Şanlıurfa’da faaliyet yürüten Yerelden Kalkınma Derneği (YERKAD), toplumsal örgütlenmeyi destekleyerek çoğulcu demokrasinin kökleşmesine ve bilginin yaygınlaştırılması yoluyla toplumun yaşam kalitesinin yükseltilmesine katkı sunmak amacıyla çalışmalar yapıyor. Kırmızı Uçurtma Destek Çemberi ve Türkiye Mozaik Foundation iş birliğiyle hayata geçirdiğimiz Çocuk Fonu’nun 2024 döneminde desteklediğimiz YERKAD Mevsimlik Tarım İşçisi Öğrencilere Yönelik Yeni Bir Eğitim Modeli projesini hayata geçiriyor. Dernek proje kapsamında Şanlıurfa’nın Eyyubi’ye ilçesinde bulunan bir ilköğretimde eğitim gören 8. Sınıf öğrencisi 60 tarım işçisi çocuğa yönelik hızlandırılmış bir eğitim müfredatı uyguluyor.
YERKAD ile gerçekleştirdiğimiz röportajla; proje faaliyetleri, Şanlıurfa odağında mevsimlik tarım işçisi çocukların çok boyutlu karşılaştıkları sorunlar ve çözüm öneriler ve proje kapsamında geliştirdikleri modelin potansiyelleri hakkında konuştuk.
“Çünkü biz şuna inanıyoruz: Mevsimlik tarım işçiliği bir kader değil. Ve bazen bir çocuğun hayatı, sadece bir insanın inancıyla tamamen değişebiliyor.”
Okuyucularımızın Yerelden Kalkınma Derneği’ni daha yakından tanıyabilmesi için kuruluş amacınızdan ve yaptığınız çalışmalardan bahseder misiniz?
Yerelden Kalkınma Derneği olarak 2019 yılında Şanlıurfa’da kurulduğumuzda temel hedefimiz, bölgesel kalkınmadaki eşitsizliklere çözüm üretmekti. Şanlıurfa, kültürel açıdan son derece zengin bir şehir olmasına rağmen, ekonomik ve sosyal anlamda çeşitli zorluklarla mücadele ediyor. Biz de bu zorluklara karşı çözüm üretmek, özellikle dezavantajlı kesimlere yönelik sosyal fayda yaratmak amacıyla bir araya geldik.
Kurucularımız arasında kamu kurumlarında, özel sektörde ve sivil alanda deneyim sahibi pek çok isim yer alıyor. Bu da bize çok yönlü bakış açıları kazandırıyor. Derneğimizi kurarken temel ilkemiz şuydu: “Kalkınma ancak yerelden başlar.” Bu anlayışla özellikle mevsimlik tarım işçilerinin çocuklarına, ne eğitimde ne istihdamda (NEET ) gençlere, kadın girişimcilere ve mültecilere yönelik projeler geliştiriyoruz.
Bugüne kadar 30’dan fazla ülke ve çok sayıda ulusal kurumla 120’nin üzerinde proje geliştirdik. Örneğin, Avrupa Birliği destekli projelerle Şanlıurfa’da girişimcilik merkezleri kurduk; cep telefonu tamirciliği, internet sitesi tasarımı gibi alanlarda gençlere eğitim verdik. Yine İsveç Büyükelçiliği’nin desteğiyle yürüttüğümüz projelerde gençlerin demokratik katılımını teşvik ettik.
Ama bunlar içinde belki de en yürekten bağlı olduğumuz projelerden biri, şu an da uygulamada olan ve sizlerin desteğiyle hayata geçirdiğimiz “Mevsimlik Tarım İşçisi Öğrencilere Yönelik Yeni Bir Eğitim Modeli” projesidir.
Biz YERKAD olarak sadece sorunları tespit etmiyoruz; aynı zamanda çözümün bir parçası olmayı, iş birliği içinde sürdürülebilir ve kalıcı fayda üretmeyi amaçlıyoruz.
“Türkiye’de 720 bin çocuk işçisinin önemli bölümü Şanlıurfa’da!”
Şanlıurfa’nın demografik ve sosyo-politik yapısını düşündüğünüzde çocukların en sık karşılaştığı sorunlar nelerdir? Sizce, bu sorunların çözümü için ne tür önlemlerin alınması gerekiyor?
