Category

Çocuk Fonu

Çocuk Fonu’nun 2022 Döneminde Yapılan Başvurularla İlgili Değerlendirme Metnimiz Yayımlandı

By | Çocuk Fonu

Çocukların ihtiyaçlarının giderilmesi ve haklarının tesis edilmesi için 0-15 yaş arası çocuklarla çalışan sivil toplum kuruluşlarının (STK) projelerini ve kurumsal gelişimlerini desteklemek amacıyla Turkey Mozaik Foundation işbirliği, bireysel ve kurumsal bağışçıların desteğiyle hayata geçirdiğimiz Çocuk Fonu’nun 2022 dönemi başvuru ve seçim süreçleri tamamlandı.

STK’ların bu süreçte öne çıkan ihtiyaçlarının daha iyi anlaşılabilmesi amacıyla Fonun bu dönemi için yapılan başvuruların yoğunlaştığı konulara, başvuru yapan kuruluşların genel durumu ve ihtiyaçlarına dair değerlendirmelerimizin yer aldığı açıklama metnine buradan ulaşabilirsiniz

 

Çocuk Fonu’nun 2022 Döneminde Desteklenecek STK’lar Belirlendi

By | Çocuk Fonu

Çocukların ihtiyaçlarının giderilmesi ve haklarının tesis edilmesi için 0-15 yaş arası çocuklarla çalışan sivil toplum kuruluşlarının (STK) projelerini ve kurumsal gelişimlerini desteklemek amacıyla Turkey Mozaik Foundation işbirliği, bireysel ve kurumsal bağışçıların desteğiyle hayata geçirdiğimiz Çocuk Fonu’nun 2022 döneminde desteklenecek STK’lar belirlendi. Fon kapsamında 5 STK’ya toplam 544.000 TL hibe desteği sağlayacağız.

Desteklenen STK’lar ve çalışmaları ile ilgili ayrıntılı bilgileri aşağıda görebilirsiniz:

Bütün Çocuklar Bizim Derneği (BÇBD): Bütün Çocuklar Bizim Derneği, çocukların eğitimini, mutluluğunu ve sağlıklı gelişimlerini desteklemek ve bu konudaki ekonomik, sosyal, hukuki, psikolojik, kültürel ve fiili her türlü engele karşı mücadele vermek amacıyla çalışmalar yapıyor. Dernek, dezavantajlı çocuklar için kıyafet, kitap ve okul malzemeleri gibi ayni destekler sunmanın yanı sıra eğitimlerine destek olmak için burs desteği de sağlıyor. Bütün Çocuklar Bizim Derneği, Turkey Mozaik Foundation eş finansmanıyla sağladığımız 113.000 TL hibe desteğiyle Dersimiz Zorbalık projesini hayata geçirecek. Proje kapsamında BÇBD, İstanbul’un dezavantajlı bölgelerinde bulunan 4 farklı ilköğretim okulunda eğitim gören 3. sınıf öğrencilerinin, okulda karşılaşabilecekleri zorbalıklara karşı farkındalık kazanmaları amacıyla çeşitli etkinlikler ve grup çalışmaları yapacak. Aynı zamanda, bakım verenlerin ve öğretmenlerin akran zorbalığı hakkında bilgi ve farkındalık kazanması için seminerler düzenleyecek.

Kozalak Derneği: Kozalak Derneği, sürdürülebilir kalkınmanın desteklenmesi, sürdürülebilir yaşam biçimlerinin yaygınlaşması ve küresel yurttaşlık bilincinin gelişmesi için gerekli bilgi ve becerileri çocuk, genç ve yetişkin tüm öğrenicilerin yaygın ve/veya örgün eğitim metotları ile elde etmesini sağlamak amacıyla çalışmalarını yürütüyor. Turkey Mozaik Foundation eş finansmanıyla sağladığımız 82.000 TL hibe desteğiyle Yerküre Dostları Validebağ ile Bağ Kuruyor! projesini hayata geçirecek olan Kozalak Derneği; proje kapsamında, 9-12 yaş arası çocukların açık alanda oyun oynama hakkına erişmesi amacıyla Validebağ Korusu’nda eğitim faaliyetleri gerçekleştirecek. Bu amaç doğrultusunda dernek, çocukların Validebağ Korusu’nun habitatını yakından tanınması, Koru ile bağ kurma deneyimlerini birbirleriyle ve başkalarıyla paylaşması ve sürdürülebilir yaşam pratikleri konusunda edindikleri bilgi ve becerileri sergilemesi amacıyla 6 haftalık eğitim çalışmaları yürütecek. Eğitmen ekip tarafından doğa ve deneyim temalı oyunlardan oluşacak eğitim programıyla 120 çocuğa ulaşacak.

Uçan Süpürge Kadın İletişim ve Araştırma Derneği (Uçan Süpürge Derneği): Ankara’da faaliyet yürüten Uçan Süpürge Derneği, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması ve bu eşitsizliğin kadınların ve kız çocuklarının yaşamında hangi olumsuzluklara neden olduğunu görünür kılınması amacıyla eğitim hakkı, erken yaşta ve zorla evlilikler, hak temelli medya okuryazarlığı başta olmak üzere ulusal ve uluslararası düzeyde araştırma ve çalışmalar yürütüyor. Turkey Mozaik Foundation eş finansmanıyla sağladığımız 129.000 TL hibe desteğiyle, bilim ve teknoloji alanlarında var olan toplumsal cinsiyet eşitsizliğin ortadan kalkmasına katkı sunmak, kız çocuklarının pozitif bilimlere yönelmesine destek olmak, kız çocuklarını bilim ve teknoloji alanlarında üretim yapmaya teşvik etmek amacıyla Bilim ve Teknolojide Kız Çocuklar – Girls Can STEM projesini hayata geçirecek. Proje kapsamında dernek, Adana, Ankara, Diyarbakır ve Eskişehir illerinde STEM’i ve STEM uygulamalarını kız çocuklarına ve bakım verenlere anlatmak için 10 adet yüz yüze seminer düzenleyecek. Uçan Süpürge Derneği bu seminerler aracılığıyla 250 kız çocuğuna ve 250 bakım verene ulaşacak. Aynı zamanda Bilim ve Teknolojide Kız Çocukları başlığıyla buluşmalar düzenleyecek olan dernek, STEM alanında çalışan profesyonellerle çocukları bir araya getirmek için Ankara ve Mardin’de 3 adet yüz yüze buluşma düzenleyecek. Son olarak dernek, hibe kapsamında yarı zamanlı proje koordinatörü istihdam edecek.

Yerelden Kalkınma Derneği (YERKAD): Yerel ve bölgesel potansiyelin harekete geçmesi amacıyla bütüncül kalkınmayı hedef edinen YERKAD, ekonomik ve sosyal gelişimin yanı sıra kültürel ve çevresel sürdürülebilirliği destekleyen, teşvik eden ve bu alanlarda politika üretimine katkı sağlayan çalışmalar yürütüyor.  Şanlıurfa’da faaliyet yürüten dernek, başta mevsimlik tarım işçileri olmak üzere Şanlıurfa yaşayan dezavantajlı çocuklara yönelik çeşitli projeler geliştiriyor. Turkey Mozaik Foundation bünyesindeki Meltem Göçer Fonu eş finansmanıyla 130.000 TL hibe desteği sağladığımız YERKAD, Mevsimlik Tarım İşçisi Öğrencilere Yönelik Yeni Bir Eğitim Modeli projesini hayata geçirecek. Proje kapsamında Şanlıurfa’nın Eyyubi’ye ilçesinde bulunan bir ilköğretimde eğitim gören 60 tarım işçisi öğrenciye yönelik hızlandırılmış bir eğitim müfredatı uygulanacak olan YERKAD, bu eğitim müfredatı ile eğitim öğretim yılına geç başlamak zorunda kalan tarım işçisi öğrencilerin müfredatın gerisinde kalması önlenecek. Hazırlanacak eğitim modeli kapsamında öğretmenlere yönelik mevsimlik tarım işçisi öğrencilere nasıl yaklaşılması gerektiği konusunda eğiticinin eğitimi atölyesi düzenlenecek.

Zeytin Çekirdekleri Derneği: Balıkesir’de faaliyet yürüten Zeytin Çekirdekleri Derneği, bütün çocukların eğitime ve sanata ulaşma haklarının olması gerçeğinden hareketle sosyo-ekonomik açıdan dezavantajlı, kaliteli eğitime ve sanata ulaşamayan, maddi imkanları olmayan 7-11 yaş arası çocuklara bu alanlarda destek sağlamak amacıyla çalışmalarını yürütüyor. Turkey Mozaik Foundation eş finansmanıyla 90.000 TL hibe desteği sağladığımız Zeytin Çekirdekleri Derneği, eğitime ve sanata ulaşmakta güçlük çeken ya da ulaşamayan çocuklara yönelik 2019 yılından beri hayata geçirdiği Renkli Saatler projesine devam edecek. Proje kapsamında, sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel açıdan dezavantajlı çocuklara yönelik kitap okuma ve müzik atölyesi yapacak olan dernek aynı zamanda çocukların kütüphaneyle tanışması için kütüphane ziyaretleri gerçekleştirecek.

Bilim Kahramanları Derneği Kızlar Bilimle Buluşuyor Projesinin 4. Fazını Tamamladı

By | Çocuk Fonu

Bilim Kahramanları Derneği (Bilim Kahramanları), bilimsel düşünce ve bilimsel farkındalığın toplumun her kesiminde yayılması ve teşvik edilmesi amacıyla çalışmalar yapıyor, çocukların ve gençlerin erken yaşta bilimle buluşmalarını sağlıyor. Çoçuk Fonu’nun 2021 döneminde Turkey Mozaik Foundation eş finansmanıyla hibe desteği sağladığımız Bilim Kahramanları, uluslararası bir program olan Minik Bilim Kahramanları Buluşuyor (FIRST LEGO League Jr) kapsamında Kızlar Bilimle Buluşuyor projesinin 4. Dönemini tamamladı. Proje kapsamında 16 farklı şehirde yer alan 20 devlet okulunda okuyan 115 kız çocuğunun bilim, teknoloji, matematik ve mühendislik becerileri (STEM) kazanması; kodlama, proje geliştirme, takım çalışması, sunum yapma gibi alanlarda deneyim elde etmesi ve toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda farkındalıklarının arttırılması için faaliyetlerini yürüttü. 

Bilim Kahramanları Derneği Genel Sekreteri Aslı Yıkıcı Yurtsever ile gerçekleştirdiğimiz röportajda; 11.yaşını kutlayan Bilim Kahramanlarının yaşadığı dönüşümü, Bilim Gençlerle Kazanacak projesini, hibe kapsamında yürüttükleri faaliyetler ve derneğin gelecek dönem planları hakkında konuştuk. 

Bilim Kahramanları yakın zamanda 11. yaşını kutladı. Aradan geçen zamanı değerlendirdiğinizde, çalışma alanınız ve buna paralel olarak Bilim Kahramanları’nın yaşadığı değişime dair öne çıkan noktalardan bahseder misiniz?

Bilim Kahramanları Derneği, Amerika Birleşik Devletleri’nden FIRST (For Inspiration and Recognition of Science and Technology) ve Danimarka’dan LEGO Group’un ortaklığında geliştirilen FIRST LEGO League programını, Türkiye’de 2004 yılında uygulamaya başlayan bir grup bilim dostu tarafından kurulmuştur. Şu anda 100’ü aşkın ülkede uygulanan ve Türkiye’de Bilim Kahramanları Buluşuyor adıyla uyguladığımız FIRST LEGO League programıyla çocuklara ulaşan kurucularımız; Türkiye’de bilim, bilimsel düşünce ve bilim farkındalığı adına yapılacak birçok çalışmayı hayal ederek bu yolculuğa başlamıştır. Aradan geçen 11 yıl içerisinde bu programa ek olarak bilimle, teknolojiyle, mühendislikle ve farklı becerilerin gelişimine odaklanan birçok program ve proje çocuklar için hayata geçirilmiş, bilim insanları desteklenmiş, Türkiye’nin farklı şehirlerinde yürütülen etkinlikler aracılığıyla toplum genelinde farkındalık sağlanmış ve 60.000’i aşkın çocuğa ulaşılmıştır. 

