Category

Kültür Sanat Fonu

Kültür Sanat Fonu’nun 2022 Döneminde Desteklenecek STK’lar Belirlendi

By | Kültür Sanat Fonu

Kültür-sanat kurumlarının ve/veya kültür-sanat alanında faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarının (STK) projelerini ve kurumsal kapasitelerini güçlendirmelerini desteklemek amacıyla Turkey Mozaik Foundation işbirliği, bireysel ve kurumsal bağışçıların desteğiyle hayata geçirdiğimiz Kültür Sanat Fonu’nun 2022 döneminde desteklenecek STK’lar belirlendi. Fon kapsamında 4 STK’ya toplam 495.300 TL hibe desteği sağlayacağız.

Desteklenen STK’lar ve çalışmaları ile ilgili ayrıntılı bilgileri aşağıda görebilirsiniz:

Dem Derneği: İşiten toplum ile işitmeyen toplum arasında acıma duygusundan uzak diyalog alanları yaratmak ve kolektif şekilde çözümler üretmek amacıyla faaliyetlerini yürüten dernek; Türk İşaret Dili eğitimlerini dijitalleştirdikleri sosyal girişimleri bukalemun.co aracılığıyla bu dilin yaygınlaştırılması, ve sağır ve işitme engellilerin istihdamı için çalışmalar yürütüyor. Turkey Mozaik Foundation eş finansmanıyla sağladığımız 128.000 TL hibe desteğiyle Koşar Adım Alt Yazıya (#koşaradımaltyazıya) projesine devam edecek olan dernek proje kapsamında; ayrıntılı alt yazı ile ilgili farkındalık yaratma, ayrıntılı alt yazıya dair veri oluşturma, “iyi örneklerin” sayısını ve görünürlüğünü arttırma ve potansiyel işbirlikleri ile iletişimi güçlendirme çalışmaları yapacak.

Kırkayak Kültür Sanat ve Doğa Derneği (Kırkayak Kültür): Gaziantep’te faaliyet yürüten Kırkayak Kültür, toplumsal kaynaşmaya ve bir arada yaşam kültürüne katkıda bulunmak amacıyla farklı sosyo-ekonomik koşullara sahip grupların ve bireylerin bir araya gelebileceği gönüllü temas alanları oluşturmak ve var olan temas alanlarını genişletmek amacıyla faaliyetlerini yürütüyor. Toplumsal gelişmeyi arttırmak, demokratik değerleri teşvik etmek ve kültürel açıdan zengin yaşam koşulları yaratmak amacıyla da faaliyetlerini yürüten Kırkayak Kültür; dezavantajlı gruplar, mülteciler ve göçmelerle birlikte çalışıyor. Turkey Mozaik Foundation eş finansmanıyla sağladığımız 124.800 TL kurumsal hibe desteği ile insan kaynağı giderlerini karşılayacak olan dernek, Sanat Merkezi çalışmalarının ve kültür-sanat programı kapasitesinin güçlenmesi amacıyla faaliyetlerini yürütecek. Bu doğrultuda hibe kapsamında yarı zamanlı istihdam edilecek Program Koordinatörü ve Kültür-Sanat Danışmanı aracılığıyla başta Zeugma Film Festivali olmak üzere, göçmen sanatçıları da içerecek ve Sanat Merkezi’nde yapılacak 12 adet kültür-sanat etkinliği fikri geliştirecek ve bu fikirler projelendirecek. Aynı zamanda, Kültür-Sanat Danışmanı’nın desteği ile 2 yıllık Kültür-Sanat Strateji Belgesi hazırlanacak.

Sınırlı Sorumlu Tiyatro Sanatını Geliştirme Yaygınlaştırma Tanıtma Sosyal Kalkınma Ve İşletme Kooperatifi (Tiyatro Kooperatif): Özel tiyatroların sesi olmak, sanatın kamusal bir hizmet olduğu gerçeğiyle sektörel sorunlara kalıcı yasal çözümler bulmak, sektördeki tüm üretim ve uygulama süreçlerini iyileştirmek ve profesyonelleştirmek amacıyla çalışmalar yapıyor. Ekonomik, hukuki, sosyal ve akademik alanlarda bileşenlerinin kapasitesini geliştirmek için rehberlik sağlayan Tiyatro Kooperatif; projeler, kampanyalar, eğitim, webinar, seminer ve çalıştaylar düzenliyor. Turkey Mozaik Foundation finansmanıyla 125.500 TL hibe desteği sağladığımız Tiyatro Kooperatifi, özel tiyatro mekânlarını ve faaliyetlerini daha erişilebilir ve kapsayıcı hale getirmek ve engellenen bireylerin kültür-sanat hayatına aktif katılımına zemin hazırlamak amacıyla Tiyatroların Erişilebilirliği projesini hayata geçirecek. Proje kapsamında; Erişilebilir Her Şey sosyal girişimi tarafından, Tiyatro Kooperatifi ortağı 9 tiyatronun yönetici ekiplerine ve saha çalışanlarına 5 saatlik tiyatroda erişilebilirlik, farkındalık ve iletişim eğitimleri verilecek. 6 tiyatro mekânı için fiziksel erişilebilirlik tavsiye raporu hazırlacak. Ayrıca Türkiyeʼdeki tüm tiyatroların kullanımına açık bir erişilebilirlik kontrol listesi hazırlanacak ve yaygınlaştırılacak.

Troya Kültür Derneği (Çanakkale Bienali İnisiyatifi – CABININ): Çanakkale’de faaliyet yürüten CABININ; Çanakkale’deki farklı toplum kesimlerini çağdaş sanatla buluşturmak, sanat odaklı etkinlikler ve eğitimler yoluyla dezavantajlı grupların toplumsal yaşama katılımlarını, üretkenlik ve becerilerini artırmak, Çanakkale’nin özgün, tarihi, doğal ve kültürel değerlerini uluslararası boyutta tanıtmak, Çanakkale’yi bir çağdaş kültür kenti olarak konumlandırma vizyonuna yönelik olarak uluslararası iletişim ve işbirliği ağları oluşturmak amacıyla çalışmalarını yürütüyor. CABININ, Turkey Mozaik Foundation eş finansmanıyla sağladığımız 117.000 TL hibe desteği ile Çanakkale Kültür Aktörleri Ağı projesini hayata geçirecek. Proje kapsamında; Çanakkaleʼde yaşayan ve çalışan kültür aktörlerini, uzmanları ve kültür-sanat girişimlerini bir araya getirecek olan CABININ, bu gruplar arasındaki iletişimin ve işbirliğinin artmasını sağlayacak bir ağ oluşturacak. Proje süresince bu grupların yaklaşımları, çalışma alanları, ihtiyaçları ve üretimleri arasındaki ortaklık ve farklılıkların belirleneceği toplantı, buluşma ve röportajlar yapılacak. Yapılan fizibilite çalışmalarının ardında daha geniş katılımlı toplantılar ile Çanakkale kültür ekosisteminin işlevsel bir iletişim ve işbirliği haritası oluşturulacak.

Kültür Sanat Fonu 2022 Dönemi Başvuruları Sona Erdi

By | Kültür Sanat Fonu

Kültür-sanat kurumlarının ve/veya kültür-sanat alanında faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarının (STK) projelerini ve kurumsal kapasitelerini güçlendirmelerini desteklemek amacıyla Turkey Mozaik Foundation işbirliği, bireysel ve kurumsal bağışçıların desteğiyle hayata geçirdiğimiz Kültür Sanat Fonu’nun 2022 dönemi başvuruları sona erdi.

Fona teknik kriterlere uyan toplam 37 STK başvuruda bulundu. Başvuruların 28’i dernek, 6’sı vakıf ve 3’ü kooperatif tüzel kişiliğine sahip kuruluşlar tarafından yapıldı. Fona Ankara, Antalya, Artvin, Bursa, Çanakkale, Denizli, Diyarbakır, Düzce, Gaziantep, Gümüşhane, Hatay, İstanbul, İzmir, Kastamonu, Rize, Tekirdağ ve Trabzon olmak üzere 17 ilden başvuru alındı. Kültür Sanat Fonu 2022 döneminde talep edilen toplam hibe tutarı 4.561.246 TL oldu.

Kültür Sanat Fonu’nun 2022 Dönemi Başvuruları Açıldı

By | Kültür Sanat Fonu

Kültür-sanat kurumlarının ve/veya kültür-sanat alanında faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarının (STK) projelerini ve kurumsal kapasitelerini güçlendirmelerini desteklemek amacıyla  Turkey Mozaik Foundation işbirliği, bireysel ve kurumsal bağışçıların desteğiyle hayata geçirdiğimiz Kültür Sanat Fonu’nun 2022 dönemi başvuruları açıldı.

Fonun 2022 dönemi kapsamında desteklenecek çalışmaların odağında Türkiye’de kültür-sanat alanını geliştirmeye yönelik aşağıda yer alan prensiplerden en az bir tanesinin yer alması bekleniyor:

  • Kurumsal destek: İlgili kültür-sanat kurumunun varoluşunun, temel faaliyetlerinin ve/veya kurumsal ihtiyaçlarının desteklenmesi,
  • İşbirliği: Sivil paydaşların (sanatçılar, kurumlar, kültür çalışanları, vb.) arasındaki yerel iletişim, etkileşim, dayanışma, örgütlenme, işbirliği vb. biçimlerinin desteklenmesi,
  • Alanın güçlendirilmesi: Kültür-sanat alanının dayanıklılığının ve güncel gelişmelere uyumunun sağlanmasını hedefleyen altyapı güçlendirme çalışmaları.