Şanlıurfa’yı anlamak için önce nüfus yapısına ve sosyal gerçekliğine bakmak gerekir. Türkiye’nin en genç nüfusuna sahip illerinden biri olan Şanlıurfa’da çocuklar, nüfusun çok büyük bir kısmını oluşturuyor. Ancak bu demografik avantaj, ne yazık ki sosyal politika eksiklikleriyle birleştiğinde çocuklar açısından ciddi sorunlara dönüşebiliyor.
En temel sorunlardan biri eğitime erişim ve devamlılık. Özellikle kırsal bölgelerde yaşayan ve mevsimlik tarım işçisi ailelerin çocukları, yılın birkaç ayını tarlalarda geçirmek zorunda kalıyor. Bu durum, çocukların okula düzenli devam etmelerini ve müfredatı tam anlamıyla takip etmelerini engelliyor. Bunun sonucunda akademik başarı düşüyor, çocuklarda özgüven eksikliği oluşuyor ve ne yazık ki bazı çocuklar zamanla okuldan tamamen kopabiliyor.
Bir diğer önemli sorun, erken yaşta çalıştırılma ve çocuk işçiliği. TÜİK’in 2019 verilerine göre Türkiye’de yaklaşık 720 bin çocuk işçi var ve bunların önemli bir bölümü Şanlıurfa gibi tarım bölgelerinde yoğunlaşıyor. Ekonomik yoksunluklar nedeniyle aileler çocuklarını tarıma ya da sokakta çalışmaya yönlendirmek zorunda kalabiliyor.
“Şanlıurfa’da genç nüfusun eğitim, sosyal uyum ve psiko-sosyal destekli politika ihtiyacı var.”
Bunun dışında, dil ve kültür bariyerleri de önemli bir mesele. Özellikle Suriyeli çocuklar için, eğitim diline uyum sağlamak ve sosyal çevreye entegre olmak zaman alabiliyor. Bu da ayrımcılık, dışlanma ve okul terkine yol açabiliyor.
Bu sorunların çözümü için bütüncül bir yaklaşım şart. Öncelikle:
- Eğitime devamlılığı teşvik eden esnek modeller geliştirilmesi gerekiyor. Bizim “Mevsimlik Tarım İşçisi Öğrencilere Yönelik Yeni Bir Eğitim Modeli” projemiz bu anlamda somut bir örnek. Hızlandırılmış müfredat, kişiselleştirilmiş materyaller ve sosyal destek mekanizmalarıyla çocukların eğitimde kalmasını sağlıyoruz.
- Ailelere yönelik farkındalık çalışmaları, çocuk işçiliği ile mücadelede hayati öneme sahip. Ailelere çocuklarının eğitimiyle ilgili rehberlik sağlamak gerekiyor.
- Ayrıca, eğitim sistemi içinde sosyal hizmet uzmanları görevlendirilerek çocukların bireysel ihtiyaçları erken dönemde tespit edilmeli.
- Son olarak, sivil toplum, yerel yönetimler ve kamu kurumları arasında daha sıkı bir iş birliği gerekiyor. Sorunlar yerel, ama çözüm için güç birliği şart.
Şanlıurfa’nın genç nüfusu aslında büyük bir potansiyel. Bu potansiyeli kaybetmemek için eğitimi, sosyal uyumu ve psikososyal desteği merkeze alan politikalara ihtiyacımız var.
“Şanlıurfa’da mevsimlik tarım işçisi çok katmanlı ve kronikleşmiş sorunlarla karşı karşıya kalıyor.”
Çalışma yürüttüğünüz il özelinde düşündüğünüzde, mevsimlik tarım işçisi çocukların karşılaştığı zorluklar nelerdir? Bu zorluklarla mücadele etmek amacıyla kamu kurumlarına, yerel yöntemlere ve sivil toplum kuruluşlarına ne tür görevler düşüyor?
Şanlıurfa özelinde baktığımızda, mevsimlik tarım işçisi çocuklar çok katmanlı ve kronikleşmiş sorunlarla karşı karşıya kalıyor. Bu çocukların yaşadığı temel zorlukları üç başlıkta özetleyebiliriz: Eğitim, sosyal dışlanma ve sağlık hakkına erişim.