Değişimle ilgili öne çıkan iki başlıktan bahsedebiliriz. İlk olarak, 11 yıl içerisinde çalışmalar hem derinleşmiş hem de yaygınlaşmıştır. 19 yıl önce 9-16 yaş arasındaki çocukların FIRST LEGO League programına katılımlarının desteklenmesi ile hikayesi başlayan Bilim Kahramanları Derneği, 2022 yılında havacılıktan yazılıma, kız çocuklarının teknolojiye ilgisini arttırmaya yönelik çalışmalardan, bilim insanları ile gençleri bir araya getiren öğrenme ortamları geliştirmeye kadar STEM dünyasının farklı başlıklarında faaliyetler yürütüyor. 

İkinci olarak da Bilim Kahramanları topluluğundan güç alarak dönüşüm desteklendiğinden bahsedebiliriz. Dönüşümün bu boyutu Bilim Kahramanları Derneği’nin programlarından mezun olan gençlerin, üniversite yıllarında ve iş hayatlarında derneğin çalışmalarına farklı alanlarda destek (gönüllü, bağışçı, uzman, üye vb.) sunmaya başlamasıyla yaşanmıştır.  Mezun gençlerin dernek çalışmalarına katılması çalışmaların niteliklerinin artmasına ve yeniliklerin daha hızlı bir şekilde hayata geçirilmesine fırsat veriyor. Bu noktada dernekle 13 yaşında tanışan Alper Dokay’ın desteğiyle 2021 yılında hayata geçirdiğimiz Gönüllü Platformu’ndan bahsedebiliriz. Koç Holding ile United Nations Development Programme (UNDP) ortaklığında yürütülen BOOST Sivil Toplum Teknoloji Hızlandırma Programı desteği ve Ülkem İçin Fonu katkılarıyla Bilim Kahramanları Gönüllü Portalı’nı hazırladık. Proje döneminde Bilgisayar Mühendisliği son sınıf öğrencisi olan Alper’in öncülüğünde derneğin gönüllü ve mezunlarından oluşan bir platform geliştirdik. Ayrıca mezunlarımızdan Dimitra Pribiloviç dernek yönetim kurulumuzda yer alıyor, aktif olarak çalışmalara ve karar alma süreçlerine katılıyor. 

Bilim Gençlerle Kazanacak projesiyle 14-18 yaş aralığındaki lise öğrencilerinin bilim insanları ile bir araya gelmesine imkân tanıyorsunuz. Proje kapsamında yürüttüğünüz çalışmalardan bahseder misiniz? Birlikle faaliyet yürüttüğünüz grup özelinde düşündüğünüzde lise öğrencilerinin bilime ilgisinden bahseder misiniz?

Bilim Kahramanları Derneği olarak Pfizer Türkiye işbirliğinde Bilim Gençlerle Kazanacak projesini bilim insanları ile gençleri bir araya getirmek ve gençlere kariyer seçim süreçlerinde ilham olmak amacıyla 2021 yılında başladık. Hedef kitlemiz 14-18 yaş aralığındaki lise öğrencileri. Proje kapsamında nanoteknolojiden genetiğe, yapay zekadan psikoloji bilimine kadar farklı disiplinlerden bilim insanları ile çevrimiçi ortamda buluşan gençler, ilgilerini çeken bilim alanlarında bilgiler edinirken aynı zamanda deneyim de kazanıyor.  Çevrimiçi atölyelerde bilim insanlarıyla birebir diyalog geliştiren gençler, sorular sorarak merak ettikleri konular hakkında yeni bilgiler ediniyor. Ayrıca, özellikle de kariyer seçimleri ile ilgili karar alma süreçlerinde destek alabiliyor.

Programın başladığı dönemde pandeminin etkileri çok daha fazla hissediliyordu; bu nedenle, çevrimiçi atölyelere katılım konusunda bir sorunla karşılaşmayacağımızı biliyorduk; ancak Eylül ayı ile birlikte katılım konusunda tedirginlerimiz oluştu. Bu tedirginliklerin aksine katılım sayımız hiçbir zaman azalmadı hatta artarak devam ediyor. Lise öğrencileri, üniversite eğitimine başlamadan önce farklı alanlardan bilim insanlarıyla bir araya gelerek, üniversite ve meslek tercihleri konusunda yönlendirme almaya ihtiyaç duyuyorlar. Çevrimiçi atölyelerimiz de bu ihtiyacın giderilmesine katkı sunuyor. Uygulamalar sonrasında yaptığımız değerlendirme çalışmasına göre gençler atölye duyurularına çoğunlukla sosyal medya hesaplarımız üzerinden ulaşıyor. İçeriğin uygulamalı olması, bazı uygulamaların deney içermesi, bilim alanındaki başlıkların güncel uygulamalar ile desteklenmesi katılımcıların hoşuna gidiyor ve katılım motivasyonlarını destekliyor. Bu güzel ilgi karşısında projenin farklı etkinlikleri de dahil ederek yaygınlaşmasını umuyoruz. 

Hibe desteğimizle hayata geçirdiğiniz Kızlar Bilimle Buluşuyor projesini 4. fazını yakın zamanda tamamladınız. Proje kapsamında yürüttüğünüz çalışmalardan bahseder misiniz?

Kızlar Bilimle Buluşuyor projemizin 4. fazını Ağustos ayında tamamladık. 48 öğretmenin desteğiyle 16 şehirden 115 kız çocuğuna ulaştık. Proje kapsamında kız çocukları Minik Bilim Kahramanları Buluşuyor programına katıldı. Programın bu seneki genel teması CARGO CONNECT: Bir Kargonun Yolculuğu olarak belirlendi. Bu sezonda, her takım kargoların nasıl taşındığı, nasıl ayrıştırıldığı ve teslimat noktalarına nasıl aktarıldığı konularına odaklandı ve bu alanlardaki sorunlar ile yenilikleri keşfettiler. Sonrasında ise takım olarak kargoların taşıma sürecini iyileştirecek fikirlerini LEGO parçalarını kullanarak tasarladılar. Tasarladıkları proje modellerine kodlama becerilerini kullanarak hareketli bir parça eklediler. Tüm bu süreç boyunca takım olarak çalışma, problem çözme, iletişim ve araştırma gibi birçok farklı beceri kazandılar. Farklı takımlarla birlikte katıldıkları Minik Bilim Kahramanları Buluşuyor festivalinde tüm çalışmalarını gönüllü gözlemcilere aktardılar, sunum yaptılar ve akranları ile eğlenceli etkinliklere katıldılar. Festival sonunda her çocuğa süreçte öğrendiklerinin takdir edildiğini gösteren bir madalya hediye edildi. Aynı zamanda da her takım, çalışmalarının en güçlü olduğu alanda bir ödüle layık görüldü. Böylelikle program devlet okullarında okuyan kız çocuklarının STEM çalışmalarına katılması konusunda büyük bir motivasyon sağladı.

Minik Bilim Kahramanları Buluşuyor programına katılım sürecine ek olarak, kızların özgüvenlerini desteklemek ve kendilerini ifade etme becerilerine katkı sunmak için çocuk edebiyat yazarı Nilay Yılmaz’ın rehberliğinde gerçekleştirdiğimiz yaratıcı yazma atölyeleri ile kız çocuklarının STEM alanlarındaki katılımını destekleyecek hikayeler yazdık. Ayrıca kız takımlarının görünürlüklerini artırmak için dönem içerisinde hazırladıkları çalışmaları sergilediğimiz dijital bir gazete hazırladık. Proje sonunda da Bahçeşehir Üniversitesi BAUSTEM işbirliğinde etki araştırmamızı yineledik. Yaptığımız etki araştırmasının sonucuna göre kız çocuklarının STEM alanlarına ve bu alandaki kariyer fırsatlarına olan ilgilerinin ve STEM alanlarında başarılı olabileceklerine dair özgüvenlerinin arttığını göstermiştir. Öğrenme sürecinden keyif alan kız çocukları STEM alanındaki kariyerlerini gelecekleri için düşünmeye başlamıştır.

Çocuk Fonu’ndan aldığınız hibe desteğinin derneğinize ve çalışmalarınıza ne tür katkıları oldu? Çocuk alanında yapılan çalışmaların farklı bağışçılar tarafından desteklenmesi sizce neden önemli?

Çocuk Fonu’ndan aldığımız hibe desteği devlet okullarında okuyan dezavantajlı çocuklara ulaşma hedefimize önemli bir katkı sağladı. 16 farklı şehirden 20 takıma ulaşmamızı sağlayan Çocuk Fonu aynı zamanda STEM alanındaki toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlama hedefimizi de destekledi. Çocuklarla çalışmaları yürüten öğretmenler arasında da deneyim paylaşma ve öğrenme ortamı oluşturmamızı sağladı. STEM alanında çalışmaların biraz daha maliyetli olması sebebiyle 20 takıma eş zamanlı ulaşabileceğimiz fonlara erişmek her zaman kolay olmuyor. Bu kapsamda önceliği çocuklar olan Çocuk Fonu bizim için oldukça değerli ve destekleyici oldu.

Çocuk alanında hedef grubun büyüklüğü ve ihtiyaçlar ile çalışmaların çeşitliliği farklı bağışçıların desteklerini önemli kılıyor. Bilim Kahramanları Derneği olarak 4 – 19 yaş aralığı için yürüttüğümüz farklı STEM projeleri için farklı kurumsal ya da bireysel bağışçıların desteğine her zaman ihtiyaç duyuyoruz. Farklı bir açıdan bakınca da araştırmalar yeni dünyada, donanımlı iş gücü ile verimlilik ve yenilikçilik odaklı çalışmalara ağırlık vererek, ülkelerin hem ekonomik büyümeyi sağlayabileceği hem de gezegenin sürdürülebilirliğine katkı sunan bir gelişimi destekleyebileceğini gösteriyor. Bunu yapabilmenin temelinde ise başta STEM olmak üzere farklı becerileri destekleyen eğitimler ile erken yaşlardan itibaren çocukları desteklemek yatıyor. Bu sebeple çocuk alanında çalışmaları destekleyen tüm bağışçıların gelecek için çok değerli bir katkı sunduğunu söyleyebiliriz. 

Bilim Kahramanları Derneği’nin gelecek dönemde yapmayı planladığı çalışmalardan ve önceliklerinden bahseder misiniz? 

Bilim Kahramanları Derneği olarak gelecek dönemde FIRST LEGO League ve Dünya Robot Olimpiyatı Türkiye programlarımızı uygulamak ve daha fazla sayıda çocuğa, özellikle de dezavantajlı gruplara, ulaşmak için çalışmaya devam edeceğiz.  Hali hazırda uyguladığımız projelerimizin etkisini daha da arttırarak devam edebilmek için bağışçılarımızla iletişim kurmaya devam edeceğiz. Buna ek olarak, daha fazla sayıda dezavantajlı çocuğa ulaşmak için hem devlet okullarında kalıcı bilim atölyeleri kurmak hem de öğretmenlerin STEM alanındaki becerilerini destekleyecek eğitim programları ve uygulamalar geliştirmek öncelikli hedeflerimiz arasında yer alıyor. Ayrıca çocuklara ve gençlere ulaşacağımız projelerde, başvurularımızı hem iletişim ve görünürlük boyutlarını destekleyecek hem de genç gönüllülere ulaşacak, beceri kazanımlarını destekleyecek şekilde hazırlamak istiyoruz. 