Aşağıdaki başvuru kriterlerine uyan ve bir tüzel kişiliğe sahip kuruluşlar fona başvurabilir:

  • Türkiye’de kurulmuş dernekler, vakıflar, kooperatifler ve diğer kar amacı gütmeyen tür, (Bir ağ ya da girişim gibi tüzel kişiliğe sahip olmayan birlikteliklerin başvurularını tüzel kişiliğe sahip ev sahibi kuruluş aracılığıyla yapmaları gerekir. Bu durumda ev sahibi kuruluşun başvuru kriterlerini karşılıyor olması ve kurulan ortaklığa ilişkin başvuru aşamasında  iyi niyet sözleşmesinin sunulması gerekir).,
  • En az bir senedir sahada aktif olarak çalışan,
  • 2021 gelirleri 30.000 TL ile 2.000.000 TL arasında olan,
  • Kültür-sanat kurumları ve/veya kültür-sanat alanında faaliyet gösteren STK’lar.

Kültür Sanat Fonu kapsamında STK’lara dağıtılacak hibenin toplam tutarı en az 390.000 TL’dir. Başvuru yapan STK hibe programından en fazla 130.000 TL talep edebilir. Eş finansman mümkündür ve bununla ilgili bir kısıt bulunmamaktadır.

Fona başvurmak isteyen kuruluşların başvuru formunu eksiksiz olarak doldurarak 4 Temmuz 2022 Pazartesi tarihinde saat 18:00’kadar göndermeleri gerekir.

Kültür Sanat Fonu 2022 dönemi hakkında detaylı bilgiye (başvuru koşulları, değerlendirme kriterleri ve fon takvimi) ve başvuru formuna buradan ulaşabilirsiniz.

Yücel Kültür Vakfı ve Improdancefest ile Uluslararası Doğaçlama Dans Festivali Projesini Konuştuk

By | Kültür Sanat Fonu

Yücel Kültür Vakfı, 1969 yılından beri gençler arasında ayırım yapmaksızın, 16-33 yaş grubu arasındaki istekli gençlere kendilerini geliştirmeleri için olanaklar sunuyor.  Kültür Sanat Fonu’nun 2021 döneminde Turkey Mozaik Foundation eş finansmanıyla sağladığımız hibe desteği ile Yücel Kültür Vakfı ev sahipliğinde, bağımsız sanatçı girişimi @Improdancefest tarafından yürütülecek olan Uluslararası Doğaçlama Dans Festivali projesi ile doğaçlama kavramının dans ve performans sanatları ile ilişkilendirilmesine odaklanan 2. Uluslararası Doğaçlama Dans Festivali düzenlenecek. Festival 10-19 Haziran 2022 tarihleri arasında İstanbul’da gerçekleşecek. Festival kapsamında çevrimiçi ve yüz yüze atölye çalışmaları, performanslar, açık doğaçlama dans seansları, dans filmi gösterimleri, konferans ve performatif sunumlar sergilenecek.

Yücel Kültür Proje Koordinatörü Murat Kuru, İmprodancefest Festival Direktörü Damla Durman, İmprodancefest Festival Koordinatörü Gonca Gümüşayak ve İmprodancefest Festival Proje ve Sosyal Medya Koordinatörü Esma Akın ile gerçekleştirdiğimiz röportajda; Yücel Kültür Vakfı ve İmprodancefest arasındaki işbirliğinin ortaya çıkış süreci ve kapsamı, dans ve performans sanatlarının Türkiye’deki yeri ve Uluslararası Doğaçlama Dans Festivali hakkında konuştuk.

Yücel Kültür Vakfı, Kültür Sanat Fonu’nun 2021 döneminde Vakfımızdan ilk kez hibe alıyor. Okuyucularımızın Vakfınızı daha yakından tanıyabilmesi için yaptığınız çalışmalardan bahseder misiniz?

Yücel Kültür Vakfı, 1969 yılından beri gençler arasında ayrım yapmaksızın, 16-33 yaş grubu arasındaki istekli gençlere kendilerini geliştirmeleri için olanaklar sunuyor. Gençlerin çağın teknoloji ve imkanlarını kullanarak öncelikle kendilerini ve yeteneklerini geliştirmelerini, ülke ve insanlığa yararlı bireyler olmalarını sağlamayı, dünya gençlerini bir araya getirerek sosyal ve kültürel faaliyetlerde bulunarak diğer kültürler ile olan iletişimlerini de güçlendirmeyi ve sosyal gelişimlerini sağlamayı amaçlıyor. Bireysel ve proje bazlı burslar, Avrupa Birliği Gönüllü Hizmetleri projeleri, kültürler arası gençlik değişim programları, yabancı dil, sinema, tiyatro, konser gibi sanatsal ve kültürel faaliyetler; dağcılık, yelken, kayak gibi spor faaliyetleri; fotoğrafçılık, çevre gezileri, müzeler, sergiler, konserler gibi kültürel aktiviteler; yerel ve uluslararası proje ve etkinlikleri yürütüyor ve gençlerden gelecek yeni proje ve etkinlik fikirlerine maddi ve sosyal destekler sağlıyor.

Yücel Kültür Vakfı aynı zamanda bir burs alma ve verme platformu olan www.bursverenler.org girişimini hayata geçirdi ve bu platform üzerinden 180 binden fazla burs arayan gence hizmet veriyor.

Hibe desteğimizle Uluslararası Doğaçlama Dans Festivali projesini hayata geçireceksiniz. Bu projenin amacından ve proje kapsamında yapmayı planladığınız çalışmalardan bahseder misiniz?

Uluslararası Doğaçlama Dans Festivali projesi, ‘doğaçlama’ kavramının dans ve performans sanatlarıyla ilişkilenmesine odaklanan bir festival gerçekleştirmeyi amaçlıyor. 2021 yılında festivali ilk kez çevrimiçi olarak gerçekleştiren improdancefest inisiyatifi, bu yıl İstanbul’un her iki yakasındaki sahne, stüdyo ve kamusal alanları kullanarak festivalin ikincisini  yüz yüze olarak 10-19 Haziran 2022 tarihleri arasında düzenlemeyi planlıyor. Festival yerel ve uluslararası işbirliklerini, yaratıcı atölyeler ile yeni eser üretimlerini, hemzemin platformlarda atölye, performans, dans filmi gösterimleriyle kültürel faaliyetleri çeşitlendirmeyi ve dans alanındaki teori- arşivleme çalışmalarının geliştirilmesini hedefliyor. Hem profesyonel hem de amatör topluluk ve dansçıların katılabileceği etkinliklerin yanında dans aracılığıyla gençlerin, engelli bireylerin ve farklı bedenlerin kültür ve sanat etkinliklerine katılımını artırmayı hedefliyor.

Festivalin bu yılki teması: ‘Boş Alan’ ve ‘Boşluk’, Peter Brook’un kavramsallaştırdığı “The Empty Space (Boş Mekan)” kavramından ilhamını alıyor. Festival; dansın, şehrin “boşluk”larında yeniden kurgulanması ve insanlar arasında hareket aracılığıyla bu ‘boşluklarda’ yeni bağlar inşa etmesine odaklanıyor. Tema kapsamında “Mekanın bileşenleri, uzamın dönüşümü, hareketin mekana özgü yerlerde varoluşu, boşlukta beden, bedenin içi ve dışındaki boşluklar, oyun alanı olarak dans,  boşluk anı, ‘şimdi ve burada olma hali’, kendiliğindenlik, andalık (spontanlık)” alt başlıkları arasında yer alıyor.

Kamusal alanlar için kurgulanmış mekana özgü performanslar, farklı bedenlerle dans, her yaş ve her beden yapısına uygun hemzemin dans platformlarda planlanmış atölye, performans ve deneyim alanları ile toplumun farklı sosyoekonomik kesimlerinden bireyleri ve tüm dans severleri bir araya getirmeyi hedefliyor.

Uluslararası Doğaçlama Dans Festivali projesi, Yücel Kültür Vakfı ev sahipliğinde Improdancefest tarafından hayata geçirilecek. Improdancefest’in amacından ve yürüttüğü çalışmalardan bahsedebilir misiniz?

@İmprodancefest ekibi bağımsız bir sanatçı inisiyatifi. Ekibin tamamı performans sanatlarının farklı disiplinlerden gelen genç sanatçılardan oluşuyor. Dansı ve doğaçlamayı odağına alarak hibrit bir şekilde (çevrimiçi ve yüz yüze) eğitim, performans ve deneyim alanları sunuyor. Uluslararası Doğaçlama Dans festivalini düzenliyor, sanatçılar, katılımcılar, kurumlar arasında bağlar inşa ediyor. Bütün yıla yayılan eğitim programları oluşturuyor.

Manifestomuz:

Bizim için ‘Doğaçlama Dans’ vazgeçilmez bir ihtiyaçtır. Doğaçlama dans, ise anı yakaladığımız bir varoluş şeklidir.

“Steve Paxton ‘doğaçlama dansı’ şu şekilde tanımlar; “Doğaçlama dans formu; fiziksel temas halinde olan iki hareketli beden arasındaki iletişime ve onların hareketlerini yöneten fiziksel yasalarla – yerçekimi, momentumun, birleşik ilişkisine dayanır.”

Festivalimiz dünyanın her yerinden gelen katılımcılar ile dans tutkunlarının buluşabileceği ortak alanlar tasarlar. Tıpkı Paxton’ın dansla fiziksel yasalara temas ettiği gibi biz de festivalimiz aracılığıyla performans sanatları alanı katılımcıları ve mekanları arasında yeni bir diyalog ve momentum alanları oluşturuyoruz.