Birincisi, en görünür ve yaygın sorun eğitimde süreksizlik. Bu çocuklar, aileleriyle birlikte her yıl mart-nisan aylarında başka illere göç ediyor, yaklaşık 3-5 ay boyunca okula devam edemiyorlar. Eğitim-öğretim yılı içinde uzun süreli devamsızlıklar, ders konularını kaçırma, akademik başarıda düşüş ve zamanla okuldan kopuş gibi sonuçlara yol açıyor. Bu durum sadece bir bireyin değil, bir kuşağın eğitim hakkının sekteye uğraması anlamına geliyor.
İkincisi, bu çocuklar yaşadıkları sık göçler ve düşük gelirli yaşam koşulları nedeniyle sosyal dışlanma riskiyle karşı karşıya kalıyorlar. Gittikleri bölgelerde çoğu zaman barınma koşulları yetersiz, sosyal aktivitelerden uzak kalıyorlar ve çocukluklarını yaşayacak bir ortamları olmuyor. Bu da hem psiko-sosyal gelişimlerini hem de özgüvenlerini ciddi biçimde etkiliyor.
Üçüncüsü ise, temel haklara erişim sorunu. Bu çocukların bir kısmı nüfus kaydı sorunları, ulaşım sıkıntıları ya da bilgi eksikliği nedeniyle sağlık hizmetlerinden, sosyal yardımlardan veya koruma mekanizmalarından yeterince faydalanamıyor.
“Mevsimlik tarım işçisi çocukların sorunları: eğitim, toplumsal eşitlik ve adalet ile ilgili!”
Bu tabloya karşılık çözüm de çok aktörlü ve koordineli olmalı.
Kamu kurumlarına düşen en önemli görev, bu çocukların eğitim hakkını güvence altına alacak esnek ve telafi edici eğitim modellerini hayata geçirmektir. Millî Eğitim Bakanlığı’nın taşra teşkilatları, bu çocuklar için hızlandırılmış müfredatlar, uzaktan eğitim destekleri veya özel sınıf uygulamaları gibi çözümleri yaygınlaştırabilir.
Yerel yönetimler, sosyal destek mekanizmalarının geliştirilmesinde kilit rol oynuyor. Mevsimlik işçilerin göç ettiği illerde barınma alanlarının iyileştirilmesi, çocuk dostu alanların kurulması ve taşınabilir kütüphane gibi hizmetlerin sağlanması yerel yönetimlerin katkılarıyla mümkün.
Sivil toplum kuruluşlarına ise hem sahadaki ihtiyaçları görünür kılmak hem de özgün çözümler geliştirmek düşüyor. Biz Yerelden Kalkınma Derneği olarak Sivil Toplum İçin Destek Vakfı tarafından desteklenen “Mevsimlik Tarım İşçisi Öğrencilere Yönelik Yeni Bir Eğitim Modeli” projemizle Şanlıurfa’daki 60 çocuğa hızlandırılmış müfredat, LGS hazırlık desteği, sosyal-kültürel etkinlikler ve öğretmen eğitimleri sunuyoruz. Çocukların akademik ve sosyal gelişimlerini birlikte ele alıyoruz. Bu modelin yerel ve ulusal ölçekte örnek alınabileceğine inanıyoruz.
Sonuç olarak, mevsimlik tarım işçisi çocukların eğitim ve yaşam koşullarındaki sorunlar sadece bir grup çocuğun meselesi değil; bu, toplumsal eşitlik ve adalet meselesidir. Bu nedenle her kurumun, üzerine düşeni yaparak çözümün bir parçası olması gerekiyor.
Hibe desteğimizle Mevsimlik Tarım İşçisi Öğrencilere Yönelik Yeni Bir Eğitim Modeli projesini hayata geçireceksiniz: bu kapsamda hangi faaliyetlerle, nasıl bir etki yaratmayı hedefliyorsunuz?
Bu destek, sadece bir projeyi değil, onlarca çocuğun hayatını ve geleceğini doğrudan etkileyen bir dönüşüm sürecini mümkün kılıyor. Projemizin odağında, Şanlıurfa’nın Eyyübiye ilçesindeki Onikiler Ortaokulu’nda eğitim gören 60 mevsimlik tarım işçisi öğrenci var. Bu çocuklar her yıl tarım sezonunda aileleriyle birlikte şehir dışına çıkmak zorunda kalıyor ve eğitimden ciddi şekilde kopuyorlar.