 

Çocuk Fonu’nun 2022 Dönemi Başvuruları Sona Erdi

By | Çocuk Fonu

Çocukların ihtiyaçlarının giderilmesi ve haklarının tesis edilmesi için 0-15 yaş arası çocuklarla çalışan sivil toplum kuruluşlarının (STK) projelerini ve kurumsal gelişimlerini desteklemek amacıyla Turkey Mozaik Foundation işbirliğiyle, bireysel ve kurumsal bağışçıların desteğiyle hayata geçirdiğimiz Çoçuk Fonu’nun 2022 dönemi başvuruları sona erdi.

Fona teknik kriterlere uyan toplam 47 STK başvuruda bulundu. Başvuruların 41’i dernek, 3’ü  vakıf, 1’i kooperatif, 1’i sendika ve 1’i vakıf üniversitesi uygulama ve araştırma merkezi tüzel kişiliğine sahip kuruluşlar tarafından yapıldı. Fona Ankara, Antalya, Balıkesir, Bursa, Düzce, Gaziantep, Giresun, Isparta, İstanbul, İzmir, Karabük, Karaman, Malatya, Sakarya ve Şanlıurfa olmak üzere 15 ilden başvuru alındı. Çocuk Fonu’ndan talep edilen toplam hibe tutarı 5.493.750 TL oldu.

Çocuk Fonu’nun 2022 Dönemi Başvuruları Açıldı

By | Çocuk Fonu

Çocukların ihtiyaçlarının giderilmesi ve haklarının tesis edilmesi için 0-15 yaş arası çocuklarla çalışan sivil toplum kuruluşlarının (STK) projelerini ve kurumsal gelişimlerini desteklemek amacıyla Turkey Mozaik Foundation işbirliğiyle, bireysel ve kurumsal bağışçıların desteğiyle hayata geçirdiğimiz Çoçuk Fonu’nun 2022 dönemi başvuruları açıldı.

Fonun 2022 döneminde iki temel öncelik alanı ve bu iki alanın altında belirtilen alt başlıklara yönelik yapılıyor. Bu bağlamda, başvurularda çocuk haklarını ve çocuk çalışmaları alanını desteklemeye yönelik aşağıda yer alan başlıklardan en az bir tanesinin yer alması beklenir:

A) Çocuk haklarının ve çocuğun iyi olma halinin desteklenmesi;

  • Çocuk yoksulluğu ile mücadele, eğitim dışında kalan çocuklar ve çocuk işçiliğine yönelik çalışmalar,
  • Özellikle yetişkinlerle ve çocuklarla çocuk hakları (ayrımcılık, şiddetsizlik, vb.) üzerine yapılan faaliyetler,
  • Çocuğa yönelik ihmal ve istismarın önüne geçebilecek, çocuğun beden ve ruh sağlığını korumaya yönelik çalışmalar,
  • Başta iklim ve ekoloji olmak üzere sivil toplumun farklı alanlarının çocuk hakları ve çocuk çalışmaları ile kesişiminde yapılan çalışmalar,
  • Dijital araçlar, dijital dünyada çocuklar ve dijital araçların güvenliği üzerine çocuklarla yapılan faaliyetler,
  • Çocuk hakları ve çocuk katılımının yaklaşan genel seçimle ilgili paydaşların gündemine dahil edilmesi ve bu çerçevede demokrasi kültürünün geliştirilmesine yönelik çalışmalar,
  • Acil durumlarda (doğal veya insan eliyle gerçekleşen afetler/olaylar) çocuklara yönelik destekler.

B) Çocuk çalışmaları alanının ve bu alanda çalışan STK’ların güçlenmesi;

  • Alanda çalışan hak temelli kuruluşların varoluşlarını destekleyen (kira, fatura, maaş, vb.), kurumsal kapasitelerini güçlendiren çalışmalar,
  • Alandaki diğer paydaşlarla (STK’lar, aktivistler, uzmanlar vb.) çocuk hakları zemininde dayanışma, işbirliği ve ağ kurma temelli faaliyetler,
  • Çocuk hakları alanını destekleyen, alanın ihtiyaçlarını ortaya koyan veya ihtiyaçlara yönelik çözümler sunan araştırma, veri çıkarma, raporlama, çeviri gibi çalışmalar,
  • Alanın ve alandaki STK’ların sorunlarının ve çözüm önerilerinin konuşulduğu/tartışıldığı çalışma toplantıları,
  • Alanda çalışan kuruluşların itibarını ve çocuk hakları alanında çalışan kişilerin/uzmanların esenliklerini gözeten, onları güçlendiren çalışmalar.

Aşağıda yer alan başvuru kriterlerine uyan ve tüzel kişiliğe sahip kuruluşlar hibe programına başvurabilirler:

  • Dernek, vakıf, kooperatif ya da kâr amacı gütmeyen ve tüzel kişiliğe sahip kuruluşlar,
  • Çocuk alanında deneyim, kurumsal kapasite ve vizyona sahip olan,
  • 2021 yılından beri sahada aktif olarak çalışan,
  • 2021 yılı gelirleri 30.000 TL ile 3.000.000 TL arasında olan kurumlar (başvuran kuruluş bir vakıf üniversitesi merkezi ise bu birimin gelirleri geçerlidir).

Çoçuk Fonu 2022 dönemi kapsamında STK’lara dağıtılacak hibenin toplam tutarı en az 390.000 TL’dir. Başvuru yapan STK’lar hibe programından en fazla 130.000 TL talep edebilirler.

Fona başvurmak isteyen kuruluşların başvuru formunu eksiksiz şekilde doldurarak 21 Kasım 2022 Pazartesi günü saat 18:00’e kadar göndermeleri gerekir.

Çoçuk Fonu 2022 dönemi hakkında detaylı bilgilere (başvuru koşulları, değerlendirme kriterleri ve fon takvimi) ve başvuru formuna buradan ulaşabilirsiniz.

Roman Hakları Derneği ile Hayal Ev Projesini Tamamladı

By | Çocuk Fonu

Roman Hakları Derneği (ROMHAK), Romanlara karşı toplumda yaygın biçimde görülen ayrımcı tutumlar ve önyargıların sebep olduğu eğitim, istihdam ve barınma konularında eşitsizliğin giderilmesi amacıyla çalışmalarını yürütüyor. Çocuk Fonu 2020 döneminde Turkey Mozaik Foundation eş finansmanı ile hibe desteği sağladığımız dernek Hayal Ev projesinin sürdürülebilirliği sağlandı. Ankara’nın Kale mahallesinde risk altındaki ve ayrımcılığa maruz kalan çocukların temel haklarına erişimlerini güçlendirmek ve sosyal içermelerini destelemek amacıyla kurulan Hayal Ev Çocuk Merkezi (Hayal Ev), çocukları örgün eğitim sistemine dahil olmaya teşvik etmek ve yaşadıkları hak ihlallerine karşı hukuki olarak desteklemek amacıyla çeşitli çalışmalar hayata geçiriyor ve psiko-sosyal alanda destekleyici atölyeler yürütüyor. Hibe desteği kapsamında ROMHAK, COVID-19 salgını nedeniyle durma noktasına gelen Hayal Ev’in temel faaliyetlerine ve psiko-sosyal atölye ve eğitim çalışmalarına devam etti.

Roman Hakları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Yücel Tutal ile gerçekleştirdiğimiz röportajda; çocuk işçiliğinin ve okul terkinin önlenmesine yönelik geliştirilebilecek öneriler, normalleşmenin birlikte çalıştıkları gruplar üzerindeki etkisi, derneğin 2022 planları ve Hayal Ev projesi kapsamında yürüttükleri faaliyetler hakkında konuştuk. 

Eğitim İzleme Raporu 2021: Öğrenciler ve Eğitime Erişim raporuna göre 2004 doğumlu çocukların 2020 yılında net okullulaşma oranları %92,3 iken; 2021 yılında bu oran %88,5’e düştü. 15 yaşın yasal olarak çalışmaya başlama yaşı olması bu düşüşün nedenlerinden birisi olarak kabul ediliyor. Çalışma yürüttüğünüz grupta da benzer bir sonucu gözlemliyor musunuz? Okul terkinin ve çocuk işçiliğinin önlenmesi için neler yapılması gerekiyor?

Salgın sürecinin insanlar üzerinde bıraktığı olumsuz etkilerle beraber derinleşen yoksulluk ve ekonomik yetersizlik okullaşma oranlarının düşmesinde rol oynamaktadır. Okullaşma ve çalışma oranlarını etkileyen bir diğer neden ise ailelerin çocuk bakımı ve gelişim sürecine yönelik bilinç düzeylerinin düşük olmasıdır. Yukarıda belirtilen çalışma kapsamında çocuk işçiliği tanımladığımızda, alana dair gözlemlerimizle beraber şunu söyleyebiliriz ki çocuk işçiliği yaş sınırı 15 yaşın altında seyretmektedir ve ne yazık ki her geçen dün giderek düşmektedir. 

Okul terkinin önlenebilmesi için öncelikli olarak çocuğun çevresi içinde değerlendirilmesi ve temel yaşamsal gereksinimlerinin sağlanması gerekiyor. Aynı zamanda, çocuk-aile-okul başlıkları altında değerlendirmelerin yapılması ve birçok alanda müdahale geliştirerek çocuk refahının sağlanmasına yönelik adımların atılması gerekiyor. Aileler ve dezavantajlı alanda görevini yapan öğretmenlerin farkındalık kazanması ve bilinçlenmesine yönelik eğitim çalışmalarının önemli bir noktada olduğunu düşünüyoruz.

Çocuk işçiliğinin önlenmesi noktasında yukarıda verilen önerilere ek olarak; çocukların haklarının savunulması ve hak korunumunun sağlanabilmesi için dava süreçlerinin takibi, alanda polis, zabıta vb. çalışan meslek gruplarına yönelik hak temelli yaklaşım, bilgilendirme ve farkındalık edindirici eğitimler düzenlenebileceği düşünüyoruz.

Türkiye’de Mayıs 2021 itibari ile salgın sonrası kademeli normalleşme süreci başladı. Normalleşmenin birlikte çalıştığınız çocuklar ve aileleri üzerindeki etkisinden bahsedebilir misiniz? Bu süreçte yeni ortaya çıkan ya da derinleşen ihtiyaçlarla karşılaştınız mı?

Salgın sürecinden alınan önemler çeşitli iş yerlerinin kapanmasına ve özellikle gündelik işlerde çalışan bireylerin olumsuz etkilenmesine neden olmuştur. Bu durum var olan yoksulluğu daha da derinleştirmiştir. Bu doğrultuda; ekonomik gereksinimlerin karşılanamaması bireylerin hak kayıpları yaşamasına sebep olmuştur. Salgın sürecinde çevrimiçi sistem ile derslerin verilmesi, hanesinde internet, televizyon, tablet vb. teknolojik araçlar bulunmayan çocuklar için eğitime erişimde olumsuz sonuçlar doğurmuştur. Normalleşme süreciyle beraber okula dönem çocukların akranları ile aralarında seviye farkı oluştuğu gözlenmektedir. Aynı zamanda, çeşitli sebeplerle akran zorbalığı ile karşılaştıkları gözlenmiştir. Pandemi sürecinde en temel ihtiyaçlarına bile ulaşmakta sorun yaşayan aileler pandemi sonrasında da bu zorlukla mücadele etmeye devam etmek zorunda kalıyor. Çocukların eğitimde akranlarından daha da fazla geride kaldıkları hatta okula devam etme oranlarının düştüğü de görülmektedir. Derin yoksullukla mücadele eden ve temel gıdaya erişimi öncelikli hedef haline getiren aileler, çocuklarının eğitimini daha arka plana atmak zorunda kaldı.

Hibe desteğimizle gerçekleştirdiğiniz Hayal Ev projesini yakın zamanda tamamladınız. Projenin amacından ve gerçekleştirdiğiniz çalışmalardan bahsedebilir misiniz?