Festivalimizin ilki, 2021 yılının Mayıs ayında tamamı çevrimiçi olarak gerçekleşti. Festivalde, mekana özgü performanslar, sanatçı konuşmaları, atölyeler ve film gösterimleri oldu. Herkesin katılımına açık olan festival ilk senesinde ücretsiz olarak gerçekleşti.10 farklı ülkeden 35 farklı dansçı, akademisyen, koreograf programa dahil oldu.14 atölye, 7 performans,7 sanatçı konuşması ve 6’sı dans filmleri gösterimi olarak gerçekleşti. 600 ü aşan katılımcı sayımız ile multimedyanın yeni özelliklerini kullanarak çevreye de duyarlı bir festival gerçekleştirildi.

Festivalimiz, 2022 yılında Türkiye’deki ve yurtdışındaki dansçı, akademisyen ve koreograflar arasında artistik ve kültürel bir diyalog geliştirmeyi, yeni üretilecek eserlere mekan, sergileme, prova vb.destekleri sunmayı hedefliyor. Doğaçlama dans ve performans alanındaki teknik, teorik çalışmaların arttırılması ve yaygınlaştırılmasını teşvik ediyor. Dünya dans sahnesiyle, Türkiye’den genç dansçı ve dans üreticilerini aynı platformlarda buluşturmayı hedefliyor. Dijital teknolojileri kullanarak, karbon ayak izimizi azaltan içerikler oluşturmayı ve erişilebilir festival yapısının sürdürülebilir formlarını araştırıyor. Çevreye duyarlı, sanata ve dansa ilgili, beden farkındalığı yüksek bir neslin yetişmesine katkı sağlamayı amaçlıyor.

Yücel Kültür Vakfı ve Improdancefest olarak nasıl bir araya gelmeye karar verdiniz? Bu işbirliğinin kapsamından ve çalışmalarınıza katkılarından bahseder misiniz?

Uluslararası bir dans festivali gerçekleştirmek için gerekli unsurları bir araya getirme ihtiyacı, kültür ve sanat alanında benzer amaçlar için çalışan biri kurumsal ve  biri bağımsız olan bu iki oluşumu ortak bir amaç için birleştirdi ve bu güzel ortaklık doğmuş oldu. 50 yıldır sanatı ve sanatçıyı destekleyen bir sivil toplum kuruluşu (STK) olan Yücel Kültür Vakfı ile doğaçlama dans alanında yetkin bir bağımsız sanatçı inisiyatifi olan İmprodancefest ekibinin bir araya gelmesi projenin amaçlarına uygun olarak iki grubun kendi yetkinliklerini birleştirmeyi istemesiyle  gerçekleşti. Ortak bir amaç için buluşma, kapasite geliştirme ve iki grubun hedef kitlelerini birleştirmek gibi ortaklıkların bu hibe gibi başka ortaklıkları da doğurabileceğini fark ettik.

Dans ve performans sanatlarının Türkiye’de yeterince desteklendiğini düşünüyor musunuz? Dans alanına dikkat çekmek ve destekleri arttırmak amacıyla yürütülen çalışmalardan bahsedebilir misiniz?

Dans ve performans sanatlarının Türkiye’de devlet ve kurumlar tarafından yeterince desteklenemediğini düşünmekle birlikte, üniversiteler, müzeler, Milli Eğitim Bakanlığı’na (MEB) bağlı özel dans okulları, kısmı süreli devamlılık gösteren festivaller tarafından desteklenmeye çalışıldığını gözlemlemiyoruz.  Devlet kurumlarına bağlı olan opera bale, modern dans topluluklarının İstanbul ve Ankara’da devamlılık gösterdiğini söyleyebiliriz. Diğer büyük şehirlerimizde İzmir, Antalya, Samsun’da ise bale bölümlerinin çalışmaları devam ediyor. İstanbul’da Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi (Çağdaş) Modern Dans Bölümü ve Yıldız Teknik Üniversitesi Sanat Tasarım Fakültesinde Modern Dans yüksek lisans programı, Ankara’da Hacettepe ve Ankara Üniversitelerinde Modern Dans bölümleri her yıl üniversite düzeyinde-kısıtlı sayıda öğrenci alımlarına devam ediyor. MEB’e bağlı özel okullarda ise bale ve modern dans alanında sadece ekonomik koşulları belirli bir seviyede olan bir kitlenin ulaşımına açık olarak gerçekleşiyor. Çağdaş anlamda herkesin ulaşabileceği toplumun geneline yayılmış (Örgün eğitimde okullarda yer alan.) özgür bir dans araştırma alanının yaygın olduğunu söyleyemeyiz.

Özel bir kuruluş olan Akbank Sanat’ın dans alanında destekleri; stüdyoları, herkesin katılımına açık ulaşılabilir eğitimler, dans kumpanyalarını destekleme çalışmaları bulunuyor. Stüdyolarında dans gösterilerini destekliyor, dans videoları oluşturuyor, yurtdışından gelen dansçıların verdiği dersler vb. gibi programlara alan açıyorlar.

Şu anda Türkiye’de, sanatçı inisiyatifleri bağımsız bir şekilde birbirlerini destekleyerek bir çatı oluşturup faaliyetlerine devam etmeye çalışıyor. Örneğin Tiyatro Kooperatifi, Çatı Çağdaş Dans Sanatçıları Derneği. Türkiye’de dans alanında İstanbul Çağdaş Dans ve Performans Festivali (İdans) ( 2009-2013), Transit Dans Festivali ( 2008-2009), Ortadoğu Teknik Üniversitesi Çağdaş Dans Günleri ( 1999- 2011, 2014-2019) ( Ankara), Dance Platform ( 2000-2002) (Ankara- MDT) üniversitelerin dans bölümleri, kulüpleri, son dönemde Ankara’da 2018’den beri gerçekleşen CerModern Solo Dans Festivali’nin bu alanının sürekliliğini sağlamayı hedefleyen oluşumlardan olduğunu söyleyebiliriz.

İstanbul’da Çağdaş Dans ve Performans Sanatları Festivali alanında- hafızamızda yaklaşık 10 senelik bir ara oluştu. Ekip olarak bu 10 senelik araya derin bir nefes alarak tekrar sürekliliği olan bir festival ile geri dönüş yapmayı hedefliyoruz. Ve temamızı “ boşluk” olarak belirledik. Dansın tiyatro festivali gibi diğer festivallerin içinde var olduğunu gözlemliyoruz ancak biz dansın kendi sesi ve özerkliği olduğunun altını çiziyoruz.

Türkiye’deki koreografların, akademisyenlerin dans alanını ileriye taşıdıkları çalışmaları mevcut, ancak kamu ve özel kurumların da dansı desteklemesi ve bu konuda yenilikçi ileriye dönük hedeflerin oluşturulması çok önemli. O yüzden festivalimizi konumlandırdığımız yerde özel ve kamusal kurumların desteğini alarak Türkiye’de gerçekleşmiş çalışmaları, günümüz dans sanatçılarını, diğer ülkelerdeki sanatçı ve ekolleri, yenilikleri, programları takip ederek bugünün dans festivalini oluşturmayı hedefliyoruz.

Devlet kurumları ve STK’larla yeterli bağların kurulamaması sebebiyle dansın bir sanat ve toplum ihtiyacı olarak yeterli destek alamadığını gözlemliyoruz. Improdansfest ekibi olarak, sivil toplum ile devlet kurumları ve sanatçı inisiyatiflerinin arasında bağların kuvvetlendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. O yüzden bizlerin, Yücel Kültür Vakfı ile kurmuş olduğumuz sivil inisiyatif bağları aracılığıyla kültür ve dans alanına yer açılması, Sivil Toplum için Destek Vakfı ve Turkey Mozaik Foundation’ın, Kültür Sanat Fonu aracılığıyla desteklenmesi bu bağların sağlamlaştırılıp devamlılığının sağlanması bizler için çok önemli.

Altyazı Sinema Derneği ile Altyazı Sinema Dergisi Dijital Arşiv Projesini Konuştuk

By | Kültür Sanat Fonu

2019 yılında kurulan Altyazı Sinema Derneği; sinema alanındaki yayıncılık faaliyetlerinin yanı sıra sansür ve ifade özgürlüğü başta olmak üzere cinsiyet eşitliği, işçi güvenliği ve sağlığı gibi meseleler ile ilgili olarak da faaliyet yürütüyor. Kültür Sanat Fonu’nun 2021 döneminde  Turkey Mozaik Foundation eş finansmanıyla  sağladığımız hibe desteği ile Altyazı Sinema Derneği, sinemacıların, gazetecilerin, sinemaseverlerin, sanatçıların ve sinemaya ilgi duyan herkesin yararlanabileceği birincil kaynak olacak bir arşiv oluşturmak amacıyla Altyazı Sinema Dergisi Dijital Arşiv projesini hayata geçirecek. Proje kapsamında, derginin Eylül 2001’deki ilk sayısından itibaren yayınlanan 144 sayı dijital ortama aktarılacak ve Altyazı Dergisi’nin 213 sayısının tamamı endekslenerek ilgilenenlerin erişimine açılacak.

Altyazı Sinema Derneği Saymanı ve İktisadi İşletmesi Müdürü Ali Deniz Şensöz ile yaptığımız röportajda; derneğin amacı ve yürüttüğü faaliyetler, pandeminin Türkiye sinema sektörüne ve seyirci alışkanlıklarına etkileri, artan kâğıt fiyatlarının matbu dergiciliğe etkileri, Altyazı Sinema Dergisi’nin 2021 yıllığı ve proje kapsamında yürütecekleri çalışmalar hakkında konuştuk.

Okuyucularımızın Altyazı Sinema Derneği’ni daha yakından tanıyabilmesi için kuruluş amacınızdan ve yaptığınız çalışmalardan bahseder misiniz?