Biz de bu soruna çözüm üretmek amacıyla hızlandırılmış bir eğitim modeli geliştirerek uygulamaya başladık. Projede dört temel faaliyet alanımız var:
- Hızlandırılmış Eğitim Müfredatı: Öğrenciler, Ekim-Nisan döneminde, kendilerine özel iki sınıfta sanki yeni bir eğitim-öğretim yılına başlıyormuş gibi yeniden eğitime başlayacaklar. Eksik kaldıkları konular telafi edilecek. Bu sayede eğitimde süreklilik sağlanacak ve öğrenme kayıpları azaltılacak.
- LGS Denemeleri ve Hazırlık Setleri: Her öğrenciye bireysel LGS hazırlık kitapları ve deneme sınavları verilecek. Bu, sadece akademik başarılarını değil, sınav özgüvenlerini de artıracak. Geçmiş dönemde uyguladığımız pilot çalışmalarda, bu destekle 3 öğrencimizin fen liselerine ve 9 öğrencimizin de Anadolu liselerine yerleştiğini belirtmek isterim.
- Sosyal ve Kültürel Etkinlikler: Çocukların sadece akademik değil, sosyal gelişimlerine de önem veriyoruz. Açık havada kitap okuma etkinlikleri, sinema gezileri, Göbeklitepe ve Arkeoloji Müzesi ziyaretleri gibi etkinliklerle onların hayal dünyalarını zenginleştirmeyi ve okula olan aidiyetlerini güçlendirmeyi hedefliyoruz.
- Öğretmenlere 21. Yüzyıl Yetkinlikleri Eğitimi: Proje kapsamındaki öğretmenlere çağdaş eğitim yaklaşımları konusunda 2 günlük özel bir eğitim vereceğiz. Bu eğitim, onların öğrencilere daha etkili destek sunmalarını sağlayacak.
Bu çalışmaların sonunda hem akademik başarıda artış hem de öğrencilerin okula olan bağlılıklarında gözle görülür bir yükseliş bekliyoruz. Ayrıca öğretmenlerin eğitim kapasitesinin artması, bu modelin sürdürülebilirliğini sağlayacak. Bu projeyle, aslında sadece 60 çocuğa değil, eğitimde fırsat eşitliği mücadelesine bir örnek sunuyoruz.
Amacımız, bu modeli yaygınlaştırılabilir hale getirmek ve mevsimlik tarım işçisi çocuklar için Türkiye’nin her yerinde uygulanabilecek iyi bir örnek oluşturmak. Bu proje, bir eğitim projesinden çok daha fazlası; bir yaşam hakkı ve adalet mücadelesidir.
Size destek olmak isteyen kurum ve kişiler için, kendinizi nasıl anlatırsınız?
Bu soruyu kendi hikayemi sizlerle paylaşarak cevaplamak isterim. Şanlıurfa’nın bir köyünde doğdum. 5 kız, 5 erkek kardeşin olduğu kalabalık bir ailenin çocuğuyum. Maddi zorluklar nedeniyle ilkokul dörtte okulu bırakmak zorunda kaldım. Tam üç yıl boyunca mevsimlik tarım işçisi olarak tarlalarda çalıştım. Pamuk topladım, soğan söktüm, sıcağın altında alın teri döktüm. O yıllarda, eğitim hayali çok uzak, neredeyse imkânsız görünüyordu.
Ama bir gün, mahallemize üniversiteye hazırlanan bir genç geldi. O genç, ailemi okula dönmem için ikna etti. Bu, hayatımdaki kırılma noktasıydı. Sonra okul hocalarım devreye girdi, ve okula geri döndüm.
Çok emek verdim ve sonunda o tarlalardan çıkıp, kendi hayatımı inşa ettim. Şimdi sadece kendi hayatımı değil, çocuklarımın hayatını da daha nitelikli hale getirebiliyor, yüzlerce dezavantajlı insanın yaşamına dokunabiliyorum.
Eğer o dönemde tekrar okula başlamasaydım, büyük olasılıkla şu an 6-7 çocuk sahibi bir mevsimlik tarım işçisi ya da bir kenar mahallede küçük bir dükkân işleten bir esnaftım. Kötü mü? Hayır, ama ben biliyorum ki eğitim, insanın kendine ve topluma verebileceği katkının anahtarı.
İşte YERKAD’ın var oluş amacı da bu: Benim gibi hikâyesi olan çocuklara “senin de başarabileceğin bir yol var” diyebilmek. Biz bu yolda yürürken destek olan her kişi ve kurum, sadece bir projeye değil, gerçek bir dönüşüme ortak oluyor.

Son Yorumlar