Hayal Ev projesini Ankara’nın Kale mahallesinde yürütüyoruz. Bu bölgede çocukların en önemli problemlerinden biri güvenli alan eksikliği. Çocukların gidebileceği güvenli bir park, kütüphane ve benzeri bir yer bulunmuyor. Dernek olarak bu proje ile çocuklara kitap ve oyuncak kütüphanesi oluşturmayı amaçladık. Böylece çocukların hem kitap okumalarını sağlamayı ve oyuncaklarla oynayabilecekleri bir alan yaratmayı hem de bunları değiş tokuş etmelerini sağlamaya çalıştık. Bunları yaparken de güvenli bir alan oluşturmayı önceliklendirdik. Bu faaliyetlerin yanında farklı etkinlikler düzenledik, geziler yaptık (Park, bahçe vb.), müzelere, üniversitelere ziyaretler gerçekleştirdik. Mentörlük çalışmasını hayata geçirerek çocukların daha özel gereksinimlerini karşılamaya çalıştık.

Çocuk Fonu’nun 2020 döneminde aldığınız hibe desteğinin derneğinize ve çalışmalarınıza ne tür katkıları oldu? Çocuk Fonu’nu destekleyen bağışçılarımızla paylaşmak istediğiniz bir mesaj var mı?

Roman Hakları Derneği olarak 2018 yılında başlattığımız Hayal Ev projesi; 2020 yılında sizden aldığımız desteğe kadar tamamen gönüllü yürüyen ve imkanları bir hayli sınırlı olan bir çalışmaydı. Sizden aldığımız destek sayesinde imkanlarımız oldukça genişledi ve iyileşti. Özellikle malzeme desteği ve koordinatör atamamız işimizi kolaylaştırdı, en önemlisi de görünürlüğümüzü arttırdı. T.C. Ankara Büyükşehir Belediyesi ile yaptığımız görüşmeler sonucunda faaliyetlerimizi yürüttüğümüz Ankara kalesi içinde bir yer verilmesi konusunda anlaştık.  Bu verilecek yerin dış tadilatı tamamlandı.  Mayıs ayında iç düzenlemesinin de tamamlanıp bize teslim edilmesini bekliyoruz. Çocuk Fonu destekçilerine şu mesajı vermek isterim: Bu fon bize can suyu oldu! Bundan sonra yapacağımız çalışmaların önünü açtı. Bundan sonra yapacağımız daha güzel şeylere de vesile oldu. Bu desteği hiçbir zaman unutmayacağız.

ROMHAK 2022 yılında ne tür çalışmalar yapmayı planlıyor?  Önümüzdeki dönemde öncelik     vereceğiniz çalışmalardan bahseder misiniz? 

Mayıs 2022 itibari ile T.C. Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin derneğimize hibe ettiği mekâna geçiş yapacağız. Kale mahallesinde, Ankara Kalesi içinde bir alan tahsis edildi. Bu yeni alan çalışma yürüttüğümüz alanın geliştirmeye, birbirinden farklı gruplara yönelik oluşturulmuş etkinliklerin çeşitliliğinin arttırılmasına katkı sağlayacak. Aynı zamanda yeni alanımız, derneğimizin yürütmekte olduğu Hayal Ev projesi kapsamında çocuklarla olan faaliyetler için de çocuk dostu bir alan oluşturulmasında bizlere ortam hazırlıyor. 

Bu sürecin dışında alandaki çocukların refahı için çalışmalarımızı bütüncül bir çerçevede gerçekleştirmek istiyoruz. Bu doğrultuda; çocukların çevresi içinde değerlendirmeye tabi tutulması ve ilişki içinde olduğu gruplar ile çalışma gerçekleştirmesi amaçlanıyor. Çocuğun ailesi ve öğretmenleri ile olan ilişkilerini ele alarak aile üyelerine ve öğretmenlere farkındalık ve bilinçlendirme çalışmaları planlamaktayız. Aile üyeleri ile ilgili olarak; gençlere ve genç annelere öncelik tanınması gerektiği çeşitli koşullar sebebi ile kararlaştırılmıştır. 

Alanda daha etkili çalışmalar geliştirmek, düzenli gelişim ve sürdürülebilirliğin sağlanabilmesi için dönem içinde kamu kurum ve kuruluşları ile iletişimin arttırılması ve ilişkilerin güçlendirilmesi adına adımlar atılması da planlanmaktadır.

 

Önemsiyoruz Derneği Kurumsal Hibe Sürecini Tamamladı

By | Çocuk Fonu

Risk altındaki çocukların ve çevresindeki yetişkinlerin; sosyal, kültürel ve ekonomik alanda nitelikli ve sürdürülebilir gelişimlerini sağlamak, psiko-sosyal iyi oluş hallerini desteklemek ve bu alanlardaki ihtiyaçlarını tespit etmek amacıyla çalışmalarını yürüten Önemsiyoruz Derneği, Çocuk Fonu 2020 döneminde Turkey Mozaik Foundation eş finansmanı ile sağladığımız kurumsal hibe desteği kapsamında derneğin kurumsal kapasitesini güçlendirmek amacıyla bir çalışan istihdam etti. Aynı zamanda, hibe desteği kapsamında Matters Dijital İstihdam Platformu projesi kanalı olan dijitalistihdam.org internet sitesini tamamlanarak faaliyete geçirdi.

Önemsiyoruz Derneği Genel Koordinatörü Melike Çorlak ve Proje Koordinatörü Hilal Ilgaz Saçar ile gerçekleştirdiğimiz röportajda; risk altındaki çocuklar, yakın zamanda yayımladıkları Yetişkinler ve Çocuklar için Afet Rehberi ve hibe sürecinde yürüttükleri faaliyetler hakkında konuştuk.

COVID-19 salgının etkisi ile risk altında yaşayan çocuklar tanımlamasına uyan çocuk sayısı her geçen gün artıyor. Çocukların risk altında olarak değerlendirilmesine neden olan etkenler nelerdir? Türkiye’de yaşayan risk altındaki çocukları desteklemek amacıyla ne tür çalışmalar yürütülüyor?

COVID-19 küresel çapta bir salgın olmasına rağmen en çok “kırılgan grupları” etkiledi ve etkilemeye de devam ediyor. Kırılgan grup olarak adlandırdığımız habitatta çocuklar da yer alıyorlar. Salgın sürecinde bir başkasının bakımına, desteğine ihtiyaç duyan çocuklar biz yetişkinlerin dahi anlam veremediği bir gerçekliğin içinde kaldı. Neden maske takıldığı ya da neden evlerde kalmak zorunda olduğumuza ilişkin basit soruları bile yanıtlamakta zorlandık. Çünkü yetişkinler olarak bu bizim de hazırlıklı olmadığımız bir durumdu. Bu duruma adaptasyonda bireylerin sosyo-kültürel seviyelerinin de oldukça etkili olduğunu söyleyebiliriz. Yani bakım verenlerin farkındalık seviyeleri çocukların salgın şartlarından etkilenme derecelerini de belirledi. Bu durum çocuğun ihtiyaçlarının görülemediği noktaları doğurdu. Çocukların parkta, okulda sosyalleşmelerinin yanı sıra temel ihtiyaçlarının karşılanamadığı durumlar da meydana geldi. Bu da sosyo-ekonomik seviyeye bağlı olarak salgının boyutunun farklı şekillerde hissedilmesine sebep oldu. Evlerde yaşanan karantina süreci bakım verenin eve ekonomik getirisini etkilerken bu getirinin düşmesi beslenme ögelerinin kalitesini de etkiledi. Çocuk, ihtiyacı olan temel besin kaynaklarından mahrum kaldı. Bu durum çocuğun risk altında olarak değerlendirilmesinin nedenlerinden biri olarak kabul edilebilir. Aile içi ihmal ve istismara maruz kalan çocuğun istismarcısı ile pandemi öncesine göre görece daha fazla aynı ortamda kalması gibi durumlar da yine çocuğun risk altında olarak değerlendirilme nedenleri arasında yer alabilir. Yukarıda belirttiğimiz örnekler risk altındaki çocuk tanımlanmasına neden olan etkenlerden bazıları. Bu örnekler elbette çoğaltılabilir. Fakat genel itibari ile toparlayacak olursak; çocuğun temel ihtiyaçlarından yoksun bırakılması, gereksinimlerinin göz ardı edilmesi; ihmal ve istismara maruz kalma oranının görece daha fazla olması bu tanımlamaya girmeye neden olabilir.

Sadece pandemi süreci içinde değerlendirecek olursak; yerel yönetimler risk altındaki bu grubun ihtiyaçlarını karşılamak için birtakım hamlelerde bulundu. Bu hamlelerden birisi de Süt Kuzusu Projesi. Projenin hedef kitlesi 1-5 yaş arası çocuklar. Proje kapsamında, 1-5 yaş çocuk bulunan hanelere aylık 8 litrelik süt dağıtımı yapılıyor.  Sivil toplum kuruluşları (STK) ise pandemi şartları nedeni ile çocuğa doğrudan ulaşma imkânı bulunmadığı için, çocuk ile temasta olan kilit aktörlerin güçlenmesine yönelik faaliyetler yürütmeyi tercih etmek zorunda kaldı. Ebeveyn ve bakım verenlerin bilgi ve farkındalık seviyelerini arttıracak ve salgın döneminde iyi oluş hallerini destekleyecek faaliyetlere yöneldiler. Özellikle sosyal medya platformları aracılığı ile ebeveynlere ulaşan uzmanlar, bilgilerini daha fazla erişime sunmaya başladılar.

Geçtiğimiz dönemde Yetişkinler ve Çocuklar için Afet Rehberi’ni yayımladınız. Rehberin öne çıkan başlıklarından ve sunduğunuz çözüm önerilerinden bahsedebilir misiniz?

Kasım ayında yayımladığımız Yetişkinler ve Çocuklar için Afet Rehberi’nde öncelikle doğal afetlerden ve doğal afetlerin nedenlerinden bahsettik. Arkasından rehberimizi yetişkinlere ve çocuk/ebeveynlere yönelik olarak iki kısma ayırdık. Yetişkinler için sunulan rehberin ilk kısmında; afetlerin yaratacağı travma etkisinden ve travmanın ruhsal olarak organizmada nasıl karşılandığı konusunda uzmanlarımız detaylı bilgiler verdi. Bu bilgiler içerisinde travmanın her zaman her koşulda olumsuz yönde etkili olmayacağı, bazı durumlarda “travma sonrası büyüme”nin de gerçekleşebileceği bilgisi oldukça dikkat çekiciydi. Bu sayede insanlara travma sonrasında ruhsal organizmanın krizi fırsata çevirme işlevinden de bahsedilmiş oldu. Aynı zamanda, travma bilgisinden sonra psikolojik ilk yardımın nasıl yapılacağı ve afete maruz kalmış insanlara, afetin travma sonrası stres bozukluğuna sebep olmaması için olay anında ve hemen sonrasında yapılması gerekenler listelendi. Rehberde bu bilgiye detaylı şekilde yer verilmesinin sebebi, kriz durumlarına maruz kalanın yanında bulunanları, yani ikincil kişileri bilgilendirerek neler yapılabileceklerini hap bilgi şeklinde sunmaktı.
Çocuklar için düzenlenen rehberin ikinci kısmı ise üç ayrı bölüme ayrıldı: Afet öncesi, sırası ve sonrası. Bu kısımda oyun ve etkinlik önerilerine ve süreci çocuklara anlatılırken nelere dikkat edilmesi gerektiğine yer verdik. Özellikle somut ve net davranış örneklerine yer verilmiş olması ebeveynlerin konuyu özümsemesi için oldukça önemliydi.

Çocuk Fonu’un 2020 döneminde Vakfımızdan aldığınız kurumsal hibe ve kapasite gelişim desteği ile hangi alanlara odaklandınız? Bu kapsamda yaptığınız çalışmalardan bahseder misiniz?