2001’in Ekim ayında “sinema üzerine düşünen aylık bir dergi” fikriyle yola çıkan Altyazı, 20 yıldır bir yandan Türkiye gündemindeki filmlerle, sinema üzerine haberlerle ilgili yorum odaklı yazılara yer verirken, diğer yandan ana akım medyada fazla yer bulamayan kısa film, belgesel ve deneysel sinema gibi alanlara görünürlük kazandırmaya çalışan bağımsız bir kültür-sanat kurumu. Tümüyle özgün içeriğe odaklanan yayın politikasıyla, yeni ve genç sinema yazarlarının düşüncelerini ortaya koyacağı açık bir platform olan ve böylelikle ülkedeki sinema kültürüne canlılık kazandırmayı amaçlayan Altyazı, 2018 yılının son aylarına kadar Boğaziçi Üniversitesi Mithat Alam Film Merkezi bünyesinde faaliyet göstermekteydi. Aralık 2018 itibariyle üniversite ile yollarımızı ayırdıktan sonra, yayın hayatına çok kısa bir mecburi ara verdik. Derginin yayın kurulu üyeleri olarak Mart 2019’da bağımsız bir kurum olarak hayatta kalmaya devam etmek üzere Altyazı Sinema Derneği’ni kurduk.

Son yıllarda giderek artan politik baskılar, sansür mekanizmaları ve hem ifade özgürlüğü hem de kültür-sanat alanındaki daralma nedeniyle bağımsız ve muhalif sinemacıların, belgeselcilerin ve video aktivistlerin görünürlüklerinin giderek azaldığı bir ortamda, sadece bir yayın olarak değil, sinema sektörünün organik bir parçası olarak var olmak da temel amaçlarımızdan biri. Bugüne kadar, Emek Sineması’nın yıkılmasına karşı yürütülen mücadeleden Sansüre Hayır eylemlerine sinema alanındaki örgütlenmelerde aktif rol aldığımız gibi, bundan sonra da bağımsız sinemacıların seslerinin ve bağımsız sinema haberlerinin duyulabileceği bir platform olarak da var olmayı önemsiyoruz.

Sinema alanındaki yayıncılık faaliyetlerinin yanı sıra, sansür ve ifade özgürlüğü başta olmak üzere cinsiyet eşitliği, işçi güvenliği ve sağlığı gibi meselelerle de aktif olarak ilgileniyoruz. Sinemanın farklı alanlarından insanların bir araya gelerek gündemdeki önemli mevzuları tartıştığı #AltyazıTartışıyor, #FasikülTartışıyor ya da pandemi koşullarında bağımsız sinemacı ve sanatçılara alan açan  #İçeridenDışarıya gibi video serilerinin yanı sıra, 15 yıldır sürdürdüğümüz temel sinema seminerlerine de çevrimiçi olarak devam ediyoruz.

Pandemi Türkiye’deki sinema sektörünü ve seyirci alışkanlıklarını nasıl etkiledi? Sektörün ve sektör çalışanlarının pandemi ve ekonomik krizin getirdiği olumsuz koşullardan daha az etkilenmesi için yapılan çalışmalar var mı?

Pandemi kısıtlamalarıyla beraber birçok film ve dizi seti durdu. Sektörde üretime birçok alanda ara verilmek zorunda kalındı. Çekimleri devam eden yapımların bir kısmında ise salgın önlemlerinin yeteri kadar alınmaması nedeniyle virüs hızlı bir şekilde yayıldı. Meslek örgütleri pandemi koşullarında setlerin güvenliğini arttırmak için çeşitli faaliyetlerde bulundu. Pandemi sürecinden belki de en fazla etkilenen işletmeler sinema salonlarıydı. Kısıtlamalar boyunca sinema salonları kapalı kaldı, mülk sahibi olmayan işletmeler süreci atlatamadı. Örneğin Kadıköy’de uzun yıllardır faaliyet gösteren Rexx Sineması pandeminin de getirdiği koşulların da etkisiyle kapandığını açıkladı. Diğer yandan son yıllarda popülaritesini daha da arttıran dijital platformlar herkesin evlerde daha fazla vakit geçirdiği pandemi sürecinde abone sayılarını birkaç katına çıkardı. Pandemi kısıtlamaların kalkmasının ardından sinema salonları tekrar açıldı ve birçok film gösterime girdi fakat sinemaya giden toplam seyirci sayısının geçen yıllara oranla çok daha düşük bir seviyede ilerlediği gözlemleniyor. Hem kapalı alana girme endişesi hem de artan bilet fiyatları bu düşüşün en büyük etkenlerinden. Diğer yandan regülasyonların oldukça yetersiz olduğu sinema sektöründe, sektör çalışanlarının yüksek enflasyon ve ekonomik krizden daha az etkilenmesi için birçok meslek örgütü taban ücret artışı taleplerini işverenlere ilettiler. İşverenler ve çalışanlar arasında müzakere süreci devam ediyor.

Altyazı Sinema Dergisi’nin 2021 Yıllığı’nı yakın zamanda yayınladınız. Türkiye’de sinema alanındaki en önemli yayınlardan biri olan Altyazı Sinema Dergisi’nden ve 2021 Yıllığı’ndan bahseder misiniz?

Pandemi koşulları sebebiyle Mayıs 2020’den beri yayın hayatımıza dijital olarak devam ediyoruz. Kurduğumuz abonelik sistemi ile okuyucularımıza ulaştırdığımız aylık e-dergi’nin yanı sıra herkesin erişime açık olan altyazi.net; sinemada ifade özgürlüğü alanında faaliyet gösteren fasikul.altyazi.net; her iki sitenin sosyal medya kanalları ve YouTube hesabımız ile varlığımızı çok sayıda mecrada sürdürüyoruz. Fakat bir yandan matbu yayın yapmaktan da uzak kalmak istemiyorduk. Bu nedenle pandeminin ve ekonomik koşulların bizi zorladığı bu dönemde her ay dijital dergi çıkarmanın yanında yılda iki defa özel matbu yayın basmaya karar verdik. 2021 Yıllığı bu süreçte çıkardığımız ikinci özel yayın ve her sene bu yayını çıkarmak istiyoruz. Yıllıkta geçtiğimiz yılın sinema ve televizyon gündemine kapsamlı bir bakış atıyoruz. Dünyadan ve Türkiye’den seçtiğimiz onlarca filme dair inceleme yazılarının yanında, yerli ve yabancı dizilere, belgesellere ve birçok farklı tematik başlık altında yılın sinema külliyatını kapsamlı bir şekilde ele alıyoruz.

COVID-19 ile daha da derinleşen ekonomik kriz ve bununla beraber kâğıt fiyatlarındaki artış matbu dergiciliğin sürdürülebilirliğini nasıl etkileyecek? Altyazı Sinema Dergisi’nin geleceğinin dijital mecralar üzerinden ilerlemesini mi öngörüyorsunuz?

Türkiye’de kağıt üretimi yapılmadığı için yayınlar kağıt tedariğini yurtdışından yapmak zorunda kalıyor.  Kağıt masraflarının döviz kuruna bağlı olması ve küresel çapta kağıt arzında düşüş yaşanması baskı maliyetlerini 2021 yılında üç-dört katına çıkardı. Sınırlı sayıda okuyucuya ulaşan matbu yayınların bu ani maliyet artışını karşılaması oldukça zor. Bu nedenle geçtiğimiz birkaç ay içinde özellikle birçok bağımsız dergi basıma ara vermek zorunda kaldığını açıkladı. Maliyetlerin bu kadar değişken ve öngörülemez olduğu bir süreçte bizim gibi küçük oluşumlar için periyodik yayın çıkarmanın imkânsıza yakın bir hale geldiğini söyleyebiliriz. Bu nedenle Altyazı Sinema Dergisi olarak, kendimizi son iki yıldır öncelikle bir dijital içerik üreticisi olarak konumlandırmaya çalışıyoruz. Diğer yandan koşullar elverdiği sürece özel matbu yayınlarla okuyucularımızla buluşmak istiyoruz.

Hibe desteğimizle Altyazı Sinema Dergisi Dijital Arşiv projesini hayata geçireceksiniz. Bu projenin amacından ve proje kapsamında yapmayı planladığınız çalışmalardan bahseder misiniz?

Mayıs 2020’de kullanıma açtığımız ücretli abonelik sistemimizde her ay yeni sayımız yayımlanıyor. Aynı zamanda, kullanıcılar eski sayıların bir kısmına da ulaşabiliyor. Fakat Altyazı’nın tam bir dijital arşive sahip olabilmesi için geriye dönük olarak 144 sayının daha taranması, dijital dergi haline getirilmesi ve tüm sayıların sistemli bir şekilde indekslenmesi gerekiyor. Bu proje sayesinde, Altyazı’nın yirmi yılı aşkın süredir ürettiği matbu içerikler dijital hale gelebilecek. Eski sayılar taranarak yeni hazırlanan altyapıya yüklenecek ve her dergi indekslenecek böylece kullanıcının aradığı içeriğe daha kolay ulaşması sağlanacak. Arşivin  sinema akademisyenleri, araştırmacılar, sektör çalışanları ve sinema ile ilgilenen herkes için sürekli başvurabilecekleri temel bir kaynak olmasını amaçlıyoruz.

500.Yıl Vakfı ile Online Müze Projesini Konuştuk

By | Kültür Sanat Fonu

500. Yıl Vakfı, 500. Yıl Vakfı Türk Musevileri Müzesi ile Türk Yahudilerinin bu topraklardaki 2600 yıllık tarihi ve kültürel mirası, ülkenin sosyal ve devlet yaşamına olan katkıları hakkında bilgi vermek amacıyla faaliyetlerini yürütüyor. Kültür Sanat Fonu’nun 2021 döneminde Turkey Mozaik Foundation eş finansmanıyla sağladığımız hibe desteği ile Vakıf, sanal katılım, gezinme ve toplantıların ihtiyaca göre düzenlenmesi için Online Müze projesini hayata geçirecek. Proje kapsamında 500. Yıl Vakıf, Türk Musevileri Müzesi’nin çevrimiçi olarak ziyaret edilebilecek üç boyutlu bir versiyonunu geliştirecek.

