüllümüz “Triaj Ekibi’’ olarak sabit hatta gelen aramaları karşılıyor. 71 gönüllümüz “Saha Ekibi’’ olarak sahalarda çalıştığımız zaman destek veriyordu ve şimdi de çoğunlukla diğer ekiplerde destek vermeye devam ediyor. 27 gönüllümüz ise “Koordinasyon Ekibi’’ olarak çalışmanın devamlılığını sağlıyor.
  • Meslektaş ve gönüllülerimize yönelik olarak afet, kriz ve travmatik durumlarda psikososyal destek çalışmaları hakkında bilgi vermek amacıyla toplam 17 ayrı oturum ile 846 kişiye eğitim verdik. Bunun yanı sıra 14 ayrı oturumda “Çalışana Destek” grubu düzenledik. Bu grupların çoğu deprem sonrası arama kurtarma ekiplerinde görev alan kişilerden oluşuyor.
  • 22 Ocak tarihinde ilk oturumunu gerçekleştirdiğimiz toplamda 8 hafta boyunca sürecek “Travma Psikolojisi” eğitimini düzenledik. Bu eğitimi deprem sonrası destek vermek istediklerini bildiren tüm gönüllülerimiz için ücretsiz olarak planladık.
  • Çalışmamızda yer alan tüm gönüllü meslektaşlarımız için 9 süpervizörümüz tarafından toplamda 46 süpervizyon toplantısı gerçekleştirildi ve süpervizyon grup toplantıları devam ediyor.
  • 30 Ekim tarihinden bu yana toplamda 1.731 kişiye psikososyal destek verdik ve bu kişilerle toplam 2.352 görüşme gerçekleştirdik.

İzmir Depremi Acil Destek Fonu kapsamında sağladığımız hibe desteği ile ne tür çalışmalar yapacaksınız? Bu hibenin depremden etkilenen kişilere nasıl bir katkı sağlamasını bekliyorsunuz?

Depremin gerçekleştiği günden itibaren geçen ilk 30 günü akut süreç olarak adlandırıyoruz ve çalışmalarımızı akut müdahale programına göre planlıyor ve uyguluyoruz.  Hibe desteğinizle hayata geçireceğimiz proje kapsamında yürüttüğümüz bu çalışmanın 12 ay boyunca devam etmesini planlıyoruz. Bu sayede, ilk 1 ayı tamamladıktan sonra da travma sonrası müdahale programımız ile depremden etkilenen kişilere destek vermeye devam edeceğiz. Çalışmamızın amacı, yaşanan bu travmatik süreç sonrasında verilen destek ile kişilerin travma sonrası stres tepkilerini anlamlandırabilmelerine yardımcı olmak ve uzun vadede travma sonrası stres bozukluğunun gelişmesinin önlenmesini sağlamak. Bu kapsamda psikososyal destek hattı aracılığıyla bize ulaşan danışanlar, meslektaşlarımız tarafından bir ön görüşmeye dahil edilerek çevrimiçi görüşme süreci için deneyimli gönüllü psikologlarımıza yönlendiriliyor.

Toplumun ruh sağlığını korumak ve desteklemek için biz uzmanların ruh sağlığını korumak ve mesleki anlamda desteklemek kurum olarak önceliklerimiz arasında yer alıyor. Bu nedenle de çalışmamız boyunca gönüllü destek veren uzmanlarımız için süpervizyon ve özbakım grup çalışmalarımız devam edecek. Diğer yandan uzmanlarımızın daha donanımlı olarak ilerlemelerini sağlamak için eğitim programları da düzenleyerek depremden etkilenen bireylere daha etkin bir şekilde destek sağlamayı hedefliyoruz.

Hibe kapsamında yapacağınız çalışmalarda depremden etkilenen kişilere hem akut hem de uzun vadeli psikolojik destek sağlamayı hedefliyorsunuz. Bu yöntemlerin kapsamını ve bu tür bir yaklaşımı tercih etmenizin nedenlerini anlatır mısınız?

Travma sonrası kısa ve uzun süreli müdahalelerde çeşitli yaklaşımlarla çalışılıyor. Ancak hem gönüllü ağımızı etkin kullanmak hem de kısa sürede sonuçlar elde etmek üzere danışanlarımız ile ortalama beş görüşme gerçekleştirilerek sistemimizin yürütmesini sağlıyoruz. Her danışanın ihtiyacına yönelik olarak şekillenen görüşmeler temel olarak travma sonrası müdahalelerde etkililiği kanıtlanmış psikoeğitim ve psikolojik ilk yardım temelinde seyrediyor.

Psikolojik ilk yardım, herhangi bir travmatik olaydan etkilenen insanlara hemen yardım etmeyi amaçladığından özellikle akut dönemde ön planda yer alıyor. Her danışan deprem sonucunda başvurmuş olsa da belirtileri, etkilenme düzeyleri ve gidişatları farklılık gösterdiğinden seans içeriğini her danışan için aynı şekilde yapılandırmak mümkün olmuyor. Bu doğrultuda uzmanlarımız gerektiğinde danışanın yararını gözeterek Bilişsel ve Davranışçı Terapi (BDT), Davranışçı Terapi ya da Göz Hareketleri ile Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme (EMDR) teknikleri başta olmak üzere kendi yetkinlikleri çerçevesinde görüşme süreçlerini de yapılandırabiliyorlar. Travma alanında deneyimli süpervizörlerimiz tarafından verilen süpervizyonlarla hem akut dönem hem de uzun vadeli psikolojik destek süreci takip ediliyor.

Hazırladığımız bu projenin Turkey Mozaik Foundation, Kahane Foundation ve  Sivil Toplum için Destek Vakfı tarafından desteklenmesi alanda çalışan psikologları ve Türk Psikologlar Derneği İzmir Şubesi olarak bizleri oldukça motive etti. Öncelikle bu çalışma için gönüllü olan tüm öğrenci ve meslektaşlarımıza, çalışmamızı destekleyen Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na, İzmir Büyük Şehir Belediyesi’ne, Karşıyaka Belediyesi ve Türk Kızılay’a son olarak da çalışmanın süreğen bir hale gelmesini destekledikleri için Sivil Toplum için Destek Vakfı’na, Turkey Mozaik Foundation’a ve Kahane Foundation’a ayrıca teşekkürlerimizi sunmak isteriz.