Fon sayesinde Matters Dijital İstihdam Platformu projesine başladık. Proje kapsamında kadın istihdamına ve kadınların istihdama giden yolda iyi oluş hallerinin desteklenerek mesleki bilgi ve becerilerinin arttırılmasına odaklandık. Projeyi biraz daha detaylandıracak olursak; Matters ile bağlayıcı nedenlerden dolayı evlerinden çıkmayan/çıkamayan kadınların hane içinde kendi belirledikleri zaman dilimlerinde çalışabilecekleri işlere erişimlerinde köprü görevi görmeyi ve bu yolda onların iyi oluş hallerini desteklemeyi amaçladık. 3 ayaklı olan proje, dijitalistihdam.org internet sitesi üzerinden katılımcı kadınların kayıtlarının alınması ile başlıyor. Kayıtlar alındıktan sonra, kadınların çağrı merkezlerinde çalışabilmesi için gerekli olan mesleki bilgi ve beceriler kazanması amacıyla eğitimler düzenleniyor. 6 modüllük içerikleri kapsayan bu eğitim serisi sonunda katılımcılar modül sonu sınavlara tabi tutuluyor. Bu sınavlardan geçer not alan kadınlar projenin 2. ayağı olan psiko-sosyal desteğe yönlendiriliyor. Burada hem bireysel hem de grup süpervizyonu alan kadınlar; istihdama giden bu süreçte karşılaştıkları güçlükleri ve yaşadıkları duyguları aynı yolu yürüyen diğer kadınlarla paylaşıyor. Böylelikle hem kadınların bir araya geldiği bir deneyim ağı yaratılmış olunuyor hem de doğrudan profesyonel destek sağlanıyor. Bu süreç Proje Koordinatörü Uzman Psikolojik Danışman Hilal Saçar Ilgaz tarafından yürütülüyor. Psiko-sosyal destek aşaması tamamlandıktan sonra kadınlar istihdama hazır bir noktaya gelmiş oluyor. Şu anda projenin 3. ayağı olan, katılımcıları istihdam edecek kurum ve kuruluşlarla işbirliği sağlama çalışmalarımıza devam ediyoruz. Fakat şunu da belirtmeliyiz ki proje sadece iş veren ile istihdama hazır personelin bir araya getirilmesini amaçlamıyor aynı zamanda kadınların istihdama katılım konusunda güçlendirerek, var olan potansiyellerini keşfetmelerine hizmet ediyor. Proje kapsamında aldıkları eğitim ve süpervizyon desteği sonrası kadınlar kendilerinin daha güçlü ve motive olmuş hissettiklerini dile getirdiler. Kendilerinde buldukları güç ile istihdamda yer alan kadınların var olduğunu bilmek projeye ve projenin sürdürülebilirliğine olan inancımızı arttırdı.

Eskişehir Büyükşehir Belediyesi paydaşlığında gerçekleştirdiğimiz bu proje ile kadın istihdamına ve güçlenmesine odaklanmanın yanı sıra, yerel yönetimlerle olan işbirliğini arttırmaya yönelik hedefimize de yönelmiş olduk. Kadınların güçlenmesi gibi sivil toplum ile yerel yönetimlerin dirsek temasında olmasını da önemsiyoruz.

Çocuk Fonu’ndan aldığınız hibe desteğinin derneğinize ve çalışmalarınıza ne tür katkıları oldu? Fonu destekleyen bağışçılarımızla paylaşmak istediğiniz bir mesaj var mı?

Matters Dijital İstihdam Platformu Projesi için proje koordinatörü istihdam ederek kurumsal insan kaynağı kapasitemizi arttırmış olduk. Aynı zamanda hibe desteği ile projenin iletişim kanalı olan dijitalistihdam.org internet sitesini tamamlayarak faaliyete geçirdik. İnternet sitesinde yer alacak modüller ve modüllere bağlı eğitim içeriklerinin hazırlanması, eğitmen videoların çekilmesi ve prodüksiyon ile ilgili işlerin yapılması da aldığımız fon desteği sayesinde tamamlandı. Pilot projesini Çocuk Fonu sayesinde gerçekleştirdiğimiz bu proje pek çok kadının hayatına dokundu. Çok yönlü gerçekleşen içeriklerimizle yaratmayı amaçladığımız çarpan etkisi kadınların yanı sıra kadınların temas halinde olduğu kişilere de (aile bireyleri, komşular, akrabalar vb.) pozitif etki sağladı. Kendilerini iyi ve güçlü hisseden kadınlar bu hissiyatlarını temas halinde oldukları kişilere de yansıtabildiler. Pilot uygulama olarak gerçekleşen bu projenin başlangıç tohumunda bizleri destekleyen tüm destekçilere teşekkür ederiz.

Önemsiyoruz Derneği’nin 2022 yılı için öncelik vereceği alanlar ve çalışmalar neler olacak? Derneğin önümüzdeki dönem için planlarından bahseder misiniz?

Topluluk oluşturma ve ekip çalışması başlıkları üzerinde yoğunlaşmak öncelikli hedeflerimiz arasında olacak. Önemsiyoruz gönüllü koordinasyonunu komiteler aracılığı ile sağlıyor. Komitelerin nasıl daha iyi işleyebileceğine ve topluluğun çevrimiçi platformda nasıl daha aktif ve etkin kılınabileceğine yoğunlaşmaya gayret edeceğiz. Kurumsal yapının yanı sıra yerel kurumlarla işbirliği kurma konusuna daha fazla ağırlık vermeyi planlıyoruz. Yerel yönetimleri sivil toplum ile işbirliğe daha fazla dahil ederek paydaşlarımız arasına katmak hedeflerimiz arasında. Böylelikle kadın ve çocuk odaklı gerçekleşen faaliyetlerimizle yerel yönetimlerin bu alandaki farkındalığı arttırarak kadın odaklı ve çocuk dostu belediyecilik anlayışını benimsemelerine teşvik etmek istiyoruz. Sadece yerel yönetim değil, finansal sürdürülebilirliğimizin sağlanması için özel sektörle de ortaklık kurma konusunda çalışmalarımıza başladık. Hedeflerimiz arasında yer alan bu işbirliklerini daha kurumsal kılabilmek adına kurumsal prosedür ve politika belgelerimizi oluşturmaya devam edeceğiz. Çocuk Fonu sayesinde pilot uygulamasını gerçekleştirdiğimiz Matters Dijital İstihdam Platformu projemizin de yeni dönem katılımcıları ile uygulamaya devam edeceğiz.

KALBEN Derneği Kurumsal Hibe Sürecini Tamamladı

By | Çocuk Fonu

Devlet koruması altındaki çocuklar ve koruyucu aileler arasındaki bağı güçlendirmek ve koruma altında yaşayan çocukların hak ve fırsat eşitliğini sağlamak amacıyla çalışan Korunma Altında Yetişen Gençler ve Koruyucu Aile Derneği’ne (KALBEN) Çocuk Fonu’nun 2020 döneminde Turkey Mozaik Foundation bünyesindeki Meltem Göçer Fonu’nun eş finansmanı ile kurumsal hibe desteği sağladık. Hibe desteğini derneğin organizasyon yapısını ve finansal sürdürülebilirliğini güçlendirmek için kullanan KALBEN, bu süreçte derneğin dijitalleşmesi ve daha fazla sayıda bireysel bağışçıya ulaşması için çalışmalar yaptı.

KALBEN Derneği Proje Koordinatörü Seda Dokuzkardeş ile yaptığımız röportajda; koruyucu ailelik ile evlat edinme arasındaki fark, 18 yaşını doldurmuş ve daha önce koruma altında yaşayan gençler için sağlanan destekler, derneğin 2022 planları ve hibe kapsamında yürüttükleri çalışmalar hakkında konuştuk.

Korucuyu ailelik ve evlat edinme arasındaki fark nedir? Koruyucu aile hizmet modelinin Türkiye genelinde yaygınlaştırılması için ne tür çalışmalar yapılması gerektiğinden bahseder misiniz?

Evlat edinme hizmetinde aile, evlat edinme yolu ile hukuksal bir süreci tamamlayarak velayet hakkını alır. Koruyucu aile sisteminde ise aile, çocuğun bakım, yetişme ve eğitim sorumluluğunu devlet ile paylaşır ve bu sistemde çocuğun velayeti öz ailesinde kalır. Bu iki modelin bazı ortak özellikleri olsa da en önemli ayırıcı özellik çocuğun velayeti hususudur. “Koruyucu Aile” işleyişinde velayet çocuğun biyolojik ailesindedir ancak çocuğun bakım, yetişme ve eğitim sorumluluğunu devlet belli esaslar çerçevesinde koruyucu aileyle paylaşır. Durumu evlat edindirilmeye uygun bir çocukla, durumu evlat edinmeye uygun kişi/eşler arasında hukuki bağlar sağlanarak çocuk ebeveyn ilişkisinin kurulduğu “Evlat Edinme” işleyişinde ise çocuğun bakım, yetişme ve eğitim sorumluluğu tamamen aileye aittir.

Koruyucu aile hizmet modelinin Türkiye genelinde  yaygınlaştırılması için yapısal düzenlemeler yapılmalı. Medeni Kanun başta olmak üzere koruyucu aile ve biyolojik ailenin haklarını belirleyecek yapısal düzenlemelere yer verilmeli. Çocuk koruma yönetmeliği ve diğer yönetmeliklerde partiler üstü bir anlaşma yapılarak yapısal değişimlere gidilmeli ki koruyucu aile sayısı artsın.

Aynı zamanda derneğimiz çeşitli platformlarda; üniversitelerle, topluluklarla, İl Müdürlükleri ve Valiliklerle işbirliği yaparak koruyucu aile üzerine çeşitli seminerler düzenliyor. Gerçekleştirdiğimiz seminerlerde koruyucu aileliğin önemi, şartları ve süreç içinde karşılaşılanlar üzerinde duruyoruz.

Koruma altında yaşayan çocuklar 18 yaşını doldurduktan sonra kurumlarından ayrılmak zorunda kalıyor. Kurumlarından ayrıldıktan sonra bu gençlerin karşılaştığı zorluklardan bahsedebilir misiniz? 18 yaşını dolduran ve daha önce koruma altında yaşamış olan gençler için bir destek sistemi bulunuyor mu?

18 yaşını dolduran ve daha önce koruma altında yaşamış olan gençlerin hayatla ilgili donanımları yetersiz kaldığı için (maddi, manevi, akademik) 18 yaşında kurumdan çıktıklarında kendi hayatlarını idame ettirecek geliri maalesef zor sağlıyorlar. Devlet koruması altında yaşayan gençlerin memur olma hakları bulunuyor. Ancak atama süresini beklerken altyapı olarak da gençlerin  desteklenmesi gerekiyor. Bu şekilde güçlü bir destek sisteminin bulunmamasının gençleri bir hayli zorladığını görüyoruz.

Çocuk Fonu’nun 2020 döneminde Vakfımızdan aldığınız kurumsal hibe ile hangi alanlara odaklandınız? Bu kapsamda yaptığınız çalışmalardan bahseder misiniz?

Kurumsal kapasitemizi geliştirmek için kullandığımız hibe ile daha çok organizasyon yapımız ve sürdürülebilir finansal bir model için fonlar ve kurumsal desteklerle birlikte bireysel bağışçılarımıza yönelik bir sistem geliştirme üzerinde çalıştık. Böylelikle derneğimizin projeleri için uygun kaynak yaratımı üzerine proje döngüsü eğitimi aldık. Aynı zamanda kurumsal iletişim çalışmalarını da eş güdümlü olarak yürüttük.

Ayrıca dernek personeline, gönüllülere ve yönetim kuruluna yönelik yapılan finansal okuryazarlık eğitimleri ile dernek kaynaklarının daha etkin ve verimli kullanılması üzerine çalıştık. COVID-19 sürecinde ortaya çıkan finansal kaynaklara erişimin zorluğu salgın döneminin oluşturduğu kriz sonlanana kadar bertaraf edilmeye çalışıldı.

Çocuk Fonu’nun 2020 döneminde aldığınız hibe desteğinin derneğinize ve çalışmalarınıza ne tür katkıları oldu? Çocuk Fonu’nu destekleyen bağışçılarımızla paylaşmak istediğiniz bir mesaj var mı?