500. Yıl Vakfı Müze Müdürü ve Direktörü Nisya İsman Allovi ile gerçekleştirdiğimiz röportajda; Vakfın amacı ve yürüttüğü faaliyetler, 500. Yıl Vakfı Türk Musevileri Müzesi’nin içeriği, pandeminin müze kültürüne etkisi ve hibe desteğimizle yürütecekleri proje hakkında konuştuk.

500. Yıl Vakfı, Kültür Sanat Fonu’nun 2021 döneminde Vakfımızdan ilk kez hibe alıyor. Okuyucularımızın Vakfınızı daha yakından tanıyabilmesi için yaptığınız çalışmalardan bahseder misiniz?

Vakfın kuruluş amacı 1992 yılında Türkiye’de, 1492’de ya dinlerini feda etmek veya “bir daha ne sebeple olursa olsun geri dönmemek” üzere ülkeyi terk etmek zorunluluğunda bırakılan İspanyol Yahudileri Sefarad’ların Osmanlı İmparatorluğuna buyur edilmelerinin ve burada kendilerine yeni bir vatan yaratmalarının 500. yıl dönümü kutlaması idi. 1989 yılında kurulan Vakıf faaliyetlerine halen devam ediyor.

500.Yıl Vakfı Türk Musevileri Müzesi ise Vakfın önemli bir kurumu olup 2001 yılında İstanbul Karaköy’deki Zülfaris Sinagogu’da açıldı. 2016 yılında ise şu anda hizmet vermekte olduğumuz Galata’daki Neve Şalom Sinagogu’na bağlı, Büyük Hendek Sokak,39 numaralı adresine taşındı.

Müzemiz süresiz sergisinin yanı sıra çeşitli süreli sergilere de ev sahipliği yapıyor. Aynı zamanda, sözlü tarih projeleri, konserler, Yahudi Kültür Avrupa Günü, rehberlere ve okulların farklı yaş aralığındaki sınıflarına eğitimler ile çocuklara yönelik atölyeler gibi farklı ve çeşitli faaliyetler düzenliyor.

500. Yıl Vakfı Türk Musevileri Müzesi, Türkiye’de Yahudi kültürü ile ilgili bilgi alınabilecek, ziyaret edilebilecek tek yer. Müzeyi ziyaret edenler Türkiye’deki Yahudi tarihi ve kültürü ile ilgili olarak hangi bilgilere ulaşabiliyor? Müze koleksiyondan bahsedebilir misiniz?

Türk Yahudileri’nin bu topraklardaki 2600 yıllık tarihi ve kültürel mirası, Yahudilerin sosyal ve devlet yaşamına olan katkıları müzede kronolojik olarak yer alıyor. Ayrıca müzemiz tarihçe, etnografya, dini objelerin sergilendiği Midraş, geleneklerin, yaşam döngüsünün ve yerleşim yerlerinin anlatıldığı bölümlerden oluşuyor. Bina içinde 3 kata konumlandırılmış olan Müze ile Neve Şalom Sinagogu arasında fiziki bağlantıyı kuran Midraş Holü Sinagog içinde yapılan dini törenlerin canlı izlenebilmesine olanak sağlıyor.

Müzemiz somut olmayan kültürel mirasa ilişkin dil, müzik, yemek gibi birçok farklı öğeyi içinde barındırıyor. Zaman ayıran ziyaretçi, müzede dokunmatik ekranlardan dilediği müziği dinleyebiliyor, Sefarad mutfağının çeşitli yemeklerinin yapılışını izleyebiliyor ya da Anadolu coğrafyasının geneline yayılmış Yahudi yerleşim bölgeleri hakkında bilgi edinebiliyor.

Müzede eski eserlere yer veriyoruz; bunlardan ilki 5’inci yüzyıla tarihlenen ve İzmir-Basmane kazısı sırasında bulunmuş, üzerinde Davud’un Yıldızı olan yağdanlık ve kazı bölgelerinde bulunan arkeolojik eserler. Bu parçaları teşhir ettiğimiz zaman, Anadolu topraklarında bulunan Yahudi varlığının ne kadar eskiye gittiğini göstermiş oluyoruz. Bunu vurgulamak ve 500 senelik misafir algısını değiştirmek müzemiz için önemli bir görev. 1512 yılında basılmış olan Midraş Teilim kitabı. İlk matbaanın İspanya’dan Osmanlı topraklarına gelen Yahudiler tarafından kurulması basın tarihi açısından anlatılması gereken önemli bir bilgidir. Kıyafetler, karneler, madalyalar, beratlar, fotoğraflar, dini ritüel objeleri, gazeteler kısaca Türk Yahudi kültürüne dair her şeyi müzede toplamaya çalışıyoruz.

Vakıf olarak çeşitli etkinlikler ve eğitimler düzenlediğinizi biliyoruz. Bu buluşmaların amacından ve kapsamında bahseder misiniz?  Faaliyetlerinize katılmak isteyenler neler yapmalı?

Etkinliklerin esas amacı kendi kültürümüzü geniş kitlelere anlatabilmek ve tanıtabilmek.  Aynı zamanda, bu coğrafyaya ait olan bu kültürün kamu tarafında daha çok farkına varılmasını sağlamak. Faaliyetlerimize katılmak isteyenler internet sitemiz üzerinden duyurularımızı yayımladığımız   e-bültene kaydolarak faaliyetlerimizden haberdar olabilirler. Ayrıca yer aldığımız tüm sosyal medya platformlarında da faaliyetimizin duyurularını yapıyoruz.

COVID-19 salgını birçok alışkanlığımızın değişmesine neden oldu. Bu değişimlerden birisi de sanat ile olan ilişkimizin fiziksel ortamdan sanal ortama taşınması. Pandemi döneminde birçok ulusal ve uluslararası müze sanal ziyarete açıldı. Sizce bu durum uzun dönemde müze kültürünü nasıl etkileyecek?

Müzeler ziyaretçi açısından yoğun olmayı severler. Pandemi döneminde çok şey öğrendik. Bu dönemde ziyaretçilerin ilgisini canlı tutabilmek için, çevrimiçi atölyeler, film galaları, sunumlar, anlatımlar gerçekleştirdik ve fark ettik ki dünyanın pek çok farklı ülkesinden kişiler etkinliklerimize katılıyor. Bu durum da müzenin sanal olarak gezi ihtiyacını daha çok ortaya çıkardı. Uzun dönemde müzeler cazibe merkezi olmaya devam edecek. Bir objenin aslını görmek, müzenin havasını solumak… Müzeler, kültür-sanat için ihtiyaç olacak mekanlar olmaya devam edecekler.

Hibe desteğimizle Online Müze projesini hayata geçireceksiniz. Bu projenin amacından ve proje kapsamında yapmayı planladığınız çalışmalardan bahseder misiniz?

Dijital platformlar her geçen gün yaşamımızın daha da vazgeçilmez bir parçası oluyor. Online Müze projesi; sınırların ortadan kalktığı, erişilebilirliğin kolaylaştığı, araştırmaların ağırlıklı olarak çevrimiçi yapılabildiği bu çağda müzemizin görünür ve ulaşılabilir olması imkanını sunuyor. Aynı zamanda, istenen kadar ve isteyene yönelik nokta atışı bilgiye ulaşmanın tek tıkla gerçekleşebildiği bir olanak yaratıyor. Online Müze projesi ile müze ziyaretçileri; mekâna gitmeden, mekân ve içerik hakkında bilgi edinebilecek hatta mümkünse iletişim kurulabilecek bir platforma ulaşacak.

Tiyatro Kooperatifi, Özel Tiyatrolar için Bölgesel Kooperatifleşme Projesini Tamamladı

By | Kültür Sanat Fonu

Tiyatro sanatının kamusal bir hizmet olduğu ön kabulüyle, sektörel sorunlara kalıcı çözümler bulmak ve özel tiyatroların sesi olmak amacıyla savunuculuk ve kapasite güçlendirme çalışmaları yapan Tiyatro Kooperatifi’ne Kültür Sanat Fonu’nun 2020 döneminde Turkey Mozaik Foundation eş finansmanıyla hibe desteği sağladık. Hibe desteğimizle, Özel Tiyatrolar için Bölgesel Kooperatifleşme projesini hayata geçiren Tiyatro Kooperatifi, proje kapsamında Türkiye’nin 7 bölgesinde hem ekonomik hem de sosyal açıdan sürdürülebilir ve güçlü bir sanat hayatını tesis etmek amacıyla 5 sosyal kooperatifin resmi kuruluşunu gerçekleştirmesi için stratejik danışmanlık ve kapasite gelişim desteği sağladı.

Tiyatro Kooperatifi Genel Koordinatörü Fisun Eşki ile yaptığımız röportajda; kısmi normalleşmene sonrası tiyatrolardaki değişim, Sahne 2.0, Tiyatro Kooperatifi’nin 2022 planları ve proje kapsamında yürüttükleri çalışmalar hakkında konuştuk.

Pandemi sonrası kısmi normalleşme ile tiyatro sektöründe yaşanan değişikliklerden bahsedebilir misiniz? Bu değişiklikler ne tür ihtiyaçların ortaya çıkmasına neden oldu? Tiyatro Kooperatifi olarak bu ihtiyaçlara cevap verebilmek için ne tür faaliyetler yapıyorsunuz?

Kısmi normalleşme ile tiyatrolar sahnelere döndü ancak, pandemi sürecinin yarattığı hasarın telafisi için uzun yıllar gerekiyor. Birçok sahne kapandı; pek çok sahne emekçisi tiyatro faaliyetlerini bırakmak ve farklı alanlarda çalışmaya başlamak zorunda kaldı. Özel tiyatroların yıllardır süregelen ekonomik, yasal ve sosyal sorunları, bu krizle birlikte daha da derinleşti. Bu sorunların kalıcı çözümü için çalışma alanımızda köklü değişiklikler yapılması gerektiğine inanıyoruz. Buradan hareketle, Tiyatro Kooperatifi olarak özel tiyatroların çalışma koşullarının ve ihtiyaçlarının gözetildiği yeni bir yasal statü oluşturulması amacıyla araştırmalarımıza ve ilgili mercilerle düzenli görüşmelere devam ediyoruz.

Sahne 2.0, Google.org desteğiyle, Inogar Kooperatifi yürütücülüğünde ve Tiyatro Kooperatifi paydaşlığında hayata geçirildi. Sahne 2.0 fikri nasıl bir ihtiyaçtan ortaya çıktı? Sahne 2.0’ın amacından ve sahne sanatçılarına sunduğu olanaklardan bahsedebilir misiniz?

Pek çok sektör gibi kültür-sanat alanı da pandemi krizi sebebiyle büyük yara aldı; almaya da devam ediyor. Pandeminin ilk döneminde kapanmalarla birlikte sahne sanatları faaliyetleri bir anda durdu. Ancak bu alanda çalışan bireyler ve kurumlar; dijital dünyanın sunduğu imkânlarla üretmeye, paylaşmaya, iletişim kurmaya devam etti. Karantina sürecinde pek çoğumuz sanatın iyileştirici ve birleştirici gücünü deneyimledik. Bu deneyim üzerinden Sahne 2.0, dijital dünyanın sahne sanatları için keşfedilmesi ve güçlendirilmesi gereken bir alan olduğu gerçeğinden hareketle tasarlandı. Projenin ana amacı, alanımızda çalışan, üreten, düşünen tüm bireylerin dijital kapasitelerini güçlendirmek ve üretimlerini dijital platformda seyirciyle buluşturmalarını sağlamak. Projenin ana eksenini alanında uzman eğitmenlerin katkılarıyla, sahne sanatlarına yönelik olarak hazırlanmış, 5 modülden oluşan çevrimiçi eğitim programı oluşturuyor. Bu eğitim programını tamamlayan ve kendi içeriklerini tasarlayan kullanıcılar, fikirlerini hayata geçirmek için İstanbul’daki Sahne 2.0 stüdyosundan ücretsiz olarak faydalanabiliyor; üretimlerini projenin YouTube kanalında seyirciyle buluşturma imkânı elde ediyor. İlgilenen herkesi, https://sahne2sifir.com/kayit/ adresini ziyaret ederek projeye ücretsiz olarak kaydolmaya davet ediyoruz.

Hibe desteğimizle gerçekleştirdiğiniz Özel Tiyatrolar için Kooperatifleşme projesini geçtiğimiz dönemde tamamladınız. Projenin amacından ve bu kapsamda gerçekleştirdiğiniz çalışmalardan bahseder misiniz?

Tiyatro Kooperatifi olarak özel tiyatroların Türkiye çapında bir dayanışma gücü oluşturmasını çok önemsiyoruz ve sosyal kooperatifçiliğin, sorunlarımızın çözümü için en doğru örgütlenme modeli olduğuna inanıyoruz. Buradan yola çıkarak tasarladığımız Özel Tiyatrolar için Kooperatifleşme projesi ile, bu modeli ülkemizde yaygınlaştırmayı ve tiyatro alanında çalışan bir kooperatif birliğinin kurulması için gerekli zemini hazırlamayı amaçladık. Proje kapsamında ilk aşamada Türkiye’nin farklı bölgelerindeki özel tiyatro temsilcilerine yeni nesil kooperatifçilik ile hukuki ve mali açıdan kooperatif yapılanması konularını kapsayan bir eğitim programı sunduk. Tiyatro Kooperatifi olarak İstanbul’da edindiğimiz deneyimi diğer bölgelerdeki girişimlerle paylaştık; onlara stratejik, mali ve hukuki danışmanlık sağladık. Sürecin sonunda, İç Anadolu bölgesinde faaliyet gösteren Ankara Tiyatro Kooperatifi, Karadeniz Tiyatro Kooperatifi, Güneydoğu Anadolu bölgesinde faaliyet gösteren Ahura Tiyatro Kooperatifi, Ege Tiyatro Kooperatifi ve Akdeniz Bölge Tiyatro Kooperatifi resmi kuruluşlarını gerçekleştirdi. Şu anda da ortak hedeflerimiz doğrultusunda birlikte yol almaya devam ediyoruz.

Kültür Sanat Fonu’nun 2020 döneminde aldığınız hibe desteğinin kurumunuza ve çalışmalarınıza ne tür katkıları oldu? Kültür Sanat Fonu’nu destekleyen bağışçılarımızla paylaşmak istediğiniz bir mesaj var mı?

Bu hibe desteği, çalışmalarımıza başladığımız Mayıs 2018’den beri hayalini kurduğumuz Türkiye Tiyatro Kooperatifleri Birliği’nin kurulması yolunda önemli bir aşama kaydetmemizi sağladı. Ayrıca, sağladığınız hibe desteği dayanışmamızı İstanbul’dan Türkiye’nin dört bir yanına taşımamıza ve ülke çapında bir ağ geliştirmemize imkân tanıdı. Proje kapsamında, 7 sosyal kooperatif ortaklaşarak temellerini oluşturduğumuz Kooperatif Birliği Girişimi, bugün 114 özel tiyatroyu temsil ediyor. Bu birliktelik, temsiliyet gücümüzü artırmamıza ve dayanışmayla üretebileceğimiz projelere katkı sunuyor, tüm çalışmalarımıza güç katıyor.  Özellikle ortak hareket etmenin önemini yeniden deneyimlediğimiz pandemi sürecinde bizim için büyük değer taşıyor. Bu vesileyle, özel tiyatroların sanatsal üretimini zenginleştirirken ekonomik, sosyal ve hukuki açıdan güçlenmesi ve sürdürülebilir hale gelmesi hedefimize katkı sunan Kültür Sanat Fonu bağışçılarına ve hayata geçiren paydaşlara teşekkür ederiz.

Tiyatro Kooperatifi’nin 2022 yılı için öncelik vereceği alanlar ve çalışmalar neler olacak?

Mevcut koşullarda, özel tiyatroların ayakta kalma mücadelesi devam ediyor. Bu sebeple, Tiyatro Kooperatifi olarak bu yıl savunuculuk çalışmalarımıza öncelik vermeyi planlıyoruz. Aynı zamanda, Kooperatif Birliği Girişimi’mizi resmiyete kavuşturmayı ve örgütlenme çalışmalarımıza yeni bir boyut kazandırmayı hedefliyoruz. Bu süreçte ortağımız olan tiyatrolara ekonomik ve sosyal fayda sağlayacak projeler üretmeye, işbirlikleri geliştirmeye de devam edeceğiz.

A4 Atölye Çağdaş Sanat Derneği Birlikte Hareket Etme ve Hafızayı Kaydetmek Projesine Başlıyor

By | Kültür Sanat Fonu

A4 Atölye Çağdaş Sanat Derneği (a4atölye), cesur ve üretken gençleri desteklemek, yeni imkanlar yaratmak ve tecrübe kazandırmak amacıyla Diyarbakır’da kuruldu. Kültür Sanat Fonu’nun 2021 döneminde Turkey Mozaik Foundation eş finansmanıyla sağladığımız hibe desteğiyle Birlikte Hareket Etme ve Hafızayı Kaydetmek projesini hayata geçirecek olan a4atölye, yapılacak açık çağrı sonucunda Diyarbakır’da yaşayan 6 kadın sanatçıyı proje katılımcısı olarak belirleyecek. Proje kapsamında, kadın sanatçıların sanatsal üretimde birlikte hareket etmesineve yeni yöntemler geliştirmesine destek olmak amacıyla 4 atölye ve bir sergi düzenleyecek. Proje katılımcısı kadınlara çeşitli eğitim destekleri sağlayacak olan dernek; sergilerin daha fazla kişiye ulaşması amacıyla herkesin katılımına açık olacak 5 atölye düzenleyecek.

A4atölye Çağdaş Sanat Derneği Başkanı Rıdvan Kuday ile gerçekleştirdiğimiz röportajda; Diyarbakır özelinde toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin kadın sanatçılara yansıması, COVID-19 salgınının Diyarbakır’daki kültür-sanat faaliyetlerine etkileri, dijitalleşen dünyada sanatın dönüşümü ve proje kapsamında yürütecekleri çalışmalar hakkında konuştuk.

Okuyucularımızın sizi daha yakından tanıyabilmesi için a4atölye Çağdaş Sanat Derneği’nin kuruluş amacından ve yaptığınız çalışmalardan bahseder misiniz?

a4atölye Çağdaş Sanat Derneği 2018 yılında kuruldu. Kâr amacı gütmeyen bir sivil toplum kuruluşu (STK) olarak Diyarbakır’da etkinliklerini sürdürüyor. Dernek olarak, genç sanatçılara yönelik toplantılar,  sergiler, portfolyo değerlendirmeleri, sunumlar, atölye çalışmaları ve araştırma faaliyetleri yürütüyorüz. Sanatçıların öğrenme ve üretim imkânlarını artırmak için projeler ve programlar yapıyoruz. Diyarbakır’ın ve bölgenin güncel sanatını desteklemek ve uluslararası tanınırlığını artırmak amacıyla işbirliklerine önem veriyoruz. Dünyada ve Türkiye’de sanat kurumları ve ağlarıyla etkileşimlerimizi arttırmayı hedefliyoruz.