COVID-19 sürecinde ortaya çıkan finansal kaynaklara erişimin zorluğu salgın döneminin oluşturduğu kriz sonlanana kadar bertaraf edilmeye çalışıldı. Bu sayede derneğimiz salgın krizini finansal olarak daha az etkilenerek geçirmiş oldu. Böylece finansal sürdürülebilirliğe katkı sağlandı.

KALBEN’nin 2022 yılı için öncelik vereceği alanlar ve çalışmalar neler olacak? Derneğin önümüzdeki dönem için planlarından bahseder misiniz?         

Devlet koruması altında yaşayan çocuklarımızın nitelikli tatil yaparak her yıl gelecekleri ve aidiyet hissedecekleri bir köyleri olmasını sağlayacak KALBEN ÇOCUK KÖYÜ’nü kurmaya karar verdik. 2022 projemiz olan KALBEN ÇOCUK KÖYÜ ile çocuklarımıza ait olan bir köy kurmayı hedefledik. Amacımız; ‘Bizim Köyümüz’ diye sıfatlandırabilecekleri, anılar biriktirebilecekleri ve en önemlisi kendilerini ait hissedecekleri bir tesis oluşturmak.

“Bir çocuk yuva veya yurt yerine aile içinde yetişmeli!” mottosuyla çıktığımız bu yolda, Kalben olarak, eğitmenlerimiz ve gönüllülerimizle beraber futbol, basketbol, zumba, ebru, resim, takı, yaratıcı okuryazarlık, okuma yazma, dışavurumcu sanat, satranç, seramik, halk oyunları dallarında atölyeler düzenlemeye devam edeceğiz. Devlet koruması altında yaşayan çocuklarımıza verdiğimiz kültür sanat eğitimlerine çocuklardan ve yönetimden çok olumlu geri dönüşler alıyoruz. Dört senedir beraber çalışma yürüttüğümüz bir kurumdan aldığımız yıl sonu raporlarında, çocukların %35’inin davranış bozukluğu ve yaşadıkları travmaların etkisiyle psikiyatrik ilaçlar kullandığı görülmekte. Ancak KALBEN olarak yaptığımız çalışmalarla, korunma altında yetişen çocuklarımızın ve gençlerimizin birçoğu sosyal ve gelişimsel açıdan yaşıtlarından geri olma durumlarını en aza indirmeye hatta aradaki bu farkı kapatmaya odaklanıyoruz.  Yaşıtları ile aynı şartlar altında gelişim sağlayamayan çocuklarımızın, sağlıklı ve güvenli bir aile ortamı içerisinde sosyal, psikolojik akademik olarak gelişimlerine katkıda bulunarak bir fırsat ve eğitim eşitliği sunuyoruz. Her çocuğun aile ortamında yetişmesi gerektiğini savunarak, devlet koruması altında yaşayan çocuk sayısını en aza indirmek için çalışıyoruz.

Nirengi Derneği İstismar Mağduru Destek Hattı Projesini Tamamladı

By | Çocuk Fonu

Çocuk Fonu‘nun 2020 döneminde Turkey Mozaik Foundation eş finansmanı ile hibe verdiğimiz Nirengi Derneği(Nirengi) istismar, akran zorbalığı ve flört şiddetinin önlenmesi ve sonuçlarıyla baş edilmesi için daha sistematik ve bütüncül bir anlayışın yaygınlaşması ve bu konuda uygulanabilir politika önerilerine dayalı adımlar atılması amacıyla çalışıyor. Dernek hibe kapsamında hayata geçirdiği İstismar Mağduru Destek Hattı projesi ile istismar mağduru 20 çocuğa ve/veya onların bakım verenlerine psiko-sosyal danışmanlık desteği verdi.

Nirengi Derneği Başkanı İdil Türkmen Ayaydınlı, Programlar Koordinatörü ve Yönetim Kurulu Üyesi Zeynep Sanduvaç ile yaptığımız röportajda; istismar türleri, çocukların ve bakım verenlerin “onay” “bedensel söz hakkı” gibi sınır belirleyici kavramlar ile ilgili farkındalığı ve proje kapsamında yürüttükleri faaliyetler hakkında konuştuk.

Çocukların karşı karşıya kaldığı farklı istismar türlerinden ve belirtilerinden bahsedebilir misiniz?

İnsanın 0-18 yaş aralığını kapsayan “çocukluk dönemi”, gelişmeye ve öğrenmeye en yatkın olduğu dönemdir. Ancak bu dönem; aynı zamanda fiziksel, duygusal ve sosyal risklere de en açık olunan, yetişkinler ve diğer çocuklar karşısında en savunmasız kalınan bir dönemdir.

Çocuğun iyi olma halini ve gelişimini tehdit eden olguları içeren istismar kavramı; fiziksel, duygusal, cinsel, ekonomik istismar olmak üzere dört boyutta ele alınmaktadır. Kimi durumlarda istismarın farklı türleri birlikte görebilmekte, kimi zaman da ayrı olgular olarak karşımıza çıkabilmektedir.

İstismar türleri:

İstismar türlerini fiziksel, duygusal, ekonomik ve cinsel istismar olarak dört grupta ele almak mümkündür. İstismar türlerine ait özellikler ve her bir istismar türünün fark edilmesi için sunulan önemli ipuçları aşağıda yer almaktadır:

-Fiziksel istismar: Çocuğun kaza dışı fiziksel açıdan zarar görmesi ve bedensel bütünlüğünün bozulmasıdır. Çocuğa/gence; tokat, yumruk veya tekme atmak, ısırmak, yakmak, saç ve kulak çekmek, çocuğu sarsmak, çocuğa belli nesnelerle zarar vermek (bıçak, kemer vb.), çocuğa eşya fırlatmak fiziksel istismar örnekleri arasındadır.

Duygusal istismar: Çocuğun, kendini olumsuz etkileyen tutum ve davranışlarla karşılaşması ya da gereksinim duyduğu ilgi, sevgi ve bakımdan yoksun bırakılması, toplumsal ve bilimsel standartlara göre psikolojik zarara uğraması durumudur. Duygusal istismar, çocuğun duygusal bütünlüğüne ve kişilik gelişimine zarar veren her türlü davranıştır.

Cinsel istismar: Çocuğun bir yetişkin veya cinsel açıdan olgun ergen tarafından cinsel uyarım ve doyum için kullanılmasıdır. Cinsel istismar, temas içeren ve temas içermeyen şekillerde olabilir. Temas içermeyen cinsel istismar örnekleri arasında; kişinin izni olmadan izlenip röntgenlenmesi, teşhircilik yapılması, çocuk/ergene pornografik öğeler içeren fotoğraf/video gösterilmesi, çocuğun/ergenin cinsel içerikli fotoğraf/videolarının çekilmesi veya pornografik amaçlı kullanılması yer almaktadır. Buna ek olarak karşıdaki üzerinde bıraktığı etkiye dikkat etmeden sözlü olarak taciz etme ve cinsel içerikli konuşmalar yapma da temas içermeyen cinsel istismar örnekleri arasındadır. Temas içeren cinsel istismar örnekleri arasında da cinsel dokunma/özel bölgelere temas içeren her türlü davranış, pornografi ve fuhuş yolu ile yapılan cinsel sömürü ve tecavüz yer almaktadır.

Ekonomik istismar: Çocuğun gelişimini engelleyici, haklarını ihlal edici işlerde ya da düşük ücretli iş gücü olarak çalıştırılması veya çalışması ekonomik istismardır. Diğer bir deyişle, çocuk emeğinin istismar edilmesidir. İlköğretimi tamamlamamış ve 14 yaşını bitirmemiş çocukların çalıştırılması yasaktır. Ekonomik istismar olarak değerlendirilebilecek örnekler: Çocuğun çalışmak için okula gitmemesi, çocuğun dilendirilmesi, çocuğun Yönetmelikte yaş gruplarına göre belirtilen işlerde çalışmaması, çocuğun güvenlik, sağlık, bedensel, zihinsel ve psikolojik gelişimlerini olumsuz etkileyen işlerde çalışması, çocuğun çalıştığı işteki risklere karşı korunmaması, çocuğun kanunda belirtilen sürelerin üzerinde çalışması.

İstismar belirtileri:

Türü ne olursa olsun, istismar psikolojik, sosyal ve bilişsel gelişimi olumsuz etkiler.

ÖNEMLİ: Öğretmenlerin/sosyal çalışmacıların/ebeveyn ve bakım verenlerin ilk aşamada fark edebileceği belirtiler arasında; belirgin düzeyde üzgün, kaygılı, isteksiz, donuk veya öfkeli, saldırgan, tepkili ve huzursuz duygu durum yer alabilir. Huy değişimi ve çocuğun tanınan/

alışılagelen mizacının dışında davranması da ipuçları arasındadır.  Günlük faaliyetleri sırasında uyuklama, günlük faaliyetlere karşı ilginin ciddi düzeyde azalması ve arkadaşlıklarda geri çekilme, bedenini gizleyecek şekilde mevsim şartlarına uygun olmayan giysiler giyme de dikkati çekecek belirtiler arasındadır.

Belirtileri somutlaştırmak gerekirse şu örneklere yer verebiliriz:

◊ Depresif duygu durum (aşırı üzüntü, değersizlik ve yetersizlik hissi, enerji kaybı, isteksizlik vb.)

◊ Kendine zarar verme, intihar düşünceleri ve/veya girişimleri (kesme, yakma gibi davranışlar sergileme) veya bu davranışları sergilemeye yönelik planlar yapma

◊ Travma sonrası stres bozukluğu (kaygı, panik, suçluluk, utanç duyguları, aşırı tetikte olma durumu, olay anını yeniden oluyormuş gibi hissetme ve tepkiler gösterme vb.)

◊ Odaklanma ve dikkati sürdürmede belirgin bozulma, öğrenme zorlukları yaşama

◊ Öfke nöbetleri ve davranış sorunları sergileme

◊ Aşırı uyku veya hiç uyumama

◊ Aşırı yeme veya az yeme/hiç yememe

◊ Kilo/beden görünümüyle ilgili takıntılı düşüncelere sahip olma ve kilo kontrolüne yönelik yeme sonrası kusma, aşırı spor, ilaç kullanımı gibi davranışlar sergileme

◊ Takıntıların oluşumu ve belirli konular özelinde (cinsellik, temizlik vb.) sürekli tekrarlayan düşünceler ve davranışlar oluşması

◊ Dissosiyatif bozukluklar (unutkanlık, amneziler (bellek kaybı), aşırı hayal kurma, andan kopmalar)

◊ Kişiler arası ilişkilerde bozulma (arkadaşlık, aile/bakım veren, öğretmenler vb.)

◊ Huy değişimi sergileme (içe dönük/sakin bir öğrencinin ani şekilde dışa dönmesi, çocuğun alışıldık yapısı ile örtüşmeyen ve bu yönüyle dikkat çeken bazı davranışlar sergilemesi, ilişkilerinde belirgin çatışmalar yaşama, olumsuz/riskli davranışlar sergileme durumu veya dışa dönük, hareketli bir çocuğun ani şekilde suskunlaşması, kendisini iletişime kapatması)

◊ Alkol veya uyuşturucu/madde bağımlılığı, sigara bağımlılığı oluşması

◊ Suç işlemeye yatkınlık, riskli davranışlarda artış gösterme

Sizce Türkiye’de çocuklar ve bakımverenleri “onay”, “bedensel söz hakkı” gibi sınır belirleyici kavramlar konusunda farkındalık ve bilgi sahibi mi? Çocukların bedensel söz haklarının ihmal edilmesinin ve istismara maruz bırakılmasının önlenmesi amacıyla ne tür çalışmalar yapılıyor?

Hem Türkiye’de hem de dünyada “onay”, “bedensel söz hakkı” ve hatta “kişisel alan farkındalığı” konuları başta olmak üzere sınır belirleyici kavramlar konusunda olumlu kazanımlar olsa da atılması gereken pek çok adım bulunuyor. Nirengi Derneği olarak çocuk koruma alanındaki çalışmalarımızın teorik arka planı sosyo-ekoloji modeline göre şekillenmiştir. Bütüncül bir çerçeve sunan bu modele göre çocuk merkez çekirdek halkada bulunuyor, bu halkanın hemen üzerinde okul ve aile, çevreleyen halkada toplum, bir üstünde çocukla ilgili kurum ve kuruluşlar ve onun üzerinde ise politikalar ve yasalar geliyor. Çocuk koruma alanındaki çalışmalarımızı bu beş halkanın da güçlenmesi ve bütüncül bir koruma sağlaması için koruyucu- önleyici aktiviteler, izleme ve değerlendirme aktiviteleri ve müdahale aktiviteleri şeklinde üç ana başlık altında sürdürüyoruz.

Koruyucu önleyici olarak onay, bedensel söz hakkı, kişisel alan farkındalığı konularını da içeren Çok Geç Olmadan, Çocuk İstismarına Dur De ve Pozitif Gençlik Gelişimi başlıklı eğitimler düzenleyerek eğitim ve sosyal hizmet alanında çalışan profesyonel meslek elemanlarına, bakım verenlere, konuya ilgi duyan her kesimden kişiyle bir araya geliyoruz. 2021 yılı sonuna dek söz konusu eğitimleri 15.000’in üzerinde kişiye küçük gruplarla aktardık. Eğitimlerde teorik bilgilerin yanı sıra hazırladığımız Çocuklar için Pozitif Gelişim Etkinlik Kılavuzu ile meslek elemanlarının ve bakım verenlerinin çocuklara istismar, zorbalık vb. başlıkları aktarırken faydalanabilecekleri aktivite örneklerine de yer veriyoruz. Eğitimlerin yanı sıra toplumun her kesimine yönelik bilgilendirici içerikler üretmeye ve sosyal medya, internet sitesi gibi mecralarda yaygınlaştırmaya devam ediyoruz. İçeriklerimize internet sitemiz, youtube.com/nirengidernegi ve instagram.com/nirengidernegi hesaplarından ulaşılabilinir.

Ayrıca savunuculuk alanında çalışmalar yürüterek paydaş toplantılarının çıktıları olarak oluşturduğumuz politika raporları ile ulusal ve uluslararası mevzuatların çocuk koruma bakış açısı ile güçlenmesine katkı sağlıyoruz.

Hibe desteğimizle gerçekleştirdiğiniz İstismar Mağduru Destek Hattı projesini yakın zamanda tamamladınız. Salgın sürecinde projede çeşitli değişiklikler yapmak zorunda kaldığınızı biliyoruz. Projenin amacından ve bu değişiklikler sonrasında gerçekleştirdiğiniz faaliyetlerden bahseder misiniz?

Çocukların her türlü şiddete karşı korunması uluslararası insan hakları anlaşmaları ve standartları tarafından güvence altına alınan temel bir haktır. Yine de şiddet, ekonomik ve sosyal durumları, kültürleri, dinleri veya etnik kökenleri ne olursa olsun, dünyanın dört bir yanındaki çocuklar için hem acil hem de uzun vadeli sonuçlarıyla hayatın fazlasıyla gerçek bir parçası olmaya devam ediyor. Ülkemizde şiddete maruz kalan çocuklar ve bakım verenleri için hem yasal danışmanlık hizmeti hem de eş zamanlı psikososyal destek hizmeti alabilecekleri sistematik bir mekanizma konusunda ciddi bir boşluk bulunuyor.

Mağduriyetin oluşmasını takiben şiddet mağduru çocuklar ve bakım verenleri yasal ve psiko-sosyal koruma hakları için nereye ve nasıl başvuracakları, başvuruyu takiben sürecin nasıl işleyeceği vb. konularında danışmanlık alma ihtiyacı içinde. Ayrıca, mağdur çocuk ve ailesinin özellikle adli süreçte karşılaştıkları sistemin işletilmemesinden kaynaklanan zorluklara karşı sağlam durmalarını desteklemek için de psiko-sosyal destek ihtiyaçları çok belirgin oluyor.

Nirengi Derneği olarak istismara uğrayan bir çocuğa ve bakım verenine ne kadar erken yasal ve psikososyal koruma desteği sağlanabilirse, çocuğun fiziksel ve ruhsal bütünlüğüne gelecek zararların o ölçüde azaltılabileceğine, istismarın yarattığı olumsuz etkileri onarmanın ve şiddet döngüsünü kırmanın mümkün olabileceğine kuvvetle inanıyoruz. Bu çerçevede Türkiye’de istismara ve şiddete maruz kalan çocuklara yönelik hem yasal danışmanlığın hem de psikososyal desteğin eş zamanlı aynı çatı atında ücretsiz olarak sunulduğu tek destek hattı olan İstismara Karşı Destek Hattı’nı kurduk.

Çocuk Fonu desteği ile istismara maruz kalmış olan 20 çocuğa ve bakım verenine ücretsiz psiko-sosyal destek sağlandı. Ayrıca, psiko-sosyal destek verdiğimiz çocuklar ve bakım verenlerinin yanı sıra, toplumda istismar ve şiddet konularında bilgi ve farkındalık yaratmak, hak arama anlayışını güçlendirmek amacıyla çeşitli bilgilendirme içerikleri üreterek yaygınlaştırdık. Söz konusu içeriklere Nirengi Derneği sosyal medya hesaplarından ulaşılabilir. Destek hattımızdan desteğe ihtiyaç duyan tüm çocuk ve bakım verenlerin haberdar olması amacıyla medya kanallarında (gazete, radyo, sosyal medya vb.) hattı tanıtan yayınlar gerçekleştirdik. Ek olarak, hattı tanıtan posterlerimizi gönüllülerimiz aracılığıyla tüm Türkiye’de yaygınlaştırmaya ve hattan tüm ihtiyaç sahiplerini haberdar etmeye çalışıyoruz.

Çocuk Fonu’nun 2020 döneminde aldığınız hibe desteğinin derneğinize ve çalışmalarınıza ne tür katkıları oldu? Çocuk Fonu’nu destekleyen bağışçılarımızla paylaşmak istediğiniz bir mesaj var mı?

Çocuk Fonu’nun 2020 döneminde aldığımız hibe desteğinin derneğimize ve çalışmalarımıza katkıları:

  • Nirengi’nin çocuk koruma konusundaki çabalarının İstismara Karşı Destek Hattı ile görünür olmasına katkıda bulundu.
  • İstismara maruz kalan çocuklar ve bakım verenleri için güçlü bir koruma merceğine sahip ölçeklenebilir ve tekrarlanabilir bir Destek Yardım Hattı’nın tasarlanmasına ve uygulanmasına katkıda bulundu.
  • İstismara Karşı Destek Yardım Hattı aracılığıyla kamuoyunun çocuk istismarına olan ilgisinin artmasına katkıda bulundu.
  • Değişen koşulların ve ihtiyaçların değerlendirilmesi, çok sektörlü bir sevk mekanizmasının geliştirilmesi dahil olmak üzere ilgili personel kapasitelerinin ve becerilerinin geliştirilmesine ve güçlendirilmesine katkıda bulundu.

Çocuk Fonu’nu destekleyen bağışçılarla paylaşmak istediğimiz mesajlar:

  • Öncelikle Çocuk Fonu’nu destekleyen bağışçılara deniz yıldızı[1] örneğindeki gibi Nirengi’nin bu fon ile 20 istismara maruz kalmış çocuğa ve bakım verenine ulaşmasını sağladığı için teşekkür ederiz.
  • Nirengi Derneği olarak, istismara maruz kalan çocukların ve bakım verenlerin adalet ve psikolojik desteğe ve bütüncül iyi olma hallerine ilişkin diğer hizmetlere erişiminde ciddi bir boşluk olduğuna inanıyoruz.
  • Nirengi çocuk haklarına ilişkin kamu müdahale mekanizmalarındaki boşlukları dolduran ve uygulanabilir, ölçeklenebilir bir model öneren bir dernek olarak finansal desteğe ihtiyaç duymaktadır. Bu nedenle, projemiz kapsamında sunduğumuz hizmetleri şiddete ve istismara maruz kalan çocuklara ve bakım verenlerine  devam etmek için  bağışçı desteği almayı umuyoruz. 

Nirengi Derneği’nin 2022 yılı için öncelik vereceği alanlar ve çalışmalar neler olacak? Derneğin önümüzdeki dönem için planlarından bahseder misiniz?

Nirengi Derneği olarak 2022 yılı için öncelikli alanlarımızı geçmiş yıllarda olduğu gibi Çocuk Koruma, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği, Afet ve Acil Durumlar, Kapasite Geliştirme ve Farkındalık alanları olarak belirledik. Ek olarak pandemi ve iklim değişikliği alanlarını da bu alanlar ile kesişen alanlar olarak belirledik.

Öne çıkan çalışmalarımızdan, istismar ve şiddete maruz kalan çocuklara ve bakım verenlerine yönelik ücretsiz yasal danışmanlık ve psiko-sosyal destek sunduğumuz İstismara Karşı Destek Hattı Programımızın bilinirliğini ve kaynaklarını arttırarak daha çok ihtiyaç sahibine ulaşmak için hiç bir çocuğu geride bırakmama ilkesi ile 2022 yılında da devam edeceğiz.

[1] Gelgit sırasında kıyıya vuran ve yaşam savaşı veren her deniz yıldızını deniz ile buluşturarak, denize attığı deniz yıldızı için ‘fark yaratan’ kişinin öyküsü.

Fikir ve Sanat Atölyesi Derneği ile Çocuk Hakları Krizi Değil! Yerel Yönetimler İçin Çocuk Hakları Temelli Kriz Yönetimi Projesini Konuştuk

By | Çocuk Fonu

Fikir ve Sanat Atölyesi Derneği (FİSA) bir yandan maddi yetersizlikler nedeniyle öğrenimini tamamlayamamış, şehir ya da öğrenim kurumu değiştirmiş veya kayıt yaptırmaktan imtina etmiş öğrencilere burs kaynağı sağlarken, öte yandan çocuk haklarının korunması ve hayata geçirilmesi amacıyla, çocuk ihmali ve istismarı, çocuk işçiliği, ayrımcılık, çocuk katılımı, çocuk ve göç, engellilik ve eğitim alanlarında proje ve programlar yürütüyor. Turkey Mozaik Foundation işbirliğiyle bireysel ve kurumsal bağışçıların finansal desteği ile hayata geçirdiğimiz Çocuk Fonu“nun 2021 döneminde sağladığımız hibe desteği ile Çocuk Hakları Krizi Değil! Yerel Yönetimler İçin Çocuk Hakları Temelli Kriz Yönetimi projesini hayata geçirecek. Proje kapsamında dernek, yerel yönetimlerin olağan koşulların yanı sıra yangın, salgın, sel gibi çeşitli kriz durumlarında da çocukların yaşam, sağlık, eğitim, barınma, beslenme, katılım hakkı gibi temel hak ve özgürlüklerinin yerine getirilmesini sağlayacak ve ihlalleri önleyecek yerel politikalar ve uygulamalar geliştirilmesine destek olacak bir rehber hazırlayacak. FİSA; Çiğli Belediyesi, Sultanbeyli Belediyesi ve Fındıklı Belediyesi ile de bu rehber üzerinden eğitimler düzenleyerek, çocuk hakları temelli bir stratejik plan hazırlayacak.

FİSA Proje Koordinatörü Ezgi Koman ile yaptığımız röportajda proje kapsamında yürüttükleri çalışmalar, kriz ve afet anlarında çocukların karşılaştığı zorluklar, yerel yönetimlerin çocuğa duyarlı stratejiler geliştirmesinin önemi ve Türkiye özelinde çocukların afet ve benzeri alanlardaki politika üretim süreçlerine ne kadar dahil olabildiği hakkında konuştuk.