Kadın sanatçılar için kültürel istihdam alanı oluşturmak derneğinizin amaçları arasında yer alıyor. Faaliyet yürüttüğünüz bölge özelinde, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin kadın sanatçılara yansımaları nelerdir? Sanatsal üretim yapan kadınların en sık karşılaştığı zorluklardan bahsedebilir misiniz?

Bölge genelinde kadınların güçlü olduklarını gözlemliyorum. Gerek siyasi iklim gerekse yaşanmışlıklar, kadınların kendi öz güçlerinin farkında olmalarını sağlıyor. Bizim kadınlarla olan diyaloglarımız onların profesyonel düzeyde üretken olmalarıyla ilgili. Kültür-sanat alanında iletişim ağları kurarak kadınların bu üretkenliklerinin görünür olmasına katkı sağlıyoruz. Temsil edilmeyen sanatçı buna karşı çözüm üretmeyen sanatçıdır; eğer çözüm üretmek istenilirse her zaman temsil edilecek bir yer bulunur. Kadın sanatçı bağlamında düşünürsek kendi kabuğuna çekilmiyor (Burada kadın ya da erkek olmak önemli değil) ve bununla ilgili bir mücadele veriyorsa kendini görünür kılabilir. a4atölye olarak kadın sanatçılarla ilgili ne kadar proje üretirsek üretelim; eğer kadın sanatçılar görünürlük ve istihdam sorunsalını problem etmiyorsa ya da çalışmalar içerisinde değilse bunun bir anlamı olmuyor. Önemli olan kadınların temsiliyet konularında harekete geçmeleri. İşte bu istek ve mücadele, bizlerin daha çok çaba içerisine girmesine vesile oluyor. Temsiliyet kadın sanatçıların kendi isteği ile oluşuyor. a4atölye olarak inanıyoruz ki tek yönlü işler yapmak bu konuların her zaman bir yanının eksik ve/veya  tamamlanmamış olmasına neden oluyor. Bu eksikliği ortadan kaldırmak için mücadele ve istek önemli bir unsur olarak karşımıza çıkıyor.

Kültürel istihdamı ekonomik istihdamdan ayırmak gerekiyor. Daha çok sanatçıların kendi pratiklerinde buluşmak istedikleri kültür-sanat aktörleriyle bir araya getirme işine biz kültürel istihdam diyoruz. Bu istihdam türü ile kadın sanatçıların kendi sanat pratiklerinde oluşan sorunsallara cevap olabilecek aktörlerle buluşmalarını sağlamak ve işlerini kolaylaştırmak istiyoruz. Bu konularda adım atmak  isteyen herkes bir platform bulur. Biz de bir platform görevi görerek sanatçılar için profesyonel düzeyde sergileme alanları oluşturup, prodüksiyon desteği sunarak işbirliği yapıyoruz. Birlikte hareket ederek kadın sanatçıları görünür kılmak, profesyonel düzeyde motivasyonlarını artırmak, kültür-sanat alanında istihdam sağlamak amacıyla çalışıyoruz. Bu anlamda geçmiş dönemlerde yaptığımız benzer proje çıktıları ve sanatçı takipleri yaptığımız çalışmaları değerlendirme olanakları yaratıyor.

Kültür-sanat alanının COVID-19 salgınından ve bu kapsamda alınan tedbirlerden ciddi anlamda etkilendiğini biliyoruz. Normalleşme sonrası kültür-sanat etkinliklerinin yeniden canlandığı bu dönemde, Diyarbakır özelinde, salgının kültür-sanat alanına etkilerine dair gözlemlerinizi paylaşır mısınız?

Kültür-sanat alanının pandemiden etkilenmesi ilk başta bize bir eksen kayması gibi geldi. Oysaki kısa bir süre sonra bunun bir eksen kayması olmadığını, hatta sanatın anlamının genişlediği kanısını uyandırdı. İlk şok etkisi atlatıldıktan sonra, daha çok dijital altyapı ile insanlara ulaşma konusunda hızlı adımlar atıldı.  Sanat öyle bir şeydir ki; her zaman hızlı bir şekilde kendini duruma göre konumlandırabilme kabiliyetine sahiptir. Sürekli değişen ve kendini yenileyen bir yapıdır sanat. Her zaman yaşayan, ölmeyen bir yapı.

COVID-19 salgın dönemi birçok belirsizliği de kendi içinde barındırdı. Bu sürecin en temel özelliği kamusal alanlarda insanların bir araya gelemiyor olması. Bu durumun, kültür-sanat dünyasını olumsuz etkilediğine şahit olduk. COVID-19 tedbirleri kapsamında gerçekleşen kısıtlamalardan kültür-sanat alanındaki etkinlikler de nasibini aldı. Karşılaştığımız başlıca durumlar: Etkinliklerin iptali, kapanmalar, projelerde yapılan zorunlu değişiklikler oldu. Sanatsal faaliyetlerin durma noktasına geldiği bu dönemde, bizler de içe dönme, derin düşünme fırsatı yakalamış olduk. Küresel çapta etkili COVID-19 salgını, beraberinde kültür-sanat alanında farklı alternatifler yarattı. Dijital altyapıların gelişmesi ile beraber sanatseverlerin sanata ulaşma ve sanatta yararlanma olanakları oluşturduğunu, merkez periferi gibi kavramların anlamını yitirdiğini gördük. COVID-19 salgınında, kültür-sanat alanları da dahil, tüm dünya nasıl etkilendiyse, Diyarbakır özelinde de aynı etkilerin yaşandığını rahatlıkla söyleyebiliriz.

Gelişen teknoloji, sanat eserlerinin ortaya çıkış sürecinin değişmesine ve yeni kavramların ortaya çıkmasına neden oluyor. Bunlardan birisi de son dönemlerde sıklıkla duyduğumuz veri bilimi ile yapay zekâyı buluşturan yapay zekâ sanatı. Gün geçtikçe daha da dijitalleşen bir dünyada sanat nasıl bir dönüşüm yaşıyor?

Aslında salgın bu sorunun cevabını biraz daha hızlandırdı (NFT, ripto paralar vs.). COVID-19 salgını sanatın anlamının değişme sürecini hızlandırdı. Bana göre bu durum salgınla doğru orantılı gelişen bir durum değil. Teknolojinin gelişimiyle birlikte sanat piyasalarında, NFT ve kriptoya olan ilgi artacaktı, ancak salgın bu sürecin hızlanmasına neden oldu. Kültür-sanat dünyasında dijital alt yapılar ve sosyal medya kullanımı, sanat aktörlerinin dijital ortama uyum sağlamaları hızlı bir şekilde gerçekleşti. Sanat, her zaman tarihin diğer dönmelerinde olduğu gibi bir çıkış yolunu bulur. Bu dönemde, salgın vesilesiyle hızlı bir şekilde kendini gösterdi. Salgın, sadece kültür-sanat ortamını değil, ekonomi dünyasını da yakından etkiledi. Her şeyin anlamı değişti. NFT, sadece sanatın yatırım konusu olmaktan çıktı, sanatın diğer tüm alanlarını da kapsadı. Tüm alanlara yapay zekâ sanatı dahil oldu. Yaptığım okumalarda kripto sanatçılarının, kendilerini NFT dünyasında daha özgür ve yaratıcı hissettiğini görüyorum. Bu sanatçıların bu şekilde hissetmesi çok önemli çünkü istedikleri her şeyi yapabiliyor olmaları kulağa çok hoş geliyor. Bu durum sanata, sanatçıya, sanat yatırımcısına çeşitli şekillerde yeni kapılar açan bir durum olarak karşımıza çıkıyor. Daha da gelişecek, olgunlaşacak ve kendisine yeni imkânlar oluşturacak diye düşünüyorum. Bunun yanında, şöyle bir gerçeği de göz ardı etmememiz lazım: projesi olmayan, sürdürebilirliği olmayan yapay zekâ üretimlerin birçoğunun NFT piyasasında çöp olacağı kanısındayım. Sağlam bir temele dayanan işler NFT piyasasında gün geçtikçe yerini daha da sağlam bir şekilde konumlandıracak. İşte burada sanatın farklı bir evresi oluşuyor ya da başka bir bölümü bu evreye dâhil oluyor. Sanat her zaman kendini yeniliyor, fakat geride kalan evreleri hiçbir zamanda yok olmuyor. Bu evrede oluşan yapay zekâ sanatını herkes beğenmek ya da yapmak zorunda değil ama yapay zekâ sanatını yok saymak da yersiz olur. Yapay zekâ sanatının hayatımıza girmesi beraberinde sanatçı hakları meselesini getirdi. Sanatçının yaptığı işlerin muhatabı arada komisyon ya da galeri olmaksızın doğrudan sanatçının kendisi oluyor. İşlerin takibinin yapılması ve el değişimlerinin kayıt altına alınması sebebiyle, sanatçı hak kaybına uğramamış oluyor. Aynı zamanda, sanat piyasası da kendini buna göre konumlandırmış oluyor (Vergi komisyon düzenlemeleri vs.)

Yapay zekâ sanatında, sanatçılar evden çalışıp iş üretebilecek ve üretimlerinin NFT piyasalarında pazarını oluşturabilecekler. Bu piyasa, her zaman aktif olma olanağı sunan, saat sınırlaması olmayan çok güzel bir dünya elbette. Ancak olumsuz yönleri de yok değil. Zaman ve enerji tüketiminin ekosisteme olan zararlarını da göz ardı etmemek gerekiyor. Sanat dünyası bu durumu nasıl normalleştirecek, enerji tüketmeden nasıl bir rol alacak, nasıl devam edecek gibi soruların düşünülmesi gerekiyor. Bu sorunlara rağmen yapay zekâ sanatında yaşanan gelişmenin önüne geçemeyiz. Umarım bu sorunlara ilişkin çözümler de bulunur.

Hibe desteğimizle Birlikte Hareket Etmek ve Hafızayı Kaydetmek projesini hayata geçireceksiniz. Bu projenin amacından ve proje kapsamında yapmayı planladığınız çalışmalardan bahseder misiniz?

Birlikte Hareket ve Hafızayı Kaydetmek projesi, sanatsal üretimde birlikte hareket etmek, konuşmak ve yeni yöntemler geliştirmek amacıyla; eğitim atölyeleri ve akabinde gerçekleştirilecek bir sergi için kadın sanatçıları bir araya getiriyor. Düşünsel ve pratik birlikteliğinin hangi dinamiklerle ilerlediğini deneyimlemek amacıyla, Diyarbakır’da yaşayan, farklı disiplinlerden kadın sanatçılara tartışma alanları oluşturan proje; araştırma ve pratiğe yönelik karşılaşma olanaklarını çeşitlendirmeyi amaçlıyor. Açık çağrı sonucunda belirlenecek olan katılımcılara; kendi sanat pratiklerini geliştirmeye yönelik kaynak sağlayacak ve aynı zamanda çevrimiçi söyleşiler ve final sergilerinde bir araya gelecekler. Ayrıca proje kapsamında hedef grup için araştırma ve pratiğe yönelik karşılaşma olanakları ve kaynaklar sağlamayı amaçlıyoruz. Bunu yanında, kadın sanatçılar için kültürel istihdam alanı oluşturmak, şehrin ve ülkenin genelinde yaşanan kadın sorununun çözümünde sanatın rolünü güçlendirmek, alternatif ilişki ağları kurmak ve var olanı güçlendirmek ve/veya dönüştürmek amaçlarımız arasında yer alıyor.

Birlikte Hareket ve Hafızayı Kaydetmek projesinin odağında toplumsal cinsiyet yer alıyor. Proje sürecindeki atölyelerde aidiyet ve yerinden edilme gibi kavramlar çerçevesinde Diyarbakır’ın eski yerleşim bölgesindeki yıkım ve yıkım ile birlikte süren soylulaştırma sorunu ekoloji, kent, toplumsal hafıza, güncel politikalar üzerinden tartışmaya açılacak. Proje sürecinde oluşan üretimler, final sergisiyle Diyarbakırlı sanatseverle buluşacak.

Kültür Sanat Fonu 2021 Dönemi Fon Başlangıç Raporu Yayımlandı

By | Kültür Sanat Fonu

Kültür-sanat kurumlarının ve/veya kültür-sanat alanında faaliyet yürüten sivil toplum kuruluşlarının (STK) kurumsal kapasitelerini güçlendirmelerini ve projelerini hayata geçirmelerini desteklemek amacıyla Turkey Mozaik Foundation işbirliği ve İstanbul Kültür Sanat Vakfı Kültür Politikaları Çalışmaları departmanının içerik ortaklığında, bireysel ve kurumsal bağışçıların desteğiyle hayata geçirdiğimiz Kültür Sanat Fonu’nun 2021 dönemi fon başlangıç raporu yayımlandı. Fon kapsamında; A4 Atölye Çağdaş Sanat Derneği, Altyazı Sinema Derneği, Yücel Kültür Vakfı ve 500. Yıl Vakfı’na toplam 361.595 TL hibe desteği sağlıyoruz.

Kültür Sanat Fonu 2021 döneminin yapısı, desteklediğimiz STK’lar ve yapacakları çalışmalara dair bilgilerin yer aldığı raporumuza buradan ulaşabilirsiniz.

Semaver Kumpanya Kurumsal Hibe Sürecini Tamamladı

By | Kültür Sanat Fonu

S.S Semaver Kültür Sanat Eğitim Yayıncılık Hizmet Üretim Pazarlama ve İşletme Kooperatifi (Semaver Kumpanya), sanatsal üretimi ve aktiviteleri şehir merkezinden uzağa taşımak ve bu yolla sanata sınırlı erişimi olanların da sanatsal faaliyetlerden faydalanmalarını sağlamak amacıyla Kocamustafapaşa’daki sahnesinde tiyatro oyunları sahneliyor ve tiyatro atölyeleri düzenliyor. Kültür Sanat Fonu’nun 2020 döneminde kurumsal hibe desteği sağladığımız Semaver Kumpanya, hibe desteğini kira giderlerini karşılamak için kullandı ve bu sayede sanat üretimini salgın döneminde de sürdürülebilir kıldı.

Semaver Kumpanya’dan Volkan M. Sarıöz ile gerçekleştirdiğimiz röportajda; salgının tiyatro sektörüne etkilerini, tiyatroda dijitalleşmeyi ve hibe kapsamında yürüttükleri çalışmaları konuştuk.

Kademeli normalleşme sürecinin başlaması ile tiyatro sahneleri Eylül ayı itibarıyla yeniden açıldı. Aradan geçen 5 ayda COVID-19 salgınının tiyatro sektörüne etkilerine dair gözlemlerinizden bahseder misiniz?

Salgın döneminde, salgına karşı en öncelikli savunmalarımızdan birisi fiziksel mesafeyi korumaktı. Bu nedenle, sosyalleşmenin yakınlığın gerekli olduğu faaliyetlerin pek çoğu durma noktasına geldi. Ne yazık ki bunlardan birisi de bizim de içinde bulunduğumuz tiyatrolardı. Bu dönemde, tiyatro kurumlarının bazıları geçici süreyle bazıları ise süresiz kapanmak zorunda kaldı. Varlıklarını sürdürebilen tiyatrolar ve ekipler ise hala bu sürdürülebilirlik sorunuyla uğraşmakta. Salgınla mücadele konusunda alınan kısıtlama kararlarının yanında, salgının bireyler üzerindeki psikolojik etkisini ve bu süreçte yaşadığımız ekonomik çökmeyi de düşünürsek, geçen bu sürede yaşadıklarımızın öyle bir iki yılla telefi edilemeyecek hasarlar bıraktığını söylemek kötümser bir yaklaşım olmaz diye düşünüyorum. Bu olumsuz tablo üzerine konuşmanın önümüzde bekleyen sorunların çözümüyle ilgili pek bir yararı olacağını sanmıyorum. Bunların yanında güzel şeyler de oluyor… Her birimizi yüreklendiren, ileriye doğru harekete geçmemiz için bize ihtiyacımız olan umudu ateşleyen şeylerin arasında bu zor günlerde birbirimize destek olmamız bizlere yalnız olmadığımızı gösterdi. Bu dönemde, birlikte olduğumuzu hatırlatan pek çok güzel şey yaptık. Yokluğumuzu varlığımızı paylaştık. Elimizdekilerin değerini, çalışmanın ve üretmenin ayrıcalığını özledik. Tiyatro seyircileri, çalışanları, sevenleri hepsi hep birlikte bugün hala hikayelerini anlatmayı sürdürüyor ve hiçbir oyun kendisini oluşturan öğelerin toplamıyla ölçülemez. O hep; onu paylaşanlar sayesinde daha büyüktür… İşte bu yüzden siz ve sizin gibi destekçiler bu süreçte yaptığınızdan çok daha fazlası oldunuz.

COVID-19 salgını ile birçok tiyatro çalışmalarını ve oyunlarını dijitale taşıdı. Tiyatronun geleneksel tanımı üzerinden düşündüğümüzde, dijital tiyatro olabilir mi? Gün geçtikçe daha da dijitalleşen bir dünyada tiyatro nasıl bir dönüşüm yaşıyor?

Evet bu oldu. Denendi, denenmeye devam ediyor. Ancak bunların yürümeyeceğini, yürümediğini düşünüyorum. Tiyatro dijital olamaz. Bunu kapalı ve muhafazakâr bir düşünce yapısıyla söylemiyorum. Bunu aksine tiyatronun geçmişinden geleceğine uzanan pek çok ilerlemenin ötesinde varlığını sürdüren gelişiminin teknolojiyle ölçülemeyecek bir ilerleme içerdiğini düşündüğümden söylüyorum. Daha yalın bir dille; tiyatro fiziksel temas ve şimdiki zamanın paylaşılarak çoğaltılan içeriğiyle vardır. Bunun dışında bir alanda salt kendisi değildir. Belki araç olarak kullanılmıştır ama artık adı başka bir işin adıdır. Tiyatro ise hep devam eder. İnsanı insana insanla insanca anlatırken; kanını, terini, gözyaşını, kahkahasını, bilincini ve kendini hep aşmaya çalışan zihnini dolaysız bir yolla paylaşmayı sürdürür. İnsanın en kadim ihtiyaçlarından biri olduğu için bunu yaparız.

 Kültür Sanat Fonu’nun 2020 döneminde Vakfımızdan aldığınız kurumsal hibe desteği ile yaptığınız çalışmalardan bahseder misiniz?

Sivil Toplum için Destek Vakfı’ndan (STDV) aldığımız kurumsal hibe desteği ile tiyatromuzun bulunduğu alanın kirasının bir kısmını karşıladık. Bu da bizim için çok önemli oldu. Böylece; oynamakta olduğumuz “Cimri, Cardenio, Mağrur Fil Ölüleri, Masal masal içinde, Nasreddin Hoca oyunlarını koşullar gereğince sürdürdük. İki tane eğitim süreci gerçekleştirdik ve bir yeni oyuna başladık.

Kültür Sanat Fonu’nun 2020 döneminde aldığınız hibe desteğinin kooperatifinize ve çalışmalarınıza ne tür katkıları oldu? Kültür Sanat Fonu’nu destekleyen bağışçılarımızla paylaşmak istediğiniz mesaj var mı?

Kültür Sanat Fonu’nu destekleyen bağışçılarımıza çok teşekkür etmek istiyorum. Hepimiz için, mutlu, sağlıklı yarınlar diliyorum.