Vakfımızı takip edenler FİSA’nın çocuk haklarının korunması ve hayata geçirilmesi amacıyla yaptığı çalışmaları yakından tanıyor. Derneğinizin öncelik alanları doğrultusunda, 2022 yılında  ne tür çalışmalar yapmayı planlıyorsunuz?

FİSA Çocuk Hakları Merkezi olarak çocuk haklarının korunması ve geliştirilmesi yönündeki çalışmalarımıza devam edeceğiz. Önümüzdeki dönemde de ne yazık ki kriz durumları ve ihlallerin devam edeceğini öngörüyoruz. Bu nedenle çocukların yaşadıkları hak ihlallerini görünür kılmak için izleme ve raporlama çalışmaları yapacağız. Çocuk işçiliğinin önlenmesiyle ilgili bir alan araştırması kurguluyoruz. Bir yandan da Turkey Mozaik Foundation ve Sivil Toplum için Destek Vakfı (STDV) desteğiyle gerçekleştireceğimiz yerel yönetimlerin güçlendirilmesi çalışması devam edecek. Hukuk yoluyla savunuculuk çalışmalarımız yani dava takipleri ve stratejik davalamalar sürecek. Özellikle yaşam hakkı, eğitim hakkı ve çocukların örgütlenmesine odaklanmış durumdayız. Çocuklarla daha fazla bir araya gelmek, onlarla birlikte olan biteni anlamak istiyoruz. Bu konuda da çocuklarla düzenli olarak nasıl bir araya gelebileceğimizi kurgulamaya çalışıyoruz.

COVID-19 salgını, 2020 yılında yaşanan depremler ve son olarak Temmuz – Ağustos aylarında yaşadığımız orman yangınları toplum olarak özellikle kriz ve afet durumlarında çocuk hakları alanında çok fazla bilgiye sahip olmadığımızı gösterdi. Kriz ve afet anlarında çocukların karşılaştıkları zorluklardan bahsedebilir misiniz?  Çocukların doğal afetler, salgınlar, kriz anlarındaki hakları hakkında genel bir çerçeve çizebilir misiniz?

Evet gerçekten de küresel olarak zor zamanlardan geçiyoruz. COVID-19, iklim krizi kaynaklı yangınlar, seller ve ekonomik kriz gibi pek çok olağanüstü durumla karşı karşıyayız. Savaşlar, çatışmalar gibi kriz durumları da en çok çocukları etkiliyor. Çünkü kriz durumlarında çocukların ihtiyaçları çoğunlukla görünmez olabiliyor. Yetişkinler bu krizleri kendi bakış açıları ile çözmeye çalışıyor ve bunu yaparken de ne yazık ki çocuklar odağa alınmıyor ve bunun için pek çok gerekçe üretilebiliyor.

Tabii bir de bu tür kriz durumlarında çocukların ne kadar etkileneceğini belirleyen şey, çocuk koruma mekanizmalarının var olup olmadığı.  Var olduğu taktirde de ne kadar etkili olduğu. Çocuk koruma mekanizmaları yeteri kadar işlemeyen, sosyal devlet uygulamaları güçsüz olan, eşitsizliğin derin olduğu ülkelerdeki çocuklar, kriz durumlardan çok daha fazla etkileniyor.

Evet krizler olağanüstü durumlar ancak çocukların bu dönemlerde de hak ve özgürlükleri devam ediyor. Birleşmiş Milletler  Çocuk Hakları Sözleşmesi (BM ÇHS) de bunu öngörüyor. BM ÇHS’ye göre kriz yönetme, krizle baş etme politikalarının çocuk haklarına saygılı olması gerekiyor.  Politikaların çocukları krizin doğrudan etkilerinden koruması, etkilenenleri yeniden güçlendirmesi, kriz müdahale süreçlerine onların da katılımlarını sağlaması ve çocukların doğru bilgi edinmesine yardımcı olması gerekiyor.  Türkiye’de de çocuklar salgın sebebiyle ortaya çıkan durumlardan etkileniyor. Özel gereksinime ve potansiyele sahip farklı çocukları da dikkate alacak şekilde -örneğin; kapalı kurumlarda kalanlar, kronik rahatsızlığı olanlar, ebeveynlerinde gelir kaybı oluşanlar, mülteciler, temel haklarına erişemeyen gruplar, derin yoksulluk ve yoksunluk içinde yaşayanlar, çalışmak zorunda kalanlar gibi- uygulamalar yürütülmeli. Tabii bunun için önceden hazırlıklı olmak şart. İşte bu yüzden de bütüncül, hak temelli yerel ve merkezi çocuk politikaları oldukça gerekli.

Vakfımızın sağladığı hibe desteği ile Çocuk Hakları Krizi Değil! Yerel Yönetimler İçin Çocuk Hakları Temelli Kriz Yönetimi projesini hayata geçireceksiniz. Bu proje fikri nasıl ortaya çıktı ve proje kapsamında ne tür çalışmalar yapmayı planlıyorsunuz?

Küresel ölçekte yaşadığımız krizlerin insan haklarına dayalı olmayan, çocuğu odağa almayan politikalar ile çözülmeye çalışılması nedeniyle bir çocuk hakları krizine dönüştüğüne tanık oluyoruz. Bir raporlama çalışması içerisindeyiz. Son dönemlerde Türkiye’de yaşanan çeşitli kriz durumlarının çocuklara olan etkisine bakıyoruz. Aslında her biri hak temelli politikalarla önlenebilir nitelikte. Bu yüzden de kriz anlarında ilk müdahaleyi yapabilen / yapması beklenen kurumsal yapılar olan yerel yönetimlerin bu anlamda güçlenmesi çocukların yaşamını doğrudan etkileyecek diye düşünüyoruz.  Aslında bu bir zorunluluk ve BM ÇHS’ye göre de bu bir  yükümlülük.

Bu destek kapsamında öncelikle bir rehber hazırlayacağız. Bu rehber kriz durumlarında çocuk hakları temelinde uyulması gereken asgari standartları içerecek. Ardından İzmir, İstanbul ve Rize’deki üç ilçe belediyesi ile bu rehber üzerinden eğitimler yapacağız ve stratejik planlar hazırlayacağız. Umarız ki bu üç belediye ile yapacağımız çalışma diğer belediyeler açısından da ilham verici olur.

Dernek olarak yaptığınız birçok çalışmada yerel yönetimlerle işbirlikleri geliştirmeye öncelik veriyorsunuz. Yerel yönetimlerin çocuğa duyarlı stratejiler geliştirmesinin öneminden bahsedebilir misiniz? Yerel yönetimlerin çocuklara yönelik politikalar geliştirirken nelere dikkat etmesi gerekiyor?

Yerel yönetimler merkezi idareye oranla tüm çocuklar için çok daha yakından hizmet üretebilen yapılar. Ayrıca ihtiyaçları ve potansiyelleri yerinde tespit edebilme olanağına sahip oldukları için çocuk hakları açısından da etkili politikalar üretebilme, uygulamalar gerçekleştirebilme gücüne sahipler. Bu yüzden yerel yönetimlerde insan haklarına dayanan, çocuk merkezli stratejilerin geliştirilmesi, çocukların hak ve özgülüklerinin korumasında ve geliştirilmesinde önemli bir role sahip. Türkiye gibi nüfusu ve coğrafyası büyük ülkelerde yerel yönetimlerin bu rolü, bu çocuk hakları ve özgülükleri açısından çok daha büyük önem kazanıyor.

Yerel yönetimler çocuklara yönelik politikalar geliştirirken öncelikle bu yaptıklarının bir lütuf değil bir yükümlülük olduğunu unutmamalı. Bu bir insan hakları yükümlülüğü. Bunun yanı sıra yerel yönetimler öncelikle hizmet ürettikleri çocukları nasıl algıladıklarına ilişkin bir çalışma yapmalı. Hak ve özgürlüklerin önünde engel olan ezber ve ön yargılarla yüzleşmeli ve bunları dönüştürmeli. Hem kendisinin hem de toplumun… Yani yerel yönetimler çocuğa hak temelli yaklaşmalı, çocukları hak ve özgürlük sahibi bireyler, özneler olarak görmeli.

Yerel yönetimler hizmetlerine; hizmet ürettiği çocuk grubunun ihtiyaçlarını, potansiyellerini bilerek ve onları tanıyarak başlamalı. Bu hizmetleri bütüncül, çocuk odaklı ve çocuğun yüksek yararını gözeten bir anlayışla planlamalı ve uygulamalı. Ve uygulamalarını da aynı yaklaşımla izlemeli ve değerlendirmeli. Gerekiyorsa değiştirmeli, dönüştürmeli. Yerel yönetimler çocuğun katılımını esas almalı. Çocukların karar alma mekanizmlarında sahici bir katılımı esas alacak şekillerde  uygulamalı ve bunun için çeşitli araçlar, mekanizmalar oluşturmalı. Ve bunu elbette çocuklarla beraber yapmalı. Yerel yönetimler, BM ÇHS’i kendisine temel bir dayanak olarak kabul etmeli.  Çocuklara ilgili çalışmaları izleme ve değerlendirme konusunda mekanizmalar kurmalı ve bunları uygulanabilir hale getirmeli. Gerçekleştirdiği tüm uygulamaların bağımsız taraflarca izlenebilmesi için izlemeye açmalı.

Çocuklarla ilgili yaptığı çalışmaları çocuklara duyurmalı ve sık sık bu konuda çocukları bilgilendirmeli, onların görüşlerini alacağı, katılımını sağlayacağı mekanizmalar oluşturmalı. Çocukların hızlıca ve kendi başlarına da erişebilecekleri güven duyacakları başvuru mekanizmaları kurmalı, destek ya da dayanışma süreçlerinden yararlanabilecekleri kurgular yapmalı. Tüm bunlar için çocuklar başta olmak üzere çocuk hakları hareketiyle işbirlikleri geliştirmeli.

Greta Thunberg’in başlattığı iklim krizi eylemleri kısa sürede tüm dünyaya yayılarak Türkiye dahil olmak üzere 139 farklı ülkeden çocukların katıldığı büyük bir eyleme dönüştü. Bu eylemler ile çocuklar ilk kez iklim krizi hakkında bu denli güçlü ses çıkarabildi. Türkiye özelinde düşündüğümüzde çocuklar afet ya da benzeri alanlardaki politika üretim süreçlerine ne kadar dahil olabiliyor? Türkiye’de çocukların katılımını garanti altına alan mekanizmalar bulunuyor mu?

Evet Greta’nın başlattığı eylemler tüm dünyaya yayıldı çünkü düşünülenin aksine çocuklar yaşamda olan biten her şeyle oldukça ilgililer ve hepimiz gibi onların da görüşleri ve talepleri var.

Greta ve yüzlerce çocuk iklim krizine karşı bir adalet talebi örgütlediler. Üstelik bunu yetişkinlerin pek çoğunun sessiz kaldığı, hatta değişmez diye düşündüğü, belki de umudun küresel olarak bittiği bir dönemde yaptılar. Türkiye’de de pek çok çocuk iklim adaleti aktivisti olarak çalışmalar yürütüyor. Fakat e yazık ki genel olarak afet ya da benzeri alanlarda -önleyici ya da iyileştirici politikalarda- çocuklara yer açıldığını söyleyemeyiz. Ancak biz yetişkinler ne yaparsak yapalım çocuklar kendi alanlarını yaratmak konusunda oldukça yetkinler.

Türkiye’de yapısal olarak çocuk katılımını garantiye alan çok fazla mekanizma yok. Her ne kadar Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne göre bu bir yükümlülük olsa da ne yazık ki bir lütufmuş gibi düşünülüyor ve yetişkinlerin keyfiyetine bağlı kalıyor. Ama çocuk hakları hareketi katılım konusunda çocuklarla birlikte hareket ettikçe bu tür yapısal mekanizmalar da gelişecektir. Her geçen gün bu yönde bir değişim, dönüşüm olduğunu söylemek sanırım yersiz olmaz.